(Milli Gazete)
Geçen iki yazıda 2009’dan bugüne kadar ABD ile Türkiye
arasında kurulan Model Ortaklık’la ilgili, “Model Ortaklık Nedir?”, “Model
Ortaklık Şizofren Bir Kimlik Dayatmasıdır”, “Model Ortaklık İç İşlerine
Müdahale Hakkını İçermektedir”, “Model Ortaklık Müslümanlar Arası Çatışmayı
Öngörmektedir”
“Model Ortaklığın İç Müttefikleri” konularını ele alıp
inceledik.
Burada, Model Ortaklığın unsurları ve 2009 yılından buyana
ABD’nin yapıp ettikleri ile ilgili bir sorgulama yapacağız.
“Model Ortaklığın Unsurları, Elemanları” ya da ABD’nin
Türkiye’den Beklentileri
İddiaya göre iki ülke arasındaki model ortaklık, her iki
ülke için cari olan ortak paydaların, ortak çıkarların hayata geçirilmesi için
meydana getirilmektedir. Her iki ülkenin kurulan bu ortaklıktan beklentileri
vardır. Ortaklığın vücut bulmasına neden olan bu beklentilere, ortaklığın
unsurları ya da temel elemanları denmektedir.
Türkiye ile ABD arasında tesis edilmek istenen model
ortaklık, Türkiye’nin iradesinden ziyade ABD’nin iradesi, isteği ya da
dayatması olarak kamuoyuna yansımıştır. Model Ortaklığın fikri alt yapısı, Bush
döneminde 2006 yılında ABD, Türkiye hükümetleri arasında
yapılan ‘Paylaşılan Vizyon ve Yapısal Diyalog’ (‘Shared Vision and
Structured Dialogue’) adlı görüşmenin üzerine inşa edilmiş, Obama yönetimi
tarafından ise daha da geliştirilmiştir(1).
Bush yönetimi zamanında Türkiye ile yapılan görüşmelerin
mahiyeti bilinmemektedir. ABD devletinin, yeni politikalar uygulama konusunda
bir karar değişikliğine gittiği ve bununla ilgili gerekli alt yapı
çalışmalarını Bush döneminde başlattığı bilinmektedir. Obama döneminde
‘Paylaşılan Vizyon ve Yapısal Diyalog’ adı altında iki hükümet arasında yapılan
görüşmeler ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görüşleri, ABD Dışişleri
Bakanı H. Clinton’ın Mart 2009’da yaptığı ziyaretle yeniden teyit ettirilmiştir
(1).
Obama’nın Türkiye’deki konuşmalarından sonra dönemin Dış
İşleri Bakanı Davutoğlu’nun, Washington’da Amerikan-Türk Konseyi’nin (ATC)
28’inci yıllık konferansında, akşam yemeğinde yaptığı açıklamalar, hem süreci
teyit etmekte hem de yapılan teklifin Türkiye tarafından benimsendiğini
göstermektedir:
“Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: ‘’Benzersiz konumda ve
birbirini tamamlayan iki ülke olarak Türk-Amerikan ilişkilerinin, ABD Başkanı
Barack Obama’nın deyimiyle ‘’model ortaklık’’ oluşturmaktadır... ‘Biz sadece
stratejik ortaklar değiliz, model ortaklarız… Model ortaklık bir tercih
meselesi değil bir gerekliliktir… ABD Başkanı, bu ilişkinin benzersizliğinin
altını çizmek istedi. Bu sıradan bir ilişki değil, bir prototip, benzersiz bir
ilişki… ABD’nin benzersizliği ve Türkiye’nin benzersizliği
dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkileri benzersiz. Gerginlikleri azaltmak için
birlikte çalışabiliriz… İnsanlık bu ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve ABD ile Türkiye
birlikte, insanlığa katkıda bulunabilir…
Bakan Clinton’a ve bana (kendi ülkelerinizin gündemindeki
dış politika konularını sıralayın) denilse bunların büyük çoğunluğu aynı olur.
Irak, Afganistan, Pakistan, Ortadoğu, Filistin-İsrail meselesi, Lübnan,
Kafkaslar, Ermenistan ve Kıbrıs… Evet, iki ülke de NATO üyesi ama
ilişkiler sadece askeri ve güvenlik temeline dayalı değil. Buna kültürel,
ekonomik ve sosyal boyut da gerekiyor...” (2)
Davutoğlu’nun açıklamalarından Model Ortaklığın, “kültürel,
ekonomik ve sosyal boyutu” olduğu anlaşılmaktadır. Bu, bizim baştan beri
üzerinde durduğumuz ve dikkat çektiğimiz tehlike durumudur.
Gerek Obama’nın konuşmalarından, gerek Davutoğlu’nun
açıklamalarından ve gerekse ‘Akıllı Güç Stratejisinin’ hazırlandığı araştırma
merkezinde Dr. Flanagan’in ‘ABD ve Türkiye: Model Ortaklık’ adlı konuşmasından,
ABD ve Türkiye arasındaki model ortaklığın unsurlarını, temel bileşenlerini
tespit etmemiz mümkündür.
Görülebildiği kadarıyla Model Ortaklık, iki ana eksen
üzerine oturtulmuştur. Birinci Eksen, Türkiye’nin İç işleyişi ile ilgili olup
Türkiye’nin ev ödevlerini içermektedir. İkinci Eksen, Türkiye’nin dış
politikada üstlenmesi gereken rolleri ihtiva emektedir.
Birinci eksenle ilgili olanları, medyaya yansıyan kısmıyla,
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz (1):
• Demokrasinin tam yerleştirilmesi, bunun için gerekli yasal
düzenlemelerin yapılması,
• Güçlü azınlık haklarının tanınması ve
imkânlardan toplumun bütününün yararlanması,
• Heybeliada Ruhban Okulunun açılması,
• Kürt Sorununun Çözülmesi,
• PKK ve daha başka teröre karşı birlikte
mücadele,
• Hukuk devletine sürekli bağlılığın sağlanması.
İkinci Eksen dış politika ile ilgili olup ilgili unsurlar, 3
ana sınıfta toplanabilir(1):
1. Grupta her iki ülkenin ortak çıkarlarının ve
politikalarının örtüştüğü ya da birbirine çok yakın olduğu konular yer
almaktadır. Bu grupta olanlar aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
• Irak’ın, Afganistan ve Pakistan’ın uzun zaman
diliminde istikrara kavuşturulması ve geliştirilmesi,
• İki taraflı ticaret ve yatırımın
genişletilmesi,
• İki ülkenin askerleri arası işbirliği,
• Türkiye’nin AB’ne kabulü.
2. Grupta birinci gruptakilere nazaran iki ülke menfaatleri
açısından tam bir örtüşme olmamakla beraber geniş bir benzerlik olan konular
yer almaktadır. Bununla beraber önemli politik farklılıklar, inatlaşmaya,
gerilime sebebiyet vermektedir. Türkiye’deki zorlu iç politik çekişmeler,
durumu daha da kötüleştirmektedir. Bu grupta olanlar, aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir:
• Rusya, Ermenistan ve Yunanistan’la ilişkiler,
• Hazar enerji kaynakları için güney koridor
yollarının geliştirilmesi,
• İsrail-Filistin barışının tesis edilmesi,
• Kafkasya ve Kıbrıs’ta dondurulmuş olan
ihtilaflar.
3. Grupta iki ülke arasında, önemli, temel politika
farklılıkların olduğu konular yer almaktadır. Bu grupta olanlar, aşağıdaki gibi
sınıflandırılabilir:
• Rusya’nın Karadeniz ve Kafkaslarla ilgili
iddiaları,
• İran’la enerji ve ticaret ilişkileri,
• İran’ın nükleer programının durdurulması.
Bunlar, 2006 yılı itibarı ile iki ülke arasındaki Model
Ortaklığın temel unsurları olarak öngörülüp medyaya yansıyanlardır. Kapalı
kapılar arkasındakileri bilme şansımız yoktur. Bunları, her iki ülke kendi dış
politika sorunları olarak kabul etmektedir. Bu noktada bir ortak payda, bir
örtüşme olduğu söylenebilir. Ancak bu sorunların her iki ülke açısından sorun
olma nedenleri ve çözüm şekilleri farklıdır. Burada iki ana mesele karşımıza
çıkmaktadır: Birincisi sorunların mahiyeti, ikincisi sorunların çözüm şeklidir.
Model Ortaklık Kapsamında ABD’nin Türkiye’yi Truva Atı
Olarak Kullanma İsteği
Türkiye açısından bütün bu sorunlar, Türkiye’nin bölgesinde,
çevresinde meydana gelmekte olduğundan ilgi sahasına girmekte, güvenliğini,
huzurunu ilgilendirmektedir. ABD açısından ise bu sorunlar, ABD’yi
imparatorluğa götürecek olan yolun üzerinde yer aldığından ABD’yi
ilgilendirmektedir. Bu açıdan meseleyi ele aldığımızda, ABD’nin Türkiye’ye
dayattığı Model Ortaklık, ABD’nin süper güç olarak önündeki engellerin
kaldırılmasına, yıkılan imajının tamir edilmesine, kaybedilen itibarın
kazanılmasına imkân sağlamak için Türkiye’yi Truva atı olarak kullanmak
amaçlıdır.
Ne yazık ki dönemin Dişişleri Bakanlığı, bu tehlikeyi
zamanında görememiş ve ABD’nin süper güç olabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı
olduğunu ve Türkiye’nin de verilecek rolü üstleneceğini 2009 yılında yapılan
görüşmelerde belirtmekte bir sakınca görmemiştir (2):
“‘İnsanlık bu ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve ABD ile Türkiye
birlikte, insanlığa katkıda bulunabilir’’.
ABD’nin bir süper güç olma özelliğini sürdürebilmek için
herkesi içine alan bir politika izlemesi ve çok taraflı yaklaşımlara yönelerek
uluslararası kurumları kullanması gerekir. Bölgesel düzeni sağlayabilmek için
ABD, bölgesel güçlerin yardımına ihtiyaç duymaktadır.
‘’ABD, Roma İmparatoru Cesar’a değil Marcus Aurelius’a
ihtiyaç duyuyor. Obama’nın yaklaşımı da Cesar’ın değil Aurelius’un yaklaşımı.
Güç kullanarak sadece bir yere kadar ilerleyebilirsiniz. Şimdi ABD’de çok
taraflı yaklaşım kullanıyor’’ .
‘’…İşte bu yüzden komşularımızla sıfır problem yaklaşımı
önemli. Başka türlü rahat edemeyiz. Ankara’da oturup krizlerin bize gelmesini
bekleyemeyiz. Her yerde olmalıyız’’ .
‘’Küresel ve bölgesel barış için birbirimize ihtiyacımız
var. Bu çerçevede uluslararası kurumları, organizasyonları daha etkili hale
getirmenin yollarını bulmalıyız. Türkiye olarak biz, bölgesel bütün
organizasyonlarda aktif olacağız’’.
Keza 18.10.2013 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry
ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Türkiye
ve ABD arasındaki model ortaklığın sonsuza kadar süreceğini ve sorunların
çözümünde uluslararası toplumun en temel değerlerinden biri olacağını” söylemiş
olması (3); Türkiye tarafından ya sürecin iyi anlaşılamadığı ya da yoğun baskı
altında yapabileceği başka bir şeyi olmadığını göstermektedir.
Sonuç: 2009’dan 2015’e Kadarki Dönemde Model Ortaklığın
Sorgulanması Gerekir
ABD’nin Türkiye’ye dikte ettiği Model Ortaklığın yukarıda
zikredilen ana unsurlarına ilişkin 2009 yılından bugüne herhangi bir çözüm
getirilebilmiş değildir. Belgeden alıntıladığımız birinci eksen ve ikinci
eksenle ilgili Türkiye ile ABD ortak her hangi bir yol kat etmiş değildir.
Ancak Türkiye, bölgesel tüm organizasyonlarda yer alarak ABD’nin projelerine
katkıda bulunmuştur. Bunun karşılığında bölgede ne kazanmıştır? O nedenle Model
Ortaklık yaklaşımının bu çerçevede sorgulanması gerekmektedir.
Bütün bunlar ortada dururken Antalya’da yapılan
(15.11.2015) G-20 toplantısında, ABD başkanı Obama ile birlikte
yapılan görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Koalisyon güçleri
noktasında bundan sonraki süreçte atacağımız adımları değerlendirme fırsatı bulduk.
Model ortaklar olarak, stratejik ortak olarak bundan sonraki süreçte de
dayanışmamızı dünya barışına bir katkıda bulunmak için kararlılıkla devam
ettireceğiz” (4) demiş olması, üzücüdür ve de yanlış olmuştur.
Türkiye ABD ile Model Ortak olmalı mı?
KAYNAKLAR
1- Flanagan, S., The United States and Turkey: a Model
Partnership, May 14, 2009. CSIS.
2- “Model Ortaklık Tercih Değil Gereklilik”, Usak
Gündem, 03.06.2009
3- Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Türkiye Ve Abd Arasındaki
Model Ortaklık Sonsuza Kadar Sürecek” Dışişleri Bakanlığı 18.10.2013
http://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-davutoglu-_turkiye-ve-abd-arasindaki-model-ortaklik-sonsuza-kadar-surecek.tr.mfa.
4- ‘Uluslararası Terörizm Çok Keskin Karşılık Bulacaktır’,
Anadolu Ajansı 15.11.2015
http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/uluslararasi-terorizm-cok-keskin-karsilik-bulacaktir/473794.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder