4 Aralık 2015 Cuma

ABD'NİN YIĞINLA İHANETİNE RAĞMEN HÂLÂ TÜRKİYE İLE ABD MODEL ORTAK MI? - 3

(Milli Gazete)

Geçen iki yazıda 2009’dan bugüne kadar ABD ile Türkiye arasında kurulan Model Ortaklık’la ilgili, “Model Ortaklık Nedir?”, “Model Ortaklık Şizofren Bir Kimlik Dayatmasıdır”, “Model Ortaklık İç İşlerine Müdahale Hakkını İçermektedir”, “Model Ortaklık Müslümanlar Arası Çatışmayı Öngörmektedir”

“Model Ortaklığın İç Müttefikleri” konularını ele alıp inceledik.

Burada, Model Ortaklığın unsurları ve 2009 yılından buyana ABD’nin yapıp ettikleri ile ilgili bir sorgulama yapacağız.

“Model Ortaklığın Unsurları, Elemanları” ya da ABD’nin Türkiye’den Beklentileri

İddiaya göre iki ülke arasındaki model ortaklık, her iki ülke için cari olan ortak paydaların, ortak çıkarların hayata geçirilmesi için meydana getirilmektedir. Her iki ülkenin kurulan bu ortaklıktan beklentileri vardır. Ortaklığın vücut bulmasına neden olan bu beklentilere, ortaklığın unsurları ya da temel elemanları denmektedir.

Türkiye ile ABD arasında tesis edilmek istenen model ortaklık, Türkiye’nin iradesinden ziyade ABD’nin iradesi, isteği ya da dayatması olarak kamuoyuna yansımıştır. Model Ortaklığın fikri alt yapısı, Bush döneminde 2006 yılında ABD, Türkiye hükümetleri arasında yapılan  ‘Paylaşılan Vizyon ve Yapısal Diyalog’ (‘Shared Vision and Structured Dialogue’) adlı görüşmenin üzerine inşa edilmiş, Obama yönetimi tarafından ise daha da geliştirilmiştir(1).

Bush yönetimi zamanında Türkiye ile yapılan görüşmelerin mahiyeti bilinmemektedir. ABD devletinin, yeni politikalar uygulama konusunda bir karar değişikliğine gittiği ve bununla ilgili gerekli alt yapı çalışmalarını Bush döneminde başlattığı bilinmektedir. Obama döneminde ‘Paylaşılan Vizyon ve Yapısal Diyalog’ adı altında iki hükümet arasında yapılan görüşmeler ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görüşleri, ABD Dışişleri Bakanı H. Clinton’ın Mart 2009’da yaptığı ziyaretle yeniden teyit ettirilmiştir (1).

Obama’nın Türkiye’deki konuşmalarından sonra dönemin Dış İşleri Bakanı Davutoğlu’nun, Washington’da Amerikan-Türk Konseyi’nin (ATC) 28’inci yıllık konferansında, akşam yemeğinde yaptığı açıklamalar, hem süreci teyit etmekte hem de yapılan teklifin Türkiye tarafından benimsendiğini göstermektedir: 

“Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: ‘’Benzersiz konumda ve birbirini tamamlayan iki ülke olarak Türk-Amerikan ilişkilerinin, ABD Başkanı Barack Obama’nın deyimiyle ‘’model ortaklık’’ oluşturmaktadır... ‘Biz sadece stratejik ortaklar değiliz, model ortaklarız… Model ortaklık bir tercih meselesi değil bir gerekliliktir… ABD Başkanı, bu ilişkinin benzersizliğinin altını çizmek istedi. Bu sıradan bir ilişki değil, bir prototip, benzersiz bir ilişki…  ABD’nin benzersizliği ve Türkiye’nin benzersizliği dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkileri benzersiz. Gerginlikleri azaltmak için birlikte çalışabiliriz… İnsanlık bu ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve ABD ile Türkiye birlikte, insanlığa katkıda bulunabilir…

Bakan Clinton’a ve bana (kendi ülkelerinizin gündemindeki dış politika konularını sıralayın) denilse bunların büyük çoğunluğu aynı olur. Irak, Afganistan, Pakistan, Ortadoğu, Filistin-İsrail meselesi, Lübnan, Kafkaslar, Ermenistan ve Kıbrıs…  Evet, iki ülke de NATO üyesi ama ilişkiler sadece askeri ve güvenlik temeline dayalı değil. Buna kültürel, ekonomik ve sosyal boyut da gerekiyor...” (2)

Davutoğlu’nun açıklamalarından Model Ortaklığın, “kültürel, ekonomik ve sosyal boyutu” olduğu anlaşılmaktadır. Bu, bizim baştan beri üzerinde durduğumuz ve dikkat çektiğimiz tehlike durumudur.

Gerek Obama’nın konuşmalarından, gerek Davutoğlu’nun açıklamalarından ve gerekse ‘Akıllı Güç Stratejisinin’ hazırlandığı araştırma merkezinde Dr. Flanagan’in ‘ABD ve Türkiye: Model Ortaklık’ adlı konuşmasından, ABD ve Türkiye arasındaki model ortaklığın unsurlarını, temel bileşenlerini tespit etmemiz mümkündür.

Görülebildiği kadarıyla Model Ortaklık, iki ana eksen üzerine oturtulmuştur. Birinci Eksen, Türkiye’nin İç işleyişi ile ilgili olup Türkiye’nin ev ödevlerini içermektedir. İkinci Eksen, Türkiye’nin dış politikada üstlenmesi gereken rolleri ihtiva emektedir.

Birinci eksenle ilgili olanları, medyaya yansıyan kısmıyla, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz (1):

• Demokrasinin tam yerleştirilmesi, bunun için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması,

•  Güçlü azınlık haklarının tanınması ve imkânlardan toplumun bütününün yararlanması,

•  Heybeliada Ruhban Okulunun açılması,

•  Kürt Sorununun Çözülmesi,

•  PKK ve daha başka teröre karşı birlikte mücadele,

•  Hukuk devletine sürekli bağlılığın sağlanması.

İkinci Eksen dış politika ile ilgili olup ilgili unsurlar, 3 ana sınıfta toplanabilir(1):

1. Grupta her iki ülkenin ortak çıkarlarının ve politikalarının örtüştüğü ya da birbirine çok yakın olduğu konular yer almaktadır. Bu grupta olanlar aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

•  Irak’ın, Afganistan ve Pakistan’ın uzun zaman diliminde istikrara kavuşturulması ve geliştirilmesi,

•  İki taraflı ticaret ve yatırımın genişletilmesi,

•  İki ülkenin askerleri arası işbirliği,

•  Türkiye’nin AB’ne kabulü.

2. Grupta birinci gruptakilere nazaran iki ülke menfaatleri açısından tam bir örtüşme olmamakla beraber geniş bir benzerlik olan konular yer almaktadır. Bununla beraber önemli politik farklılıklar, inatlaşmaya, gerilime sebebiyet vermektedir. Türkiye’deki zorlu iç politik çekişmeler, durumu daha da kötüleştirmektedir. Bu grupta olanlar, aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

•  Rusya, Ermenistan ve Yunanistan’la ilişkiler,

•  Hazar enerji kaynakları için güney koridor yollarının geliştirilmesi,

•  İsrail-Filistin barışının tesis edilmesi,

•  Kafkasya ve Kıbrıs’ta dondurulmuş olan ihtilaflar.

3. Grupta iki ülke arasında, önemli, temel politika farklılıkların olduğu konular yer almaktadır. Bu grupta olanlar, aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

•  Rusya’nın Karadeniz ve Kafkaslarla ilgili iddiaları,

•  İran’la enerji ve ticaret ilişkileri,

•  İran’ın nükleer programının durdurulması.

Bunlar, 2006 yılı itibarı ile iki ülke arasındaki Model Ortaklığın temel unsurları olarak öngörülüp medyaya yansıyanlardır. Kapalı kapılar arkasındakileri bilme şansımız yoktur. Bunları, her iki ülke kendi dış politika sorunları olarak kabul etmektedir. Bu noktada bir ortak payda, bir örtüşme olduğu söylenebilir. Ancak bu sorunların her iki ülke açısından sorun olma nedenleri ve çözüm şekilleri farklıdır. Burada iki ana mesele karşımıza çıkmaktadır: Birincisi sorunların mahiyeti, ikincisi sorunların çözüm şeklidir.

Model Ortaklık Kapsamında ABD’nin Türkiye’yi Truva Atı Olarak Kullanma İsteği

Türkiye açısından bütün bu sorunlar, Türkiye’nin bölgesinde, çevresinde meydana gelmekte olduğundan ilgi sahasına girmekte, güvenliğini, huzurunu ilgilendirmektedir. ABD açısından ise bu sorunlar, ABD’yi imparatorluğa götürecek olan yolun üzerinde yer aldığından ABD’yi ilgilendirmektedir. Bu açıdan meseleyi ele aldığımızda, ABD’nin Türkiye’ye dayattığı Model Ortaklık, ABD’nin süper güç olarak önündeki engellerin kaldırılmasına, yıkılan imajının tamir edilmesine, kaybedilen itibarın kazanılmasına imkân sağlamak için Türkiye’yi Truva atı olarak kullanmak amaçlıdır. 

Ne yazık ki dönemin Dişişleri Bakanlığı, bu tehlikeyi zamanında görememiş ve ABD’nin süper güç olabilmesi için Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu ve Türkiye’nin de verilecek rolü üstleneceğini 2009 yılında yapılan görüşmelerde belirtmekte bir sakınca görmemiştir (2):

“‘İnsanlık bu ilişkiye ihtiyaç duyuyor ve ABD ile Türkiye birlikte, insanlığa katkıda bulunabilir’’.

ABD’nin bir süper güç olma özelliğini sürdürebilmek için herkesi içine alan bir politika izlemesi ve çok taraflı yaklaşımlara yönelerek uluslararası kurumları kullanması gerekir. Bölgesel düzeni sağlayabilmek için ABD, bölgesel güçlerin yardımına ihtiyaç duymaktadır.

‘’ABD, Roma İmparatoru Cesar’a değil Marcus Aurelius’a ihtiyaç duyuyor. Obama’nın yaklaşımı da Cesar’ın değil Aurelius’un yaklaşımı. Güç kullanarak sadece bir yere kadar ilerleyebilirsiniz. Şimdi ABD’de çok taraflı yaklaşım kullanıyor’’ .

‘’…İşte bu yüzden komşularımızla sıfır problem yaklaşımı önemli. Başka türlü rahat edemeyiz. Ankara’da oturup krizlerin bize gelmesini bekleyemeyiz. Her yerde olmalıyız’’ .

‘’Küresel ve bölgesel barış için birbirimize ihtiyacımız var. Bu çerçevede uluslararası kurumları, organizasyonları daha etkili hale getirmenin yollarını bulmalıyız. Türkiye olarak biz, bölgesel bütün organizasyonlarda aktif olacağız’’.

Keza 18.10.2013 tarihinde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “Türkiye ve ABD arasındaki model ortaklığın sonsuza kadar süreceğini ve sorunların çözümünde uluslararası toplumun en temel değerlerinden biri olacağını” söylemiş olması (3); Türkiye tarafından ya sürecin iyi anlaşılamadığı ya da yoğun baskı altında yapabileceği başka bir şeyi olmadığını göstermektedir.

Sonuç: 2009’dan 2015’e Kadarki Dönemde Model Ortaklığın Sorgulanması Gerekir

ABD’nin Türkiye’ye dikte ettiği Model Ortaklığın yukarıda zikredilen ana unsurlarına ilişkin 2009 yılından bugüne herhangi bir çözüm getirilebilmiş değildir. Belgeden alıntıladığımız birinci eksen ve ikinci eksenle ilgili Türkiye ile ABD ortak her hangi bir yol kat etmiş değildir. Ancak Türkiye, bölgesel tüm organizasyonlarda yer alarak ABD’nin projelerine katkıda bulunmuştur. Bunun karşılığında bölgede ne kazanmıştır? O nedenle Model Ortaklık yaklaşımının bu çerçevede sorgulanması gerekmektedir.

Bütün bunlar ortada dururken Antalya’da yapılan (15.11.2015)  G-20 toplantısında, ABD başkanı Obama ile birlikte yapılan görüşme sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Koalisyon güçleri noktasında bundan sonraki süreçte atacağımız adımları değerlendirme fırsatı bulduk. Model ortaklar olarak, stratejik ortak olarak bundan sonraki süreçte de dayanışmamızı dünya barışına bir katkıda bulunmak için kararlılıkla devam ettireceğiz” (4) demiş olması, üzücüdür ve de yanlış olmuştur.

Türkiye ABD ile Model Ortak olmalı mı?

KAYNAKLAR

1- Flanagan, S., The United States and Turkey: a Model Partnership, May 14, 2009. CSIS.

2-  “Model Ortaklık Tercih Değil Gereklilik”, Usak Gündem, 03.06.2009

3- Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Türkiye Ve Abd Arasındaki Model Ortaklık Sonsuza Kadar Sürecek” Dışişleri Bakanlığı 18.10.2013

http://www.mfa.gov.tr/disisleri-bakani-davutoglu-_turkiye-ve-abd-arasindaki-model-ortaklik-sonsuza-kadar-surecek.tr.mfa.

4- ‘Uluslararası Terörizm Çok Keskin Karşılık Bulacaktır’, Anadolu Ajansı 15.11.2015

http://www.aa.com.tr/tr/turkiye/uluslararasi-terorizm-cok-keskin-karsilik-bulacaktir/473794.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...