(Milli Gazete)
GİRİŞ
Halkbankası olayı, iç, bölgesel ve küresel dinamiklerin
çatıştığı bir ortamda vuku bulmuş çok yönlü, çok boyutlu bir vakadır.
Halkbankası olayı, Türkiye’nin iç dinamikleri yanı sıra, bölgesel dinamiklerden
İran, Hindistan ve AB ile küresel dinamiklerden BM-ABD-İngiltere-Siyonizm ile
yakından alâkalıdır. Halkbankası olayı ile ilgili Türkiye’deki savcılığın
iddiasında ve ABD’deki mahkemenin iddianamesinde yer alan suçlamaları daha iyi
anlayabilmek için İran’a “nükleer yakıt programından” dolayı, BM’nin, ABD’nin
aldığı yaptırım kararlarını ve FATF’in bildirilerini göz önüne almamız
gerekmektedir.
Burada, bu konu ele alınıp değerlendirilecektir.
BM’NİN İRAN’LA İLGİLİ YAPTIRIM KARARLARI
2006 yılında İran’la ilgili “nükleer dosya”, Uluslararası
Atom Enerji Ajansı (UAEA) tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne gönderilmiştir. Bu
tarihten sonra Güvenlik Konseyi İran’a karşı 1696 (2006), 1737 (2006), 1747
(2007), 1803 (2008), 1835 (2008) ve 1929 (2010) sayılı karar olmak üzere altı
ayrı yaptırım kararı almıştır.
2010 yılında BM tarafından alınan 1929 sayılı karar, “Barışa
Tehdit” çerçevesinde alındığı için bütün devletler bakımından bağlayıcı
özelliği vardır. Karar, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde İran’ın
yerine getirmesi gereken sorumluluklar yer almaktadır. Bu sorumlulukları yerine
getirmediği takdirde İran’a uygulanacak yaptırımlara ikinci bölümde yer
verilmektedir. İkinci bölümde yer alan yaptırımları aşağıdaki gibi
özetleyebiliriz(1,2):
* Birinci bölümde yasaklanan faaliyetlere dâhil olan kişi ve
kurumların İran dışındaki fonlarının dondurulması ve seyahatlerinin
kısıtlanması,
* İran’ın balistik füze geliştirmeye dönük her türlü
faaliyetinin yasaklanması ve ağır silah ithalâtına kısıtlamalar getirilmesi,
* İran’ın nükleer silah sistemi, özellikle nükleer başlık taşıyabilecek
füze sistemleri geliştirmesinde İran’a yardımcı olabilecek malzeme, teçhizat ve
teknoloji transferinin yasaklanması,
* Tüm devletlerin, İran’ın nükleer başlıklı füze geliştirme
çalışmalarıyla bağlantılı olduğu düşünülen kişi ve kurumları yaptırım kapsamına
alması, kişi ve kurumların yurtdışındaki fonlarının dondurulması ve ilgili
kişilerin seyahatlerine kısıtlama getirilmesi,
* Devrim Muhafızlarına bağlı birçok kurum ve üst düzey
komutanlar dâhil birçok kişinin yaptırım kapsamına alınması,
* İran’ın nükleer ya da balistik programına katılan İran
Atom Enerjisi Kurumu’na bağlı İsfahan Nükleer Teknoloji Merkezi Başkanı Cevad
Rahiki’ye ve toplam 40 İran kuruluşuna, uluslararası alanda mal varlıklarının
dondurulması ve seyahat yasağı getirilmesi,
* İran’ın, İran vatandaşlarının ya da kurumlarının ya da
onların adına hareket eden üçüncü unsurların başka bir ülkede uranyum madeni
ticareti, nükleer malzeme ve teknoloji üretimi ve kullanımının yasaklanması,
* Tüm devletlerin, yaptırıma konu olan nükleer faaliyetler
ve silahlarla ilgili olarak her türlü malzeme, teçhizat ve teknolojiyi İran’a
doğrudan ya da dolaylı satışını, transferini ve tedarikini önlemekle yükümlü
kılınması,
* Devletlerin, İran’a giden ve İran’dan gelen her türlü
nakliye aracını kendi egemenlik alanlarında denetlemesi,
* Bayrak devletinin rızası alınmak kaydıyla açık denizlerde
dahi İran’a giden ve bu ülkeden gelen kargoların denetlenmesi,
* Tüm devletlerden İran bankalarının dâhil olduğu tüm
işlemlerin nükleer yayılmaya ilişkin ya da nükleer silah sistemine ilişkin
olmaması için özellikle dikkat etmesi,
* İran bankalarının yurt dışındaki ortaklıkları, şube açma
girişimleri ve yabancı bankaların İran’daki ortaklıkları ve şube açma
çalışmalarında ilgili devletlerin son derece ihtiyatlı olması,
* Tüm devletlerin yaptırımların uygulanması için aldıkları
önlemleri ve kararları iki ay içerisinde Yaptırım Komitesi’ne bildirmesi,
* İran’a nükleer madde ve malzeme gönderilmesinin önlenmesi
için bir denetim sistemi kurulması.
ABD’NİN İRAN’LA İLGİLİ YAPTIRIM KARARLARI
İran-ABD ilişkileri, İran İslâm Devrimi ile birlikte
bozulmuş ve bugüne kadar da düzelmemiştir. ABD, yol boyu, hemen hemen her
başkan zamanında, gerek bizzat kendisi, gerekse BM ve diğer uluslararası
kuruluşlar aracılığıyla İran’a yaptırımlar uygulamıştır. BM Güvenlik Konseyi,
İran’la ilgili 1929 sayılı yaptırım paketini kabul ettikten sonra ABD bu
yaptırımlarla yetinmemiş, kendisi 2010-2013 yılında yeni yaptırım paketleri
hazırlayıp dünya kamuoyuna duyurmuştur.
ABD’nin İran’a dönük yeni yaptırım paketinin (2010)
muhtevasını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz(3):
* İran, nükleer silahların yayılması faaliyetlerini hayata
geçirmek ve maskelemek için mali sektörü, nakliye endüstrisi ve Devrim
Muhafızlarını kullanmaktadır.
* “Diğer hükümetler ve yabancı mali kurumlar, yeni
yaptırımlar getirilen bu kuruluşlarla temas etmemeli ve İran’ın yasa dışı
faaliyetlerini desteklememelidir”.
* Amerikalıların “Kara liste’’ye alınan şirket ve bireylerle
ticari ilişki içine girmesi yasaklanmıştır. Bunların ABD’nin yetki sınırları
içine girebilecek mal varlıkları dondurulmuştur.
* İran Post Bankası, İran’daki daha büyük bir banka olan ve
2007’de ABD’nin yaptırım uygulamaya başladığı Sepah Bankasının uluslararası
işlemlerini gizlemeye dönük paravan şirketi olarak faaliyet göstermekte olup
kara listeye alınmıştır.
* İran İslâm Cumhuriyeti Gemicilik Hattının (IRISL),
gemilerinin adlarını değiştirerek ya da onları yeni paravan şirketlere
kaydırarak yaptırımlardan sıyırmaya çalışmasını önlemeyi amaçlayan tedbirlerle
bu tür beş paravan şirket kara listeye alınmıştır.
* “Balistik füzelerin geliştirilmesi konusundaki
faaliyetlerinden ötürü’’ devrim muhafızlarının hava gücü ve füze komutanları,
İran’ın içinde ve dışında bulunan, İran yönetiminin sahip olduğu ya da kontrol
ettiği 22 petrol, enerji ve sigorta şirketi yaptırım listesine eklenmiştir”.
2012 yılında İran, batılı ülkelerin yaptırımlardan kurtulmak
için “doğalgaz karşılığı altın” uygulaması projesini geliştirmiştir. Bunun
üzerine ABD, 2013 yılında İran’ın “doğalgaz karşılığı altın” uygulamasını
sonlandırmak için İran’a “değerli taş satışını da yasaklayan yeni bir yaptırım
paketi” hazırlamıştır. 6 Şubat 2013 tarihinde resmi olarak uygulanmaya başlayan
yeni yaptırım kararlarına göre(4);
* Bir ülkenin, İran’dan doğalgaz ve petrol alması ancak,
İran’ın yasal mal veya hizmetleri satın almak için kullanabileceği bir hesaba,
bunların ücretlerini yatırmasıyla mümkün olacak,
* İran ne aldığını belgelemeden, ödemeyi bankadan
çekemeyecek,
* İran’a değerli taş satışı yapılmayacak,
* İran bundan sonra petrol ihraç ettiği ülkelerden,
karşılığında yiyecek, ilaç, tıbbî malzeme ve endüstriyel ürünler alabilecektir.
Amerikan Hazine Bakanlığı, Eylül 2001’de, 13224 sayılı
Kararname ile “Uluslararası terörizmi desteklediği belirtilen kişi ve
kurumların mal varlıklarına el koyma ve Amerikan kurumları ile işlemlerini
engelleme konusunda Başkan’a yetki vermiştir”. Ardından 26 Ekim 2001 tarihinde
“terörizmle ilgili para aklayan yabancı bankaların Amerikan finansal
sisteminden dışlanmasını” öngören “ABD Vatanseverlik Yasası”nı çıkarmıştır.
ABD’nin yasalarına göre “Amerikan Hazinesi, kendisine bağlı “Finansal Suçlar
İcra Ağı” tarafından yasaklanan bankalarla muhabir bankacılık veya başka somut
bir iş ilişkisi içinde bulunan yabancı bankaların Amerikan bankalarındaki
hesaplarına el koyma yetkisine sahiptir”(5).
“MALİ EYLEM GÖREV GÜCÜ” (FİNANCİAL ACTİON TASK FORCE -
FATF) KARARLARI
FATF, Temmuz 1989’da Paris’te toplanan G-7 zirvesinde alınan
kararla, “kara para aklamaya” mâni olmak amacıyla uluslararası tedbirler
alınması için kurulan ve bu konuda politika ve standartlar üreten bir
organdır(5). 11 Eylül 2001 tarihinden sonra çalışma alanına “terörün finansmanı
ile mücadeleyi” de dâhil etmiştir.
FATF’in 33 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 35
üyesi bulunmaktadır. Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde FATF’e üye olmuştur.
Arjantin, Avusturya, Avustralya, Belçika, Brezilya, Kanada,
Danimarka, Avrupa Komisyonu, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Körfez
İşbirliği Konseyi, Hong Kong, Güney Kore, İzlanda, İrlanda, İtalya, Japonya,
Lüksemburg, Meksika, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, Çin, Portekiz, Rusya,
Singapur, Güney Afrika, İspanya, İsveç, İsviçre, Birleşik Krallık, ABD FATF’nin
üyeleridir(5).
“FATF, suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanı ile
mücadele amacıyla gerekli standartları belirlemekte ve üye ülkelerden yasal,
finansal, operasyonel ve uluslararası işbirliği konularında bu standartlara
uyulmasını beklemektedir. FATF tarafından geliştirilen mevzuat etkili bir takip
sistemi ile desteklenmektedir. FATF’ın bu standartlar kapsamında belirlediği
40+9 Tavsiye kararı vardır”(5). Konumuz açısından FATF’in 21. tavsiye kararı
önemlidir:
“Finansal kuruluşlar, FATF tavsiyelerini uygulamayan ya da
eksik uygulayan ülkelerin vatandaşları, şirketleri ve finansal kuruluşları ile
girecekleri iş ilişkilerine ve işlemlere özel dikkat göstermelidirler. Bu
işlemlerin görünürde hukuki ve ekonomik amacı yoksa işlemlerin esası ve amacı
araştırılmalı ve bulgular yetkili makamlara yardımcı olabilecek şekilde yazılı
kayda geçirilmelidir. Bir ülke, FATF tavsiyelerine uymamaya ya da yeterince
uyum göstermemeye devam ederse, ülkeler buna karşı uygun tedbirleri
almalıdırlar.”(5)
BM Güvenlik Konseyi, 29 Temmuz 2005 tarih ve 1617 sayılı
kararı ile bu standartların tüm üye ülkeler tarafından uygulanmasını teşvik
etmiştir. FATF, standartlara uymayan ülkeleri, “İşbirliği Yapmayan Ülke veya
Bölgeler” listesinde açıklamaktadır. 2006 yılı Ekim ayında FATF Genel Kurulunda
alınan karar uyarınca FATF’nin çalışma grupları arasında “Uluslararası
İşbirliği İzleme Grubu” oluşturulmuştur.
İzleme Grubu aralarında İran’ın da bulunduğu bazı ülkelerle
(Angola, Komoros, Libya, Sao Tome and Principe, Sudan, Bahreyn, Kuzey Kore,
Türkmenistan, Belarus) ilgili olarak uluslararası sistem açısından risk
taşıdıkları gerekçesiyle çeşitli bildiriler yayınlamıştır. “FATF, İran’ı
yeterince işbirliği yapmamakla suçlamaktadır”(5).
SONUÇ
Türkiye, 2010- 2013 döneminde Doğalgaz ihtiyacının yaklaşık
%16-20’sini İran’dan karşılamıştır(4). Türkiye, İran’dan “doğalgaz karşılığı
altın” projesine uygun doğal gaz almıştır. Türkiye ödemeleri, TL olarak
Halkbank üzerinden gerçekleştirmiştir. İran ödeme vadesinde Türkiye’ye
ayrıcalık tanımış 30 gün olan petrolün ödeme vadesini, 60 gün yapmıştır.(4)
Türkiye’nin ödemeyi hem TL cinsinden ve hem de 60 günde
yapmış olması, Türkiye için önemli bir avantaj olmuştur.
İran ise gaz karşılığı elde ettiği Türk Lirasını
uluslararası bankacılık sistemine sokamadığı için Türkiye’den “külçe altın
satın almış” ve “bunu çeşitli yollarla ülkeden çıkarmıştır”(4).
ABD’nin parasal güç alanı dışına çıkılarak Halk Bankası
üzerinden İran-Türkiye, Hindistan-İran ve Kuzey Irak-Türkiye ticaretinin TL
olarak yapılması, “ABD’nin uluslararası ödemeler sisteminde yaklaşık 100 milyar
dolarlık bir gedik açılmasına sebebiyet vermiştir”(6).
ABD, 6 Şubat 2013’de “Altın yaptırımı kararını” yürürlüğe
sokarak Türkiye’nin önünü kesmiş, “doğalgaz karşılığı altın” ticaretini
durdurmuştur.
Türkiye’nin İran’la TL olarak Halk Bankası üzerinden
doğalgaz ticareti yapmış olması; Türkiye’nin menfaatine ve fakat başta ABD
olmak üzere Küresel sermayenin aleyhine olmuştur. Nitekim dönemin başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin kendi çıkarlarını savunmasının çok doğal olduğunu
ifade ederek İran’la yapılan bu ticarete ABD’nin karşı çıkmasına haklı olarak
tepki göstermiştir(4):
“Bu (İran doğalgazı) bizim için stratejik bir ürün olması
hasebiyle biz bunu alırız ve takas noktasında da yapmamız gereken takas neyse
bu takası da yapacağımızı yine kendilerine söyledik. Her ülke kendi çıkarlarını
çok rahat düşünüyor. Türkiye de kendi çıkarlarını tabii ki düşünecektir.”
2010-2013 döneminde Amerikan Hazine Bakanlığı’nın, BM
Güvenlik Konseyi ve FATF’nin İran ve İran’la ticari ilişki içerisinde tüm
ülkelerle ilgili aldığı yaptırım kararlarının ana hedefinin, sadece İran
olmayıp, İran’a enerji açısından bağımlı olan Türkiye, Hindistan, Çin gibi
ülkelere diz çöktürmek olduğunu Türkiye, zamanında görmeliydi.
2010 yılından itibaren Örümcek (Şer İttifakı) Türkiye
üzerine zehirli ağlarını örerken ve yolunun üzerine mayınları döşerken
Türkiye’nin gerekli tedbirleri alması gerekmez miydi?
Kaynaklar:
1- Türmen, R., Güvenlik Konseyi’nin İran kararı,
14.06.2010 rturmen@milliyet.com.trrturmen@milliyet.com.trTüm Yazıları
2- Sinkaya, B., BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a Karşı Yeni
Yaptırım Kararında Ne İsteniyor?, ORSAM,10 Haziran 2010,
http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=848
3- ABD’nin yeni İran kararı..., 17 Haziran 2010, AA; Adana
Post,
4- Kırdar, S., ABD’nin İran’a Uyguladığı Altın Yaptırımı Ve
Olası Sonuçları, Türkiye TEPAV, Nisan 2013,
http://www.tepav.org.tr/tr/ekibimiz/s/1195/Seda+Kirdar.
5- Yıldırım, A., K., İran Yaptırımlarının Mali Boyutları,
Ortadoğu Analiz Ocak’10 Cilt 2 - Sayı 13, akyildirim11@gmail.com
6- Tor, S., Al-Jazeera Turk, 25 Mart 2016.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder