13 Nisan 2018 Cuma

Şer ittifakının (ABD-Siyonizm-İsrail-İngiltere-AB) psikolojik savaş makinesinin dişlisi olmamak

 (Milli Gazete)

GİRİŞ

Şer İttifakı (ABD-Siyonizm-İsrail-İngiltere-AB) tarafından Türkiye’de, dozajı gittikçe artan pis bir propaganda ve bir psikolojik harekât/savaş, yoğun bir şekilde medya/sosyal medya, internet ve fısıltı gazetesi üzerinden yürütülmektedir. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamak, özel bir dikkat ve enerji harcamayı gerektirmektedir.

Bir tuzak kurulup genişletiliyor!

Bu tuzak, sosyolojik savaş amaçlı 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi’nden bağımsız olarak düşünülmemeli ve de değerlendirilmemelidir.

Unutulmaması gereken ana gerçek şudur: Tahrifat üzerine inşa edilen bu tür saldırılarda hedef, bir Mehmet Görmez, Nurettin Yıldız, İhsan Şenocak veya Ahmet Ağırakça değildir; hedef, İslâm’dır, topyekûn Müslümanlardır ve özellikle dindarlardır.

Bu insanlar, sadece birer araç olarak kullanılmaktadır. Bizim ele aldığımız konular itibarıyla bu insanların bazı yazıları kesilip, kırpılıp anlam kaymasına uğratılıp medyada servis edilerek kamuoyunda olumsuzluklar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Genelde insanlar, özelde dinî hassasiyeti olanlar, servis edilen metnin aslını araştırmadan doğru olup olmadığından emin olmadan şer ittifakı tarafından hedef seçilmiş olan hocaları eleştirmeye ve yargısız infaza başlamakta; böylelikle şer ittifakının istediği gerçekleşmekte, Müslüman camia bölünüp parçalanmaktadır.

Ortalıkta dolaşan haberlerin sıhhat derecesi araştırılmadan, analiz edilmeden kullanılması, Şer İttifakı tarafından yürütülen psikolojik savaşa hizmet etmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır.

O nedenle burada öncelikle Psikolojik savaş nedir, ne amaçla kullanılmaktadır konusu ana hatları ile ele alınıp değerlendirilecektir.

Ancak öncelikle geçen yazıda yaptığım bir hatayı düzeltmeliyim.

Geçen haftaki yazıda, Şamil İslâm Ansiklopedisi’ndeki “Mürted” maddesinin yazarı olarak sadece Ömer Tellioğlu’nun ismi verilmiştir. Yazdığım yazının ham halinde, Şamil İslâm Ansiklopedisi’ndeki sıralamaya uygun olarak Eymen ed-Dimaşkî (ilk isim) ve Ömer Tellioğlu (ikinci isim) isimleri yer alırken; kısaltmalar yapılırken, Eymen ed-Dimaşkî ismi bir şekilde silinmiştir. Gazeteye gönderilen yazının, “kısa son şeklinde” Eymen ed-Dimaşkî ismi yer almamıştır. 

Sadece Ömer Tellioğlu’nun ismini yazdığımdan dolayı Ömer Tellioğlu kardeşimizden, Eymen ed-Dimaşkî’den ve okuyuculardan özür diliyor, helâllik istiyorum.

HOCALAR ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN SOSYO-PSİKOLOJİK SAVAŞ YAZI SERİSİNDEKİ TEMEL KRİTER VE AMAÇ

Hocalar üzerinden yürütülen sosyo-psikolojik savaş yazı serisi, sosyolojik savaş amaçlı 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi’nin sosyolojik savaş boyutunun devam ettiği öngörülerek hazırlanmıştır.

Bu yazı serisi, ismi geçen ya da geçecek olan hocaları desteklemek ya da yermek amacıyla yazılmamaktadır. Yazan ve konuşan hocalarımız, ya “yazdıklarının ve konuştuklarının arkasında duracaklar” veya “yanlış yaptık” deyip ”özür dileyeceklerdir”.

Olayları ele alıp değerlendirirken, yorumlarken Hz. Davut’la ilgili “iki davacı kardeş kıssasını” referans almaktayız (38 Sad 21-26). Hz. Davut, sadece tek koyun sahibini dinlemiş; 99 koyun sahibini dinlemeden karar vermiştir (38 Sad 24).

Davalıyı dinleyip de davacıyı dinlemeden karar veren Hz. Davut, Allah tarafından çok sert bir şekilde uyarılmış, insanlar arasında hak ile hükmetmesi istenmiştir:

“Ey Davut! Biz seni yeryüzünde halife yaptık. O halde insanlar arasında adaletle hükmet. Hevâ ve hevese uyma, sonra bu seni Allah’ın yolundan saptırır. Şüphesiz Allah’ın yolundan sapanlar, hesap gününü unutmalarından dolayı onlar için şiddetli bir azab vardır”(38 Sad 26).

Hz. Davut’a yapılan uyarıda, konumuz açısından en can alıcı nokta, hak ve adaletin tüm insanlar için geçerli olduğudur. Bu insanlar, hangi dinden, hangi mezhepten, hangi partiden, hangi tarikattan, hangi cemaatten, hangi vakıf ya da STK’dan olursa olsun fark etmez; mutlaka hak ve adaletin gereği yapılmalıdır.

Bu yazı serisinde şu noktalar sorgulanmaya çalışılmıştır:

Bazı medya tarafından sunulan bu yazılar/konuşmalar, gerçekten ismi geçen hocalara mı aittir?
Bu yazı/ya da konuşmalar, aslına uygun olarak verilmiş midir?
3.- Bunlar, aslına uygun bir şekilde verilmemiş ise asılları nasıldır?

4.- Hocaların konuşmaları/yazıları, tahrif edilerek verilmiş ise bundaki amaç nedir?

Bunun sosyolojik savaş amaçlı 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi ya da “İslâm’ın İslâm’la Savaşı Projesi” ile bir ilgisi alâkası var mıdır? Şer İttifakının stratejisinde nereye tekabül edebilir? Ya da Şer ittifakı bundan nasıl yararlanmak isteyebilir?
Okuyucunun bu yazı serisini bu çerçevede değerlendirmesinde fayda vardır.

 PSİKOLOJİK SAVAŞ NEDİR?

Psikolojik savaş, değer sistemleri, ülkeler, milletler arasındaki mücadelede kullanılan bir mücadele şeklidir. İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren kullanılmış olmasına rağmen, sistemleştirilmesi, çok etkin hale gelmesi, 20. asırda olmuştur.

Psikolojik savaş, “Askerî silah ve askerî harekât dışında mütalâa edilebilecek olan bütün araçların ve eylem şekillerinin kullanılmasıyla yürütülen bir savaş şekli”(1) olarak tanımlanmaktadır.

Psikolojik savaş, zihinler arası bir savaş olup, zihin, taktik hedef olarak gösterilmektedir. Amaç, zihinleri, yıpratarak insanların karar verme mekanizmasını dumûra uğratmaktır. Psikolojik savaşın hedefi, karar verici merkezlere veya güçlere karşı, bir ülke halkının veya bir grubun direncini kırmak; onu, kaosa sürükleyerek kararsızlığa itmek, sonuçta suçlu psikolojisine sokarak teslim olmasını sağlamaktır. Suçlu olduğunu kabullenen fert, grup veya toplumun, yeniden eğitilerek mevcut otoriteye itaatinin sağlanması temel hedeftir. Bu savaşta muhataplar, suçlanarak hareket edemez hale getirilir, teslim alınır ve eğitilerek sisteme, otoriteye bağlı hale getirilir.

PSİKOLOJİK SAVAŞ, İHTİLAFLAR ÇIKARMA VE AYIRMA TAKTİKLERİ

Psikolojik savaşın başarılı yürütülebilmesinin en temel unsurlarından biri; savaşı yürüten merkezin, psikolojik savaş açacağı grup, cemaat veya topluma, değişik teşkilât, yapı veya fertler aracılığıyla sızmasıdır. Sızma işlemi, yıllar öncesinden başlar; hedefteki şahıs veya örgüt, istenen konuma getirilinceye kadar, sabırla beklenir: Gülen Hareketi örneği.

Psikolojik savaşı yürüten merkez, örümcek gibi ağlarını örer, ilmikler, düğümler atar. Mekanizma tamamlandıktan sonra, gerçek dava sahiplerinin hem önünü kesmek hem de yıpratmak için bu sahte örgütlere ve şahıslara, “dolambaçlı harp taktiği” uygulayarak saldırmaya başlar. Böylelikle yavaş yavaş meşhur edilirler. Öngörülen amaç gerçekleştiği andan itibaren yoğun bir saldırı başlatılarak, bu işbirlikçi teşkilât/cemaat içinde ihtilaflar meydana getirilerek bölme, parçalama ve yok etme işlemi gerçekleştirilmek istenir.

Bu operasyonlarla, bazen arzu edilen şahıs liderliğe yükseltilebilir. Bazen de, kamuoyunda arzu edilen stratejik hedef ele geçirilmiş ise, hiçbir şey yokmuş gibi suskunluk tercih edilir ve işler bir başka bahara ertelenir. Bazen kullanılan şahıs veya örgütler, kullanan irade için tehlike arz etmeye başlamışsa ya da daha büyük bir hedefin elde edilmesinde faydası olacaksa, kızağa çekilmeleri, ortadan kaldırılmaları, temizlenmeleri de söz konusu olabilir. 

Size rağmen, sizin adınıza, sizi yok etmek için, örgüt kurmak ve örgütlemek, psikolojik savaşın mantığıdır. Türkiye’de, 28 Şubat Postmodern Darbe sürecinde Ali Kalkancı ve Acizmendiler operasyonlarında; PKK’nın, Ergenekon’un ve FETÖ’nün yapısında bu fotoğraf, çok daha iyi bir şekilde görülebilmektedir.

PSİKOLOJİK SAVAŞ, DİPLOMASI VE ASKERİ MÜCADELE

Psikolojik savaş, tek başına bir işe yaramaz; genel olarak, diplomatik ve askeri faaliyetlerle birlikte kullanılır(1).

 Türkiye’de her ihtilalden önce yoğun bir psikolojik savaş ortamı yaşanması, yığınla cinayet işlenmesi, sabotaj ve bombalanma eylemlerinin olması, kitle hareketlerinin yoğunluk kazanması, bu anlayışın ürünüdür. “Halk, rahat duruyorsa mesele yoktur, kıpırdamaya başladı ise aldatılmayı hak etti demektir...” (3). “Halk bu operasyonlarla ıslah edilir, uysallaştırılır ve sindirilir.”(4).

Psikolojik savaşta, “aşırı hırs”, “asilik”, “şımarıklık”, “korku duygusu” çok kullanılan temel yardımcı eğilimlerdir. Bu eğilimler kullanılarak örgütlenme, cephe hareketi ve yıpratma hareketi yürütülür. Psikolojik savaşta, açık, gizli, yarı gizli olacak şekilde propaganda yapılır. Psikolojik savaş, hemen hemen bulanık propaganda ağırlıklıdır; kaynağı açık değildir. “belgeler var”, “iddialar var”, “duyumlar var” “halk arasında söylentiler var” şeklindeki değerlendirmeler, psikolojik savaşta çok sık kullanılan ifadelerdir.

ABD’nin 2006 yılında benimsediği ve servise soktuğu ‘akıllı güç stratejisi’ ve ‘model ortaklık’ tezleri, Komünist lider Kruşcev’in ‘Barış içinde birlikte yaşama’ politikasının, farklı ifade edilmiş şeklinden başka bir şey değildi. Sonuç, İslâm coğrafyasının kan gölüne dönmesi olmuştur.

PSİKOLOJİK SAVAŞTA KAVRAM YOZLAŞTIRILMASI

Psikolojik savaş, muhatabın zihni üzerine yoğunlaşmış, iradesini çözmeye, suçlu olduğuna inandırmaya ve teslim almaya dönük bir savaş olarak, muhatabın teslim alınıp eğitilmesi ve mevcut sisteme kazandırılmasını hedefler. O açıdan bir ideoloji veya bir sisteme karşı mücadele veren insanların, uğrunda mücadele verdikleri düşünce ve fikirlerin gözden düşürülmesi gerekir. Fikri temsil eden şahısların yıpratılması önceliklidir. Bu amaçla, diğer psikolojik savaş faaliyetlerinin yanı sıra, o inanç veya düşünce sistemindeki temel kavramların anlamları çarpıtılır(4).

Kavramların yıpratılması, gözden düşürülmesi, çarpıtılması değişik şekillerde yapılabilir. Birincisi; kavramlar, özel sıfatlarla nitelendirilerek korkutucu, ürkütücü bir görüntüye sokulur. İslâm’a “ortaçağ düşüncesi”, “çöl kanunu”, “gerici düşünce”, “çağdışı düşünce”, “irtica” ; Müslümanlara, “gerici”, “yobaz”, “çağdışı”, “bedevi”, “din sömürücüsü hoca”, “büyücü hoca”, “cinci hoca” denmesinin sebebi budur. Kavramların içinde aşağılama ve suçlu ilân etme ifadeleri bulunur.

Ancak mevcut sistemin kirlenmesi, toplumun maddi ve özellikle manevi ihtiyaçlarına cevap verememesi; halkın İslâm’a daha istekli, daha şuurlu bir şekilde yönelmesine neden olur. İşte böyle dönemlerde, önceden toptan reddedip, karalanan kavramlara, başka anlamlar verilerek sahip çıkmaya başlanır. Bu da, kavramları yozlaştırmanın ikinci şeklidir: “Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerinden saptırırlar.”(5 Maide 13).

İşte böyle dönemlerde psikolojik savaş uzmanları, “Biz de Müslüman’ız”(!) “Herkes Müslüman”(!) deyip müminlere, “radikaller/fundamentalistler” diyerek saldırı başlatırlar.

Bu tavırlarıyla, kendi düşünce ve değer sistemini koruyarak, İslâm’ın üzerine yeni bir elbise giydirmek isterler. Allah’ın helâl dediğine haram, haram dediğine helâl diyerek “Yeni Müslümanlığı”(!) inşa etmeye çalışırlar (9 Tevbe 31). Hz. Peygamber’in, Tevbe 31 ile ilgili “Onların rahipleri ve bilginleri, helâli haram, haramı da helâl kılıyor, halk da onlara uyuyordu. İşte halkın din adamlarına ve bilginlerine ibadeti budur.”(5) demiş olmasının sebebi budur.

Allah, Kur’an-ı Kerim’de, “Hakkı batılın yerine geçirmeyin ve sizce de bilinirken hakkı gizlemeyin.” (2 Bakara 42) diyerek müminleri, bu tehlikeye karşı uyarmaktadır.

SONUÇ: MÜSLÜMANLAR ŞER GÜÇLERİN PSİKOLOJİK SAVAŞINA KARŞI DUYARLI OLMALIDIR

Psikolojik savaş kesintisiz bir mücadele şekli olup, günümüzde ileri teknoloji kullanılarak (TV, internet, sosyal medya vb.) yürütülmektedir. Toplum, yoğun bir bilgi bombardımanına tâbi tutulmaktadır. Genel olarak topluma sunulan 100 bilgiden 99’u doğru, bir tanesi yanlıştır. 99 doğru bilgi, yanlış olan tek bilginin, toplum tarafından ya da muhataplar tarafından doğru kabul edilip kullanılması için sunulmaktadır. O nedenle Müslümanlar, 21. asır Haçlı Seferleri’nde kullanılan, yüksek dozajlı psikolojik savaşa karşı çok duyarlı olmalıdırlar (3 Ali Imran 118-120; 4 Nisa 83).

Unutmayalım;

“Batıl, her zaman batıldır; asıl tehlike; onun hak suretinde görünmesindedir.”  Bâki

Kaynaklar

Korkut, R., Psikolojik Savunma, Ankara (1975) s.2-5

Megret, M., Psikolojik Savaş, Varlık Yayınları, İstanbul(1972), s.103

Chomsky, N, ABD Terörü, Terörizm Kültürü, Pınar Yayınları, İstanbul,(1991) s.22-23.

Can, B., “Halkı Sindirme Operasyonları”, Umran, İstanbul 1996.

Mevdudi, Kur’an’a Göre Dört Terim, Düşünce Yay., İst., 1979,s.23

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...