18 Şubat 2016 Perşembe

JOE BİDEN’İN GELİŞİNDEN ÇIKARILACAK DERSLER-3: ABD İkiyüzlüdür, Dost Görünen Düşmandır

(Milli Gazete)

Giriş

ABD Başkan yardımcısı Joe Biden, Türkiye’ye gelip açık ve kapalı bir şekilde değişik kesimden insanlarla görüşmüş, görüşmeler sürecinde, genel olarak, “Akademisyenler Bildirisi”, “Tutuklu Gazeteciler” ve PKK-PYD olmak üzere üç ana konu ile ilgili beyanatlar vermiştir. Geçen iki yazıda “Akademisyenler Bildirisi”, “Tutuklu Gazeteciler” ile ilgili yaptığı açıklamalar, ele alınmıştır. Burada 3. konu olan PKK-PYD ile ilgili hem Türkiye’de hem de ABD’ye döndükten sonra yaptığı açıklamalar ele alınıp değerlendirilecektir.

Irak- Suriye Ekseninde Türkiye ABD Çatışması

Tarafların birbirlerini “Model ortak”, “stratejik ortak”, “dost” olarak kamuoyuna taktım etmiş olmalarına rağmen Türkiye’nin menfaatleri ile ABD’nin menfaatleri, özellikle, İslam Coğrafyasının her yerinde çatışma halindedir. Bu Türkiye’nin kullandığı diplomasi diline yansımakta; ABD ise daha itidalli bir dil kullanmaktadır. Bununla birlikte Irak- Suriye özeline gelindiğinde tarafların kullandığı dil birbirine benzeşmekte hatta örtüşmektedir.

Irak- Suriye hattında Türkiye ile ABD’nin karşı karşıya geldiği konuları, Biden’in gelişi bağlamında aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

* Başika Kampındaki Türk Askerleri

* PKK-PYD İlişkisi

* Bu coğrafyada asıl savaşılması gereken düşman Kim?

* Bu coğrafyada terörist olan olmayan örgütler kimler?

* Bölünmüş Suriye mi Tek Suriye mi?

* Esed’lı geçiş mi? Esed’sız geçiş mi?

* Göçmenler için Güvenli Bölge Meselesi.

Bugün için asıl mesele, bu konularda “Dost” ve “stratejik ortak” olarak kabul edilen ABD ile Türkiye’nin tezlerinin örtüşmemesidir:

Davutoğlu: “Türkiye olarak ulusal güvenlik kaygılarımızı sayın Biden’e açık şekilde ifade ettim. Irak ve Suriye boyunca sınırlarımızın ötesinde maalesef bir devlet otoritesi yok. Türkiye Suriye’de aynı anda 3 risk unsurunu birlikte bir tehdit olarak görmektedir. Birincisi rejimdir. Barbarca zulümleriyle mülteci akınlarına sebebiyet vermiştir. İkincisi DAEŞ’tir, ki onlar da barbarca terör eylemleriyle insanlık suçu işlemiştir. Üçüncüsü de YPG’’dir. Çünkü YPG de aynı şekilde bulunduğu, kontrol ettiği bölgelerde Arap ve Türkmenleri ve kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri tam bir etnik temizlik mantığıyla temizlemeye kalkmış ve Türkiye içinde teröre destek olacak faaliyetler içinde bulunmuştur. Dolayısıyla bu üç unsuru da biz tehdit olarak görüyoruz, gerektiğinde bu üç unsura karşı ulusal güvenliğimizin gerektirdiği her türlü adımı atma konusunda kararlı bir tutum sergiliyoruz.”

Buna karşılık ABD’nin tehdit sıralamasında birinci derece tehdit İŞİD, ikinci derece tehdit, PYD dışındaki silahlı mücadele yapan güçler, üçüncü sırada Esed yönetimi gelmektedir. Taban tabana zıt bir tehdit algısı söz konusudur. Nitekim Biden’in Türkiye’de görüştüğü kişilerden Orhan Miroğlu, Biden’in; ‘Amerika’nın yararı nerede biliyorum ama bu sizin (Türkiye’nin) yararınıza mıdır, işte onu bilmiyorum..’ tarzında bir ifade kullandığını belirtmiş olması (1), ABD ve Türkiye Menfaatlerinin örtüşmediği anlamına gelmektedir. Türkiye, yol boyu bunu unutmamalıdır.

Başika Kampındaki Çatışma

Uzun zamandan beri Türkiye, Irak hükümeti ile anlaşmalı olarak İŞİD’e karşı Irak’ın Başika bölgesinde özel bir birlik bulundurmaktaydı. 2015’in sonlarına doğru Türkiye bu kamptaki hem askeri birliğinin sayısını hem de teçhizatını artırarak İŞİD’e karşı, Musul’da daha karalı bir mücadele vermek istemiştir. Fakat beklenmedik bir tarzda hem ABD hem de Irak yönetimi, Irak’ın toprak bütünlüğünü bahane ederek Türkiye’nin Başika’daki askeri varlığına toptan karşı çıkmış, bizzat Obama Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonla görüşerek bölgeyi boşaltmasın istemiştir. Biden’in Türkiye’ye gelişinde üzerinde konuştuğu konulardan birisi de Başika kampındaki askerler meselesidir:

“Biden: “Irak konusundaki katkılarınızı konuşuyoruz. Biz Ankara ile Bağdat ile çalışmalara devam edeceğiz. İlgili taraflarla birlikte Musul’u geri almak için çalışacağız. Musul herhangi bir ülkenin emrinde olmayacak, Musul’u işgalden kurtarmamız gerekecek. Sadece yetkilendirilmedim aynı zamanda görev kabul ediyorum bunu..’’ (2,3)

Irak Başbakanı Haydar Abadi’nin Biden’in Türkiye’ye gelişinden önce Davos’ta CNBC’ye verdiği mülakatta Türkiye’yle ilgili “Türkiye’nin Osmanlı imparatorluğu şeyine dönmek istediğini düşünüyorum. Bölgede buna yer olduğunu düşünmüyorum” tarzında bir açıklama yapmış olması (4) ile bu durum, Türkiye’nin menfaatine uymadığı gibi daha önce ABD-Türkiye-Irak’la yapılmış anlaşmalara da uygun değildir.

ABD bir kez daha “Model Ortak”, “Stratejik Ortak”, “dost” dediği Türkiye’ye ihanet etmiş, ikiyüzlü, dost görünen düşman olduğunu ortaya koymuştur.

ABD ve Türkiye’nin PKK-PYD-YPG’ye Bakışı

Türkiye ile ABD arasındaki en ciddi ihtilaf konularından biri, Suriye’de faaliyet gösteren, Kürtçü, kavmiyetçi, Esed ile işbirliği içerisinde olan PYD örgütüne bakış açısıdır. Türkiye, PYD’yi PKK’nin Suriye kolu olarak görüp “terörist” kabul etmektedir. PYD’nin ya da onunla ilişkili örgütlerin Suriye’nin Kuzeyinde herhangi bir otorite kurmalarını, Kürt halkını temsil etmelerini kabul etmemektedir.

ABD-İŞİD-Esed İşbirliği sonucu PYD, Kobani, Tel Elyap, Afrin bölgelerini kontrolü altına alarak, Kürt olmayan halkların göçünü sağlayarak “Kantonal yönetimler”, meydana getirmiştir. Şimdi bu Kantonal yönetimleri, Cerablus bölgesini işgal ederek birleştirip Suriye’nin Kuzeyinde Kürtçü, Seküler büyük bir Kürt Kanton bölgesi kurmak ve Akdeniz’e ulaşan bir koridor oluşturmak istemektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyişi ile “Türkiye, bunu savaş nedeni” saymakta, “PYD’nin Fırat’ın Batısına geçmesine müsaade etmeyeceğini” açık bir şekilde belirtmektedir. Türkiye, Suriye’nin Kuzeyinde “2. bir Kandil istememektedir”.

Nitekim Başbakan Davutoğlu, bu noktada, Türkiye’nin kararlılığını ısrarla gündeme getirmekte ve konu üzerine özel vurgu yapmaktadır:

“ABD’nin, dost ve stratejik bir müttefik olarak bu kaygıları doğru anlaması bizim için önemlidir. PKK, bizim için DAEŞ gibi bir terör örgütüdür. YPG, PKK ile doğrudan özdeşleştiği için, dolayısıyla Suriye’den Türkiye’ye gittikçe artan bir tehdit haline dönüşmektedir. Türkiye içinde de teröre karşı verdiğimiz mücadele son silahlı unsur silahını bırakana veya Türkiye’yi terk edene kadar da sürecektir... Biz terör örgütleri arasında fark görmedik” (5)

ABD’nin yaklaşımı ise, Türkiye’nin bu yaklaşımının tam tersidir:

“ Sizinle Sayın Başbakan, DEAŞ, PKK ve Nusra konusunda hemfikiriz. Basitçe bunlar terörist gruplardır. Türkiye’ye zarar veren kişi ve örgütlerin karşısındayız.” “Terör örgütlerini ortadan kaldırmak için işbirliği yapmaya devam edeceğiz. Ortak misyon DEAŞ’ı ortadan kaldırmaktır, bunda kesiniz.” (5)

Türkiye, Güneyinde Suriye’de PYD’nin Kantonal bölgeler kurmasına karşı çıkarken; ABD, İŞİD’in Türkiye’nin Güneyinde Devlet kurmasına karşı çıkmaktadır:

“DEAŞ’ın sınırdaki saldırılarını engelleme konusunda mücadelemize şimdi ve örgütü yendikten sonra da devam edeceğiz. Güney sınırınızda devlet kurmasına engel olacağız.” (5)

ABD, Türkiye ne kadar güzel hemfikirler (!). Türkiye PYD’yi, PKK’nin Suriye kolu olarak görürken; ABD, PYD’yi İŞİD’e karşı savaşan bir “karasal güç” ve “stratejik ortak” olarak görmektedir.Nitekim Biden, yaptığı açıklamalarla ”PYD’yi PKK’nın uzantısı olarak görmüyoruz” demiştir. (2,3) Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, Washington’da 8.02.2016 tarihinde düzenlediği basın toplantısında, “Türkiye’nin, YPG ile ilgili endişelerini anlıyoruz. Ancak YPG, İŞİD ile mücadelede en başarılı güçlerden biri. Biz onları terörist örgüt olarak görmüyoruz ve kendilerini desteklemeyi sürdüreceğiz” açıklamasını yaparak Biden’in görüşlerini tekrarlayarak ABD’nin bu noktada ki kararlılığını ortaya koymuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin PYD ile ilişkisine değinerek, “Ben miyim senin ortağın, yoksa Kobanı’deki teröristler mi?” sorusuna Kirby, “Cumhurbaşkanı Erdoğan açık açık söyledi. Ya biz ya onlar dedi… “Burada yapılacak seçim, koalisyon üyesi olarak bizlerin IŞİD’e karşı çabamızı artırmak ve örgütü Irak ve Suriye’de zayıflatıp, bütünüyle ortadan kaldırmak…” YPD ile ilgili dillendirdikleri kaygılar yeni değil, yeni olan bir şey yok. Bu konuda Türkiye ile konuşmayı ve görüş alışverişinde bulunmayı sürdüreceğiz” tarzında bir cevap vermekle, PYD konusundaki kararlı tutumlarını devam ettirdiklerini ortaya koymuştur.

Özet olarak Türkiye, PYD’yi PKK’nın Suriye kolu olarak terörist bir örgüt olarak görürken; ABD, PYD’yi, “İŞİD’e karşı savaşan bir kara gücü olarak görmekte ve “stratejik ortak” olarak kabul etmekte ve her türlü askeri desteği vermektedir.

Sonuç: ABD İkiyüzlüdür, Dost Görüne Düşmandır

Cerablusa girmeye çalışan ABD, Rusya destekli PYD güçlerine Türkiye, uzun menzilli toplarla müdahale etmektedir. 17.2.2016, Ankara’nın göbeğinde art arda patlatılan 28 kişinin ölümüne, 60 civarında insanın yaralanmasına sebebiyet veren bombalar, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin yukarıda sözüne ettiği Türkiye ile konuşmanın bir şekli olarak değerlendirilmelidir. ABD’ye cevap da, buna uygun olarak verilmelidir. Türkiye, ABD ile anladığı dilden konuşmaya başlamalıdır. İlk yapılabilecek olan, Türkiye’deki ABD ve NATO üslerini kapatmak olmalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Müttefikimiz, dostumuz, ortağımız dediğimiz devletlerin de aralarında bulunduğu kimi ülkeler, ısrarla terör örgütünün gerçek yüzünü görmüyor, görmek istemiyor. Bizimle başa baş oturup konuştuğumuzda, ismini vermeyeceğim, bölücü terörü, bu bir terör örgütüdür diyor. Madem böyledir, o zaman çık, açıkça tavrını koy. Yok.”(6)

O nedenle diyoruz ki ABD, ikiyüzlüdür, dost değil düşmandır.

Öyleyse ey siyasetçiler, ABD’ye “Model Ortak”, Stratejik Ortak”, “Dost” demeyin, dilinizi düzeltin.

Kaynaklar

1- Miroğlu, O., Amerika Ve Kürtler, Star, 26.01.2016.

2- Hacaloğlu,H., Türkiye- ABD Hangi Konularda Mutabık Kaldı? Amerika’nın sesi, 23.01.2016

3- Davutoğlu ile Biden görüştü; al jazeera 24.01.2016;

http://www.aljazeera.com.tr/haber/davutoglu-ile-biden-gorustu

4- Zaman, A., Biden ve Başika bilmecesi, DİKEN.COM.TR 26.01.2016;

http://www.diken.com.tr/biden-ve-basika-bilmecesi/

5- Davutoğlu ile Biden görüştü ,al jazeera 24.01.2016; http://www.aljazeera.com.tr/haber/davutoglu-ile-biden-gorustu

6- Karataş, O., Hani Dünyaya Ayar Veriyorduk?, Ortadoğu 26.01.2016 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...