15 Aralık 2017 Cuma

Ümmet Şuurunun Yeniden İnşası-1: Geçmişe Takılıp Kalmayıp İleriye Bakma Zamanı

 (Milli Gazete)

“Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma.” 59/10

GİRİŞ

Sovyetlerin çöküşü, Soğuk Savaşın sona ermesi ile birlikte ABD, dünya imparatorluğu kurmak için, gelecekte kendisine rakip olabilecek tüm güçleri tasfiye etmek amacıyla “önleyici savaş doktrinini” benimsemiş, “21. asır ABD Yüzyılı Ana Projesini (PNAC)” ve bunun onlarca alt projesini dünyanın değişik bölgelerinde uygulamaya sokmak üzere provokasyonlara başlamıştır. 21. asırda insanlığın en büyük ihtiyacı olan enerji kaynaklarına el koyabilmek, enerji ihtiyacı olan tüm ülkeleri çökertmek ve kendisine bağımlı hale getirip boyunduruk altına alabilmek için ABD, 2001 yılında New York’ta bulunan ticaret merkezi “İkiz Kulelerin” sivil uçaklarla vurulmasını, uzun zamandır cilalayıp, parlatıp servis ettiği “El Kaide”ye yıkarak, “terörle mücadele” adı altında yeni bir savaş başlatmıştır. ABD, önce Afganistan’ı, ardından da Irak’ı işgal etmiştir. Her iki ülkeyi işgal ederek hem enerji üretim sahalarını, hem de enerji ulaşım yollarını kontrol etmeye çalışmıştır.

ABD’nin başlattığı bu yeni süreç, “Siyonizm’in Dünya Hâkimiyeti”, “Derin Dünya Devleti” politikaları ile örtüştüğü için, aralarında ihtilaflar olmasına karşılık yol boyu Siyonizm’le birlikte hareket etmeleri mümkün olabilmiştir. Neocon-Siyonist ittifakı ile ABD milliyetçileri WASP’çılar arasında zaman zaman çok şiddetli çatışmalar vuku bulsa bile diğer güçlere, özellikle İslâm’a karşı, yeri ve zamanı geldiğinde ittifak yapmakta, birlikte hareket etmektedirler. Muhtemelen ABD başkanı Trump’ın, ABD büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı böyle bir iç ittifakın sonucudur.

İslâm coğrafyasında geçmiş yazılarımızda isimlerini verdiğimiz 15 civarında proje birbiri ile savaşmaktadır. Bu projelerin sahipleri bazen birbirleri ile uzlaşarak bazen de çatışarak hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bugün için asıl sıkıntı, savaşın Müslümanlar arasında “İslâm’ın İslâm’la savaşı” şeklinde cereyan ediyor olmasıdır. Şer İttifakının yürürlüğe sokmaya çalıştığı projelerin özü, sosyolojik savaşı esas almakta, bu coğrafyayı kaos teorisi kapsamında, din, etnik, mezhep, aşiret ve cemaat merkezli olarak çatıştırarak bölmektir. 1,7 milyarlık Müslüman, dünyanın, 7 milyar insanını kurtaracak bir imkâna/güce sahipken, kendi içerisinde parçalanıp birbirleri ile savaşması, bu oyuna da çok kolay gelmesi, üzerinde durup düşünülmesi gereken çok önemli bir konudur.

Bugün için en acil konu ümmet şuurunu yeniden inşa edebilmek ve insanlığın ihtiyacı olan kurtuluşu, 7 milyar insana sunabilmektir. Bu yazı serisinde ümmet şuurunun yeniden inşası için yapılması gerekenler konusu ele alınıp incelenecek ve yol boyu öz eleştiri yapılacaktır. Konunun öneminin ve aciliyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için aşağıda, son zamanlarda, İslâm coğrafyasında ve dünyada meydana gelen olayların bir özeti yapılacak ve bu olayların bir rastlantı değil, bir stratejinin eseri olduğu ortaya konulacaktır.

Melez/Hibrit Dinamikler

Bu gruptaki dinamikler, iç ve dış dinamiklerin etkileşimi ile bir ortak payda oluşması sonucu meydana gelmektedir. Melez/hibrit dinamiklerden en dikkat çekeni, İsrail-Suud-ABD ittifakı, Türkiye-Rusya, İran-Rusya-Çin ittifakıdır.

Bugün dünyada meydana gelen aşağıdaki olayları bu üç dinamik açısından değerlendirmek gerekmektedir:

  • ABD-Suud işbirliği; Suud’un, ABD ile 10 yıllık 350 milyar $ civarında askerî anlaşma yapmış olması,
  • Suud önderliğinde bazı Arap ülkelerinin Katar’a ambargo uygulaması,
  • Katar’a uygulanan ambargoya Türkiye, İran, Pakistan, Cezayir ve Fas’ın karşı çıkması ve ekonomik yardım yapması. Türkiye ve Pakistan’ın Katar’a asker gönderme kararı alması,
  • ABD’nin Katar’la 10 adet F-16 savaş uçağı satma anlaşması imzalaması ve Askeri tatbikat yapması; Katar’ın, ambargonun yumuşatılmasını talep etmesi,
  • Katar krizi ile birlikte, Şii-Sünni fay hattına, Sünni-Sünni fay hattının eklenmesi ile Sünni dünyanın fiilen ikiye bölünmesi,
  • Suud yönetiminde iç kavgaların şiddetlenmesi, yeni yönetimin Şer ittifakının “Ilımlı İslâm Projesini” benimseyip uygulamaya sokması,
  • ABD-İsrail-Suud- Birleşik Arap Emirlikleri gibi bir eksenin ortaya çıkması; buna karşılık Türkiye-İran-Irak- Rusya ekseninin oluşması,
  • Lübnan Başbakanı Hariri’nin Suud’da tutuklanmasının ardından başbakanlıktan istifa edeceğini açıklaması sonucu serbest bırakılması,
  • Suud’un Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a baskı yapması,
  • Yemen’in eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in öldürülmesi,
  • ABD Başkanının Pakistan’a askeri operasyon yapılabilir açıklaması, Pakistan başbakanının istifa ettirilmesi,
  • ABD’nin 4000 kişilik bir askeri birliği Pakistan’a gönderme kararı, buna Rusya ve Çin’in karşı çıkması,
  • Türkiye-İran-Rusya arasında hem başkanlar hem de askeri düzeyde ziyaret trafiğinin yoğunlaşması,
  • Türkiye’nin ABD karşıtı Vietnam ve Venezüella ile yakınlaşması,
  • Türkiye, AB ve özellikle, Almanya ile ilişkilerinin bozulması, gerilimin sürekli yükselmesi,
  • Barzani’nin 25 Eylül 2017’de bağımsız Kürdistan devleti için referandum kararı alıp uygulamasının ardından Türkiye ve İran’ın, merkezi Irak yönetimine destek vererek Barzani’nin referanduma dâhil ettiği tüm bölgeleri Irak kuvvetlerinin ele geçirmesi; Barzani’nin istifa etmesi ve referandumun iptal edilmesi. Barzani referandumuna destek veren ve teşvik eden İsrail’in Referandum sonrasında Barzani’ye herhangi bir destek vermemesi, suskunluğa bürünmesi,
  • İspanya’da Katalonya bölgesinin Bağımsızlık Referandumuna gitmesinin ardından İspanya merkezi hükümetinin referandumu iptal etmesi ve tutuklamalar yapması,
  • Venezüella’da iç karışıklıkların meydana gelmesi,
  • ABD’nin, Irak ve Suriye düzleminde PYD/YPG’yı stratejik ortak kabul edip operasyonları, Türkiye’nin itirazlarına rağmen, birlikte yapmaları ve ABD’nin PYD/YPG’ye 60000 kişilik düzenli bir ordu kurması ve ağır silahlarla donatması,
  • ABD’nin, Suriye’de PYD/YPG’nin hakim olduğu bölgelere Özel birlikler göndermesi ve Askeri üsler açması,
  • ABD’nin, Türkiye’yi dışlayarak PYD/YPG ile birlikte Rakka operasyonunu yapması,
  • ABD’nin, DAEŞ ile savaşma yerine Suriye askeri güçlerinin ABD’nin çizdiği sınırların dışına çıkmasını engellemek için Suriye askeri birliklerine operasyon yapması,
  • ÖSO’dan ayrılan bazı birliklerin PYD/YPG ve Suriye ordusuna katılması,
  • ABD, PYD/YPG/PKK ve İŞİD işbirliğinin gerçekleştirilmesi, İŞİD’in kuşatıldığı bölgelerden ABD-PYD desteği ile uğurlanması,
  • Türkiye’nin Suriye’deki hareket alanının bizzat ABD tarafından kısıtlanması,
  • Enis Berberoğlu’na MİT TIR’ları davasından dolayı 25 yıl mahkûmiyet verilmesi ve bunun üzerine CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a kadar yürümesi ve bununla ilgili gerilim yükseltici tartışmaların yapılması,
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Türk heyetine saldıran bir gruba, Cumhurbaşkanı korumalarının müdahale etmesinden dolayı ABD yargısının Türk korumalara mahkûmiyet vermesi,
  • ABD New York Güney Bölgesi mahkemesinin, Halkbank ile ilgili dava açması, Rıza Zarrab’ı ve Genel Müdür yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı tutuklaması; Halk Bankası eski genel müdürü Süleyman Aslan ile eski ekonomi bakanı Zafer Çağlayan hakkında da tutuklama kararı vermesi. Rıza Zarrab için Türkiye’nin ABD’ye iki kez nota vermesi, Rıza Zarrab’ın itirafçı olup Türkiye’yi suçlaması üzerine Türkiye’nin Riza Zarrab’ı casuslukla suçlaması,
  • Türkiye ile ABD arasında vize krizinin çıkması,
  • Gerek ABD ve gerekse AB ülkelerinde FETÖ mensuplarının koruma altına alınması,
  • Fransa, Almanya, İngiltere’den sonra İspanya’da İŞİD adına(!) yapılan terör eylemleri ve bunun üzerine İslâm coğrafyasına karşı Batıda oluşturulmaya çalışılan psikoloji,
  • ABD’nin değişik eyaletlerinde son zamanlarda meydana gelen ırkçı görüntüsü verilmiş kitlesel sokak eylemleri ve terör,
  • ABD Merkez bankası FED’in mâli operasyonları ile ABD’deki iktidarı sıkıştırması,
  • Mısır’da bir camiye yapılan saldırı sonucunda 250 civarında insanın ölmesi,
  • ABD Başkanı Trump’ın, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak açıklaması ve ABD’nin İsrail’deki büyükelçiliğini BM’nin 478 sayılı kararına rağmen Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararı alması. Buna bağlı olarak başta İslâm coğrafyası olmak üzere dünyanın her tarafında protesto eylemlerinin meydana gelmesi, gerilimin aşırı yükselmesi. Bu konuda da İslâm dünyasının fiilen ikiye bölünmesi,

Bütün bu olaylar, Şer İttifakının (ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm) Ortadoğu üzerinden “Kaostan Kaynaklanan Düzen”(”Yaratıcı Savaş”/“Düzeltici Savaş”) Teorisi kapsamında Küresel savaş çıkarmak için öngördüğü bir stratejinin (1,2) uygulanmaya sokulmuş olmasının bir sonucudur.

SONUÇ: GEÇMİŞE DEĞİL,

İLERİYE BAKMAK ZAMANI

ABD Başkanı Trump’ın, Büyükelçiliği Tel Aviv’den BM’nin 478 sayılı kararına rağmen Kudüs’e taşıma kararı almış olmasının iki boyutu vardır: 1- ABD’nin iç dinamikleri açısından Neocon-Siyonistler ile ABD Milliyetçileri arasında bir uzlaşmanın sağlanması, geçici barış döneminin meydana getirilmesi. 2- İslâm coğrafyasında var olan fay hatlarını daha fazla derinleştirip küresel savaş için bir alt yapı inşa edilmesi.

Şuan için bizi ilgilendiren boyutu ikinci kısımdır. İslâm Coğrafyasındaki kaosu daha da derinleştirmek, fay hatlarını enerji ile doldurmak, sosyal patlamalara, etnik ve mezhepsel çatışmalar sebebiyet vermek ve bazı Sünni ülkeleri savaştırmak demek, 2. Sevr’i yürürlüğe sokmak demektir.

Trump’ın ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararının, İngilizlerin Kudüs’ü işgal tarihi olan 1917 yılının 100. yılına denk gelmesi bir tesadüf değildir. ABD kongresinin 1995’de aldığı bir kararı, 22 yıl sonra yürürlüğe sokmak demek, 2001 Yılında ABD başkanı Bush’un ilan ettiği “100 yıl sürecek Haçlı Seferleri”nin bir ileri aşamasına geçilmiş olması demektir.

Bunu ümmetin görmesi gerekir.

Ayrıca Arif Nihat Asya’nın “Aziz-i vakt idik, âda (düşman) zelil kıldı bizi” sözü üzerine ümmetin tefekkür etmesi ve kendi öz eleştirisini yapması gerekir.

Bugün ümmetin toplumsal düzeyde, gönüllü kuruluşlar düzeyinde ve yönetimler düzeyinde birlik olma, bütünleşme ve geçmişte olanları geçmişte bırakıp, ileriye bakma zamanıdır.

Henüz vakit varken!

Unutmayın, şer olarak görülen bir şey hayırlı olabilir:

“Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı) .

Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.”

(2 Bakara 216)

Unutmayın;

“…Fitne ise, katilden beterdir…”(2 Bakara 217)

KAYNAKLAR

1- Can, B., İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-1: “Kaostan Kaynaklanan Düzen” Ve “Küresel Savaş” Umran, Eylül 2017.

2- Can, B., İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-2: “Küresel Savaş” Türkiye Üzerinden Mi(!)? Çıkarılmak İsteniyor, Umran, Ekim 2017.

FAY HATLARI: BİRBİRİ İLE İLİŞKİLİ OLAYLAR ZİNCİRİ

Son günlerde dünyada, önemli gelişmeler yaşanmakta ve yeni fay hatları meydana gelmekte var olanlar arasında gerilim derinleşmektedir. Bunları, İslâm coğrafyasını merkeze alarak İç, Dış ve Melez dinamikler olarak üç ana sınıfa ayırabiliriz:

Dış Dinamikler

  • ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm Ekseni İle Rusya-İran-Çin-Türkiye Ekseni ve BRIC arasında gittikçe derinleşen fay hattı,
  • ABD ile İngiltere arasında fay hattı,
  • ABD-Japonya ile Çin- Kuzey Kore arasındaki fay hattı,
  • ABD ile AB ülkeleri arasında, özellikle Almanya-Fransa ile fay hattı,
  • ABD’nin iç fay hatları: WASP’çılar ile Siyonizm arasındaki fay hattı,
  • Siyonizm ile tüm dünya ülkeleri arasındaki fay hatları,
  • Türkiye ile AB ülkeleri arasındaki fay hatları,
  • İran ile ABD-İsrail-Siyonizm arasındaki fay hattı,
  • Türkiye ile ABD-İsrail-Siyonizm arasındaki fay hattı,
  • AB’nin kendi iç fay hatları.
  • Zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasında fay hatları

İç Dinamikler

  • Mezhepsel fay hatları: Şii yönetimlerle Sünni yönetimler arasında, Sünni yönetimlerle Sünni yönetimler arasında,
  • Kavmi fay hatları: Türk-Kürt/Arap/Pers, Arap-Kürt/Pers,
  • Laik-anti laik fay hattı,
  • Zengin-fakir fay hattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...