8 Mayıs 2014 Perşembe

Kongre Sonrasında Milli Görüş Kadrolarının Tarihi Sorumluluğu: Kardeşlik, Birlik ve Beraberlik Ruhu

 (Milli Gazete)

Giriş

Devletin istatistikî verilerine ve yapılan akademik çalışma sonuçlarına göre Türkiye de alkol, uyuşturucu kullanma ve fuhuş yaşı, 12 yaş civarındadır. Türkiye de `eşcinsellik (!) ve `Nikâhsız Birlikte Yaşam (!) yaygınlaşmakta, `gayrı meşru çocuk sayısı artmaktadır. Toplumsal değerlerdeki çözülmeye bağlı olarak aile yapısında çözülme hızlanmakta, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık ve şiddet artmaktadır. Medya/Sosyal Medya, internet, yabancı istihbarat örgütleri, mafya, fuhuş ve eğlence sektörü, müzik sektörü, kozmetik ve moda sektörü, bu millete yabancılaşmış Batı kültür ve medeniyetinin savunuculuğunu yapan STK lar, ahlakı yozlaştırma hareketinin baş aktörleri olarak görev icra etmekteler. AB fonları, ABD vakıf fonları ve dünya bankası kredileri bu amaçla kullanılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı bugün Türkiye de değer eksenli, kültür ve medeniyet eksenli, ümmet şuurlu, kadrolu, plan ve programlı, stratejik düzlemde topyekûn ve sınırsız bir siyası mücadeleye ihtiyaç vardır. 

Mevcut şartlarda bu mücadeleyi, Parlamento düzleminde yürütebilecek hareket, Milli Görüş hareketidir. Böylesi tarihi bir dönemeçte yapılan Saadet Partisi kongresi, çok hayatı önemde idi. Tek liste ile kongre yapma geleneği olan Milli Görüş Hareketi, üç kez bu geleneğini koruyamamıştır. FP döneminde Gül, Saadet döneminde Kurtulmuş ayrı listeler çıkararak hareket içerisinde gerilime ve arkasından ayrışmaya neden olmuşlardır. Mayıs 2014 Saadet Partisi kongresinde Fatih Erbakan, ayrı bir liste çıkararak kongreye katılmıştır. Bu noktada seçimi kaybetmiş olan bir liste, farklı bir parti inşası veya farklı bir partiye iltihak arayışına girmemeli ve Milli Görüş hareketi içerisinde çıbanbaşı olmamalıdır. Bu iki sonucun olmaması için gerek Fatih Erbakan'ın, gerek Oğuzhan Asiltürk ağabeyin ve gerekse Mustafa Kamalak'ın yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardır. Burada bu bağlamda kardeşliğin tesisi konusu ele alınacaktır.

Değer Eksenli Kardeşlik

Genel anlamda kan merkezli, süt merkezli ve değer merkezli olmak üzere üç tür kardeşlik vardır. En genel anlamda inanç/iman kardeşliği, belli ortak değerler etrafında toplanan insanların birbirlerine, ötekilere nazaran, ayrı bir sevgi bağı ile bağlanmaları ve ayrı bir ilişki, dayanışma içerisinde bulunmalarıdır. Değer eksenli kardeşliğin en güzel örneklerinden birini, Kur an da Rum Süresinin 1-4 ayetlerinin nazil olmasına sebep olan olayda görebilmekteyiz. Süre, İran-Bizans arasında 613 de başlayıp 616 da Bizans ın mağlubiyeti ile sona eren savaşın geleceği ile ilgilidir. Mekkeli müşrikler, Kitap Ehli olan Bizans ın mağlubiyetine sevinerek, Müslümanlara meydan okurken kardeş kelimesini kullanmaları dikkat çekicidir: Siz ve Hıristiyanlar Ehl-i kitapsınız, biz ve İranlılar ümmiyiz (kitap sahibi değiliz). Bizim kardeşlerimiz sizin kardeşlerinizi tepelediler, biz de sizi tepeleyeceğiz (1) Mekkeli Müşrikler, İran ın putperest olmuş olması nedeniyle İranlıları kendilerine kardeş; Bizans ı da, Ehl-i Kitap olmasından dolayı, Müslümanlara kardeş olarak görmekte, İran ın zaferinden dolayı sevinmektedirler. Bunun karşısında Müminler de Ehl-i Kitap olan Bizans ın Putperestler karşısında yenilmiş olmalarına üzülmektedir. 

İşte Rum 1-4 ayetleri, böyle bir psikolojik ortamda nazil olmuştur. Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında ortak payda olarak kan bağı vardı, birbirlerinin akrabaları idiler. Böyle olmuş olmalarına rağmen değil kardeş olma, arkadaş olmaları bile mümkün olamamıştır. Mekkeli müşrikler görmedikleri, tanımadıkları, hiçbir kan bağı, akrabalık ilişkisi olmayan putperest İranlıları, değerler sisteminin ortak oluşundan dolayı kardeş olarak kabul etmişler ve kendi kan bağı ile bağlı oldukları insanları, akrabalarını ret etmişlerdir. Aynı tutum, davranış ve anlayış Müslümanlar için de geçerli olmuştur. Tarihte bu güne kadar görülmüş en büyük değer, inanç, eksenli bir kardeşlik örneği, Müslümanların Mekke den Medine ye hicretiyle Medine de yaşanmıştır. Hz. Peygamber kendi akrabalarının zulmünden kaçarak Mekke den Medine ye göç eden (muhacir) Müslümanları, kendileri ile kan bağı olmayan Medine nin yerli Müslümanları (Ensar) ile birbirlerine varis olabilecek bir hukukla (başlangıçta) bire bir kardeşleştirmiştir. Ensar malını, mülkünü muhacirlerle paylaşmıştır (59 Haşır 9). Aynı değer sistemi mensupları, birbirlerini kardeş olarak kabul ederken; farklı değer sistemi mensupları birbirlerini kardeş kabul etmezler/edemezler. Müminler kendi içlerinde müşrikler ve kâfirler de kendi içlerinde kardeştirler (7 Araf 202; 9 Tevbe 8-11; 59 Haşır 11). 

Milli Görüş Hareketi içerisinde yaklaşık 30-40 yılını geçirmiş ve bedel ödemiş dava adamlarının (Ak saçlılar) bugünkü tarihi sorumluluğu, değer eksenli kardeşliğin gerektirdiği bir tavrı ortaya koymak, kongre öncesi ve esnasında oluşmuş yaralar varsa, onları sarmak, kırgınlıkları gidermektir. Bunun için ilk adımı atması gereken Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk Ağabey ile Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak tır. Müminlerin Kardeşliği: Allah ın Emrettiği Şekilde Kardeşler Olmak Müminleri kardeş yapan bağ, Allah ın gönderdiği Kur an dır ve Hz. Peygamberin Sünnetidir. Kur an-Sünnet merkezli bir dayanışma, onları kardeş kılmış, her türlü ihtilafları onun hakemliğinde çözerek adaleti tesis etmişler ve dağılıp parçalanmaktan kurtulmuşlardır. Kalpleri onun sayesinde birbirlerine ısınmış, aradaki soğukluk sıcak bir sevgiye dönüşmüş, böylelikle ateşe düşmekten helak olmaktan kurtulmuşlardır (3 Al-i İmran 103). 

Ayet ve hadislerde iman edenlerin arasındaki ilişki, din kardeşliği ile belirlenmekte, tüm tutum ve davranışları buna göre şekillendirilmektedir. Tüm Müslümanların bu sorumluluk bilinci içerisinde hareket etmesi istenmektedir. Kur an da müminlerin `Kardeş olduğunu söyleyen ayete, aralarında çatışma/ihtilaf bulunan müminlerle ilgili arabuluculuk görevinin diğer müminlere yüklenmesinden sonra yer verilmiş olması, Kur an ın müminlerin kardeşliğine verdiği önemden dolayıdır: Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine haksızlıkla-tecavüzde bulunacak olursa, artık, haksızlıkla-tecavüzde bulunanla, Allah ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah tan korkup-sakınınız. (49 Hucurat 9-10) 

Müminler kardeş oldukları için çatışan iki tarafın arasını bulmaya çalışmak, diğer müminlerin aslî görevi olmaktadır. Bu görev, sadece arayı bulmak için salt temaslar yapıp, uğraştık ama olmuyor diyerek ifa edilen bir görev değildir. Tamamen çatışmayı durdurmaya dönük olup haksız olana karşı tavır almayı, onu barışa zorlamayı öngören ve hatta kuvvet kullanmaya kadar uzanan bir yaptırım tarzıdır. Hz. Peygamber, Müminler arasındaki kardeşlik sorumluluğunu, ana yasal bir sorumluluk olarak Medine anayasasına koydurmuştur(2): Madde 13- Takva sahibi müminler, kendi aralarında mütecavize veya haksız bir fiil ika ını tasarlayan, yahut bir cürüm yahut bir hakka tecavüz veyahut da müminler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evladı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır. İşte Milli Görüşçüler, böyle bir kardeşliğin tesisi için seferber olmak ve üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek zorundadırlar. İslam ın istediği değer merkezli bir kardeşlik, kalbin derunundan gelip dilden dışarıya rahmet, bereket, sevgi, şefkat ve merhamet yayan Allah ın emrettiği şekilde Kardeş olabilmektir : Selamı yaygınlaştırın, yemek yedirin, Allah Teâla hazretlerinin size emrettiği şekilde kardeşler olun! (3). 

Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah ın kulları, Allah ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman Müslüman ın kardeşidir. Ona (ihânet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkîr etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslüman ın malı, kanı ve ırzı diğer Müslüman a haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva şuradadır- takvâ şuradadır, takvâ şuradadır, (eliyle göğsünü işaret etti). Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah ın kulları kardeş olun. Bir Müslüman ın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz. Pazarlığa girip yalandan fiyat yükseltmeyin . Bölünüp dağılmayın . Birbirinize küsmeyin (4). 

Burada `Allah ın emrettiği şekilde kardeş olabilmek için Müslümanların dikkat etmesi gereken hususlar açıklanmaktadır. Bunlara dikkat edilmezse toplumsal bünye tahrip olacak, birlik, beraberlik, dirlik ve dayanışma yok olacaktır. Çünkü müminler, Hz. Peygamber in tabiriyle, bir bedenin organları, bir bütünün parçaları gibidir/olmak zorundadır: Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte müminlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iştirak ederler. (5) Böyle bir şuurun meydana gelebilmesi için müminler, sıdk ve Bir ehli olmalıdırlar (6). Hz. Peygamberin bir vasiyeti olan Veda Hutbesi nde, Müslümanların kardeş olduğunu vurgularken kardeşliği bozacak davranışlardan kaçınılması üzerinde özenle durmuştur (7). Unutulmasın ki Veda Hutbesi, Allah ın Resulü nün bize bir vasiyetidir. Öyleyse bünyeyi tahrip eden, etmeye yeltenen ve bunda ısrarcı olanlara karşı yekvücut olma zamanıdır.

Oğuzhan Asiltürk Ağabey ve Mustafa Kamalak Hz. Yusuf Gibi Davranmak Zorundalar

Kur an-ı Kerim olumlu ve olumsuz davranış sergileyen kan merkezli kardeşleri bizlere örnek olarak vermektedir: Habil-Kabil (5 Maide 27-31) Hz. Yusuf ve Kardeşleri (12 Yusuf 1-100) Hz. Musa ve Kardeşi Harun (10 Yunus108; 20Taha 30-32; 25 Furkan 35; 28 Kasas 34,35) Hz. Davud a gelen İki Davalı Kardeş (38 Sad 23) Kabil kardeşi Habil i öldürür. Hz. Davud a gelen iki davalı kardeşten zengin olan fakir olan kardeşinin bir tane olan koyununu elinden almaya kalkar. Hz. Musa ise kardeşi Hz. Harun u kendi yerine vekil, yardımcı seçer. Hz. Yusuf un kardeşleri, babaları Hz. Yakub un Hz. Yusuf u çok sevmiş olmasından dolayı onu kıskanırlar ve öldürmeye karar verirler. Bu amaçla onu kuyuya atarlar. Hz. Yusuf, ticaret kervanı tarafından kurtarılıp esir pazarında bir vezire köle olarak satılır. Hz. Yusuf ergenlik dönemine girdiği bir zamanda, vezirin karısının isteklerini ret ettiğinden dolayı kendisine tuzak kurulur ve hapse attırılır. Yedi yıl hapiste yatar ve sonra vezir olarak iktidara gelir. Sonra babasını ve kardeşlerini yanına aldırır. Hz. Yusuf kendisini ölüme terk eden kardeşleri, Hz. Yusuf un karşısında suçluluğun derin ezilmişliğini yaşarken; 0, «Bugün size karşı sorgulama-kınama yoktur. Sizi Allah bağışlasın. O, merhametlilerin (en) merhametlisidir.» (12 Yusuf 92) diyerek kardeşlerini bağışlar ve geçmişe bir perde çeker. 

Başta Oğuzhan Asiltürk Ağabey ve Mustafa Kamalak olmak üzere kongreyi kazanmış olan tüm kardeşlerimizin, kongreyi kaybetmiş tüm kardeşlerimize söyleyecekleri söz; Bugün size karşı sorgulama-kınama yoktur. Olmalıdır, olmak zorundadır. Çünkü Müminler dilde değil özde kardeştir.

Fatih Erbakan'ın Yapması Gereken: Nisa 58-59. Ayetlerin Gereğini Yapmak

Fatih Erbakan bir yarışa girmiş ve bu yarışta umduğunu bulamamıştır. Milli Görüş ün delegeleri, emaneti ehil gördükleri bir kardeşlerine tevdi etmişlerdir. Bunu saygıyla karşılamak, kabullenmek, içine sindirmek ve seçilmiş yönetime destek ve yardımcı olmak, Fatih Erbakan ın yapması gereken, en asıl bir görevdir. Ayrı bir baş çekmek/hizip başı olmak, ikili yapı gibi davranmak, genel merkezi dışarıda, medyanın önünde eleştirmek, karalamak, moral bozmak ve güç dağılımına sebep olmak Erbakan soyadına yakışmaz; Erbakan soyadı yıpratılmamalıdır. Tüm tartışmalar, meşru yapılar, yönetimler ve zeminlerde yapılmalıdır. Dedikodu, gıybet ve laf getirip götürme olmamalıdır (49 Hucurat 11-13).

Unutulmasın ki böyle dönemlerde şeytanı vesvese veren çok olur. Gene unutulmasın ki Türkiye, partiler mezarlığıdır. Sonuç: İman Edenlere Karşı Kalbimizdeki Kini Söküp Atmak Böyle zamanlarda takınılması gereken tavırla ilgili ölçü, Nisa 58-59 ayetleri tarafından ortaya konulmaktadır. Konunun muhatabı olan herkes, buna uymak zorundadır: Hiç şüphe yok Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah, işitendir, görendir. Ey iman edenler, Allah a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah a ve Resulüne döndürün. Şayet Allah a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir. (4 Nisa 58-59) 

Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliği muhtacız. Ayrıntılarda boğulup bütünü gözden kaçırmamalıyız. Allah ın emrettiği şekilde kardeşler olabilmek için kalplerimizdeki kin ve nefreti bir tarafa bırakmalıyız: Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. (59 Haşr10) Ancak böyle bir kalbi yönelme ile Allah, kalplerimizi birbirine ısındıracak, kardeşlik duygularımızı pekiştirecektir (3 Al-i İmran 103). Aksi bir durum hüsrandır: Allah a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (8 Enfal 46). Unutulmaması gereken en önemli nokta, öldükten sonra dirilecek, bu dünyada yaptıklarımızın hesabını, hesap gününde mutlaka verecek ve şahit olarak da kendi organlarımızın dinleneceğidir: Sonunda oraya geldikleri zaman, onların işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir. «Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinizde şahitlik eder diye sakınıp-korunmuyordunuz. Aksine, yapmakta olduklarınızın birçoğunu Allah ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.» (41 Fussilet 20-21).

Kaynaklar

1- (734)- Tirmizî, Tefsir, Rum (3190).

2- Hamidullah M., İslam Peygamberi, İrfan Yayinevi, İstanbul,1972

3- Kütübü Sitte, 3252, 6955 Nolu Hadisler

4- (3312)- Buharî, Nikâh 45, Edeb 57, 58, Ferâiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563-2564); Ebu Dâvud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizî, Birr 18, (1928).

5- (3336)- Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66, (2586).

6- Kütübü Sitte 3849, 7152 Nolu Hadisler.

7- Tirmizî, Fiten 2, (2610); Tefsir 2, (3087); Müslim, Hacc, 194, (1218).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...