(Milli Gazete)
Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp-devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. 26 Şuara 227
Giriş
Mısır da ABD-AB-Siyonist-İngiltere-Suud-Katar-BAE (şer ekseni) ittifakı ile fiili bir askeri darbe gerçekleşmiştir. Müslüman Kardeşler hareketi, Sivil itaatsizliği öngören, şiddete bulaşmayan bir strateji uygulayarak tüm Mısır halkını şer ekseninin karşısına bir güç olarak dikmek istemektedir. Mısır da çok ciddi bir hesaplaşma yaşanacaktır.
Cuntanın 14.08.2013 gecesi yaptığı katliam, bundan sonra yaşanacak olanların göstergesi olup İslami hareket, şiddet ortamına çekilerek tuzağa düşürülmek istenmektedir. Bu tuzağa düşülmemeli, önceki yazılarımızda ifade ettiğimiz taktikler uygulanarak süreç kontrol altına alınmalıdır. Sivil itaatsizlik eylemleri tüm Mısır sathına yayılmalıdır. Şiddete bulaşmadan yürütülecek uzun vadeli ve yüksek stratejili bir cihad, Allah ın izniyle Büyük İslam Devrimini gerçekleştirecek ve 21. Yüzyıl Haçlı Seferleri Mısır da perişan edilecektir. Mısır da Büyük İslam devrimi gerçekleştiği an, domino etkisi yaparak İslam coğrafyasında ki tüm işbirlikçi yönetimler, diktatörler yıkılacaktır. Böyle bir etkinin var olabileceğini, tüm bölgesel, küresel ve iç aktörlerin gördüğünü ve ona göre hesap yaptıklarını ve Mısır daki sürece müdahil olabileceklerini, İslam coğrafyasındaki tüm Müslümanlar ve İslami Hareketler, göz önüne almak zorundadırlar. Bu yazı serisinde, Mısır da ard arda vuku bulan olayların analizi yapılacak ve buradan Dünya İslam Birliği ve Büyük İslam Devrimi için yapılabileceklere ve alınabilecek derslere yer verilecektir.
Konu ile ilgili; 1- Tükürün, 2- Mısır da Bir Devrim Daha Var, 3- Mısır Büyük İslam Devriminin İç Dinamikleri-3: Ekonomi, 4- Mısır Büyük İslam Devriminin İç Dinamikleri-4: Ordu, 5- Mısır Büyük İslam Devriminin İç Dinamikleri-5: Siyasi Aktörler başlıklı makaleler yazılmıştır. Burada, Mısır Büyük İslam Devriminin Dış Dinamikleri, genel olarak; özel olarak da Büyük İsrail Projesi ele alınacaktır.
Mısır Denklemi
Bu coğrafyada her bir ülkeye etki eden dinamiklerin, farklılık göstermekle beraber; ortak paydaları oldukça fazladır. Mısır da vuku bulan olaylar da, tek başına, yalnızca Mısır ın iç dinamiklerinin sonucu değildir. Mısır daki olaylar, 1-İç Dinamikler, 2-Bölgesel Dinamikler Ve 3-Küresel Dinamikler olmak üzere 3 ana eksene bağlı olarak gelişmekte ve şekillenmektedir. Bu üç eksenin ortak payda oluşturması durumunda da, Mısır olayları, bir şekilde, olumlu ya da olumsuz bir denge durumuna kavuşacaktır. Burada, bölgesel dinamiklerle küresel dinamikler, Mısır üzerinde etkili olan dış dinamikler olarak göz önüne alınmaktadır
Mısır ve Bölgesel
Dinamikler
Mısır, İslam coğrafyasının en stratejik ülkelerinden biridir. Akdeniz den Hint Okyanusu na suyolu ile geçiş, en hızlı, en kısa ve en ekonomik olarak Süveyş Kanalı üzerinden olabilmektedir. Nil nehri bu coğrafyanın bereket kaynağıdır. Mısır ın komşuları, Libya, Sudan, Ürdün, İsrail, Filistin, Suudi Arabistan olup Mısır daki her siyasi olaydan, şu ya da bu şekilde, az ya da çok etkileneceklerdir. Bunun yanı sıra bölgede etkin olmak isteyen Türkiye, İran, Rusya gibi bölgesel güçler de, Mısır daki olaylardan etkilenecektir. Mısır da Müslüman Kardeşler Hareketi nin iktidar oluşu, sadece komşularını veya bölgesel güçleri etkilemeyecek aynı zamanda Müslüman Kardeşler Hareketi nin temsil ettiği fikri yapıya karşı olan tüm bölge ülkelerini de etkileyecektir. Mısır da Müslüman Kardeşlerin İslami bir sistem inşa etmesi durumunda, bölgedeki tüm diktatör ve kraliyet sistemleri domino etkisiyle yıkılıp gidecektir. Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri nin Mısır da yapılan askeri darbeye 12 milyar dolarlık acil yardım yapmasının sebebi, budur. Bölgedeki kraliyet yönetimlerinin Mısır ı ziyaret ederek askeri darbecilere destek vermesinin de sebebi budur. Suudi Arabistan, Katar, Suriye de diktatör, laik ve Nusayri olan Esed yönetimini devirmek için mücadele ederken, Mısır da, Sünni ve İslami hassasiyetleri yüksek olan Müslüman Kardeşler Hareketi nin iktidardan düşmesine destek vermektedir. Şimdilik, süreçten en olumsuz etkilenecek olan, Filistin ve Hamas hareketi olacaktır.
Küresel Dinamikler
Soğuk Savaş sonrası dönemde, 21. Asrın başlangıcında dünya hâkimiyet mücadelesinde, ana hatları ile 6 ağırlık merkezinin var olduğunu söyleyebiliriz:
ABD-AB-İngiltere (Büyük Ortadoğu Projesi, 2. Sevr Projesi)
Siyonizm (Büyük
İsrail Projesi)
Küresel Sermaye
(Özelleştirme Projesi)
Vatikan (Avrasya nın
Hıristiyanlaştırılması Projesi)
İslam (Dünyayı Fetih
Projesi)
Çin Rusya (Küresel
Güç Olma Projesi)
Bugün için dünya ABD-AB-İngiltere-Siyonizm-Küresel Sermaye ile Rusya-İran-Çin eksenli yeni bir kutuplaşmaya doğru sürüklenmektedir. ABD de Neocon - Siyonist ittifakı ile Amerikan Milliyetçileri WASP çılar arasında ciddi bir kavga vardır. Bu kavga dünyanın her tarafına yansımaktadır. Ayrıca, her türlü bloklaşma ve ittifakın, kendi iç tezatları bulunmaktadır. Bu kamplaşma, şu an için geçerli olup her türlü yeni değişim, saflaşma ve paylaşım olabilir. Mısır ın sahip olduğu jeostratejik, jeoekonomik, jeopolitik ve jeokültürel konum, Mısır ı küresel güçler arasındaki mücadelenin merkezine yerleştirmektedir.
Büyük İsrail Projesi
(!)
Son sürgünden sonra dünyanın değişik bölgelerine dağılmış olan Yahudiler, kurdukları gizli teşkilatlar aracılığıyla, eski topraklarına dönmeyi, bir ideal olarak nesilden nesile aktarmışlardır. Teoder Herzl in Siyonizm i kurması ile birlikte Siyonist hareket, kendilerine vaad edilen toprakları (!) yeniden elde ederek Büyük İsrail devletini kurmayı (Büyük İsrail Projesi) hedeflemiştir. İkinci dünya savaşının sonunda, Batı ittifakının desteği ile Filistin topraklarında bir İsrail devletinin zorla kurdurulmasının ardından, başlatılan iki yönlü göç dalgası (Dışarıdan İsrail e Yahudilerin Göç ettirilmesi, İçerden Filistinlilerin Filistin den sürgün edilmesi) sonucunda, Filistinlilerin toprakları silah zoruyla ele geçirilerek, İsrail devletinin sınırları sürekli olarak genişletilmiştir. Siyonist İsrail devletinin bir çıbanbaşı olarak, bu coğrafyada, sürekli kavga ve gerilim sebebi olması, Siyonizm in Amentü şartlarında biri olan Vaad Edilmiş Topraklar (!) meselesinde gizlidir.
Vaad edilmiş
Topraklar (!)
Siyonistler, dindar olmamış olmalarına karşın Yahudilerin dini duygularını harekete geçirebilmek için dini terminolojiyi çarpıtarak kullanmayı, bir yöntem olarak benimsemişlerdir. En çok da Tevrat taki Tekvin 15/18 ayetini istismar etmişlerdir: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat nehrine kadar bu diyarı senin zürriyetine verdim. (Tekvin, 15/18) Siyonist önderler, bunu, İsrail oğullarının inançları ne olursa olsun, Allah tarafından yalnızca İsrail oğullarına, yanı bir ırka, yapılmış bir vaat olarak kabul etmekte ve tüm Yahudilere benimsetmeye çalışmaktadırlar. Hareketin başlatıcı önderi Herzl, 1902 de yazdığı Altneuland adındaki romanında, Ülkenin toprakları Akdeniz den Fırat nehrine, güney Filistin den Lübnan a kadar uzanıyordu (1) derken, vaad edilmiş topraklara işaret etmekteydi. Yahudi devleti kitabında ise, Filistin bizim unutulmaz tarihi yurdumuzdur.
Tek başına bu isim halkımızın güçlü bir birleşme çığlığı olacaktır (2) demektedir. Herzl i takip eden bütün Siyonist önderler, bu hedefe önemle vurgu yapmışlardır: Madam Golda Meir: Bu ülke bizzat Allah tarafından yapılmış bir vaadin gerçekleşmesi olarak mevcuttur. Menahem Beghin: Bu toprak bize vaad edilmiştir ve bizim bu toprak üzerinde bir hakkımız vardır ... İsrail Peygamber in toprağı İsrail halkına teslim edilecektir. Tamamı ve ilelebet. (3).
Moşe Dayan: Bizler Tevrat a sahipsek, kendimizi Tevrat ehli olarak görüyorsak, Tevrat topraklarına da, yani Hâkimler ve Hz. İbrahim den Hz. Musa ya kadarki peygamberlerin topraklarına, Kudüs e, Halil e, Eriha ya ve daha başka yerlere sahip olmamız gerekecektir. Bizler devletin sınırlarını tespit etmek mecburiyetinde değiliz. (3) İsrail savaşçıları adlı grup, 4 Kasım 1995 de vaad edilmiş toprakları Araplar a bırakacak her kişiyi Allah ın emri üzerine katledeceklerini söyleyerek İzak Rabin i öldürürlerken, (4) böyle bir beyin yıkamanın etkisi altında idiler. Vaad edilmiş topraklar olarak bahsedilen bölge (Büyük İsrail), Mısır, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye, Irak ve Türkiye nin bir kısmını kapsamaktadır. İsrail in kurulduğu günden bugüne kadar adım adım topraklarını genişletmesi, komşuları ile hep savaş halinde olması ya da komşularını birbiri ile savaştırmaya çalışması, arka planda hep var olan Büyük İsrail Projesi nde benimsenmiş olan bir stratejinin ürünüdür.
Siyonizm in Böl, Parçala ve Yok Et Stratejisi Siyonist yöneticiler, Nil den Fırat a kadar olan toprakların ele geçirilebilmesi için, bu coğrafyadaki ülkelerin kaosa çekilerek bölünmesini ve yerlerine birbirleri ile kavgalı, İsrail e muhtaç etnik ve mezhebi küçük devletlerin kurulmasını bir strateji olarak benimsemişlerdir. Siyon önderlerinin Protokollerinde yer alan Beşinci Protokol ve Onuncu Protokolde bu açıkça ifade edilmektedir (5). Weizmann a göre Ürdün ikinci planda bir hedef olmalıdır (6). Ben Gurion a göre ise zincirin en zayıf halkası, Lübnan dır ve ilk hedef o olmalı ve orada bir Hıristiyan devlet kurulmalıdır (7). General Moşe Dayan a göre, bunu gerçekleştirilebilmenin yolu, bir subay bulup provokasyon yaparak, İsrail ordusunun Lübnan a topraklarına girmesini sağlamaktır (7).
Dünya Siyonist Örgütü tarafından Kudüs te yayınlanan Kivunim (Yönelişler) dergisinde 80 li yıllar için İsrail in stratejik plânları adlı bir makalede, böl, parçala, savaştır ve yok et Siyonist stratejinin ana hatları özetlenmektedir (Aydoğan Vatandaş ın Armagedon Kitabında İsrail Genelkurmayının Belgesi olarak geçer.): Bu ülkenin (Mısır) ayrı coğrafî eyaletlere bölünmesi, bizim Batı cephesi üzerinde, 1990 lı yıllar için siyasî hedefimiz olmalıdır. Böylece Mısır bir kere parçalandıktan ve merkezî iktidardan yoksun bırakıldıktan sonra, Libya, Sudan ve diğer uzak ülkeler aynı çözülmenin içine gireceklerdir. Yukarı Mısır da bir Kıptî devletinin kurulması ve daha az öneme sahip bölgesel kimliklerin oluşturulması, barış anlaşması yüzünden şimdilik geciktirilmiş, fakat uzun vadede kaçınılmaz olan bir gelişmenin anahtarıdır. Lübnan ın beş eyalete bölünmesi...
Arap dünyasının bütününde meydana geleceklerin müjdesini veriyor. Suriye ve Irak ın etnik veya dinî kıstaslar bazında belli bölgelere ayrılması, uzun vadede, İsrail için öncelikli gaye olmalıdır. Bunun birinci safhası ise, söz konusu devletlerin askerî güçlerinin imha edilmesidir. Suriye nin etnik yapıları, kendisini parçalanmaya hazır hâle getiriyor: Suriye nin deniz sahili boyunca bir Şiî devleti, Halep te ve Şam da birer Sünnî devleti kurulabilir. Her halükârda Huran la birlikte Ürdün ün kuzeyinde -belki de bizim Golan ımız üzerinde- kendi devletini oluşturmayı ümid eden bir Dürzi kimliği de ortaya çıkabilecektir... Petrolce zengin ve iç mücadelelerin pençesindeki Irak, İsrail in nişan çizgisindedir. Onun dağılması bizim için Suriye ninkinden daha önemlidir, zira Irak, yakın vadede İsrail için en ciddî tehlikeyi temsil etmektedir. (8) Yukarıda ki belgede öngörülen strateji, bugün, Libya dan Irak a kadar olan coğrafyada uygulama safhasına sokulmuştur. 2006 yılında Condenella Rice in Yeni Bir Ortadoğu dan ve Genişletilmiş Ortadoğu Projesi nde 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesinden bahsetmesi ile, bu belge arasındaki uyuma dikkat edilmelidir. Büyük Ortadoğu Projesi , bir ABD projesi olsa bile, Büyük İsrail Projesi nden bağımsız değildir.
Görülen o ki, her iki proje, içi içe ve birlikte uygulanmak istenmektedir. Bugün Irak ta kuzeyde Kürtlerin, ortada sünnilerin güneyde de Şiilerin hâkim olduğu birer devletin kurulmasına çalışılmaktadır. Sudan ve Yemen fiilen ikiye bölünmüştür. Libya nın bölünebilmesi için kaos stratejisi uygulanmaktadır.
Irak ı, Suriye yi Parçalama Politikasından Mısır ı Parçalama Politikasına
Siyon Önderlerinin Yedinci protokolünde, İsrail e düşman komşu devletlerin çatıştırılması öngörülmektedir: Bize muhalefet eden devletlere, komşuları tarafından harp açtırabilecek durumda olmalıyız. Eğer bu komşu devletlerde bize karşı birleşirlerse, bir dünya savaşı çıkarmalıyız. (5) Büyük İsrail Projesi kapsamında önce Irak sonra da Suriye iç savaşa sürüklenerek İsrail için doğu cephesi tehlike olmaktan çıkarılmıştır. Bugün Mısır da benzer bir senaryo sahnelenmek istenmektedir. Müslüman Kardeşler Hareketi nin Mısır da seçimleri kazanması ile başlayan süreçle, İsrail, hem Suriye hem de Filistin cephesinde ciddi sıkıntıya girmişti. Mısır da Müslüman Kardeşler Hareketi nin güçlü bir şekilde iktidar olmasıyla, bir taraftan Suriye deki cihada diğer taraftan Filistin deki cihada tam bir destek vererek İsrail i her iki cepheden kuşatma imkanı olacaktı. Bugün İsrail in hem Suriye de Esed yönetimini hem de Mısır da askeri darbeyi desteklemesinin sebebi, bu kuşatmayı kırılma amaçlıdır.
Sonuç: Tüm Anti
Siyonistleri Birleşik Cepheye Dahil Etme
Müslüman Kardeşler Teşkilatı, Mısır da askeri darbeye karşı mücadeleyi sürdürürken, Siyonizm in Büyük İsrail Projesi ni göz önüne alarak hareket etmek zorundadır. Mısır ın siyasi aktörlerinden çoğunluğu İsrail e karşı olup İsrail le uzlaşma taraftarı değildir. Müslüman Kardeşler Hareketi, bu olguyu göz önüne alarak, geçen yazıda dile getirdiğimiz Birleşik Cephe Hareketini genişletmeli ve sağlamlaştırmalıdır. Bu amaçla dozajı çok iyi ayarlanmış bir psikolojik harekât yürütülmelidir. Psikolojik harekâtın amacı, zulme karşı birleşik cephe harekâtının saflarını pekiştirip cuntacıların saflarını çözmek olmalıdır. Cuntanın Adeviye ve Nahta meydanlarına müdahale edip halkı dağıtması, meydanları boşaltması önemli değildir.
Bundan böyle tüm Mısır, mücadelenin doğal alanıdır. Sivil itaatsizlik eylemleri hayatın her alanına ve toplumun her kesimine yaygınlaştırılmalıdır. Bu aşamada sloganımız, Habil in kardeşi Kabil e söylediğidir: «Eğer sen beni öldürmek için elini bana uzatacak olursan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbi olan Allah tan korkarım.» (5 Maide 28) Bu aşamada, Zalimlerin, Münafıkların hiçbir sözüne ve vaadine kanılmamalıdır. Çünkü onlar sözlerinde durmayan bir taifedir. Şu gerçek unutulmasın: Halkın direnme gücü arttıkça zalimlerin/münafıkların direnci zayıflayacak ve safları çözülecektir. Bu İlahi sünnettir: Sen onları gördüğün zaman cüsseli-yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar, (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakın. Allah onları kahretsin nasıl da çevriliyorlar. (63 Münafikun 4)
KAYNAKLAR
1- Garaudy R., İsrail Mitler ve Terör, Pınar Yayınları, İstanbul, 1996:s: 230-234
2- Garaudy R.,
Age.s: 16-26
3- Garaudy R. Age.
S: 171-190
4- Garaudy R. Age.
S: 32-44
5- Yaman K., İhanet Planları, Belgeler, Otağ Yayınları, İstanbul, 1971
6-Taylor A.R., İsrail in Doğuşu, Pınar Yayınları, İstanbul,1992, S:53-65
7- Garaudy R., Age.
S: 257-258
8- Garaudy R., Age.
S: 205-208
9- Taşgetiren, A., Sürecin Sonraki Safhaları, Bugün 28.06.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder