7 Temmuz 2017 Cuma

İslâm coğrafyası ve “kaostan kaynaklanan düzen”/(Yaratıcı yıkım/düzeltici savaş)teorisi-3: “ABD’nin ulusal güvenlik strateji belgesi 2015”

 (Milli Gazete)

Giriş

Bu yazıda, “Küresel bir savaş mı” çıkarılmak isteniyor sorusunun cevabı, “ABD’nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015” (1) değerlendirilerek aranacaktır.

“ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi (2002) (Bush Doktrini)”

“Baba Bush”un zamanında (1992) Paul Wolfowitz’in başkanlığında savunma bölümü tarafından hazırlanan gizli bir belgede, gelecekte ABD’nin karşısına çıkabilecek bir güce müsaade edilmeyeceği belirtilmektedir:

“Stratejimiz şimdi, gelecekte potansiyel bir küresel rakibin ortaya çıkışına meydan vermeyecek şekilde yeniden ayarlanmalıdır.” (2)

17 Eylül 2002’de kabul edilen ve 20 Eylül 2002’de kamuoyuna duyurulan “ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi (2002) (Bush Doktrini)” belgesi ile ilgili olarak Kongrede yaptığı konuşmasında Oğul Bush, 10 yıl sonra, aynı amacı tekrarlamıştır:

“ABD, kendisi üzerinde, müttefikleri ya da dost ülkeler üzerinde kendi isteklerini gerçekleştirmek isteyen bir düşmandan gelen girişimleri alt edecek güce sahip olmalıdır ve gelecekte de sahip olacaktır... Gücümüz, ABD’nin gücünü aşma ya da ona denk olma ümidiyle yeniden askeri yapılanmaya giden potansiyel düşmanları caydıracak kuvvette olmalıdır.” (2)

“ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015” (1, 3-10)

“ABD’nin 2015 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi” önceki strateji belgeleri ve “2015 Yılına Doğru Küresel Trendler” adlı ABD Raporu (2000) üzerine inşa edilmiştir. Rapor; Giriş, Güvenlik, Refah, Değerler, Uluslararası Düzen ve Sonuç şeklinde 6 bölümden oluşmaktadır.

Raporun, “Kaostan Kaynaklanan Düzen” ile ilgili konularını ele alıp değerlendireceğiz.

ABD ve Liderlik (1,3-5)

Sovyetlerin yıkılmasından sonra “ABD’ye meydan okuyabilecek bir gücün ortaya çıkmaması için ABD, her şeyi yapmalıdır” tarzındaki ana yaklaşım, “ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015”in omurgasını meydana getirmektedir. ABD’nin her alanda lider olması gerektiğine/ lider olduğuna özel vurgu yapılmaktadır (1, 3-5):

* “Evrensel değerler” ve “uluslararası hukuk çerçevesinde” “amaçlara dayalı liderlik etmek” (leadwithpurpose),

* “Girişimcilik ve güçlü Amerikan ekonomisi ile Amerikan Ordusu’nun destekleyeceği” “güçlü liderlik İnşa etmek” (leadwithstrength),

* “Hukukun üstünlüğü, demokrasinin korunması gibi kriterlere” dayanan “örnek lider olmak” (leadbyexample),

* “Dünya barışı ve istikrar” için sorumluluğu paylaştırmayı öngören “partnerlerle (ortaklarla) birlikte liderlik etmek” (leadwithpartners),

* “ABD’nin askeri, ekonomik, kültürel ve diğer tüm unsurları üzerine kurulu “bütün enstrümanlarla liderlik etmek” (leadwithalltheinstruments of U.S. power),

* “Uluslararası düzlemde gücün değişken, göreceli ve dinamik bir olgu olmasından dolayı “uzun vadeli liderlik etmek” (leadwith a long-termperspective).

* Arkadan yöneterek liderlik yapmak (leadingfrombehind)

Bush Doktrininde olduğu gibi bu belgede de ABD, dünyada kendisine rakip tanımamaktadır.

Vekâlet Savaşları (1, 4, 6)

“Partnerlerle birlikte liderlik etmek” ve “arkadan yöneterek liderlik etmek” vekâlet savaşlarının ruhudur. Dolayısıyla ABD, küresel hâkimiyete giden yolu üzerinde engel gördüğü her şeyi, öncelikle vekâlet savaşlarını yöneterek, ortaklarını öne sürerek, kendisi arka planda kalarak yönetmek gibi bir strateji benimsemiştir. Belgede “Liyakatli ortaklarla birlikte liderlik edilecek”, “dünyanın birçok yerinde tek başına inisiyatif alınmayacak” ve “akıllı bir ulusal güvenlik stratejisinin sadece askeri güce dayanmadığının şuurunda olunacak” denmesi, vekâlet savaşlarının öne çekileceği ve ABD’ye zararı minimum olacak tarzda yürütüleceği anlamına gelmektedir.

Keza belgede, “Ortadoğu’da ortaya çıkan IŞİD ve benzeri terör tehlikeleri karşısında orduyu küçültme ve arkadan yönetme stratejisi uygulamaya devam edilecektir.” “…Şiddet yanlısı aşırılığın ideolojisi ve temel nedenlerine karşı koymak için diğer ülkelerle birlikte çalışma çabalarımız, teröristleri savaş alanından sökme kapasitemizden daha önemli olacaktır.” denmesi, vekâlet savaşlarına ağırlık verileceği anlamına gelmektedir.

“Afrika kıtasında çatışmaların patlak vermesi halinde, Afrika Birliği gibi bölgesel kuruluşların operasyonel kapasitesini güçlendirmek ve Afrika Barış Gücü da dâhil olmak üzere, askerle katkı yapabilen ülkelerin saflarını genişletmek” şeklindeki ifadelerden, vekâlet savaşlarının dünyanın her yerinde uygulanmak istendiği sonucunu çıkarmak mümkündür.

ABD bu yaklaşımı ile yerli işbirlikçiler aracılığıyla hedef ülkeleri kaosa sürüklemek ve “kaostan kaynaklanan düzen teorisine” uygun olarak da bölerek, yeni devletler oluşturmak istemektedir.

ABD’nin bugün Suriye ve Irak’ta PYD/YPG ve PKK’yı ortak seçmesinin sebebi, Irak ve Suriye’yi minimum zararla, kendi menfaatleri istikametinde rahatça bölebilmek ve bölgeyi kaosa sürüklemektir.

Kadife Darbeler (1, 4, 7, 8)

“ABD ulusal güvenlik strateji belgesi 2015” kadife darbe açısından incelendiğinde, kadife darbe yapma amacının, satır aralarına mahirane bir şekilde gizlenmiş olduğu görülmektedir:

“Dünyadaki siyasi değişimi etkili bir biçimde yönlendirmek için ABD’nin değerlerini yurt içerisinde yaşatırken küresel olarak da bu değerleri geliştirmesi gerekiyor. Ortadoğu’dan Ukrayna’ya, Güneydoğu Asya’dan Amerika’ya kadar, insanlar daha çok özgürlük ve sağlam kurumlar istiyor. Ancak bu istekler, kredisi tükenmiş otoriter devletlerin destekçileri tarafından aynı şekilde ters karşılık buluyor, bu da karışıklıklara neden oluyor. Son yıllarda güvenliğimize tehdit oluşturan bu çabalar demokrasi karşıtı otoriter devletler tarafından yükseltilmiştir, Rusya›nın Ukrayna›daki saldırganlığı ve Suriye iç savaşında IŞİD›in yükselmesi bunlar arasında.»

“Mevcut değerlere saygılı olmayan ülkeler, ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacaktır.”…“Yeni doğan demokrasiler desteklenecektir.” (Kadife darbelerin dış destek boyutu)

“ABD değerlerini paylaşmayan ülkelerde, genç liderlerle ve STK’larla ilişki kurulacak; Hükümet, iş ve sivil toplum alanlardaki geleceğin liderleri” belirlenecek ve “onların birbiriyle koordine olması sağlanacaktır…” (Hedef ülkede Kadife Darbe için lider ve çatı örgüt inşa etme boyutu)

Belgede Kadife darbeler için öncelikle hedef gösterilen ülkeler, “halkalarına yardım yapılacak ülkeler” olarak isimleri zikredilmektedir:

“ABD hükümeti, Venezuela gibi demokrasinin tam ifasının risk altında olduğu ülkelerin yurttaşlarının yanında yer alacak…”, “Küba halkının kendi geleceğini belirleme becerisini en etkin derecede arttıracak şekilde Küba’ya yönelik yeni açılımlar ilerletilecektir.”

Belgede, ayrıca ABD’nin,“Guatemala, El Salvador, ve Honduras gibi savunmasız ülkelerle daha derin işbirliği yapacağı” ve “Haiti’nin ve “öteki Kârayip komşularını yeniden inşasına/ sürdürülebilir bir kalkınmasına yardım edeceği” bilgileri yer almaktadır.

Dolayısıyla ABD, bu stratejik öngörüleriyle, Orta Amerika, Kolombiya ve Kârayipler’de Anti Amerikancı, Rusya ve Çin dostu olan tüm ülke yönetimlerini, kadife darbeler zinciri ile devirmeyi arzu ettiğini ifade etmiş olmaktadır.

Küresel İttifak Sistemi Kurarak Rusya ve Çin’i Kuşatmak (1, 3, 7, 8)

Belgede yer alan ABD liderliği ile ilgili geniş spektrum göz önüne alındığında ABD, minimum zararla maksimum kâr elde etmeye çalışmaktadır.Tehlikeli gördüğü ve gelecekte kendisine meydan okuyacak üç ülkeyi, Rusya, Hindistan ve Çin, özellikle Rusya ve Çin’i, ittifaklar zinciri kurarak kuşatmayı ve küresel güç olmalarını engellemeyi, bölgelerindeki ihtilafları körükleyerek bölgelerine hapsetmeyi hedeflemektedir:

“Güçlü bir Avrupa; küresel güvenlik sorunlarını aşma, refahı teşvik etme ve uluslararası normları belirlemede bizim vazgeçilmez ortağımızdır. Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki ülkelerin Avrupa ve Avrupa-Atlantik entegrasyonu arzularını kararlılıkla destekleyeceğiz, Türkiye ile olan ilişkilerimizi dönüştürmeye (transformation) devam edeceğiz ve Kafkasya’daki bölgesel ihtilafların çözümünü teşvik ederken, bölgedeki ülkelerle bağlarımızı geliştireceğiz.”

“…Hindistan’ın kapasitesi, Çin’in yükselişi ve Rusya’nın saldırganlığı, bunların hepsinin, ana güç ilişkilerinin geleceğine önemli etkisi olacak.”

ABD, Rusya’yı kuşatmak amacıyla Balkanları, Kafkasları, Moldova ve Ukrayna’yı içine alacak şekilde NATO’nun genişletilmesini öngörmektedir. Asya ülkeleri ileilgili öngörülen şema ise “Çekirdek üyeler: Japonya, Güney Kore, Avustralya; Çevresel üyeler: Filipinler, Tayland, Yeni Zelanda; Derinleşen ortaklıklar: Hindistan, Endonezya, Vietnam, Malezya.” şeklindedir.

Ortadoğu’da İsrail, Ürdün, Körfez krallıkları ile ittifak zinciri kurulurken; Afrika’da ortak Afrika Birliği, Latin Amerika’da ana dayanak noktası, Kolombiya seçilmiştir.

Belgede, Afrika’ya hem askeri hem de ekonomik olarak çok özel bir ilgi gösterilmektedir. Ekonomik olarak ABD, “Afrika Büyüme ve Fırsat Eylemi’ni (AGOA), “PowerAfrica”, “TradeAfrica” ve “Doing Business inAfrica” girişimleri ile kıta üzerinde nüfuzunu sağlamlaştırmak ve Çin’in yayılmasını durdurmak istemektedir.

Asya Kıtasında ABD, Çin’i, “Güneydoğu Asya Devletleri Ortaklığı (ASEAN)” ile kuşatmak istemektedir.ABD, daha önce “ulusal güvenliğinin temeli ve ülke dışındaki etkisinin kritik kaynağı” olarak tanımladığı “Dünya Bankası ve IMF’yi yeniden yapılandırarak,“BRICS Bank* ve Çin›in Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi, Batı kontrolünde olmayan alternatif kuruluşların yükselişini” durdurmak istemektedir.

2015 Ulusal Strateji belgesinde ABD, Hindistan’a çok özel önem vermekte, “Hindistan’la ilişki potansiyelinin kilidini açmak” ve “stratejik ve ekonomik ortaklığını güçlendirmek”, gelişen ve büyüyen yeni bir güç olarak Hindistan’ı, Rusya ve Çin’den kopararak yanına almak istemektedir.

ABD‘nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015’de en ilginç nokta, “Türkiye ile olan ilişkilerimizi dönüştürmeye (transformation) devam edeceğiz” şeklinde tek bir cümle ile Türkiye’nin yer almış olmasıdır. Bu noktanın üzerinde ayrıca özel olarak durulması gerekmektedir.

Sonuç: Kaos ve Küresel Savaş (1, 4, 6-10)

ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, “ABD’nin Ulusal Askeri Stratejisi 2015” raporunu açıklarken kullandığı bazı ifadeler, bir “küresel kaos” hatta bir “küresel savaş” öngörülerek belgenin hazırlandığı kanaatini oluşturmaktadır.

Belgenin “Uluslararası Düzen” bölümünde, “bugün halen devam eden uluslararası düzenin, ABD ve ona benzer değerleri savunan ülkeler tarafından 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulduğu ve ABD’nin bu alandaki sorumluluğunun daha fazla olduğuna” özel vurgu yapılmaktadır. Ayrıca belgede “Halbuki revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye başladığı Birleşmiş Milletler’i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığı” ve “dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerikan liderliği ve BM yapısı altında bu şekilde bir düzenle hayatlarına devam etmek istedikleri”… “Aksi halde ABD’nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine düşen sorumlulukları yerine getireceği, bu değerlere saygılı olmayan ülkelerin ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacağının” ifade edilmesi, çok açık bir tehdittir.

Belgede “komşularının bağımsızlığını tanımayan ve hedefine varmak için şiddet kullanmaya hazır…” “Rus askerilerinin Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçılar safında savaştığı” ifade edilerek Rusya; “Asya-Pasifik bölgesinde gerilimlere neden olmakla” Çin suçlanmaktadır.

Raporun bütünü ve satır aralarına mahirane yerleştirilmiş cümleler göz önüne alındığında, ABD’ye göre “kaosun üç ana kaynağı” olduğu görülmektedir:

1- “Mevcut Kurulu Dünya düzenini değiştirmek isteyen, “Revizyonist” olarak nitelenen güçler”; Çin, Rusya ve Türkiye.

2- “Ciddi güvenlik kaygılarına neden olan ülkeler”; İran ve Kore DHC (Kuzey Kore).

3- “Devlet-altı yapılanmalar, şiddete başvuran aşırı örgütler”.

ABD hegemonyasına karşı çıkan ve bu düzenin değiştirilmesi için sürekli eleştiren, Çin, Rusya, İran, Türkiye ve Kore DHC (Kuzey Kore), raporda “revizyonist ülkeler” olarak tanımlanıp tehlikeli düşman kategorisine konmuşlardır. Kurulu küresel düzenin değişmesini istemek, savaş nedeni olarak kabul edilmekte ve “Revizyonist ülkelere” meydan okunmaktadır:

“Hiçbir büyük güç henüz ABD ile askeri bir çatışmaya giremez; ama ABD’nin büyük güçlerden biriyle askeri çatışmaya girme riski artmaktadır.”

Okuyucu, bu ifadeleri, Bush Doktrinindeki ifadelerle mukayese ettiğinde ABD’nin 2000 yılının başından beri bir “küresel savaşa” hazırlandığını kolaylıkla görebilecektir.

Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral MatinDempsey’in, raporun tanıtımında, “ABD’nin büyük bir güçle düşük; fakat gittikçe büyüyen bir savaş ihtimalinin olduğu ve böyle bir çatışmanın muazzam sonuçlar doğuracağına” vurgu yapmış olması, “Kaostan Kaynaklanan Düzen”/(“Yaratıcı Yıkım”/”Düzeltici Savaş”)Teorisinin uygulanmak istendiği anlamına gelebilir.

*- (BRICS bank (New Development Bank/ Yeni kalkınma Bankası): BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinin kurduğu kalkınma bankası).

Kaynaklar

1- National Security Strategy, February 2015);http://www.whitehouse.gov/sites/default/files/docs/2015_national_security_strategy_2.pdf

2- Foster, J.B., ‘ Emperyalizmin Yeni Çağı’, Cosmo Politik, Sayı:6, Sonbahar 2003, S: 12-22

3- Örmeci, O., ABD’nin 2015 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, upa-admin, 13 Şubat 2015.

4- Erhan, Ç., ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, 10 Mart 2015

5- Dilek, C.,A., ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisinin Şifreleri ve Stratejide Türkiye’nin Yeri; http://www.21yyte.org/

6- AA, 2015, Beyaz Saray, Reuters, 2015.

7- Andrew Korybko, ABD 2015 Ulusal Güvenlik Stratejisinin Gerçek İçeriği, Global Research, www.medyasafak.net, 18 Şubat 2015;

8- Güller, M., A., Aydınlık Gazetesi, 10 Haziran 2015.

9- Meyssan, T., (Çev. Nizamettin Karabenk), ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Doktrini bir “Dünya Savaşı”nı mı içeriyor?, 11 Şubat 2015

10- Alagöz, E., A., Amerika’nın Yeni Güvenlik Stratejisi, 18 Şubat 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...