(Milli Gazete)
Giriş
Şangay İşbirliği teşkilatı ve AB çerçevesinde başlatılan tartışmalar üzerine geçen haftalardaki yazılarımızda, AB ve Şangay İşbirliği örgütlerinin amaçlarını, hedeflerini ve yapılanışlarını ele aldık. Türkiye nin AB ve Şangay İşbirliği örgütünden birini tercihle karşı karşıya bırakılmasının yanlışlığı üzerine durduk. Türkiye nin önceliği, bunlardan birisini tercih etmek değildir. AB yi tercih etmek ise hiç değildir. Bölgesel güç, dünya gücü olmak isteyen bir Türkiye, ümmetin gücünü yanına almalı, şerre karşı ümmetle birlikte olmalıdır. Bu gerçeği zamanında görmüş olan Rahmetli Erbakan, 28 Şubat Postmodern darbe sürecinde, siyasi hayatına mal olacağını bile bile `fincancı katırlarını ürkütmeye karar vererek D-8 lerin kuruluşuna önderlik etmiştir. Burada, D-8 lerin öneminin daha iyi anlaşılabilmesi için D-8 lerin kuruluşuna giden süreçte, Türkiye, Büyük Ortadoğu ve dünyadaki durumu ele alıp inceleyeceğiz.
Türkiye'nin Jeostratejik, Jeopolitik, Jeoekonomik, Jeokültürel Önemi
D-8 Hareketinin önemini ve D-8 ler kurulduktan sonra ülkemizde olan olayları, daha iyi anlayabilmek için Türkiye nin coğrafyasından kaynaklanan politik, stratejik, ekonomik ve kültürel önemini göz önüne almamız gerekmektedir: Türkiye üç kıta ve üç denizin buluştuğu bir ülkedir Rusya nın sıcak denizlere açılabilmesi önünde en önemli engeldir. İstanbul boğazı, Çanakkale boğazı tamamen Türkiye nin kontrolü altındadır. Süveyş kanalı dolaylı olarak kontrol edilebilmektedir. Doğu Akdeniz de etkin bir hakimiyet alanı vardır. Dünyanın doğal gaz ve petrol ihtiyacının çok önemli bir kısmını karşılayan ve de karşılayacağı öngörülen Ortadoğu ve Hazar havzasının ortasında bir yerde bulunmaktadır. Enerji ulaşım yollarını kontrol edebilme imkanı vardır. Türkiye coğrafi olarak bir tarım, hayvancılık ve orman ülkesidir.
Zengin su kaynaklarına ve Bor ve Toryum gibi çok kıymetli madenlere sahiptir. Türkiye Türk, İslam ve Osmanlı gibi üç kimliğin sahibidir. Türk kimliğinden dolayı Türkî Cumhuriyetler ile, İslam kimliğinden dolayı tüm İslam ülkeleri ile, Osmanlı kimliğinden dolayı Adriyatik e kadar uzanan birçok Avrupa ülkesi ile özel bir ilişkisi vardır. Ayrıca güçlü bir devlet geleneğine sahiptir. Halkın basiret, feraset sahibi olması, sabrı, direnme gücü, çok önemli bire üstünlük sağlamaktadır. Diğer taraftan dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerinden biridir.
Lozan da Kurulan Sistem ve Türkiye ye Biçilen Rol
Milli Mücadelenin zaferle sonuçlanması sonucunda Ankara Hükümeti ile Avrupa devletleri arasında Lozan da Türkiye Cumhuriyeti Devletini tanıyan bir anlaşma imzalanmış ve ulusal bir devlet kurulmuştur. Cumhuriyetin ilk başbakanlarından Rauf Orbay a göre, Lozan da İnönü, Hahambaşı Hayim Nahum ve Lord Gurzon arasında hilafetin, saltanatın, İslamiyet in ve İslami temsil rolünün kaldırılması konusunda gizli bir anlaşma yapılmıştır (1, 2). Lozan da Türkiye de kurulan yeni sistemle, İslam kültür ve medeniyetini, onun öngördüğü insan unsurunun tasfiye edilmesi, Batı kültür ve medeniyeti değerleri ekseninde bir sistem, bir devlet ve yeni bir ulus inşa edilmesi, laikliğin kabulü, Halifeliğin ve saltanatın kaldırılması, İslam coğrafyası ile her türlü ilişkiyi kesip ümmetçilikten vazgeçilmesi, siyasi, ekonomik, sosyal, eğitim - öğretim ve hukuki yapının, batı değerlerine göre yapılandırılması, alfabenin değiştirilmesi, İslam tarihi ile ilgili tüm bağların koparılıp Osmanlı ve Selçuklunun ret edilmesi çalışmaları `kanunen ve cebren başlatılmıştır. Var olan Müslüman halkın inkar edilip yeni bir halk inşası, yetişen neslin mankurtlaştırılması (Hafızasını Kaybetmiş Köle) sonucunu doğurmuştur.
Cumhuriyet tarihinin başlangıcından bugüne, İslam Kültür ve medeniyeti ile Batı Kültür ve medeniyetinin değerleri arasında bir kavga yaşanmaktadır. Batı kültür ve medeniyeti değerlerine göre şekillenmiş olan bir sistem-devlet yapısının meydana getirdiği doku uyuşmazlığı söz konusudur. Lozan la birlikte Türkiye de iki farklı ağırlık merkezi oluşmuştur: Bir tarafta sistemin ağırlık merkezi diğer tarafta milletin ağırlık merkezi. Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye deki farklı görüntüler ve adlar altında devam eden kavganın özünde bu iki merkezin çatışması vardır. Diğer taraftan bu sistem, Lozan da masada yer almış olan dış güçlerle onların değerlerini benimsemiş olan iç güçlerin koruması altındadır. Bu tarihi arka planı göz önüne almadan, D-8 lerin kurulmasını ve bu süreçte Türkiye de vuku bulan olayları anlamak ve açıklamak çok zordur.
D-8 e Giden Süreçte Türkiye de Çatışan Üç Ana Dinamik
Türkiye nin Jeostratejik, Jeopolitik, Jeoekonomik, Jeokültürel öneminden dolayı Türkiye de vuku bulan olaylar, olup bitenler sadece Türkiye nin iç dinamikleri ile açıklanamaz. Türkiye de ki olaylar üzerinde etkili üç ana dinamik vardır:
İç Dinamikler
Bölgesel Dinamikler (Dış Dinamikler)
Küresel Dinamikler (Dış Dinamikler)
Türkiye'nin huzuru, mutluluğu, büyümesi ve gelişmesi bu üç ana dinamiğin durumuna ve etkileşmesine bağlı olarak şekil almaktadır. İç ve dış dinamikler arasında meydana gelen ortak paydaya göre Türkiye de barış ya da kavga ortamı hasıl olmaktadır. Türkiye de bütün ihtilallar, iç ve diş güçlerin ittifakı sonucu meydana gelmiştir. Türkiye de dış güçlerden bağımsız olarak hiçbir darbe gerçekleşmiş değildir. D-8 lerin kurulma çalışmalarının yapıldığı ve 28 Şubat Postmodern darbesinin başlatıldığı bir dönemde ülkemiz açısından üç ana tezat(fay hattı) söz konusudur:
Uluslararası Tezatlar (fay hatları),
Büyük Ortadoğu Coğrafyasında ki Tezatlar
Ulusal Tezatlar (fay hatları)
Bu tezatları, fay hatlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
A- D-8 e Giden Süreçte Küresel Dış Dinamikler Arasında Ana Tezatlar:
1. Grup: Batının İç tezatları: ABD- AB fay hattı
2. Grup: Batı(ABD+AB) İle Rusya/Çin/İran arasında
3. Grup: ABD + İsrail+İngiltere ile İran ve Diğer İslam ülkeleri arasında
4. Grup: ABD + İsrail + Türkiye ile İslam ülkeleri arasında
5. Grup: ABD + İsrail + Türkiye+Türkî cumhuriyetler ile İran/ Avrupa/ Rusya arasında
6. Grup: ABD +/ İsrail ile Türkiye arasında
7. Grup: Zengin ülkelerle Fakir Ülkeler arasında
8. Grup: Laik-Sekülerle Dindarlar arasında
B- D-8 e Giden Süreçte Büyük Ortadoğu Coğrafyasındaki Ana Tezatlar (Fay Hatları):
1.Grup: Müslüman halkla Batı işbirlikçisi zalim yönetimler arasında
2.Grup: İslami Hareketler ile Batı işbirlikçisi zalim yönetimler arasında
3.Grup: İslami Hareketler ile NATO ittifakı arasında
4.Grup: İslami Hareketler ile İsrail Arasında
5.Grup: Laik- Seküler Hareketlerle İslami Hareketler arasında
6.Grup: Mezhepsel İhtilaflar
7.Grup: Etnik İhtilaflar
8.Grup: Iran ile Sünni Yönetimlerin hâkim olduğu Ülkeler arasında
9.Grup: Türkiye ile İslam ülkeleri arasında
10. Grup: İsrail ile tüm İslam ülkeleri, özellikle, İran-Suriye-Lübnan ekseni arasında
11. Grup: İsrail İle Filistin arasında
12. Grup: Türkiye ile Komşuları arasında: Suriye, Irak, Iran, Yunanistan, Ermenistan, Suudi Arabistan, Mısır, Filistin, Lübnan
C- D-8 e Giden Süreçte Ulusal Fay Hatları
a- Sistemin İç Tezatları
1. Grup: Sistem Partileri arasında
2. Grup: Emniyetle Ordu arasında, İstihbarat Örgütleri arasında, Emniyetin, Ordunun, iş dünyasının, medya kuruluşlarının iç tezatları.
b- Müslümanlarla Sistem Arasındaki Tezatlar
1. Grup: Sistemle tüm müslümanlar arasında,
2. Grup: Kur an-ı Kerim in 230 ayetinin uygulanmasına karşı çıkan ekiple, Müslümanlar arasında,
3. Grup: Müslüman iş adamları ile TÜSİAD arasında,
4. Grup: İslami hareketlerle Sistem arasında,
c-Müstazaflarla Müstekbirler Arası (Mazlumlar-Zalimler Arası) Tezat
d- Müslümanlar Arası Farklılıklar
1. Grup: RP ile Fethullah Gülen arasında fay hattı
2. Grup: Tarikatlar arası farklılıklar.
3. Grup: RP ile (BBP-MHP) arasındaki farklılık.
4. Grup: BBP ile MHP arasındaki farklılık.
5. Grup: Müslüman cemaatler arasındaki farklılık.
6. Grup: Demirel Faktörü
D-8 ler, yeni bir eksen ve batı karşıtı olarak sürece, bu fotoğrafa dahil olmuştur. 800 milyonluk bir pazarın ve stratejik coğrafyanın sürece dahil olma girişimi, Batının oyununu bozacağından çok ciddi bir rahatsız meydana getirmiştir. D-8 ler, mustazafların müstekbirlere isyanıdır.
D-8 e Giden Süreçte Büyük Ortadoğu İçin Geliştirilmiş Olan Projeler
Sovyetlerin çöküşü ile birlikte Büyük Ortadoğu coğrafyasında meydana gelen boşluğu doldurmak ve bu coğrafya da İslam ın hakim olmasını engellemek için dönemin etkin tüm güçleri, bu coğrafyada hakimiyet kuracak projeler geliştirmişlerdir. Bunları, ana hatları ile aşağıda ki gibi özetleyebiliriz:
ABD: `Büyük Ortadoğu Projesi , Ilımlı İslam Projesi , Model Ülke Projesi , Şii- Sünni Fay Hattı Projesi
İsrail: `Büyük İsrail Projesi
NATO: Büyük Ortadoğu ya Konuşlanma Küresel Sermaye, IMF, Dünya Bankası: Özelleştirme, Tüketim Toplumu, Pazar
Vatikan: Hıristiyanlaştırma
AB: Şark Meselesi, 2. Sevr, Yeniden Sömürgeleştirme
Rusya: Sıcak Denizlere İnme ve Üsler Kurma
Çin: Pazarı Elde Etme ve Üsler Kurma
Bu projeler, Büyük Ortadoğu Coğrafyası için verilen mücadelenin büyüklüğünün ve şiddetinin bir göstergesidir. D-8 ler hareketi ise bu projelere karşı İslam coğrafyasının savunulması refleksidir. Eşek Arısı kovanına çomak sokulmuştur.
D-8 ler, Sovyet Sonrası Dünyada Batıya Karşı Bir savunma Refleksidir
D-8 lerin önemini daha iyi anlamak için 1979 sonrasında Türkiye yakın coğrafyasında meydana gelen 7 büyük olayın göz önüne alınması gerekmektedir:
1- Türkiye de 1980 askeri darbesi yapılmış, depolitizasyon politikası uygulamaya sokulmuş ve ekonomik yapının küresel sisteme entegre olması için alt yapı değişiklikleri yapılmaya başlanmıştır.
2- İran da İslam devrimi olmuş akabinde ABD'nin öncülüğünde İran a Ekonomik ambargo uygulanmıştır.
3- Iran, Irak savaşı, 8 yıl sürmüştür.
4- Irak ın Kuveyt i İşgali etmiştir.
5- Birinci Körfez operasyonu yapılmıştır.
6- Sovyetler Birliğinin çökmüş, yeni bağımsız devletler ortaya çıkmış, dünyada kurulu denge bozulmuş ve bilinmezlikler artmıştır.
Bu olaylar, hem büyük Ortadoğu nun hem de dünyanın yeni bir kargaşaya doğru sürüklendiğinin göstergesi idi. Sovyetlerin dağılması ile birlikte Dünya tek kutuplu hale gelmişti. ABD-İsrail-İngiltere nin seslendirmeye başladığı projeler, korkutmaya başlamıştı. 1990 lı yılların başında Sovyetler birliğinin çökmesinden sonra İskoçya da yapılan NATO toplantısında NATO nun geleceği tartışılırken İngiltere Başbakanı Margaret Teacher in yaptığı teklif, NATO nun Sovyetler sonrası yeni konseptini oluşturmuştur: Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Bizim yaşayabilmemiz için bir düşmanımızın olması lazımdır. Sovyetler Birliği dağıldı ve Düşman olmaktan çıktı. Onun yerine yeni bir düşman koymamız gerekiyor. Bu yeni düşman İslam olacaktır. (3)
Bu düşünce, İslam coğrafyasını son derece rahatsız etmiştir. D-8 fikri kendisine açıldığında Pakistan Başbakanı Benazir Butto nun söylediği sözler, rakipsiz kalan Batı karşısında, gelecek günlerin ciddi bir belirsizlik taşıdığının ifadesi idi: Doğrusu böyle bir teklif beklemiyordum, bu beni çok memnun etti. Rusya dağıldıktan sonra birçok İslam ülkesi ve 3. Dünya ülkesi dolaştım. Hepsine de Rusya dağıldı ne olacak diye sordum. Sizin anlattıklarınız gibi beni aydınlatan hiçbir cevap alamadım. Bu kadar somut ve faydalı bir oluşumun içinde bulunmak elbette bizim vazifemizdir. (3) İşte D-8 Hareketi, bu belirsizliğin hüküm sürdüğü bir ortamda İslam dünyasının kendini koruma girişimidir. D-8 lerin kuruluş sürecinde Batı tarafından kurulmuş NATO, AB gibi çok sayıda bölgesel ve küresel özellikli teşkilatlar vardır. Bu yapıların birçoğu, genellikle, ABD-İsrail-İngiltere nin etkisi altındadır. Genel olarak da İslam a karşı ittifak halindedirler. Müslüman ülkeler bu teşkilatların baskısı altında tutulmaktadır. Müslümanların hakkını savunması ve sorunlarını çözmesi amacı ile kurulan teşkilatlar ise son derece pasif, etkisiz hatta kimliksizdirler. Bunların, varlıkları ile yoklukları arasında bir fark yoktur. Bu yapılar, Erbakan a göre Müslümanların hiçbir sorunlarını çözememişler ve de uluslararası arenada bir buçuk milyar Müslüman ı temsil edememişlerdir.
İşte D-8 hareketinin kurulmasına sebebiyet veren bu tezatlı durumdur. Erbakan bunu tam zamanında görüp fırsat bulduğu bir anda da hayata geçirmiştir. D-8 Hareketi, İslam Dünyasını bekleyen tehlikelere karşı İslami savunmak ve etkili olmak amacıyla 15 Haziran 1997 yılında 8 ülkenin (Endonezya, Malezya, Bangledeş, Pakistan, İran; Türkiye, Nijerya) devlet başkanlarının İstanbul da Çırağan sarayında bir araya gelerek imzaladıkları anlaşma ve temel statü ile resmen kurulmuş bir yapıdır. `20. Asrın sonunda aydınlığa açılan bir kapı olmuştur.
Sonuç: D-8 Hareketi, `Lider Türkiye , `Yeniden Büyük Türkiye Hareketidir
D-8 Hareketi, Türkiye nin Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu ya yeniden açılma hareketidir. İslam Dünyasının liderliğini yeniden üstlenmedir. Bundan dolayı D-8 tanıtılırken hep `Yeniden Büyük Türkiye ve `Yeni Dünya Düzeni denmiştir. Nitekim Malezya Başbakanı Muhatir Muhammed, kuruluş toplantısında üstü kapalı bir şekilde, ima yoluyla da olsa Türkiye nin güçlü siyasal liderliğine olan ihtiyaca vurguda bulunmuştur: Ertelemeler ve engeller olacaktır, eğer siyasal istek varsa, hepsinin üzerinden gelebileceğimize eminim. Tekrar güçlü bir siyasal liderliğe duyulan ihtiyacı dile getirmek istiyorum. Eğer bir ilerleme kaydetmek istiyorsak siyasal istek zorunludur. (3)
D-8 hareketinin oluşmasında Türkiye nin üstlendiği rol ile ABD-İsrail-İngiltere ekseninin Türkiye ye biçtiği rol, örtüşmemiş, tam tersine karşı karşıya gelmiştir. D-8 Projesi, ABD-İsrail-İngiltere tarafından Türkiye ye biçilen jandarmalık, uşaklık, uyduluk ve çevre ülke rolüne, karşı çıkış hareketidir. Türkiye yi lider ülke yapma, İslam coğrafyasını sömürüden kurtarma ve Şeytanı İttifaka karşı Hak ve adalet eksenli bir ittifak kurma, adil bir düzen adil bir dünya kurma hareketidir. D-8 ler, Lozan da kurulan bir sisteme ve Sevr e, karşı bir harekettir.
Kaynaklar
1- Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, S: 180-210
2- Mısırlıoğlu,K., Lozan Zafer mi, Hezimet mi , İstanbul, Sebil Yayınları, Cilt 1,1971, S:268-277.
3- Alan B., D-8 Yeni Bir Dünya, Yörünge yayınları, İstanbul, 2001, s: 10-20, 200-201