(Milli Gazete)
7 HAZİRAN Genel seçimleri ile 1 Kasım Genel seçimleri
arasında PKK’nın kır gerillası stratejisinden “Kıra Dayalı Şehir Gerillası”
stratejisine geçmesinin çok önemli bir stratejik amacı olmalıdır. Bu nedir
Burada, bu strateji değişikliğinin bölgedeki değişimlerle ve
Kadife darbecilerin Stratejik hedefleri ile bir ilişkisi olup olmadığı
sorgulanacaktır.
“Kır Gerillasından” “Kıra Dayalı Şehir Gerillasına”
Kır ve şehir gerilla mücadelelerinin strateji, metot ve
teknikleri bir birinden farklıdır. Bu farklılıklar, yapılanışa ve mücadelenin
seyrine derinden tesir eder. Şehir gerillasında şehrin içinde kalarak, sade
vatandaş gibi davranarak bir gerilla mücadelesi verilirken bölgeye hâkim olmak
hedeflenmektedir. Kır gerillasında dışarıdan gelmek, vurmak ve kaçmak yerine;
şehir gerillasında şehrin içinde vurmak, sokak sokak savaşmak ve hakimiyet
kurmak esastır. Kır gerillasında lojistik destek dışarıda, mühimmat depoları
dışarıda ve gerilla dışarıda iken şehir gerillasında her şey şehrin
içerisindedir. Kır gerillasında, kırlardan şehirler kuşatılmaya çalışılırken;
şehir gerillasında merkezden çevreye açılmak önemlidir. Şehir gerillasında
önemli hususlardan birisi, halkı korkutarak hakimiyet alma yerine halkın
kalbini, gönlünü kazanarak bir dayanak kitle inşa etmek stratejik hedeftir.
Halkı korkutma, geçici lojistik destek imkanı sağlarken halkın gönlünü
kazanmak, sürekli maddi ve manevi lojistik destek imkanı sağlar. Şehir
gerillasına karşı mücadelede en zor nokta, sade vatandaşla gerillayı
birbirinden ayırabilmektir. Gerilla yerine sade vatandaşa verilen zarar,
gerillanın ekmeğine yağ sürmek, ona yeni insan unsuru kazandırmaktır.
PKK’nın özerk bölgeler ilan ettiği ilçe ve kasabalarda,
barikatlar kurması, yer altından evleri tünellerle bir birine bağlaması, şehrin
değişik yerlerine mayınlar döşemesi ve bölgeye gelen güvenlik güçlerine karşı
şehrin içinde kalarak bir savaş vermesi, şehri terk etmemesi, PKK’nın şehir gerillası
taktiklerini uyguladığının örnekleridir. Eskiden dağdan gelip karakolları basıp
bölgeyi terk ederken şimdi, şehrin içerisinde sade vatandaş görüntüsünde
silahlı bir mücadele vermekte ev ev, sokak sokak savaşmaktadır. Bununla beraber
PKK, kır gerillasını tamamen terk edip şehir gerillası mücadelesi vermektedir
demek yanlıştır. PKK şu an kır ve şehir gerillasını birlikte yürütmektedir. Bu
yeni stratejisini “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı” olarak nitelendirmek
mümkündür (1).
PKK, Türkiye’nin gücünü bilmesine, her geçen gün çok büyük
zayiatlar vermesine rağmen bölgeyi terk etmemekte, direnmekte ve zaman
kazanmaya çalışmaktadır. Bu tavır, bir taraftan Türkiye’deki 1 Kasım seçimleri
sonrası ile diğer taraftan da Irak-Suriye hattında olanlarla ilgilidir. O nedenle
mesele iki eksende ele alınıp değerlendirilmelidir. Bunun için PKK’nin kır
gerillasından “Kıra Dayalı Şehir Gerillasına” geçmesinin nedenlerine
bakılmalıdır. Haziran 2015 seçimlerinden önce Nisan 2015’de PKK’nın yayın
organı Serxwebun Dergisi’nde yayınlanan, “Dördüncü stratejik mücadele dönemi -
4 Devrimci Halk Savaşı’nın hedefleri” başlıklı yazıda, “KCK’nin tümünün
ekonomik, sosyal, hukuki, siyasi, diplomatik, kültürel ve askeri boyutta”
harekete geçirileceği ifade edilmektedir(1). Bu yeni bir stratejinin Kabul
edildiği anlamına gelmektedir.
“PKK Kır Gerillasında Mağlup Olmuştur”
Böyle bir strateji değişikliğine gidilmesinin sebebi, aynı
makalede, “Kır Gerillasına dayalı” bir mücadelenin devlet tarafından karşı
strateji geliştirilerek çökertilip başarısızlığa uğratıldığı şeklinde izah
edilmektedir:
“Düşman bu durumu ‘93-94-95 sürecinde değiştirip köylülüğü
ortadan kaldırdı. Düşman, suyu kurutarak balığı yakalama taktiğine başvurdu.
Gerillanın içinde hareket ettiği halkı yok ederek, gerillayı açığa çıkartıp
avlamak istedi. Bu kadar köy yakma, yıkma, köyleri boşaltma durumu bunun için
gerçekleşti.
1998 yılında gerçekleşen ateşkes ile birlikte dağlık
alanlara çekildik. Bu, 1999 yılında daha çok somutluk kazandı. Haziran 2004
yılından itibaren savaşa başladığımızda, gerillanın mevzilenmesi, örgütlenişi
buna göreydi. Savaşı da buna göre yaptı, bunu aşamadı…
Çünkü ortada köy kalmamıştı, aslında tasfiye edilmişti.
Geriye kalan köyler de, düşman tarafından örgütlendirilmiş köylerdi. Birer
tuzaktılar. Halk desteği sürdürüyoruz diye, düşmanın tuzağına düştük ve
avlandık. Hepsi pusuydu ve bizi ciddi biçimde zorladı…” (1)
Yazıdan anlaşıldığı kadarıyla PKK içerisinde salt kır
gerillasına dayalı bir stratejinin başarılı olamadığına ilişkin ciddi
tartışmalar yaşanmış ve başarısızlık nedenleri sorgulanmıştır. Bu tartışmaların
ve sorgulamaların yapıldığı bir dönemde Abdullah Öcalan şu “üç tür savaş
tarzının” örgüt tarafından değerlendirilmesini istemiştir:
“Bunlardan birincisi, geçmişte olduğu gibi dağa dayalı,
dağda yoğunlaşan savaş tarzının sürdürülmesi, savaş türünün devam
ettirilmesidir. İkincisi, şehirlerde Sovyetik genel bir halk ayaklanmasının
yapılmasıdır. Üçüncüsü ise kıra ve şehre dayalı, birlikte, dengeli ve ortak bir
savaşın geliştirilmesidir.” (1)
“Özerk/Kantonal Yapı” İçin “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığı”
Tartışmanın özünde kır gerillasına dayalı bir mücadele ile
“Bağımsız bir Kürt devletinin” kurulmasına gidecek yolun kilometre taşı olarak
“Özerk ya da Kantonal bir bölge yönetimi” oluşturmanın mümkün olup olamayacağıdır:
“Demokratik Özerklik çözümünü gerçekleştiremedik… Demokratik
Özerklik, yani devletle Demokratik Konfederalizmin yönetim paylaşımı ve
ilişkisinin düzenlenmesini ifade eden, hukuki bir sisteme yol açamadık. O,
Demokratik Özerklik çözümü olacaktı. Bu gerçekleşmedi ve bu biçimde de artık
gerçekleşmeyeceği kanıtlanmış oluyor. Bu durumda yeni bir eylemi, stratejik
değişikliği, Devrimci Halk Savaşı’nı gündeme getiriyoruz. Çünkü aynı durumla
bunu yapamayız.”(1)
PKK, bu stratejik hedefe salt kır gerillasını kullanarak
ulaşamayacağına karar vermiş ve “Kıra Dayalı Şehir Gerillası” stratejisini
benimseyerek kendine yeni bir yol haritası çizmiştir:
“… Kırda ve şehirde dengeli bir biçimde yürütülecek bir
savaştır. Bu, daha makul ve sonuç alıcı görünüyor. Şimdiye kadar yürüttüğümüz
savaş, sadece kıra dayalı yürütülen savaştı. …Ama kesin zafere ulaşmamızı da
engelledi. Ama kırda ve şehirde dengeli bir savaş yürüterek, kendimizi
örgütleme, Demokratik Konfederalizmi örgütleme ve sömürgeci soykırım rejimini
parça parça darbeleyip zayıflatma, geriletme ve sınırlandırma daha çok
gerçekleştirme imkanına sahiptir. Bu bakımdan da biz, Devrimci Halk Savaşı’nın
zemini olarak bunu esas alıyoruz. Onun için geçen yıldan beri dağda, ovada,
şehirde bütünlüklü bir savaştan, savaş güçlerinin her yerde mevzilenmesi,
örgütlenmesi gerektiğinden söz ettik. Buna göre yeni bir yaklaşım içine girdik.
Bu anlamda savaş zeminimiz değişmektedir. Bütün planlamalarımızı bu değişikliğe
göre yapmalıyız” (1).
Çözüm Sürecinde “Kıra Dayalı Şehir Gerillacılığının” Alt
Yapısı İnşa Edilmiştir.
Bu bilgiler ışığında PKK’nın Türkiye’de izlediği
politikasına ve Oslo görüşmelerinde dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş,
Başbakan Müsteşar yardımcısı Hakan Fidan ile PKK yöneticileri Sabri Ok ve
Mustafa Karasu arasında geçen konuşmalara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan
Davutoğlu’nun ve bazı AKP yöneticilerinin yaptıkları açıklamalara baktığımızda,
yaklaşık 2009 yılından bu yana PKK’nın, “Kıra Dayalı Şehir Savaşı” stratejisini
benimsediği, buna ilişkin bir alt yapı çalışması yaptığı ve “çözüm sürecindeki”
çatışmazlık ortamında şehirlerde mevzilenerek şehir gerillasına hazırlandığı
anlaşılmaktadır (2, 3). Diğer taraftan bu süreçte Suriye’de kazanılan şehir
gerillası deneyimleri, Türkiye’ye aktarılmış, kadrolar buna göre eğitilip
konumlandırılmıştır.
Çözüm sürecinde PKK Türkiye’de iki eksen boyunca mevzilenmiş
ve gerekli alt yapı çalışmaları yapmıştır: Birinci Eksen, Irak-Suriye sınır
boyu; İkinci Eksen, Ağrı-Iğdır-Kars-Ardahan-Erzurum hattıdır. Birinci eksende
Irak-Suriye’den ikinci eksende de Ermenistan’dan lojistik destek sağlanmıştır.
Ermenistan, ikinci Kandıl olarak görülmekte ve nitelendirilmektedir. Cemil
Bayık’ın bu amaçla en yakın adamlarından olan Yusuf Şek’i eyalet sorumlusu
olarak bölgeye gönderdiği bilinmektedir (4).
Sonuç: HDP İle PKK’yi Özdeşleştirme Hatasına Düşmemek
Türkiye, 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında Kadife
Darbeci Şer ittifakı (ABD-İsrail-İngiltere-AB) tarafından PKK üzerinden
Ermenistan-Irak-Suriye üçgeninde bir kıskaca alınmak istenmiştir. Bu kıskaç
operasyonu, 1 Kasım sonrasında daha da kesifleşebilir ve PKK, Güneydoğu’nun
tümünü kapsayacak tarzda özerklik ilan edip Türkiye’nin her tarafında çok yoğun
eylemler zincirini başlatmak isteyebilir. Bugünden başlatılan “Özerklik ilanlarına”
ve “İç savaş” çığırtkanlıklarına bu açıdan bakılmalıdır. Bu noktada KCK, PKK,
DHKP-C, PYD, İŞİD, TİKKO ve TKPML gibi terörist örgütler arasında tam bir
ittifak kurulduğu, birlikte hareket ettikleri göz önüne alınmalıdır. Ayrıca
Kadife Darbeci şer ittifakının Mason-Sabatayist-Boğazın Baronları ve bunların
gizli ortaklarından oluşan bir iç şer ittifakının olduğu unutulmamalıdır.
Türkiye, Suriye meselesinden uzaklaştırılıp hem kendi içine
kapatılmak hem Suriyeleştirilmek ve hem de, öncelikli olarak/ilk adım olarak,
zihnen bölünmek istenmektedir. Herkesin bunu görmesi ve sorumlu davranması
gerekmektedir.
Bu şeytanı ittifaka karşı, toplumun genelini kuşatacak,
seviyeli, istikrarlı bir ittifak grubu çıkarılmalıdır. Bunun için dışlayıcı,
suçlayıcı ve kamplaştırıcı bir dil kullanılmamalıdır.
HDP ile PKK’ı özdeşleştirici ve birbirine kenetleyici bir
dil yerine ayrıştırıcı bir dil, tutum ve tavır ortaya konmalıdır. Aksi taktirde
HDP üzerinden PKK ve yaptıkları, HDP’ye rey vermiş seçmenler indinde meşrulaştırılmış
olabilir ve PKK çok ciddi bir halk desteği sağlayabilir. Bu ülkede “Dinimden
dönerim de Partimden dönmem”(!) anlayışının hala daha etkin olduğu, göz ardı
edilmemelidir. Bütün siyasi partilerin ve gönüllü kuruluşların bu gerçeği
görmesinde fayda vardır. Buna karşılık HDP de, PKK ile arasına ciddi bir mesafe
koymalı “Özerklik ilanı” ve “İç savaş” çığırtkanlığı yapan HDP mensuplarını
uyarmalı gerekirse partiden tasfiye etmelidir. MHP de, HDP’ye karşı kullandığı
dili ve takındığı tavrı değiştirmelidir.
Milli Görüş kadroları, meseleye bu açıdan yaklaşmalı, ülkeyi
birleştirici, bütünleştirici ve kaynaştırıcı bir politika ortaya koymalı, bir
dil ve söylem kullanmalıdırlar.
Kaynaklar
1- Çiçek, N., PKK’NIN Yeni Stratejisi: ‘Şehir
Gerillacılığı’, Timetürk 08.09.2015
2- Çakmaklı Ş., Şehirlere Bomba Yerleştirilirken Kimlerin
İzlediğini Açıklıyoruz,
Odatv.Com, 08.09.2015.
3- Zaman 08.09.2015.
4-Takan, A., PKK’nın ilk Kantonu; Ağrı-Iğdır-Kars-Ardahan Hattı, Yeniçağ, 23.07.2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder