(Milli Gazete)
GİRİŞ
İçinde bulunduğumuz coğrafya, değişik güçlerin dünya
hâkimiyeti için anahtar konumundadır. Değişik güçler, bu coğrafyada hâkimiyet
kurabilmek için 50-100 yıllık projeler yapmışlar ve uzun vadeli bir strateji
çizmişlerdir. Gerek bölgesel ve gerekse küresel güçler, bu projeler üzerinden
birbirleri ile bazen doğrudan, bazen de taşeronlar üzerinden (vekâlet
savaşları) hesaplaşmaktadırlar. Bu hesaplaşma, bir fitne ateşini yakarak İslam
coğrafyasını kan gölüne çevirmiştir.
Bu fitne ateşinin tüm sorumluluğunu ve suçunu, dış güçlere
yükleyip kendimizi temize çıkarma, gerçekçi bir yaklaşım değildir. Bu nedenle
“Siz, insanlara iyiliği emrediyorken, kendinizi mi unutuyorsunuz? Oysa siz
kitabı okumaktasınız. Yine de akıllanmayacak mısınız?” (2 Bakara 44) ayeti
kapsamında, genel olarak İslam coğrafyasının iç dinamiklerinin özel olarak da,
Türkiye’nin iç dinamiklerinin, içinde yaşanılan büyük kaos ortamının ortaya
çıkmasında payı olup olmadığı tartışılmalıdır.
Bu amaçla, “İslam Ümmetinin Helak Şekli: Birbiri ile
Savaşma” adlı makalemiz, “Helak” anahtar ve odak kavram merkezli olarak kaleme
alınmıştı. Burada, Ümmetin içinde bulunduğu bu durum, bir başka anahtar ve odak
kavram olan Fitne Kavramı, göz önüne alınarak değerlendirilmekte, dersler
çıkarılmakta ve tekliflerde bulunulmaktadır.
FİTNE KELİMESİNİN ESAS (SÖZLÜK) ANLAMI
Fitne kelimesi, Arapça ftn kökünden türemiş bir isimdir.
Fitne ve Ftn kökünün Arap dilindeki anlamları, aşağıdaki gibidir (1-7):
“Yakmak/yakma, bir şeyi ateşle yakmak/yakma.
Bir şeyi ateşin içerisine atmak/atma, ateşte eritmek, altın
ve gümüşü ateşle eritme.
Bir şeyi sınamak, denemek, test etmek, imtihan etmek,
inceleyip tetkik etmek, bir şey hakkında bilgi almak, bir şeyi iyice bilmek,
deneyerek öğrenmek, bir şeyi arıtıp katışıksız hale getirmek, denemek için
özellikle güç işlere maruz bırakmak. Daha çok belâ ve musibetle imtihan etme;
zor bir teste tâbi tutma.
Öldürmek, azap ve işkence etmek, eziyet etmek, sıkıntı ve
belâya sokmak, sıkıntıya düşmek.
Bir şeyin kalbe çok hoş ve sevimli gelmesi, hoşa gitmesi,
çok beğenilmesi, birini büyülemek, birinin aklını başından almak, aklını
çelmek, gönlünü çalmak, insanı ne yapacağını bilmeyecek derecede şaşkına
çevirmek, tutkun olmak, âşık olmak.
Bir şeyi isteme de çok aşırı gitmek.
Döndürmek, vazgeçirmek, kişiyi üzerinde olduğu durumdan
uzaklaştırmak, bir şeyi ortadan kaldırmak, kişiyi hedefinden uzaklaştırmak,
düşünce ve inançlarından vazgeçirmek.
Birini ayartmak, azdırmak, saptırmak.
Kötülüğü istemek, kötü yola düşmek.
İnsanlar arasında kargaşa/huzursuzluk çıkarmak”.
“Yakmak, bir şeyi ateşle yakmak” anlamına gelen ftn kökü,
başlangıçta, özellikle altın, gümüş gibi “madenlerin hâlisini sahtesinden
ayırmak için ateşte eritilmesini” ifade etmek için kullanılırken; daha sonra,
bu kök anlamından hareketle ‘bir şeyi sınama ve özellikle de zor şeylerle
deneme’ anlamında kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra da anlam alanı
genişleyerek ‘sıkıntı, belâ, musibet, baskı, işkence, azap, saptırma, ayartma,
bir şeyden çok hoşlanma, tutkun olma, sapıklık, yoldan sapma, aklın gitmesi,
zorluk, sıkıntı ve sapıklıkların meydana gelmesi” anlamlarına sahip
olmuştur(1-7).
Arapça olan fitne kelimesi, dilimize anlam alanı daraltılmış
olarak geçmiştir (8,9): “Belâ, musibet, sıkıntı; geçimsizlik; ihtilal;
dinsizlik, canilik; ceza; delilik; güzel yüz, güzel göz, güzel kadın; imtihan,
deneme; ayartma, azdırma, baştan çıkarma; karışıklık, kargaşa; ara bozma,
bozgunculuk, fesat, küfür, azgınlık, sapıklık; arabozan, karıştıran, fesat
çıkaran; fitneye sebep olacak kadar güzel kadın”.
KUR’AN’DA FİTNE KAVRAMININ KULLANIMI
Kur’an’da ftn ve türevleri, yirmi yedi tanesi Mekkî, otuz
bir tanesi de Medenî olmak üzere toplam elli sekiz âyette yer
almaktadır(1).
Kur’an-ı Kerim’de fitne kavramı ve türevleri, hem sözlük
anlamıyla hem de ıstılahı anlamı ile kullanılmaktadır. Ulema, müfessirler,
fitne ve türevlerinin yer aldığı bazı ayetlerde bu kavramlara bazen aynı
anlamı, bazen de farklı anlamları vermişlerdir. Bu açıdan müfessirler,
Kur›an›da yer alan fitne kavramının anlamı konusunda ortak bir mutabakata varamamışlardır.
Ulemanın, yaptıkları yorum ve değerlendirmelerden
yararlanarak fitnenin Kur’an’daki anlamlarını, aşağıdaki gibi sınıflandırmak
mümkündür (1,2,6,7,10,11):
İmtihan, Deneme, Sınama (2/102; 6/53; 7/155; 8/28; 9/126;
17/60; 20/40, 85, 90, 131; 21/35, 111; 22/53, 25/20; 27/47; 29/2, 3; 38/24, 34;
39/49; 44/17; 54/27; 64/15; 72/17; 74/31). Fitne kelimesi, Kur’an’da en çok bu
anlamlarda kullanılmaktadır (1).
Baskı, Zulüm, İşkence (2/93, 191, 217; 4/101; 8/39;
10/83,85; 14/110; 29/10; 60/5; 85/10)
Sapma, Saptırma Ve Ayartma (3/7; 5/41, 49; 6/23; 7/27; 9/48;
17/73; 27/47; 37/162; 57/14; 68/6)
Fesat, Kargaşa, Karışıklık Çıkarma (4/91; 8/73; 9/47, 48;
33/14)
Bela Ve Musibet (5/71; 8/25; 22/11; 24/63)
Azap (37/63; 51/13, 14)
7- Delilik (68/1-7; 15/6-7)
FİTNE KELİMESİNİN ISTILAHI ANLAMI
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılabileceği gibi, fitne
kelimesi ve türevleri, çok anlamlı kelimeler olup çok farklı kelimelerle
etkileşmekte ve bu etkileşimin sonucu bir semantik alan meydana
getirmektedirler. Meydana gelen semantik alanda kelime, yalnızca sözlük
anlamını ifade etmemekte, onu da merkeze alan daha geniş, biraz da farklılaşmış
bir anlama bürünmektedir. Sözlük anlamının dışında ilişki zincirinden doğan bu
anlama ıstılahı anlam denmektedir. Fitne kelimesi ve türevlerinin, genel
olarak, hadislerin etkisiyle zaman içerisinde kazandığı ıstılahı anlam vardır.
Ancak bu noktada da ulema, ittifak halinde değildir (1, 12).
Fitne kelimesinin tek bir tanımının yapılamamasının sebebi,
kelimenin çok geniş bir anlam kümesine sahip olması ve nispet edilen varlık
alanının Allah, insan ve şeytanla alakalı olmasından dolayıdır.
Fitne kelimesi; Allah ile ilgili olduğu zaman (“Allah’a
nispet edildiği zaman”), “lehlerine ya da aleyhlerine olmak üzere, kulların iyi
ya da kötü şeylerle denenmeleri”, “sınavı”; beşerle ilgili olduğu zaman
(beşerden kaynaklandığı zaman) “her türlü kötülük”, “ayartma”, “manevi
çöküntüye uğrama”, “baskı”, “dînî-siyasî, sosyal kargaşa ve kaos” ve şeytanla
ilgili olduğu zaman “saptırma” anlamlarına gelmektedir (1, 2).
KUR’AN’DA, FİTNE KAVRAMININ İLGİLİ OLDUĞU DİĞER KELİMELER
Çok geniş bir anlam kümesine sahip olan fitne kelimesinin,
hemen hemen her alt anlamına tekabül eden başka kelimeler, sözlüklerde ve
Kur’an’da mevcuttur. Kur’an’da bu kelimeler, kendi dar anlamları ile ilgili
kullanılırken; fitne kelimesi, her bir kelimeyi kuşatacak şekilde
kullanılmaktadır. Bu nedenle fitne kelimesinin meydana getirdiği semantik alanda,
bu kelime grupları ile kurulan ilişki, çok karmaşıktır.
Belâ-İbtilâ, imtihan, musibet, zulüm, ezâ, fesâd, tefrika,
idlâl ve dalâlet, iğvâ, azâb kavramlarının, fitne kelimesinin ihtiva ettiği
anlamlarla doğrudan ilişkileri vardır. Bunların dışında, Darrâ, be’sâ, şer,
hızy, dâire, kâria kelimelerinin bazı kullanımları, fitnenin “belâ ve musîbet”
anlamıyla; habâl kelimesi, fitnenin, “bozgunculuk” anlamıyla, mecnûn kelimesi
fitnenin “delilik” anlamıyla; ihrâk kelimesi, fitnenin “yakmak” anlamıyla;
ricz, ‘ıkâb kelimeleri, fitnenin «azap» anlamıyla; sadd kelimesi, fitnenin
«haktan saptırma, engelleme, alıkoyma» anlamıyla ilişkilidir(1, 2, 6).
VAHİY SURECİNDE FİTNE KAVRAMI
Fitne ile ilgili âyetler, nüzul sürecine bağlı olarak
incelendiğinde, hem Mekke’de hem de Medine’de nazil olmuşlardır. Fitne ve
türevlerinin yer aldığı ve Mekke’de ilk nazil olan ayet, 68 Kalem Sûresinin 6.
ayetidir (1,7). Fitnenin ‘imtihan, sınama’, ‘baskı, zulüm, işkence’, ‘sapma,
saptırma, ayartma’ anlamları, hem Mekkî ve hem de Medenî sûrelerde yer
almaktadır. ‘Fesat, kargaşa, karışıklık çıkarma’, ‘belâ, musibet’ anlamları,
Medenî âyetlerde; ‹azap, yakılma, ateşe atılma› anlamları ise, Mekkî âyetlerde
yer almaktadır (1,7). Medenî âyetlerde, Müslümanlar için fitnenin çok büyük bir
tehlike olduğuna özellikle dikkat çekilmektedir (17/73; 6/23; 29/2, 3, 10;
2/102, 191,193, 217; 8/25, 28, 39, 73; 3/14; 6/5; 4/91, 101; 57/14; 24/63;
22/11, 53; 64/15; 5/49, 71, 9/48, 49, 126).
Fitne kavramı Mekke’de, daha çok ferdî sıkıntı ve bunalımla
ilgili olarak; Medine döneminde ise değer, iman ve zihniyet değişimi, dönüşümü
ve hâkimiyet mücadelesi ile ilgili olarak kullanılmaktadır.
Fitne kelimesi, “Allah yolundan alıkoyma”, “insanları
saptırmaya çalışma” anlamlarında, hem Mekkî ve hem de Medenî âyetlerde yer almaktadır(37/162;
5/49; 7/ 27). ‘Fesat, kargaşa, karışıklık çıkarma”, ‘belâ ve musîbet’
anlamlarında fitne kelimesi, Medenî sûrelerde geçmektedir (33/14; 9/47-48; 3/7;
5/71; 8/25; 24/63; 22/11) (1,2).
SONUÇ: EY İMAN EDENLER FİTNEDEN SAKININ
Yığınla taşeron örgütün kullanıldığı, vekâlet savaşlarının
yapıldığı, istihbarat örgütlerinin cirit attığı, kimin elinin kimin cebinde
olduğunun kolayca anlaşılamadığı, öldürülen ve öldürenin tekbir getirdiği, çok
kirli, pis ve karanlık bir sosyolojik savaş yapılmakta; doğru ile yanlışın
harmanlanarak servis edildiği bir psikolojik harekât yürütülmektedir. Libya,
Suriye, Irak, Yemen, Somalı, Afganistan’da vekâlet savaşlarının neden olduğu
bir iç savaş yaşanmaktadır. Mısır’da tam bir zulüm hâkimdir. Bu fitnenin diğer
ülkelere ne zaman sıçrayacağı/sıçratılacağı henüz belli değildir.
Türkiye, yaklaşık 30 yıldır, “Türkiye’nin stratejik ortağı”
ve “Model Ortağı olan ABD” tarafından beslenen ve desteklenen PKK ihanet
hareketiyle uğraşmaktadır. Şimdi bu ihanet hareketine, Taksim Kadife darbe
süreci ile ABD tarafından taşeron örgüt olarak kullanılan Gülen Hareketi de
katılmıştır. 15 Temmuz İhanet hareketi, Gülen hareketinin bir taşeron
Örgüt/Truva atı olarak kullanıldığı bir vekâlet savaşı olup, son yüzyılda,
milletimizin bağrında, en büyük fitne ateşini yakmayı başarabilmiştir.
O nedenle;
“Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı
zaman, Allah’a ve Resulüne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile
kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız.(8 Enfal
24)
“Sizlerden yalnızca zulmedenlere isabet etmekle kalmayan bir
fitneden korkup-sakının. Bilin ki, gerçekten Allah, (ceza ile) sonuçlandırması
pek şiddetli olandır.” (8 Enfal 25)
Öyleyse;
“Allah›ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın.
Ve Allah›ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz.
O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O›nun nimetiyle kardeşler
olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi
kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini işte böyle
açıklar.” (3 Ali İmran103).
HENÜZ VAKİT VARKEN; YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR.
Kaynaklar
Keskin, H., Kur’an’da Fitne Kavramı, Rağbet Yayınları: 19-36.
Akyüz, V., Kur’an’da Siyasi Kavramlar, Kitabevi, İstanbul,
1998, s: 311-339.
Ünal A., Kur’an’da Temel kavramlar, Beyan yayınları,
İstanbul, 1990, s: 295-302.
Öztürk, Y.N., Kur’an’ın Temel kavramları, Yeni Boyut,
İstanbul, 1991, s: 137-140.
Karaman, F. Ve Diğerleri, Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet
İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2006, s: 188
Ragıb el İsfahani, Müfredat,( Çeviri), Pınar Yayınları,
İstanbul, 2007.
Yazır M.H.E., Hak Dini Kur’an Dili, Azim Dağıtım, İstanbul,
cilt I, II, IV, .
Türkçe Sözlük, TDK, Ankara 1986, s. 365.
Doğan. D. Mehmet. Büyük Türkçe Sözlük, Pınar Yayınları,
İstanbul, 2005.
Mevdûdî, Tefhimü›l-Kur›ân, İstanbul, II, 297.
Ateş, S., Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul, V, 54.
Kemâlî, H. M., “İslam’da İfade Hürriyeti: Fitne Kavramının
Tahlili», İslami Sosyal Bilimler Dergisi, İstanbul 1993, sayı: 2, s. 41.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder