(Umran Dergisi Temmuz 2017 Yazısıdır)
'Göz
O
ki Dağın Arkasını Göre, Akıl O ki Başına Geleceği
Bile'
Giriş
Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesi ile
başlayan Taksim Kadife Darbe Süreci, 7 Haziran 2015 genel seçiminde
amacına ulaşmış ve siyasal iktidarın tek başına iktidar olmasını engellemiştir.
(Bu sürecin her bir aşaması yol boyu
Milli Gazete ve Umran dergisinde değerlendirilmiştir.) Şer İttifakı(ABD-İngiltere-İsrail-AB) Taksim Kadife darbe
sürecini, bir siyasi iktidarı düşürmek amacıyla başlatmış olmakla birlikte Türkiye’yi
Suriyeleştirmek ve Zihnen bölme amacını yol boyu öne çıkarmaya başlamıştır.
Nitekim 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra bu gizli amaç, Güneydoğuda PKK’nin “Kıra Dayalı Şehir Gerillasına”
geçmesi, KCK’nın dört ülkeyi hedef alan “sınırları
belirsiz federasyonu” gündeme getirmiş olması ve bazı HDP’li belediye
başkanlarının “Özerklik ilan etmeleri”
ve “bulundukları bölgelerdeki petrolden pay” istemeye başlamaları ile
dışa vurmuştur.
Dolayısıyla Kadife darbenin
beyin takımının gerçek amacı, sadece bir siyası iktidarı devirmek değil
Türkiye’yi Sosyolojik olarak ayrıştıracak, bölecek parçalayacak bir sosyolojik
savaşı başlatıp derinleştirmekti. O nedenle 15
Temmuz 2016 İhanet Hareketi, Gülen Hareketini bir Truva
atı olarak kullanan Şer İttifakının(ABD-İsrail-İngiltere-Siyonizm-AB) Türkiye’ye
karşı başlattığı sosyolojik savaş amaçlı
askeri bir darbe girişimidir. (Sosyolojik Savaş, “sosyoloji teorilerinin savaş fenomenine
uygulanarak, hedef toplumun işleyişine yöneltilen sosyolojik müdahaleleri ifade
eden bir kavramdır.”(1). Sosyolojik
savaşın biri içe (Sosyolojik savunma) biri de dışa dönük (Sosyolojik saldırı)
olmak üzere iki boyutu/ekseni vardır).
Burada, 15 Temmuz 2016’dan günümüze kadar
gelen süreçte etkili olan “gizli el”, “gizli
güç” konusu ele alınıp değerlendirilecektir.
15 Temmuz İhanet
Hareketi(“Askeri Darbe Kalkışması”) İle İlgili Cevaplandırılması
Gereken Bazı Temel Sorula
15 Temmuz 2016 büyük bir ihanet
hareketi olan askeri darbe girişiminin beyin takımının niyetlerini ve
hedeflerini daha iyi anlayabilmek ve açığa çıkarabilmek için ve Türkiye’nin
önümüzdeki günlerde daha az hata yapmasını sağlayabilmek için şu temel
soruların cevaplarının, sağlıklı bir şekilde verilmesi gerekmektedir(2):
1- 7 Haziran 2015 Genel seçimlerinde 80 Milletvekili HDP kazanmış
iken PKK neden “Kıra Dayalı Şehir
Gerillası stratejisini” uygulayarak silahlı mücadeleyi başlatmıştır?
2- Aynı anda KCK “Sınırları
belirsiz bir federasyon sistemini” niçin seslendirmiştir?
3- Bazı belediye başkanları niçin “özerklik ilan etmeye” kalkışmıştır?
4- Kadife Darbenin Beyin Takımı, bütün bunların yapılmasını teşvik
ederek taşeron örgüt HDP’yi niçin feda etmiştir?
Türkiye’den alamadığı ne vardı da buna mecbur kalmıştır?
5-
Truva atı olarak kullanılan Gülen Hareketi, 17 – 25 Aralık
Olaylarında, İş dünyasında, medyada, yargıda, poliste ve askerde çok daha güçlü
iken niçin askeri darbe yapmaya kalkmamıştır da, bütün bu alanlarda güç ve
itibar kaybına uğradıktan sonra askeri darbeye kalkmıştır?
6- Siyasi iktidarın her türlü iltifatına ve ikramına(“Ne istediniz de
vermedik”) muhatap olan Gülen Hareketi, beş yıl daha hiçbir şeye karışmadan
uyum içerisinde yoluna devam etmiş olsaydı, gücüne çok daha fazla güç katmış
olacaktı.
Kadife Darbenin beyin takımının beş yıl daha beklemeye tahammülü
olmamasının, acelesinin sebebi hikmeti nedir?
7- Kadife Darbenin Beyin Takımı, Truva atı olarak kullandığı Gülen
Hareketini niçin feda etmiştir?
Türkiye’den alamadığı ne vardı da buna mecbur kalmıştır?
8-
Kadife Darbenin Beyin Takımı, darbe sonrası bir yıl boyunca Türkiye’de
nasıl bir sosyolojik ayrışma öngörmüş ve bunu ne derece başarabilmiştir?
9- 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar hangi sosyolojik güçleri
karşı karşıya getirmeyi, çatıştırmayı öngörmektedir?
Buna karşı alınması gereken tedbirler nelerdir?
10-
Kadife Darbenin Beyin
Takımı, Truva Atı olarak kullandığı Gülen Örgütü mensuplarını tasfiye etmek
amacıyla devlette başlatılan operasyonları, sosyolojik savaş ajanları vasıtasıyla yönlendirmekte midir? Türkiye’de yeni sosyolojik fay hatları inşa
etmekte midir?
11- FETÖ ile ilgili yürütülen
açığa alma-ihraç etme ve tutuklamalarla ilgili süreci kim yönetmektedir?
Siyasal İktidar mı yoksa tüm darbelerde olduğu gibi, arkadaki karanlık güç mason-sabatayist-kripto Amerikancılar mı?
12-
Şer ittifakının böyle bir operasyon çekme ihtimaline karşı
siyasetin, sivil ve askeri bürokrasinin, kanaat önderlerinin ve tüm gönüllü
kuruluşların yapması gerekenler nelerdir?
15 Temmuz İhanet
Hareketinin(“Askeri Darbe Kalkışması”) Temel Özellikleri
15
Temmuz 2016 Askeri Darbe girişimin temel özelliklerini aşağıdaki gibi
özetleyebiliriz(3):
1-Çok yüksek bir
profesyonellikle, acemilik, beceriksizlik iç içe olan bir darbe görüntüsü
vardır ya da verilmiştir.
2-
Kadife Darbeler çok iyi yapılmış bir analizin üzerine oturtulmuş olmalarına
rağmen, bu askeri darbe girişiminde, bunca acemilik hangi amaç için ve niçin
yapılmıştır? Ya da bu görüntü hangi amacı gizlemek için verilmiştir?
Geleceği
daha iyi görebilmek ve tasarlayabilmek için bu nokta mutlaka sorgulanmalı ve
açıklığa kavuşturulmalıdır.
3-
Çok yoğun, çok amaçlı, çok kirli bir bilgi servis edilmekte; yoğun bir
psikolojik harekât yürütülmektedir. “At
izi İt izine karışmıştır”. Buna Siyasal iktidar niçin müdahale etmemekte ya
da edememektedir?
4-
15 Temmuz Darbe Girişiminin unutulmayacak yönlerinden biri, Subay kadrosunun
silahsız bir sivil halka silah doğrultması, kurşun sıkması, tankları üzerlerine
sürmesi, ölümlere ve yaralamalara sebebiyet vermesidir. Bu açıdan halk ve
millet düşmanı bir ihanet hareketidir.
Öncelikle askeri kışlalara saldırılmayıp
(birkaç istisna hariç) silahsız bir halka saldırılmasının sebebi hikmeti nedir?
5- Bu vaka, hem askeri
eğitimin hem de Gülen hareketi eğitiminin insanları “mankurtlaştırdığının” güzel bir örneği ve delilidir. Bu durum,
asla unutturulmamalı ve nefretle hatırlatılıp anılmalıdır.
6- Medyaya
yansıyan bilgilere göre MİT, askeri istihbarat, emniyet istihbarat, darbeden
vaktinde haberdar olamamıştır. Askeri darbe yapılacağı, büyük bir maharetle
gizlenmiş, ancak darbe günü saat 16’da ilk işaretleri alınabilmiştir. Bu kadar
maharetle kendisini gizleyebilen bir operasyonun, bu kadar acemice
davranmasının sebebi hikmeti nedir?
Bu
durum, bugün ciddiyetle tartışılmalıdır.
7- Başbakan ve Cumhurbaşkanı
darbe girişimi olduğuna ilişkin bilgileri, resmi istihbarat kaynaklarından
zamanında alamamışlar ve başka kaynaklardan öğrenmişlerdir. Bunun anlamı nedir?
8-Genelkurmay
başkanı ve Cumhurbaşkanı yaverlerinin Gülen Hareketi mensubu oldukları, yerli
hiçbir istihbarat birimi tarafından anlaşılamamıştır. Her iki yaverin hain olması, izah edilmeye muhtaçtır.
Bu
durumun sürekli haber konusu edilmesi ve diri tutulması da anlaşılabilir
değildir. Halkın şuur altına yerleştirilen güvensizlik olgusu hiç göz önüne
alınmamıştır. Niçin?
9-Genelkurmay
başkanı ve dört kuvvet komutanını rehin alacak kadar profesyonellik gösteren
darbeciler, bir darbenin başarılı olmasında en önemli unsurlardan birinin medya
olduğunu görememiş ve zamanında medya kanallarını el koymayı düşünememişlerdir.
Sadece TRT Haberi, o da darbe başladıktan çok sonra ele geçirip, ruhu ve özü
olmayan bir darbe bildirisini okutmaları anlaşılabilir değildir. Türksat ve
Digitürk üzerinden birçok TV kanalı susturulabilirken, işe profesyonel başlayan
darbeciler, bunu, akıl edememişler, iletişim kanallarını ve elektrikleri
kesmemişlerdir.
10-Darbe
Girişimi, emir ve komuta zinciri içerisinde olmamıştır. Bu, ülke için bir
avantaj olmuştur. Ayrıca çok önemli ordu birlikleri darbeye destek vermemiştir.
Bunlar, darbecilere karşı ciddi bir
harekette de bulunmamışlar; darbeciler de bunlara karşı ciddi bir harekette
bulunmamışlardır. Bunun sebebi
bilinmemektedir. Darbecilere polis güçleri karşı çıkmış, halka birlikte
darbeyi etkisiz hale getirmişlerdir.
11-Genelkurmay başkanı ve
dört kuvvet komutanı, rehin alınarak ordu ile tüm irtibatları kesilmiştir. Arka
planda kendileri ile yerli ve yabancı kimler, ne konuştu, şimdilik
bilinmemektedir. Bu konu berraklaştırılmalıdır.
12-Dün olduğu gibi bu gün de,
bazı komutanların medyaya yansıyan ifadelerinde tezatlar mevcuttur.
13-Genelkurmay
başkanı ve dört kuvvet komutanını rehin alacak kadar profesyonellik gösteren
darbeciler, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı zamanında rehin almayı
düşünmemişler/düşünememişlerdir. Oysa darbede bu, ilk yapılması gereken iş
olmalıydı. Daha da ilginç olanı, Başbakanın darbeci bir askeri konvoyun arasından
geçip gidebilmesidir.
14-Darbeciler,
İstanbul ve Ankara’da geçici olarak kısmen varlık göstermişlerdir. Bununla
birlikte illerin vali ve emniyet müdürlerini darbe başlamadan önce eş zamanlı
olarak kontrol altına almamışlardır. Neden?
15-Darbeciler,
akşam 21.00-22.00 sularında İstanbul boğaz köprüsünü tek yanlı olacak tarzda
kesmişler, emniyet, valilik ve büyük şehir belediyesinin önüne küçük ekipler
göndermişlerdir. Köprüyü tek yanlı keserek darbe yapma girişiminde bulunmak, 15 Temmuz
İhanet hareketinin/taşeron darbeci Gülen hareketinin en dikkat çeken özelliği
olmuştur.
16-Darbeciler
18.00-19.00 sularında Ankara’da Genelkurmayın yollarını kontrol altına almış,
Genelkurmay, MİT ve Meclisin üzerinden uçaklar uçurmuşlardır.
17-Nasıl bir Genelkurmay ki
Darbeciler tarafından hiçbir çatışma olmadan ele geçirilmiştir. Darbeciler, ele
geçirdikleri Genelkurmayın ikinci katına kadar sade vatandaşın girmesine mani
olamamışlardır.
18-Bu
ihanet hareketinin en ciddi görünür zaaflarından biri, Jandarma ve Hava
Kuvvetleri merkezli bir darbe girişimi olması, kara kuvvetlerinde ciddi bir
taraftarının olmamış olmasıdır. Böyle olmasına rağmen Hava kuvvetlerinden
gerekli hava desteği darbecilere verilmemiştir. Fakat diğer taraftan da darbeye
karşı olan hava kuvvetleri, darbecilerin elindeki uçak ve helikopterleri
vurmaya teşebbüs etmemiştir.
Bir taraftan, dost-düşman
askeri uçak şifreleri ileri sürülerek bunun mümkün olmadığı söylenirken; diğer
taraftan da, bu darbenin arkasında ABD, NATO ve İncirlik üssünün bulunduğu
iddia edilmektedir. Aradaki tezat, açıklanmaya muhtaçtır.
19-Havada darbeci uçaklar
dolaşırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının Marmaris’ten Atatürk
Havalimanı’na doğru yola çıktığının ilan edilmesinin sebebi anlaşılır değildir.
Ayrıca darbeci havacılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağını, Cumhurbaşkanının
ifadesi ile “taciz etmişler” ve fakat
düşürmek için teşebbüste bulunmamışlardır. Bu askeri darbe girişiminin ilginç
yönlerinden birisi de burasıdır.
20-Haziran 2016’da
Şehzadebaşı ve İstanbul Atatürk Havaalanında canlı bomba eyleminde bulunarak
katliam yapan PKK ve İŞİD gibi örgütler,
Darbe Girişiminin olduğu gece ve sonrasında hiçbir eylemde bulunmamışlardır. Bu
iki örgütü durdurabilen, eyleme sokmayan güç kimdir? 7 Haziran 2015 seçimlerinden
sonra taşeron örgüt, PKK’yi Güneydoğu’da eyleme sokarak “kıra dayalı şehir gerillası”
ile hendek savaşlarını başlatan, KCK’ya “sınırları belirsiz federasyon” ilan
ettirten, bazı ilçeleri “özerk ilan ettirten” kadife darbenin beyin takımı şer
ittifakı, böylesi bir dönemde, bu iki cinayet şebekesini niçin devreye
sokmamıştır? 15 Temmuz İhanet Hareketinin en gizemli yanlarından biri de budur?
21- 15 Temmuz İhanet
Hareketine karşı tüm partilerin birlikte hareket etmesi ve parti tabanlarının
meydanlarda darbe karşıtı gösterilerde yan yana yer alması, önemli bir olgudur.
Çok
farklı fikir ve inanç mensubu insanların darbeye karşı tek yürek ve tek saf
olması, Allah’ın bu millete en büyük lütuflarından biridir. Kalpleri Allah
birbirine ısındırmıştır.
Bu psikolojik yakınlaşma, siyasi
hesaplar uğruna feda edilmemeliydi.
22- MHP
lideri Devlet Bahçeli, bu darbe girişimine, 7 Haziran seçimlerinde
olduğu gibi, tam zamanında müdahale ederek, ülkücüleri sokağa çıkmaya ve
darbeye karşı direnmeye davet etmiştir.
23- TBMM’ne
milletvekillerinin girmesine mani olmayan/olamayan ve meclisteki silahsız
milletvekillerini tutuklamayan darbeciler, meclisi niçin bombalamışlardır,
anlaşılabilir değildir.
24- Keza MİT’i,
Genelkurmayı, Meclisi, Emniyet Genel Müdürlüğünü, Özel Harekat Karargahını
darbeciler niçin bombalamışlardır? Muhtemelen Genelkurmay başkanı ve Dört
Kuvvet komutanı ile yaptıkları pazarlıklarda, kararlılıklarını göstermek için
birilerine mesaj vermek istemişlerdir. Belki de bizim bilemediğimiz güçler,
birbirlerine bu şekilde mesaj yollamış, pazarlık yapmışlardır. Ya da birileri,
Ordunun itibarını sarsmak, itibarını zedelemek için bunu tezgâhlamış ve
yaptırmıştır.
25- Bunun kadar önemli olan
bir nokta da, Genelkurmayın, MİT’in, Meclisin, Emniyet Genel Müdürlüğünün, Özel
Harekât Karargâhının ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin hava saldırılarına karşı
hava savunma sistemlerinin olup olmamasıdır. Bu kurumların, hava savunma
sistemlerinin olmaması, bir suç;
devreye girmemesi de iki suçtur.
Birileri tarafından devre dışı bırakılmış ve fakat zamanında farkına
varılamamışsa bu da üç suçtur.
Bunların hesabının kimden ya da kimlerden sorulacağı ayrıca tartışılması
gerekmektedir.
26- 15 Temmuz Darbe Girişiminin tarih
boyu unutulmayacak yönlerinden biri ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tüm halkı,
zamanında meydanlara inerek darbeye karşı direnmeye ve mücadeleye davet etmiş
olmasıdır. Zamanında yapılmış bir çağrı, milyonları sokağa, meydanlara
indirmiş; millet meydanlara, tanklara ve toplara el koymuş, isyancıları derdest
edip polise teslim etmiştir. Tankın önüne atlayan, tankın üzerine çıkan,
zalimlerin üzerine korkusuzca yürüyen ve fakat aldatılmış, masum erleri de
şefkat ve merhametle kucaklayıp bağrına basan bir halkın, karşı duramayacağı,
direnip yıkamayacağı hiçbir beşeri güç olmadığı, görülmüştür. Bu direnişin, bu
millete kazandırdığı en önemli özelliklerden biri de özgüvendir.
27- 15 Temmuz İhanet Hareketi,
1- MIT, Genelkurmay, Meclis ve Emniyet Genel Müdürlüğü hava savunma sistemlerini
susturması, 2-MIT, Genelkurmay, Meclis, Emniyet genel müdürlüğünü bombalaması,
3- Başbakan ve Cumhurbaşkanından uzun bir süre hiç haber alınamaması, 4-
Genelkurmay başkanı ve dört kuvvet komutanının ortadan kaybolması açılarından
ele alındığında; ABD’deki ikiz kulelerin ve ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un 11
Eylül 2001’de Sivil uçaklar tarafından vurulmasına(“İkiz Kuleler olayı”)
benzer bir özellik göstermektedir.(ABD’deki
İkiz Kuleler ve Pentagon, Dört sivil yolcu uçağı tarafından vurulmuştur. ABD
Başkanı ve Genel Kurmay Başkanı bir hafta ortalıkta gözükmemiştir. Bu olay, El
Kaide üzerine yıkılarak önce Afganistan sonra da Irak, ABD tarafından işgal
edilmiştir. Ekim 2001 Umran Dergisinde ayrıntılar mevcuttur).
Buna karşılık Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın halkı meydanlara davet etmesinden sonraki evre de, “Arap
Baharının” başlangıçta yaşanan evresine benzemektedir. O nedenle 15
Temmuz 2016 İhanet Hareketi/Askeri darbe Girişimi, “11 Eylül olayı” ile “Arap baharı”
karışımı bir darbe girişimi özelliği taşımaktadır. Darbe ve Karşı darbe iç içe geçmiş vaziyettedir.
15 Temmuz Askeri
Darbe Girişiminin Dış
Beyni Siyonizm, İç Beyni Masonluk, Taşeronu, NATO ve Gülen Hareketi
15
Temmuz 2016 büyük ihanet hareketinde ortaya çıkan ilginç bir
nokta, darbe girişiminde yakalanan bazı subayların
üzerinden 1 Amerikan Doları çıkmış
olmasıdır. Medyadaki değerlendirme şekline göre, bir dolar üzerinde ki P(Pensilvanya), F(Fethullah) harfleri ve
seri numaraları, birbirlerini tanımayan darbecilerin,
karşılaştıklarında birbirlerini tanımalarına, aynı örgüte mensup olduklarına ve
aralarında hiyerarşi olduğuna ilişkin şifre olarak kullanıldığıdır(4). Bu
mümkün olabilir. Ancak niçin 1 dolar da 5, 10 ya da 100$ değil. Bu sorunun bir
cevabı olmalıdır.
1 Dolar
üzerindeki ana sır ve mesaj, Rahmetli Erbakan’ın ısrarla gündeme
getirdiği, Siyonizm’in Gizli Dünya
Devleti Piramidinde gizlidir(Şekil-1). Siyonizm’in
Gizli Dünya Devleti, piramit şeklinde yapılanmıştır. En üstten en alta
doğru, kesin itaat içeren, kademeli hiyerarşik bir yapı vardır. En üstte
herkesi gözleyen, kontrol eden göz ile en altta var olan insanlık arasında 3
ana düzlemde, kademeli bir yapı bulunmaktadır(5-7).
Şekil-1: 1
Dolar Üzerindeki Piramit
Bize göre darbede şifre olarak, 1 Doların kullanılmasının ana sebebi,
hem piramitte yer alan tüm yapıya mesaj verilmek, hem de darbenin muhatabı olan
ülkeye, yönetime özel mesaj verilmek istenmesindendir. “Karşınızdaki güç basit
bir Gülen Örgütü değil biziz, ne yapacaksanız karşılığını bulacaksınız”
tehdidinde bulunulmaktadır(7).
Darbe Girişimi sonrası, 16 Temmuz 2016
tarihinde, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz İhanet Hareketiyle ilgili çok cesur bir
açıklama yaparak darbenin arkasında ABD’nin
olduğunu ve ısrarla söylemiştir(8).
1 Ağustos 2016’da Eski
Genelkurmay Başkanı Org İlker Başbuğ, “darbe girişiminin ardında CIA’nın olduğuna
inandığını” ifade etmiştir(9). Başbakan
Binalı Yıldırım, isim vermeden Amerika'yı Türkiye'ye karşı bir savaşın içinde
olmakla suçlamıştır(10).
15 Temmuz darbe girişiminin planları, önce NATO’un Afganistan ve
Kosova üslerinde hazırlanmış; sonra da, Adana İncirlik üssünde planlara son
şekli verilmiştir(11).
Darbe girişimi, ABD'li ISAF
komutanı John F. Campel, darbe girişiminden önce iki kez Türkiye'ye gelmiş, Erzurum ve Adana'daki Üslerde gizli
görüşmeler yapmış ve orada ordudan
tasfiye edileceklerin listelerini hazırlatmış ve darbe gecesi, “darbeyi İncirlik üssünden
yönetmiştir”(12).
NATO İncirlik
üssü, sadece darbe planlarının yapılması için kullanılmamış; aynı zamanda darbe
gecesi, darbecilere lojistik destek de sağlamıştır. 30 Temmuz 2016'da, basında,
İncirlik'ten kalkan uçakların radar kayıtları yayınlanmıştır(13).
CIA
ajanlarından Henry Barkey ve eski CIA Türkiye istasyon Şefi Graham Fuller,
darbe öncesinde, Türkiye’ye gelip gizli toplantılar yapmışlardır(14).
29 Temmuz 2016’da, ABD Ulusal
İstihbarat Direktörü James Clapper ve ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph
Votel yaptıkları açıklamalarla tutuklanan darbecilere sahip
çıkmışlardır(15,16).
Dünyada bu güne kadar
gerçekleştirilmiş olan kadife darbelerin ana stratejisini çizen beyin takımı, Soros
Merkezli Siyonist-Mason bir kadrodur. Bu, hedef ülkelerin dışında bir
merkezdir. Hedef ülkelerde, ana stratejiye uygun bir şekilde Kadife darbelerin
yönetilebilmesi için o ülke içerisinde var olan, o ülkenin vatandaşı
konumundaki Mason- Sabetayist-Siyonist-İşbirlikçilerden oluşan 2. Derecede bir beyin takımı daha
vardır. Bu iki merkez, mevcut siyasi iktidara, sisteme/devlete, millete ve
ülkeye karşı olan “gayrı memnun
örgütleri”, bir “çatı kuruluş”
etrafında(“Taşeron Yapı”-“Truva Atı”) birleştirerek (yönetimin üçüncü halkası) (Şekil-2), ana stratejiyi ve ana
stratejinin öngördüğü tüm taktikleri, bunlar aracılığıyla hayata geçirmeye
çalışmaktadır(17). Taşeron yapıda yer alan kadroların/yöneticilerin tümü, bu
işbirliğinden haberi olmayabilir; ya da ortak düşmana/rakibe karşı çıkar
birliği olarak meseleye bakabilirler. Fakat sonuç değişmemektedir.
Öyleyse Taksim
kadife darbe sürecini yöneten yapı neyse, 15 Temmuz İhanet Hareketini de
yöneten yapı aynıdır(Şekil-2). 15 Temmuz İhanet Hareketinin dış beyni Siyonizm;
iç beyni Masonluk, taşeronu da NATO ve
Gülen Hareketidir. Dolayısıyla 15 Temmuz İhanet Hareketi, aynı zamanda sivil ve
askeri bürokrasi içerisindeki Masonların besleyip büyüttükleri, yön ve şekil
verdikleri bir darbe hareketidir(7).
Şekil-2: Kadife Darbelerin Yönetim Mekanizması
Türkiye’ye Türkiye İçinde
Operasyon Çeken “Gizli El”, “Karanlık Güç” Kimdir?
1963 yılında
Başbakan İsmet İnönü, daha şahsiyetli bir dış politika izlenememesinin
nedenini, Türkiye’nin kılcal damarlarına sızmış olan “yabancı insan unsurunun” var
olması ile açıklamıştır(18). Eski
bakan ve senatörlerden Kamuran İnan 1995 yılında, “Küresel güçlere ‘Hayır Diyenlerin’ başlarına gelen olaylara” ve “ülke içindeki gizli kuvvetlerin gücüne”(19)
ısrarla dikkat çekmiştir. Keza eski dış işleri bakanı Sadettin Tantan, “Bu ülkede nüfuz casusları var”
derken böyle bir gücün varlığına dikkat çekmeye çalışmıştır. Kim bu “nüfuz casusları”?
27 Mayıs darbesini organize eden, başlatıp
yürüten güçlü ekip(14’ler), anı bir operasyonla(13 Kasım operasyonu), daha “başka bir güç tarafından” yurt dışına
gönderilerek tasfiye edilmiştir(20). 27 Mayıs darbe sürecinde ‘6 Haziran
olayı’ diye adlandırılan olayla ilgili Albay
Talat Aydemir, arkadaşına yazdığı mektupta, ordu içerisinde gittikçe
kuvvetlenen “Masonik bir hâkimiyetten”
şikâyet etmiştir(20).
Türkiye’de Ordu ile halkı en keskin bir
şekilde karşı karşıya getiren ve halkın temel değerlerine doğrudan cephe alan
bir darbe özelliğinde ki 28 Şubat postmodern darbesi, Atilla İlhan’a
göre Sabetayist-Masonik bir kadronun eseridir(21) ve “12
Eylül yani Turgut Özal'dan İsmail Hakkı Karadayı'nın Genelkurmay Başkanlığına
kadar olan dönem içerisinde yönetim tamamıyla dış merkezlidir.”(22).
Türkiye’de Gülen şantaj ve terör hareketi ile
ilgili başlatılıp
yürütülen temizlik operasyonları için Başbakan Yıldırım, 01.08.2016 tarihinde, özel bir açıklama yapmış
ve süreçle ilgili bir yol haritası
ortaya koymuştu:
“Açığa
alınanlarla ilgili titiz bir çalışma yürütülüyor. İntikam duygusuyla değil,
adaletle hareket edeceğiz. Darbecilere hesap soracağız. …Burada FETÖ’ye
katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de kılı kırk yaracağız.
Bir sürek avına çıkmayacağız. Elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla
izin vermeyeceğiz. Bu çok titiz bir çalışma gerektiriyor. Bu dönemler
karambol dönemleridir. Birbirlerine
karın ağrısı olanlar piyasaya çıkar, haksızlığa neden olabilirler. Onun için Başbakanlık’ta kriz merkezi
kurduk, bakanlıklarda kurullar oluşturuldu. Haksız yere işlem görmüş
olanlar olabilir, yoktur diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız, suçluyla suçsuz
ayırt edilecek. …Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK devreye
girdi ve sistem tıkır tıkır işliyor. …Burada biz ölçüyü şöyle koyuyoruz. 17- 25
Aralık’tan sonra hala uyanmamış olanları masum kabul etmiyoruz. 17 Aralık
buranın bir terör yapılanması olduğunun ortaya çıktığı tarihtir. Ondan sonra
bunlara verilen destek hiçbir şekilde masum görülemez ve masum gibi muamele
edilemez.”(23)
Fakat işin pratiğinin buna uymadığı kısa zamanda görülmüştür. Süreç
bazı boyutları ile başbakanın açıklamalarının tersi istikametinde gelişmeye
başlamıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu ile ilgili değerlendirmesi, hem
anlamlı, hem düşündürücü hem de üzücüdür:
“Şu var ki at izi, it izine karışmış vaziyette. 'Ben
bir şey atayım da nasılsa tutar' diyenler var. Bazıları böyle yapıyor.
Özellikle yazılı ve görsel medya dünyasında bu çok var… Öyle yorumlar
yapıyorlar ki suçladıkları o insanın bu işle hiç alakası yok. Ama o insana
o yaftayı yapıştırıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Bu tür yanlışlıklardan uzak
durmak lazım."(24)
Öyleyse
bu süreci, kim yönetiyor? Açığa alma, ihraç etme ve tutuklama listeleri, kim
tarafından, nasıl ve hangi kriterlere göre hazırlanmıştır/hazırlanmaktadır/hazırlanacaktır?
Bu soruların cevabı açık bir şekilde verilmelidir.
Diğer taraftan Cumhurbaşkanlığı Kurumsal
İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz, “15 yıldır tanıdığım, ‘o gece’ tankın
önüne yatan, FETÖ düşmanı Oktay Kılıç'ın evi FETÖ'den aranıyorsa, bu
operasyon ‘bize’ dönmüş demektir!” “Namaz kılanı Fetullahçı
sanan, Meşveretçi, Yazıcı, Okuyucu, Nakşi, Kadiri arasındaki farkı bilmeyen 28
Şubat’çılarla FETÖ temizliği yapılamaz.”(25), tarzındaki açıklaması, mesaj dolu ve
daha da anlamlıdır.
Öyleyse bu süreci, kim
yönetiyor? Açığa alma, ihraç etme ve tutuklama listeleri, kim tarafından, nasıl
ve hangi kriterlere göre hazırlanmıştır/ hazırlanmaktadır/hazırlanacaktır?
Diğer taraftan Ahmet
Taşgetiren’in bu konuda yol boyu yazdığı yazılarda adaletsizliğe, duyarsızlığa karşı feryat edip isyan etmesi,
tehlikenin büyüklüğünü göstermesi açısından önemlidir(26-30).
Sürecin bu boyutuna ilişkin anlamlı ve tüyleri diken
diken eden bir açıklama, AK
Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk tarafından yapılmıştır:
“ İstanbul’da bir üniversitede bir fakültede
herkes tarafından hakkında şehadet edilen tarihçesi de asla bu örgütle hiç
ilişkisi olmayan bir öğretim üyesini bir dekan sırf kendisine itiraz etti diye bu alçak örgütün şemasına
koymuş adamcağızı tasfiye ettirmek
istiyor. …O adama yaptığın zulmü geri al! O adama yaptığın zulmü geri al! Herkes
etrafında şahit ki o adam asla bu örgütün adamı değil, sen sırf senin hoşuna
gitmediği için o adamı bu listeye dahil etmen zalimliktir.’’(31)
Öyleyse bu süreci, kim
yönetiyor? Açığa alma, ihraç etme ve tutuklama listeleri, kim tarafından, nasıl
ve hangi kriterlere göre hazırlanmıştır/ hazırlanmaktadır/hazırlanacaktır?
Olağanüstü hâl(OHAL) kapsamında çıkarılan 686
sayılı KHK ile 330’u akademisyen olmak üzere toplam 4464 kamu görevlisi ihraç
edilmiştir. 686 sayılı KHK ile üniversitelerden yapılan akademisyen
ihraçlarına, bugüne kadar AK Parti politikalarını destekleyen bazı köşe
yazarları, STK yöneticileri, akademisyenler ve bazı AK Partili milletvekillerinden
çok sert tepkiler gelmiştir. Bu açıklamalarda, “Sinsi bir tezgâh var”, “Referandum darbesi bu!”, “Kriptolar
Referandum darbesi yapıyor” “Bürokratik darbe bu”, “Kim yapıyor bu temizliği?”
“Erdoğan'ın altı oyuluyor”, “Bu işin içinde bir iş var”, “Büyük provokasyon”,
“Devlete adalet yakışır”, “Kim yaptı bu listeyi”, “AK Partiye operasyon” (32-37)
gibi ifadelerin kullanılmış olması, önemlidir.
Diğer taraftan Başbakanlık Baş müşaviri
Abdülkadir Özkan’ın yaptığı açıklamalarda, FETÖ ile ilgili yürütülen süreci siyasal
iktidarın yönetmediği, siyasal iktidara rağmen başka gizli bir gücün bu süreci
yönettiği ve sürecin siyasal iktidarı yıpratmasına rağmen siyasal iktidarın
sürece müdahil olmadığı/olamadığını ifade etmesi çok daha anlamlıdır:
“Kamu vicdanını yaralayan gelişmeler, bu
iddiaların yüksek sesle dillendirilmesine de zemin hazırlıyor maalesef.
İtirazların AK Parti'ye yakın çevrelerden ve parti tabanından geliyor olması,
eleştirilerin dikkate alınmasını zorunlu kılıyor. Hukukî sürecin işletildiği bir dönemde, kimi yargı mensuplarının
aldıkları sorunlu kararların hükûmeti zan altında bırakması, bunun siyasete
fatura edilmesi sıradan bir sorun olarak görülemez. Darbeye bizzat destek
verdiği bilinen örgüt mensubu bazı isimler sorgusuz sualsiz serbest
bırakılırken örgütle dolaylı irtibatı olduğu iddia edilen kişilere yönelik
operasyonların hız kazanması; gizli
bir elin, bu süreci hükûmetin aleyhine çevirmeye çalıştığı şüphesini arttırıyor...
Türkiye'de yürütülen
operasyonların FETÖ'nün yurt içinde önemli ölçüde güç kaybetmesine neden olduğu
doğrudur. Ancak süreci akamete uğratmaya çalışan, başta da sözünü ettiğimiz
gibi gizli bir elin müdahaleleri, örgütün Türkiye aleyhine ortaya
koyduğu tezlerin Batı'da güçlenmesine zemin hazırlıyor.
…15 Temmuz'da bu örgütü araç
olarak kullanan “aklın”, son bir kez daha şansını deneyebileceği ihtimalini göz
ardı etmemek lazım. Bugün örgütün yurt içinde büyük ölçüde tasfiye edilmiş
olması bu ihtimali zorlaştırıyor ancak sürece müdahil olan kripto örgüt
mensuplarının hâlâ aktif olması dikkatli olmayı gerektiriyor.”(38)
AK Parti
Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar’ın, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun
tutuklanması üzerine yaptığı açıklama da benzerdir:
“FETÖ’nün MİT Tırları operasyonu vatana ihanettir
ve bu ihanetin içinde yer alan herkes yargıda bedelini ödemelidir. Ne var ki
yargı süreci çelişkilerle dolu. Cumhuriyet yöneticileri Can Dündar ve
Erdem Gül casusluk, devlet sırrını ifşa ve FETÖ’ye yardımla suçlandı. Mahkeme
casusluk suçu bulmadı, FETÖ dosyasını ayırdı, sadece devlet sırrını ifşa
eden Dündar’a 5 yıl 10 ay, Gül’e de 5 yıl hapis cezası verdi. Karardan 2 ay
önce AYM Dündar ve Gül’ün tutukluluğunu basın hürriyeti açısından hak ihlali saydı,
tahliye oldular. Dündar kaçtı. Dündar ve Gül’ü casusluktan aklayıp
tahliye eden mahkeme, aynı dosyadaki CHP’li vekili casusluktan suçlu sayıp
tutukladı. Dündar-Gül davasından Adil Öksüz, damatlar ve CHP
milletvekiline uzanan yargı sürecindeki çelişkiler, sivil siyaset alanını
daraltmaktadır. Özetle; AK partiye operasyon çekiliyor, darbe senaryosuna
zemin hazırlanıyor.”(39)
Bizim, 22.07.2016- 7.10.2016
tarihleri arasında Milli Gazetede yazdığımız “Kadife Darbeden Askeri Darbeye” yazı dizisinde( 12 Makale),
ısrarla dikkat çekmeye çalıştığımız tehlike, bu gün bu kardeşlerimizin isyan
ederek söylemeye çalıştıkları tehlikeydi. Bu tehlikenin bugün yüksek sesle
seslendiriliyor olması, son derece sevindirici olup iyi bir gelişmedir.
“Gizli Karanlık El” ve
“Gizli Karanlık Güç”: Mason-Sabatayist-
Kripto ABD Ajanları “Boğaz'daki aşiret” ve “Beyaz Türkler”in Eli ve Gücüdür
Siyası iktidara
rağmen siyasi iktidarın aleyhine olacak tarzda bu operasyonu çeken güç,
kimdir?
Bu gizli el kimin elidir? sorularının cevaplarını ararken duygusal
davranılmamalıdır.
Bunun için bu yazının yukarıdaki kısmı tekrar ve aşağıdaki
paragraf da dikkatli bir şekilde
okunmalıdır:
“"Türkiye'de 81 ilde yaklaşık 200
organizasyon lideri seçildi. Geçen ay(Ocak 2016)
Londra ve Santa Monica'da
eğitimleri tamamlandı. Silent Circle mesajlaşma programı
ile iletişim
kuruluyor. Bu programı, CIA bile çözemedi. Organizasyon liderleri, saat saat
operasyonu ezberlediler…15 Temmuz'u Türkiye'de
çok ama çok kişi biliyordu. Paralel
işadamları, askerler, Boğaz'daki aşiret ve Beyaz Türkler... Paralel
işadamları, "Bizi ....
komutanlar
sattı!" diyor. Zincirde bir kopuş gerçekleşti ve girişim başarısız
oldu. İkinci adımı
kimse bilmiyor.
Acaba kendi aralarında TANGO denilen
programdan iletişim sürüyor mu? Bir
de
herkese gönderilen şifreli dolar'lar var!” (40).
Taksim Kadife darbe Sürecinin ve 15 Temmuz Askeri Darbe
Girişiminin Dış
Beyni Siyonizm, İç
Beyni Masonluk, Taşeronu, NATO ve Gülen Hareketi ise bu
“gizli karanlık elin” ve “gücün” kim
olduğunu sormaya gerek yoktur. Bu gizli karanlık
el ve güç, Mason-Sabatayist- Kripto ABD
Ajanlarınin eli ve gücüdür; “Boğaz'daki aşiret” ve “Beyaz Türkler”dır.
Sonuç: Türkiye’deki
darbelerin Son Bulabilmesi için Mason ve Sabatayist Kadrolar, Öncelikli Olarak
Sivil ve Askeri Bürokrasiden Tasfiye edilmelidir.
Masonlar, arka planda birbirlerinden haberli,
ön planda birbirleri ile mücadele, çatışma halinde görülme becerisine
sahiptirler. Masonları tehlikeli kılan, birbirlerine zıt, karşıt olan
cemiyetler, yapılar içerisinde kolaylıkla faaliyet gösterebilmede ki
yetenekleri ve her rengi alabilmeleridir(21).
Türkiye’deki kilit noktalarda masonların
bulunmuş olması ve Türkiye’deki Sabatayist- Masonik Kadronun, ABD-İsrail-İngiltere
ile iç içe olması, Türkiye’nin ana sorunudur(22). Bu yapı, Türkiye’den tasfiye edilmedikçe, Türkiye’deki kaos değişik
adlar, görüntüler adı altında ve değişik örgüt yapıları ile devam edecektir. Türkiye, 1 Dolardaki Piramide, Piramitte yer
alan Masonik yapıya dikkatini vermelidir.
15
Temmuz İhanet Hareketi, 28 Şubat Postmodern darbesinin çok daha hain ve kanlı
bir şekli olarak sivil halka kurşun sıkmıştır. Bunu ve 1 Dolar şifresini göz önüne aldığımızda, Gülen Hareketi ile
Türkiye’deki Masonik-Sabatayist Kadronun ittifak içerisinde olduğunu
söyleyebiliriz.
Gülen Hareketinin çalışma şekli, şantaj
ve darbe mantığı, yeni bir “İttihat Terakki” ve “Haşhaşiler” vakasıyla karşı karşıya
kaldığımızı göstermektedir. O nedenle Gülen Hareketindeki Emanuel Karasular
mutlaka deşifre edilmelidir.
Bugün üzerinde durulması gereken en temel
konu, operasyonların yapılmasında, Mason-Sabatayist-Kripto Gülenciler-Kripto
MOSSAD/CIA/MI6/BND ajanlarının, ihale mafyasının ve kifayetsiz muhterislerin etkilerinin
nasıl kırılabileceğidir. Bunun için tüm
dikkatlerin sadece Gülen Şebekesine yoğunlaştırılması yanlıştır. Hepsi birlikte göz önüne alınmalı, çözümler
buna göre üretilmelidir.
Verilecek mücadelenin, çok uzun süreli
bir mücadele olacağı asla unutulmamalıdır.
O nedenle Gönüllü Kuruluşlar, bu süreçte duygusal davranmamalıdır. Doğrusuyla ve yanlışıyla, siyasi iktidarın konumuzla ilgili başarılı ve
başarısız yönlerini ve 15 Temmuz İhanet hareketinin bir yıllık dönemini,
gerçekçi bir şekilde birlikte tartışabilmelidirler. Bunu uzantısında, birlikte
sorunu çözecek strateji, politika ve proje üretmelidirler.
Öncelikle Gönüllü Kuruluşlar, masonluğun ve yan kuruluşlarının kapatılması ve
faaliyetlerinin yasaklanması için büyük bir kampanya açmalıdırlar.
Henüz
Vakit Varken, Yarın Çok Geç Olabilir.
Kaynaklar
1- Çağlayan, Y., Osmanlıdan Ortadoğu’ya Sosyolojik Savaş,
Etkileşim, İstanbul, 2013, S: 43-45.
2-Can,
B., Kadife Darbeden Askeri Darbeye-1: Bir Arka Plan, 22.07.2016 , Milli Gazete.
3-Can,
B., Kadife Darbeden Askeri Darbeye-2: 11 Eylül İkiz Kuleler Provokasyonu İle
Arap Baharı Karışımı Sosyolojik Savaş Amaçlı Bir Darbe Girişimi, 29.07.2016
Milli Gazete.
4
-Uğuroğlu, O., Darbenin Parolası: 1 Amerikan Doları, Yeniçağ, 25.07.2016
5-Allen, G., Gizli Dünya Devleti, Milli
Gazete, İstanbul, 1996.
6- Mars, T.,
İllüminatı, Entrika Çemberi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002.
7-
Can, B., Kadife Darbeden Askeri Darbeye-4: Bir Dolardaki Sır: Dış Beyin
Siyonizm, İç Beyin Masonluk, Taşeron Gülen Hareketi, 12.08.2016, Milli Gazete.
8-
Can, B., Kadife Darbeden Askeri Darbeye-7: Üst Akıl ABD-NATO’ya Verilecek En
Güzel Cevap: ABD ve NATO Üslerini Kapamak, 2.09.2016 Milli Gazete.
9-
https://www.youtube.com/watch?v=zCFwGNff2Ys
10-
http://www.aksam.com.tr/siyaset/basbakan-binali-yildirim-aciklama-yapiyor/haber-533653
11- http://www.gazetevatan.com/incirlik-te-abd-lilerle-12-sir-toplanti-967820-gundem/
12-
http://www.yenisafak.com/dunya/kalkismayi-yoneten-abdli-komutan-2499022
13- http://www.hurriyet.com.tr/iste-darbe-girisiminin-perde-arkasi-40149376
14- http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/07/23/15-temmuz-sabahi-abdli-o-isim-turkiyeye-gelmis
15-
http://www.hurriyet.com.tr/abdden-cok-onemli-aciklama-40174899;
http://www.cnnturk.com/turkiye/abdli-komutandan-turkiyedeki-darbeyle-ilgili-aciklama
16-
http://www.milliyet.com.tr/-turkiye-uzerindeki-baskiyi-dunya-2287054/
17-
Can, B., Kadife Darbeden Askeri Darbeye-5: Üst Akıl Siyonizm: “Nil’den Fırat’a
Vaad edilmiş Topraklar”, 19.08.2016
Milli Gazete.
18-Eymür, M., Analiz, Milliyet Yayınları,
İstanbul, 1991, S: 120-121.
19- İnan
K., Hayır Diyebilen Türkiye, Timaş, İst. (1995), s 28-35
20-
Yavi, E., İhtilalci Subaylar, yazıcı
yayınevi, İzmir, 2003, S:385
21- İlhan, A., 28 Şubat da, Son Operasyonlar da
Cumhuriyet'in Savunma Refleksi, Yeni
Şafak, 24.04.2001
22- Coşkun, M,
Çakmak, N., Attilâ İlhan'la Çeşitli Konulardan..., Röportaj, Milli Gazete
22-23-24.03.2003.
23-Çelik, M., Yaşla Kuru Bir
Arada Yanmayacak, Vatan 01.08.2016
24-Erdoğan'dan FETÖ operasyonları yorumu: At izi
it izine karıştı, 07.09.2016, İHA
25-Mücahit Küçükyılmaz,06 Eylül 2016
Salı 17:20, twitter hesabı
26-Taşgetiren, A., FG ile akrabalığı var ama...belgelenemiyor, 24 Ağustos 2016, Star
27-Taşgetiren, A., FETÖ’cü
tasfiyesi Mağduriyetler, 01 Eylül 2016, Star
28-Taşgetiren, A., Yan etkilere
dikkat, 04 Eylül 2016, Star
29-Taşgetiren, A., Sorulması Gereken Sorular
06 Eylül 2016, Star
30-Taşgetiren, A., Hasbünallah 15.2.2017 Star;
31-Arslan, H., Marmara İlahiyat’ta
Haksız Tasfiye Rezaleti, Diriliş Postası, 30.08.2016
35-Uğur, F., Adalet; Kıldan İnce, Kılıçtan
Keskince, 15.2.2017, Türkiye Gazetesi
36- Emre A., Devlet Aklının Ötesinde, Yeni Şafak, 09 şubat 2017
37 - Öztürk K., Alternatif İhraç Listesi, Yeni Şafak, 09
şubat 2017
38-
http://www.milatgazetesi.com/feto-bati-nin-piyonu-haber-114729
39- Tayyar, Ş., Aydınlık, 16 Haziran 2017. Sayfa
9