11 Temmuz 2013 Perşembe

'Tükürün'!

 (Milli Gazete)

Bütün Kur an ları yaksak, bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslâm. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın!.. Cemil Meriç

Biri Türkiye de diğeri de Mısır da vuku bulan ve her ikisi de seçimle gelmiş iktidarlara karşı yapılan iki önemli büyük olay meydana gelmiştir. Birisi, Taksim olayları, dört ağaç bahane edilerek Türkiye nin yetmiş vilayetinde polisle çatışmaya varan eylemler yapılarak Küresel Siyonist Sermaye (Soros) destekli bir kadife darbe (3. Nesil Kadife Darbe) başlatılmasıdır. Diğeri, Mısır da ise bir yıl önce %52 rey alarak cumhurbaşkanı seçilmiş olan Mursi ye karşı Tahrir meydanında başlatılmış olan Soros destekli Kadife darbenin, ABD nin onayı ile askeri darbeye dönüştürülmesi olayıdır. Taksim olaylarının dayandığı Kadife darbelerin perde arkasını, mantığını, stratejisini geçmiş makalelerde inceledik. Burada da doğal olarak Mısır olaylarını incelememiz uygun olurdu. Ancak bu yazının konusu bu olmayacaktır. Burada gerek Türkiye deki ve gerekse Mısır daki olaylara karşı Batı nın takındığı tavrı, ikiyüzlülüğü, ele alıp inceleyeceğiz.

Mısır Olayları

Bir yıl önce %52 oyla Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Mursi yi istifa ettirmek amacıyla, liberal, sol, laik ve eski dikta rejiminin taraftarları tarafından başlatılan Tahrir eylemleri, isteneni vermeyince; ABD nin onayı ile Asker, Cumhurbaşkanına muhalefetle uzlaşması için 48 saatlik bir süre vermiştir. Cumhurbaşkanı Mursi, askerin müdahalesini ret ederek halkı şiddet içermeyen bir direnişe davet etmiştir. Ordu, 48 saatin sonunda birçok bölgede olağanüstü hal ilan edip Mursi yi fiili bir darbe ile iktidardan düşürüp yönetime el koymuştur. Mısır Genelkurmay Başkanı Abdulfettah es-Sisi süreci, Anayasa Mahkemesi Başkanı nın, seçim yapılana kadar cumhurbaşkanlığı görevini yürüteceğini, anayasanın askıya alındığını ve geçici teknokratlar hükümeti kurulacağını belirterek özetlemiştir. Bu açıklama bir darbenin yapıldığının en açık bir göstergesidir. Bunun üzerine Müslüman kardeşler hareketi, milyonluk mitingler ve gösteriler yaparak şiddet içermeyen sivil itaatsizlik eylemleri ile direnişe başlamıştır. Tahrir e karşı Adeviye meydanını üs olarak seçmiş ve 24 saat meydanda Kur an okuyarak direnişi sürdürmekte ve Mısır ın birçok bölgesinde milyonluk mitingler organize ederek cuntayı dize getirmeye çalışmaktadır. 

Türkiye de Taksim merkezli olayları, Batı medyası ve liderleri bir iç savaş olarak kabul edip taktım ederek Başbakan Erdoğan ı diktatör ilan etmişlerdir. Buna karşılık Mısır da fiilen gerçekleştirilen askeri darbeye, darbe diyememekte ve de darbeyi desteklemektedirler. Dünya Mısır daki darbe ile ilgili birbirine zıt iki ayrı kampa ayrılmıştır. Bir tarafta bu darbedir diyenler, diğer tarafta bu darbe değildir diyenler vardır. O nedenle Taksim ve Mısır olayları, gerçeklerin ortaya çıkması, maskelerin düşmesi bağlamında bir turnusol kâğıdı fonksiyonu görmüştür. İlginç olan, Batı dünyasının kahir ekseriyeti, bütün demokrasi havariliklerine rağmen Mısır daki darbeye darbe dememekte ve desteklemektedir. Böylece bir çifte standart uygulamaktadır. Diğer taraftan da İslam coğrafyasındaki birçok Batı işbirlikçisi yönetim, krallıklarının, saltanatlarının tehlikeye düşeceği endişesi ile darbeye ve Batı ya tam destek vermektedir. ABD, AB, İsrail, İsrail in can düşmanı Beşar Esad, Selefi Suudi Arabistan, petrol zengini Körfez şeyhlikleri, Mısırlı laikler, liberaller, Selefiler, gelenekçi El Ezher kol kola darbeyi destekleyip Müslüman kardeşlere karşı bir cephe meydana getirmişlerdir. Evet, Mısır olayları, gerçekten de bir turnusol kâğıdıdır.

Darbeye Karşı Çıkan Ülkeler

Mısır daki darbeye başlangıçta tavır alan ülkeler, Türkiye, Afrika birliği ülkeleri, İran, Yemen, İsveç ve Almanya dır. Türkiye ilk ciddi tepkiyi verip süreci fiili darbe olarak nitelemiştir.

Başbakan Erdoğan: Ordunun başındaki Genelkurmay Başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı nın Milli Savunma Bakanı. Genelkurmay Başkanlığına, Milli Savunma Bakanlığına getiren o (Mursi). Şu anda Cumhurbaşkanlığı görevine getirilen zat da Sayın Mursi nin göreve getirdiği kişi. Şimdi, işbirliği yapmak suretiyle böyle bir darbe gerçekleşiyor. Bu darbenin demokrasi tarihinde, darbeler zinciri içinde yeri vardır ama demokratik bir yaklaşım olarak yeri yoktur, olmayacaktır. Darbeciler halkası içinde yer alacaklardır. (1) İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı Alaeddin Burucerdi ise; Mısır daki askeri darbenin ABD ve Suudi Arabistan ın yeşil ışık yakması sonucu gerçekleştiğini ve İhvan-ul Müslimin in daha dikkatli ve tedbirli hareketlerle yeniden Mısır siyaset sahnesinde yerini alması gerektiğini söylemiştir (2).

Yemen deki koalisyon hükümetinin en büyük ortağı Yemen Birlik Partisi:

Mısır ordusu halkın iradesine karşı darbe yapmış ve Mısır halkının yüzlerce şehit verdiği 25 Ocak devriminin ilk kazanımı olan demokratikleşme sürecini baltalamıştır (3) Mısır daki darbe üzerine Afrika Birliği (AU) Barış ve Güvenlik Konseyi olağanüstü toplanarak Mısır ın üyeliğini askıya almıştır: Anayasal düzen yeniden tesis edilene dek Mısır ın AU faaliyetlerine katılımı askıya alınmıştır. AU nun seçimle iktidara gelen Muhammed Mursi ye, askeri darbe yapılan Mısır a karşı aldığı tavır gayet alışılagelen tavırdır. (3) Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Antanas Linkevicius, AB sözcülerini eleştirerek süreci darbe olarak nitelendirmiştir(4)

Darbeye Darbe Diyemeyen İki Yüzlü Şer İttifakı: İslam a Karşı Anglosakson İttifakı

Batı Dünyası, genel olarak, Mısır daki darbeye darbe dememektedir. Darbe demeyi, ulusal çıkarlarına aykırı bulmaktadır. Başta BM olmak üzere suya sabuna dokunmayan açıklamalar yapmakta, hatta bazıları darbeyi bir istikrar aracı olarak görüp desteklemektedir. BM Genel Sekreterliği; ordunun sivil yönetim ve anayasal işlere müdahalesinden derin endişe duyduğunu ifade etmiştir (5). Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz: Mısır daki askeri müdahale kabul edilemez olmasına rağmen, kaçınılmaz bir sonuçtur. derken; AB sözcüsü Maja Kocijancic:. Ordu, Mısır nüfusunun mühim bir kısmını destekleyerek artan gerilim ve kutuplaşmaya karşılık tepki göstermiştir. demektedir. Avrupa Parlamentosu nda Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Alman Hıristiyan Demokrat vekil Elmar Brok ise daha da ileri giderek: Olay, gerçek demokrasi için bir fırsattır. açıklamasında bulunmuştur. (5) Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton: Mısır Ordusu, tırmanan tansiyon ve artan kutuplaşma karşısında kan dökülmesini önlemek için halkın yeterli desteğiyle reaksiyon göstermiştir. (6)

AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ın sözcüsü Michael Mann: Durumu nitelendirmek bizim işimiz değil. Bunu size bırakıyoruz. Biz söyleyeceğimizi söyledik. Mısır ordusu, ülkede tehlikeli şekilde tırmanan tansiyona cevap vermiştir. (6) ABD de etkin olan tefeci Siyonist sermaye, Mısır olaylarının baş tertipçisi olarak ABD dış politikasını şekillendirmektedir. ABD, sürece darbe diyememesini kendi ulusal çıkarlarının zedeleneceği gerekçesi ile açıklamaktadır. Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney: Bu, çok karmaşık ve zor bir durum. Başkan Obama, Mısır ordusu tarafından Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi nin iktidardan uzaklaştırılması ve anayasanın askıya alınması kararı hakkında derin kaygı duyduğumuzu ortaya koydu. Şunu da kabul etmek önemli; on milyonlarca Mısırlı, Mursi nin demokratik olmayan idaresinden dolayı meşru şikayetlere sahip ve bunun bir darbe olduğuna inanmıyor, yeni bir hükümet istiyor. 

Diğer birçok Mısırlı karşıt görüşe sahipti. Mısır da aşırı derecede polarize olmuş bir durum var. Açık olmak gerekirse, bu kararın (darbe olarak nitelendirme) beraberinde getireceği önemli neticeler var ve bu, olanlar hakkında farklı görüşlere sahip milyonlarca Mısırlı için son derece önemli bir konu . Burada çok samimi olmak istiyorum. Bu, karmaşık bir durum ve böyle bir karara varmada gereksiz bir şekilde çabucak hareket etmek çıkarlarımıza uygun değil. Çünkü hedefimiz konusunda dikkatli olmaya ihtiyacımız var. Bu da (hedefimiz) Mısır halkına demokrasiye geçişlerinde yardım etmek ve ulusal güvenlik çıkarlarımıza bağlılığımızı sürdürmek. Dolayısıyla şunu söylemek mümkün; durumu gözden geçirmek, Mısırlı yetkililerin ileriye dönük bir yol bulunmasına yönelik çabalarını gözlemlemek için zaman ayıracağız. Daha sonra da Kongre ile istişare edeceğiz ve siyasi hedeflerimizi de dikkate olarak yasalar altındaki yükümlülüklerimizi gözden geçireceğiz. (7) 

Genel olarak Batı medyası Mısır daki darbeyi desteklemiş ve yapılanın darbe olmadığını savunmuştur. Bu noktada, Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, İspanyol, İtalyan ve Rus medyası, birlikte hareket etmiştir. Almanya nın Bild gazetesi dışında Mısır da ordu darbe yaptı diye yazabilen olmamıştır. New York Times (ABD), Guardian (İngiltere), Washington Post (ABD), Le Monde (Fransa) darbenin baş şakşakçılığını yapmıştır (8) Mısırdaki askeri cuntanın ve kurulan teknokratlar hükümetinin ekonomik sıkıntı çekmemesi için hem Batı dünyası hem de BAE ve Suudi Arabistan, kesenin ağzını açmıştır (9). Batının Temel Değerleri Batının Menfaatleridir Batı ben merkezli ve egoisttir. Batı için dünya sadece Batı dır. Batı dışı ülkelerde Batı ile işbirliği yapanlar, ancak uşak olarak kabul edilmektedir. Yeri ve zamanı geldiğinde fırlatılıp atılacak olanlardır. Son yüzyıllık tarihe bakarsanız, Batı işbirlikçilerinin başına neler geldiğini kolaylıkla görebilirsiniz. Saddam, Mübarek, Bin Ali ve benzerlerine ne olduğunu düşünün!

Batının kutsalı yoktur. Batı ürettiği tüm değerleri, kendi halkları için kutsal kabul eder. Geri kalan insanları, ikinci sınıf insan olarak gördüğü için onları bundan muaf tutar. İnsan Hakları, Demokrasi, Serbest piyasa, Hukukun üstünlüğü, Fikir ve düşünce hürriyeti, Din ve Vicdan hürriyeti gibi kavramlar, sadece Batılı halklar için vardır ve geçerlidir. Bununla beraber, bu kavramlar, putlaştırılıp Batı dışı toplumları dövmek için birer silah olarak kullanılmaktadır. Geçmişte, Menderes i, Demirel i, Özal ı, Erbakan ı, diktatör ilan edip askeri darbelere destek vermelerinin sebebi bu mantıktır. Bugün de Erdoğan ı diktatör ilan etmelerinin sebebi aynıdır. Yukarıdaki alıntılara yer vermemizin sebebi bu mantığın kavranması, görülmesi ve daha iyi anlaşılması içindir. Bu ülkenin ve bu ümmetin birlik ve beraberliğini isteyen herkes bu gerçeği, tehlikenin büyüklüğünü görmelidir. Duygusal davranmamalıdır, dilini ve üslubunu buna göre ayarlamalıdır.

İlahi Sünnet

Batı kültür ve medeniyeti, şirk merkezli değerler/ tağuti değerler/seküler değerler  üzerine inşa edilmiş bir kültür ve medeniyetidir. Bu açıdan İslam kültür ve medeniyeti mensupları ile Batı kültür ve medeniyeti mensupları arasında gerçek anlamda dostluk (Veli Kapsamında) (5 Maide 51) ve kardeşlik ve de sırdaşlık (3 Alı İmran 118) mümkün değildir. Kur an, değişik ayetlerde Müşriklerin tutumlarını, davranışlarını, anlayışlarını, dostluklarını, müttefikliklerini açıklamaktadır. Tevbe süresinin ilk 20 ayetinde müşriklerle yapılan anlaşmalara ne oranda sadık kalacakları ve yeminlerini tutacakları anlatılmakta, onları kardeş olarak kabul edebilmenin şartları ortaya konulmaktadır. 1. ayette Müslümanlarla antlaşma imzalayan Müşriklere Allah tan ve Resulü nden kesin bir uyarı yapılmakta; 3. ayette ise Allah ve Resulü nün müşriklerden uzak olduğu insanlara duyurulmaktadır. Sonraki ayetlerde anlaşma yapanlarla yapmayanlara karşı takınılacak tavırlar belirlenmekte ve anlaşma yapılanlara karşı daha uyanık ve daha dikkatli olunması Müslümanlardan istenmektedir. Çünkü onlar, her fırsatta anlaşmalarını bozan ve her türlü kötülüğü yapmaya kalkan, ahitlerine ve yeminlerine bağlı olmayan bir toplulukturlar: Nasıl olabilir ki!... Eğer size karşı galip gelirlerse, size karşı ne akrabalık bağlarını , ne de sözleşme hükümlerini gözetip-tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fıska sapanlardır. Onlar (hiç) bir mü mine karşı ne akrabalık bağlarını , ne de sözleşme hükümlerini gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır.

Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (9 Tevbe 8-11) Değer eksenli bir kardeşlik, dostluk oluşmayan toplumlar arasındaki yemin ve anlaşmalar bir çıkar ilişkisinden öteye geçmemekte, en küçük bir fırsatta ahitlerini bozup kötülük etmek istemektedirler. Taksim ve Mısır da tecelli eden bu ilahi hakikattir. İnsan Hakları, Demokrasi, Serbest piyasa, Hukukun üstünlüğü, Fikir ve düşünce hürriyeti, Din ve Vicdan hürriyeti gibi kavramlar, Batının menfaatine yaradığı zaman bir anlam ifade etmekte aksi takdirde bir anlam taşımamaktadırlar. Taksim ve Mısır da olan da budur. İslam dünyasının içine düştüğü sıkıntıları aşmanın yolu, bir ve bütün olmaktır (3 Ali İmran 103, 8 Enfal 72-75). Bu sıkıntıları aşmanın yolu Yalnızca Allah tan korkarak ve Kur an a sarılarak müşriklere karşı şuurlu bir mücadele vermektir. Bu sıkıntıları aşmanın yolu, koltuk için birbirinin boğazını sıkma fırsatı aramak ve bunun için batının işbirlikçisi olmak değildir. Bu sıkıntıları aşmanın yolu, Allah ın emrettiği şekilde kardeşler olarak Hakk da bütünleşip şerre karşı topyekun ve sınırsız bir mücadele etmektir.

Sonuç: Yorumsuz: Tükürün

Ey, bu toprakta birer na ş-ı perîşân bırakıp,

Yükselen, mevkib-i ervah! Sakın arza bakıp;

Sanmayın: Çevk-ı şehâdetle coşan bir kan var...

Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var!

Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza!

Tükürün: Belki biraz duygu gelir arımıza!

Tükürün cebhe-i lakaydına Şark ın, tükürün!

Kuşkulansın, görelim, gayreti halkın, tükürün!

Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!

Tükürün onlara alkış dağıtan kahbelere!

Tükürün Ehl-i Salib in o hayâsız yüzüne!

Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!

Medeniyyet denilen maskara mahlûku görün:

Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!

Hele i lanı zamanında şu mel un harbin,

«Bize efkâr-ı umûmiyyesi lâzım Garb ın;

O da Allah ı bırakmakla olur» herzesini,

Halka îman gibi telkin ile, dînin sesini

Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün!...

Mehmet Akif Ersoy, 30 Ocak 1913.

Kaynaklar

1- 05.07.2013 Tarihli Gazeteler

2- Bugün 06.07.2013

3- Zaman 06.07.2013

4- Star 09.07.2013

5- Zaman 06.07.2013

6- Star 09.07.2013, Yeni Şafak 09.07.2013

7- Press Medya 09.07.2013 Zaman 09.07.2013

8- Fikret Bila Milliyet 06.07.2013

9-Dünya Bülteni 09.07.2013

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...