(Milli Gazete)
Giriş
Geçen iki yazıda Kut’ul-Amare Askeri savaşını ve bu savaşta
yürütülen Psikolojik savaşın bir boyutunu ele aldık. Burada,
“Kut’ül- Amâre” savaşı boyunca İngilizlerin ve Osmanlıların Araplara ve Hintlilere
karşı yürüttüğü psikolojik savaşı ele alacağız.
İngiliz ve Osmanlıların Kut’ul-Amare’de Araplara Yönelik
Psikolojik Savaşı
Psikolojik savaş, zihinler üzerine yoğunlaşmış, muhatabın
iradesini çözmeye, suçlu olduğuna inandırmaya, teslim almaya, kendine taraftar
yapmaya ve eğitip eski sisteme//kendi sistemine kazandırmaya dönük bir
savaştır. O açıdan, bir inanç, bir din, bir ideoloji veya bir sistem için
mücadele eden insanların, uğrunda mücadele verdikleri, inanç, din, ideoloji,
sistem, düşünce ve fikirlerin gözden düşürülmesi gerekir. Ya da bunların
istismar edilerek, anlam alanları çarpıtılarak, daraltılarak, genişletilerek
muhatap kitle ve şahısların yanlış yönlendirilmesi ile psikolojik harekâtı
yürüten merkezin emellerine hizmet etmesi sağlanmaya çalışılır.
Sıcak Savaş dönemlerinde Psikolojik Harekâtın muhatapları,
psikolojik harekâtı yürüten tarafın, hem kendi kuvvetleri hem de düşman
kuvvetleridir. Kendi tarafında, karşı tarafın psikolojik savaşının her türlü
etkisini kırmaya ve yok etmeye dönük bir savunma mekanizması geliştirilirken;
aynı zamanda düşmana karşı da bir psikolojik savaş yürütür. Sıcak savaş
dönemlerinde yürütülen psikolojik harekât, düşmanın cephe gerisi ve cephedeki
subay ve erleri olmakla beraber, asıl muhatap insan unsuru, cephedeki komutan,
subaylar, erler ve savaşın cereyan ettiği yöre halkıdır.
İngilizler, Irak harekâtına başladıkları andan itibaren Arap
aşiretleri arasında yürüttükleri psikolojik savaşı, Irak seferinin Arapları
değil Türk yönetimini hedef aldığı, İslam dini ile bir alakası olmadığı ve
İngiltere’nin Müslümanların dostu olduğu ana teması üzerine oturtmuştur.
Arapları, Türklerin hegemonyasından kurtarmak amaçlı bir savaş olduğuna
inandırmaya, bunun için de desteklerini almaya ve Türklere karşı kendi yanında
savaşmaya ikna etme amaçlı bir psikolojik savaş yürütmüşlerdir.
Bu iddialarını kuvvetlendirmek için İngiliz uyruğunda
bulunan diğer halklar örnek olarak gösterilmekteydi. Propagandaya göre savaşın
ana amacı, dini değil Arapları Türk zulmünden korumaktı. İngiltere, Arapları bu
nokta da ikna etmeye çalışıyordu. Osmanlı tarafına geçmemeleri ve fakat
tarafsız kalmaları durumunda da “kendilerine dostça davranılacağı
belirtiliyordu” (1). İngiltere sonuç alabilmek için sadece psikolojik harekât
yürütmüyor, propagandasına para faktörünü de ekleyerek, Arap aşiret reislerini
satın almaya çalışmaktaydı. Kurna Muharebelerinde para ile satın alına
Muhammara aşireti, İngilizlerle birlikte Osmanlı kuvvetlerine karşı savaşmıştır
(1).
Buna karşılık Osmanlı, İngiliz kuvvetlerine karşı yürüttüğü
psikolojik harekâtta, Müslümanlar için çok derin ve özel anlamı olan cihadı ön
plana çıkararak tüm Müslümanları düşmanla cihad etmeye çalışmıştır. Ancak
kaynaklarda bu cihad ilanının Arap aşiretleri arasında çok ciddi bir etkisi
olmadığı ifade edilmektedir (1). Osmanlı’nın Irak seferi sırasında ilan ettiği
cihadın, Arap aşiretleri arasında niçin etkili olmadığı/olamadığının bugün bir
analizinin yapılması gerekmektedir. Uzmanların bu konuyu ele almaları ve bugüne
dersler çıkarmalarında fayda vardır.
İngiliz ve Osmanlıların Kut’ul-Amare’de Hintli Müslümanlar
ve Hindulara Yönelik Psikolojik Savaşı
İngiliz ordusu içerisinde bulunan Sih ve Hinduların,
Müslümanlarla savaşmaya dini açıdan itirazları yoktu. Bununla beraber Sih ve
Hinduların, Müslümanlarla savaşında heyecanlarını artıracak, morallerini
yükseltecek ve öfkelerini kabartacak malzemeye ihtiyaç vardı. İngilizler bunu,
Hindistan’da, “Türklerin ele geçirdikleri Müslüman olmayanları zorla Müslüman
yapmaya çalıştıkları” (2) şeklindeki propaganda ile elde etmişlerdir.
Hindistan’da yürütülen bu kampanyanın neden olduğu infial, Irak cephesine
farklı boyutları ile taşınarak savaşan Sih ve Hindu askerlerin savaşma
performanslarının artmasına, başlangıçta, çok etkili olmuştur.
Irak savaşlarında Osmanlı Psikolojik harekâtı, çok boyutlu
olarak tasarlanmış ve bizzat cephede savaşan Sih, Hindu ve Müslüman Hintliler
muhatap alınmıştır. Kut’ül-Amare’de dağıtılan bildirilerde, Türklere karşı
sömürgeci İngilizlerin saflarında savaşan Hintli askerler kınanıyordu.
Propaganda malzemelerinde ana hedef kitle ise, İngiliz ordusu içerisinde
bulunan Müslümanlardı. Müslümanların yanlış yerde bulundukları, yanlış
insanlara karşı savaştıkları, bu nedenle İngilizlerin saflarından ayrılarak
Osmanlıların saflarına katılmaları teşvik ediliyordu. Propaganda bildirileri,
gece karanlıkta İngiliz tel örgülerinin önüne bırakılıyor ve siperlerin içine
atılıyordu (2).
Türkler, Kut’ul-Amare kuşatmasının başından beri yaptıkları
sürekli propaganda ile Kut’ül-Amare’den Hintli askerleri firar etmeleri için
teşvik ediyordu. Çeşitli Hint dillerinde bastırılan propaganda malzemelerinde,
“Hintli askerler ayaklanmaya”, “İngiliz subaylarını öldürmeye”, “Türk
kardeşlerine katılmaya” davet ediliyorlardı. “Osmanlı saflarına katılanlara
daha iyi maaş ödemesi yapılacağı ve toprak verileceği” vaad ediliyordu (2).
Aşağıda, Kut’ul Amare savaşında İngiliz siperlerine atılan bildirilerden biri
yer almaktadır.
“Ey sevgili Hintli Kardeşler.
Zalim İngiliz’in ellerinden Hindistan’ın özgür olmasını
sağlamak için Allah’ın bu savaşı yarattığı gerçeğini iyi anlıyorsunuz. Bu,
cesur Hint askerlerinin yardımıyla tüm Racaların ve Nevvabların halen tüm
Hindistan’da karışıklıklar çıkarmasının ve İngilizleri ülkeyi terk etmeye
zorlamasının sebebidir. Sonuç olarak, Hindistan’ın Saad, Chakdara, Mohmond ve
Kohat ilçelerinin Kuzey Batı sınırında bir tek İngiliz görülmeyecektir.
Singapor, Sekunderabad ve Meerut kantonlarında cesur Hintli askerleri birkaç
(İngiliz) subaylarını öldürdüler. Birçok Hintli askerinin çeşitli sebeplerden
müttefikimiz olan Türkler, Almanlar ve Avusturyalılara katıldığını işitmiş
olmalısınız.
Ey kahramanlar! Dostlarımız Türkler, Almanlar ve
Avusturyalılar sadece ülkemizin (Hindistan) İngiltere’den özgür olması için
çalışıyor ve Hintli olan sizler onlara karşı savaşıyor ve bu yüzden gecikmeye
sebep oluyorsunuz. Onların aşağılayıcı davranışından ve sizden nefret
etmesinden bıkmadığınızdan, sizin küçük düşüren konumunuzu gören biri çoğu kez
utanmaktadır…
…Lord Hamilton’un yaralandığı ve Lord Kitchener’in korkak
bir şekilde geceleyin Çanakkale’den beraberinde sadece İngilizleri götürerek ve
geride Hintli askerleri bırakarak kaçtığı Çanakkale’deki son savaşı işitmiş
olmalısınız. Bunu gören Hintli askerler tüm İngiliz subaylarını öldürdüler ve
Türklere katıldılar. Hemen her yerde Hintli askerlerimizin Britanyalıları terk
ettiğini görüyoruz. Hâlâ onlara yardım etmeye devam etmeniz ne acı şey değil
midir?
Sadece şuna dikkat ediniz ki evimizi ve ülkemizi terk ettik
ve yalnız 15 veya 20 Rupi için savaşıyoruz; Bizim yaşlı Risaldar (yerli süvari
komutanı) ve Subadar binbaşılara bir teğmen kadar ödenmezken ve bir Britanya
askeri onlara selam vermezken sadece 20 veya 25 yaşlarındaki bir teğmen Hint
kaynaklarından büyük bir meblağ alıyor. Ülkemizi sömürmelerine izin vermemiz
sebebiyle elde ettiğimiz zenginliğin bütün karşılığı ve saygısı bu mudur?
Örneğin, Selmanıpak muharebesinde siz Hintli askerin kaç tanesinin öldürüldüğü ve yaralandığını ve ölü ve yaralı kardeşlerin ailelerine bakacak kimsenin olmadığını gör. Sadece size ödenenle bir Britanya askerine ödenen miktarı kıyaslayınız. Din kardeşleri, acele edin. Britanya Krallığı yıkılacak. Bulgaristan onlara birkaç yenilgi tattırdı; İrlanda ve Transvaal’ın onları terk ettiğini zaten biliyorsunuz.
Daha önce Bulgar sınırında savaşan Yüce Sultan’ın cesur
kuvvetleri şimdi Hintlileri kurtarmak amacıyla büyük miktarda bu tarafa doğru
gelmektedir.
Britanyalılar tarafından sevgili ülkemizi terk etmeye ve
Amerika’da yaşamaya zorlandık, fakat ülkemizin İngiliz ellerinden kurtulmakta
olduğu haberini işitince, Almanya yoluyla buraya geldik ve Hintli
kardeşlerimizi dostumuz Sultan’a karşı savaşır bulduk.
Diğer milletler özgürlüğünüzü İngilizlerden geri almak için
çalışıyor, fakat kölelikten kurtulmak istemediğiniz anlaşılıyor ki dostlarımız
olan Türklere karşı savaşıyorsunuz.
Bir kardeşe yapılan şeydir bu ve şimdi siz tüm subaylarınızı
öldürmelisiniz ve taraf değiştirmelisiniz ve Mısır’da ve Çanakkale’de cesur
Hint askerlerinin yaptığı gibi Yüce Sultan’ın ordusuna katılmalısınız. Bu
ordunun tüm subayları ve Araplar Yüce Sultan’dan hangi kasttan olduğuna
bakılmaksızın Türklere katılan Sih, Racput, Maharat, Gurka, Patan, Shiah veya
Syed gibi herhangi bir Hintli askeri Sultan’ın topraklarında yerleşmek isterse
kendisine iyi bir ödeme ve toprak bağışlanacağına dair emirler aldılar. O halde
özgürlüğünüzü geri almak için Türklere yardım ederek subaylarınızı öldürme ve
Türklere katılma şansını kaçırmamalısınız.
28 Aralık 1915. Hint Millî Cemiyeti, tarafından basılmış ve
dağıtılmıştır.”(2)
Sonuç:
Gerek İngilizlerin ve gerekse Osmanlıların yürüttüğü
psikolojik savaş, muhatap kitle için önemli olan bir ana felsefe üzerine inşa
edilmiştir. İngilizler savaşın Arapları Osmanlılardan kurtarmak için
yapıldığını ifade ederken; Osmanlılar da Hintlileri, zalim sömürgeci
İngilizlerden kurtarmak için savaştıklarını ifade etmektedirler. Osmanlı
psikolojik savaşının en can alıcı noktası, Savaşı, “Zalim İngiliz’in elinden
Hindistan’ın özgür olmasını sağlamak için Allah’ın yarattığı” şeklinde bir
zemine oturtmaları ve Hindistan’da İngilizlere karşı savaşan kabilelerin bu
amaçla isyan ettiğini söylemeleridir.
Ayrıca İngilizlerin Hindistan’da Hintlilere yaptıkları zulüm
ve sömürü üzerine vurgu yapılması, İsyanlardan bahsedilmesi, İngiliz ordusu
içerisinde İngilizlerle Hintlilere ödenen maaşlar arasındaki tezatlara dikkat
çekilmesi, Çanakkale ve benzeri savaşlarda, İngilizlerin İngiliz olanların
kurtulmasına öncelik verip Hintlileri geri plana itmelerine vurgu yapılması ile
cephedeki askerlerin ruh dünyasına girilmeye çalışılmakta ve savaşma azimleri
kırılmak istenmektedir.
Kut’ul Amare’de lojistik destek hatlarının kesilmesi ile
İngilizlerin içinde bulunduğu şartların zorlaşması, yiyecek ve giyecek
sıkıntısının artması, Osmanlıların yürüttüğü psikolojik savaşı çok etkili
kılmıştır. Osmanlıların yürüttüğü psikolojik harekât, Sih, Hindu ve Müslüman
Hintliler arasında çözülmeler meydana getirmiş, öncelikli Müslüman Hint
askerleri olmak üzere Hintli birliklerde ciddi isyanlar meydana gelmiş, İngiliz
askerlerine ve subaylarına ateşli saldırılar yapılmış ve Osmanlı Ordusu
saflarına geçmek için firar olayları meydana gelmiştir (2,3). İngiliz ordusunda
disiplin sorunları ortaya çıkmıştır.
Sefer bizden zafer Allah’tandır.
Kaynaklar
1- Küçükvatan, M., İngiliz Basınında Osmanlının Kut’ül-Amare
Zaferi,
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları
Dergisi XIII/26 (2013-Bahar, ss. 55-85.
2- Üzen, İ., Türklerin Kut’ül-Amare Kuşatması Sırasında
İngiliz Ordusunda Bulunan Hintli Askerlerin Tutumu (Aralık 1915 - Nisan 1916),
Akademik Bakış, Cilt 2, Sayı 3, Kış 2008
3- Özgelen, N., Kut’ül Amare, Komutanı Halil Paşa’nın
Hatıraları, Akıl Fikir Yayınları, Mart 2016. S: 158-185.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder