(Milli Gazete)
“Lût kavminin iğrenç fiilini işleyen kimse mel’ûndur.”
Hz. Muhammed
Giriş
İnsanlık tarihi, Hz. Adem ile eşinin yaratılması ve İblis’in
bunlara ve nesline savaş açması ile başlamıştır. Tarih boyu, Allah’ın yolunu,
Kitapların öngörüp Peygamberlerin hayata geçirdiği hayat tarzını,
Peygamberlerin rehberliğini kabul edenlerle, İblisin yolunu, rehberliğini ve
önerdiği yaşam tarzını kabul edenler arasında bir mücadele var olmuş ve var
olmaya da devam edecektir.
İblis/Şeytan, Allah’ın helal dediklerine haram, hak
dediklerine batıl, maruf dediklerine münker, normal dediklerine anormal diyen
bir anlayışın, bir zihniyetin önderi, öncüsü ve temsilcisidir. Laisizim ve
sekülarızım, bu akımın çağdaş adıdır. Allah’ın, gönderdiği kitaplar,
peygamberler ve ahiret hayatı göz önüne alınmadan, bu dünyadaki hayat tarzının,
sadece ve sadece insan aklına göre tanzim edilmesidir. Bu akımın bugün en güçlü
temsilcisi ve savunucusu, Batı Kültür ve medeniyeti olup zinayı ve zinanın en
pis ve iğrenç şekli olan “homoseksüelliği” (“Eşcinsellik”, “Livata”, “İbnelik”)
meşru görmekte ve yaygınlaşması için mücadele etmektedir.
Ne yazık ki Türkiye, AB yasalarını, uluslararası
sözleşmeleri (2011 İstanbul Sözleşmesi gibi) kabul ederek “Cinsel yönelim” adı
altında eşcinselliğe (“İbneliğe”) bilerek ya da bilmeyerek bir meşruiyet alanı
açmıştır. Geçen yıl, AB’de yapılacak LGBT toplantısına, TBMM’de grubu bulunan
her parti, birer temsilci seçmekle ve veya göndermekle eşcinsellere daha da
meşruiyet kazandırmışlardır.
Yol boyu bütün bu gelişmelerden cesaret alan,
homoseksüelliği bir yaşam tarzı olarak kabul eden, şeytanın adımlarını izleyen
bu sapıklar topluluğu, Ramazan ayında 22-28 Haziran 2015 haftasını, “Onur
haftası”(!) olarak ilan edip çeşitli etkinlilerde bulunmuşlardır. İstanbul, Beyoğlu
İstiklal Caddesinde, “Şabanla Recebin Aşkına Ramazan Engel olamaz” pankartları
ile bir yürüyüş yapmışlar, Müslümanların üç kutsal ayı ve önemsedikleri üç
isimle alay etmişlerdir (1).
İnsan genetiğine, aile hayatına ve insan nesline açılmış bir
savaş hali olan eşcinselliğin tüm dünyada savunulur hale gelmesinin, ABD başta
olmak üzere birçok Batı ülkesinde evliliklerine müsaade edilmesinin sebebi
nedir Bugün Türkiye’de, bunların gemi azıya almış çılgınlıklarının sebebi nedir
Daha da önemlisi, toplumun duyarsızlaşmasının, tepki vermemesinin anlamı nedir
Nasıl bir zihinsel kırılma yaşanmaktadır
Böyle bir zihin ve akıl tutulması, ülkemiz insanın içine
girdiği çıkmaz sokağı göstermesi açısından önemlidir. AB birliği aşkına
Allah’ın yasakladığı, haram kıldığı ve helak olma nedeni gördüğü bir yaşam
tarzını, meşru görebilen bir zihniyetin oluşması, gerçek bir tehlikedir. Bu
ülkenin insanları, başta dini hassasiyeti yüksek olanlar, şu gerçeği görmek ve
tavır almak zorundadır: Bu ülkenin dindar insanları, yeniden formatlanarak içi
boşaltılmış bir İslamı, bir din anlayışını kabul etmeye zorlanmaktadır. Bu bir
psikolojik harekât olup, İslam’ın temel kavramlarının içinin boşaltılması,
anlam alanlarının daraltılması ve çarpıtılması, dini, ahlaki ve ailevi
değerlerin tahrif edilmesi, fuhuş, homoseksüellik ve uyuşturucunun
yaygınlaştırılması düzleminde yürütülmektedir. Son yıllarda ise bu psikolojik
harekâtın/savaşın merkezine, özellikle, homoseksüellik (İbnelik) ve uyuşturucu
yerleştirilmiştir.
Bu yazı serisinde, eşcinsellik konusu ele alınıp
incelenecektir. Helak olma nedeni olan bir yaşam tarzının, özgürlükler ve insan
hakları kapsamında görülüp görülemeyeceği yol boyu tartışılacaktır.
Burada, her şeyin eş yaratıldığı ve karşıt cinsler arasında
bir çekim kuvvetinin, ayni cinsler arasında ise bir itme kuvvetinin var olduğu
konusu, ele alınıp incelenecektir.
Kâinatta Her Şey Çift/Eş (zevc) Olarak Yaratılmıştır
Kâinatta her şey, belli bir kanuniyete göre çift/eş (zevc,
parity) olarak yaratılmıştır. Kur’an’da bu anlamı ifade eden kavram, zevc olup
isim ve fiil olarak yaklaşık 70 yerde geçmektedir. Ragib el İsfahani zevc
kelimesini, “kendi cinsinden ve zıddı olan bir diğeri ile bulunana denir. Bu,
insan, hayvan, bitki ve diğer varlıklardan olabilir. Zevciyet, erkeklik-
dişilik ikiliği olabileceği gibi, başka ikilikler de olabilir. Eşya; cevher,
araz, madde, suret gibi ikiliklerin sentezinden ibarettir. Hiçbir şey, bu
ikiliğe dayalı terkibin dışında kalamaz… Türler, cinsler, sınıflar da birer
zevciyat oluştururlar.” (2,3) şeklinde anlamlandırmaktadır.
Çift (zevc) yaratılma, pozitif- negatif, dişi- erkek şeklinde bir karşıtlığı ifade etmektedir. Kâinatta her şeyin çift/eş (zevc) olması, Kur’an’a göre insanların öğüt alıp düşünmesi için Allah tarafında vazedilen genel bir kanuniyettir (51/47-50). Kâinatta her şey çift (eş) olarak vardır ve karşıt cinslerin birlikteliği ile kurulan bir denge söz konusudur (36/36; 22/5; 31/10; 51/47-50).
Yasın Süresinin 36. ayetinde şu üç alandaki eş yaratılmaya
dikkat çekilmektedir: 1- “Yerin bitirmekte olduklarında”, 2- “İnsanların kendi
nefislerinde”, 3- “İnsanın daha bilmediği nice şeylerde”. Her bir grubu, kendi
içinde daha alt gruplara ayırabiliriz:
1- Arzın bitirdiklerindeki Zıd Çiftler/Eşler/Zevcler:
Karakter açısından zıd benzer çiftler/eşler, Metaller-ametaller, Biyolojik
Açıdan Zıd Eşler (Bitki ve hayvanların dişi ve erkek türleri), Elektrik Ve
Manyetikte Zıd Eşler(Birbirinin zıddı olan elektrik yükleri, Manyetik zıd
kutuplar), Topraktaki ölüm ve hayat olayları (Analiz-Sentez olayları).
2- İnsanların Bilmediklerindeki Zıd Çiftler/Eşler/Zevcler:
Kur’an’ın nazil olduğu o günkü toplumu göz önüne aldığımızda, o çağdakilerin
bilmediği/bilemediği fakat zamanla insanların keşfedeceği/keşfedebileceği
eşlerin/çiftlerin varlığı söz konusudur. Her çağda insanlar, kâinattaki birçok
şeyi bilememişlerdir. Ancak o günkü bilinmezler, bir gün bilinir, keşfedilir
olmaktadır. Bu nokta da, Kuran’ın “İnsanların Bilmediklerindeki Eşler/Çiftler”
ifadesinin kıyamete kadar olan süreci ihtiva ettiğini göz önüne almak
gerekmektedir.
Kur’an’ın indiği çağdaki insanların bilmediği ve fakat
günümüzde bilinen birçok zevç (eş, çift) vardır. Parçacık fiziğinin bugün için
bulup ortaya çıkardığı, o gün için bilinmeyen elektron-pozitron, nötron-anti
nötron müon-anti müon gibi yığınla elemanter parçacık, bu sınıflama içerisinde
değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, “Her temel parçacığın, onunla aynı kütle ve
spine sahip fakat zıt yüklü bir parçacığı vardır.” “Her parçacığın bir anti
parçacığı olması, anti madde olasılığını da gündeme getirmektedir.” “Buna göre,
evrenin çok uzak bölgelerinde, tümüyle anti maddeden oluşan galaksilerin
bulunması mümkündür” (4).
Keza dönen tüm cisimlere etki eden “Merkezkaç-Merkezcil
Kuvvetler”, uzaydaki “ak ve kara delikler” hep sonradan bulunmuş, keşfedilmiş
çiftlerdir. Schrodinger Denkleminin daima iki eş, zıt işaretli çözümü vardır.
Bu denklemin uygulandığı her alanda daima birbirinin zıddı (pozitif-negatif)
çözümler vermesi, kâinatta var olan her şeyin bir antisinin bulunduğunu
göstermektedir.
3- İnsan Nefsindeki Eşler/Çiftler: İnsanların kadın ve erkek
olarak iki karşıt cins olarak var olması da, zıdların birliği ilkesi ile ilgili
ilahi kanuniyetin bir sonucudur (30 Rum 21). Bu şekildeki bir eş yaratılmanın
yanı sıra insan bünyesinde de, birbirinin zıddı olan iki cephe/yapı
(İyilik/melek ve kötülük/hayvan) bulunmaktadır. Bu iki zıt cephe de yer alan
karakterler/özellikler de, birbirine zıddır (cesur-korkak, cömert-cimri…).
Zıtların birlikteliğindeki sır, pozitif veya negatif
özellikte olanlardan aynı işarete sahip olanların, birbirini itmesi, ret
etmesi; karşıt işaretli olanların ise, birbirlerini çekmesi, kabul etmesidir.
Dolayısıyla karşıt cinsler arasında bir çekim, cazibe kuvveti var; aynı cinsler
arasında bir itme, ret etme kuvveti vardır. Bu cazibe kuvveti, hem kâinatın
devamını hem de tüm canlıların nesillerinin devamını sağlamaktadır.
Kur’an’a göre erkek ve dışı arasındaki bu çekim kuvveti,
Allah tarafından insan bünyesine yerleştirilmiş bir özellik olup, insanın hem
sükûnete kavuşmasını, hem fıtratını korumasını ve hem de neslinin devamını
sağlamaktadır (30/21; 16/72; 4/1; 22/5, 75/39; 78/8; 35/11; 42/11).
Sonuç: Homoseksüellik, Anormal Bir Durum, Hastalıklı Bir
Durumdur
Zıtların birliği ilkesi, kâinatta bir denge ve sükûn halinin
ortaya çıkmasına sebebiyet veren ilahı bir yasa, bir fıtrat yasasıdır. Bu ilahi
yasaya, yaratılış kanunlarına göre canlılar âleminde karşıt cinsler arasında
çekim kuvvetinin olması, normal, sağlıklı, bir durum; aynı cinsler arasında bir
çekim kuvvetinin var olması ise anormal, hastalıklı bir durumdur. Bu nedenle
canlılar ve insan nesli açısından homoseksüellik, anormal, hastalıklı bir
durumdur. Bu hastalık hali, biyolojik mi yoksa psikolojik mi bu, ayrı bir tartışma
konusudur. Hangisi olursa olsun tedavisi mümkündür.
Ancak bugün ana sorun bu değildir. Ana sorun, Amerikan
Psikiyatri Derneği’nin 1973 yılında ve Dünya Sağlık Örgütü’nün 1991 yılında,
eşcinselliği hastalık sınıflandırmasından çıkarmasından bu yana, eşcinseller
tarafından Eşcinsellik, bir yaşam tarzı olarak benimsenmekte ve de “normal” (!)
kabul edilmektedir:
“‘Normalde’ olması gerekene uymayışımız ne fıtrattan, ne de
hastalıktan! Boşuna neden aramayın bulamazsınız! Değişmez denilen normları da,
normalleri de tanımıyoruz. Normal değiliz! Kabul etmiyoruz!”… İnkarcı genel
ahlakın, ayrımcılığın, nefretin ve şiddetin kurucusu, sürdürücüsü normlara ve
normallere inat biz normal değiliz…Alışın alışın gitmiyoruz!”(1). “Önceliğimiz
etrafa rahatsızlık vermek, genel ahlakı bozmak”(5).
Bugün ana sorun, ana tehlike, Lut Kavminin helakine neden
olan, fıtratı bozan, İnsan neslinin geleceğini tehlikeye atan ve aile hayatına
savaş açan bir yaşam tarzının benimsenmesi ve bunun için mücadele verilmesidir.
Bu nedenle Eşcinsellik (İbnelik), Şeytanın insan nesline
açtığı savaşın adı olup bir sapıklık/sapkınlık hareketidir.
Kaynaklar
1-http://www.radikal.com.tr/hayat/istanbul_onur_haftasi_ile_5n_1k_normlari_da_normali_de_tanimiyoruz-1385082
2- Öztürk y. N., Kuran’ın Temel Kavramları, Yeni Boyut
yayınları, İstanbul, 1991, s: 707-714.
3- Yazır E., M,.H., Hak Dini Kuran Dili, Azim dağıtım,
İstanbul, c:6, 415-416
4- John R. Taylor, Chris Zafaritos, Modern Fizik, Güven
Yayınları,1996, İstanbul, S: 297-298.
5- Bianet 20-28.6.2015.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder