(Milli Gazete)
Giriş
Geçen yazıda Türkiye’nin 10 ciddi olayla birlikte Taksim
Kadife Darbe sürecinin 12. Aşamasına sokulduğunu ifade ederek şu soruların
cevaplarının aranması gerektiğini belirtmiştik:
• Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt yapı
çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren PKK, kendi alt yapı çalışmalarını
daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken, HDP, 80 milletvekili ile Meclis’e
girmişken ve kimse kendilerine dokunmaz iken, yaptıkları tüm faaliyetlere çözüm
süreci aşkına göz yumulurken, beklemeyip 7 Haziran seçimlerinden sonra niçin
terör eylemlerine başvurmuş, silahlı mücadeleyi başlatmıştır
• PKK’nın terör eylemlerine başlaması ile Kadife Darbeci
ekibin stratejisi arasında bir ilişki var mıdır
• Türkiye’deki gelişmelerin bölgedeki, özellikle,
Suriye’deki son gelişmelerle bir ilgisi var mıdır
• Kaç PKK vardır Şu an eylemleri yürüten PKK hangi PKK’dır
• PKK’ya yeni bir isim ve şekil verilerek meşrulaştırılmak
mı istenmektedir Yoksa PKK, taşeron bir örgüt olarak ömrünü tamamlamış olup
tasfiye mi edilmek ya da El Kaide konumuna mı getirilmek istenmektedir
Geçen yazının sonuç bölümünde niçin Sorusu sorulduktan
sonra, “7 Haziran seçimlerinin hemen arkasında bu denli yoğun bir değişim
yaşanması, 1 Kasım seçimlerine doğru çok daha farklı ve kanlı olayların
planlandığı ve yürürlüğe sokulmak istendiği anlamına gelmektedir… Uzun zamandır
intihar saldırısı gerçekleştirmeyen örgüt, yeniden intihar saldırıları
düzenlemeye başlamıştır… Dikkat edilmesi gereken nokta, dikkatler hep Güneydoğu
bölgesine yoğunlaşmışken Batı bölgelerinde şok yapacak olay/olayların
başlatılma ihtimalinin var olmasıdır. Üniversitelerin yangın yerine çevrilmesi
hedeflenmiş olabilir. Kadife Darbelerde “dolaylı harp stratejisi” uygulandığı
göz ardı edilmemelidir.” Şeklinde yapılan bir değerlendirmeyle Türkiye’yi
yönetenlerin ve Parlamento dışında siyaset yapanların dikkatini bir tehlikeye
çekmek istemiştik.
Bu yazıdan sonra, 10.10. 2015’de, HDP’nin Ankara’da
düzenlediği “Barış mitinginde” iki canlı bombanın girişimi ile şimdilik 99
kişinin öldüğü 400 civarında insanın yaralandığı, kanlı, vahşi ve kahpe bir
eylem gerçekleştirilmiştir.
Burada, bu olay ele alınıp değerlendirilecektir.
Suruç Provokasyonunda Taktik Amaçlar
Kürt olmayan 34 sosyalist gencin Kobani’ye gitmek üzere
Suruç’a gitmesi ve orada basın toplantısı yaparlarken bomba patlatılarak
öldürülmeleri, Taksim Kadife darbe sürecini yepyeni bir aşamaya (11. aşama)
sokmuştur. Kadife darbeciler tarafından gerçekleştirilen 20.07.2015 Suruç
provokasyonu, Türkiye’yi topyekûn yeni eylemler zincirine sokmanın başlangıç
adımı idi. Ankara provokasyonunu ele almadan önce Suruç provokasyonunda Kadife
Darbeci ekibin hedeflemiş olduğu taktik amaçları hatırlamamızda fayda vardır:
• Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tekrar Seçim” İsteği ile AKP’den
kopan seçmenin pişmanlık duyarak tekrar AKP’ye rey vermesinin engellenmesi,
• Türkiye’nin Suriye’nin Kuzeyinde Akdeniz’e ulaşacak bir
koridoru, PYD’nin kontrol etmesine müsaade etmeyeceğini açıklamasından dolayı,
Türkiye’nin Suriye ve bölge ile ilgilenmesini engelleyip içe kapanması.
• ABD’nin İncirlik Üssünü Operasyonlarda Kullanmak Üzere
İstemesine Türkiye’nin izin vermesinin sağlanması,
• Türkiye’nin, Suriye’den gelen Göç Dalgasının Engellenmesi
için Suriye’nin Kuzeyinde Bir Tampon Bölgenin Oluşturulmasını İstemesinin
engellenmesi,
• Bölgenin Büyük Ortadoğu, Büyük İsrail ve 2. Sevr Projeleri
kapsamında Hukuki bir statüye kavuşturulması.
• PKK ve HDP yöneticilerinin “Özerklik istekleri” ve “bölgede
çıkan petrolden pay istemelerine”, seçim sonrasında meşruiyet kazandırma
anlamında bir psikolojik zemin hazırlamak ve seçim sonrasında Güneydoğu’da
özerklik ilan edilmesini sağlamak.
Suruç provokasyonu ile birlikte genel olarak Kürt olmayan 34
gencin değişik illerdeki cenazelerinde, sendikalar, odalar başta olmak üzere
değişik örgütler, çok farklı eylemler düzenleyerek Türkiye’yi yüksek bir
gerilim ortamına sokarak, var olan fay hatlarını daha da yüksek enerji ile
doldurarak bir kaos ortamına sürüklemek hedeflemekteydiler. Suruç provokasyonu
ile Kadife Darbeci şer ittifakı (ABD-İsrail-İngiltere-AB), birbirleri ile tezat
teşkil eden, karmaşık birçok eylemi gerçekleştirmeyi planlamışlardı.
Haziran seçimleri sonrasında AKP’ye rey vermeyen
seçmenlerin, “büyük bir pişmanlık içerisinde olduğu”, “hata yaptıklarının
farkına vardıkları”, “hatalarını düzeltmek istedikleri” şeklinde yoğun bir
psikolojik kampanya medyanın belli bir kesiminde yer almış; bir erken seçim
olduğu takdirde, AKP’nin reylerinin en az %3-4 puan daha artacağı noktasında
bir kamuoyu oluşturulmuştur. Bu kampanya içerisinde “tekrar seçim” olduğunda,
dini hassasiyeti yüksek olan Kürt seçmenin, HDP’den vazgeçip AKP’ye dönmesi
için uygun bir psikolojik ortam meydana geldiği kanaati oluşmuş ya da oluşturulmuştur.
Bu nedenle Kadife Darbeci Kadro, Kürt seçmenini, AKP’ye karşı daha da tepkili
hale getirip HDP’de saflarını sıklaştırmak ve Kadife Darbe sürecini daha da
olgunlaştırmak amacıyla 11 Mayıs 2013 Reyhanlı, Kobanı, 5 Haziran 2015
Diyarbakır Provokasyonuna benzer bir provokasyonu Suruç’ta devreye sokmuştur.
Suruç provokasyonu ile birlikte eş zamanlı olarak her yerde
AKP, IŞİD ittifakının var olduğuna ve “AKP’nin IŞİD aracılığıyla Kürt Halkını
ve ‘Türk Solunu’ susturmak istediğine” ilişkin bir kamuoyu oluşturmak üzere
yoğun algı operasyonu yapılmıştır. Bu psikolojik harekât, bir erken/tekrar
seçimde Kürt seçmenin tekrar AKP’ye geri dönmesini engellemek, AKP’de var olan
Kürt olsun veya olmasın bazı seçmenlerin diğer partilere kaymasını sağlamak
amaçlı idi.
Diğer taraftan Suruç Provokasyonu ile Türkiye’ye, Büyük
Ortadoğu ve Büyük İsrail projelerini engellemeye kalkmaması mesajı verilmek
istenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, Suruç Provokasyonu’nun
amacının, sadece bir siyasi iktidarın iktidardan düşürülmesi değil; aynı
zamanda Türkiye’yi bölünmeye götürecek, bir sürecin de önemli bir aşaması
olduğudur.
Türkiye, 24 Temmuz 2015’de PKK-İŞİD eksenli güvenlik
operasyonlarını, Türkiye-Irak-Suriye hattında yoğun bir şekilde başlatarak,
Suruç Provokasyonu ile Türkiye’nin dört bir tarafında yapılması öngörülen
cenaze eylemlerini engellemiş; harekât sürecinde bölge halkına zarar vermemiş,
böylelikle Kadife Darbecilerin Suruç Provokasyonu ile ilgili bütün planlarını
altüst etmiştir.
Ankara Provokasyonu
Türkiye, PKK-İŞİD-DHKPC operasyonlarını anında başlatarak ve
kararlı bir şekilde yürüterek Kadife Darbeci Kadronun Suruç Provokasyonunda
öngördükleri taktik hedeflere ulaşmalarını engellemiştir. Türkiye’nin,
Güneydoğusunda PKK tarafından ilan edilen özerk bölgeleri, kaosa sebebiyet
vermeyecek tarzda ortadan kaldırması, 1 Kasım seçimleri sonrasında ilan
edilmesi düşünülen “Kürdistan özerk bölgesi” ilanı planını suya düşürmüştür. İç
savaş çığırtkanlıklarına verdiği bu sert cevap, Suruç Provokasyonunda öngörülen
taktik hedeflerin birçoğunun engellenmesini sağlamıştır. Ankara Provokasyonu,
Suruç Provokasyonu ile hedeflenmiş olan fakat elde edilemeyen mevzilerin elde
edilmesi amaçlı ileri bir operasyonudur. Kadife darbeci Kadronun hem siyasi
iktidarı düşürmek hem de iç savaş çıkartarak Türkiye’yi Suriyeleştirme amaçlı
bir girişimidir.
Ankara’nın göbeğinde iki canlı bombanın bir katliama
sebebiyet vermesi, Türkiye’yi karıştırmış, Suruç Provokasyonunda öngörülen
fakat gerçekleştirilemeyenler, Türkiye’nin her tarafında sol sendikalar, odalar
ve bazı STK’lar aracığıyla gösteri ve sokak eylemleri yapılarak
gerçekleştirilmiştir. Süreç devam etmektedir. Çözülmeye yüz tutmuş Sol-HDP
ittifakı, Kadife Darbeci Kadronun Ankara Provokasyonu ile birliktelik
sağlamlaştırılmıştır. Bu ittifakla eylemler üniversitelere sıçratılmıştır.
Ankara Provokasyonunda tıpkı Suruç Provokasyonunda da olduğu
gibi dikkatler hep piyonlara çekilerek organizasyonun beyni gizlenmektedir.
Olay, bu coğrafyada piyon olarak kullanılan örgütlerden olan İŞİD ile
irtibatlandırılmakta ve AKP- İŞİD ilişkisinin var olduğu iddia edilmektedir.
Çünkü Kürt Halkının tüm renklerinin İŞİD’e özel bir düşmanlığı vardır.
Dolayısıyla bu psikolojik harekâtın ana hedeflerinden birisi, AKP, İŞİD
ilişkisi kurularak bir taraftan AKP’ye rey verecek olan pişman olmuş Kürt
seçmenin geri dönüşünü engellemek; diğer taraftan 7 Haziran seçimlerinde AKP’ye
rey vermiş olan Kürt seçmenleri AKP’den koparmaktır. Bu, özellikle Güneydoğu
Anadolu bölgesinde gerçekleştirilmek istenmektedir.
Sonuç: Türkiye’de Sosyolojik Bir Savaş: Türkiye’yi Zihnen
Bölmek
Bütün bu operasyonların beyni, Kadife Darbeci Şer İttifak
(ABD-İsrail-İngiltere-AB) olmakla beraber olayın sonuçlarından yararlanmak
isteyen hatta katkıda bulunmak isteyen/bulunan Rusya- İran- Çin- Suriye
İttifakı olabilir. Hem birinci hem de ikinci ittifaka Türkiye içinden destek
veren/verecek olan güç odakları mevcuttur. Türkiye’nin 1980 öncesine götürülmek
istendiği görülmelidir. O nedenle hem Türkiye’yi yönetenler hem de Parlamento
dışında siyaset yapan Gönüllü kuruluşlar/Cemaatler/Hareketler, bu ittifakların
Türkiye’ye karşı birlikte hareket etmesine mani olucu politikalar
geliştirmelidir. Unutulmasın ki siyaset çare bulma ilmidir ve herkese savaş
açmak, iyi bir siyaset değildir.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde reylerin kahir ekseriyetinin,
mümkünse tamamının HDP’ye gitmesi, Kadife Darbeci ekip tarafından arzulanmakta
ve planlanmaktadır. Böyle bir durum meydana geldiğinde Türkiye, zihnen bölünmüş
olacaktır. Ankara Provokasyonunun ana hedeflerinden birisi de budur. Bu,
görülmelidir.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kürt seçmenden HDP, AKP ve
Saadet Partisi rey alabilmektedir. Saadet Partisi, Güneydoğu Anadolu’daki Kürt
seçmenden rey alabilecek önemli partilerden biridir. AKP’ye kırgın dini
hassasiyeti yüksek Kürt seçmenin, Saadet Partisi’ne rey vermesinin sağlanması
gerekmektedir. Bunu başarmak, Milli Görüş kadrolarının tarihi sorumluluğudur.
Bununla beraber AKP kadroları da, Güneydoğu’da AKP’ye rey vermeyecek seçmeni,
Saadet Partisi’ne yönlendirmelidir. Bu da, AKP kadrolarının tarihi
sorumluluğudur. Unutmamak gerekir ki Türkiye, bir sosyolojik savaşla karşı
karşıya olup şimdilik zihnen bölünmesi istenmektedir.
O nedenle Milli Görüş kadroları, RP’nin 1993 yılındaki
kongresinde Erbakan Hocanın yaptığı konuşmayı ve Kürt meselesi ile ilgili daha
başka konuşmalarını kitaplaştırıp Güneydoğu Anadolu’da dağıtmak, kafası karma
karışık edilmiş Kürt seçmenin kalbini ve gönlünü fethetmek zorundadır.
Henüz Vakit Varken!
Yarın çok geç olabilir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder