(Milli Gazete)
Allah ım Senin adınla düşmana saldırırım, Senin adınla düşmanın hilesini defederim ve Senin adınla düşmanın üzerine yürürüm. Hz. Muhammed
Giriş
2001 yılında ABD başkanı Bush tarafından başlatılan ve 100 yıl sürecek haçlı seferleri ile önce Afganistan sonra Irak işgal edilmiş, daha sonra Sudan, Yemen bölünmüş, Somalı ve diğer İslam ülkelerinde iç ihtilaflar kaşınarak, İslam coğrafyası kan gölüne çevrilmiştir. İkinci nesil kadife darbe girişimleri( Arap Baharı ) ile Mısır ve Tunus da istenen sonuç elde edilemeyince; Mısır da Müslüman Kardeşler yönetimi askeri darbe ile devrilmiş; Tunus ise iç karışıklığa sokularak NAHDA Hareketi başarısız kılınmak istenmektedir. Mısır daki işbirlikçi darbeye, Müslüman Kardeşler hareketinin cevabı, Sivil itaatsizliği öngören, şiddete bulaşmayan bir stratejinin uygulamaya sokulması olmuştur. Mısır da Büyük İslam devrimi gerçekleştiği an, domino etkisi yaparak İslam coğrafyasında ki tüm işbirlikçi yönetimler, diktatörler yıkılacaktır.
Böyle bir etkinin var olabileceğini, tüm bölgesel, küresel ve iç aktörlerin gördüğünü ve ona göre hesap yaptıklarını ve Mısır daki sürece müdahil olduklarını ve bunun devam edeceğini, Mısırlı Müslümanların, öncelikle de, Müslüman Kardeşler Hareketinin iyi görmesi gerekmektedir. Şu gerçek asla unutulmamalıdır: Mısır da bundan böyle vuku bulacak muhtemel tüm gelişmeler, iç dinamikler, bölgesel dinamikler ve küresel dinamiklerin etkileşimi ile şekillenecektir. Bu dinamiklerin tümü geçen yazılarımızda belli bir ayrıntıda ele alınıp incelenmiş; bu etkileşimlerin nasıl bir sonuç öngördüğü ve Müslüman kardeşler Hareketinin Birleşik Cephe Hareketi kurarak yapması gerekenler üzerinde durulmuştur. Müslüman Kardeşler Hareketi, Mısır büyük İslam devrimini Şiddete Bulaşmayan Sivil İtaatsizlik Eylemleri İle gerçekleştirme mücadelesi verirken bizzat kendi içinde karşı karşıya kalabileceği bazı tehlikeler söz konusu olabilir.
Burada, şer ittifakının Müslüman Kardeşler hareketinin içine dönük yürüteceği psikolojik Harekâtın, Müslüman Kardeşler içerisinde neden olabileceği bazı zihinsel kırılma ve bunun, hareket içerisinde neden olabileceği metot, strateji, politika ve teşkilatlanma tartışmaları ele alınıp incelenecektir. Bu konuda, çok zengin malzemeye sahip olan Türkiye deneyiminden yararlanılacaktır. Darbe şekilleri farklılık göstermekle beraber, Mısır lı Müslümanlara karşı yapılan İşbirlikçi Sisi Darbesi ile Türkiyeli Müslümanlara karşı yapılan İşbirlikçi 28 Şubat Post Modern Darbesi arasında, amaçlar, hedefler, uygulanan politika, strateji ve taktikler açısından büyük bir paralellik vardır.
Türkiye de Milli Görüş Hareketine Karşı, Mısır da Müslüman Kardeşler Hareketine Karşı Özel Cuntalaşmada Benzerlik
Bugün Mısır da Müslümanların yaşadıkları, dün Milli Görüş hareketi merkezli olarak Türkiye de yaşanmıştır. O nedenle Bugün Mısır da yaşananlar, bizim için beklenmeyen, sürpriz olan bir durum değildir. Genel olarak Türkiye deki İslami hareketin özel olarak da Milli Görüş hareketinin tarihinde ders ve ibret almak için çok zengin malzeme vardır. Türkiye de 1946 yılından itibaren ordu içerisinde değişik renklerde cuntalar, ekipler hep var olmuştur. Bu cuntalar, dış destek alarak darbe ve muhtıralarla, seçilmiş iktidarları düşürmüşlerdir. Genel olarak cuntaların tümü, ABD-İsrail-AB-İngiltere nin işbirlikçisi olmuştur.
Mısır ordusu içerisinde Nasır la birlikte başlayan Genç Subaylar cuntası, milletin karşısında konumlanarak hep varlığını koruyarak iktidarda kalmıştır. Türkiye de 1987 den itibaren ordu içerisinde oluşan, Üruğ ekibi olarak isimlendirilen sol cunta, Yön Ekibi , 1990 yılından itibaren ordu içerisinde operasyon yaparak ordunun kilit noktalarını ele geçirmeye başlamıştır. Bu cuntanın en belirgin özelliği, Sol- Mezhepçi- Sabatayist işbirliğine dayanmış olmasıydı. ABD-İsrail-İngiltere-AB şer ekseni tarafından, Sol Mezhepçi-Sabatayist Cuntanın önü, gelecekte yapılacak operasyonlar için, şuurlu bir şekilde açılmıştır(1-3). 90 lı yıllarda Milli Görüş hareketi, yükselen bir güçtü. Yıpranmış olan merkez sağ kadroların hitap ettiği tabanın yeni gözdesi, RP idi. Bunu, hem ulusal hem bölgesel hem de küresel güçler görmekte ve bu hareketi vaktinden önce iktidar yapıp, iktidarda başarısız kılıp, canlı canlı mezara gömmek peşindeydiler. ABD-İsrail-AB-İngiltere şer ekseni tarafından desteklenen cunta, ordu içerisinde buna göre mevzilenmekte ve hazırlık yapmaktaydı. Batı tarafından organize edilen Arap coğrafyasındaki kadife darbelerin ana hedefi, yükselen güç devrimci İslamcı hareketlerin önünü kesmek; modernist Müslümanların öncülüğünde Ilımlı İslam Projesini hayata geçirmek, İslam coğrafyasında yükselen batı düşmanlığını engellemek, Batı işbirlikçisi olarak sistemi, Küresel kapitalizme entegre etmek ve İsrail in menfaatlerini korumaktır. Bu iş için öngörülen ve takdim edilen aday, CFR üyesi, Soros un Nobel ödüllü adamı El Baradey di. Kadife darbe sürecinde Baradey ismi Tahrir meydanına kabul ettirilmek istenmiş ancak başarılı olunamamıştır.
Batı, halk hareketleri başladığında/başlatıldığında sistemin en ağırlıklı unsuru olan Ordu ile anlaşıp Bin Ali ve Mübarek i devirmişler ve süreçte halk hareketlerine büyük destek vererek Batı düşmanlığının dozajının düşmesini sağlamışlardır. Kadife darbelerin birinci evresi, başarılı bir şekilde tamamlanmıştır. Kadife Darbecilerin Küresel ve ulusal aktörleri, Mısır toplumsal yapısını ve Müslüman Kardeşlerin gücünü iyi bildikleri için, kadife darbe süreci ve sonrasında muhtemel gelişmeleri göz önüne alarak bir planlama yapmışlardır. Kadife darbenin ikinci evresinde(seçim süreci) arzulanan ve öngörülen, Müslüman kitlenin İslami hassasiyeti olan 13 siyasi parti arasında bölünerek sistemin adamı Ahmet Şefik in aradan sıyrılmasıydı. Kadife darbenin ikinci evresi, istenen unsurlar tarafından seçimin kazanılmasına dönüktü. Ancak, Mısır da öngörülen siyasi partilerin kazanmasının mümkün olmadığı anlaşılınca, cunta Mısır da yığınla kanuni düzenleme yaparak istenmeyen hükümetin elini kolunu bağlamıştır. Hatta Mursi seçilir seçilmez, Parlamento feshedilmiştir.
Türkiye ile benzerlik arz eden nokta, Mısır ordusu içerisinde Genç Subayların Mübarek in yaşlı ekibine karşı cunta oluşturmaları, önemli kilit noktalarını ele geçirmeleridir. Belki de daha da dikkat çekici ve ibret verici olanı, Mursi nin Cumhurbaşkanlığı zamanında bizzat Mursi nin eliyle emekliye sevk edip Mübarek in yaşlı ekibine asıl darbeyi vurmalarıdır. Yıpranmış ekibin tasfiye edilmesi ve genç subayların Kadife darbe sürecine destek vermeleri, Mısır halkı indinde ordunun itibarını artırmıştır. Türkiye deki Sol Mezhepçi-Sabatayist Cuntanın yükselişi ile Mısır daki Genç Subaylar Cuntasının yükselişi arasındaki benzerlik dikkat çekicidir. Benzer bir Cuntanın Tunus ta oluşup oluşmadığına NAHDA Hareketi dikkat etmelidir.
İktidarda Teslim Alma Ya da Başarısız Kılma Operasyonu
Türkiye de Sol Mezhepçi-Sabatayist Cunta, İsrail le olan ilişkilerin başını çekmekte ve RP nin iktidara gelişini engelleme gibi bir yola başvurmayıp onun iktidar oluşundan maksimum faydayı elde etmeyi hedeflemekteydi (4). RP iktidarı, onlar için iyi bir darbe gerekçesi olacak ve Türkiye yeniden formatlanacaktı. İlginç olan, Mısır daki Genç Subaylar cuntasının da, Müslüman Kardeşler hareketinin yükselmesinden maksimum faydayı sağlayacak bir çalışmanın içerisinde olmuş olmalarıdır. Rahmetli Erbakan, bu tehlikeyi ve kurulan tuzağı vaktinden önce görmüş ve 23 Aralık 1993 te yapılmış olan bir röportajda, bu tehlikeye, tuzağa ve bu özel projeye dikkat çekmiştir: Erbakan: Refah Partisi ni bekleyen büyük bir tehlike vardır. Türkiye nin ekonomisi çıkmazdadır. Türkiye, taklitçi zihniyetle yönetiliyor. Bu adamlar, kadrolar kuruyorlar. İktidara getiriyorlar kurdukları kadroları. Yıpranıncaya kadar kullanıyorlar. Sonra yıpranan kadroları ambara kaldırıyorlar.
Ellerindeki yedek kadroyu iktidar yapıyorlar. Ambara kaldırdıkları kadroyu da yeniden cilalayıp, gerek görülürse iktidara getirmek için hazır bekletiyorlar. Böylece tahterevalli gibi, biri iniyor diğeri çıkıyor. İşte bu nedenle Demirel yedi defa gidip, sekiz defa geri gelebiliyor. Biz buna karşıyız. Biz iktidara geliriz. Geliriz gelmesine de Evet, iktidara gelebiliriz. Ama sonra ne olur İktidarda kalabilir miyiz Yanı bizi iktidara hapsederler Biz bir şey fark ettik. Bugün Türkiye de bizim iktidara gelmemizi engellemek isteyen güçler var. Eskiden bize ilgi göstermeyen bu çevreler, şimdi bize hoş görünmeye çalışıyorlar. Eskiden yolumuza engel koyanlar, şimdi engellerini çekmek ister gibi davranıyorlar. Adeta bizim iktidara gelmemizi ister gibi çalışıyorlar. En azından bize ilişmemeye özen gösteriyorlar Bu adamlar bizim iktidara gelmemizi hoşgörüyle karşılıyorlarsa, bunda bir bit yeniği vardır. Anladığımız kadarıyla, bu adamlar bizim iktidara gelmemize ses çıkartmamak kararı aldılar. Biz iktidara geldikten sonra da bizi iktidarda perişan etmeyi düşünüyorlar Böyle bir planları varmış gibi geliyor bana.
Biz iktidara geleceğiz. Sonra da bizi iktidara hapsedip perişan etmek isteyecekler. Bize iş yaptırmayacaklar. Önümüze akıl almaz engeller çıkaracaklar. Atacağımız her adımda bizi batırmayı, sabote etmeyi düşünecekler. Hangi soruna el atsak, çözümü yokuşa sürüp, çok kısa zamanda bizleri iktidarda beceriksiz davranmış olmakla suçlayacaklar. İşte Müslümanlar ne kadar başarısız, görün diyecekler. Elimizde Amerikalıların yayınladıkları stratejik araştırma enstitülerinin raporları var. Bunlara göre, Türkiye deki askeri ihtilallar çözüm getirmiyor deniliyor. Ama biz iktidara gelirsek hükümetimizi çalıştırmazlar. Bu raporlardan bizim çıkardığımız sonuç budur. Ama biz Allah a güveniyoruz. (5) Bu kısmı, Türkiye yerine Mısır ı koyarak bir kez daha okuduğumuzda süreçler arasında ki benzerliği çok rahat görebiliriz. Erbakan Hocanın hissettiği tehlikeleri, tuzakları, projeleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
ANAP la Koalisyonunun Engellenmesi Projesi
Sistem Karşıtı Unsurların Sistem İçine Çekilerek Entegrasyonu Projesi , RP nin Sağcılaştırılması , Merkez Sağ Parti Yapılması
İşbirlikçi Konumuna Sokma Projesi
Başarısızlığın İslamileştirilmesi Projesi
Şiddete Bulaştırarak Darbe Yapma Projesi
Koalisyonu Yıkma Projesi
Milli Görüş Hareketini Parçalama Projesi
Milli Görüşün Karşısına Güçlü Rakipler Çıkarma Projesi
Rahmetli Erbakan hislerinde yanılmamış, bu projeler, birbirleri ile bağlantılı bir şekilde devreye sokulmuştur. ANAP ile Koalisyon engellenmiştir. Fakat sonraki dört proje gerçekleşmeyince 28 Şubat Post Modern darbesi yapılmıştır. Hükümet, Beşli Çete nin öncülüğünde Sokak Hareketleri ile desteklenen ve Askerlerin yönettiği bir Psikolojik Harekâtla düşürülmüştür. Yargı devreye sokulmuş, önce RP sonra da FP kapatılmış ve Erbakan Hoca siyasetten yasaklanmıştır. Aynı tehlikeler, Mısır da Müslüman Kardeşler hareketi için geçerlidir:
Müslüman Kardeşler Hareketinin Koalisyon Kurarak Ülkeyi Yönetmesini Engelleme Projesi
Sistem Karşıtı Unsurların Sistem İçine Çekilerek Entegrasyonu Projesi , Müslüman Kardeşler Hareketinin(Temsil eden Siyasi Partilerin) Sağcılaştırılması , Mısır Merkez Sağ Partisi Yapılması
İşbirlikçi Konumuna Sokma Projesi
Başarısızlığın İslamileştirilmesi Projesi
Şiddete Bulaştırarak Darbe Yapma Projesi
Müslüman Kardeşler Hareketini Paramparça Etme Projesi
Müslüman Kardeşler Hareketinin Karşısına Güçlü Rakipler
Çıkararak Müslüman Kitleleri
Sisteme Entegre Etme Projesi
Bir yıl boyunca bir taraftan ABD, Mursi yi teklifler yaparak kendi çizgisine getirmeye çalışmış; diğer taraftan Genç Subaylar cuntası, Mursi yi yıpratacak her türlü operasyonu yapmıştır. İlk dört proje fiilen uygulanmıştır. Buna ilişkin değerlendirmeler, geçmiş makalelerde bulunabilir. Başarı elde edilemeyince liberal, sol, laik ve eski dikta rejiminin taraftarları, Soros destekli yeni bir Kadife darbe girişiminde bulunmuşlardır. Türkiye de 28 Şubat denen süreç, Mısır dan farklı olarak Askerlerin ve Sivil beşli çetenin öncülüğünde başlatılıp devam ettirilmiştir. Erbakan ın değil koalisyon ortağı Çillerin iradesi bozulup başbakanlığın el değiştirmesini istemesiyle, 28 Şubatçıların akıl hocası, dönemin Cumhurbaşkanı Demirel, istediği fırsatı yakalamış ve Erbakan ın başbakanlığı iade etmesi sonrasında Çiller yerine Mehmet Yazar a hükümeti kurma görevini vererek Refahyol Hükümetini düşürmüştür. Mısır da Tahrir Meydanında ikinci Soros Kadife darbe girişiminin muhtemel iki amacı vardı:
1-Mursi ve Müslüman Kardeşler Hareketinin iradesini çözerek istifaya zorlamak.
2- Müslüman Kardeşler Hareketini Tahrir ile tahrik ederek şiddete bulaştırmak.
Bu iki amaç hedefine ulaşmayınca, ABD nin onayı ile Genç Subaylar Cuntası, Mursi yi fiili bir darbe ile iktidardan düşürüp yönetime el koymuştur. Bunun üzerine Müslüman kardeşler hareketi, milyonluk mitingler ve gösteriler yaparak şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleri ile direnişe başlamıştır.
Erbakan a Siyasi Yasak, Mursi ve Müslüman Kardeşlerin Liderlerini Tutuklama
Türkiye de Refahyol Hükümeti düşürülmüş, Erbakan hocaya siyasi yasak getirilmiş ve RP kapatılmıştır. FP kurulmuş ve Lidersiz girdiği ilk seçimde, bütün baskılara rağmen, %16 rey alınca, hiçbir haklı yasal gerekçe olmadan FP de kapatılmıştır. Partilerinin kapatılmasına alışkın olan Milli Görüş hareketi için parti kurmak mesele değildi. Bunu İşbirlikçi 28 Şubatçı darbeciler ve onların efendileri de bilmekteydi. Onların da asıl amacı, Erbakan ı siyaseten yasaklamak ve Partileri kapatmak değildi. Asıl amaç, Milli Görüş Hareketini bölmek veya saptırmak ya da ona rakip olabilecek dindar görünüşlü partiler ortaya çıkarmaktı. Buna imkân sağlamak için ard arda iki parti kapatılmış, Milli Görüşün lideri Erbakan a siyasi yasak getirilmiş Ve Milli Görüş hareketini bölmek için psikolojik bir harekat başlatılmıştır. Benzer durum Mısır da yaşanmaktadır. Mursi ve Müslüman Kardeşler Hareketinin üst düzey yöneticileri tutuklanmıştır. Amaç, Müslüman Kardeşler Hareketini, Mısır daki işbirlikçi sistem, ABD-İsrail-AB-İngiltere şer ittifakı için tehlike olmaktan çıkaracak tarzda parçalamaktır. Bundan Sonra yürütülecek Psikolojik harekât buna dönük olacaktır. Bu nedenle Müslüman Kardeşler Hareketi, bu gerçeği görerek içe dönük her türlü mücadeleyi engelleyip dışa çevirmelidir.
Kaynaklar
1-Koru, F., Ne değişti, Y. Şafak, 25.8.2000
2- Akit Gazetesi, 10.6 1997. ST Petersburg Times dan alıntı
3- Coşkun, M.; Çakmak N., Attilâ İlhan la çeşitli konulardan... Milli Gazete 22-23-24.03.2003.
4-Vatandaş, A., Armagedon Türkiye İsrail Gizli Savaşı, Timaş yay., İstanbul, 1997, S;22- 28, 33-34, 46-55, 113-116
5- Altındal, A., Röportaj, 23-24 Aralık 1993, Yeni Günaydın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder