5 Eylül 2013 Perşembe

Mısır büyük İslam devriminin dış dinamikleri - 3: NATO

 (Milli Gazete)

Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp-devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. 26 Şuara 227

Mısır da ABD-AB-Siyonist-İngiltere-Suud-Katar-BAE (şer ekseni) ittifakı ile fiili bir askeri darbe gerçekleşmiştir. Müslüman Kardeşler hareketi, sivil itaatsizliği öngören, şiddete bulaşmayan bir strateji uygulayarak tüm Mısır halkını şer ekseninin karşısına bir güç olarak dikmek istemektedir. Cuntanın 14.08.2013 gecesi ve sonrasında yaptığı katliamlar, bundan sonra yaşanacak olanların göstergesi olup İslami hareket, şiddet ortamına çekilerek tuzağa düşürülmek istenmektedir. Şiddete bulaşmadan yürütülecek uzun vadeli ve yüksek stratejili bir cihad, Allah ın izniyle Büyük İslam Devrimini gerçekleştirecek ve 21. Yüzyıl Haçlı Seferleri ve onların yerli işbirlikçileri Mısır da perişan edilecektir. Mısır da Büyük İslam devrimi gerçekleştiği an, domino etkisi yaparak İslam coğrafyasında ki tüm işbirlikçi yönetimler, diktatörler yıkılacaktır. Bu yazı serisinde, Mısır da ard arda vuku bulan olayların analizi yapılmakta ve buradan Dünya İslam Birliği ve Büyük İslam Devrimi için yapılabileceklere ve alınabilecek derslere yer verilmektedir. 

Konu ile ilgili;1- Tükürün, 2- Mısır da Bir Devrim Daha Var, 3- Mısır Büyük İslam Devriminin İçDinamikleri-1: Ekonomi, 4- Mısır Büyük İslam Devriminin İç Dinamikleri-2: Ordu,5- Mısır Büyük İslam Devriminin İç Dinamikleri-3: Siyasi Aktörler, 6-MısırBüyük İslam Devriminin Dış Dinamikleri-1: Büyük İsrail Projesi(BİP) , 7- MısırBüyük İslam Devriminin Dış Dinamikleri-2: BOP başlıklı makaleler yazılmıştır.Burada, Mısır Büyük İslam Devriminin dış dinamiklerindenNATO faktörü ele alınacaktır.

Yeni NATO Konsepti

İkinci dünya savaşının sonuna doğru, İkinci dünya savaşının galipleri, Moskova, Tahran, Qubeec ve Yalta Anlaşmaları ile dünyayı aralarında paylaşmışlardır. Bu paylaşma sonrasında komünist ve kapitalist blok arasında başlayan soğuk savaş, ABD ve Sovyet merkezli olarak dünyayı kamplaştırmıştır. NATO ve VARŞOVA paktları, bu paylaşımın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır (1). ABD, soğuk savaşı fırsat olarak kullanıp, kendi değerlerini üye ülkelere ve dünyaya yaymıştır. NATO nun en büyük tahribatı, pakt içindeki ülkelerin askeri personelini, zihinsel olarak değiştirip kendi halkına yabancılaştırması olmuştur. 1989 yılında, Soğuk Savaş sona ermiş; 1991 yılında da, Sovyetler Birliği dağılarak batı için tehdit olmaktan çıkmıştır. 

Sovyetler, NATO ülkeleri için tehdit olmaktan çıkmasına rağmen, ABD, ısrarla NATO nun varlığını devam ettirmesini, hatta genişletilmesini istemiştir. 1990 yılında yapılan Londra Zirvesi nde, NATO nun varlığını sürdürmesi karar alınmıştır. Londra Zirvesi nde, NATO nun varlığını devam ettirebilmesi için 1949 yılında ortaya konmuş olan kuruluş amacı (diğer devletlerden gelecek saldırılar), genişletilerek değiştirilmiştir. Buna göre NATO nun yeni güvenlik kavramı , uluslararası istikrarsızlık , göç dalgası tehlikesi ve uyuşturucu ticaretine karşı önlemler alınması şeklinde belirlenmiştir (2). Londra Zirvesi nde, uluslararası güvenliği tehdit eden , uluslararası istikrarsızlığa neden olan unsurlar tabiri ile çok esnek bir tanımlama yapılarak NATO ya hareket elastikiyeti kazandırılmıştır. Soğuk savaş döneminde çok açık bir tehdit olarak Sovyetler Birliği vardı. Soğuk savaş sonrası böyle bir tehdit ve düşman ortada yoktu. NATO ülkelerine yönelebilecek tehditle ilgili ortada var olan belirsizlik, NATO nun hem varlığını hem de genişlemesini tehdit etmekteydi. Bu durumu aşmak için, 1995 yılında, dönemin NATO Genel Sekreteri Willy Claes, Batı ve NATO için en ciddi tehlikenin, İslamcı terörizm olduğunu ifade ederek aranan düşmanı bulmuştur (3). 

1999 Washington Zirvesi nde NATO Stratejik Konsept i; İttifakın, ortak çıkarlarına yönelik olarak oluşabilecek yeni tehditlerin (bölgesel çatışmalar, kitle imha silahları ve terörizm gibi ulus ötesi tehditler) önlenebilmesi için yeni görevler üstlenebilmesi ve bu amaçla savunma kabiliyetlerini geliştirilmesinin gerekliliği şeklinde değiştirilerek kabul edilmiştir (3). Yeni Stratejik Konseptin öne çıkardığı maddeleri, üç grupta toplamak mümkündür (4):

1- Yeni tehdit Maddeleri: 3., 20.,21., 24.

2- NATO kuvvetlerinin Alan dışı kullanımına ilişkin maddeler:24., 31., 36.,38.

3-  NATO nun BM kararlarına bağlı kalmaksızın askeri harekat kararı vermesine ilişkin maddeler: 24., 31., 41., 51.

Yeni konseptin 20-24. Maddelerinde NATO ülkelerine doğrudan bir saldırı ihtimalinin azaldığı; ancak ittifak üyeleri için askeri olmayan risklerin çoğaldığı ifade edilmektedir. Bu tehditler, Avrupa-Atlantik çevresindeki istikrarsızlıklar, ekonomik, sosyal, etnik, mezhebi gerilim ve çatışmalar, yetersiz veya başarısız ihtilaller, insan hakları ihlalleri, devletlerin dağılması, kitle imha silahlarının yayılması, terörizm ve sabotaj gibi tehlikelerdir. 5. Maddedeki Krizlere Müdahale Operasyonları kapsamında, bir NATO ülkesine doğrudan saldırı olmasa bile NATO ya, krizlere müdahale etme imkânı verilmiş olmakla alan dışılık sorunu aşılmıştır (5). Ayrıca Yeni konsepte , 38. Madde: Akdeniz NATO ya üye ülkelerin ilgi alanıdır. Avrupa nın güvenliği Akdeniz deki güvenlik ve istikrara sıkı sıkıya bağlıdır. kararının yer alması ile Kuzey Afrika otomatik olarak NATO nun müdahale alanı olarak belirlenmiştir. 1999 Washington Zirvesi nde benimsenmiş olan NATO Stratejik Konsepti, ABD ne yapacağı operasyonlar için gerekli imkânları sağlamıştır. 

Bundan sonra yapılacak iş, operasyon yapabilmek için şartları hazırlamaktan ibaretti. ABD, 2001 yılında, 11 Eylül diye anılan, ABD derin devletinin derin provokasyonu ile bu fırsatı sağlamış ve 11 Eylül eylemini gerçekleştirenlerin, İslam coğrafyasının değişik ülkelerinden mücahitler olduğu psikolojik savaşı kampanyasını başlatmış ve NATO ülkeleri kamuoyuna İslami terörizmin (!) varlığını kabul ettirilmiştir. Bunun sonucunda NATO müttefikleri, 3 Ekim 2001 tarihinde terörizmle mücadelede konusunda bir dizi karar almışlardır.

Kartal Yardımı Operasyonu (9 Ekim 2001 16 Mayıs 2002) ile Afganistan işgal edilmiştir. Aktif Çaba Operasyonu ( 26 Ekim 2001) ile Akdeniz deki denizcilik faaliyetleri kontrol edilmeye başlanmıştır. Bu operasyonun görev alanı, 10 Mart 2003 de Cebelitarık Boğazı ndan geçişler ve Mart 2004 de Akdeniz in tamamını kapsayacak şeklide genişletilmiştir. 26 Ekim 2001 de başlayan görev, bugüne kadar devam etmektedir (3). 21-22 Kasım 2002 Prag Zirvesi nde terörizm, stratejik bir tehdit olarak üyeler tarafından kabul edilmiştir. Böylelikle Yeni NATO ya , sadece savunma temelli bir misyon yüklenmemiş, aynı zamanda, terörizmle mücadele gibi yeni tehditlere karşı, ihtiyaç duyulan her yerde görev alabilecek bir fonksiyon yüklenmiştir. 

Prag zirvesi ile ABD amacına bir adım daha ulaşmıştır. Prag Zirvesi ile birlikte başlatılan yeniden yapılanma sürecinde, terörle mücadeleye yönelik olarak Müttefikler, yeni tehditlerle mücadele edebilecek şekilde kabiliyetlerini geliştireceklerine dair siyası bir taahhütte (PYT) bulunmuşlardır (3). ABD nin amacı, NATO yu küresel bir güç haline getirerek yeni düzenlemelerle, müttefik güçleri daha aktif, daha hızlı hareket edebilen bir yapıya kavuşturup, onlara bazı külfetleri ve sorumlulukları yıkma ve onları birer Truva atı olarak kullanmaktır. Bu sebeple 2002 de, NATO Askeri Komitesi Başkanı General Naumann, NATO nun yeni döneme ilişkin fonksiyonunu, küresel bir ittifak olarak tanımlamıştır: 

NATO artık eskiden olduğu gibi bölgesel bir savunma örgütü olarak kalamaz: üye ülkelerin çıkarlarını nerede olursa olsun koruyabilecek ve gelecekte kurulabilecek koalisyonların temelini oluşturacak küresel bir ittifak haline gelmelidir. (6) Nitekim Prag zirvesinde kabul edilen Sivil Olağanüstü Hal Eylem Planı ile terörizmle mücadele edebilecek acil müdahale kuvvetinin kurulması , ilk kez seslendirilmiştir. Dönemin (2003) NATO Konseyi Daimi Üyesi Nicholas Burns a göre eski NATO ölmüştür yeni NATO şerif ve istekliler koalisyonundan oluşmalıdır: Yeni ortaklar, yeni üyeler, yeni askeri güç ve yeni stratejik görev bir arada ele alındığında yeni bir NATO ya sahip olduğumuz ortaya çıkıyor. En azından, mecazi anlamda, Soğuk Savaş döneminde gerçekleştirdiği başarılardan ötürü eski NATO yu şerefli bir emekliliğe sevk ettik; fakat şu an çok farklı tehditler karşısında çok farklı bir zaman dilimi için yeni bir NATO inşa etmekteyiz. (7) 2004 Mart ında 7 Doğu Avrupa ülkesinin NATO ya dahil edilmesi ile birlikte, Baltık Denizi nde NATO üssünün kurulması öngörülmüş, füze savunma sistemlerinin Çek Cumhuriyeti ve Polonya ya yerleştirilmesi kararlaştırılmıştır. 2

7 28 Haziran 2004 de yapılan NATO İstanbul Zirvesi nde, Kafkasya ülkeleriyle ilişkileri artırma ( Yoğunlaştırılmış Diyalog ) kararı alınmıştır. Bu zirvede, Gürcistan, Azerbaycan ve Özbekistan ın NATO ittifakıyla Bireysel Ortaklık Harekât Planı geliştirme isteklerine de onay verilmiştir(8). NATO nun Bükreş Zirvesi nde (Nisan 2008), Ukrayna ve Gürcistan ın NATO ya alınacağı açıklanmıştır. NATO, Strazburg (Nisan 2009), Lizbon (Kasım 2010) ve Chicago zirvelerinde de Gürcistan ın üye yapılacağına ilişkin sözlerini tekrarlayıp durmuştur. 2010 yılında Portekiz in başkenti Lizbon da gerçekleştirilen zirvede, NATO nun füze savunma sistemlerinin Türkiye ye yerleştirilmesi kararı alınmıştır. Lizbon zirvesine kadar NATO nun amacı, müttefiklerine yönelik tehditlere karşı bir koruma göreviydi. Ancak, Lizbon zirvesinde, NATO nun dünyadaki kriz bölgelerine müdahale etmesine karar verilerek hukuki bir altyapı meydana getirilmiştir. NATO Stratejik Kavram ının 20. Maddesi nde, NATO nun sınırlarının ötesinde ortaya çıkan/çıkabilecek risklerin, ittifak üyelerine doğrudan tehdit oluşturabileceğini ve NATO nun bu nedenle muhtemel krizlere, çatışmalara ve çatışma sonrası istikrarın sağlanması bağlamındaki çabalara müdahil olacağı belirtilmektedir (8). 

Bu zirvede siber saldırı konusunun da NATO tarafından tehdit olarak algılanması gerektiği kabul edilmiştir. 20-21 Mayıs ta 2012 de yapılan Chicago Zirvesinde Füze Savunma Sistemi nin Malatya Kürecik te kurulması tüm dünyaya ilan edilmiştir (1).

Yeni NATO Ve Büyük Ortadoğu

24 Ekim 2003 de, Prag da gerçekleştirilen NATO ve Büyük Ortadoğu adlı konferansta NATO Konseyi Daimi Üyesi R. Nicholas Burns ün yaptığı Yeni NATO ve Büyük Ortadoğu adlı konuşmasında NATO nun yeni görev alanının Büyük Ortadoğu Coğrafyası olduğu açıklamıştır: Avrupa ve Kuzey Amerika hâlâ NATO nun güvencesi (mandate) altındadır. Fakat Batı veya Orta Avrupa da ya da Kuzey Amerika da oturarak bu işi yapabileceğimize inanmıyoruz. Hem kavramsal yönelimimizle hem de askeri gücümüzle doğuya ve güneye konuşlanmak zorundayız. NATO nun geleceğinin doğu da ve güneyde olduğuna inanıyoruz. Bu da Büyük Ortadoğu dur. (7) 

Burns e göre NATO ülkelerine asıl tehdit bu coğrafyadan gelecektir: NATO nun gelecekteki misyonu, krizleri önleme ve söz konusu krizlere karşılık verme şeklinde olacaktır. Krizlere verilecek karşılık ya bir savaş görevi veya bir rehine kurtarma operasyonu ya da Fransa, İspanya, Çek Cumhuriyeti ve Birleşik Devletlere yönelecek tehdidin kaynağı olabilecek Orta ve Güney Asya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde gerçekleştirilecek barış gücü operasyonları şeklinde olacaktır. Söz konusu küresel tehdit Amerikan halkını ve aynı zamanda, NATO içinde yer alan bir süre sonra sayısı yirmi altıya çıkacak olan- on dokuz ülke halkının tamamını da etkileyen en büyük tehdittir. Bu, temel bir değişim işaretidir. (7) NATO, farklı girişim ve organizasyonlarla nüfuz alanını genişletmeye, gelebilecek muhalefeti engellemeye ve karşısındaki bloğu bölmeye çalışmaktadır. Akdeniz Diyaloğu bunlardan biridir: Söz konusu Büyük Ortadoğu daki bu stratejiyle ilgili bir başka boyut ise şudur: NATO 1995 yılından bu yana, İsrail in yanı sıra Mısır ve Ürdün le birlikte Kuzey Afrika daki Arap ülkelerinin yer aldığı toplam altı Arap ülkesinin bulunduğu, Akdeniz Diyaloğu adıyla anılan bir program geliştirmiştir. Akdeniz projesi bağlamında Arap ülkeleri ve İsrail arasında siyasal diyaloğu geliştirme konusunda görüşmeler devam etmektedir.... 

Sadece NATO nun Akdeniz Diyaloğu yla ilişkisini geliştirmeyi değil, aynı zamanda Kafkasya ve Orta Asya ile de bu ilişkiyi geliştirmeyi düşünmeliyiz... Bu ülkeler bizimle yani NATO ittifakındaki ülkelerle demokratik değerlerin tümünü paylaşmıyorlar. Fakat bu ülkeler, barışın korunmasında bizimle birlikte hareket etmek ve çatışmayı önlemede bizimle birlikte olmayı arzuladıkları stratejik bir perspektifi paylaşmaktadırlar. Bu ülkeler bizim ortaklarımızdır ve bu ülkelerle ortaklığı geliştirmeliyiz. (7). 

Dikkat edilirse bu ülkelerin, ABD ile aynı değerleri paylaşıp paylaşmamaları önemli değildir; önemli olan ABD nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında yapacağı işgal hareketine yardımcı olması, ses çıkarmamasıdır.

Sonuç: NATO ya Karşı Birleşik Cephe Hareketi

Soğuk Savaş sonrası NATO konseptinde yapılan değişiklikler ile NATO, Şer ittifakının küresel askeri gücü haline dönüştürülmüştür. Tehdit algısındaki esneklik, BM kararlarından bağımsızlık, her ülkeye müdahale etme imkânını NATO yönetimine sağlamıştır. Mısır bağlamında NATO faktörünü ele aldığımızda Soros un işbirlikçi Kadife darbecilerinin, NATO nun tehdit algısına uygun bir ortamı Mısır da oluşturma imkânları vardır. Bu gerçek, Müslüman Kardeşler Hareketi tarafından göz önüne alınmak zorundadır. Ayrıca NATO, Akdeniz Bölgesini bir güvenlik alanı olarak kabul etmiş (Madde 38) ve Aktif Çaba Operasyonları ile Akdeniz deki tüm denizcilik faaliyetlerini kontrol etmektedir. Akdeniz Diyaloğu adı altında Mısır ve Ürdün le birlikte Kuzey Afrika daki Arap ülkelerinin yer aldığı toplam altı Arap ülkesinin bulunduğu işbirlikçi bir organizasyon gerçekleştirilmiştir. Müslüman Kardeşler Hareketi nin hakim olduğu bir Mısır, Akdeniz Diyaloğu için ciddi bir problemdir. 

Ayrıca Mısır, Büyük Ortadoğu coğrafyasında bulunan en stratejik ülkelerden biridir. Doğu Akdeniz i ve Süveyş Kanalını kontrol edebilmektedir. Böyle bir ülkenin Müslüman Kardeşler yönetiminde olması, gene NATO yönetimi tarafından istenmemektedir. Bütün bu etkenleri göz önüne aldığımızda, Müslüman Kardeşler Hareketi nin iktidar yolculuğunda, NATO engelleyici bir dış faktör olarak vardır ve var olacaktır. O nedenle Müslüman Kardeşler Hareketi, eylem planında ve stratejisinde NATO gerçeğini göz önüne almak durumundadır. Şer ittifakının karşısına dikeceği ana güç, teşkilatlandırılmış Mısır Halkının gücüdür. O nedenle Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Anti Siyonist, anti kapitalist, Anti emperyalist, Batı ve NATO karşıtı tüm güçleri Birleşik Cephe Hareketine dahil ederek bu zalimler grubunun karşısına dikmelidir.

Kaynaklar

1- Özertem H.S., Rusya NATO ilişkileri, Analist dergisi Sayı 17, Temmuz 2012, S: 42-45 Akalın, C., NATO (Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü)

2- Yayıldıkça Krize mi Sürükleniyor , Jeopolitik, Yıl: 3, Sayı: 11, Yaz 2004, s. 88

3- YAMAN, D., Nato nun Yeni Görevi: Terörizmle Mücadele ve Bu Eksende Atılan Adımlar, Uluslararası Hukuk ve Politika Cilt 2, No: 7 ss.41-53, 2006

4- Erol bilbilik, NATO Zirvesi ve İstanbul Zirvesi ve Genişletilmiş Ortadoğu Stratejisi, İstanbul, Otopsi Yayınları 2004, s: 30-35.

5- Peksarı, D. G., NARO NUN Değişen Konsepti, Yüskek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi, Kırıkkale, 2006 S: 40-60.

6- Naumann K., NATO Yeni Karar Zamanı, NATO Review, Yaz 2002, S:1-6

7- Burns, R. N., Yeni NATO Ve Büyük Ortadoğu 24 Ekim, 2003

8- Güner, Ö., Gürcistan ın NATO Bilmecesi ve Rusya, Analist dergisi, Sayı 17, Temmuz 2012, s: 46-47.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...