15 Eylül 2017 Cuma

“2019 Cumhurbaşkanlığı Kadife Darbe Süreci”nde Yeni Bir Aşama-7

 (Milli Gazete)

ABD MERKEZLİ KÜRESEL YENİ BİR “17 ARALIK OPERASYONU”

Gerek dünyada ve gerekse Türkiye’de baş döndürücü olaylar meydana gelmektedir. Bunlardan en önemli gördüklerimizi, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

* ABD New York Güney Bölge Mahkemesi’nin Halk Bankası ile ilgili bakan düzeyinde tutuklama kararı vermesi,

* Kuzey Kore’nin nükleer denemeler yapması ile ortaya çıkan küresel gerilim,

* Latin Amerika ülkelerinde özellikle Venezüella’da meydana gelen/getirilen iç kaos,

* Arakanlı Müslümanlara karşı katliam yapılması ve meydana gelen göç olayı,

* Kuzey Irak’ta Barzani’nin 25 Eylül’de “Kürdistan devleti için referandum” kararı alması,

* Türkiye’de FETÖ ile yapılan mücadelenin sağlam bir zemine oturtulamaması ve her geçen gün gayrimemnun sayısının artması,

* PKK ile mücadelenin sertleşmesi,

* Siyasette gerilimin sürekli artması,

* Kutlu Doğum Haftası nedeniyle başlatılan tartışmaların, Diyanet İşleri Başkanı ve başkan yardımcısının istifasıyla sonlandırılması,

* AK Parti kongrelerinin yapılmaya devam etmesi,

* Meral Akşener’in yeni parti kurma çalışmaları,

* Türkiye ile AB ülkeleri, özellikle, Almanya arasında ilişkilerin aşırı şekilde bozulması, AB’nin Türkiye ile ilgili özel yaptırım kararları almak istemesi,

* Türkiye’nin Kıbrıs’ta taviz vermeye zorlanması ve özellikle Kıbrıs’ta bulunan 38 bin civarındaki Türk Askerinin çekilmesi için Türkiye’ye baskının yoğunlaştırılması,

* Türkiye’nin Rusya ile silah anlaşması yapması,

* Katar krizinin devam etmesi, Sünni dünyanın bölünmesi,

* ABD’nin Afganistan’a asker göndermeye karar vermesi,

* Türkiye’nin Şer İttifakı tarafından Irak-Suriye düzleminde oluşturulmak istenen ve adına “Kürt Koridoru” denilen bir yapılanışa karşı çıkması ve Fırat Kalkanı Harekâtı’nı daha da genişletmek istemesi,

* Türkiye’nin Suriye’de PKK/PYD bölgesine itiraz etmesi ve bu konuda taviz vermemesi,

* Rusya’nın, İran, Irak Merkezi Hükümeti ile işbirliğinin gelişmesi, Astana sürecinde ABD’nin devre dışı bırakılması,

* Türkiye’nin ŞİÖ ile ilişkilerini geliştirmesi,

* ABD’nin değişik eyaletlerinde ırkçı çatışmaların meydana gelmesi,

* İngiltere, İspanya, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde DAEŞ adına yapılan terör saldırıları.

Şer İttifakının (ABD-Siyonizm-İsrail-İngiltere) Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurdukları küresel sisteme, son 20 yılda dünyanın her tarafında itiraz edilmektedir. Şer İttifakı bunun farkında olarak mevcut konumlarını daha da kuvvetlendirebilmek için küresel bir savaş çıkarmak istemektedir (1).

Hem Türkiye içinde, hem de bölgede vuku bulan olaylara bu açıdan bakılmasında fayda vardır. ABD New York Güney Bölge Mahkemesi’nin Halk Bankası ile ilgili aldığı karar, bu kapsamda değerlendirilmelidir. Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanması (19 Mart 2016), 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için başlatılan Yeni Kadife Darbe Sürecinin yeni bir aşamasıdır. Küresel “17 Aralık operasyonu”dur.

“2019 Cumhurbaşkanlığı Kadife Darbe Süreci”nde Dört Aşama

Şer İttifakı tarafından başlatılan Taksim Kadife Darbe Sürecini, farklı aşama ve evreleri ihtiva eden beş büyük döneme ayırabiliriz:

  • 1. Dönem: Oslo Görüşmesinin Deşifre Edilmesinden 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine Kadar Kadife Darbe Dönemi.
  • 2. Dönem: 7 Haziran 2015’den 1 Kasım 2015 Seçimlerine Kadar PKK’nın Sosyolojik Savaş Amaçlı Terör Dönemi.
  • 3. Dönem: 1 Kasım 2015 Seçimlerinden 15 Temmuz 2016 Sosyolojik Savaş Amaçlı Askeri Darbe Girişimine Kadar Olan Güvenlik güçlerinin Terörle Savaş Dönemi.
  • 4. Dönem: 15 Temmuz 2016 Sosyolojik Savaş Amaçlı Askeri Darbe Girişiminden 16 Nisan 2017 Referandumuna Kadar Gülen Şantaj ve Terör Örgütünün Tasfiye Dönemi.
  • 5. Dönem: Rıza Zarraf’ın ABD’ye Götürülüp 16 Mart 2016’da Tutuklanmasından 2019 Cumhurbaşkanlığı Seçimine Kadar Olacak Olan Yeni Kadife Darbe Dönemi.

* Yeni Kadife darbe Dönemi için Hazırlık Aşaması:

§ Birinci Evre: Rıza Zarraf’ın ABD’ye Götürülüp 16 Mart 2016’da Tutuklanması,

§ İkinci Evre: Can Dündar’ın MİT TIR’larından Dolayı Tutuklanması Ve Akademisyenler Bildirisi Yayınlanması,

* Birinci Aşama: Darbe Girişiminin Bastırılması ile Sivil, Askeri Bürokraside ve İş Dünyasında Geniş Çaplı Operasyonların Başlatılması ile Sünni Camia İçerisinde Gayrı Memnun Sayısının Artırılması (2-4).

* İkinci Aşama: Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı, Mehmet Hakan Atilla’nın ABD’de 27 Mart 2017’de Tutuklanması

* Üçüncü Aşama: 16 Nisan 2017 Referandumu (5,6)

§ Birinci Evre: Referandum Sonuçlarına Şaibe Düşürme Kampanyası,

§ İkinci Evre: Tek Adam Söylemi İle Diktatör İnşa Etme Süreci,

§ Üçüncü Evre: Pelikancıların, Mavi Marmaracılara ve İslâmcılara Savaş Açması, Siyasetin Sessiz Kalması

§ Dördüncü Evre: Mustafa Kemal, Annesi, Hanımı ve Evlatlığı İle İlgili Açılan Çirkin Kampanya, Mustafa Kemal’in Heykellerine Yapılan Saldırılar

§ Beşinci Evre: Pelikancıların ve İhlas Grubunun Kutlu Doğum Haftası Üzerinden Diyanet Başkanlığına Açtıkları Savaş Sonucu Diyanet İşleri Başkan Ve Yardımcısının Görevden Ayrılması

yyy Dördüncü Aşama: ABD New York Güney Bölge Mahkemesinin Halk Bankasının Eski Yöneticileri Ve Bir Bakan Hakkında Tutuklama Kararı Vermesi,

Bu yazı serisinde, Kadife darbecilerin yeni dönemdeki (2019 Cumhurbaşkanlığı kadife darbe süreci) muhtemel amaç ve hareket tarzları üzerinde durulacaktır.

Burada, Halk Bankası bağlamında 2019 Cumhurbaşkanlığı kadife darbe sürecine ilişkin yönetim mekanizması ve şer ittifakının kurduğu “sömürü çarkı” ele alınıp ana hatları ile değerlendirilecektir.

Yeni Kadife Darbe Sürecinde Yönetim Mekanizması ve ABD Yargısı

Dünyada bugüne kadar gerçekleştirilmiş olan kadife darbelerin ana stratejisini çizen beyin takımı, Soros Merkezli Siyonist-Mason bir kadrodur (Dış Beyin-Birinci Halka)(Şekil-1). Bu, hedef ülkelerin dışında bir merkez olup, çalışmaları gizlidir ve mecbur kalmadıkça, genel olarak, açık bir tavır ortaya koymaz. Hedef ülkelerde, ana stratejiye uygun bir şekilde kadife darbelerin yönetilebilmesi için o ülke içerisinde var olan, o ülkenin vatandaşı konumundaki Mason-Sabetayist-Siyonist-İşbirlikçilerden oluşan 2. derecede bir beyin takımı (iç beyin- ikinci halka) daha vardır. Bu kesim de mecbur kalmadıkça açık bir tavır ortaya koymaz ve ortalıkta gözükmez. Bu iki merkez, mevcut siyasi iktidara, sisteme/devlete karşı olan

“gayrimemnun örgütleri”, bir “çatı kuruluş” etrafında (“taşeron yapı”) birleştirerek (yönetimin üçüncü halkası), ana stratejiyi ve ana stratejinin öngördüğü tüm taktikleri, bunlar aracılığıyla hayata geçirmeye çalışır. “Çatı kuruluşta” yer alan kadroların/yöneticilerin tümü, bu işbirliğinden haberdar olmayabilir; ya da ortak düşmana/rakibe karşı çıkar birliği olarak meseleye bakabilir. “Çatı kuruluş”, ülkedeki tüm gayrimemnunları ya da önemli bir kısmını kuşatacak tarzda, öngörülen strateji ve taktikleri devreye sokmakta ve ona göre davranmaktadır (6,7).

Yeni Halk Bankası olayında, şu ana kadar birinci ve ikinci halkadaki beyin takımları, henüz, açık aleni bir tavır ortaya koymuş değillerdir. Ancak seçilen taşeron yapıda çok ciddi bir değişiklik vardır. Üçüncü halkadaki taşeron yapı, ülke içinde değil ülke dışında olup, ABD yargısıdır. Bu şekliyle Türkiye’deki kadife darbe süreci açık bir şekilde küresel bir boyut kazanmıştır. Bu, şer ittifakının faaliyet gösterdiği her yerde etkisini gösterecektir.

Mesele sadece Halk Bankası olayı olarak sınırlı kalmayabilir. Türkiye, uluslararası anlaşmaları ve Şer İttifakı ile geçmişte yapılmış ikili anlaşmaları ihlal, terör ve kaçakçılığa yardım ve yataklık suçlamaları ile karşılaşabilir. Bu süreçte Türkiye’ye karşı yargı üzerinden başlatılmış olan savaşın, yaygınlaştırılması ihtimali çok yüksektir.

Kadife Darbelerdeki ana stratejiye göre hedef Ülke içerisinde bir “Çatı Örgüte” ihtiyaç vardır. Yeni Halk Bankası olayında şu ana kadar Türkiye içinde, açık bir şekilde, henüz bir “Çatı Örgüt” ortaya çıkmış değildir. Ancak Kadife Darbelerin stratejisini ve süresini göz önüne aldığımız zaman, böyle bir örgüt için hazırlık yapılmış olmalıdır. Yeri ve zamanı geldiğinde bu yapı harekete geçecektir /geçirilecektir.

Türkiye’deki Taksim Kadife Darbe sürecinin başlangıç aşaması olan Gezi Parkı olaylarında ve daha sonraki aşamalarında farklı “Çatı Örgütler” ortaya çıkarılıp devreye sokulduğu unutulmamalıdır.

Şer ittifakının ABD yargısı aracılığıyla ortaya koyduğu bu tavır, bir taraftan Cem Boyner’in Taksim’e çıkıp “Ne Sağcıyım Ne Solcu; Çapulcuyum Çapulcu” demesine; diğer taraftan 28 Şubat Postmodern Darbeci Generallerin “bundan sonrasını sivil kuvvetler halletsin.” deyip “ Beşli Çeteyi” devreye sokmasına benzemektedir. O nedenle yeni bir Çatı Örgüt ortaya çıkacaktır/çıkartılacaktır.

Şer İttifakının Dünyadaki Sömürü Çarkı

Bugün dünya, Şer İttifakının birinci ve ikinci dünya savaşları sonucunda kurduğu bir sömürü düzenine göre yönetiliyor. NATO, BM, Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluşlar, buna hizmet etmektedir. Buna karşılık, Türkiye, Rusya, Çin, İran ve Hindistan bu sisteme itiraz etmektedir.

Rahmetli Erbakan Hoca, ömrü boyunca en büyük tehlike olarak Siyonizm’in kurduğu bu yapıya dikkat çekmeye çalışmış ve Siyonizm’e karşı mücadele etmiştir. Erbakan Hoca, sömürü sistemini, dünyanın her tarafında döşenmiş “pompalar sisteminin çalışmasına” benzetmektedir:

…”Başka bir sömürü çarkı da ulaşım üzerinden alınan paydır. Yer değiştirirsen, uçakla gidersen %9’unu IATA’ya vereceksin. Bunlar Siyonist Yahudi kuruluşlarıdır. Nereye giderseniz gidin %9’unu Siyonistlere vermeden gidemezsiniz. Para transferi ancak Siyonist Yahudi bankalar üzerinden yapılabilir.

Mevcut Dünya düzeni vasıtasıyla sömürü boruları her yere döşenmiş, sömürü pompaları kurulmuştur. Harıl harıl dünya sömürülmektedir.”(8)

Sonuç: Türkiye Halk Bankası Üzerinden Sömürü Çarkına Çomak Sokmuştur.

Halk Bankası olayını bu açıklamaların uzantısında ele alıp değerlendirmek gerekmektedir. Para transferlerinin yalnızca New York ve Londra Bankaları üzerinden yapılması ile Şer İttifakı iki önemli avantaj elde etmektedir:

1-Dünyadaki tüm parasal transfer ve akreditiflerinden komisyon almaktadır.

2- Dünyadaki tüm para hareketlerini kontrol etmekte ve izlemektedir.

Türkiye, Halk Bankası üzerinden TL ile Uluslararası ticaret yaparak küresel sisteme karşı çıkmıştır. (Devamı Var)

Kaynaklar

1- Can, B., “İslâm Coğrafyası ve “Kaostan Kaynaklanan Düzen”/(“Yaratıcı Yıkım”/”Düzeltici Savaş”)Teorisi 1-7; 26. 06. 2017-28.07.2017, Milli Gazete.

2- Can, B., FETÖ ile Mücadelede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar-1:

FETÖ ile Mücadeleden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı Kurulmalıdır, 11.08.2017, Milli Gazete.

3- Can, B., FETÖ ile Mücadelede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar-2:

FETÖ İle Mücadelede Merkezi Denetim Olmalı Ve Merkezi Kriterler Oluşturulup Kamuoyuna Duyurulmalıdır, 18.08.2017, Milli Gazete.

4- Can, B., FETÖ ile Mücadelede Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar-3:

Şer İttifakının Sosyolojik Saldırılarını Etkisiz Kılmak İçin “Gayrımemnun Sayısını” Azaltmak, 25.08.2017, Milli Gazete.

5- Can B., Yeni Bir Kadife Darbe Süreci-1: Arka Plan, Mayıs 2017, Umran Dergisi.

6- Can B., Yeni Bir Kadife Darbe Süreci-2: Kadife Darbecilerin Yeni Hedefi 2019 Seçimleri, Haziran 2017, Umran Dergisi.

7- Sharp G., Diktatörlükten Demokrasiye Kurtuluş İçin Teorik Bir Çerçeve, ABD, The Albert Einstein Enstitüsü, Dördüncü Baskı, Mayıs 2010, S: 10-16; 34-36; 77-85.

8- Erbakan, N., Yeni Bir Dünya Ve Adil Düzen, ESAM, Ankara, 2010, S: 31-33.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...