(Milli Gazete=
Giriş
İkinci nesil kadife darbe girişimleri ( Arap Baharı ) ile Şer ittifakı, Mısır ve Tunus ta istenen sonuçları elde edemeyince; Mısır da Müslüman Kardeşler yönetimini, askeri darbe ile devirmiş; Tunus ta ise iç karışıklık çıkarılarak NAHDA Hareketi ni başarısız kılmak istemiştir. Mısır daki işbirlikçi darbeye, Müslüman Kardeşler hareketinin cevabı, sivil itaatsizliği öngören, şiddete bulaşmayan bir stratejinin uygulamaya sokulması olmuştur. Bu zorlu ve uzun vadeli süreçte Müslüman Kardeşler hareketinin bizzat kendi içinde karşı karşıya kalabileceği bazı tehlikeler söz konusu olabilir. Geçen yazıda Mısır İslam devrimini bekleyen genel tehlikelerin neler olabileceği üzerinde durulmuştur. Burada ittifakının Müslüman Kardeşler hareketinin içine dönük yürüteceği psikolojik harekâtın bölme ve saptırma boyutu, Türkiye deneyimi üzerinden ele alınıp incelenecektir. Bunu yaparken amaç, Türkiye nin geçmişini kurcalamak, birilerinin haklı birilerinin haksız olduğunu ortaya koymak değildir. Amacımız, geçmişten ders alıp aynı hatalara tekrar düşmemektir.
Erbakan'a Siyasi Yasak Koymak ile Müslüman Kardeşlerin Liderlerini Tutuklamak Aynı Amaçlıdır
Türkiye deki Milli Görüş hareketi ile Mısır daki Müslüman Kardeşler hareketinin siyasi mücadelelerinde karşılaştıkları engeller ve sıkıntılarda benzerlikler bulunmaktadır. Milli Görüş hareketinin Parlamentoya dönük siyasi mücadelesi (Parlamento İçi Siyaset), Müslüman Kardeşler hareketinden daha eski ve daha köklüdür. Koalisyon şeklinde dört kez hükümette bulunmuş, dört partisi kapatılmış ve son kapatma olayından sonra da Milli Görüşçüler tarafından değişik zamanlarda dört ayrı parti kurulmuştur. Milli Görüş hareketinin tecrübesi, Mısır için çok önemli bir kaynaktır. Darbe şekilleri farklılık göstermekle beraber, Mısırlı Müslümanlara karşı yapılan işbirlikçi Sisi darbesi ile Türkiyeli Müslümanlara karşı yapılan işbirlikçi 28 Şubat Post Modern darbesi arasında, amaçlar, hedefler, uygulanan politika, strateji ve taktikler açısından büyük bir paralellik vardır. O nedenle 28 Şubat Post Modern darbe sürecinde Milli Görüş hareketine karşı yürütülen operasyonları ve vuku bulan bazı olayları göz önüne almakta fayda vardır.
Anayasa Mahkemesi, RP yi, siyasi partiler yasasının 95. Maddesine göre kapatarak her kademedeki yöneticileri ile milletvekillerine, 10 yıllık siyasi yasak getirileceği şeklinde şekillendirirken; ani bir değişiklikle, RP yi Anayasanın 69. maddesi ile siyasal partiler yasasının 101/b maddesine göre kapatma davası açmıştır. RP kapatılıp niçin sadece Erbakan Hoca dahil 5 kişiye, 5 er yıllık siyasi yasak konmuştur Niçin davanın şekli değiştirilmiş, Milli Görüşçü bütün yönetim kadrolarına ve milletvekillerine siyasi yasak getirilmemiştir Çünkü o dönem ABD, Türkiye de askeri bir darbeye ve tüm RP Kadrolarının siyasetten yasaklanmasına karşı çıkmıştır. Türkiye deki tüm darbeleri, organize edip desteklemiş olan ABD nin tavır değişikliğinin sebebi neydi Bunun için Amerikan Kongresi nin, Ortadoğu Masası Şefi Carol Migdalovitz tarafından kaleme alınan Toparlanamayan Türkiye nin Politik Krizi adlı 23 sayfalık ABD raporundan medyaya yansıyanlara bakmakta fayda vardır. Rapora göre ABD, Refah ı istemiyor , Refah ın uzaklaşmasını istiyor. Zorla uzaklaştırılmasına ise, Refah zorla uzaklaştırılırsa, İslami siyaset aşırılaşabilir, Refah daha da güçlenebilir ve bu durum, Türkiye nin uzun vadeli istikrarını ve demokrasisini etkileyebilir, endişesi ile karşı çıkıyor. Raporda, Refahyol hükümetinin ardından bir Milli mutabakat hükümeti kurulabilir önerisi yapıldıktan sonra; Bu seçim sistemi ile, Refah ilk seçimde %21 ile 30 arasında oy alır tespiti yapılmaktadır. Türkiye nin Kaos tan çıkması için de, ya seçim sistemi reformu yapılabilir ya da Başkanlığa geçilebilir.
Türkiye nin kaostan çıkması için en iyi yol (Başkanlık sistemi) budur denmektedir(1). Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel, RP nin kapatılmasının yanlış bir yol olacağını, kapatma kararının Refah hareketini daha da güçlendireceğini belirtmiş; Alman Dışişlerinden Herr Lamers ise, Sizler işleri hep kestirmeden, sertlikle çözmek yanlısısınız Siyasal İslam ın yükselişinde de daha ince, daha gelişmiş siyasi yöntemlere ihtiyaç var. (2) şeklinde bir öneride bulunmuştur. Gerek ABD, gerekse AB, Refah hareketi daha da kuvvetlenecek endişesi ile RP nin kapatılmasına karşı çıkmakta; daha ince, daha gelişmiş siyasal yöntemlerin uygulanmasını istemektedirler.
Daha İnce, Daha Gelişmiş Siyasi Yöntemler
Türkiye deki işbirlikçi çevrelere, gerek ABD lilerin, gerekse AB nin önerdiği ince hesaplar ve yöntemler neler olabilir Türkiye deki olağanüstü hal uygulamalarına, yargı ve fiili darbelere baktığımızda, genel olarak şu sonuçlarla karşılaşmaktayız: Partileri, cemaatleri, hareketleri kapatmak Partileri, cemaatleri, hareketleri daha küçük parçalara bölmek Partilerin, cemaatlerin, hareketlerin kadroları arasına fitne fesad sokarak, hareket kabiliyetlerini kırmak ve en azından bir kısmının dağılıp gitmesini sağlamak. Partileri, cemaatleri, hareketleri baskı altına alarak önceki söylemlerinden vazgeçirmek, saptırmak. Partileri, cemaatleri, hareketleri karşı oldukları sisteme entegre etmek. Bölünen parti, cemaat, hareketlerin içinden bir tanesini sisteme uyum sağlamak şartıyla desteklemek, meşhur etmek, sivrilmesini sağlamak. Hedef alınan partilerin, cemaatlerin, hareketlerin tabanına daha sert hitap eden yeni yapılar kurarak taban kitlenin bölünmesini sağlamak; böylelikle mevcut yapının etkisini kırmak, gücünü zayıflatmak.
Hedef alınan partilerin, cemaatlerin, hareketlerin tehlikeli olduğu kapatılacakları intibaını meydana getirerek ve yayarak halk desteğini engellemek. Bunların tümü, 1950 yılından itibaren bu ülkede İnönü nün tabiri ile kanunen, cebren ve hile ile uygulanmış ince yöntemlerdir . 28 Şubat Post modern darbe sürecinde RP nin kapatılma şekli, bütün bu ihtimalleri gerçekleştirmeye dönük bir politikanın sonucudur. Süreç, kademeli bir şekilde yönetilmiştir. RP nin kapatılması ile taban ve kadrolar paylaştırılmak, başka partilere kaydırılmak istenmiştir (3). En azından RP içindeki tepki oylarının, eski evlerine dönmelerini sağlamak içindi. Nitekim RP nin %22 lik oy oranı Fazilet partisinde %15 düzeyine gerilemiştir. 28 Şubatçı generallerden Özkasnak, 28 Şubat ın amaçlarından birinin bu olduğunu daha sonra itiraf etmiştir: 28 Şubat Post modern bir darbedir. O günün koşullarında 12 Mart ve 12 Eylül gibi Klasik Darbe yapılamazdı... Bugün 28 Şubat ı küçümsemeye çalışanların bilmesi gereken bir gerçek de şudur: O süreç başarılı olmasaydı 18 Nisan 1999 seçim sonuçları alınamazdı...
18 Nisan da verilen oy desteği düşmüşse, bunun nedeni 28 Şubat tır. Mısırdaki Sisi darbesi de, Müslüman Kardeşler hareketinin gelecek seçimlerde oy oranını düşürmeye dönük operasyonlar düzenleyebileceğini, Müslüman Kardeşler kadroları tarafından göz önüne alınmalıdır. ABD, ne Refah ı istiyordu ne de darbeyi. O günkü uluslararası konjonktür ve Ortadoğu gerçeği, Türkiye de gelişmekte ve yaygınlaşmakta olan halkın Müslümanlaşması olgusunu, darbeyle çözmeye uygun değildi. ABD nin asıl korkusu RP değildi; İslami siyasetin aşırılaşma ihtimali idi . Bunca baskıya rağmen %15 lık bir oy oranı, Milli Görüş hareketinin sistem için hâlâ en ciddi tehlike olduğunu göstermiştir. ABD raporuna göre ilk genel seçimde %21-%30 bandında rey alacak bir partinin (RP) daha da etkisiz hale getirilmesi için paramparça edilmesi ya da aynı tabana hitap edecek yeni partilerin kurulması gerekmekteydi. 30. 4. 1997. tarihli Milliyet te RP yi Bölmek başlıklı yazısında Talat Halman (Kendisinin mi yoksa ABD nin görüşü mü olduğunu bilemediğimiz) üç öneride bulunmuştur: 1- RP yi bölün , 2- Yeni dini partiler kurun , 3- Sistem partilerini birleştirin. Dikkat çeken nokta, her üç önerinin yol boyu uygulanmış olmasıdır. Aynı tehlike, Mısır da Müslüman Kardeşler hareketi için söz konusudur.
Milli Görüş Hareketini Bölmek- Müslüman Kardeşler Hareketini Bölmek
28 Şubat Postmodern darbe sürecinde RP nin içine dönük başlatılan yaşlı-genç, ılımlı-radikal, dinozor-genç ayrımı kampanyası; Erbakan sonrası için, partiyi bölmeye dönük fitne tohumları idi. Hatta RP nin gençler takımı da, eğer El Nino kendilerine dokunmazsa, dinozorları (!) yollarının üzerinden kaldıracağı için kapatmaya içten içe karşı değiller (4) tarzında yapılan yorumlar; yakın bir gelecekte ateşlenecek fitnenin hangi yönde gelişeceğinin ilk işaretleri olmuştur. Kaynağı belli olmayan bulanık propaganda yoğunlaştırılmış, haber getirip götürenler artmış. RP liler bir fesad bombardımanına tabi tutulmuşlardır. Duygular, özlemler, ihtiraslar, tahrik ve tahrip edilmiştir. İlk çatlama, Fazilet Partisi Kongresinde Erbakan a rağmen gençlerin adayı olarak Abdullah Gül ün genel başkanlığa aday olması ile meydana gelmiştir. Erbakan sız bir FP de, ANAP tan RP yi sağcılaştırmak için gelenler ve istihbaratçılar, kongre ile birlikte istenen ortamı bulmuşlar, Erbakan ı ve onun yıllara dayanan dava arkadaşlarını ( Ak Saçlılar ) hedef almışlardır.
Milli Görüş hareketinin salt bir partiden ibaret olmadığını görmemezlikten gelerek Erbakan ın köşesine çekilmesi, karışmaması kampanyasını başlatmışlardır. Bu bunalım döneminde tarafların kullandıkları dil, gerçekten kırıcı, parçalayıcı ve dağıtıcı bir dildi (5) Genel merkez yanlılarının iç bunalıma bakışı; sorun iç dinamiklerden dolayı değil, dış dinamiklerden dolayı ortaya çıkmıştır, şeklindedir. Dışarıdan bazı merkezler, FP de bir iç bunalımı bilerek, isteyerek ve de planlayarak çıkarmaktadır. İçerdekiler de bu oyuna gelmektedir (6). Genel merkez FP içindeki muhalefet hareketine bu temel varsayım çerçevesinde bakmış ve söylemler de buna göre şekillenmiştir. Tarafların o gün yüksek sesle dile getirdikleri konular, aniden ortaya çıkmış değildir. Söylenenlerin muhteva ve şiddetinden bir şuur altı meydana gelmiş olduğunu söyleyebiliriz. O gün yaşananlar, geçmişteki birikimin bir sonucu idi ve taraflar, bu şuur altının oluşmasına birlikte katkıda bulunmuşlardır. Tarafların o gün için öncelikle mutabakata varmaları gereken önemli noktalardan birisi bu olmalıydı. Çünkü taraflar, partiyi beraber yönetmişti. Birileri genel başkan idiyse, diğerleri genel başkan yardımcısı, genel idare kurulu üyesi, grup başkanı, parti sözcüsü, teşkilatlanma başkanı idiler. Geçmişte birbirlerinden herhangi bir şikâyetleri olmadığına göre, o gün birbirlerinden, geçmişten dolayı, şikâyet etmemeliydiler. Gelinen noktada, tüm tarafların ortak sorumlulukları vardı.
Unutulmaması gereken bir başka gerçek de; 28 Şubat ın bir darbe olarak RP nin üzerine geldiğidir. Bunu yok sayarak alınan mağlubiyeti, çekilen çileyi ve ödenen bedeli açıklamak ne mümkündü, ne adildi, ne de gerçekçiydi. Benzer tehlike, bugün Müslüman Kardeşler Hareketi için geçerlidir. Taraflar hazırlanan tuzağa düşmüştü, iç kavganın geri dönülmez bir noktaya gelmesi için sistem her şeyi yapmaktaydı. Nevzat Yalçıntaş oyunun bu boyutuna o tarihte dikkat çekmişti: Anayasa Mahkemesi ndeki dava uzuyor. Partide çözülme emareleri görüldükçe de daha çok uzatılıyor. Maksat bölmek! Fazilet i, Refah ı, Milli Görüş Hareketi ni, ne derseniz deyin, ufaltıp un yapmak! Bütün bunlar Ankara da bazı odaklarda hazırlanıyor. (7) Dönemin Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş ın FP nin kapatılma davası ile ilgili söyledikleri, Nevzat Yalçıntaş ın yukarıdaki ifadelerini teyit etmekteydi: Bu saatten sonra FP kapatılsa da kapatılmasa da çok önemli değil. Çünkü bölük pörçük bir Fazilet var karşımızda. FP deki bu parçalanma, bu partiyi rejim için tehlikeli olmaktan çıkardı. (8) Ne yazık ki FP de vuruşanların bir kısmı, oyunun bu boyutunu ya görmüyorlar ya da görmek istemiyorlardı.
Milli Görüş'ten Merkez Sağ Parti Çıkarmak- Müslüman Kardeşlerden Merkez Sağ Parti Çıkarmak
Türkiye de siyasî yapı; merkez sağ, merkez sol ve çevre partiler gibi bir dağılım göstermekteydi. DP, AP, ANAP ve DYP merkez sağ partilerdir. AP, ANAP ve DYP darbelerden sonra kurulmuştur. Bütün darbeler, merkez sağ partilerin lider kadrolarının yenilenmesini beraberinde getirmiştir. 1980 sonrasında meydana gelen yapılanışla merkez sağ ve sol parçalanmıştır. Bu dağınıklık 28 Şubat Postmodern darbe sürecine gelindiğinde devam etmekteydi. 28 Şubat Postmodern darbesi, Parlamento ve siyaseti kıskaca alıp etkisizleştirirken büyük bir siyasi kaosu da beraberinde getirmiştir. Halkın partilerden soğumasını sağlamıştır. Anketlerde kararsız oyların %40 lara tırmanmış olması, birçok kesimin iştahını kabartmaktaydı. Karasızların çoğalması, lider kadroların yıpranması, FP nin kapatılma davası, Ecevit in sağlık sorunları, hem merkez sağda hem de merkez solda yeniden yapılanmayı gündeme getirmiştir. 10 yıllığına merkeze ( Yeni Merkez Sağ Projesi ), kitlelerin ilgi ve sempatisini çekecek yıpranmamış isim veya isimler aranmaktaydı.
FP nin yenilikçi kanadı , böyle bir partiyi kurmaya ve Milli Görüş gömleğini çıkarmaya çoktan razı olmuşlardı. Yenilikçi kanadın , Ben Menderes-Özal misyonunu savunuyorum , % 15 in sorunlarını değil, %100 sorunlarını tartışalım , %15 radikal oylar önemli değil, % 15 le değil % 85 ile iktidara talibim. İfadeleri ile gelenekçi kanadın , Partiyi saptırmak istiyorlar , FP merkezli bir çıkış istemiyorlar , Merkez sağdaki boşluğu doldurmak istiyorlar , partinin içini boşaltarak büyütmek istiyorlar , revizyonistler , Özalvari düşünenlerin yeri burası değil , yabancılaşmayı temsil ediyorlar , ifadeleri arasındaki örtüşme, Milli Görüş hareketi içerisinde en ciddi kırılma noktasıydı(5). Muhafazakar Demokrası hareketi olarak AKP bu zihinsel kırılmadan, farklılaşmadan doğmuştur. Milliyet gazetesinden Hasan Cemal ın sorduğu sorulara FP nin yenilikçi kanadının verdikleri cevaplarda Merkez Sağ Parti olma arzusunu görmek mümkündür(4) FP deki bunalım, Yeni Merkez Sağ Proje açısından önemliydi. Sistemden kopmuş, davası İslam olan kitlelerin yeniden sisteme eklemlenmesi gerekmekteydi. Bu, DYP ve ANAP kadroları ile yapılamaz, başarılamazdı. FP içindeki bir ekip de buna inanmış/inandırılmıştı. Dolayısıyla FP içindeki olup bitenler, yalnızca FP lilere bırakılamayacak kadar, bazı çevreler için, önemli hale gelmişti(9).
Sonuç
Sıkıntılı, zor, baskının yoğunlaştığı, bedel ödenmeye başlandığı dönemlerde ilk düşülen hata, kadroların öz eleştiri yapma ve yeniden inşa etme yerine, birbirlerini suçlaması, teşkilatlanma, metod, strateji ve program tartışmalarını yanlış bir mecrada, yanlış bir dil ve üslupla sürdürmeleri; bunun sonucunda hareketin bölünmesine sebebiyet vermeleridir. 28 Şubat Postmodern darbesi, Milli Görüş Hareketinin bölünmesine ve sistemle uzlaşacak yeni bir yapının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Mısır da Sisi Darbesinin önemli stratejik hedeflerinden biri, Müslüman Kardeşler Hareketinin bölünmesi ve Müslüman Kardeşler hareketinin inşa ettiği sistem karşıtı bir tabanı, sisteme entegre edecek yeni bir yapının ortaya çıkarılmasıdır. Ayrıca, Mısır da parçalanmış olan Sistem Partilerini birleştirmek Darbenin hedeflerinden biridir. Müslüman Kardeşler Hareketi mensupları, bu gerçekleri görüp Türkiye de düşülen hataya düşmemeli; Strateji ve politikalarını, buna göre belirlemelidirler
Kaynaklar
1-Donat, Y., İşte Rapor , 2.5.1997 Milliyet; Amerika, Darbesiz Çözüm , 3.5.1997, Milliyet,
2- Livaneli, Z., 18.1.1998, Milliyet.
3- 5. 12. 1997 Milliyet; 15.1.1998 Milliyet
4- Cıvaoğlu, G., El Nino , Milliyet, 16.1.1998
5- Can B. FP de Vuruşanların Tarihi Sorumluluğu, Umran, Sayı 79
6- Kutan, R. Alkışlara Dikkat. 15.5.2000, Hürriyet Gazetesi.
7- Cemal H., Fazilet te Yenilikçilerin Yol Haritası., 5.1.2001, Milliyet Gazetesi
8- Savaş, V., 10.1 2001, Gazeteler
9- Özgürel, A. 1.4.2000, Radikal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder