25 Şubat 2016 Perşembe

Basiret ve feraset sahibi bir stratejik akıl: Erbakan

(Milli Gazete) 

Giriş

 “Öğretilmiş çaresizlik psikolojisi” bataklığına düşen bir insan unsuru, ezber bozucu her türlü yaklaşımı, atılımı, eylemi, zamansız, mekânsız, anlamsız ve tehlikeli görür. Gerçeği arama, olaylara nüfuz etme noktasında duyarsızdır, hayalcidir ve kendini aldatmayı sever.

Tehlikeli olan, halkın bu tür tutum, tavır, davranış ve psikolojisi değildir. Asıl tehlikeli olan, aydınların, düşünürlerin, kanaat önderlerinin, siyasetçilerin, yöneticilerin ve bilim adamlarının gerçeği görme noktasında, derinliğine düşünme, alternatifli düşünme noktasında zafiyet göstermesidir.

Yabancı İstihbarat Psikolojik savaş uzmanlarının topluma göstermek istediğinin arka planına nüfuz etme noktasında ki duyarlık kaybı, bu gün en ciddi sıkıntımızdır. Her şeyi siyah beyaz ekseninde gören bir zihni yapı, birçok olayın aydınlamasının önünde en ciddi engeldir.

Rahmetli Erbakan Hocanın mücadelesi, bir bütün olarak incelendiğinde,  milleti öncelikle,  “Öğretilmiş çaresizlik psikolojisinden” kurtaracak tarzda bir strateji ve politika izlediği, kimlik ve bir stratejik akıl inşa etmeye çalıştığı görülmektedir.

Burada, Rahmetli Erbakan Hocanın bu yönü ele alınacaktır.

Erbakan’da Bütünü Görme Ayrıntıya Dikkat Etme Fakat Ayrıntıda Boğulmama

Strateji, çare bulma ilmidir. Bulunduğumuz konumdan ulaşmak istediğimiz konuma nasıl varılacağına ilişkin kuvvetlerin, imkanların sevk ve idare edilmesi, ilim ve sanatıdır. Strateji, kendi kuvvet ve imkânlarınızın analizi ile düşman ya da rakiplerinizin kuvvet ve imkânlarının analizi üzerine kurulur. Strateji, zihinler arası bir mücadelenin, bir savaşın, hayatın pratiğine uygulanmasıdır. Zihinler arası bir savaş olduğu için yığınla belirsizliği bünyesinde barındırır. Stratejinin özü, rakip ya da düşman güçleri yanıltma, aldatmaya dayanır.

Rahmetli Erbakan, Milli Görüş Hareketini Hak-Batıl Çatışması Denklemi üzerine kurmuş ve bütün olayları, bu temel çatışma dinamiği içerisinde değerlendirmiştir. Verdiği mücadelenin temel stratejisini, İç dinamikler, Bölgesel dinamikler ve Küresel dinamikler olmak üzere 3 ana dinamiğin üzerine inşa etmiştir. Milli Görüş kadrolarına, millete, ümmete ve hatta insanlığa dünyadaki asıl mücadelenin gerçek taraflarını, perde arkasında saklanan tehlikeli düşmanı/düşmanları göstermek istemiştir.

Erbakan’da Karanlıktaki Tehlikeyi Görme Yeteneği: Siyonist Gizli Dünya Devleti

Rahmetli Erbakan’a göre sadece İslam’ın değil tüm insanlığın gerçek düşmanı, Siyonizm’dir. Siyonizm hayal değil bir gerçektir. “İlk önce şu gerçeği unutma. Ortada bir timsah var. Siyonizm timsahı. Bunun üst çenesi ABD, alt çenesi AB, kuyruğu da İsrail’dir. 1990’da 20. Haçlı Seferi başlarken, bu kararı aldılar. Çeneleri ayarlardılar. ABD ile AB arasından uyum sağladılar. Sonra NATO’yu İslam’a taarruz gücü haine çevirdiler.” derken ve “Ezen gücün kalbini “Dünya Siyonizm’i” oluşturmaktadır. Beyni ise “Haçlı Zihniyetidir”. Sağ pazusu USA’nın Air Force’u, kolunun devamı ise diğer batı devletleri, özellikle İngiltere’dir. Sol kolu ise Rusya ve bu güce hizmet eden diğer yönetimlerdir.

Bu “Ezen Güç”, adeta Wall Street’e bağlı bir hortumla 6 milyarlık insanlığın kanını Drakula gibi emmektedir (1).” derken de genel olarak İslam âlemine, özel olarak da Türkiye’ye karşı ABD-AB-İngiltere- İsrail-Rusya ittifakının her zaman kurulabileceğine ve dış politikada bu ihtimalin göz önüne alınması gerektiğine vurgu yapmıştır. Bugün Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı kurulan ABD-İsrail-Rusya-AB ittifakına bu açıdan bakılmalıdır.

Erbakan Hocaya göre en ciddi tehlike, Siyonizm’in kurduğu, bakıldığı zaman kolayca görülmeyen “Gizli Dünya Devleti”dir. Gizli dünya devleti, piramit şeklinde bir yapılanma içindedir:

“Gizli Dünya devletinin ne olduğunu anlamak için bugün küresel para haline getirilen Amerikan Dolarını incelemek bile yeterlidir. Dolarının üzerine 1933 yılında Roosevelt tarafından ehram resmi, Mısır piramidi yerleştirilmiştir. Bu ehram, Siyonist Güçlerin dünyayı nasıl kontrol ettiğini gösteren karakteristik bir şemadır.”(2)

Siyonizm, bir dolar üzerinde bulunun en üstte herkesi gözleyen, kontrol eden göz ile en altta var olan insanlık arasında 3 ana düzlemde, kademeli bir yapıdır (2-4). Gizli Dünya devleti yapılanışını ahtapota benzetirsek, hiç görülmeyenler kademesini (RT ve Sanhedrin), ahtapotun baş ve gövdesi ile dünyaya yayılmış diğer tüm yapıları da (2. Ve 3. Düzlemdeki Kademeler), ahtapotun kolları ile temsil edebiliriz. Dışarıdan bakanlar, kolların bağlantı yerleri hariç, kolları kolaylıkla görebilmektedirler. Ancak, kolların nereye bağlı olduğu, yani bağlantı noktalarını görmeleri mümkün değildir. Erbakan Hoca, bu bağlantı noktalarının bağlı olduğu ana gövdeyi hep göstermiş ve bu yapının asıl tehlike olduğuna hep dikkat çekmiştir.

Gizli Dünya devleti, açık ve nispeten açık yapıları ile dünyayı örümcek ağına benzer bir ağla örmüştür. Her bir yapının, ana amaçla bağlantılı ve uyumlu, ayrı bir alt amacı vardır. Ahtapotun kolları, B’nai B’rith, Bilderberg, BM, Dünya Bankası, IMF, NATO, CFR, CIA, Busıness Round Table, AIPAC, AB, Trilateral, Mason Locaları, Rotary, Lıons Klüpleri, Dıner, Propeller, YMCA gibi yapılardan oluşmaktadır (4-7). Bu yapıların hepsinin görünürdeki amaçları, farklı olsa bile, perde arkasında, aynı gayeye hizmet ettiklerine Erbakan Hoca ısrarla vurgu yapmıştır.

Erbakan’ın dikkat çektiği çok önemli bir tehlike de Avrupa Birliğidir. Avrupa Birliği, Siyonist bir organizasyondur. Avrupa birliğinde Türkiye, “Büyük İsrail Projesine” giden bir kilometre taşıdır:

“Uygun zaman geldiğinde Türkiye özel statüyle AB’ye alınacak, hemen arkasından İsrail’in de AB’ye girmesi suretiyle Türkiye İsrail ile aynı birliğin parçası olacaktır. Bunun ardından “AB çok büyüdü, Ortadoğu’yu ayrı bir kısım yapalım denecek, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge İsrail ile birlikte ayrı bir birlik, ayrı bir devlet olarak tanınacaktır.” (4,7).

Erbakan’ın Tuzakları Görebilme Yeteneği

1993’te, RP’nin mecliste sadece 38 milletvekili vardı. Görünürde RP, sistem için tehlike değildi. Ancak Milli Görüş hareketi yükselen bir güçtü. Yıpranmış olan Merkez Sağ kadroların hitap ettiği tabanın yeni gözdesi RP idi. Bunu, hem ulusal hem de küresel sistem mensupları görmekte ve bu hareketi vaktinden önce iktidar yapıp, iktidarda, canlı canlı mezara gömmek peşindeydiler. ABD-İsrail-İngiltere şer ekseni tarafından desteklenen “Sol–Alevi-Sabatayist Cunta”, ordu içerisinde buna göre mevzilenmekte ve hazırlık yapmaktaydı (8).

Erbakan, tehlikeyi ve kurulan tuzağı zamanında görmüştü.  23 Aralık 1993’te, yapılmış olan bir röportajda Erbakan, bu tehlikeye, tuzağa hatta bir projeye dikkat çekmekteydi:

“Erbakan: Refah Partisini bekleyen büyük bir tehlike vardır… Biz iktidara geliriz. Geliriz gelmesine de… Evet iktidara gelebiliriz. Ama sonra ne olur? İktidarda kalabilir miyiz? Yanı bizi iktidara hapsederler…

Biz bir şey fark ettik. Bugün Türkiye’de bizim iktidara gelmemizi engellemek isteyen güçler var. Eskiden bize ilgi göstermeyen çevreler, şimdi bize hoş görünmeye çalışıyorlar. Eskiden yolumuza engel koyanlar, şimdi engellerini çekmek ister gibi davranıyorlar. Adeta bizim iktidara gelmemizi ister gibi çalışıyorlar. En azından bize ilişmemeye özen gösteriyorlar… Bu adamlar bizim iktidara gelmemizi hoşgörüyle karşılıyorlarsa, bunda bir bit yeniği vardır.

Anladığımız kadarıyla, bu adamlar bizim iktidara gelmemize ses çıkartmamak kararı aldılar. Biz iktidara geldikten sonra da bizi iktidarda perişan etmeyi düşünüyorlar… Böyle bir planları varmış gibi geliyor bana. Biz iktidara geleceğiz. Sonra da bizi iktidara hapsedip perişan etmek isteyecekler. Bize iş yaptırmayacaklar. Önümüze akıl almaz engeller çıkaracaklar. Atacağımız her adımda bizi batırmayı, sabote etmeyi düşünecekler. Hangi soruna el atsak, çözümü yokuşa sürüp, çok kısa zamanda bizleri iktidarda beceriksiz davranmış olmakla suçlayacaklar. İşte Müslümanlar ne kadar başarısız, görün diyecekler.

Elimizde Amerikalıların yayınladıkları stratejik araştırma enstitülerinin raporları var. Bunlara göre, Türkiye’deki askeri ihtilallar çözüm getirmiyor deniliyor. Ama biz iktidara gelirsek hükümetimizi çalıştırmazlar. Bu raporlardan bizim çıkardığımız sonuç budur.

Ama biz Allah’a güveniyoruz.”(9)

Erbakan Hocanın hissettiği tehlikeleri, tuzakları, projeleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

* “Sistem Karşıtı Unsurların Sistem İçine Çekilerek Entegrasyonu Projesi”, “RP’nin Sağcılaştırılması”, “Merkez Sağ Parti Yapılması”

*“Başarısızlığın İslamileştirilmesi Projesi”

*“İşbirlikçi Konumuna Sokma Projesi”

*“Şiddete Bulaştırarak Darbe Yapma Projesi”

*“Milli Görüş Hareketini Parçalama Projesi”

*“Milli Görüşün Karşısına Güçlü Rakipler Çıkarma Projesi”

Erbakan hislerinde yanılmamıştır. Bu projeler birbirleri ile bağlantılı bir şekilde devreye sokulmuştur. İstenen sonucu elde edebilmek için önce RP sonra da FP kapatılmış ve Erbakan Hoca siyasetten yasaklanarak hareket bölünmüştür.         

Sonuç: Savaşı Değil Barışı Önceleyen Bir Stratejik Akıl Erbakan

Birinci körfez krizi nedeniyle Müslüman ülkeler arasında yürüttüğü diplomaside, Müslüman ülkeler arasındaki meselelerin savaşla değil barışla çözülmesi gerektiğini aksi takdirde bu coğrafyada çıkacak bir savaşın sadece ve sadece emperyalistlere yarayacağını ısrarla dile getirmiş bir stratejisyen olan Erbakan, sanki bugünleri tarif etmektedir (1):

“Müslüman ülkeler, aralarındaki ihtilafları savaşla değil, barış yoluyla çözmeye karar vermelidirler. Mevcut şartlar altında milyonlarca Müslüman kanı akacağına, Müslüman ülkeler tahrip olup zayıf düşeceklerine, dış güçlerin aleti olup birbirleri ile savaşacaklarına aşağıdaki şartlarla barış yapmalarında sayılamayacak kadar fayda mevcuttur...”

Allah tüm iman edenlere, basiret ve feraset sahibi stratejik bir akla sahip olmayı nasip eylesin.

Kaynaklar

1- Erbakan, N., Körfez Krizi Emperyalizm ve Petrol,Rehber yayınları, S: 11, 20-21.

2- Erbakan, N., Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen, Esam, Ankara, 2010, S: 27-30.

3- Erbakan, N., Davam, MGV yayınları,2014, S: 83-117

4- Allen, G., Gizli Dünya Devleti, Milli Gazete, İstanbul, 1996.

5- Erbakan N., Milli Görüş, Dergah Yayınları, İstanbul,1975, S:235-270.

6- Erbakan’ın Basın Toplantı Özetleri, İstanbul İl Teşkilatı Yayın No 3, 1990.

7- Erbakan N., Türkiye’nin Temel Meseleleri,  Rehber Yayıncılık, Ankara, 1991, S: 52,80-96,199

8- Vatandaş, A., Armagedon Türkiye–İsrail Gizli Savaşı, Timaş yay., İstanbul, 1997, S: 22- 28, 33-34, 46-55, 113-116.

9- Altındal, A., Röportaj, 23-24 Aralık 1993, Yeni Günaydın. 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...