(Milli Gazete)
Giriş
Geçen üç yazıda Mısır İslam devrimini bekleyen tehlikelerin bir kısmı ele alınıp incelendi. Burada, Şer ittifakının Müslüman Kardeşler hareketinin içine dönük yürüteceği psikolojik harekâtın neden olabileceği bir tehlike olarak Yeniden Gözden Geçirme Ve Anlamlandırma İle Tahrif Etme ( Revizyonizm ) ele alınıp incelenecektir.
Yeniden Gözden Geçirme Ve Anlamlandırma İle Tahrif Etme (Revizyonizm)
Revizyonizm, genel olarak, bir düşünce sisteminin temel varsayımlarından, temel ilkelerinden, genel bakış açılarından bir kısmının değiştirilmesinin ve düzeltilmesinin istenmesi, bir kısım kavramların kendi değer sistemi içindeki anlamlarının çarpıtılması, başka anlamlar yükletilmesi, anlam alanlarının kısıtlanması ve var olan gerçeklerin üstünün örtülmesidir. Hayatın bütününe ilişkin bir tanzimden vazgeçilmesidir. Bir düşünce sisteminin, bir felsefenin, bir dinin veya bir ideolojinin, hayatın tümüne ilişkin öngördüğü modelin temel varsayımlarından bir kısmının, tarihin belli bir dönemi için geçerli olduğunun iddia edilmesidir. Yukarıdaki tanımlamadan revizyonizmin, ana hatları ile beş farklı tezahür şeklinin olduğunu söyleyebiliriz:
1- Bir kısım değerlerin atılması, ret edilmesi ile değerler Sisteminin parçalanması.
2- Var olan değerlere, bu değerlerle uyuşmayan başka düşünce sisteminin değerlerinin eklemlenmesi.
3- Değerler sistemini bozacak tarzda anahtar kavramların anlamlarının çarpıtılması
4- Değerler sistemini bozacak tarzda anahtar kavramların anlam sahalarının daraltılması.
5- Bazı değerlerin gizlenmesi ile sistemin bütünlüğünün bozulması.
Revizyonist Harekette Üç Grup İnsan Unsuru
Revizyonist hareketlerin içinde genelde üç grup insan unsuru bulunur. Bunları aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
1. Grup: Bunlar, o düşüncenin samimi müntesipleri olup sorunlara çözüm ararken yanlış istikamete sapanlardır.
2. Grup: Bunlar, o düşüncenin samimi müntesibi olmayıp ve fakat o düşünce sistemi içinde gözüken ve her durumdan menfaat elde etmek isteyenlerdir.
3. Grup: Bunlar, o düşüncenin açık aleni düşmanlarıdır.
Bir düşüncenin düşmanları (3. Grup), ilgili düşünceyi yıkmak için belli bir strateji içerisinde uzun vadeli bir çalışma içerisinde bulunurlar. Psikolojik savaş uzmanları, istihbaratçılar, bilim adamları, din adamları ve propagandistler ile birlikte çalışırlar. Geniş bir ilişki ağları vardır. Diğer iki grupla daima temas imkânlarını ararlar. Bunlar, tehlikeli gördükleri düşünce akımını etkisiz hale getirebilmek için kafa karışıklığı oluşturup halkın güveninin yıkılmasını sağlamak isterler. Aynı zamanda, ilgili düşünce sisteminin mensupları arasında sürekli teorik tartışma çıkartarak ihtilafları körüklemeye çalışırlar. Hedef alınan düşünce sisteminin mensuplarını başarısızlığa uğratarak veya onlara aşırı baskı ve şiddet uygulayarak veya son derece makul, kabul edilebilir teklifler yaparak etrafa şüphe yaymak, her zaman kullandıkları usullerdir. Kur ân-ı Kerîm, mücadele ortamının böyle bir kaoslu döneminde Hz. Muhammed in (sas) psikolojisini tasvir ederken; samimi insanların farkına varmadan sapabileceğine dikkat çekmektedir (17 İsra 73-75).
Burada, sıradan bir insanın saptırılabilmesi tehlikesi söz konusu edilmiyor; söz konusu edilen, Allah ın denetimi ve desteği altında ki bir peygamberdir. Bu, nasıl sinsi ve tahripkâr bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuz/olacağımızın bir ölçüsü olarak ele alınmalıdır. Buradaki hitabı, tüm Müslümanlar için genelleştirirsek, o taktirde samimi arayış içerisinde olan Müslümanların, revizyonist akımlar içerisinde farkına varmadan yer alabilmeleri ihtimalini daha rahat görür ve anlarız. Bunlar, bilerek, inanarak ve kasıtlı olarak değerleri terk ediyor değillerdir. Bunlar, bunalım dönemlerinde sorunlara çözüm ararken istikametini, farkına varmadan istemeyerek kaybedenlerdir. O nedenle bu gruptaki insanları, değerlerin bir kısmını bilinçli bir şekilde reddeden 2. gruptaki insanlarla bir tutmamak gerekir. Aksi takdirde büyük bir stratejik hata yapılmış olur.
2. Gruptakiler, söz konusu değerler sistemi (İslâm da iman edenler) kümesine mensup olmadıkları halde, o değerler sistemi (iman edenler) kümesi içerisinde gözükme gayretindedirler. Bunların en belirgin özelliği, Değerler Sisteminin (İslâm da Kitab ın) tamamına inanmamış olmaları, gerçekte değerler sistemine inananlara (iman edenlere) her türlü kötülüğü reva görmeleri ve devamlı tuzak kurmada rol almalarıdır (3 Ali İmran 118-120) Değerler sisteminin parçalanmasını isteyen 2. gruptaki insan unsuru, menfaat saiki ile hareket eden dünyevileşme hastalığına yakalanıp ahiret hayatını unutanlardır (2 Bakara 86). Bunlar, her türlü kötülüğü, iyilik maske veya makyajı altında sunarlar. Hz. Peygamber (sas) zamanında Mescid-i Dırar ı yaparak İslâm ı yok etmek isteyenlerin görünürdeki gerekçesi, `iyilik olsun diye olmuştu (9 Tevbe 107-108)
Revizyonist hareketlerde, genelde, 3. grup insan unsuru ile 2. gruptakiler beraber çalışırlar. 3. gruptakilerin açığa çıkmaları uygun olmadığı için; 3. gruptakilerin çizdiği strateji ve politikalar, 2. gruptakiler aracılığıyla uygulanır. Bunlar, aynı zamanda doğal olarak istihbarat görevini de üstlenirler (5 Maide 41) Asıl tehlike, bu 2 grubun (2. ve 3. grup) varlığı veya çalışması değildir. Bu iki gruptan gelebilecek tehlike, doğal olarak beklenmesi gerekendir. Böyle bir saldırı ve tahrip hareketinin beklenmemiş olması yanlıştır.
Asıl tehlike, 2. ve 3. grupta olanların 1. gruptakilerle bağlantı kurarak birlikte çalışmalarıdır. 1. gruptakilerin böyle bir işbirliğinin farkına varmamış olmaları, meydana gelebilecek tahribatı engellemez. Revizyonist akımlara karşı verilecek mücadelede, bu 3 grup insan unsurunun varlığı göz önüne alınmalı ve bunlar arsındaki işbirliğini engelleyecek politikalar geliştirilmelidir. Diğer taraftan revizyonist hareketlerin öncülerinin, sıradan insanlar olmadıklarına dikkat edilmelidir. Bunlar; genel olarak aydınlar, din adamları ve bilim adamları içinden çıkarlar. Takipçileri halktan her kesim olabilir. Kur ân-ı Kerim, geçmişte Ehli Kitap alimlerinin ve din adamlarının toplumu saptırmada oynadıkları role dikkat çekerek Müslümanları uyarmaktadır (9 Tevbe 31). Hz. Peygamber; alimlerin ve din adamlarının, helâlle haramı karıştırarak halkı saptırdıklarını belirterek bu ayeti açıklamıştır (1). 28 Şubat postmodern darbe sürecinde, İslâm la ilgili pek çok konuda kafa karışıklığı yapanlar, bazı din adamları ile alimler değil miydi
Değerler Sistemini Parçalayarak Tahrif Etmek
İbni Haldun a göre, mağluplar kendi değer sisteminden şüphe edip galipleri hem davranış, hem de düşünce olarak taklit ederler (2). Değerler sisteminden şüphe, o sistemin toptan inkâr edilip ret edilmesi ya da bazı değerlerin atılarak yerlerine başka değer sistemlerinden yeni değerler eklenmesi sonucunu doğurabilir. Revizyonist hareketler, ikinci seçenekle ilgilidir. Çünkü geniş kitlelere mal olmuş felsefi ve dini düşüncelerin toptan reddedilmesi, o kadar kolay bir hadise değildir. O nedenle var olan değer sisteminin bir kısmının değiştirilmesini teklif etmek daha kolay ve uygundur. Değer sistemleri üzerinde bu yolla sürekli tahribat yapılmak istenmiş ve buna uygun bir psikolojik harekât yürütülmüştür (3, 4). Böyle bir psikolojik savaşın hedefi; Müslümanları baskı altına alıp iradelerini çözerek, bunaltarak kendi değerlerinin en azından bir kısmına karşı güvensizlik oluşturup terk edilmesini sağlamaktır. Kur ân, böyle bir psikolojik ruh halinin oluşabileceğine dikkat çekmektedir. (11 Hud 12). Bu ayette `göğsü daralıp değerlerin bir kısmını terkedebileceği söylenen şahıs , bir peygamberdir. Beşer, psikolojik baskı altında böyle bir düşünceye kapılabilmektedir. Tehlike, vahyedilenlerin tümünün terk edilmesi değil, bir kısmının terk edilebilmesidir (5 Maide 49, Ali İmran 118-120, Bakara 85-86 ve Hicr 90-95 ). Revizyonist hareketler, değerlerin bir kısmını hedef aldığı için sinsidir, çok tehlikeli ve tahripkârdır.
Melezleşme: Değerler Sisteminin Harmanlanması Ya Da Hakla Batılın Karıştırılması İle Tahrif
Revizyonist hareketler, reddettikleri, attıkları değerlerin yerine bir başka düşünce sisteminin değerlerini -genelde revizyonist harekette yer alan 3. grubun öngördüğü değerleri- yerleştirmeye çalışırlar. Böylelikle kendi içinde tutarlı olmayan melez bir değerler sistemi ortaya çıkar. İslâmî açıdan bakıldığında, hakla batıl birbirine karıştırılarak değerlerin tahrif edilmesidir. Melez değerler sistemi oluşturma, farklı düşünce sistemlerini birbirine yakınlaştırıp çatışmayı, hâkim güçlerin lehine sonlandırmak için başvurulan yollardan biri olarak da kullanılmaktadır. Bazen buna, `yakınlaştırma yaklaşımı , `uzlaştırma hareketi de denmektedir.
Eklemleme Yaparak tahrif Etme
Melez değer sistemi inşa etmenin bir yolu, bir düşünce sisteminde var olan değerlere; o değerler sisteminin bütünlüğü ile uyuşmayan, bazı yabancı değerlerin ilavesi edilmesidir. İslâm tarihinde Garanik Hadisesi diye anılan olay, var olan değerlere, var olanı çarpıtacak şekilde yeni bir eklemleme yaparak İslâm ı yozlaştırma ve uzlaştırma girişimidir (5). Burada eklemleme yaparak, ayetin anlam sahasını değiştirmek istemişlerdir. Eğer Müslümanlar, bu teklifi kabul etmiş olsaydı, aralarındaki kavga bitmiş olacaktı. Bu olayın devamında gelen ayetler (Necm 21-23), böyle bir eklemlemeye, bu yolla bir uzlaşmaya şiddetle karşı çıkmış ve yol göstermenin Allah a ait olduğunu açık bir şekilde beyan etmiştir. Revizyonist hareketler, Kur ân-ı Kerim i istismara ve tahrife kalkmışlardır (3 Al-i İmran 78).
Kelimelerin Anlamlarını Çarpıtmak Suretiyle Tahrif Etme
İslâm ın değerleri ve dinamizmi karşısında tutunamayanlar, İslâm ı bulandırarak tasfiye etmek için kelimeler üzerinde oynarlar. Onları anlamlarını çarpıtmak için onları bulundukları anlam ağından, semantik alandan koparmak isterler (5 Maide 13, 41)
Gerçeklerin Üzerini Örterek Tahrif Etme
Bazı durumlarda Kitapta var olan bazı değerleri, eklemleme yaparak veya anlam sahalarını kısıtlayarak çarpıtmak mümkün olamayabilir. Bu durumda revizyonistler, kendi savundukları fikirlere karşı olan bu değerlerin gündeme gelmemesi için gayret sarf ederler. Onlar için bunların üzerlerinin örtülmesi, tartışılmasından daha yararlı olabilir (2 Bakara 174). Ayet, gizleme işleminin bir menfaat karşılığı yapıldığına dikkat çekmektedir. İslâm tarihinde Mekke Şehir Meclisinin temsilcisi Utbe nin Hz. Peygambere `susma karşılığında para, kadın, hükümet başkanlığını teklif etmesi konumuzla ilgili çok ilginç bir örnektir (6). Böyle bir teklifin peygambere yapılabilmesi üzerinde dikkatlice ve önemle durulması gerekir. Yapılan teklifin anlamı şudur: Davanı bırak, bizim rahatımızı kaçırma; bunun karşılığında ne istiyorsan senin olsun. Öyle ki geç başımıza bizi, bizim değerlerimizle yönet. Sen evinde, mabedinde ve vicdanında nasıl inanırsan inan ve yaşa. Ama halkın önünde, kamusal alanda bizim değerlerimizi kullan, seninkileri örtbas et. Bugün de aynı yöntemin uygulanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Siyasî mücadele içinde ılımlı İslâm, modern İslâm, liberal İslâm, muhafazakâr demokrasi vb. gibi terminolojinin kullanılması ile verilmek istenen mesaj, Utbe nin yaptığı teklifin kapsamı ile aynıdır. Müslümanlara, `önce sapın, sonra gelin uzlaşalım denmektedirler (68 Kalem 9, 17 İsra 73)
Sonuç: Müslüman Kardeşler Hareketi Revizyonizme Karşı Mücadele Etmelidir
Şeytanî ittifak, Mısır da başlatılan büyük yürüyüşü engellemek, kendilerine karşı başlatılan direniş hareketini kırmak için Müslüman Kardeşler hareketi zemininde Revizyonist politikaları savunabilecek grup/gruplar ortaya çıkarmak isteyecektir. Mısır da darbe yönetimi, Müslüman Kardeşler hareketine mensup İnsanların mal varlıklarına el koyması, teşkilat mensuplarını tutuklaması, Müslüman Kardeşler hareketi içinde revizyonist ve oportünist insan unsurunu ortaya çıkarmak ve kuvvetlendirmek amaçlı olabilir. Oportünist ve revizyonistler, asıl düşmandan daha tehlikeli ve tahripkârdırlar; bu gerçek, unutulmamalıdır. O nedenle Mısırdaki büyük İslam devrimi yürüyüşünü sekteye uğratacak, engelleyecek her türlü saptırıcı hareket ve davranışlara karşı çıkılmalıdır. Revizyonist hareketlere karşı verilecek mücadelede yapılması gerekenler, Kur ân-ı Kerim in konuya ilişkin ayetlerinin öncesi ve sonrasında açıkça belirtilmektedir. Alınması gereken tedbirler aşağıdaki gibi özetlenebilir:
1- Saptırma hareketleri baskın güçlerin güdümünde ve korumasındadır. Revizyonistlere ve oportünistlere karşı verilecek mücadele, zumla, işgal ve sömürgeciliğe karşı verilecek olan genel mücadelenin bir parçası olmalı ve mücadele birbiri ile koordineli olarak yürütülmelidir.
2- Saptırma hareketleri, psikolojik savaş zemininde oluşur; o nedenle psikolojik savunma, karşı psikolojik saldırı birlikte yürütülmelidir.
3- Sapma hareketleri içerisindeki üç grup insan unsuru arasındaki ittifakın bozulması için çalışılmalıdır ve 1. gruptakiler ikna yolu ile kazanılmalıdır.
4- 1. grupta yer alan insanlarımızın; emin olmadıkları, yarın değiştirebilecekleri düşüncelerini yazıya döküp tartışmaya açmamaları kendilerinden istenmelidir. Belli bir aydın, düşünür, alim veya din adamı grubu arasında yapılması gereken tartışmaların, henüz olgunlaşmadan kamuoyu önünde tartışıldığında; halkın fikri dünyasını kolayca tahrip edebileceği ve fakat tamirinin çok uzun bir süre alacağı göz önünde tutulmalıdır.
5- Sapma hareketleri içerisinde yer alanlar deşifre edilmeli, veli, dost, sırdaş olarak kabul edilmemelidir; onlara güvenilmemelidir.
6- Ümmetin sorunlarını çözmek için grup çalışmaları yapılmalı, teorik bir alt yapı oluşturulmalıdır. Bu zeminde ki çalışmalar kesin sonuca kavuşturulmadan ve uzlaşma sağlanmadan kamuoyu önünde tartışılmamalıdır.
7- Bu ölümlü dünyadan bir gün göç edeceğimiz ve burada yaptıklarımızdan hesaba çekileceğimiz asla unutulmamalıdır.
8- Allah ı unutan ve bu yüzden Allah ın da onlara nefislerini (kendileri) unutturduğu kimseler gibi (59 Haşr 19) olunmamalıdır.
9- Hakkı batılın yerine geçirmeyin ve sizce de bilinirken hakkı gizlemeyin. (2 Bakara 42, 3 Ali İmran 71) emri her zaman hatırlanmalıdır.
10- Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru bir istikamet tuttur. Onların hevâlarına uyma... (42 Şura 15) âyetinde ifadesini bulan görevi yerine getirmek için toplam enerji harekete geçirilmelidir.
11- Unutmayalım: `Biz yolumuzu dosdoğru tutarsak yoldan sapan bize zarar veremez. (5 Maide 105)
Kaynaklar
1-Kandehlevi. M.Y., Hadislerle Hz. Peygamber ve Ashabının Yaşadığı Müslümanlık, Kalem yayınevi, İstanbul c. 1, s. 288, (1979)
2- Haldun. İ, Mukaddime, MEB. Ankara, c-I, s. 374
3- Vatandaş, C., Resmi İdeoloji ve İslâm ın Yeniden Tanımı Umran, sayı 37, 1997 s. 21-27.
4- Süleyman Demirel in ATV-Siyaset Meydanı, Kanal D-Durum programlarındaki konuşması, Umran 1997/37,
5- Berki, A.H., Keskioğlu, O., Hz.Muhammed ve Hayatı, Ankara, 1974, s. 96.
6- Hamidullah, M., İslâm Peygamberi, s.81.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder