6 Ocak 2017 Cuma

Türkiye’deki Fitnenin Perde Arkası - 3: Şer ittifakının terör silahı

 (Milli Gazete)

Giriş

Son bir ay içerisinde çok farklı ortam ve kesimler üzerinden, farklı terör örgütleri aracılığıyla ve terör eylemleri ile Türkiye’nin vurulmaya çalışılması, Şer İttifakının(ABD, İngiltere, İsrail/Siyonizm, Almanya/Fransa), en azından belli bir dönem için benimsediği stratejide, terörü, ana unsur olarak kullanacağı ve Türkiye’yi bir terör kıskacına almak isteyeceği anlamına gelmektedir. Bu son olaylarda dikkat çeken nokta, İstanbul’da Çevik Kuvvete, Kayseri’de Komando Birliğine yapılan saldırıyı PKK-PYD’nin, Rus Büyükelçisi Karlov’un öldürülmesini FETÖ’nün (Gülen Hareketine mensup olan bir polis tarafından öldürüldüğü açıklaması) ve Reina saldırısını DAEŞ’in üstlenmiş/üstlendirilmiş olmasıdır. Son bir ay içerisinde yapılan dört büyük eylem, dört ayrı terör örgütü tarafından üstlenilmiştir. 

Öyleyse Şer ittifakı terörden ne beklemektedir?  Burada, bu konu ele alınmaktadır. 

Terör ve Terörizm Nedir?

Terör, “tedhiş”, “dehşet salma”, “yıldırma” ve “korkutma” demektir. Terörist ise “tedhişçi”, terörü icra eden anlamındadır. “Terörizm, “tedhişi, siyasi fikrini yayma ve kabul ettirmede bir usûl olarak kullanma görüşü, tedhişçilik” veya “Devlet otoritesini ve düzenini yıkmak, değiştirmek, belli amaçları gerçekleştirmek için girişilen siyasal nitelikteki şiddet eylemlerinin tümü” olarak tanımlanmaktadır (1,2).

Birbirine yakın ve birbirini tamamlayan daha birçok tanım yapılmıştır. Terör’ün uluslararası kabul görmüş, genel bir tanımının olmamasının sebebi, farklı ülkelerin bu silahı, birbirine karşı kulanmış olmalarıdır. Dolayısıyla yükledikleri anlam da farklılaşmaktadır (2). Bir başka neden ise, terör ve terörle ilgili kavramların tanımının farklı bilim dallarına bağlı olarak, sosyolojik, siyasal, askeri, tarihsel, psikolojik, değer yargıları, insan hakları, kültürel, ideolojik, hukuk/ceza hukuku açılarından ele alınıp yapılmasıdır. O nedenle de tanım, ülkeye ve bilim alanına göre değişmektedir. 

Türkiye, PKK, PYD, YPG ve Gülen Hareketini (FETÖ) terör örgütü olarak kabul ederken; ABD/AB/İngiltere/İsrail, bunları terör örgütü olarak görmemektedir. Bir NATO üyesi olan Türkiye’ye rağmen Şer İttifakı, PKK, PYD, YPG’ye silah yardımı yapmakta; ülkelerinde propaganda yapabilmeleri için her türlü imkânı sağlamaktadır. ABD, özellikle PYD-YPG’yi “stratejik dost”, “ortak” olarak kabul etmektedir. 

Terör ve Terörizmin Amaçları

Terörün asıl amacı, “hedef kitleyi yıldırmak, yönlendirmek, yönetmek ve bunun için yapılacak eylemlerle dikkat çekmek suretiyle bir davayı ya da anlaşmazlığı yerel, bölgesel ya da küresel alanda sorun haline getirmek ve çözümünü sağlamaktır” (2). Terörün amaçlarını, aşağıdaki başlıklar halinde özetleyebiliriz:

Örgütün ismini duyurmak,

Toplumun, bölgenin ve küresel güçlerin ya da kamuoyunun dikkatini çekmek,

Kargaşa meydana getirmek,

İnsanları taraf olmaya zorlamak, fay hatları meydana getirmek ve var olan fay hatlarını derinleştirmek, toplumu sosyolojik olarak ayrıştırmak,

Toplumun/Siyasal İktidarın/Devletin direncini zayıflatmak, baş eğdirmek.

Varsa, siyasal hedeflerine ulaşmak

Günümüzdeki terör örgütleri, bu amaçları elde etmek için psikolojik savaş, sosyolojik savaş, propaganda ve dehşet meydana getiren çok farklı şiddet eylemlerini metot olarak kullanmaktadırlar. Şiddet eylemleri, onlar için aynı zamanda “silahlı propaganda” vasıtasıdır. 

Eğer terörü metot olarak benimsemiş, hedef ülkede sadece kendi amaçlarını gerçekleştirmek için çalışan bağımsız bir örgüt söz konusu ise, terörün amaçları yukarıdakilerle sınırlıdır. Eğer bir terör örgütü, bölgesel ya da küresel güçlerin taşeronu ise, o takdirde bölgesel ya da küresel güçlerin, hedef ülkeden istediklerini alabilmeleri, terör eylemlerinin ana amacını belirler.

Yukarıda ismi geçen tüm örgütler, bölgesel ve küresel güçlerin birer taşeronu olarak çalışmakta ve onların stratejilerine hizmet etmektedirler. O nedenle Türkiye’deki son olayları, sadece terör örgütlerinin amaçları açısından değil; aynı zamanda da, Şer İttifakının stratejik ve taktik amaçları açısından, ele alıp değerlendirmek gerekmektedir.

Türkiye’deki Darbelerin Perde Arkası

Darbenin, muhtıranın, entrikanın, terörün, ihanetin, muhatabı olan Türkiye’deki bütün partilerin (DP, AP, CHP, DSP, MNP, MSP, RP, FP, MHP, AKP), renkleri, felsefeleri, ideolojileri, ekonomi politikaları, Batıya, İslâm coğrafyasına, SSCB, Rusya ve Çin’e bakışları ve yaklaşımları, birbirinden çok farklıdır. Buna rağmen bütün bu partiler, ABD’nin başını çektiği Şer ittifakının (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm-Almanya-Fransa) darbelerine muhatap olmuşlardır. Niçin? 

Bu kadar farklı renklere sahip olan bu partilerin, konumuzla ilgili tek ortak paydası, ABD destekli darbelerle düşürülmüş olmalarıdır. O nedenle bu sorunun cevabı hayatîdir.

Bütün bu darbelerle ilgili yayınlanan belge, makale, yorum ve hatıratların analizinden, rengi ne olursa olsun siyasî iktidarların düşürülme nedenlerini, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

Şer ittifakı; 

1- Türkiye’nin sanayileşmesini ve yüksek teknolojiye sahip olmasını, 

2- Türkiye’nin savunma sanayisine sahip olmasını,

3- Türkiye’nin çok güçlü bir tarım ülkesi olmasını,

4- Türkiye’nin küresel sermayeyi sınırlandırmasını ve bu sermayenin stratejik alanlara girmesine mani olmasını,

5- Türkiye’nin kendi yağıyla kavrulup ayakları üzerinde dik durmasını, 

6- Türkiye’nin komşuları ile ilişkilerinin çok iyi olmasını,

7- Türkiye’nin eksen değiştirmesini,

8- Türkiye’nin İslâm ülkelerinin liderliğini üstlenmesini,

9- Türkiye’nin Osmanlı coğrafyasında etkili olmasını,

10- Türkiye’nin bölgesel güç olmasını,

11- Türkiye’nin millet olarak/ülke olarak bir ve bütün olmasını,

12- Türkiye’nin, şer ittifakının Türkiye’den istediklerini sorgulamasını, “Hayır demesini”,

13- Türkiye’nin kendi kültür ve medeniyet kodlarına geri dönmesini istememektedir.

Henry Kissinger, “Dostumuz olan ülkeler, Washington tarafından çizilen genel çerçeve içerisinde kalmak kaydıyla, bulundukları bölgedeki çıkarlarını kendileri hararetle takip etmelidirler.” (3) derken “dost”(!) dedikleri ülkelerin birer ABD uydusu, kölesi olmaları gerektiğini; bu çerçevenin dışına çıkanların iktidarda kalamayacağını, direndikleri sürece de başlarına her türlü belanın açılmak isteneceğini ifade etmiştir. 

Terörün Türkiye’ye Mesajları

Son olaylarda Şer İttifakının halka, siyasî iktidara ve devlete vermek istediği ana mesaj; biz Türkiye’de her istediğimizi yapabilecek güçteyiz. Türkiye’nin en gözde güvenlik unsurlarından olan Çevik Kuvveti ve Komando Birliğini çok rahatlıkla vurabilmekteyiz. Hiçbirinizin can güvenliği yoktur. Halka verilmek istenen en önemli mesaj, biz istediğimiz her şeyi, elimizi kolumuzu sallayarak yaparken sizin istihbarat birimlerinizin ruhu bile duymamaktadır. Türkiye, çok ciddi istihbarat zaafı yaşamaktadır. Öyleyse hem güvenlik hem de istihbarat birimlerinde var olan bu zaafı, göz önüne alarak devlete güvenmeyin, bize karşı gelmeyin; siyasî iktidara olan desteğinizi çekin. Bu olayları icra eden örgütler açısından bakıldığında, örgütlerin sempatizanlarına, saflarınızı belirlemekte çekingen davranmayın ve korkmayın; biz, her an yanınızdayız denmektedir.

Dört saldırının iş dünyasına (hem ülke içindeki iş adamlarına hem de ülke dışındaki iş adamalarına) verdiği ortak mesaj; Türkiye güvenli bir ülke değildir, her an her şey olabilir; asla yatırım yapmayın. Reina saldırısının bir boyutu da, turizm sektörüne darbe vurmaktı. 

Reina saldırısında, yukarıdaki amaç ve mesajların yanı sıra, daha başka amaç ve mesajlar da bulunmaktadır. Saldırı gününün yılbaşı seçilmesi ve eylemi DEAŞ’in üstlenmesi ve Reina gece kulübünün sahibinin alevi olduğunun açıklanması ile Türkiye’de iki fay hattı harekete geçirilmek istenmiştir: 1- Alevi-Sünni Fay Hattı. 2- Laik anti laik Fay Hattı. Birincisi tutmamıştır; ancak, ikincisi harekete geçirilmiş ve Türkiye, yoğun bir tartışmanın içerisine çekilmiştir. 

PKK-PYD eylemleri ile Türk ve Kürt fay hattı harekete geçirilmek istenmiş, ancak başarılı olunamamıştır. Bütün bu yapılan terör eylemleri ile Türkiye’den istenen; size “çizilen dairenin dışına çıktınız”; tekrar dairenin içine geri dönün. Eksen değiştirmeye kalkmayın. Irak-Suriye düzleminde ayaklarımıza dolanmayın.

Şer İttifakının Türkiye’deki Terör Üzerinden Birbiri İle Mesajlaşması

Bazı yazılarımızda, bölgede hayata geçirilmek istenen projelerin bir kısmının, bazen birbiri ile çatışarak, bazen de uzlaşarak hayata geçirilmeye çalışıldığını ifade ettik (4). Büyük Ortadoğu Projesi, Büyük İsrail Projesi ve 2. Sevr Projesi, bu coğrafyanın parçalanarak paylaşılması projeleridir. Bu projeler kapsamında bölgenin yeniden yapılandırılmasında, şer ittifakı, kendi içinde anlaşamamış, mutabakata varamamış olabilir. Bölgenin yeniden paylaşımı ve Türkiye’nin yeniden formatlanması konusunda ABD ile İngiltere arasında çok ciddi bir ihtilafın olduğuna ilişkin bilgiler, medyada zaman zaman yer almaktadır (5). Eğer böyle bir durum söz konusu ise, Şer ittifakı, Türkiye’deki eylemler üzerinden birbirlerine de mesajlar vermektedirler. Reina kelimesinin kraliçe anlamına geldiğini göz önüne alırsak (5) Reina saldırısı, ABD’nin Türkiye’ye verdiği mesajın yanı sıra, aynı zamanda, İngiltere’ye de özel bir mesajı olabilir. Bu tür mesajlaşma ve hesaplaşma, Tarihte çok sık başvurulan bir yöntemdir.

ABD’deki “11 Eylül İkiz Kulelerin Vurulması” olayında, Amerikan milliyetçileri (WASP), Küresel Siyonist Tefeci Sermayenin merkezi olan İkiz Kuleleri vurarak, Siyonist-Neocon İttifakına çok önemli bir ders vermiştir (6). Aralarındaki hesaplaşma, hâlâ devam etmektedir. 7 Siyonist ailenin kurduğu ABD Merkez bankasının (FED) dolar operasyonları, iki taraf arasında hem bir mesajlaşma, hem de bir hesaplaşmadır.

Sonuç: Şer İttifakına Karşı Taktik Saldırı

Son bir ay içerisinde Türkiye’de vuku bulan dört büyük terör eyleminde, terörü icra eden örgütler, terörün icra ediliş şekli ve hedef alınan toplumsal kesim göz önüne alındığında; Şer ittifakının, “Dolaylı harp stratejisi” kapsamında, birbirine taban tabana zıt taktiklerle, çok farklı noktalarda, ortamlarda, farklı toplum kesimlerinde, Türkiye’ye art arda saldırılar düzenlemek üzere, uzun vadeli bir strateji çizmiş ve uygulamaya sokmuş olduğunu görmekteyiz. 

Bu aşamadaki terör eylemlerinde kısa vadede hedef, siyasî iktidar; uzun vadede hedef, Türkiye’nin bizzat kendisidir. O nedenle başta Cumhurbaşkanı olmak üzere; siyasîlerin, gönüllü Kuruluşların/STK’ların ve toplumun her kesiminin, meseleye bu noktadan yaklaşmalarında fayda vardır. Özellikle, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm siyasî parti liderlerinin konuşmalarında, köşe yazarlarının da kalemlerinde, çok daha hassas bir dil kullanmaları gerekmektedir. Parti, grup, cemaat, hizip, tarikat ve mezhep taassubunu bir tarafa bırakmanın tam zamanıdır. 

Unutmamak gerekir ki hepimiz aynı gemideyiz. O nedenle;

“Allah’a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.”(8 Enfal 46).

Gemiyi batırmak isteyen de, Şer ittifakıdır.

O nedenle; Türkiye Şer ittifakına zarar verecek bazı kararları almak zorundadır. Karşı hamle yapılmaz ise ödenecek bedel çok daha ağır olabilir. Bunun için aşağıdaki taktik hamlelerin yapılmasında yarar vardır:

1. NATO ve ABD üsleri, askıya alınmalıdır.

2. Şer İttifakının bu ülkede yaptığı pis işler, belgelere dayalı olarak açıklanmalıdır.

3. Şer ittifakının bazı mallarına, toplum olarak boykot ilan edilmelidir.

4. Irak-Suriye düzleminde Şer ittifakının bazı stratejik menfaatlerine darbe vuracak hamleler yapılmalıdır.

5. Türkiye, Afrin ve Telelyap’da ki PYD-YPG hâkimiyetine son vermelidir.

6. Türkiye-Rusya-İran-Irak-Suriye’nin, Şer İttifakına ve terör örgütlerine karşı ortak hareket edebilmesinin alt yapısını inşa edebilecek ortak bir çalışma grubu oluşturulmalıdır.

Biz, millet/ümmet olarak üzerimize düşen sorumluluğu, İlahi Sünnetin kanuniyetine göre ifa edersek (22 Hac 78); Allah, tüm tuzakları bozacak, tuzaklarını ayaklarına dolaştıracak, bizleri karanlıktan aydınlığa çıkaracaktır (14 İbrahim 46).

Kaynaklar:

Doğan M., Büyük Türkçe Sözlük, Pınar yayınları, İstanbul, 18. baskı, 

A., Nurullah, Küresel terör ve Türkiye, Bilgi Yayınevi, 2006, ss. 28-36

Chomsky, N., ABD Terörü-Terörizm Kültürü, Pınar Yayınları, İstanbul, 1991, ss. 200-205.

Can. B., Türkiye’deki Fitnenin Perde Arkası -1: Genel Bir Değerlendirme, 23.12.2016, Millî Gazete.

Diler E., Panzehir, 3.1.2017 Takvim; Kaçırdılar, 4.1.2017 Takvim.

Can, B., 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler Provokasyonundan 7 Ocak 2015 Karikatür Provokasyonuna Kirli Savaş – 3, 29.1.2015, Milli Gazete.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...