23 Mayıs 2013 Perşembe

Reyhanlı psikolojik harekâtı - 1

 (Milli Gazete)

Ortadoğu denklemi, basit olmayan, karmaşık bir denklemdir. Kimin elinin kimin cebinde olduğunu anlamak, o kadar kolay değildir. Hem zaman hem de mekân boyutu itibarıyla derinlemesine, uzun vadeli bir çalışma ve analiz yapılmadığı takdirde; sadece o andaki görüntüyle yetinildiğinde, istenen sonuçları elde etmek, aslı failleri, güçleri bulmak genelde mümkün değildir. Reyhanlı gibi her operasyonun öncesi ve sonrasında, eylemleri planlayanlar, gerek ulusal gerekse uluslararası bağlantılarını, işbirlikçilerini, uyuyan mekanizmalarını, hücrelerini harekete geçirerek korkunç bir psikolojik harekât yürütmekte ve kamuoyunu belli bir istikamette hem şartlandırmakta hem de kamplaştırmaktadır. Medya ve özellikle sosyal medya, çok mahirane bir şekilde kullanılmaktadır. İşin en tehlikeli yanı, başlangıçta yürütülen psikolojik harekât, o anda ülkeyi yönetenlerin menfaatlerine yarar bir şekilde şekillendirilmekte ve tuzak kurulmaktadır. Eğer yöneticiler, bu gerçeği görerek karşı bir psikolojik harekât geliştirmezler, kamuoyunu gerektiği gibi aydınlatamazlarsa, uzun vadede hem yönetim hem de ülke ağır bedel ödemektedir.

Bizim neslin yaşadığı olaylar, daha sakin, mantıklı, tutarlı ve uzun vadeli düşünmemizi ve psikolojik harekâtın ağına takılmadan, onun işine gelecek bir dil kullanmamayı bize öğretmiştir. 1960 lı yıllardan bugüne gelinceye kadar yaşanan ve Komünist/Milliyetçi/İslamcı/Kürtçü örgütlere mal edilen bir çok olayın arkasında ki güçlerin ya uluslararası istihbaratlar ya da Türkiye nin derin güçleri olduğunu görüp yaşadık. O nedenle yazılıp çizilen ve söylenenlere daha temkinli yaklaşmak mecburiyetindeyiz. Suriye meselesi, son derece karmaşık uluslararası boyutlu bir sorundur. Geçmişte Suriye ile ilgili yazdığımız birçok yazıda bunu ortaya koymaya çalıştık. Burada, Suriye denklemi kapsamında Reyhanlı psikolojik harekâtı ele alınıp incelenecektir.

Suriye Denklemi

Arap baharı diye isimlendirilen süreci, tek başına, o ülkelerin yalnızca iç dinamiklerine bağlayarak izah etmek mümkün değildir. Her bir ülkeye etki eden dinamikler, farklılık göstermekle beraber; ortak paydaları oldukça fazladır. Suriye de vuku bulan olaylar da, tek başına, yalnızca Suriye nin iç dinamiklerinin sonucu değildir ve de meydana gelmemiştir.

Suriye deki olaylar, 1- İç dinamikler, 2- Bölgesel dinamikler ve 3- Küresel dinamikler olmak üzere 3 ana eksene bağlı olarak gelişmekte ve şekillenmektedir. Bu üç eksenin ortak payda oluşturması durumunda da, Suriye olayları, bir şekilde, olumlu ya da olumsuz bir denge durumuna kavuşacaktır. Suriye nin geleceği ile ilgili muhtemel gelişmeleri, aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:

1- Beşir Esad Yönetiminin hâkim olduğu bütün bir Suriye

2- İç Savaşın uzun yıllar devam ettiği bir Suriye

3- Sistemin tüm güçlerinin hâkim olduğu ve fakat Müslümanların yönettiği bütün bir Suriye, Mısır Modeli, Tunus Modeli, 1950 Türkiye Modeli.

4- Sistemin değiştirilip Müslümanların tamamen hâkim olduğu, Anti Siyonist, Anti Kapitalist, anti Emperyalist Müslüman bütün bir Suriye

5- Batı yanlılarının hâkim olduğu, Batı İşbirlikçisi bütün bir Suriye

6- Üçe bölünmüş (Sünni Devleti, Nusayri Devleti, Kürt Devleti) bir Suriye

7- Dörde bölünmüş (Sünni Devleti, Nusayri Devleti, Kürt Devleti, Hıristiyan Devleti) bir Suriye

Reyhanlı olaylarını açıklığa kavuşturabilmek için bu alternatifleri, Suriye de çatışan iç, bölgesel ve küresel dinamikler açısından ele alıp incelemek gerekmektedir.

Suriye ve Küresel Dinamikler

Soğuk Savaş sonrası dönemde, 21. Asrın başlangıcında dünya hâkimiyet mücadelesinde, ana hatları ile 6 ağırlık merkezinin var olduğunu söyleyebiliriz:

ABD-AB-İngiltere-İsrail

Siyonizm

Küresel Sermaye

Vatikan

İslam

Çin Rusya - Iran

Bu ağırlık merkezleri arasındaki hâkimiyet mücadelesi, zamana ve zemine bağlı olarak şekil almakta, aynı ittifak içerisinde olanlarla karşı ittifak içerisinde olanlar yer değiştirebilmektedir. Ayrıca her türlü blok ve ittifakın kendi iç tezatları bulunmaktadır. ABD de Neocon - Siyonist ittifakı ile WASP çılar arasında ciddi bir kavga vardır. Bu kavga dünyanın her tarafına yansımaktadır. Suriye bağlamında ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya nın menfaatleri çatışmakta olduğundan aynı eksen içerisinde olmalarına rağmen farklı politikalar izlemektedirler. Bu Suriye denklemini, daha da karmaşık hale getirmektedir. Bugün dünya, ABD-AB-Siyonizm-Küresel Sermaye ile Rusya-Iran-Çin eksenli yeni bir kutuplaşmaya doğru sürüklenmektedir. Bu iki eksen, Suriye üzerinden birbiri ile mücadele etmekte, kavgayı kendi coğrafi sınırlarının uzağında, güvenlik alanının en dış kuşağında göğüslemeye çalışmaktadır. Bugün Suriye kapsamında karşı karşıya gelen ve çatışan projeleri, aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP; ABD-İsrail İngiltere-Küresel Sermaye)

Büyük İsrail Projesi (BİP; İsrail-Siyonizm, ABD destekli)

2. Sevr Projesi (AB)

Etnik-Mezhepsel Fay Hatları oluşturma Projesi - Kaos Projesi (ABD/AB/Rusya/Çin (Siyonizm))

Yeni Osmanlı Projesi - Bölgesel Güç Olma Projesi (Türkiye)

Şia Savunma Hattı Projesi (Iran-Irak-Lübnan)

Sıcak Denizlere İnme - Eski Müttefikleri Kazanma Projesi (Rusya)

Düşmanla/Rakiple Güvenlik Alanının Dışında Hesaplaşma Projesi (ABD/Çin/Rusya)

Şia Eksenini Parçalama, Yayılmasını Engelleme Projesi (Suud/Katar/Türkiye/Mısır)

Büyük Ortadoğu nun Hıristiyanlaştırılması ( Dinler Arası Diyalog ) Projesi (Vatikan)

NATO nun Evrenselleşmesi Ve İslam Coğrafyasına Yerleşmesi Projesi

Serbest Piyasa - Özelleştirme projesi (ABD-Siyonizm-Küresel Sermaye-AB)

Suriye İç Dinamikleri

Suriye kurulduğu günden bugüne diktatörlerin egemen olduğu bir ülkedir. Son kırk yılında ise Baas diktatörlüğü hâkimdir. Her üç kişiden birinin istihbaratçı olduğu bir polis devletidir . Suriye nin nüfusu 22 milyon olup dini, mezhebi ve etnik olarak aşağıdaki dağılıma sahiptir:

Suriye Nüfusunun Dini Ve Mezhepsel Dağılımı:

Dürzî:             %3

Hıristiyan:       %10

Şii/Nusayri:     %12

Sünni :            %74

Diğer:              %1

Suriye Nüfusunun Etnik Dağılımı

Çerkez:            %1

Ermeni            %2

Türkmen,        %4

Kürt,               %9

Arap                %78

Diğer               %6

Suriye, mezhepsel olarak azınlık olan bir zümre tarafından yönetilmektedir. Ülkenin zenginlikleri yönetici kadronun aile efradı arasında paylaşılmış durumdadır. Sınıfsal bir ayırım söz konusudur. Hukuksuzluk, adaletsizlik, yoksulluk ve işsizlik hâkimdir. Suriye nin iç dinamikleri, etnik, mezhebi, dini ve sınıfsal olarak çatışma ve ayrışma eğilimlidir. Bölgesel ve Küresel dinamikler, Suriye nin bu içyapısını önemli bir parametre olarak göz önüne alan bir politika ve strateji uygulamaktadırlar. Bugün yaşanan iç savaş, iç göçü hızlandırmakta, dini, mezhebi ve etnik ayrışma eksenli gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Bugün için iç ve dış dinamikler, Suriye deki iç savaşı, buna zorlamakta hatta o istikamette şekillendirmektedir. Esad yönetimi, şimdiden etnik ve mezhepsel olarak iç göçü hızlandırıcı operasyonlar yapmaktadır. Banyas katliamına bu açıdan bakmakta fayda vardır. Arap Nusayrilerinin yoğun olarak yaşadığı Lazkiye, Tartus vilayetleri ile Humus ve Hama vilayetlerinin batı kanadını içeren bölgenin, hem Sünnilerden hem de Kürt unsurlardan arındırılması, gelecekte burada bir Nusayri devleti kurabilmek için gereklidir. 

Banyas, Tartus vilayeti içinde Sünni Arapların yaşadığı bir il olarak söz konusu planın hayata geçirilişi önünde engel teşkil etmektedir. Banyas katliamı ile Sünni halk korkutularak göçe zorlanmakta, güvenli ve homojen bir Nusayri bölge oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu nun Banyas katliamı ile ilgili; rejim ülkenin tümünü kontrol altına almak mümkün değilse belli bir bölgeyi etnik temizliğe tabi tutup o bölgede etkin olma stratejisine geçmiştir. tarzındaki değerlendirmesi, bu stratejinin uygulamaya sokulduğu anlamına gelmektedir. Bununla beraber görülmesi gereken bir başka gerçek de, bu şekilde bir iç ayrışmayı hem bölgesel hem de küresel aktörlerin istediğidir. ABD-AB-İngiltere-İsrail İttifakının Irak ta uygulayıp test ettikleri Irak ı bölme projesini, bugün Suriye de uygulamaya çalışmaktadır. Bunun için şartlar olgunlaştırılmaktadır. Libya için acelesi olanların Suriye de kıllarını kıpırdatmamasının sebeplerinden biri de budur. Suriye nin iç dinamiklerinin ortaya çıkardığı bu tablo, Suriye nin geleceğine ilişkin yukarıdaki 7 farklı alternatiften hangisinin vuku bulacağını, dış dinamiklerin arasındaki mücadele tayın edecektir. Bu noktadan bakıldığında Reyhanlı Operasyonu nedir

Reyhanlı Operasyonu

11.05.2013 de, Reyhanlı da art arda meydana gelen patlamalarla, onlarca insan ölmüş, çok ciddi maddi hasar meydana gelmiş, manevi tahribat ise çok daha yüksek olmuştur. Telefon düzenekli ve zaman ayarlı füze başlıklarında kullanılan RDX le güçlendirilmiş 100-250 kilo TNT ihtiva eden bombalar ile 2 veya 3 aracın kullanıldığı belirtilmiştir. Reyhanlı olayını, sadece ölü sayısı, maddi ve manevi hasar boyutu ile değerlendirirsek, hem ana aktörleri bulma, hem de kısa ve uzun vadeli gerçek niyetlerini anlama konusunda yanılgıya düşer, yanlış sularda yüzmeye devam ederiz. Bunun için olayın öncesinde ve sonrasında meydana gelen daha başka olaylara, iç, bölgesel ve küresel değişikliklere bakmak gerekmektedir. Bu olaydan bir hafta önce Reyhanlı da gece yarısı Suriyelilerin Türk bayrağı yaktığına dair bir söylenti çıkarılmıştır. Bu şayiayı kimin çıkardığı belli değildir. Ancak bu şayiadan sonra, ellerine Türk bayrağı alarak sokağa çıkan, kim oldukları konusunda hiçbir bilgi verilmeyen, bir grup insan, slogan atarak Suriyelilere saldırmıştır. Patlamalardan sonra da, kim oldukları ve kim tarafından tahrik edilip sokağa sürüklendikleri bilinmeyen bir grup genç, Suriyelilere saldırmıştır. 

Ayrıca Suriye deki Banyas katliamı ile ilgili bir isim, Mihraç Ural, ve bir örgüt DHKP-C Acilciler ismi, bir hafta öncesinden İngiliz Times gazetesi tarafından gündeme sokulmuş, Türkiye de Kamuoyunun şuur altına yerleştirilmiştir. Reyhanlı daki patlamaların ardından, aynı isim ve örgüt, eylemi icra edenler olarak merkeze yerleştirilerek büyük bir Psikolojik harekât başlatılmıştır. Bir hafta öncesinde, kamuoyuna taktım edilip hakkında her türlü bilgi verilen bir şahsın ve örgütün, bu eylemi nasıl bu kadar kolay icra ettiği ve yakalanmadığı/yakalanamadığı üzerinde, tartışma yapılmamaktadır. Ayrıca olayın hemen ardından, faillerinin nasıl bu kadar hızlı bir şekilde tespit edilebildiği de ayrı bir soru olarak üzerinde durulması gerekmektedir. Olay oluncaya kadar hiç bir şey bilinmiyor ve fakat olayın hemen ardından her türlü bilgiye ve ayrıntıya sahip olunabiliyor. Bir şahıs, bir örgüt ve iki ülke, olayın failleri olarak hemen suçlu ilan ediliyor. Aksini söyleyen ya da söylemek isteyen, farklı alternatifleri de düşünmek gerekir diyen herkes, mezhepçi , Suriye/Iran ajanı , işbirlikçi , uşak , katıl ve cani olarak taktım edilip susturulmaya çalışılıyor. Bir kesim, bu kampanyayı yürütürken; diğer bir kesim de, bunun tersi olan karşı bir kampanya yürütmektedir. 

Böylece Türkiye de eski bir fay hattı (Alevi Sünni Fay hattı) enerji ile yüklenip harekete geçirilmeye, hazır hale getirilmeye çalışılmaktadır. Her iki kesim de bilerek ya da bilmeyerek aynı amaca hizmet etmektedir. Bakışları, duruşları ve anlayışları birbirine zıt, bu iki ana ekseni, aynı amaca ve aynı hedefe hizmet ettirecek psikolojik harekât becerisine sahip bir güç var mıdır Varsa kimdir Suriye ile ilişkili olan aşağıdaki olaylarda da benzer psikolojik harekâtın yürütüldüğünü hatırlamakta fayda vardır:

RF-4 Uçağının Düşürülmesi

Reyhanlı ya bağlı Cilvegözü Sınır Kapısı nda, 11 Şubat 2013 deki patlama, Ceylanpınar Sınır Kapısı ve oradaki çadır kentlerde yaşanan kargaşa Akçakale de polisin öldürülmesi, askerlerin yaralanması. Şu an Reyhanlı üzerinden karşı karşıya gelen tarafların yukarıdaki olayların sonuçları üzerinde düşünmesi  ve gereğini yapması tarihi bir sorumluluktur. ABD-Rusya Hattı: Suriye İçin İkinci Cenevre Konferansı Reyhanlı olayının Küresel eksende meydana gelen değişikliklerle bir ilgisi olabilir mi Suriye bağlamında mücadele eden eksenler arasında bir yakınlaşma mı yoksa derinleşen bir zıtlaşma mı vardır Bu soruların cevabı, Reyhanlı operasyonu ile ilgili bize birkatkı sağlayabilir. ABD nin Güney Kore ile ortak yapacağı askeri tatbikat, Kuzey Kore nin Nükleer tehdidi karşısında iptal edilmek zorunda kalınmıştır. Bu, ABD açısından çok onur kırıcı bir olaydır. Çin ve Kuzey Kore ile ABD ittifakı arasında gerilim gittikçe artmaktadır. ABD, Ortadoğu da rahata erip bütün dikkatini ve gücünü Çin e, Asya Pasifiğe vermek istemektedir. 

Tunus - Mısır Suriye Ekseninde Müslüman Kardeşlerin güçlenmesi, ABD ittifakının işine gelmemektedir. O nedenle de, Suriye deki muhalefet/Kıyam Hareketine tam bir destek vermemekte, sınırlı oranda askeri yardım yapılmasına izin vermektedir. ABD, Rusya İran-Çin ittifakını Suriye de çözmek istemekte, bu nedenle de Rusya nın tekliflerine, sıcak bakmaktadır. Uzun vadede bunun ABD ittifakının işine gelebileceğini düşünmektedir. Haziran 2012 de gerçekleşen Cenevre Konferansı nda Suriye iç savaşının nasıl sona erdirileceği ve geçiş hükümetinin nasıl kurulacağı ile ilgili bir muğlaklık olmasına karşılık ABD, Rusya nın tekliflerine sıcak bakmaktadır. Rusya, bu konferansta Esadlı bir Çözüm de uzlaşıldığını savunmaktadır. Birkaç ay öncesinde de Rusya Dışişleri Bakanı  Sergey Lavrov ile ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Suriye yönetimi ve muhalefetin dâhil olacağı ve Cenevre Mutabakatı nın devamı niteliğindeki   2. Cenevre toplantısı yapılması konusunda anlaşmışlardır. (1)  Muhaliflerin karşı çıktığı bu konferansı, Suriye, İran ve Arap Birliği desteklemektedir . Türkiye de, Esad lı bir yönetime karşı çıkmaktadır (2).

Eğer ABD ve Rusya, Suriye de Esad lı bir geçiş dönemi yönetiminde anlaşmışlarsa, geriye buna karşı çıkan Türkiye ile Suriye muhalefetinin ikna edilmesi kalmaktadır. Ya da ABD ve Rusya nın yanlış yolda olduklarına ikna edilmeleri gerekmektedir. Rusya Parlamentosu (Duma) Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkanı Aleksey Pushkov, Her olayda olduğu gibi Türkiye deki saldırılarda da yine Suriye yi suçluyorlar. Bazı kesimler barışçıl konferansı engellemek ve silahlı müdahalenin önünü açmak istiyor ifadelerini kullanması bu açıdan dikkat çekicidir (3). Diğer taraftan ABD de, Türkiye ikna edilebilirse, Türkiye üzerinden Suriye muhalefetinin ikna edilebileceğini düşünmektedir. Dolayısıyla Reyhanlı Operasyonu, tarafların birbirini ikna etme operasyonu olabilir. Ama kim, kimi ikna etmek istemektedir

Kaynaklar

1-CNN TÜRK 12.05.2013

2-MİLLİYET 13.05.2013

3- Radikal 13.05.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...