(Milli Gazete)
GİRİŞ
Türkiye, Iran, Suriye ve Irak, bölgede görünürde terör
örgütleri (PKK, PYD/YPG/SDG, DAEŞ) ile savaşıyor; gerçekte bu dört ülke, terör
örgütleri üzerinden Şer ittifakı (ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm) ile savaşıyor.
Ancak bu gizli savaşın adı henüz konmamıştır. Türkiye’nin Afrin’e yönelik
“Zeytin Dalı Harekâtını” da adı konmamış bu gizli savaş kapsamında ele alıp
değerlendirmek gerekmektedir.
Son gelişmeleri göz önüne aldığımızda, Şer ittifakı
(ABD-İngiltere-İsrail-Siyonizm), PKK, PYD/YPG/SDG, DAEŞ gibi terör örgütlerini
kullanarak Suriye’yi beş ya da altı bölgeli kantonlara ayırmayı, sonra da
kantonları, ayrı devletçiklere dönüştürüp birbiri ile savaştırmayı öngörmekte
olduğunu söyleyebiliriz. ABD’nin Türkiye’ye rağmen PYD/YPG/SDG’yi “stratejik
ortak” ilan edip düzenli orduya geçmesi için eğitmesi, ağır silahlarla
donatması ve bunlar aracılığıyla terör operasyonlarını organize etmesi,
Türkiye’yi, Carablus ve Afrin’e girmek zorunda bırakmak içindi.
Bugün Siyonist İsrail, Şer İttifakının bölgede meydana
getirdiği kaostan yararlanarak, önceden işgal ettiği Suriye’nin Golan tepeleri
üzerinden yeni Suriye topraklarını, “güvenlik” gerekçesi ile gasp etmeye
çalışmaktadır.
Bu yazıda, bu konu ele alınacaktır.
İsrail’in Bölge Stratejisi
İsrail bölgede “Kaostan Kaynaklanan Düzen” teorisine uygun
bir strateji izlemektedir. Bölge ülkelerini birbiri ile savaştırarak bölmeyi ve
bir güç olmaktan çıkarmayı hedeflemektedir. Dünya Siyonist Örgütü tarafından
Kudüs’te yayınlanan Kivunim (Yönelişler) dergisinde “80’li yıllar için
İsrail’in stratejik planları” adlı bir makalede, bölgeye dönük öngörülen
Siyonist stratejinin ana hatları özetlenmektedir:
“Bu ülkenin (Mısır) ayrı coğrafî eyaletlere bölünmesi, bizim
Batı cephesi üzerinde, 1990’lı yıllar için siyasî hedefimiz olmalıdır. Böylece
Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezî iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra,
Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı
Mısır’da bir Kıptî devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel
kimliklerin oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş,
fakat uzun vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır.
Lübnan’ın beş eyalete bölünmesi... Arap dünyasının bütününde
meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve Irak’ın etnik veya dinî
kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması,
uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun
birinci safhası ise, söz konusu
devletlerin askerî güçlerinin imha edilmesidir.
Suriye’nin etnik yapıları, kendisini parçalanmaya hazır hâle
getiriyor. Suriye’nin deniz sahili boyunca bir Şiî devleti, Halep’te ve Şam’da
birer Sünnî devleti kurulabilir.
Her halükârda Huran’la birlikte Ürdün’ün kuzeyinde -belki de
bizim Golan’ımız üzerinde- kendi devletini oluşturmayı ümid eden bir Dürzi
kimliği de ortaya çıkabilecektir...
Petrolce zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak,
İsrail’in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye’ninkinden daha
önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddî tehlikeyi temsil
etmektedir.” (1)
Makalede geçen ve “bizim Golan’ımız üzerinde” tabiri ile
ifade edilen yer, Suriye’ye ait olup 1967 savaşında İsrail tarafından gasp
edilmiş bir bölgedir.
Şer ittifakı, “Kaos Teorisi”nin birinci aşaması olarak Büyük
Ortadoğu coğrafyasının birçok bölgesinde askeri yapıları ve tüm otoriteleri
yıkarak toplumları etnik, din, mezhep ve aşiret eksenli olarak birbiri ile
savaştırarak herkesin herkese düşman olduğu bir kaos ortamı meydana
getirmiştir. Teorinin ikinci aşamasında ise kaostan, yorgun düşmüş, iç göçlerle
dini, mezhebi ve etnik olarak ayrışmış olan coğrafyada birbirine düşman küçük
özerk kanton bölgeler kurmayı; üçüncü aşamada da, bu kanton bölgeleri devletçiklere
dönüştürüp savaştırmayı hedeflemektedirler.
İSRAİL’İN ÜÇ AŞAMALI İŞGAL PLANI
İsrail Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Moşe Yalon’un,
“Suriye, şimdiden yarı-bağımsız yapılara bölünmüştür. Dürziler güneydeki
belirli alanlarda yoğunlaşırken, Suriyeli Kürtler de kuzeyde... Doğuda ise IŞİD
gibi Sünni unsurlar vardır.” (2) şeklinde yaptığı açıklama, yukarıdaki makalede
öngörülen “Dürzilere ayrı bir devlet” kurdurma stratejisinin adım adım
uygulamaya sokulduğu manasındadır.
İsrail, Golan Tepeleri üzerinden Suriye’de yaşayan Dürzîlere
ulaşarak, onları ayrı bir devlet şeklinde organize etmek vadiyle kendi
topraklarını, Suriye’nin içine doğru genişletmek istemektedir. Bu amaçla “üç
aşamalı bir planlama” yaptığı, Batı, özellikle, Amerikan medyasında çıkan haber
ve makalelerde dile getirilmektedir.
Lübnanlı gazeteci Nur Samaha, The Intercept adlı ABD
merkezli bir “yeni medya” kuruluşunda yayınlanan haber- makalelerden hareketle
23 Ocak 2018’de yazdığı “Israel’s ‘Safe Zone’ is Creeping Farther Into Syria”
adlı makalesinde, İsrail’in Golan Tepelerinden Suriye’nin içine doğuya ve
kuzeye doğru 40 km’lik bir bölgeyi “Güvenlik Alanı” ilan edip işgal etmek için
“üç aşamalı bir planı” uygulamaya soktuğunu iddia etmektedir (3, 4) (Şekil-1).
İsrail’in Öngördüğü Planın birinci aşaması, Golan tepelerine
yakın Suriye’nin içindeki bölgede yaşayan Dürzîlere ve o bölgede Suriye
yönetimine karşı savaşan muhalif gruplara askeri ve para yardımı yaparak ilişki
kurmayı ve onlarla “dost olmayı” (!) sağlamaktır.
“Arap Baharı” adlı İkinci Nesil Kadife darbeler zinciri
başlatıldığı andan itibaren İsrail, “1980 yıllarda öngördüğü stratejiye” uygun
bir şekilde Dürzîlerin çoğunlukta yaşadığı bölge ile yakın ilişki kurmaya
çalışmıştır. Özellikle 2013 yılından sonra Suriye’nin Golan tepelerine komşu
olan bölgesindeki “Muhalif Güçlerden” bir kısmı ile yakın ilişki kurmuş, onlara
silah ve para yardımı yapmıştır(5).
Son yıllarda ABD- İsrail işbirliği ile bu ilişki kurulmuş ve
geliştirilmiştir. Lübnanlı gazeteci Nur Semaha, İsrailli bir online haber
sitesi olan “YNET News”da 31 Mayıs 2016’da çıkan bir haberi referans alarak 25
Temmuz 2016 tarihli “İsrail Güney Suriye’de Güvenli Bölge mi Oluşturacak?”
başlıklı yazısında, bu konuyu ele alıp incelemiştir(3). Nur Semaha, bölgedeki
gelişmeleri aktararak, İsrail’in işgal altındaki topraklarda yaşayan
Suriyelilerin bulunduğu 35 köye, oradaki sivil temsilcilerle koordinasyon
içinde Ramazan ayında birtakım yardımlar ulaştırdığını ve “İsrail’in 11 Temmuz
2016’da çok sayıda buldozer ile bir tankı Suriye topraklarına, Kuneytra’ya
doğru 300 m. sokarak siper kazmaya başladığını ve bölgeye yaklaşanları da, ateş
açmakla tehdit ettiğini”; “İsrail Savunma Bakanlığı’nın bölgedeki sivillerin
İsrail devleti ile ilişkisini geliştirebilmesi için yeni bir irtibat birimi oluşturduğunu”
yazmıştır (3).
Makaleye göre İsrail tarafından öngörülen Plana uygun
olarak, “küçük bir İsrail birliği ile istihbarat personeli, 2017 yılı Temmuz
ayında, Suriye’nin Ürdün sınırına yakın Batı Dera kırsalına geçmiş ve ABD ile
Ürdün’ün desteğiyle Dera ve Kuneytra bölgesinde savaşmakta olan Liva Ceydur
Horan ile Ceyş’ül Ebabil adlı iki grubun komutanlarıyla buluşmuş”; “İsrailli
yetkililer, Eylül 2017’de de Liva Caydur, Fursan el-Culan ve Suriye Devrimciler
Cephesi (Cebhet Suvvar Suriye) gibi gruplarla Kuneytra’nın güneyindeki Rafid
kasabasında özel görüşmeler” yapmışlardır (3).
İsrail’in Suriye hükümetine karşı savaşan muhalif
kuvvetlerle ilişkisini kuvvetlendirmesi, Ürdün’deki ABD Askeri Operasyon
Merkezi (MOC) tarafından bu muhalif gruplara yapılan askeri desteği
kesilmesinden sonra hızlanmıştır. ABD yardımı keserek bu grupları İsrail’in
kucağına itmiştir. Haziran 2017 Wall Street Journal gazetesinde,“Israel Gives
Secret Aid to Syrian Rebels” başlıklı haberde, “İsrail’in Suriye’nin güney
cephesindeki silahlı gruplara gıda, ilaç ve yakıt yardımı yanı sıra nakit para
yardımı da yaptığı” açıklaması yer almıştır. Haberde, Furkan el Culan grubunun
sözcülerinden Mutasım el Culani’nın, “İsrail kahramanca yanımızda durdu.
Onların yardımı olmaksızın ayakta kalamazdık,” ifadelerine yer verilmiştir
(3,5).
İsrail’in Öngördüğü Planın ikinci aşaması, Fursan el-Culan
örgütünün militanlarından oluşan 500 kişilik bir grubun “sınır muhafız gücü”
olarak konuşlandırmak amacıyla İsrail tarafından “eğit/donat programı” kapsamında
eğitime tabı tutulmasıdır. Eğit/Donat Programına alınan böyle bir grupla
İsrail, “Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Dürzi kenti Hadar’ın güneyinden
başlayarak, güneye doğru inen, muhalif gruplar denetimindeki Cubata el Kasab,
Ber Acem, Hamidiye ve Kuneytra’nın güney kırsalındaki Rafid kasabasına kadar
olan bölgeyi” kontrol altına almayı düşünmektedir (3-5).
İsrail’in Öngördüğü Planın üçüncü aşaması, Eğit/Donatla
kurduğu taşeron örgütlerle gerçekleştirmeyi öngördüğü güvenli bölgeyi, kademeli
bir şekilde Suriye’nin içerisine doğru 40 km derinliğe ulaştırıp işgal etmektir
(3,4). Böylelikle İsrail 1967’deki “Altı Gün Savaşı”ndan bu yana işgal altında
tuttuğu, Suriye’ye ait olan Golan Tepelerindeki askeri varlığını, hem kuzeye
hem de doğuya doğru genişleterek Suriye’nin bazı topraklarını kendi
topraklarına katarak Büyük İsrail Projesini bir ileri aşamaya taşımış
olacaktır.
Bu İşgal gerçekleştiği andan itibaren dünyanın değişik
yerlerinde var olan fakir Yahudilerin, İsrail’e göç etmesini sağlayabilmek için
“Yahudi düşmanlığını” o ülkelerde körükleyecektir. Böylelikle, Yahudi
toplulukları üzerine yerel baskının olmasını sağlayarak onları İsrail’e göç
etmeye mecbur bırakmak isteyecektir.
Siyonistler baştan beri bu stratejiyi uygulamaktadırlar.
Filistin topraklarına ilk yerleştikleri günden buyana işgal ettikleri
toprakların durumu ile bugünkü durumunu mukayese edildiğinde bu gerçek çok daha
kolay bir şekilde görülecektir. 1967 savaşında İsrail, Golan Tepelerini işgal
edildikten sonra bölgede, yeni Yahudi yerleşim yerleri kurarak bölgedeki nüfus
yapısını tamamen değiştirmiştir.
Sonuç: Aklı Selim Sahibi Olarak Hareket Etmek
Bölgede çatışan güçleri ve onların projelerini göz önüne
almadan, bu coğrafyada vuku bulup giden olayları, heyecanla, duygusallıkla, öfke
ile salt siyah -beyaz mantığıyla değerlendirmeye kalkmak ve eyleme geçmek
yanlıştır. Bu coğrafyada, başkaları tarafından çizilmiş olan uzun vadeli bir
stratejinin satranç tahtasında piyon konumuna düşme; avcı iken av olmak
tehlikesi, her zaman mevcuttur. Bu nokta göz ardı edilmemelidir.
Dün Irak için çizilen strateji, bugün Suriye için çizilmiş
ve IŞİD, PYD, YPG, SDG, PKK taşeronluğunda uygulamaya sokulmuştur. Şer
İttifakı, etnik, dini ve mezhebi olarak ayrışmış olan bölgeleri, “güvenli bölge
olarak ilan etmek”, kantonlaştırmak”, “özerkleştirmek” ve “devletleştirip
savaştırmak” amacına dönük bir 100 yıllık strateji izlemektedir.
Bir arada olmaları mümkün görülmeyen ABD, İsrail, IŞİD,
PYD/YPG/SDG, PKK arasında Türkiye’ye/İran’a karşı, şimdilik, gizli, güçlü bir
ittifak vardır. Bu İttifaka zaman zaman ESED ve Rusya’da dâhil olmaktadır.
İsrail’in, “Büyük İsrail Projesine” uygun olarak
topraklarını genişlettiğine Türkiye ve İran dikkat etmek zorundadır.
Şer İttifakı, Suriye’yi kantonlaştırırken Türkiye’yi ve İran’ı
da bölmek istemektedir. Ana stratejinin hedefi budur. Türkiye ve İran, bunu
görmek, ona göre davranmak ve tedbir almak zorundadırlar.
Türkiye’nin Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekâtı” ile Şer
İttifakı, olayı bir Türk-Kürt, Kürt-Arap ve Sünni-Nusayri/Alevi/Şii çatışması
olarak göstermek istemektedir. Türkiye’nin dışında ve Türkiye içerisinde
başlatılan psikolojik harekâtın bu boyutuna dikkat edilmelidir. O nedenle
Türkiye, bu harekâtın bölge halklarına karşı yapılan bir harekât olmadığını,
İslam Coğrafyasını bölmek isteyen Şer İttifakına karşı bir harekât olduğunu,
Irak-Suriye düzleminde vuku bulan olayların arka planını, görünmeyen yüzünü,
halkların anlayabileceği bir dille belgelere, delillere dayalı olarak çok
estetik bir şekilde ortaya koymalıdır.
Türkiye içerde ortak bir stratejik akıl üretmek zorundadır.
Türkiye’de yaşayan, bu ülkeyi, bu milleti ve bu ümmeti seven herkes, sağlıklı
bir şekilde düşünmeyi, tefekkür etmeyi ve aklını en güzel bir şeklide
kullanmayı tarihi bir görev olarak görmelidir.
Kaynaklar
1- Çebi, H.Y., İsrail’in Şifresi, Pegasus Yayınları,
İstanbul, 2006, S: 52-66.
2- Bulut, A., Yeniçağ, 21.07.2015; Sputnik, 21 Temmuz 2015
3- Akdoğan Ö., “Bir Zeytin Dalı da İsrail›den mi?”, - T24 -
29 Ocak 2018;
http://t24.com.tr/yazarlar/akdogan-ozkan/bir-zeytin-dali-da-israilden-mi,19044
4- Samaha, N., “Israel’s “Safe Zone” Is Creepıng Farther
Into Syrıa” , January 23 2018;
https://theintercept.com/2018/01/23/israel-syria-safe-buffer-zone-golan-heights/
5- Report: Israel Gives Secret Aid to Syrian Rebels, IsraelDefense, 19.06.2017 Contact author; http://www.israeldefense.co.il/en/node/30036
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder