(Milli Gazete)
Giriş
Bugün Türkiye, aşağıdaki eylemler ile Taksim Kadife Darbe
sürecinin 12. Aşamasına sokulmuştur. Bu yeni aşamada, şimdilik, aşağıdaki eylem
türleri belirgin bir şekilde öne çıkmaktadır:
1- Güneydoğu’da PKK merkezli terör eylemleri yoğunlaşmış ve
yaygınlaşmıştır.
2- Güneydoğu’nun değişik ilçelerinde PKK-HDP “özerklik ilan
etmekte” ve “iç savaştan” bahsetmektedir.
3- HDP yöneticileri bölgeden çıkan “petrolden pay
istemektedir”.
4- 1. ve 2. Maddeler kapsamında vuku bulan olaylarla ilgili
olarak Türkiye, Suriye- Irak hattı başta olmak üzere PKK’nin tüm mevzilerine
karşı topyekûn bir savaş başlatmıştır. İlgili tüm yerlerde sokağa çıkma yasağı
getirilmekte, bölge tecrit edilmekte ve halka zarar vermeyecek tarzda şehir
gerilla taktikleri göz önüne alınarak PKK ve işbirlikçileri tasfiye
edilmektedir.
5- Dünya kamuoyuna Taksim Gezi parkı hadiselerinde olduğu
gibi “Türkiye’de İç savaş görüntüsü” verilmeye çalışılmakta, bu kapsamda HDP
yöneticileri, değişik açıklamalar yapmakta ve bir psikolojik harekât
yürütmektedirler.
6- Basın hürriyeti kapsamında istenmeyen olaylar vuku
bulmaktadır: Hürriyet gazetesine baskın yapılması, Aydın Doğan’ın
Cumhurbaşkanı’na mektuplar yazması, Ahmet hakan’ın dövülmesi.
7- Basın hürriyeti kapsamında yabancı basın, uluslararası
kuruluşlar ve bölgesel ve küresel güçler, Türkiye’yi farklı dozajlarda kınayan
açıklamalar yapmaktadırlar.
8- Seçim sandıklarının daha güvenli yerlere alınması ile
ilgili yoğun bir tartışma yapılmış ve akabinde YSK sandıkların başka yere
taşınmamasına karar vermiştir. Güvenlik gerekçeleri ile yapılmak istenen
değişiklik, YSK’nın hangi gerekçesiyle yok sayılmıştır Bu Kadife Darbeci ekibin
bir operasyonu mudur Yoksa siyasi iktidarın keyfi davranışı mıdır
9- Çözüm sürecinde Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki kamu
görevlilerinin görevlerini ihmal ettiğine dair tartışmalar yapılmaktadır.
10- Rusya ve Çin Suriye’de yeniden konumlanmaktadır. Rus
uçakları angajman kurallarını ihlal etmekte ve Türk uçaklarına artarda tacizde
bulunmaktadır. Türkiye’deki Taksim Kadife Darbe sürecinin önemli aşamalarının
hep Irak-Suriye Hattı üzerinden şekillendirildiğini göz önüne aldığımızda; Rus
uçaklarının tacizlerinin, Türkiye’deki kadife darbe süreci ve PKK eylemleri ile
ilişkisi olup olmadığı üzerinde düşünülmelidir.
Bu olayları göz önüne aldığımızda, doğru bir analiz
yapabilmek için şu soruların cevapları, gerçekçi bir şekilde, duygusallıktan
arınmış olarak verilmelidir:
• Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt yapı
çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren PKK, kendi alt yapı çalışmalarını
daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken 7 Haziran seçimlerinden sonra niçin
terör eylemlerine başvurmuştur
• PKK’nın terör eylemlerine başlaması ile Kadife Darbeci
Ekibin stratejisi arasında bir ilişki var mıdır
• Kaç PKK vardır Şu an eylemleri yürüten PKK hangi PKK’dır
• PKK’ya yeni bir isim ve şekil mi verilmek istenmektedir
Yoksa PKK, bir taşeron örgüt olarak ömrünü tamamlamış olup tasfiyemi edilmek ya
da El Kaide konumuna mı getirilmek istenmektedir
• Türkiye’deki gelişmelerin Suriye’deki son gelişmelerle bir
ilgisi var mıdır
Kadife Darbelerin Genel Özelliği
Kadife darbeler, seçim endeksli, dış destekli, gayrı
memnunlar ittifakına ve gerilime dayalı, seçim öncesi, esnası ve sonrasında
sokak hâkimiyeti kurarak ve genellikle yumuşak güç (Hard Power) kullanarak
(zaman zaman, özel amaçla sert güç kullanılmaktadır), siyasi iktidarları
düşürmeyi, ülkeleri bölmeyi hedefleyen yeni darbe türüdür.
Taksim “Gezi Parkı” olayları ile Türkiye’de fiilen Kadife
Darbe süreci başlatılmıştır. Kadife darbelerin seçim odaklı olmasını göz önüne
aldığımızda Reyhanlı olaylarının başladığı zaman itibarıyla Türkiye’nin önünde
mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 genel seçimleri olmak
üzere üç seçim dönemi vardı. Taksim Gezi Parkı eylemleri ile birlikte
başlatılan Kadife Darbe sürecinin ana stratejisi, en azından bu üç seçim dönemi
göz önüne alınarak çizilmişti. AKP’ye vurulacak öldürücü darbe, genel seçimler
olarak planlanmış, strateji ve taktikler, buna göre uygulanmıştır.
Genel olarak dini hassasiyeti yüksek olan camia, özel olarak
da AKP yönetici kadroları, Taksim Gezi Parkı olayları ile fiilen başlatılan
kadife darbe sürecini ve bu sürece ilişkin ana stratejiyi görememiştir.
Kendilerinin “Üst Akıl” olarak nitelendirdikleri küresel gücün stratejisinin,
mahalli seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile bozulduğu, başarısızlığa
uğratıldığı, dolayısıyla tehlikenin bertaraf edildiği zehabına kapılmışlardır.
O nedenle de 7 Haziran 2015 genel seçim stratejisini, yanlış temeller üzerine
inşa etmiş ve tek başına iktidar olamama gibi bir sonuçla karşılaşmışlardır.
Kadife Darbeciler, siyası iktidara istedikleri öldürücü darbeyi belki
vuramamışlardır. Ancak mutlak hâkim konumundan onu uzaklaştırmışlar ve
otoritesini ciddi bir şekilde sarsmışlardır.
Tekrar seçim sürecinde Kadife darbeciler, siyasi iktidara
daha da öldürücü bir darbe vurmayı, gücünü daha da aşağıya çekmeyi
öngördüklerini, bunun için de, yeni taktikler geliştirdiklerini söylemek bir
abartı olarak görülmemelidir.
Kadife Darbelerin en temel özellikleri, diktatör inşa edip
tüm gayrı memnunları diktatöre karşı eylem birliğine sokmak, asker ve polis
gücünü tarafsız hale getirmek ya da üstü kapalı desteklerini almak ve yargının,
siyasi iktidarın elini kolunu bağlayıcı kararlar almasını sağlamaktır.
Diktatöre karşı mücadelede özgürlükler ve özellikle basının özgürlüğü çok
önemli bir husustur. Özgürlük kampanyası üzerinden dış basının ve uluslararası
kuruluşların ve güçlerin desteğini almak hedeflenmektedir.
Diğer taraftan eylemlerin sürekli hale getirilmesi ile
siyası iktidarın yıpratılması sağlanarak siyasi iktidarla bürokrasi arasındaki
ilişkilerin bozulması ve bürokrasinin işleri savsaklaması ya da geciktirmesi
sağlanmaya çalışılır. Ya da güç, siyasi iktidardan asker, polis ve yargıya
geçer. Böylelikle siyasi iktidar etrafında oluşan ittifakın yavaş yavaş
çözülmesi sağlanır. Eğer siyasi iktidar, bu gerçeği göremez, kendi ittifak
zincirini sağlamlaştıramaz, kendi dışındaki siyası parti ve gönüllü kuruluşları
dışlar ve suçlar, bürokrasiyi emir eri olarak görmeye devam eder ve hatta
suçlarsa, Kadife darbecilere yardımcı olmuş olur.
Bugün Taksim Kadife Darbe sürecinin 12. aşaması
diyebileceğimiz bir aşamada, Güneydoğu’da Terör eylemlerinin yoğunlaşması,
basın hürriyeti kapsamında vuku bulan olaylara (Hürriyet gazetesine baskın
yapılması, Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanına mektuplar yazması, Ahmet Hakan’ın
dövülmesi…) ve seçim sandıklarının daha güvenli yerlere alınması ile ilgili
yapılan tartışmalara ve YSK’nin verdiği karara bu açıdan bakılmasında fayda
vardır. Ayrıca Çözüm sürecinde PKK’nin eylemlerine karşı vali-polis-jandarma
düzleminde kamu görevlilerinin görevlerini yapmadıklarına ilişkin yapılan
tartışmalar, suçlamalar, siyaset- bürokrasi ilişkisini zedelemekte ve bir güven
bunalımı ortaya çıkarmaktadır.
PKK Terör Eylemleri
Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt yapı
çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren PKK, kendi alt yapı çalışmalarını
daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken, niçin 7 Haziran seçimlerinden sonra
çok yaygın bir şekilde terör eylemlerine başvurmuştur. Evet niçin
PKK, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden bir ay sonra,
07.07-10.08.2015 tarihleri arasında 36 gün içerisinde çok sistematik bir
şekilde, gittikçe artan dozda ve farklı bölgelerde eş zamanlı eylemler
yapmıştır ve bugün yapmaya da devam etmektedir. Medyaya yansıdığı kadarıyla 36
gün içerisinde yaklaşık 194 terör eylemi gerçekleştirmiştir (1).
PKK, yol kesmek, barikat kurmak, yola hendek açmak, güvenlik
birimlerine pusu kurmak, mayın ve patlayıcı madde döşemek ve uzaktan kumanda
ile patlatmak, roketatar ve uzun namlulu silahlarla ateş açmak, suikast
düzenlemek, gasp etmek, kimlik sormak, mahkeme kurmak, göçe zorlamak, haraç
almak, dağa insan kaçırmak, karakolları basmak, helikopterlere ateş açmak,
demiryollarına sabotaj yapmak, şantiyeleri basmak ve makinelerini yakmak,
Şehirlerin giriş ve çıkışlarını tutmak, bölge kontrolü yapmak, kurtarılmış
bölgeler ilan etmek, şehirlerarası geçiş güzergâhlarını, demiryollarını kontrol
altına almak, enerji hatlarına, enerji kaynaklarına sabotaj yapmak gibi dozajı
gittikçe artan eylemler yapmıştır. Kurtarılmış bölge kabul ettiği yerlerde özel
barınaklar, silah depoları ve özel tüneller yapmış, özel istihbarat ağı
kurmuştur.
Diğer taraftan PKK eylemlerinde; roketatar, anti tank roket,
uzun namlulu silah, ağır makineli tüfek, AK-47 kalaşnikof, havan topu, doçka,
el bombası, el yapımı patlayıcı, TNT, C4 ile TNT ve C4 karışımı A4 tipi plastik
patlayıcı türü silahlar kullanmaktadır. Yapılan eylemlerde güçlü istihbarat ağı
ve bilgisinin olduğu anlaşılmaktadır. Kırsal kadro şehirlerarası yollarda eylem
yaparken, örgütün gençlik yapılanması Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi
(YDGH) tarafından il ve ilçe merkezlerindeki yollar kapatılmaktadır (1). Kır
gerillası ile şehir gerillası birleştirilmeye çalışılmaktadır. Eylemlerde
genellikle pusu kurulmakta ardından mayınlı, bombalı düzenekler ile silahlı
saldırılar yapılmaktadır. Uzun zamandır intihar saldırısı gerçekleştirmeyen
örgüt, yeniden intihar saldırıları düzenlemeye başlamıştır. Diğer taraftan PKK,
TKPM-L ve TİKKO gibi örgütlerle işbirliği içerisinde eylemler yapmaktadır.
Sonuç: Niçin
Bu denli örgütlenmiş bir yapı, HDP, 80 milletvekili ile
meclise girmişken ve kimse kendilerine dokunmaz iken, yaptıkları tüm faaliyetlere
çözüm süreci aşkına göz yumulurken, niçin beklemeyip silahlı mücadeleyi
başlatmıştır
7 Haziran seçimlerinin hemen arkasında bu denli yoğun bir
değişim yaşanması, 1 Kasım seçimlerine doğru çok daha farklı ve kanlı olayların
planlandığı ve yürürlüğe sokulmak istendiği anlamına gelmektedir. Dikkat
edilmesi gereken nokta, dikkatler hep Güneydoğu bölgesine yoğunlaşmışken Batı
bölgelerinde şok yapacak olay/olayların başlatılma ihtimalinin var olmasıdır.
Üniversitelerin yangın yerine çevrilmesi hedeflenmiş olabilir.
Kadife Darbelerde dolaylı harp stratejisi uygulandığı göz
ardı edilmemelidir.
Kaynaklar
1- Önenli Güven, M., PKK: 31.07-10.08.2015 Dönemi
Eylem Analizi, 21.YY. Enstitüsü 12.08.2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder