16 Ekim 2015 Cuma

TAKSİM KADİFE DARBE SÜRECİNİN TEKRAR SEÇİM AŞAMASI: Türkiye’yi Suriyeleştirmek - 1

 (Milli Gazete)

Giriş

Bugün Türkiye, aşağıdaki eylemler ile Taksim Kadife Darbe sürecinin 12. Aşamasına sokulmuştur. Bu yeni aşamada, şimdilik, aşağıdaki eylem türleri belirgin bir şekilde öne çıkmaktadır:

1- Güneydoğu’da PKK merkezli terör eylemleri yoğunlaşmış ve yaygınlaşmıştır.

2- Güneydoğu’nun değişik ilçelerinde PKK-HDP “özerklik ilan etmekte” ve  “iç savaştan” bahsetmektedir.

3-  HDP yöneticileri bölgeden çıkan “petrolden pay istemektedir”.

4- 1. ve 2. Maddeler kapsamında vuku bulan olaylarla ilgili olarak Türkiye, Suriye- Irak hattı başta olmak üzere PKK’nin tüm mevzilerine karşı topyekûn bir savaş başlatmıştır. İlgili tüm yerlerde sokağa çıkma yasağı getirilmekte, bölge tecrit edilmekte ve halka zarar vermeyecek tarzda şehir gerilla taktikleri göz önüne alınarak PKK ve işbirlikçileri tasfiye edilmektedir.

5- Dünya kamuoyuna Taksim Gezi parkı hadiselerinde olduğu gibi “Türkiye’de İç savaş görüntüsü” verilmeye çalışılmakta, bu kapsamda HDP yöneticileri, değişik açıklamalar yapmakta ve bir psikolojik harekât yürütmektedirler.

6- Basın hürriyeti kapsamında istenmeyen olaylar vuku bulmaktadır: Hürriyet gazetesine baskın yapılması, Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanı’na mektuplar yazması, Ahmet hakan’ın dövülmesi.

7- Basın hürriyeti kapsamında yabancı basın, uluslararası kuruluşlar ve bölgesel ve küresel güçler, Türkiye’yi farklı dozajlarda kınayan açıklamalar yapmaktadırlar.

8- Seçim sandıklarının daha güvenli yerlere alınması ile ilgili yoğun bir tartışma yapılmış ve akabinde YSK sandıkların başka yere taşınmamasına karar vermiştir. Güvenlik gerekçeleri ile yapılmak istenen değişiklik, YSK’nın hangi gerekçesiyle yok sayılmıştır Bu Kadife Darbeci ekibin bir operasyonu mudur Yoksa siyasi iktidarın keyfi davranışı mıdır

9- Çözüm sürecinde Doğu ve Güneydoğu bölgesindeki kamu görevlilerinin görevlerini ihmal ettiğine dair tartışmalar yapılmaktadır.

10- Rusya ve Çin Suriye’de yeniden konumlanmaktadır. Rus uçakları angajman kurallarını ihlal etmekte ve Türk uçaklarına artarda tacizde bulunmaktadır. Türkiye’deki Taksim Kadife Darbe sürecinin önemli aşamalarının hep Irak-Suriye Hattı üzerinden şekillendirildiğini göz önüne aldığımızda; Rus uçaklarının tacizlerinin, Türkiye’deki kadife darbe süreci ve PKK eylemleri ile ilişkisi olup olmadığı üzerinde düşünülmelidir.

Bu olayları göz önüne aldığımızda, doğru bir analiz yapabilmek için şu soruların cevapları, gerçekçi bir şekilde, duygusallıktan arınmış olarak verilmelidir:

• Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt yapı çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren PKK, kendi alt yapı çalışmalarını daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken 7 Haziran seçimlerinden sonra niçin terör eylemlerine başvurmuştur

• PKK’nın terör eylemlerine başlaması ile Kadife Darbeci Ekibin stratejisi arasında bir ilişki var mıdır

• Kaç PKK vardır Şu an eylemleri yürüten PKK hangi PKK’dır

• PKK’ya yeni bir isim ve şekil mi verilmek istenmektedir Yoksa PKK, bir taşeron örgüt olarak ömrünü tamamlamış olup tasfiyemi edilmek ya da El Kaide konumuna mı getirilmek istenmektedir

• Türkiye’deki gelişmelerin Suriye’deki son gelişmelerle bir ilgisi var mıdır

Kadife Darbelerin Genel Özelliği

Kadife darbeler, seçim endeksli, dış destekli, gayrı memnunlar ittifakına ve gerilime dayalı, seçim öncesi, esnası ve sonrasında sokak hâkimiyeti kurarak ve genellikle yumuşak güç (Hard Power) kullanarak (zaman zaman, özel amaçla sert güç kullanılmaktadır), siyasi iktidarları düşürmeyi, ülkeleri bölmeyi hedefleyen yeni darbe türüdür.

Taksim “Gezi Parkı” olayları ile Türkiye’de fiilen Kadife Darbe süreci başlatılmıştır. Kadife darbelerin seçim odaklı olmasını göz önüne aldığımızda Reyhanlı olaylarının başladığı zaman itibarıyla Türkiye’nin önünde mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 genel seçimleri olmak üzere üç seçim dönemi vardı. Taksim Gezi Parkı eylemleri ile birlikte başlatılan Kadife Darbe sürecinin ana stratejisi, en azından bu üç seçim dönemi göz önüne alınarak çizilmişti. AKP’ye vurulacak öldürücü darbe, genel seçimler olarak planlanmış, strateji ve taktikler, buna göre uygulanmıştır.

Genel olarak dini hassasiyeti yüksek olan camia, özel olarak da AKP yönetici kadroları, Taksim Gezi Parkı olayları ile fiilen başlatılan kadife darbe sürecini ve bu sürece ilişkin ana stratejiyi görememiştir. Kendilerinin “Üst Akıl” olarak nitelendirdikleri küresel gücün stratejisinin, mahalli seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile bozulduğu, başarısızlığa uğratıldığı, dolayısıyla tehlikenin bertaraf edildiği zehabına kapılmışlardır. O nedenle de 7 Haziran 2015 genel seçim stratejisini, yanlış temeller üzerine inşa etmiş ve tek başına iktidar olamama gibi bir sonuçla karşılaşmışlardır. Kadife Darbeciler, siyası iktidara istedikleri öldürücü darbeyi belki vuramamışlardır. Ancak mutlak hâkim konumundan onu uzaklaştırmışlar ve otoritesini ciddi bir şekilde sarsmışlardır.

Tekrar seçim sürecinde Kadife darbeciler, siyasi iktidara daha da öldürücü bir darbe vurmayı, gücünü daha da aşağıya çekmeyi öngördüklerini, bunun için de, yeni taktikler geliştirdiklerini söylemek bir abartı olarak görülmemelidir.

Kadife Darbelerin en temel özellikleri, diktatör inşa edip tüm gayrı memnunları diktatöre karşı eylem birliğine sokmak, asker ve polis gücünü tarafsız hale getirmek ya da üstü kapalı desteklerini almak ve yargının, siyasi iktidarın elini kolunu bağlayıcı kararlar almasını sağlamaktır. Diktatöre karşı mücadelede özgürlükler ve özellikle basının özgürlüğü çok önemli bir husustur. Özgürlük kampanyası üzerinden dış basının ve uluslararası kuruluşların ve güçlerin desteğini almak hedeflenmektedir.

Diğer taraftan eylemlerin sürekli hale getirilmesi ile siyası iktidarın yıpratılması sağlanarak siyasi iktidarla bürokrasi arasındaki ilişkilerin bozulması ve bürokrasinin işleri savsaklaması ya da geciktirmesi sağlanmaya çalışılır. Ya da güç, siyasi iktidardan asker, polis ve yargıya geçer. Böylelikle siyasi iktidar etrafında oluşan ittifakın yavaş yavaş çözülmesi sağlanır. Eğer siyasi iktidar, bu gerçeği göremez, kendi ittifak zincirini sağlamlaştıramaz, kendi dışındaki siyası parti ve gönüllü kuruluşları dışlar ve suçlar, bürokrasiyi emir eri olarak görmeye devam eder ve hatta suçlarsa, Kadife darbecilere yardımcı olmuş olur.

Bugün Taksim Kadife Darbe sürecinin 12. aşaması diyebileceğimiz bir aşamada, Güneydoğu’da Terör eylemlerinin yoğunlaşması, basın hürriyeti kapsamında vuku bulan olaylara (Hürriyet gazetesine baskın yapılması, Aydın Doğan’ın Cumhurbaşkanına mektuplar yazması, Ahmet Hakan’ın dövülmesi…) ve seçim sandıklarının daha güvenli yerlere alınması ile ilgili yapılan tartışmalara ve YSK’nin verdiği karara bu açıdan bakılmasında fayda vardır. Ayrıca Çözüm sürecinde PKK’nin eylemlerine karşı vali-polis-jandarma düzleminde kamu görevlilerinin görevlerini yapmadıklarına ilişkin yapılan tartışmalar, suçlamalar, siyaset- bürokrasi ilişkisini zedelemekte ve bir güven bunalımı ortaya çıkarmaktadır.

PKK Terör Eylemleri

Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt yapı çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren PKK, kendi alt yapı çalışmalarını daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken, niçin 7 Haziran seçimlerinden sonra çok yaygın bir şekilde terör eylemlerine başvurmuştur. Evet niçin

PKK, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden bir ay sonra, 07.07-10.08.2015 tarihleri arasında 36 gün içerisinde çok sistematik bir şekilde, gittikçe artan dozda ve farklı bölgelerde eş zamanlı eylemler yapmıştır ve bugün yapmaya da devam etmektedir. Medyaya yansıdığı kadarıyla 36 gün içerisinde yaklaşık 194 terör eylemi gerçekleştirmiştir (1).

PKK, yol kesmek, barikat kurmak, yola hendek açmak, güvenlik birimlerine pusu kurmak, mayın ve patlayıcı madde döşemek ve uzaktan kumanda ile patlatmak, roketatar ve uzun namlulu silahlarla ateş açmak, suikast düzenlemek, gasp etmek, kimlik sormak, mahkeme kurmak, göçe zorlamak, haraç almak, dağa insan kaçırmak, karakolları basmak, helikopterlere ateş açmak, demiryollarına sabotaj yapmak, şantiyeleri basmak ve makinelerini yakmak, Şehirlerin giriş ve çıkışlarını tutmak, bölge kontrolü yapmak, kurtarılmış bölgeler ilan etmek, şehirlerarası geçiş güzergâhlarını, demiryollarını kontrol altına almak, enerji hatlarına, enerji kaynaklarına sabotaj yapmak gibi dozajı gittikçe artan eylemler yapmıştır. Kurtarılmış bölge kabul ettiği yerlerde özel barınaklar, silah depoları ve özel tüneller yapmış, özel istihbarat ağı kurmuştur.

Diğer taraftan PKK eylemlerinde; roketatar, anti tank roket, uzun namlulu silah, ağır makineli tüfek, AK-47 kalaşnikof, havan topu, doçka, el bombası, el yapımı patlayıcı, TNT, C4 ile TNT ve C4 karışımı A4 tipi plastik patlayıcı türü silahlar kullanmaktadır. Yapılan eylemlerde güçlü istihbarat ağı ve bilgisinin olduğu anlaşılmaktadır. Kırsal kadro şehirlerarası yollarda eylem yaparken, örgütün gençlik yapılanması Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) tarafından il ve ilçe merkezlerindeki yollar kapatılmaktadır (1). Kır gerillası ile şehir gerillası birleştirilmeye çalışılmaktadır. Eylemlerde genellikle pusu kurulmakta ardından mayınlı, bombalı düzenekler ile silahlı saldırılar yapılmaktadır. Uzun zamandır intihar saldırısı gerçekleştirmeyen örgüt, yeniden intihar saldırıları düzenlemeye başlamıştır. Diğer taraftan PKK, TKPM-L ve TİKKO gibi örgütlerle işbirliği içerisinde eylemler yapmaktadır.

Sonuç: Niçin

Bu denli örgütlenmiş bir yapı, HDP, 80 milletvekili ile meclise girmişken ve kimse kendilerine dokunmaz iken, yaptıkları tüm faaliyetlere çözüm süreci aşkına göz yumulurken, niçin beklemeyip silahlı mücadeleyi başlatmıştır

7 Haziran seçimlerinin hemen arkasında bu denli yoğun bir değişim yaşanması, 1 Kasım seçimlerine doğru çok daha farklı ve kanlı olayların planlandığı ve yürürlüğe sokulmak istendiği anlamına gelmektedir. Dikkat edilmesi gereken nokta, dikkatler hep Güneydoğu bölgesine yoğunlaşmışken Batı bölgelerinde şok yapacak olay/olayların başlatılma ihtimalinin var olmasıdır. Üniversitelerin yangın yerine çevrilmesi hedeflenmiş olabilir.

Kadife Darbelerde dolaylı harp stratejisi uygulandığı göz ardı edilmemelidir.

Kaynaklar

1- Önenli Güven, M.,  PKK: 31.07-10.08.2015 Dönemi Eylem Analizi, 21.YY. Enstitüsü 12.08.2015.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...