(Milli Gazete)
“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan
kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin
bırakma.” 59/10
GİRİŞ
Sovyetlerin çöküşü, Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte
ABD, dünya imparatorluğu kurmak için, gelecekte kendisine rakip olabilecek
tüm güçleri tasfiye etmek amacıyla “önleyici savaş doktrinini” benimsemiş, “21.
asır ABD Yüzyılı Ana Projesini (PNAC)” ve bunun onlarca alt projesini dünyanın
değişik bölgelerinde uygulamaya sokmak üzere provokasyonlara başlamıştır. 21.
asırda insanlığın en büyük ihtiyacı olan enerji kaynaklarına el koyabilmek,
enerji ihtiyacı olan tüm ülkeleri çökertmek ve kendisine bağımlı hale getirip
boyunduruk altına alabilmek için ABD, 2001 yılında New York’ta bulunan ticaret
merkezi “İkiz Kulelerin” sivil uçaklarla vurulmasını, uzun zamandır cilalayıp,
parlatıp servis ettiği “El Kaide”ye yıkarak, “terörle mücadele” adı altında
yeni bir savaş başlatmıştır. ABD, önce Afganistan’ı, ardından da Irak’ı işgal
etmiştir. Her iki ülkeyi işgal ederek hem enerji üretim sahalarını, hem de
enerji ulaşım yollarını kontrol etmeye çalışmıştır.
ABD’nin başlattığı bu yeni süreç, “Siyonizm’in Dünya
Hâkimiyeti”, “Derin Dünya Devleti” politikaları ile örtüştüğü için, aralarında
ihtilaflar olmasına karşılık yol boyu Siyonizm’le birlikte hareket etmeleri
mümkün olabilmiştir. Neocon-Siyonist ittifakı ile ABD milliyetçileri WASP’çılar
arasında zaman zaman çok şiddetli çatışmalar vuku bulsa bile diğer güçlere,
özellikle İslâm’a karşı, yeri ve zamanı geldiğinde ittifak yapmakta, birlikte
hareket etmektedirler. Muhtemelen ABD başkanı Trump’ın, ABD büyükelçiliğini Tel
Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı böyle bir iç ittifakın sonucudur.
İslâm coğrafyasında geçmiş yazılarımızda isimlerini
verdiğimiz 15 civarında proje birbiri ile savaşmaktadır. Bu projelerin
sahipleri bazen birbirleri ile uzlaşarak bazen de çatışarak hedeflerine
ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bugün için asıl sıkıntı, savaşın Müslümanlar
arasında “İslâm’ın İslâm’la savaşı” şeklinde cereyan ediyor olmasıdır. Şer
İttifakının yürürlüğe sokmaya çalıştığı projelerin özü, sosyolojik savaşı esas
almakta, bu coğrafyayı kaos teorisi kapsamında, din, etnik, mezhep, aşiret ve
cemaat merkezli olarak çatıştırarak bölmektir. 1,7 milyarlık Müslüman,
dünyanın, 7 milyar insanını kurtaracak bir imkâna/güce sahipken, kendi
içerisinde parçalanıp birbirleri ile savaşması, bu oyuna da çok kolay gelmesi,
üzerinde durup düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur.
Bugün için en acil konu ümmet şuurunu yeniden inşa edebilmek
ve insanlığın ihtiyacı olan kurtuluşu, 7 milyar insana sunabilmektir. Bu yazı
serisinde ümmet şuurunun yeniden inşası için yapılması gerekenler konusu ele
alınıp incelenecek ve yol boyu öz eleştiri yapılacaktır. Konunun öneminin ve
aciliyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıda, son zamanlarda, İslâm
coğrafyasında ve dünyada meydana gelen olayların bir özeti yapılacak ve bu
olayların bir rastlantı değil, bir stratejinin eseri olduğu ortaya
konulacaktır.
Melez/Hibrit Dinamikler
Bu gruptaki dinamikler, iç ve dış dinamiklerin etkileşimi
ile bir ortak payda oluşması sonucu meydana gelmektedir. Melez/hibrit
dinamiklerden en dikkat çekeni, İsrail-Suud-ABD ittifakı, Türkiye-Rusya,
İran-Rusya-Çin ittifakıdır.
Bugün dünyada meydana gelen aşağıdaki olayları bu üç dinamik
açısından değerlendirmek gerekmektedir:
- ABD-Suud
işbirliği; Suud’un, ABD ile 10 yıllık 350 milyar $ civarında askerî
anlaşma yapmış olması,
- Suud
önderliğinde bazı Arap ülkelerinin Katar’a ambargo uygulaması,
- Katar’a
uygulanan ambargoya Türkiye, İran, Pakistan, Cezayir ve Fas’ın karşı
çıkması ve ekonomik yardım yapması. Türkiye ve Pakistan’ın Katar’a asker
gönderme kararı alması,
- ABD’nin
Katar’la 10 adet F-16 savaş uçağı satma anlaşması imzalaması ve Askeri
tatbikat yapması; Katar’ın, ambargonun yumuşatılmasını talep etmesi,
- Katar
krizi ile birlikte, Şii-Sünni fay hattına, Sünni-Sünni fay hattının
eklenmesi ile Sünni dünyanın fiilen ikiye bölünmesi,
- Suud
yönetiminde iç kavgaların şiddetlenmesi, yeni yönetimin Şer ittifakının
“Ilımlı İslâm Projesini” benimseyip uygulamaya sokması,
- ABD-İsrail-Suud-
Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir eksenin ortaya çıkması; buna karşılık
Türkiye-İran-Irak- Rusya ekseninin oluşması,
- Lübnan
Başbakanı Hariri’nin Suud’da tutuklanmasının ardından başbakanlıktan
istifa edeceğini açıklaması sonucu serbest bırakılması,
- Suud’un
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a baskı yapması,
- Yemen’in
eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in öldürülmesi,
- ABD
Başkanının Pakistan’a askeri operasyon yapılabilir açıklaması, Pakistan
başbakanının istifa ettirilmesi,
- ABD’nin
4000 kişilik bir askeri birliği Pakistan’a gönderme kararı, buna Rusya ve
Çin’in karşı çıkması,
- Türkiye-İran-Rusya
arasında hem başkanlar hem de askeri düzeyde ziyaret trafiğinin
yoğunlaşması,
- Türkiye’nin
ABD karşıtı Vietnam ve Venezüella ile yakınlaşması,
- Türkiye,
AB ve özellikle, Almanya ile ilişkilerinin bozulması, gerilimin sürekli
yükselmesi,
- Barzani’nin
25 Eylül 2017’de bağımsız Kürdistan devleti için referandum kararı alıp
uygulamasının ardından Türkiye ve İran’ın, merkezi Irak yönetimine destek
vererek Barzani’nin referanduma dâhil ettiği tüm bölgeleri Irak
kuvvetlerinin ele geçirmesi; Barzani’nin istifa etmesi ve referandumun
iptal edilmesi. Barzani referandumuna destek veren ve teşvik eden
İsrail’in Referandum sonrasında Barzani’ye herhangi bir destek vermemesi,
suskunluğa bürünmesi,
- İspanya’da
Katalonya bölgesinin Bağımsızlık Referandumuna gitmesinin ardından İspanya
merkezi hükümetinin referandumu iptal etmesi ve tutuklamalar yapması,
- Venezüella’da
iç karışıklıkların meydana gelmesi,
- ABD’nin,
Irak ve Suriye düzleminde PYD/YPG’yı stratejik ortak kabul edip
operasyonları, Türkiye’nin itirazlarına rağmen, birlikte yapmaları ve
ABD’nin PYD/YPG’ye 60000 kişilik düzenli bir ordu kurması
ve ağır silahlarla donatması,
- ABD’nin,
Suriye’de PYD/YPG’nin hakim olduğu bölgelere Özel birlikler göndermesi ve
Askeri üsler açması,
- ABD’nin,
Türkiye’yi dışlayarak PYD/YPG ile birlikte Rakka operasyonunu yapması,
- ABD’nin,
DAEŞ ile savaşma yerine Suriye askeri güçlerinin ABD’nin çizdiği
sınırların dışına çıkmasını engellemek için Suriye askeri birliklerine
operasyon yapması,
- ÖSO’dan
ayrılan bazı birliklerin PYD/YPG ve Suriye ordusuna katılması,
- ABD,
PYD/YPG/PKK ve İŞİD işbirliğinin gerçekleştirilmesi, İŞİD’in kuşatıldığı
bölgelerden ABD-PYD desteği ile uğurlanması,
- Türkiye’nin
Suriye’deki hareket alanının bizzat ABD tarafından kısıtlanması,
- Enis
Berberoğlu’na MİT TIR’ları davasından dolayı 25 yıl mahkûmiyet verilmesi
ve bunun üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a
kadar yürümesi ve bununla ilgili gerilim yükseltici tartışmaların
yapılması,
- Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Türk heyetine saldıran bir gruba, Cumhurbaşkanı
korumalarının müdahale etmesinden dolayı ABD yargısının Türk korumalara
mahkûmiyet vermesi,
- ABD
New York Güney Bölgesi mahkemesinin, Halkbank ile ilgili dava açması, Rıza
Zarrab’ı ve Genel Müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı tutuklaması;
Halk Bankası eski genel müdürü Süleyman Aslan ile eski ekonomi bakanı
Zafer Çağlayan hakkında da tutuklama kararı vermesi. Rıza Zarrab için
Türkiye’nin ABD’ye iki kez nota vermesi, Rıza Zarrab’ın itirafçı olup
Türkiye’yi suçlaması üzerine Türkiye’nin Riza Zarrab’ı casuslukla
suçlaması,
- Türkiye
ile ABD arasında vize krizinin çıkması,
- Gerek
ABD ve gerekse AB ülkelerinde FETÖ mensuplarının koruma altına alınması,
- Fransa,
Almanya, İngiltere’den sonra İspanya’da İŞİD adına(!) yapılan terör
eylemleri ve bunun üzerine İslâm coğrafyasına karşı Batıda oluşturulmaya
çalışılan psikoloji,
- ABD’nin
değişik eyaletlerinde son zamanlarda meydana gelen ırkçı görüntüsü
verilmiş kitlesel sokak eylemleri ve terör,
- ABD
Merkez bankası FED’in mâli operasyonları ile ABD’deki iktidarı
sıkıştırması,
- Mısır’da
bir camiye yapılan saldırı sonucunda 250 civarında insanın ölmesi,
- ABD
Başkanı Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak açıklaması ve ABD’nin
İsrail’deki büyükelçiliğini BM’nin 478 sayılı kararına rağmen Tel Aviv’den
Kudüs’e taşıma kararı alması. Buna bağlı olarak başta İslâm coğrafyası
olmak üzere dünyanın her tarafında protesto eylemlerinin meydana gelmesi,
gerilimin aşırı yükselmesi. Bu konuda da İslâm dünyasının fiilen ikiye
bölünmesi,
Bütün bu olaylar, Şer İttifakının
(ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm) Ortadoğu üzerinden “Kaostan Kaynaklanan
Düzen”(”Yaratıcı Savaş”/“Düzeltici Savaş”) Teorisi kapsamında Küresel savaş
çıkarmak için öngördüğü bir stratejinin (1,2) uygulanmaya sokulmuş olmasının
bir sonucudur.
SONUÇ: GEÇMİŞE DEĞİL,
İLERİYE BAKMAK ZAMANI
ABD Başkanı Trump’ın, Büyükelçiliği Tel Aviv’den BM’nin 478
sayılı kararına rağmen Kudüs’e taşıma kararı almış olmasının iki boyutu vardır:
1- ABD’nin iç dinamikleri açısından Neocon-Siyonistler ile ABD Milliyetçileri
arasında bir uzlaşmanın sağlanması, geçici barış döneminin meydana getirilmesi.
2- İslâm coğrafyasında var olan fay hatlarını daha fazla derinleştirip küresel
savaş için bir alt yapı inşa edilmesi.
Şuan için bizi ilgilendiren boyutu ikinci kısımdır. İslâm
Coğrafyasındaki kaosu daha da derinleştirmek, fay hatlarını enerji ile
doldurmak, sosyal patlamalara, etnik ve mezhepsel çatışmalar sebebiyet vermek
ve bazı Sünni ülkeleri savaştırmak demek, 2. Sevr’i yürürlüğe sokmak demektir.
Trump’ın ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının,
İngilizlerin Kudüs’ü işgal tarihi olan 1917 yılının 100. yılına denk gelmesi
bir tesadüf değildir. ABD kongresinin 1995’de aldığı bir kararı, 22 yıl sonra
yürürlüğe sokmak demek, 2001 Yılında ABD başkanı Bush’un ilan ettiği “100 yıl
sürecek Haçlı Seferleri”nin bir ileri aşamasına geçilmiş olması demektir.
Bunu ümmetin görmesi gerekir.
Ayrıca Arif Nihat Asya’nın “Aziz-i vakt idik, âda (düşman)
zelil kıldı bizi” sözü üzerine ümmetin tefekkür etmesi ve kendi öz eleştirisini
yapması gerekir.
Bugün ümmetin toplumsal düzeyde, gönüllü kuruluşlar
düzeyinde ve yönetimler düzeyinde birlik olma,
bütünleşme ve geçmişte olanları geçmişte bırakıp, ileriye bakma zamanıdır.
Henüz vakit varken!
Unutmayın, şer olarak görülen bir şey hayırlı olabilir:
“Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz
kılındı) .
Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve
olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz
bilmezsiniz.”
(2 Bakara 216)
Unutmayın;
“…Fitne ise, katilden beterdir…”(2 Bakara 217)
KAYNAKLAR
1- Can, B., İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-1: “Kaostan
Kaynaklanan Düzen” Ve “Küresel Savaş” Umran, Eylül 2017.
2- Can, B., İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-2: “Küresel
Savaş” Türkiye Üzerinden Mi(!)? Çıkarılmak İsteniyor, Umran, Ekim 2017.
FAY HATLARI: BİRBİRİ İLE İLİŞKİLİ OLAYLAR ZİNCİRİ
Son günlerde dünyada, önemli gelişmeler yaşanmakta ve yeni
fay hatları meydana gelmekte var olanlar arasında gerilim derinleşmektedir.
Bunları, İslâm coğrafyasını merkeze alarak İç, Dış ve Melez dinamikler olarak
üç ana sınıfa ayırabiliriz:
Dış Dinamikler
- ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm
Ekseni İle Rusya-İran-Çin-Türkiye Ekseni ve BRIC arasında gittikçe
derinleşen fay hattı,
- ABD
ile İngiltere arasında fay hattı,
- ABD-Japonya
ile Çin- Kuzey Kore arasındaki fay hattı,
- ABD
ile AB ülkeleri arasında, özellikle Almanya-Fransa ile fay hattı,
- ABD’nin
iç fay hatları: WASP’çılar ile Siyonizm arasındaki fay hattı,
- Siyonizm
ile tüm dünya ülkeleri arasındaki fay hatları,
- Türkiye
ile AB ülkeleri arasındaki fay hatları,
- İran
ile ABD-İsrail-Siyonizm arasındaki fay hattı,
- Türkiye
ile ABD-İsrail-Siyonizm arasındaki fay hattı,
- AB’nin
kendi iç fay hatları.
- Zengin
ülkeler ile fakir ülkeler arasında fay hatları
İç Dinamikler
- Mezhepsel
fay hatları: Şii yönetimlerle Sünni yönetimler arasında, Sünni
yönetimlerle Sünni yönetimler arasında,
- Kavmi
fay hatları: Türk-Kürt/Arap/Pers, Arap-Kürt/Pers,
- Laik-anti
laik fay hattı,
- Zengin-fakir fay hattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder