(Umran Dergisi)
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanması ile başlatılan beşinci nesil
kadife darbe süreci iç, bölgesel ve küresel dinamiklerin arakesit oluşturduğu dokuzuncu aşamasına ulaşmış
bulunmaktadır. Her aşama farklı evreleri bünyesinde barındırmaktadır. Kadife
darbenin dokuzuncu aşaması niteliğindeki Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bomba
patlatılması, bugüne kadar yapılan bombalı saldırılardan çok farklı bir şekilde
gerçekleştirilmiş ve sahipleneni olmamıştır. Bu, bugüne kadar icra edilen,
genel olarak, terör eylemlerindeki mantığa aykırı bir durumdur.
Bugüne kadar Türkiye’de yapılmış terör saldırıları örgütler tarafından
sahiplenilirken bu aşamada yapılmış olan saldırıların üstlenilmemesi dikkat
çekicidir. Genel olarak terör örgütleri terörist eylemler üzerinden bir
taraftan kendi propagandalarını yaparken diğer taraftan hedef yönetimlerin
iradelerini çözmeye ve onları yıpratmaya çalışmışlardır. Fakat son iki
saldırıda, Mersin ve Beyoğlu İstiklal Caddesi, terör örgütleri olan
PKK/PYD/YPG/DEAŞ bu eylemlerin kendileri tarafından yapılmadığını açık bir
şekilde ilan etmişlerdir. Neden? Bu aşamadaki terör eylemlerinin diğer önemli
bir özelliği de amatörce yapılmış, profesyonel özelliği olmayan bir görüntünün
verilmesi ve eylemlerin faili görülen teröristlerin kolayca yakalanmalarıdır.
Gerçekte çok profesyonelce organize edilen, sahibi açıkça görülmeyen ve
fakat mesaj veren bir hibrit savaş operasyonunun terör boyutu ile
sunulması vakası ile Türkiye karşı karşıyadır.
Nitekim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Bize verilen mesajı aldık…”,
“Daha büyük bir mesaj vereceğiz…” “ABD’nin
taziyelerini kabul etmiyoruz.” şeklindeki açıklamaları, bunu teyit etmektedir.
Olayların çok daha derin ve küresel bir mekanizma tarafından icra edildiğini,
mesaj vermek amaçlı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Gerçekte verilmek istenen mesaj nedir? Hem ABD hem de PKK/PYD/YPG/DEAŞ
terör konusunda son derece uzmanlaşmışlarken, bu kadar acemi terör eylemlerini
niçin icra etmiş olsunlar? Daha doğrusu eylemler, çok acemice mi idi; yoksa bu
görüntü ile Türkiye daha farklı bir şekilde yıpratılmak, şaşırtılmak, farklı
yönlere çekilerek hata yapması mı istenmiştir? İstenmektedir?
Terör eyleminde Suriyeli olduğu görüntüsü verilen insan unsurlarının kullanılmasının sebebi hikmeti nedir? 4 milyon civarında Suriyeli göçmenin Türkiye’de bulunması ile verilen mesaj arasında bir ilişki var mıdır? Bu ve bundan sonraki yazılarda bu soruların cevabı araştırılacaktır. Unutulmaması gereken bir gerçek; iktidardakiler ne kadar çok hata yapar ve gayrimemnun kitle oluşturursa kadife darbeciler de gayrimemnunlar ittifakı üzerinden hedeflerine o kadar çok yaklaşmış olmasıdır. O nedenle Beyoğlu’nda bomba patlatılması ile ilgili kamuoyunun çok daha dikkatli ve duyarlı bir şekilde aydınlatılması, farklı fikirde olanlara karşı daha hassas davranılması ve daha güzel bir dil kullanılması gerekir. Bu yazıda ise Taksim Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde meydana gelen terör olayı ele alınıp değerlendirilecektir.
Bukalemun
Tarihî sürece baktığımızda Türkiye’deki bütün terör eylemlerinin
arkasında, genellikle, Şer İttifakı (ABD-Siyonizm-İngiltere-İsrail)
bulunmaktadır. Zaman zaman sürece, Almanya ve Fransa da katılmaktadır. Fakat
ağırlık şer ittifakındadır. Şer İttifakı ya birlikte ya da birbirinden bağımsız
bir şekilde Türkiye’deki terör eylemlerini, kendi kurup yaşattıkları veya ele
geçirdikleri terör örgütleri ile icra etmektedirler. Bu eylemler yapılırken
yerli işbirlikçi insan unsuru, bazı medya ve STK’lar da sürece dâhil olup
destek vermektedirler. Terör konusunda ihtisaslaşmış şer ittifakı ve onun
taşeron örgütlerinin Mersin ve Beyoğlu bombalı eylemlerine çok acemice
görüntüsü vermeleri, kendilerini öne çıkarmamaları, bize bukalemunların mücadele anlayışını
ve stratejilerini hatırlatmaktadır.
Bukalemunlar, “sürüngenler sınıfının Chamaeleonidae familyasından renk
değiştirebilen kelerlerin ortak adıdır.” Bukalemunları diğer kertenkelelerden
ayıran en önemli özellikleri şöyle sıralanabilir: Boyları 20-68 cm arasında
değişmektedir. Ayaklarının, dillerinin ve gözlerinin alışılmadık biçimleri
vardır. Renk değiştirme özellikleri vardır. “Derilerinin altındaki özel renk
hücreleri sayesinde çok hızlı bir şekilde renklerini sarı, yeşil, kahverengi ve
gri tonlarına dönüştürebilirler.” Farklı amaçları için renk
değiştirmektedirler: 1) Vücutlarının sıcaklığını ayarlamak, 2)
karşı cinsi etkileyebilmek veya ret etmek, 3) öfkelendiğini,
sinirlendiğini rakiplerine, düşmanlarına göstererek tehdit etmek, 4)
tehlikenin büyüklüğüne bağlı olarak düşmanı şaşırtmak amaçlı kendisini kamufle
etmek, 5) mutlu olduğunu göstermek. “Beşinci bir uzuv gibi görev icra
eden uzun ve kavrayıcı bir kuyruğa sahiptir.” Bu sayede ağaca tutunabilmekte ve
küçük avları yakalayabilmektedir.
Sürüngenlerin çoğunun ayağında bağımsız hareket edebilen dört veya beş
parmak vardır. Bukalemunların ayaklarında farklı olarak iki ayrı etli kısım
mevcuttur. Ön ayak parmaklarının üçü içte, ikisi dışta olacak biçimde kendi
aralarında birleşmiştir. Arka ayaklarındaysa içte iki parmak, dıştaysa üç
parmak birleşmiş hâldedir.” “Ayaklarının
bu yapıda olması, ağaç dallarına daha iyi yapışmalarına ve vücutlarını dengede tutmalarına”
imkân vermektedir. Ayakları ve kuyrukları sayesinde dalları kolayca
kavrayabildikleri için ağaç üzerinde kolaylıkla hareket edebilirler. Genellikle
ağaç ve çalıların üzerinde yalnız yaşarlar. Kendilerini “sallanan ağaç
dallarına” benzeterek “ileri geri düzensiz sallanarak” hareket edip kendisini iyi
bir şekilde kamufle ederler. “Birbirinden bağımsız hareket edebilen gözleri,
yaklaşık 360 derecelik, keskin, çok geniş bir görüş alanına sahiptir.” “Gözlerinin
biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilmektedir.” Bukalemunların avlanma
konusunda iki gelişmiş yeteneği mevcuttur: 1) Dillerini çok hızlı
hareket ettirebilmeleri, 2) tükürüklerinin çok yapışkan olması. Dillerini
çok hızlı, “bir saniyeden daha kısa sürede”, çıkarıp hareket ettirerek
avlanırlar. “Dilleri, boylarının yaklaşık bir buçuk iki katı uzunluğunda olup,
hareketli ve yapışkandır.” “Bukalemunların dilleri jet uçağına oranla beş kat
daha hızlıdır.” “Tükürükleri çok
yapışkandır.” “Tüm dillerini kaplayan insan tükürüğünden yaklaşık 400 kat daha
yapışkan olan tükürüklere sahiptirler.” “Bu nedenle çok iyi avcı olarak
bilinirler.” “Başlarının üstünde miğfer şeklinde bir çıkıntı vardır.”[1]
Terör konusunda ihtisaslaşmış olan Şer İttifakı özelde Türkiye, genelde Ortadoğu coğrafyasında terör eylemlerinden birinci derecede sorumludur. Bukalemunlar gibi her renge girerek dünya insanlığını aldatmakta, keskin dillerini kullanarak psikolojik bir savaşı/harekâtı yürütmektedir. Karşı tarafı vururken “Vuruldum!” diye bağırabilmektedir. Sürekli olarak her renge bürünebilen, yeni taşeron örgütler kullanmaktadır. Kendisi sürekli renk değiştirerek ne zaman dost ne zaman düşman olduğunu kamufle etmektedir. PKK’nın yıpranmışlığını göz önüne alarak, bukalemun gibi, PYD/YPG/SDG gibi ismi ve rengi değişik, özü ve amacı aynı yeni yapılar inşa edip provokasyonlarına devam etmektedir. Bir taraftan IŞİD’i, FETÖ’yü inşa edip cepheye sürerken; diğer taraftan PKK/PYD/YPG/SDG’yi kullanmakta; yeri geldiğinde bunları da aralarında kavga ettirerek bölge ülkelerini yanıltmaya çalışmaktadır. Son bombalama olayları dâhil olmak üzere Türkiye’deki tüm terör eylemlerinin organize edicisi ve sorumlusudur. Hem Mersin hem de Beyoğlu’ndaki bomba patlatmalarında arka planda doğrudan doğruya ilişkili olmasına rağmen Türkiye’ye baş sağlığı dileyebilecek kadar da yüzsüz olabilmektedir!
Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Terör Eylemi/Patlatılan Bomba ile İlgili
Öne Çıkan Veriler
13 Kasım 2022 Pazar günü İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 6
kişinin öldüğü, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırı/terör eylemi
düzenlenmiştir. Beyoğlu’nda patlayan bomba ve bombacı ile ilgili başlangıçtan
bugüne kadar medyaya yansıyan resmî ve gayri resmî bilgiler, olayın farklı
boyutlarının var olduğunu ortaya koymaktadır: 1. Görünen boyut, 2.
görünmeyen boyut, 3. yönlendirilmek istenen boyut, 4. verilmek
istene özel, gizli mesaj boyut.
İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemini, bugüne kadar olan terör
eylemlerinin aksine, hiçbir örgüt tarafından sahiplenilmemiştir. Bu bölgede
cirit atan ve her türlü eylemin altında imzası olan PKK/PYD/YPG, IŞİD/DAEŞ bu
eylemi sahiplenmemiştir. Eylemde kullanılan insan unsuru, çoğunlukla, Suriye
üzerinden Türkiye’ye kaçak olarak giren Arap Suriyelilerdir. Bombacı ise tüm
davranışları, geleneksel teröriste uygun olmayan bir Afrikalıdır. İçişleri
Bakanı dâhil, ister iktidara yakın isterse uzak olsun gazetecilerin olayla
ilgili yaptıkları açıklamalarda ve yazdıkları yazılarda yol boyu ciddi
değişiklikler meydana gelmiştir. Medyada yer alan haberler ve bilgilerin
içeriklerinde tezatlar vardır. Öncelikle eylemin amacını, gerçek sahibini,
taşeronunu, kuklayı ve kuklacıyı görebilmek için bütün bu bilgiler masaya
yatırılıp sorgulanmalı, analiz edilmeli, iyi bir yol haritası ortaya
konulmalıdır.
Beyoğlu’nda eylemde rol alan ismi geçen teröristlerle ilgili medyada
çıkan bilgileri ve resmi yapılan açıklamaları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:[2]
Ahlam Albashir: Beyoğlu’na bombayı götüren, yerleştiren şahıs
olup terörist Bilal Hassan ile evli gözüken, karışık bir ilişki zinciri olan,
Suriyeli olmayan birisidir. Suriye’deki savaş şiddetlenince Halep’te yaşayan
ailesiyle birlikte 2013 yılında, Hama’nın Ebu Hanaya kasabasına
yerleşmiş, “3 yıl burada kaldıktan sonra DEAŞ kontrolündeki Rakka’ya,
ardından YPG kontrolündeki Membiç’te ablasının yanına geçmiştir.” “Daha sonra
Lübnan’daki amcasının yanına gitmiş, Beyrut’ta bir eczanede çalışmış, 2017’de
Membiç’e dönmüş bir pastanede çalışmaya başlamıştır.” 2017 yılında sevgilisi “Hamedoş”
kod adlı Hamed El-Ali aracılığıyla YPG ile tanışmış ve örgüte dâhil olmuştur.”
“Bombalama eyleminden yaklaşık 5 ay önce, Ağustos’ta, terörist Bilal Hassan ile
Türkiye’ye gelmiş, yerleşmiş ve İstanbul Esenler’deki Ferhat Habeş’e ait
tekstil atölyesinde çalışmaya başlamıştır.” “Çeşitli sosyal medya
uygulamalarında farklı isimlerle hesapları vardır.” “Albashir, ABD’nin kontrolündeki Münbiç’te bir-bir
buçuk yıl süreyle PKK/PYD tarafından özel istihbarat biriminde
yetiştirilmiştir. “Kardeşi Muhammet ÖSO’da” çalışıyor.
Bilal Hassan: “Bombacı Albashir ile
evli gözüken ve kaçak yollardan Türkiye’ye gelip yerleşen, Esenyurt ve Esenler’de
arkadaşları olan, bombalı saldırıyı organize eden”, “2014 yılında Türkiye’de
hapis yatan ve tahliye sonrası sınır dışı edilen Hacı kod adlı PYD teröristinin önemli adamlarından biri olan
Suriye uyruklu, Membiçli bir teröristtir.” “Yasir El-Korali’nin kullandığı
otomobille Ahlam Albashır’ı Taksim’e
götüren, sonra da Ahmet ve Ammar Jarkas kardeşler ile birlikte Edirne’ye giden,
oradan da Bulgaristan’a geçen profesyonel bir teröristtir.”
Hacı/Dayı (Kod adı), “Suriye Kobani’de bulunan, YPG içerisinde istihbarat üst
düzey sorumlusu olarak faaliyet gösteren”, “İstanbul’daki saldırıyı Membiç’ten
organize ettiği söylenen, Suriyelilerden örgüte eleman toplama ve sahte evrak
düzenleme gibi görevleri olan”, “Beyoğlu bombacıları Ahlam Albashir ile Bilal
Hassan’a sahte evlilik evrakı düzenleyen PYD/YPG militanıdır.”
Ahmet Jarkas-Ammar Jarkas Kardeşler: “Suriye’den
3 yıl önce Türkiye’ye gelen, Küçükçekmece Kanarya’ya yerleşen”, “İnsan
kaçakçılığı trafiğini yöneten”, “Eylem öncesi, yapılan keşiflerde otomobilleri
sağlayan”, “Eylem sonrası, Bilal Hassan’ın kaçışını yönetenlerdir.” Ammar Jarkas, “İstanbul’da kaçak
olarak ticaret yapmaktadır.” Bombacı Albashir’i evinde saklamıştır. Ahmed Jarkas, “Bombalı saldırıdan
sonra Albashir’i Esenler’den alıp Küçükçekmece’ye götüren, Albashir’a yeni bir
telefon verip eskisini kıran teröristtir.”
Ferhat Habeş: “Suriye uyruklu, Bilal Hassan ve Ahlam
Albashir’in hem barınmasına hem de çalışmalarına yardım eden”, “Esenler’deki tekstil atölyesinin
sahibi olan YPG terör örgütüyle bağlantılı, üst düzey yönetici olan bir
teröristtir.”
Fatma Berkel: Ferhat Habeş’in kız kardeşidir.
Yasin El-Korali: “Korsan taksici”,
“Bilal Hassan ve Ahlam Albashir’i Taksim’e getirip götüren, keşif yapmalarını
sağlayan, ilk planlamaya göre saldırıdan sonra Bilal ile Albashir’i Taksim’den
alacak olan, örgütle bağlantılı bir teröristtir.”
Hüsam: “Bilal Hassan ile Esenler’deki atölyede olan
ve bombalı saldırıyla bağlantılı olarak Azez’de yakalanan teröristtir.”
Hasan Cemil: “Membiç’te Ahlam Albashir ile YPG’li terörist
Hacı arasındaki ilk irtibatı sağlayan kişidir.”
Medyada yer alan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet güçleri tarafından
açıklanan yukarıdaki isimlerin neredeyse tamamı Arap kökenli Suriyelilerdir.
Bombacı Ahlam Albashir, Suriyeli değil Afrikalıdır. Bu yeni bir durumdur.
Şer İttifakı tarafından Türkiye’deki terör eylemlerinde, teröristlerin
kimliklerinin değiştirilmesi çok önemli bir durum olup verilmek istenen mesajın
çok iyi anlaşılması ve ona göre tedbir alınması gerekmektedir.
Teröristlerin kimlikleri kadar önemli olan diğer bir husus da terör
eyleminin icra şekli, hayata geçiriliş tarzıdır. Diğer önemli bir konu da Arap
Baharı sürecinde Suriye’ye gelmiş her renge bürünebilen değişik örgütlerin saf
değiştirip değiştirmemesi, dün Şer İttifakı’na karşı olanların bugün Şer İttifakı’nın
yanında olup olmadıklarıdır. Türkiye’de, bir zamanlar el üstünde tutulan Gülen
Hareketi gibi el değiştirip FETÖ gibi terör örgütü olup olmadıklarıdır. MOSSAD,
CIA, MI6 gibi istihbarat örgütlerinin ÖSO gibi yapılara sızıp sızmadıkları,
onları kullanarak eylem yapıp yapmadıkları çok önemlidir. Tarihimizde çok Hasan
Sabbahlar olmuştur. Türkiye, 21. asırda aynı durumla bir daha karşılaşmaması
için Mersin ve İstiklal Caddesi bombalama olaylarını çok iyi analiz etmesi ve
gerekli tedbirleri acil bir şekilde alması gerekmektedir. Bunun için de bu iki
olayla gelinen süreç, olaylarda kullanılan piyonlar ve onların arkasındaki
güçler çok iyi analiz edilmelidir.
Yapılacak analizler, objektif ve duygusallıktan uzak olmalı, tüm farklı
fikirler ele alınarak yapılmalı, kimse kimseyi suçlamamalı, bu aşamada
derleyici ve toparlayıcı bir dil kullanılmalıdır. İstiklal Caddesi’ndeki
bombalı terör eyleminden sonra değişik medya kanallarında ve resmî olan
açıklamalarda yer alan bilgileri, 4 düzlemde aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: [3]
Patlama Öncesi
·
“Yeni terör merkez üssü, Kandil değil Kobani’dir.”
·
Mersin’de Tece Polisevi’ne yapılan saldırı ve
İstiklal Caddesi’ndeki bombalı eylem, Suriye’de ABD’nin kontrolündeki Menbiç ve
Kobani’de yetiştirilen ve Suriyelilerden oluşan özel istihbarat birimleri
tarafından gerçekleştirilmiştir.
·
ABD’nin kontrolündeki Kobani ve Menbiç’ten harekete
geçen teröristler Türkiye’ye gelip eylem yapmaktadır.
·
“Beyoğlu’na bomba koyanlar, Kobani’de eğitilmiş
Suriyeli terör grupları içinden gelmişlerdir.”
·
“Bilal Hassan ve Ahlam Albashir birlikte Temmuz
ayında karı-koca görüntüsü altında Afrin’den kaçak yollarla Türkiye’ye giriş
yapmışlar ve Esenler’deki kaçak tekstil atölyesinde 4 ay çalışmışlardır.”
·
“Terör eyleminin
organizasyonu, 1 yıl önce Türkiye’ye gelen Ammar Jarkas tarafından yapılmıştır.”
·
Eylem için sürekli Kobani ile telefon görüşmeleri
yapılmış, terörist ekip arasında telefon mesajlaşmaları ile eyleme son şekli
verilmiştir.
·
“Saldırıdan 3 gün önce
mesaj trafiği artırılmış, Kobani’den gelen talimat üzerine eylemin yeri ve saati
belirlenmiştir.”
·
Ahlam Albashir: “Bilal ile birlikte taksiye
bindik, Taksim’e gidiyorduk. Taksideyken Bilal’e telefon geldi, Sen git, ben
geleceğim.” dedi.
·
Bilal Hassan eylem
günü Ahlam Albashir’i içinde bomba olan çanta ile birlikte Beyoğlu’na
götürmüştür. “Patlamadan sonra da Ahlam Albashir’i ilk arayan kişidir.”
· Ahlam Albashir’in eylemi gerçekleştirmek üzere geldiği İstiklal Caddesi’nde “telefonunun kartını çıkarıp cep telefonuna daha önce hiç kullanılmamış olan yeni bir GSM kartı takmıştır.”
Patlama Süreci
·
Ahlam Albashir içinde patlayıcı olan sırt çantası ile İstiklal Caddesi’ne gelmiş ve “dikkat çekmemek için” “40 dakika boyunca bankta yalnız oturmuştur.”
·
Ahlam Albashir: “Elimdeki
çantayla İstiklal Caddesi’ne gittim. Bankta oturuyordum. Çantayı elledim, cips falan
gördüm, altında da yumuşak bir şey vardı. 40 dakika kadar oturdum.”
·
Ahlam Albashir, “İstiklal
Caddesi’nde 40 dakika süreyle bekledikten sonra” “Yeni telefon numarası
üzerinden Hacı ile irtibata geçmiştir.”
·
Ahlam Albashir,
patlamanın olduğu banktan bir ara kalkmış, “karşıdaki bir
mağazanın önüne gitmiş”, “o sırada telefonuna, oturduğu sırada kendisinin
çekildiği fotoğraf ve bir video gelmiş”. Daha sonra “Hacı” kod adlı örgüt
yöneticisi kendisini arayarak “Çantaların yanına geri dön” demiş; “Albashır,
bunun üzerine tekrar banka gelip oturmuş.”
·
Orada beklerken Hacı’dan
telefon geldi. “Çantayı bırak, oradan ayrıl” dedi. “Bıraktım gidiyordum, yolda
parfüm bakıyordum, o anda patlama oldu. Parfümü de bıraktım kaçtım. Sarı
taksiye bindim. Esenler’e atölyeye gittim.”
·
“Patlayıcının zaman
ayarlı olduğunu bilen” Ahlam
Albashir, “son 2 dakikaya kadar beklemiş”, “sonra da çantayı saksıların içine
bırakıp koşarak olay yerinden uzaklaşmıştır.”
· Kobani, Ammar Jarkas ve patlayıcıyı temin eden Bilal’in kaçırılması; delillerin yok edilmesi için saldırıyı gerçekleştiren Ahlam Albashir’in ortadan kaldırılması talimatını vermiştir.
Patlama Sonrası
·
Patlamadan sonra Kamışlı ile kurulan bağlantıda Hacı, “Kız önemli değil. Onu infaz edin.
Ammar bizim için önemli. Ammar’ı çıkarın.” demiştir.
·
“Örgütün talimatı
teröristin öldürülmesine yönelikti. Ya kattan atın ya kanala atın talimatı
var.”
·
Ahlam Albashir’i bekleyen
ikinci bir taksi, patlamayla birlikte Bilal Hassan’ı olay yerinden uzaklaştırıp
hızla Edirne’ye götürmüştür.
·
Ahlam Albashir aracı
yerinde bulamayınca Bilal Hassan’ı aramış, onun talimatıyla başka bir taksiye
binerek Esenler’e gitmiştir.
·
Ahlam Albashir yeterli
parası olmadığı için taksinin ücretini Esenler’deki adreste ödemiştir.
· Ahlam Albashir buradan yanına para ve ziynet eşyalarını aldıktan sonra Küçükçekmece’de bir eve gitmiştir.
Güvenlik Kuvvetleri Devreye Girdikten Sonra
·
“Ahlam Albashir Küçükçekmece’de
kaldığı evde bir gün içinde yakalanmıştır.”
·
“Arap kökenli Albashır, “Münbiç’te YPG içinde Arap
kökenli var mı?” sorusuna şu cevabı verdi: “Var, en ön safta onları
kullandılar.”
·
Polis: “Albashir’in, fotoğraf ve videosunun
çekildiği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.” “Terörist İstiklal Caddesi’nde
oturduğu banktan 41 dakika boyunca hiç kalkmamıştır.”
·
Albashir’i,
saldırının ardından Esenler’den araçla alıp Küçükçekmece’de yakalandığı eve
götüren Ahmed Jarkas: “Korsan taksicilik yapıyorum, Edirne üzerinden kaçan Bilal Hassan’ı
tanımıyorum.” “Halil Menci, onu (Ahlam Albashir) taşımamı istedi. Menci, Suriye
Kamışlı’da oturuyor. Hiçbir şey bilmeden sadece onu taşımam söylendi.
Yakalandığım yer de komşumuzun evidir. Biz sonradan o evdeyken onun fotoğrafını
gördüğümüzde polise bildirmek istedik, ancak biz bildirmeden polis geldi.”
·
İçişleri Bakanı
Soylu, “İstiklal Caddesi saldırısı PKK’nın daha önce defalarca gördüğümüz
sivil katliamlarından birisidir. Faili hemen bulduk, şimdi arkasındaki tüm yapıyı
deşifre ediyoruz.” “…Mersin saldırısı da Münbiç’ten oldu, İstiklal Caddesi
saldırısı da Münbiç’ten oldu.” “Eylemin talimatının
Kobani’den geldiği, …Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir
değerlendirmemiz var.”
·
İstanbul Emniyet Müdürlüğü: “Şahıs yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG terör örgütü tarafından özel
istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin üzerinden ülkemize eylem
yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını; …PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye
Kobani’deki merkezinden İstanbul’da eylem talimatı alarak 13.11.2022 pazar günü
saat 16:20 sıralarında bombalı eylemi gerçekleştirdiğini ve kaçtığını beyan
etmiştir.”
·
Paylan: Böyle bir istihbarat elemanı gördünüz mü?
Şaşkın, genç bir kadın istihbarat elemanı, olayı yapıyor ve evine gidiyor.”
“Daha sonra ülkeye İdlib’den girdiğini itiraf ediyorlar. İdlib, HTŞ’nin elinde.
Afrin de yine Türkiye, HTŞ ve oradaki bazı cihatçı grupların elinde. Burada
kafama birçok soru işareti geliyor. Çünkü geçmişte bu tür provokasyonlarda
devletin içindeki bir karanlığın parmağı olmuştur. Bu ülkede seçimlere
gidilirken her zaman bu tür provokasyonlar olmuştur. Bunları sorgulamamız
gerekir.”
·
Albashir: “…Bölgenin zenginlerinden biri olan aynı
zamanda YPG’nin sözde istihbarat biriminden olduğunu öğrendiğim Hasan diye biri
bana geldi ve ‘H. seni yanına çağırıyor, sana çok önemli bir görev verecek.’
dedi. Ben de Hasan’la birlikte H’nin yanına gittim. Bana (Madem Cerablus’a
gitmiyorsun o zaman Bilal H. ile birlikte Türkiye’ye gideceksin) dedi. Ben de
Türkiye’ye gelmeyi kabul ettim. H. bize 400 lira para ve 2 tane telefon verdi.
Giriş için bütün ayarlamaları yaptıklarını söyledi. Sonra İdlib’te Bilal’le buluştuk. (Eşi
izlenimi verilen) Bilal’i ilk defa İdlib’de gördüm. 27 Temmuz’da Hatay’a
geldim. Oradan da doblo tarzı bir araçla İstanbul’a geldim.”
·
“Eylemi yapanın Afrin’den
geçtiği konusunda bir değerlendirme var.” Oysa bombayı koyan
Ahlam Albashir, “İdlib’den Hatay’a
geçtik.” diyor…. İdlib’in güney yarısı Suriye’nin elinde, sınırımıza yakın
bölümü ise selefi cihad örgütü Tahrir el-Şam yani kısaca HTŞ’nin! Teröristin
geçiş yerinde HTŞ varlığı var.” “Bombayı koyan Albashir, Afrin’den mi, Münbiç’ten
mi, İdlib’den mi Türkiye’ye giriş yaptı?” “Albashir’in kişisel ilişkileri ve çevresi yakın zamana kadar PKK değil
Özgür Suriye Ordusu çevrelerine yakın.” “…Sonrasında hızlı bir şekilde PKK’ya
intikal ediyor ve PKK’lı ya da YPG’li oluyor. Ancak buna rağmen ÖSO
bağlantıları da devam ediyor.”
· “…ÖSO ile YPG/PKK arasında bir iş birliği ve bir geçirgenlik.”
Bu Bombalama Eyleminin Patron ve Taşeronları Kimdir/Kim Olabilir?
Yukarıda İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemi ile ilgili medyada yer
alan yorum, değerlendirmeler ve resmî açıklamalar özetlenerek verilmiştir.
Tarafgir bir yaklaşım izlenimi vardır. Gerçekleri propaganda boyutlarının
dışına taşıyarak ortaya çıkarmak mümkün olabilir.
Yukarıda verilen farklı yaklaşımları analiz ettiğimizde İstiklal
Caddesi’ndeki bombanın patlatılmasına ilişkin ortaya çıkan alternatifleri
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1.
Terör eylemi ABD/Şer
İttifakı kontrolünde PKK/PYD/YPG tarafından yapılmıştır.
2.
Terör eylemi, “ÖSO” tarafından
yapılmıştır.
3.
Terör eylemi iktidar
tarafından seçim endeksli olarak yapılmıştır.
4. Terör eylemi Türkiye’nin
karanlık dehlizlerinde bulunan siyasi iktidarı yıpratmak için yapılmıştır.
5. Suriye istihbaratı
tarafından el-Muhaberat’ın değişik örgütleri içindeki elemanlar tarafından
yapılmıştır.
Belki daha başka ihtimallerde mevcuttur. Ancak en ağırlıklı olan bu beş
ihtimal gözükmektedir.
Türkiye’de 1950 yılından buyana genellikle tüm terör eylemlerinde, NATO
“Derin Devlet (!)” diye isimlendirilen NATO işbirlikçisi karanlık güçler”
vardır. Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Ecevit hükûmetleri bu pis yapının çok
pis eylemleri ile yıpratılmışlar, itibarsızlaştırılmışlar ve iktidardan
düşürülmüşlerdir. Demirel, “11 Eylül günü akan kan 12 Eylül günü nasıl durmuştur.”
diyerek 12 Eylül cuntacılarını eleştirmiştir. Ecevit, “Bana geldiler olağanüstü
hâl ilan etmemi istediler, ret edince gittiler aptalca Kahramanmaraş ve Çorum
olaylarını yaptılar.”, 1 Mayıs olayları, Orgeneral Eşref Bitlis, Malatya
Belediye Başkanı “Hamido”, Hablemitoğlu, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur
Mumcu vb. cinayetleri... 27 Mayıs Darbesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Askerî
Darbesi, 28 Şubat Postmodern Darbesi, 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi böylesi
pis bir yapının ve iş birliğinin ürünüdür.
Üçüncü sırada alt ifade edilen, “Terör eylemi iktidar tarafından, seçim
endeksli olarak yapılmıştır.” yaklaşımı çok yanlış ve tehlikeli bir
yaklaşımdır. İktidarın görevi güvenliği ve huzuru sağlamak iken bizzat terör
faaliyeti icra etmesi, halkı rahatsız etmesi, huzursuz etmesi kendisini
yıpratmaktan başka bir anlam taşımaz. Acziyetin bir ifadesi olur. İçişleri
Bakanı Soylu; “Belki birileri, PKK’ya
olan saikleri yüzünden üzülüyor ama bilinmesi lazım ki Türkiye Cumhuriyeti
devleti dağlardaki teröristin ayakkabı numarası dâhil her şeyini bilmektedir”[4]
derken, diğer taraftan bir terör eyleminin iktidar tarafından hayata
geçirilmesi, iktidarın kendi kendisini yıpratmasından başka bir işe yaramaz.
İnsanların can güvenliğinden iktidar sorumludur, başkaları değil. O nedenle bu
ihtimal mümkün gözükmemektedir. Birileri tarafından ısrarla bunun gündemde
tutulmaya çalışılması acemice yapılmış bir eylem görüntüsünden dolayıdır.
Gerçekte eylem çok profesyonel olarak gerçekleştirilmiştir. Bu görüntünün
nedeni eylemin gizli olan amaçlarında saklıdır.
ÖSO’nun ve Esed’in Türkiye’de böyle bir eylem yapması ihtimali olabilir mi? Bunun stratejik bir mantığı var mı? Türkiye-Suriye yakınlaşmasının karşılıklı olarak istendiği bir dönemde Esed’in böyle bir hata yapması, mantıklı değildir. Mersin ve İstiklal Caddesi terör olaylarının ana, en güçlü aktörü, başta ABD olmak üzere şer ittifakı ve onun taşeron örgütleri olan PKK/PYD/YPG/ HTŞ, IŞİD/DEAŞ yeni inşa edilen isimsiz bazı taşeron yapılardır.
Bukalemunun Renksiz Bir Operasyon Düzenlemesinde Tuzak Nedir?
Şer İttifakı destekli PKK/PYD/YPG, HTŞ operasyonlarının tümünde, genel
olarak, yapılan terör eylemleri üstlenilerek taraftarlarına güçlü olduğuna
ilişkin mesaj verilmiş, örgütün propagandası yapılmıştır. Çok eskiye gitmeden
1999 sonrası yapılan terör eylemlerinde bu durumu çok rahat bir şekilde
görebilmekteyiz. Gümüşsuyu-Taksim-İstiklal
Caddesi güzergâhında 6 bombalı saldırı gerçekleştirilmiş olması
dikkat çekicidir:[5]
·
27 Mart 1999: Taksim Meydanı’nda çevik kuvvet
polis otobüsüne intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 3 polis, 8 sivil
yaralandı. Saldırı PKK’lı Semiha Kılıç tarafından gerçekleştirildi.
·
10 Eylül 2001: Gümüşsuyu- Taksim Meydanı
arasında çevik kuvvet kontrol noktasına intihar saldırısı düzenlendi. 2 polis,
1 sivil öldü, 17 polis, 7 sivil de yaralandı. Saldırı DHKP-C’li Uğur Bülbül
tarafından gerçekleştirildi.
·
20 Kasım 2003: İstiklal Caddesi Kamer Hatun Sokak’ta
İngiltere Başkonsolosluğu’na bombalı saldırı
düzenlendi. İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short, 2 polis, 13 sivil
öldü. Saldırıyı El-Kaide üstlendi.
·
22 Mayıs 2007: Ankara’da Anafartalar Çarşısı’na
bombalı saldırı düzenlendi. 6 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. Saldırı
PKK tarafından gerçekleştirildi.
·
27 Temmuz 2008: İstanbul Güngören’de bombalı
saldırılarda 4’ü çocuk 17 kişi öldü, 154 kişi yaralandı. Saldırı PKK tarafından
gerçekleştirildi.
·
31 Ekim 2010: Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi
girişinde çevik kuvvet ekiplerine canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda
17’si sivil, 15’i polis 32 kişi yaralandı. Saldırı PKK’nın metropol yapılanması
olan TAK’ın üyesi Vedat Acar tarafından gerçekleştirildi.
·
20 Eylül 2011: Kızılay Kumrular Caddesi’ne bombalı
saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı. Saldırı PKK
tarafından gerçekleştirildi.
·
5 Haziran 2015: HDP mitingine iki bombalı saldırı
düzenlendi. Saldırılarda 5 kişi öldü, 4 kişi de yaralandı. Saldırıyı IŞİD
üstlendi.
·
20 Temmuz 2015: Sosyalist Gençlik Dernekleri
Federasyonu’nun (SGDF) Suruç Toplantısına intihar saldırısı düzenlendi.
Saldırıda 33 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. Saldırıyı İŞİD üstlendi.
·
10 Ekim 2015: Ankara Garı’nda düzenlenen barış
mitingine intihar saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda 103 kişi öldü, 400 kişi
yaralandı. Saldırı kimliği belirlenemeyen Suriyeli biri ile canlı bomba Yunus
Emre Alagöz tarafından gerçekleştirildi.
·
12 Ocak 2016: Sultanahmet Meydanı’nda bir turist
kafilesine canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda 13 kişi öldü, 16 kişi de
yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.
·
13 Ocak 2016: Diyarbakır’ın Çınar İlçe Emniyet
Müdürlüğü’ne saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 kişi öldü, 39 kişi yaralandı.
Saldırı PKK tarafından gerçekleştirildi.
·
17 Şubat 2016: Ankara Genelkurmay binası önünde
askerî araçlara bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 28 kişi öldü, 61 kişi de
yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.
·
13 Mart 2016: Ankara Kızılay Meydanı’nda Güvenpark
otobüs duraklarına saldırı düzenlendi. Saldırıda 36 kişi öldü, 19’u ağır 125
kişi ise yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.
·
19 Mart 2016: İstiklal Caddesi canlı bomba
saldırısı yapıldı. Saldırıda 3’ü İsrail vatandaşı, 1’i İran vatandaşı olan 4
kişi öldü, 36 kişi de yaralandı. Saldırı IŞİD militanı Mehmet
Öztürk tarafından gerçekleştirildi.
·
19 Mart 2016: İstiklal Caddesi Beyoğlu Kaymakamlığı
önünde intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 4 kişi öldü, 39 kişi yaralandı.
Saldırıyı IŞİD üstlendi.
·
31 Mart 2016: Diyarbakır otogar yakınlarında polis
servisine saldırı düzenlendi. Saldırıda 13 polis memuru öldü, 14 sivil
yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
27 Nisan 2016: Bursa Ulu Camii yakınında bombalı
saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK
üstlendi.
·
1 Mayıs 2016: Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne bomba
yüklü araçla saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 polis memuru öldü, 18 polis ve 4
sivil yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.
·
12 Mayıs 2016: Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı
Dürümlü Mezrası’nda bomba yüklü bir kamyonla saldırı düzenlendi. Saldırıda 16
kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
7 Haziran 2016: İstanbul Veznecilerde çevik kuvvete
saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 polis memuru, 5 sivil öldü ve 36 kişi de
yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.
·
8 Haziran 2016: Mardin Midyat İlçe Emniyet
Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 polis memuru ile 2 sivil
öldü, 34 kişi de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
28 Haziran 2016: İstanbul Atatürk Havalimanı’na
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 45 kişi öldü, 239 kişi yaralandı.
Saldırıyı IŞİD üstlendi.
·
1 Ağustos 2016: Bingöl’de çevik kuvvet servis aracına
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 7 polis öldü. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
10 Ağustos 2016: Diyarbakır’da çevik kuvvet aracına
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 sivil öldü, 5’i polis, 7 sivil
yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
10 Ağustos 2016: Mardin’de çevik kuvvet aracına
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 polis memuru ile 2 sivil öldü, 30 kişi
de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
15 Ağustos 201: Diyarbakır Çınar ilçesi
yakınlarında Şehit Emniyet Amiri Murat Uçar Bölge Trafik Denetleme İstasyonu’na
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5’i polis, biri çocuk 2 sivil öldü.
Saldırıyı PKK üstlendi.
·
17 Ağustos 2016: Van’ın Merkez İskele Caddesi
Polisevi ve İki Nisan Polis Merkezi’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 2
polis, 2 sivil öldü, 20 polis, 52 sivil de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
18 Ağustos 2016: Elazığ Emniyet Müdürlüğü’ne
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 kişi öldü, 217 kişi yaralandı.
Saldırıyı PKK üstlendi.
·
20 Ağustos 2016: Gaziantep’te kına gecesine bombalı
saldırı düzenlendi. Saldırıda 52 kişi öldü, 94 kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD
üstlendi.
·
26 Ağustos 2016: Şırnak’ın Cizre İlçesi Çevik
Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 11 polis öldü,
78 kişi yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
6 Ekim 2016: İstanbul Yenibosna’da polis karakoluna
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 10 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK
üstlendi.
·
9 Ekim 2016: Hakkâri Şemdinli İlçesi Durak Jandarma
Karakolu’na bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 10 asker, 5 sivil öldü, 13
asker ve 13 sivil yaralandı. Saldırıyı PKK’nin yaptığı açıklandı.
·
4 Kasım 2016: Diyarbakır Bağlar İlçesinde Terörle
Mücadele ve Çevik Kuvvet Şube binaları yakınlarına bomba yüklü bir araçla
saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 polis, 9 sivil öldü. Saldırıyı PKK’nin yaptığı
açıklandı.
·
11 Kasım 2016: Mardin Derik Kaymakamlığı binasına
bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk
öldürüldü, 2 sivil de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
·
24 Kasım 2016: Adana Valiliği’ne saldırı
düzenlendi. Saldırıda 2 kişi öldü, 33 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.
·
10 Aralık 2016: Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından
Vodafone Arena’nın önünde bir bombalı saldırı; 45 saniye sonra Maçka Parkı’nda
intihar saldırısı düzenlendi. Saldırılarda 40 polis, 7 sivil öldü, 242 kişi de
yaralandı.
·
17 Aralık 2016: Kayseri Erciyes
Üniversitesi önünde, askerleri taşıyan halk otobüsüne bombalı saldırı düzenlendi.
Saldırıda 15 asker öldü, 56 kişi de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.
Yukarıdaki terör saldırılarında dikkat çeken husus eylemler, örgütler
tarafından üstlenilmiştir. “Niçin üstlenmektedirler?” sorusunun cevabı, hibrit
savaş ve terör kapsamında ayrıca ele alınacaktır. Ancak son İstiklal
Caddesi saldırısı şimdiye kadar hiçbir örgüt tarafından üstlenilmemiştir. Olay
sonrası yakalananlar ya da kaçanların örgüt kimlikleri de karmaşıktır. İşin
içine, PKK/PYD, ÖSO, HTŞ girmektedir. Sanki bir koalisyon oluşturulmuştur. Bu noktanın
üzerinde devletin özel olarak bir araştırma yapmasında fayda vardır. Bir araya
gelemeyeceği öngörülen insan unsuru/yapılar bir araya getirilmiştir.
Eylemin patronları, özellikle birilerinin yakalanmasını istemişler;
organizasyonu ona göre planlamışlardır. Şer İttifakı’nın patronluğunda
PKK/PYD/YPG, HTŞ örgütlerinin gerçekleştirdiği eylemlerde uzun bir eğitim,
planlama, tatbikat yapıldıktan sonra merkezle ve eylemcilerin birbirleri
arasındaki telefon trafiği askıya alınmaktadır. Oysa İstiklal Caddesi
saldırısında hem Kobani hem de örgüt mensupları arasında çok ciddi telefon
görüşmeleri olmuştur! Buna ilişkin bilgiler yukarı da verilmiştir.
Teröristler insanların dikkatlerini çekmeyecek tarzda giyinir ve
hareket ederler, İstiklal Caddesi’ndeki bombacı Ahlam Albashir komanda kıyafetiyle, başörtüsü ve ayakkabılarıyla son
derece dikkat çekmektedir. İyi eğitim almış bir terörist, bomba
patladığı zaman, kameraların olduğu bir mekânda koşarak uzaklaşan değil, sakin
hareket edendir. Taksiye binecek parası olmayan, taksi parasını da kaldığı evde
ödeyen, oradan da Küçükçekmece’ye geçen, kaldığı evde terlikle dolaşan, Taksim’deki
kıyafetini evinde saklayıp polislere hediye eden bir terörist nasıl olur?!
Taksim’de bomba patlatacaksınız ve fakat sizi alıp götürecek birileri
olmayacak, burada bir terslik var. Sizi alması gereken şahıs Edirne’ye, oradan
da Bulgaristan’a kaçacak ve sizi kendi başınıza, yabancısı olduğunuz İstanbul’da
yalnız başınıza bırakacak; bu terör eylemlerinin ruhuna aykırı.
Eylemden sonra Ahlam Albashir’in öldürülmesi Kobani merkezi tarafından, istenmiştir. Buna ilişkin bilgiler yukarıda verilmiştir. En çarpıcı olanı “Yunanistan’a götürün, orada infaz edin!” Onu yapamıyorsanız, “Ya kattan atın ya kanala atın.” Ahlam Albashir, önemli değilse, uzaktan kumandalı bomba ile çok rahat öldürebilir, intihar bombacısı statüsüne çok kolay sokabilirlerdi. Bunu niçin yapmadılar? Bomba patlatıldıktan sonra o karmaşa içinde bir başka terörist onu çok rahat vurabilirdi, fakat böyle yapmadılar. Birileri, terör saldırısında yer alan Arap kökenlilerin, hatta bir dönem ÖSO ile bağlantılı olanların, İstanbul’da kaçak olan Suriyeli göçmenlerin yakalanmasını istemiştir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ısrarla üzerinde durduğu, “verilen mesajın” bir boyutu burada gizlidir. Türkiye’ye göçmenler üzerinden verilen özel bir mesaj vardır. Bu noktanın da çok iyi analiz edilmesi gerekir.
Sonuç: Soylu: “Mesajı Aldık, Daha Büyük Bir Mesaj Vereceğiz!”
İstiklal Caddesi’ndeki terör eyleminde, işin ruhuna aykırı olan acemice
icra edildiği görüntüsü verilen, anormal bir şekilde, pek çok iz bırakma söz
konusudur. Eylemde yer alan Arap kökenli
Suriyeli teröristlerin önemli bir kısmının yakalanması özellikle istenmiş ve de
sağlanmıştır. Bu tarz ile Türkiye’ye
özel bir mesaj verilmek istenmiştir. Bu mesajın mahiyetini tahmin edebilmek
için terör eylemi öncesinde Türkiye’de ve bölgede hangi gelişmelerin olduğuna
bakmak yeterlidir:
·
Türkiye sanayileşme konusunda ciddi kararlar
vermektedir. Değişik alanlarda kendi ihtiyacı olanları üretme yolunda
kararlılıkla ilerlemektedir. Helikopter, insansız hava araçları, tank,
otomobil, uçak, savaş gemileri vb. alanlarda çalışmalarını hızlandırmıştır.
·
Türkiye 21. asrı Türkiye Yüzyılı ilan etmiş
ve onun gereklerini yapacağını belirtmiştir.
·
Türk Devletleri Teşkilatı’na Kuzey Kıbrıs’ın
“gözlemci” olarak katılmasını sağlamış ve Türk Cumhuriyetleri ve İslâm ülkelerinin
Kıbrıs’ı tanıması için çalışmalarını hızlandırmıştır.
·
Hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de doğalgaz
aramalarına devam etmektedir.
·
Ukrayna-Rusya savaşında arabuluculuk yapmakta,
değişik ülkelere Rus ve Ukrayna buğdayının gitmesine yardımcı olmakta,
girişimlerde bulunmaktadır.
·
Yunanistan’a karşı tavizsiz duruşunu devam
ettirmektedir.
·
Libya’da taraftır, buna göre ilişkiler yürütmektedir.
·
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Cumhuriyeti ile
diyalogları geliştirmektedir.
·
Erdoğan, Mısır Devlet Başkanı Sisi ile el sıkışarak
iki ülke arasındaki gerilimin düşürülmesini sağlamıştır.
·
Erdoğan, “Suriye Devlet Başkanı Esed ile
görüşebileceğini”, “gitmesi için uğraşmadığını” belirterek iki ülke arasındaki
gerilim ortamının giderilmesine zemin hazırlamıştır.
·
Kuzey Irak’ta barınan PKK’ya karşı operasyonlarını
hem sıklaştırmış hem de sertleştirmiştir.
·
Türkiye, Kuzey Suriye’deki PKK/PYD/YPG yapılanmasına
karşı bir kara harekâtı başlatacağını açık bir şekilde beyan etmiş, Suriye’nin kuzeyinde
teröristlerden arındırılmış bir bölge meydana getirmek istemekte ve bunu açıkça
söylemektedir.
·
AK Parti, anayasal bir değişiklik için daha
önceleri sert bir şekilde suçladığı HDP ile görüşmüştür. Selahattin Demirtaş’ı
hapishaneden alıp özel uçakla beyin kanaması geçiren babasına götürüp ziyaret
etmesini sağlamıştır. “Demans teşhisi konulan eski HDP Milletvekili Aysel
Tuğluk serbest bırakılmıştır.” Böyle bir yakınlaşma hem Türkiye içinde
birilerini hem de Şer İttifakı’nı çok rahatsız etmiş olmalıdır.
Bu ve buna benzer gelişmeler, bölgesel ve küresel savaş çıkarmak
isteyen Şer İttifakı’nın işine gelmemekte, planlarını sekteye uğratmaktadır.
Yunanistan’la başlattıkları Türkiye’yi çevreleme sürecini Irak ve Suriye’ye
taşımak istemektedir. Türkiye bir taraftan Yunanistan’la uğraşırken diğer
taraftan da Irak ve Suriye hattı ile uğraşmak zorunda bırakılmak istenmektedir.
Bu ahtapot operasyonu ile
Türkiye’nin kalkınma, büyüme, bölgesel güç olma hamlelerini engellemeye
çalışmaktadır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Mersin ve İstiklal Caddesi’ndeki
terör eylemlerine ilişkin yaptığı ilk açıklamalarda değişik durumlara,
tehlikelere, olayın perde arkasındaki güçlere dikkat çekmesi açısından önemli
ve de anlamlıdır: “Bize verilen mesajı
biliyoruz. Tekrar ifade ediyorum, ABD Büyükelçiliği’nin taziyesini kabul
etmiyoruz. Müttefikliğimiz tartışılmalıdır.” “Biz, bize verilen mesajı biliyoruz, bize
verilen mesajı aldık. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum: Amerikan
Büyükelçiliği’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Kobani’yi,
terör bölgelerini besleyen ve oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu
anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz
elbette tartışılmalıdır. Biz kimsenin düşmanı değiliz, kimsenin topraklarında
gözümüz yok, kimseye kalleşlik yapmıyoruz ama bu kalleşliklere elbette ki
tahammül edecek gücümüzün kalmadığını ifade etmek istiyorum.” “Onun için nasıl
ve ne şekilde koordine edildiğini bildiğimiz, nereden hareketlendiğini
bildiğimiz bir terör yapısıyla karşı karşıyayız. PYD’yi orada kim besliyorsa,
PKK’ya kim iç istihbarat sağlamaya çalışıyorsa fail odur. Piyonları çok fazla
tartışmanın bir anlamı yoktur. Dünyada çok fazla piyon bulunur. …Bu aldığımız
mesaja çok güçlü bir mesaj vereceğiz.” “Sadece son 3 yılda ABD Senatosu’ndan
PKK/PYD’ye 2 milyar dolar yardım yapıldı.” “…Birdenbire son 2 ayda Mersin ve
İstiklal Caddesi saldırılarının yaşanması, özellikle yüzyılın seçimi
yaklaşırken Türkiye’yi yeniden küresel istikrarsızlık cenderesine çekme
denemesidir.” [6]
İçişleri Bakanı Soylu’nun yaptığı açıklamalar usul ve üslup hatası
olmasına rağmen şüphesiz ki çok önemlidir, doğrudur ve tam da zamanında
yapılmıştır; ancak eksiktir. Soylu elindeki tüm bilgi ve belgeleri bir rapor hâline
getirip Dışişleri Bakanına ve Cumhurbaşkanına vermeliydi. Türkiye ABD’nin
terörü besleyip desteklediğine ilişkin bu raporun gereğini yapmalı, küresel bir
kamuoyu oluşturmalıdır. Türkiye kamuoyu bu konuda ikna edilmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği Pençe-Kılıç Hava
Harekâtı’na kara kuvvetlerinin de katılabileceğini” kamuoyu ile
paylaşması ve Soylu’nun “Bu aldığımız
mesaja çok güçlü bir mesaj vereceğiz." ifadesi hem Rusya hem
de ABD tarafından özel olarak değerlendirilmiş ve ardından peş peşe açıklamalar
yapmışlardır. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price: “Irak’ın egemenliğini
ihlal eden ve eşgüdüm içinde yapılmayan her tür askeri faaliyete karşı çıkmaya
devam edeceğiz.” ABD Dışişleri
Bakanlığı’ndan adı açıklanmayan bir sözcü (Reuters haber ajansının sorularını
e-maille cevap verdi): “Türkiye’ye bu tür operasyonlar düzenlememesi çağrısında
bulunuyoruz. Tıpkı Suriyeli ortaklarımıza saldırılar düzenlememeleri ve
gerginliği tırmandırmamaları çağrısı yaptığımız gibi.” “Suriye’de istikrarı
bozan, Irak hükûmetiyle eşgüdüm içinde yürütülmeden yapılan ve Irak’ın
egemenliğini ihlal eden her tür askeri harekâta, karşı çıkmaya devam ediyoruz. Birçok
sivilin ölümüne yol açtığı bildirilen Türkiye’nin güneyine yönelik son
saldırılara da karşıyız.”
Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev: “Türk
meslektaşlarımıza, gerginliğin artmasını önlemek için itidal çağrısında
bulunacağız. Bu görüşümüz sadece Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğu bölgeleri için
değil, ülkenin tüm toprakları için geçerli.”
“Türk ortaklarımızı Suriye topraklarında aşırı güç kullanmaktan kaçınmaya
ikna etmeyi umuyoruz.”
ABD’li Demokrat Senatör Chris Van Hollen: “İşte yine başlıyoruz.
Erdoğan, aylardır Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşan Suriyeli Kürt
müttefiklerimize saldıracağını söylüyordu. Şimdi bunu yapıyor olması kimseyi
kandırmamalı. Biden yönetimi, güçlü bir şekilde buna cevap vermelidir.” ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Frank Pallone:
“Erdoğan, bir hastane de dâhil olmak üzere sivil altyapıyı bombaladı. Bu,
Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışını engellemek için çalışmamın bir başka
nedenidir. Erdoğan’ın saldırganlığı, ABD askerî teçhizatı konusunda ona
güvenemeyeceğimizi gösteriyor.”
Peskov: “Türkiye’nin kendi
güvenliği ile ilgili endişelerini anlıyor ve bunlara saygı duyuyoruz. Bunun
Türkiye’nin yasal hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, tüm tarafları
durumun ciddi şekilde istikrarsızlaşmasına yol açabilecek adımlardan kaçınmaya
çağırıyoruz. Bu, bumerang gibi dönebilir ve güvenlik durumunu daha da
zorlaştırabilir.” “Suriye’deki duruma dair Rusya ve Türkiye’nin belirli
yaklaşım farklılıkları var. Bunları sürekli olarak ele alıyoruz.”
Beyaz Saray’dan yapılan açıklama: “Türkiye’nin güneyinde meşru terör
tehdidi sürüyor, kendisini savunma hakkı var.” ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü:
“Türkiye’yi bu tür bir operasyonu yapmaması konusunda uyardık ve biz Suriyeli
partnerlerimizden de bu tür gerilimleri büyütmemelerini istedik.” “Suriye’deki
durumu istikrarsızlaştıracak ya da Irak’ın egemenliğini Irak hükûmetiyle
koordineli olmadan askeri hamlelerle ihlal etmeye karşıyız. Biz ayrıca son
dönemde Türkiye’nin güneyine düzenlenen ve sivillerin öldüğü saldırılara da
karşıyız.”
Rusya’nın Suriye Büyükelçisi Alexander Lavrentyev: “Türkiye, Suriye’de
aşırı askeri güç kullanmaktan çekinmeli ve Kürt sorunu için barışçıl bir çözüm
aramalıdır.”
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü Kirby:
“Türkiye, özellikle güneyinde meşru terör tehdidi nedeniyle mustarip olmayı
sürdürüyor. Tabii ki her türlü kendilerini ve vatandaşlarını savunma hakları
var.” “Bölgedeki bir operasyon, ortağımız SDG’nin IŞİD ile mücadele
kabiliyetlerini kısıtlayabilir. SDG ile bunun için ortaklık yapıyoruz ve IŞİD
üzerinde baskıyı devam ettirmek istiyoruz.”
Pentagon Sözcü Yardımcısı Singh: “Sahada olanları izlemeye devam
ediyoruz. Bakanlık olarak her boyutu ile tüm tarafların gerilimi düşürmesi
çağrısında bulunuyoruz.” “…Açık kaynaklardan gördünüz, Türkiye geçtiğimiz hafta
bir saldırıya uğradı, ardından Irak ve Suriye’de hava saldırıları olduğunu
gördük. Taraflara tüm çatışmaları durdurmaları çağrısında bulunuyoruz.
Biliyorsunuz ABD ordusunun oradaki amacı IŞİD’’in kalıcı olarak yenilmesidir. Bu
saldırıları bu amaçtan alıkoyuyor ve IŞİD’in yenilmesi konusunda uluslararası
koalisyon kazanımlarını riske atıyor.”
Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder: “Savunma Bakanlığı, Suriye’nin
kuzeyinde, Irak’ta ve Türkiye’de tırmanan gerilimden derin endişe duyuyor. Bu
tırmanış, IŞİD Karşıtı Küresel Koalisyonun IŞİD’i zayıflatmak ve yenilgiye
uğratmak için yıllardır sürdürdüğü ilerlemeyi tehdit ediyor. Suriye’deki son
hava saldırıları, Suriye’de IŞİD’i yenmek ve on binden fazla IŞİD tutuklusunun
gözetimini sağlamak üzere yerel ortaklarla çalışan ABD personelinin güvenliğini
doğrudan tehdit etti.” “…Hem Türkiye’de hem de Suriye’de meydana gelen sivil
can kaybını kınıyor ve taziyelerimizi sunuyoruz. Sivillerin kasten hedef
alındığı haberlerinden da endişe duyuyoruz. Gerginliğin azaltılması için
çağrıda bulunurken, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını kabul ediyoruz.
Ateşkesi sürdürmek için Türkiye ve yerel ortaklarımızla görüşmeye devam
edeceğiz.”
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü General Pat Ryder: “Çatışmaların devam
etmesi, özellikle de bir kara harekâtı, IŞİD’e karşı mücadelede zorlukla elde
edilen kazanımları ciddi şekilde zayıflatacak ve bölgeyi
istikrarsızlaştıracaktır.” “Devriyeleri SDG ile ortaklaşa yapıyoruz ve SDG
devriyelerini azalttı.” Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim
Direktörü John Kirby: “Suriye’de IŞİD ile mücadele eden askerlerimiz var.
Türkiye ya da başka bir ülke tarafından Amerikalıların hayatını riske atacak
bir eylemi görmek istemiyoruz…”
“Şu anda bu saldırının (Beyoğlu) sorumlusunun tam olarak kim olduğunu
söyleyecek bir pozisyonda değiliz. Bu şiddeti o zaman da kınadık, şimdi de
kınıyoruz.” “…Türkiye’nin saldırılara karşı kendini ve vatandaşlarını savunma
hakkı vardır.” “…Aynı zamanda bölgede
tansiyonun düşürülmesini istiyoruz ve özellikle de sivillerin daha çok ölümüne
neden olacak hiçbir eylemi görmek istemiyoruz. IŞİD ile mücadelede Suriyeli
mevkidaşlarımızla çalışmayı sürdürüyoruz, IŞİD Irak ve Suriye’de geçerli bir
tehdit olmayı sürdürüyor.”
“Türkiye terör saldırılarına maruz kaldı. Ancak özellikle Suriye içinde
daha çok ölüme, daha çok masumun ölmesine yol açacak ya da bizim IŞİD ile
mücadele çabalarımıza zarar verecek bir eylem görmek istemiyoruz. Bizim
Suriye’de IŞİD ile mücadele eden askerlerimiz var. Suriye’de Türkiye ya da
başka bir ülke tarafından Amerikalıların hayatını riske atacak bir eylemi
görmek istemiyoruz. Amerikan askerleri burada, sahada ve SDG’ye destek veriyor.”
[7]
Dikkat çekici, ilginç ve mide bulandırıcı olan bir durum, Ukrayna
hadisesinde kanlı bıçaklı olan bir Rusya ve ABD söz konusuyken, Türkiye’nin
Suriye’ye askeri operasyon yapmasına ilişkin olarak Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in ABD’ye
görüşme teklifinde bulunmasıdır. Dahası bu görüşmenin her iki ülkenin yararına
olacağını söylemiş olmasıdır: “Onlarla prensip olarak konuşmanın mümkün olduğunu
düşünüyorum, ABD yönetimi arasında yalnızca ABD’nin değil Rusya’nın da çıkarına
olacak normal ve dengeli kararlar alabilen ve dinleyebilen makul insanlar var.”[8]
Bugüne kadar Suriye’deki olaylarla ilgili hiç kılı kıpırdamayan BM’nin
şimdi devreye girerek Türkiye’nin askerî harekâtından rahatsız olduğunu
açıklaması düşündürücüdür. BM Güvenlik Konseyi’nin devreye girmesi
istenmektedir. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen
şunları söylüyor: “Bir aktörün düzenleyeceği geniş çaplı askeri
operasyonların diğer alanlarda olası zincirleme etkileri olacak.” “…Bir nevi
yol ayrımında olduğumuzu hissediyorum. Görece sakin geçen üç yılın ardından
büyük bir askeri operasyonun gerçekleştirilmesi düşüncesi, beni rahatsız
ediyor. Bunun Suriyeli siviller ve daha geniş anlamda bölgenin güvenliği
açısından ne anlama geleceğine dair endişelerim var. Sorunun siyasi yollarla
çözümü için şu an hiçbir ciddi çaba olmamasının etkisiyle gerilimin artma
ihtimali de beni aynı şekilde endişelendiriyor.” “Etkisiz hâle getirilen ancak
henüz yenilmeyen terör örgütlerinin de yeni istikrarsızlıklardan hemen
yararlanacağı...” “Suriye’nin daha fazla askeri faaliyete değil, daha fazla
siyasi sürece odaklanılmaya ihtiyacı olduğu…” İtidalli olma, sükûnetin
sağlanması için çaba gösterme, ülke genelinde ateşkes doğrultusunda adım atma
ve terörle mücadelede uluslararası insani hukuk çerçevesinde yaklaşım
gösterme…” [9]
Mersin ve İstiklal Caddesi’nde bombalama olaylarının farklı bir yönü,
olayı sahiplenen bir terör örgütünün olmamış olmasıdır. Çoğunluğu Suriyeli Arap
olan teröristlerin bu denli acemice davranması, amatörlüğün değil bir yanıltma,
yanlış yöne sevk etme gibi bir amacın gerçekleşmesi ile ilgili olsa gerek. Yani
Türkiye’yi Suriye’de kara harekâtına tahrik etme olgusu olabilir. 20 Kasım 2022’den
30 Kasım 2022’ye kadar hem ABD hem de Rus sözcülerinin yaptıkları açıklamaların
ortak noktası Türkiye’nin kara harekâtına karşı olmak olarak
değerlendirilebilir. Daha dikkat çekici
ve düşündürücü olan hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel
Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in Türkiye’yi devre dışı bırakarak doğrudan ABD
ile görüşme teklifi yapması hem de BM temsilcisinin yaptığı açıklama ve BM
Güvenlik Konseyi’ni göreve çağırmayı düşünmesidir. Bu durum, Türkiye’ye küresel
bazda bir tuzak kurulmaya çalışılıyor olarak yorumlanabilir. Saddam’a kurulan
bir tuzağın çok farklı bir versiyonu Türkiye’ye de kurulmak isteniyor olabilir.
İçişleri Bakanı Soylu’nun, “Bize
bir mesaj verildi, mesajı aldık.” ifadesi daha gerçekçi bir
şekilde, devletin değişik organlarınca
çok iyi analiz edilmeli, duygusallıktan uzak durulmalıdır. Muhalefet dâhil toplumun tüm kesimlerini bir
arada tutacak, gönüldaş kılacak, birbirine yaklaştıracak çok güzel bir dil ve söyleme
ihtiyaç vardır.
Henüz vakit varken!
[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Bukalemunhttps://bilimgenc.tubitak.gov.tr/yeryuzu-turkiyenin-renk-degistiren-sakinleri-bukalemunlarhttps://listelist.com/bukalemunlar-hakkinda-ilginc-bilgiler/
[2] https://www.odatv4.com/guncel/taksim-saldirisinin-sifreleri-cozuluyor-isim-isim-liste-259010 https://www.odatv4.com/makale/taksim-bombasinin-sirlari-katliamin-kara-kutusunun-son-anlari-258931
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/istanbul-saldirisini-telefon-trafigi-aydinlatacak-42171505 https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/bombaciyla-talimati-veren-haci-arasindaki-diyalog-42172073 https://halktv.com.tr/makale/iste-istiklal-bombacisi-albashirin-tam-ifadesi-703995
https://halktv.com.tr/makale/istiklal-caddesi-bombacisi-siniri-nasil-gecti-704321
[3] https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/istanbul-saldirisini-telefon-trafigi-aydinlatacak-42171505
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/bombaciyla-talimati-veren-haci-arasindaki-diyalog-42172073
https://www.milatgazetesi.com/haber/bakan-soylu-istiklal-caddesi-saldirisi-munbic-kaynakli-4665/
https://www.odatv4.com/guncel/munbic-ayrintisi-258867
https://www.veryansintv.com/hdpden-yeni-istiklal-senaryosu-hdp-ile-yumusama-baslayinca-bomba-patladi/
https://www.aydinlik.com.tr/haber/bakan-soylu-pkkya-katilanlarin-3te-1i-hdp-araciligiyla-351385
https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/aytunc-erkin/terorist-idlibden-girdim-dedi-soylu-once-afrin-sonra-da-munbic-dedi-7488159/.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3539821-oso-ile-pkk.
https://www.evrensel.net/yazi/91976/taksim-saldirisinda-cihatcilarin-ayak-izleri.
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/taksime-bombali-saldiri-tutuklamalarinda-oso-ayrintisi-7488541/
[4] https://www.aydinlik.com.tr/haber/bakan-soylu-pkkya-katilanlarin-3te-1i-hdp-araciligiyla-351385
[5] https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/istanbul-kalbine-23-yilda-6-bombali-saldiri-duzenlendi-7478489/
https://medyascope.tv/2022/11/14/istiklal-caddesinde-patlama-2015-ve-2016da-neler-olmustu/
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/pkkdan-abdye-imdat-cigligi-597774h.htm
[6] https://www.milatgazetesi.com/haber/bakan-soylu-istiklal-caddesi-saldirisi-munbic-kaynakli-4665/
https://www.evrensel.net/haber/474973/afrinden-demisti-suleyman-soylu-mersin-de-istiklal-saldirisi-da-menbicden-oldu
https://t24.com.tr/haber/icisleri-bakan-soylu-abd-buyukelciligi-nin-taziyesini-kabul-etmiyoruz-muttefikligimiz-tartisilmali,1072241
https://www.sabah.com.tr/gundem/2022/11/14/son-dakika-istiklalde-bombali-saldiri-bakan-soyludan-onemli-aciklamalar?paging=5
[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/c3g5pg95gl7o
https://www.veryansintv.com/amerikalilarda-muttefikler-vuruluyor-telasi-biden-guclu-bir-mesaj-vermeli/
https://www.odatv4.com/dunya/rusya-dan-pence-kilic-aciklamasi-turkiye-nin-yasal-hakki-259438
https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/abd-ve-rusyadan-arka-arkaya-turkiyenin-suriye-operasyonuyla-ilgili-aciklamalar-7493079/
https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/abdden-turkiye-aciklamasi-sinirda-teror-tehdidiyle-karsi-karsiyalar-7494733/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber
https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/pentagon-suriyedeki-gelismeleri-izliyoruz-7495094/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber
https://www.veryansintv.com/abdden-pence-kilic-icin-tehdit-mesaji/
https://tr.euronews.com/2022/11/29/pentagondan-ankaraya-suriyeye-kara-harekatindan-vazgec-cagrisi
https://www.evrensel.net/haber/475756/abd-turkiyeden-amerikalilarin-hayatini-riske-atacak-bir-eylemi-gormek-istemiyoruz
[8] https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/rusyadan-abdye-cagri-suriye-konusunda-gorusmelere-haziriz-2007273
[9] https://www.inspiredminds.de/tr/bm-suriye-temsilcisinden-t%C3%BCrkiye-ve-sdgye-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1/a-63936780