(Milli Gazete)
Giriş
Bu yazıda, “Küresel bir savaş mı” çıkarılmak isteniyor
sorusunun cevabı, “ABD’nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015” (1)
değerlendirilerek aranacaktır.
“ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi (2002) (Bush Doktrini)”
“Baba Bush”un zamanında (1992) Paul Wolfowitz’in
başkanlığında savunma bölümü tarafından hazırlanan gizli bir belgede, gelecekte
ABD’nin karşısına çıkabilecek bir güce müsaade edilmeyeceği belirtilmektedir:
“Stratejimiz şimdi, gelecekte potansiyel bir küresel rakibin
ortaya çıkışına meydan vermeyecek şekilde yeniden ayarlanmalıdır.” (2)
17 Eylül 2002’de kabul edilen ve 20 Eylül 2002’de kamuoyuna
duyurulan “ABD’nin Ulusal Güvenlik Stratejisi (2002) (Bush Doktrini)” belgesi
ile ilgili olarak Kongrede yaptığı konuşmasında Oğul Bush, 10 yıl sonra, aynı
amacı tekrarlamıştır:
“ABD, kendisi üzerinde, müttefikleri ya da dost ülkeler
üzerinde kendi isteklerini gerçekleştirmek isteyen bir düşmandan gelen
girişimleri alt edecek güce sahip olmalıdır ve gelecekte de sahip olacaktır...
Gücümüz, ABD’nin gücünü aşma ya da ona denk olma ümidiyle yeniden askeri
yapılanmaya giden potansiyel düşmanları caydıracak kuvvette olmalıdır.” (2)
“ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015” (1, 3-10)
“ABD’nin 2015 Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi” önceki
strateji belgeleri ve “2015 Yılına Doğru Küresel Trendler” adlı ABD Raporu
(2000) üzerine inşa edilmiştir. Rapor; Giriş, Güvenlik, Refah, Değerler,
Uluslararası Düzen ve Sonuç şeklinde 6 bölümden oluşmaktadır.
Raporun, “Kaostan Kaynaklanan Düzen” ile ilgili konularını
ele alıp değerlendireceğiz.
ABD ve Liderlik (1,3-5)
Sovyetlerin yıkılmasından sonra “ABD’ye meydan okuyabilecek
bir gücün ortaya çıkmaması için ABD, her şeyi yapmalıdır” tarzındaki ana
yaklaşım, “ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015”in omurgasını meydana
getirmektedir. ABD’nin her alanda lider olması gerektiğine/ lider olduğuna özel
vurgu yapılmaktadır (1, 3-5):
* “Evrensel değerler” ve “uluslararası hukuk çerçevesinde”
“amaçlara dayalı liderlik etmek” (leadwithpurpose),
* “Girişimcilik ve güçlü Amerikan ekonomisi ile Amerikan
Ordusu’nun destekleyeceği” “güçlü liderlik İnşa etmek” (leadwithstrength),
* “Hukukun üstünlüğü, demokrasinin korunması gibi kriterlere”
dayanan “örnek lider olmak” (leadbyexample),
* “Dünya barışı ve istikrar” için sorumluluğu paylaştırmayı
öngören “partnerlerle (ortaklarla) birlikte liderlik etmek” (leadwithpartners),
* “ABD’nin askeri, ekonomik, kültürel ve diğer tüm unsurları
üzerine kurulu “bütün enstrümanlarla liderlik etmek” (leadwithalltheinstruments
of U.S. power),
* “Uluslararası düzlemde gücün değişken, göreceli ve dinamik
bir olgu olmasından dolayı “uzun vadeli liderlik etmek” (leadwith a
long-termperspective).
* Arkadan yöneterek liderlik yapmak (leadingfrombehind)
Bush Doktrininde olduğu gibi bu belgede de ABD, dünyada
kendisine rakip tanımamaktadır.
Vekâlet Savaşları (1, 4, 6)
“Partnerlerle birlikte liderlik etmek” ve “arkadan yöneterek
liderlik etmek” vekâlet savaşlarının ruhudur. Dolayısıyla ABD, küresel
hâkimiyete giden yolu üzerinde engel gördüğü her şeyi, öncelikle vekâlet
savaşlarını yöneterek, ortaklarını öne sürerek, kendisi arka planda kalarak
yönetmek gibi bir strateji benimsemiştir. Belgede “Liyakatli ortaklarla
birlikte liderlik edilecek”, “dünyanın birçok yerinde tek başına inisiyatif
alınmayacak” ve “akıllı bir ulusal güvenlik stratejisinin sadece askeri güce
dayanmadığının şuurunda olunacak” denmesi, vekâlet savaşlarının öne çekileceği
ve ABD’ye zararı minimum olacak tarzda yürütüleceği anlamına gelmektedir.
Keza belgede, “Ortadoğu’da ortaya çıkan IŞİD ve benzeri
terör tehlikeleri karşısında orduyu küçültme ve arkadan yönetme stratejisi
uygulamaya devam edilecektir.” “…Şiddet yanlısı aşırılığın ideolojisi ve temel
nedenlerine karşı koymak için diğer ülkelerle birlikte çalışma çabalarımız,
teröristleri savaş alanından sökme kapasitemizden daha önemli olacaktır.”
denmesi, vekâlet savaşlarına ağırlık verileceği anlamına gelmektedir.
“Afrika kıtasında çatışmaların patlak vermesi halinde,
Afrika Birliği gibi bölgesel kuruluşların operasyonel kapasitesini güçlendirmek
ve Afrika Barış Gücü da dâhil olmak üzere, askerle katkı yapabilen ülkelerin
saflarını genişletmek” şeklindeki ifadelerden, vekâlet savaşlarının dünyanın
her yerinde uygulanmak istendiği sonucunu çıkarmak mümkündür.
ABD bu yaklaşımı ile yerli işbirlikçiler aracılığıyla hedef
ülkeleri kaosa sürüklemek ve “kaostan kaynaklanan düzen teorisine” uygun olarak
da bölerek, yeni devletler oluşturmak istemektedir.
ABD’nin bugün Suriye ve Irak’ta PYD/YPG ve PKK’yı ortak
seçmesinin sebebi, Irak ve Suriye’yi minimum zararla, kendi menfaatleri
istikametinde rahatça bölebilmek ve bölgeyi kaosa sürüklemektir.
Kadife Darbeler (1, 4, 7, 8)
“ABD ulusal güvenlik strateji belgesi 2015” kadife darbe
açısından incelendiğinde, kadife darbe yapma amacının, satır aralarına mahirane
bir şekilde gizlenmiş olduğu görülmektedir:
“Dünyadaki siyasi değişimi etkili bir biçimde yönlendirmek
için ABD’nin değerlerini yurt içerisinde yaşatırken küresel olarak da bu
değerleri geliştirmesi gerekiyor. Ortadoğu’dan Ukrayna’ya, Güneydoğu Asya’dan
Amerika’ya kadar, insanlar daha çok özgürlük ve sağlam kurumlar istiyor. Ancak
bu istekler, kredisi tükenmiş otoriter devletlerin destekçileri tarafından aynı
şekilde ters karşılık buluyor, bu da karışıklıklara neden oluyor. Son yıllarda
güvenliğimize tehdit oluşturan bu çabalar demokrasi karşıtı otoriter devletler
tarafından yükseltilmiştir, Rusya›nın Ukrayna›daki saldırganlığı ve Suriye iç
savaşında IŞİD›in yükselmesi bunlar arasında.»
“Mevcut değerlere saygılı olmayan ülkeler, ekonomik ve
siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacaktır.”…“Yeni doğan
demokrasiler desteklenecektir.” (Kadife darbelerin dış destek boyutu)
“ABD değerlerini paylaşmayan ülkelerde, genç liderlerle ve
STK’larla ilişki kurulacak; Hükümet, iş ve sivil toplum alanlardaki geleceğin
liderleri” belirlenecek ve “onların birbiriyle koordine olması sağlanacaktır…”
(Hedef ülkede Kadife Darbe için lider ve çatı örgüt inşa etme boyutu)
Belgede Kadife darbeler için öncelikle hedef gösterilen
ülkeler, “halkalarına yardım yapılacak ülkeler” olarak isimleri
zikredilmektedir:
“ABD hükümeti, Venezuela gibi demokrasinin tam ifasının risk
altında olduğu ülkelerin yurttaşlarının yanında yer alacak…”, “Küba halkının
kendi geleceğini belirleme becerisini en etkin derecede arttıracak şekilde
Küba’ya yönelik yeni açılımlar ilerletilecektir.”
Belgede, ayrıca ABD’nin,“Guatemala, El Salvador, ve Honduras
gibi savunmasız ülkelerle daha derin işbirliği yapacağı” ve “Haiti’nin ve
“öteki Kârayip komşularını yeniden inşasına/ sürdürülebilir bir kalkınmasına
yardım edeceği” bilgileri yer almaktadır.
Dolayısıyla ABD, bu stratejik öngörüleriyle, Orta Amerika,
Kolombiya ve Kârayipler’de Anti Amerikancı, Rusya ve Çin dostu olan tüm ülke
yönetimlerini, kadife darbeler zinciri ile devirmeyi arzu ettiğini ifade etmiş
olmaktadır.
Küresel İttifak Sistemi Kurarak Rusya ve Çin’i Kuşatmak (1,
3, 7, 8)
Belgede yer alan ABD liderliği ile ilgili geniş spektrum göz
önüne alındığında ABD, minimum zararla maksimum kâr elde etmeye
çalışmaktadır.Tehlikeli gördüğü ve gelecekte kendisine meydan okuyacak üç
ülkeyi, Rusya, Hindistan ve Çin, özellikle Rusya ve Çin’i, ittifaklar zinciri
kurarak kuşatmayı ve küresel güç olmalarını engellemeyi, bölgelerindeki
ihtilafları körükleyerek bölgelerine hapsetmeyi hedeflemektedir:
“Güçlü bir Avrupa; küresel güvenlik sorunlarını aşma, refahı
teşvik etme ve uluslararası normları belirlemede bizim vazgeçilmez
ortağımızdır. Balkanlar ve Doğu Avrupa’daki ülkelerin Avrupa ve Avrupa-Atlantik
entegrasyonu arzularını kararlılıkla destekleyeceğiz, Türkiye ile olan
ilişkilerimizi dönüştürmeye (transformation) devam edeceğiz ve Kafkasya’daki
bölgesel ihtilafların çözümünü teşvik ederken, bölgedeki ülkelerle bağlarımızı
geliştireceğiz.”
“…Hindistan’ın kapasitesi, Çin’in yükselişi ve Rusya’nın
saldırganlığı, bunların hepsinin, ana güç ilişkilerinin geleceğine önemli
etkisi olacak.”
ABD, Rusya’yı kuşatmak amacıyla Balkanları, Kafkasları,
Moldova ve Ukrayna’yı içine alacak şekilde NATO’nun genişletilmesini
öngörmektedir. Asya ülkeleri ileilgili öngörülen şema ise “Çekirdek üyeler:
Japonya, Güney Kore, Avustralya; Çevresel üyeler: Filipinler, Tayland, Yeni Zelanda;
Derinleşen ortaklıklar: Hindistan, Endonezya, Vietnam, Malezya.” şeklindedir.
Ortadoğu’da İsrail, Ürdün, Körfez krallıkları ile ittifak
zinciri kurulurken; Afrika’da ortak Afrika Birliği, Latin Amerika’da ana
dayanak noktası, Kolombiya seçilmiştir.
Belgede, Afrika’ya hem askeri hem de ekonomik olarak çok
özel bir ilgi gösterilmektedir. Ekonomik olarak ABD, “Afrika Büyüme ve Fırsat
Eylemi’ni (AGOA), “PowerAfrica”, “TradeAfrica” ve “Doing Business inAfrica”
girişimleri ile kıta üzerinde nüfuzunu sağlamlaştırmak ve Çin’in yayılmasını
durdurmak istemektedir.
Asya Kıtasında ABD, Çin’i, “Güneydoğu Asya Devletleri
Ortaklığı (ASEAN)” ile kuşatmak istemektedir.ABD, daha önce “ulusal
güvenliğinin temeli ve ülke dışındaki etkisinin kritik kaynağı” olarak tanımladığı
“Dünya Bankası ve IMF’yi yeniden yapılandırarak,“BRICS Bank* ve Çin›in Asya
Altyapı Yatırım Bankası gibi, Batı kontrolünde olmayan alternatif kuruluşların
yükselişini” durdurmak istemektedir.
2015 Ulusal Strateji belgesinde ABD, Hindistan’a çok özel
önem vermekte, “Hindistan’la ilişki potansiyelinin kilidini açmak” ve
“stratejik ve ekonomik ortaklığını güçlendirmek”, gelişen ve büyüyen yeni bir
güç olarak Hindistan’ı, Rusya ve Çin’den kopararak yanına almak istemektedir.
ABD‘nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi 2015’de en ilginç
nokta, “Türkiye ile olan ilişkilerimizi dönüştürmeye (transformation) devam
edeceğiz” şeklinde tek bir cümle ile Türkiye’nin yer almış olmasıdır. Bu
noktanın üzerinde ayrıca özel olarak durulması gerekmektedir.
Sonuç: Kaos ve Küresel Savaş (1, 4, 6-10)
ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, “ABD’nin Ulusal
Askeri Stratejisi 2015” raporunu açıklarken kullandığı bazı ifadeler, bir
“küresel kaos” hatta bir “küresel savaş” öngörülerek belgenin hazırlandığı
kanaatini oluşturmaktadır.
Belgenin “Uluslararası Düzen” bölümünde, “bugün halen devam
eden uluslararası düzenin, ABD ve ona benzer değerleri savunan ülkeler
tarafından 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulduğu ve ABD’nin bu alandaki
sorumluluğunun daha fazla olduğuna” özel vurgu yapılmaktadır. Ayrıca belgede
“Halbuki revizyonist bazı ülkelerin son dönemde sıklıkla dile getirmeye
başladığı Birleşmiş Milletler’i yeniden yapılandırma görüşünün doğru olmadığı”
ve “dünya ülkelerinin büyük çoğunluğunun Amerikan liderliği ve BM yapısı
altında bu şekilde bir düzenle hayatlarına devam etmek istedikleri”… “Aksi
halde ABD’nin uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine
düşen sorumlulukları yerine getireceği, bu değerlere saygılı olmayan ülkelerin
ekonomik ve siyasal yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacağının” ifade
edilmesi, çok açık bir tehdittir.
Belgede “komşularının bağımsızlığını tanımayan ve hedefine
varmak için şiddet kullanmaya hazır…” “Rus askerilerinin Ukrayna’nın doğusunda
ayrılıkçılar safında savaştığı” ifade edilerek Rusya; “Asya-Pasifik bölgesinde
gerilimlere neden olmakla” Çin suçlanmaktadır.
Raporun bütünü ve satır aralarına mahirane yerleştirilmiş
cümleler göz önüne alındığında, ABD’ye göre “kaosun üç ana kaynağı” olduğu
görülmektedir:
1- “Mevcut Kurulu Dünya düzenini değiştirmek isteyen,
“Revizyonist” olarak nitelenen güçler”; Çin, Rusya ve Türkiye.
2- “Ciddi güvenlik kaygılarına neden olan ülkeler”; İran ve
Kore DHC (Kuzey Kore).
3- “Devlet-altı yapılanmalar, şiddete başvuran aşırı
örgütler”.
ABD hegemonyasına karşı çıkan ve bu düzenin değiştirilmesi
için sürekli eleştiren, Çin, Rusya, İran, Türkiye ve Kore DHC (Kuzey Kore),
raporda “revizyonist ülkeler” olarak tanımlanıp tehlikeli düşman kategorisine
konmuşlardır. Kurulu küresel düzenin değişmesini istemek, savaş nedeni olarak
kabul edilmekte ve “Revizyonist ülkelere” meydan okunmaktadır:
“Hiçbir büyük güç henüz ABD ile askeri bir çatışmaya
giremez; ama ABD’nin büyük güçlerden biriyle askeri çatışmaya girme riski
artmaktadır.”
Okuyucu, bu ifadeleri, Bush Doktrinindeki ifadelerle
mukayese ettiğinde ABD’nin 2000 yılının başından beri bir “küresel savaşa”
hazırlandığını kolaylıkla görebilecektir.
Bizzat Genelkurmay Başkanı Orgeneral MatinDempsey’in, raporun
tanıtımında, “ABD’nin büyük bir güçle düşük; fakat gittikçe büyüyen bir savaş
ihtimalinin olduğu ve böyle bir çatışmanın muazzam sonuçlar doğuracağına” vurgu
yapmış olması, “Kaostan Kaynaklanan Düzen”/(“Yaratıcı Yıkım”/”Düzeltici
Savaş”)Teorisinin uygulanmak istendiği anlamına gelebilir.
*- (BRICS bank (New Development Bank/ Yeni kalkınma
Bankası): BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika)
ülkelerinin kurduğu kalkınma bankası).
Kaynaklar
1- National Security Strategy, February 2015);http://www.whitehouse.gov/sites/default/files/docs/2015_national_security_strategy_2.pdf
2- Foster, J.B., ‘ Emperyalizmin Yeni Çağı’, Cosmo Politik,
Sayı:6, Sonbahar 2003, S: 12-22
3- Örmeci, O., ABD’nin 2015 Ulusal Güvenlik Strateji
Belgesi, upa-admin, 13 Şubat 2015.
4- Erhan, Ç., ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi, 10
Mart 2015
5- Dilek, C.,A., ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisinin
Şifreleri ve Stratejide Türkiye’nin Yeri; http://www.21yyte.org/
6- AA, 2015, Beyaz Saray, Reuters, 2015.
7- Andrew Korybko, ABD 2015 Ulusal Güvenlik Stratejisinin
Gerçek İçeriği, Global Research, www.medyasafak.net, 18 Şubat 2015;
8- Güller, M., A., Aydınlık Gazetesi, 10 Haziran 2015.
9- Meyssan, T., (Çev. Nizamettin Karabenk), ABD’nin yeni
Ulusal Güvenlik Doktrini bir “Dünya Savaşı”nı mı içeriyor?, 11 Şubat 2015
10- Alagöz, E., A., Amerika’nın Yeni Güvenlik Stratejisi, 18 Şubat 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder