1 Eylül 2024 Pazar

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİNCİ KÜRESEL BİYOLOJİK SAVAŞ HAZIRLIKLARI

(Umran Dergisi)

 

“Eğer hak, onların hevalarına (istek ve tutkularına) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız gökler, yer ve bunların içinde olan herkes ve her şey bozulmaya uğrardı...”

                                                                                                      (23/Mü’minûn 71)

 

2020 yılında küresel hâkimiyet kurmak isteyen Siyonist mekanizma ve onun işbirlikçileri, hem korona virüs salgınını hem de salgın üzerinden bir küresel psikolojik savaş başlatmışlardı. Adı konmamış küresel bir kaos ve olağanüstü bir hâl ilan edilmişti. Henry Kissinger’ın başını çektiği bir ekip korona salgınına karşı verilecek mücadelenin merkezi bir yönetim tarafından tüm dünyada verilmesini istemiştir. Kissinger’ın ifadesi ile 2009 yılında yöresel düzlemde başlattıkları Üçüncü Dünya Savaşı, yeni bir virüs salgını adı altında yeni bir biyolojik savaşla daha ileri bir aşamaya taşınmak istenmektedir.

2020’deki korona salgını, “Dünya Nüfusunun Azaltılması Projesi”, “Sanayi 4.0”, “Küresel Hâkimiyet Projesi”, “Tek Dünya Hükûmeti”, “Tek Dünya Devleti”, “Tek Din”, “Tek Para/Tek Banka”, “Tek Hukuk”, “İki Sınıf” ve “Küresel Dijital Dünya Düzeni” projelerinin hayata geçirilebilmesi için nasıl bir stratejik aşama idiyse bugün başlatılmak istenen X salgını/Mpox salgını önceki sürecin daha ileri bir aşaması olabilir. Korona vakasında, biyolojik savaş, psikolojik savaş, sosyolojik savaş ve ekonomik savaş birlikte yürütülmüştü. Bugün de benzer bir durum inşa edilmeye çalışılmaktadır.[1]

Biyolojik Savaş

21. asır öncesinde savaşın evrensel kümesinin adı klasik sıcak savaş iken, 21. asırda savaşın evrensel kümesinin adı sosyolojik savaş olmuş ve melez savaş teorisinin merkezine yerleşmiştir. Diğer savaş türleri, sosyolojik savaşı kazanabilmek için kullanılmaktadır.[2] Bu sebeple bugün küresel düzlemde yürütülen biyolojik ve psikolojik savaş sosyolojik savaş amaçlıdır. Biyolojik savaş kapsamının, özellikle de bu süreçte konuşulup yazılanların daha iyi anlaşılabilmesi için bazı temel kavramların tanımlarını vermekte fayda vardır. Yol boyu kullanılacak temel kavramlarla ilgili özet tanımlamalar aşağıda verilmektedir:

Biyolojik ajan: İnsanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde hastalık oluşturan veya ölümlere yol açan bakteriler, toksinler, virüsler, infeksiyöz nükleik asitler ve prionlar gibi kendisi kopyalatılan mikroorganizmalara biyolojik ajan denir.

Biyolojik silah: Biyolojik ajanların bulaşıcılık ve hastalık yapma yeteneklerine bağlı olarak seçilmeleri ve genetik olarak çeşitli etkenlere karşı güçlendirilmeleri sonucu etkilerinin arttırılarak kullanılmalarına biyolojik silah denilmektedir.

Biyolojik saldırı: Genel bir kavram olarak sosyal, ekonomik, siyasi, psikolojik savaş üstünlüğü sağlamak, baskı ve yıkıma yol açmak amacıyla, mikroorganizmaların veya onlara ait toksin maddelerin insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde kasıtlı kullanımını ifade etmektedir.

Biyolojik savaş: Diğer canlılar üzerinde zararlı etkiler meydana getirmek, hastalığa/ölüme sebebiyet vermek amacıyla biyolojik ajanların kullanılması şeklinde tanımlanmaktadır.

Biyoterörizm: Terör örgütlerinin sivil halkı hedef alan saldırıları için kullanılan bir kavramdır.[3]

Biyoterörde, biyolojik saldırıda, biyolojik savaşta amaç, hedef toplumda sadece geniş kitleleri hastalandırmak/sakat bırakmak/öldürmek, tarım alanlarını, doğal çevrelerini, bitki örtüsünü tahrip etmek değildir. Aynı zamanda hedef toplumda korkunun yayılmasını sağlamak, insanların birbirine güvenini yıkmak, insanları yalnızlaştırmak, içine kapatmak, bireyselleştirmek, psikolojik olarak da bunalıma sürüklemek, halkın yönetimlere olan güvenini yıkmak, ekonomik çöküntü meydana getirmektir.

Biyolojik savaş bir taraftan halkı, diğer taraftan da yönetimleri hedef almaktadır. Yönetimlerin iradelerini çözmek, onları paniğe sevk ederek daha büyük hata yapmalarına sebep olmak, biyolojik saldırıyı gerçekleştirenlerin isteklerini yapmaya hazır hâle getirmek veya tamamen teslim almak, biyolojik savaşın amaçları kapsamındadır. Korona salgını ile dün, X salgını ile bugün dünyada inşa edilen ya da edilmeye çalışılan psikoloji de budur. Silah olarak kullanılabilen biyolojik ajanlar, genel olarak, bakteriler, virüsler, riketsialar, klamidyalar, mantarlar ve toksinlerdir (kimyasallar).[4]

Salgınların coğrafi yayılımına ilişkin kullanılan iki temel kavram, epidemi ve pandemi kavramlarıdır. Epidemi: Aynı anda, belirli bir bölgede çok sayıda insanda, belirli bir hastalığın ortaya çıkması’ demektir. Pandemi: Bir hastalığın birden fazla kıtada ya da neredeyse dünyanın tümünde görülmesi, insan, hayvan veya bitkilerin hemen hemen hepsinde bulunması anlamına gelir.[5]

Şer İttifakı’nın Yeni Bir Pandemi İnşa Etme Stratejisi: Maymun Çiçeği (Mpox) Virüsü/X Hastalığı

Mpox (Monkeypox) virüsü, “orthopoxvirus genus” diye sınıflandırılan virüs ailesine mensuptur. İlk önce 1950’lerde Orta Afrika’da ortaya çıkmıştır. 1958 yılında da Danimarka’daki ‘deney maymunlarında’ varlığı tespit edilmiştir. 1970’te, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, dokuz aylık bir çocukta görülmüştür. Maymunda görüldüğü için virüsün adına, “maymun çiçeği” virüsü denmiştir.[6] 1970 yılında ilk insan vakası ortaya çıkmış olmasına rağmen dünya bu virüsle ilk kez 2022’deki salgını ile tanışmış ve ismini duymuştur. Maymun çiçeği virüsünün ana merkezi, Orta ve Batı Afrika’nın tropikal yağmur ormanlarıdır. Genellikle “hayvanlardan insanlara bulaşan” (zoonotik), “insanları ve hayvanları etkileyen ölümcül bir virüs türüdür.”[7]

Mpox Virüsünün Türleri

Maymun çiçeği (Mpox) bir DNA virüs olduğu için korona ya da grip virüsü kadar hızlı mutasyona uğramamaktadır. Mpox, çiçek virüsünün yakın akrabası kabul edilmektedir. Virüsün, Batı Afrika ve Orta Afrika olmak üzere iki ana türü vardır: Klad I (clade), Klad II (clade). “Bir klad, genetik ve klinik olarak farklı bir virüs grubu” demektir. Orta Afrika’da Klad I, Batı Afrika’da ‘Klad II virüsü mevcuttur. ‘Klad I (Clade) ise Orta Afrika’da bulunan ‘endemik’ bir türdür. Bu salgın döneminde Kongo’da etkin olan Klad I türüdür. Klad I’in “ciddi hastalıklara ve ölümlere neden olduğu” kanaati hâkimdir. Bunun mutasyona uğramış daha tehlikeli olan yeni şekli “Klad I b”dir. Klad II, Mpox (Monkeypox) virüsünün daha hafif bir türü olup 2022 yılındaki küresel salgına neden olmuştur. Mpox virüsü, Afrika kıtası dışında ilk kez İsveç’te görülmüştür. İsveç Halk Sağlığı Kurumu yöneticilerine göre bir kişi, “Mpox Clade I salgınının yaşandığı Afrika bölgesinde bulunduğu sırada” “Mpox Clade I” virüsüne yakalanmış, oradan da virüsü İsveç’e taşımıştır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 1 Ocak-22 Haziran 2022 tarihleri arasında 50 ülkede toplam 3413 vaka kaydedilmiştir.

Mpox Virüsüne Yakalanmanın Belirtileri

DSÖ’nün ve alanın uzmanlarının yaptığı açıklamalara göre Mpox virüsüne yakalananlarda ortaya çıkan görünür belirtiler şöyle özetlenebilir:

Çiçek hastalığına benzer bir hastalığa neden olmaktadır. Enfeksiyon başlangıçta sıradan bir solunum yolu hastalığına benzemektedir. Daha sonra ciltte, yüzde, ellerde, ayaklarda, ağızda, cinsel organlarda, bazen de tüm vücutta kabartılı, kaşıntılı ve ağrılı aşırı bir döküntüye dönüşmektedir.

Döküntü sonunda iyileşmeden önce kabarcıklar, kabuklar oluşturmakta ve deride iz bırakabilmektedir. Kabarcıklar büyük, beyaz veya sarı, içi irin dolu küçük, kabarık şişliklerdir. Ateş, baş ağrısı, lenf bezlerinde, her iki kolun altında, boynun yanları ve arkasında şişme olmakta, kas ağrısı ve yorgunluk ortaya çıkmaktadır.

Genel olarak enfeksiyon 14-28 gün/iki ile dört hafta; “virüse maruz kaldıktan sonra semptomların gelişmesi ise 3 ila 21 gün sürebilmektedir. Ancak Mpox virüsü taşıyan bir kişi, semptomlar ortaya çıkmadan, 1 ila 4 gün önce hastalığı başkalarına bulaştırabilmektedir.[8]

Mpox Virüsünün Bulaşması Şekli: Yakın Temas, Fuhuş ve Eşcinsel İlişki

Uzmanların açıklamalarına göre Mpox virüsü, canlıların vücuduna deri çatlaklarından/açık yaralardan, solunum yolu veya “mukoza zarları” (gözler, burun ve ağız dâhil) yoluyla girmekte; insanlara, enfekte bir hayvan veya kişi üzerinden aşağıda ifade edilen yollarla bulaşmaktadır:

Virüsün hayvandan insana bulaşması, hayvandaki (özellikle, maymun, sıçan ve sincap) ısırık, çizik, yara, hayvanın kanı ve vücut sıvısı ile doğrudan temas etmekle.

Virüsün bulaştığı bir kişinin deri lezyonları (cilt teması), göz, burun, ağız yoluyla; vücut sıvıları veya solunum damlacıkları ile doğrudan temas etmek: Yakınında konuşmak, nefes almak, uzun süreli yüz yüze temas.

Virüsün bulaştığı kişiyle her türlü cinsel ilişki, özellikle eşcinsel ilişki, tespit edilen vakaların çoğu biseksüel veya eşcinsel erkekler.

“Nadir bir bulaşma şekli olmasına rağmen”, virüsün bulaştığı çarşaf, nevresim, giysiler ve havlular gibi kontamine olmuş nesnelere dokunmak.[9]

Virüsün yayılması konusunda çok dikkat çeken nokta, bazı ülke yöneticilerinin, konunun uzmanlarının, DSÖ ve BM yetkililerinin Mpox virüs salgını ile ilgili açıklamalarında, virüsün ana yayılma kaynağının fuhuş ve eşcinsel ilişkiler olduğunu çok açık söylemeleridir. Vakaların yüzde 96’sının görüldüğü Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki salgının cinsel temastan kaynaklandığı ve “2022’deki salgının da”, ağırlıklı olarak cinsel temas/eşcinsel ilişkiler yoluyla yayıldığı tespit edilmiştir:Mpox, enfekte olmuş biriyle öpüşme, dokunma, oral ve penetratif vajinal veya anal seks dâhil olmak üzere her türlü yakın temas yoluyla yayılabilir. Birden fazla veya başka birileriyle cinsel ilişkiye giren kişiler en fazla risk altındadır.”Vakaların çoğu, cinsel olarak aktif olan kişilerde ve erkeklerle cinsel ilişkiye giren erkeklerde görülüyor. Birden fazla cinsel ilişki partneri olan veya yeni cinsel partneri olan kişiler de risk altında olabilir…”  “Mpox riski, cinsel olarak aktif olan kişilerle veya eşcinsel, biseksüel ve erkeklerle cinsel ilişkiye giren diğer erkeklerle sınırlı değildir. 2022/2023 yıllarındaki çok ülkeli salgında bildirilen vakaların çoğu eşcinsel, biseksüel ve erkeklerle cinsel ilişkiye giren diğer erkekler arasında tespit edilmiştir. Virüsün birçok ülkede bu sosyal ortamlarda kişiden kişiye geçtiği göz önüne alındığında, erkeklerle ilişkiye giren eşcinsel, biseksüel ve diğer erkekler, enfekte olan biriyle ilişkiye girmeleri veya başka bir şekilde yakın temas kurmaları hâlinde maruz kalma riski daha yüksek olabilir. Birden fazla veya yeni cinsel partneri olan kişiler şu anda en fazla risk altında olan kişilerdir. Farkındalığı artırmak için eşcinsel, biseksüel ve erkeklerle ilişkiye giren diğer erkeklerden oluşan toplulukların katılımını sağlamak, en fazla risk altında olanları korumak için çok önemlidir. Başka erkeklerle ilişkiye giren bir erkekseniz, riskinizi bilin ve kendinizi ve başkalarını korumak için adımlar atın.”

DSÖ’nün acil durum biriminin eski başkanı David Heymann “Maymun çiçeği virüsünün ilk defa bu kadar yayılması, İspanya ve Belçika’daki iki etkinlikle bağlantılıdır.” BM ise şu açıklamayı yaptı: “Son zamanlardaki vakaların büyük kısmı, gey ve biseksüel erkekler de ortaya çıkmıştır. HIV/AIDS Ortak Programı’na göre (UNAIDS), hastalık yakın fiziksel temasla alakalı bir durum olup herkesi etkileyebilir. Afrikalıları ve LGBTI+bireyleri hedef alan “ırkçı ve homofobik” paylaşımların yapılmaması gerekir.”  “Belçika’da virüsün “fetiş festivali” diye bilinen Darklands isimli etkinlikte yayıldığı belirlenmiş; İspanya’nın Madrid şehrinde ise maymun çiçeği vakalarıyla ilişkilendirilen eşcinsellere özel bir sauna kapatılmıştı.” “Şimdi de cinsel ilişki yayılımını hızlandırıyor gibi duruyor.”

İngiltere’deki Norwich Üniversitesi’nde halk sağlığı araştırmacısı olan Dr. Paul Hunter “Devam eden iki salgınımız var. 2022 salgını, ağırlıklı olarak cinsel temas yoluyla yayılan Klad II b adı verilen bir versiyondan kaynaklanıyordu. En riskli popülasyonun eşcinsel erkekler olduğu kanıtlandı.” dedi.[10] Imperial College London’dan virolog Mike Skinner, Mpox enfeksiyonunu tedavi etmek için kullanılan tecovirimat adlı ilacı üreten SIGA Technologies’in baş tıbbi sorumlusu Dr. Jay Varma da benzer açıklamalar yapmışlardır. İspanya’nın sağlık yetkilileri, “Madrid’de şimdiye kadar 30 kesinleşmiş vaka olduğunu bildirmişlerdir. Kanarya adalarındaki (LBGT) Onur Yürüyüşü ile Madrid’deki saunadan çıktığı belirlenen vakalar arasındaki bağlantının araştırıldığını ifade etmişlerdir. Portekiz, İspanya ve İngiltere yetkilileri, “vakaların çoğunluğunun Afrika’ya seyahat geçmişi olmayan, ‘gay ya da biseksüel’ erkeklerden oluştuğunu açıklamıştır.”[11]

2022 salgınından bu yana Mpox virüsünün, küresel olarak, “çoğunlukla eşcinsel ve biseksüel erkekler”, “hayat kadınları, kamyoncular ve diğer geçici işçiler” arasında yayılması olgusu dikkat çekmektedir.[12]  Dünyanın önde gelen tıp dergilerinden  The Lancet’te yayımlanan bir makaleye göre DSÖ Başkanı Tedros’un ismini verdiği ve çok tehlikeli olduğunu ifade ettiği maymun çiçeği virüsü “İspanya’nın Büyük Kanarya adasındaki bir LGBT etkinliğinden sonra çevreye büyük bir hızla yayılmıştır.” “İlk vakaların çoğu, İspanya’nın Büyük Kanarya adasında düzenlenen uluslararası bir LGBT etkinliğine katılan kişilerde görülmüş ve bu da birkaç Avrupa ülkesindeki bulaşma zincirleriyle bağlantılı olmuştur.”[13]

Şer İttifakı’nın Yeni Bir Pandemi İnşa Etme Stratejisi 

Dünya genelinde “70’ten fazla ülke salgın var raporu” verince, 23 Temmuz 2022’de DSÖ, maymun çiçeği virüsünün yayılmasını, “uluslararası endişe verici halk sağlığı acil durumu” ilan etmiştir. Fakat daha sonra “vakalar azaldı” gerekçesi ile DSÖ, Mayıs 2023’te ilan edilen “acil durum statüsünü” kaldırmıştır. Ağustos 2024’ün başında, “Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Nijerya, Kamerun, Sierra Leone, Kongo Cumhuriyeti ve Liberya dâhil en az 15 Afrika ülkesinde”, bulaşıcı hastalığın ‘hızla yayılması sonucu’, “en az 524 kişinin hayatını kaybettiği tespit edilmiştir. Bunun üzerine DSÖ, Ağustos 2024’te, Mpox virüs salgını için yeniden “sağlık acil durumu” ilan etmiştir. Afrika dışında, “İngiltere, İspanya, İsrail, Fransa, İsviçre, Avusturya, Norveç, Belçika, ABD ve Avustralya da dâhil birçok ülkede en az 90 maymun çiçeği vakası bildirilmiştir.”[14]

DSÖ’nün maymun çiçeği salgını için küresel acil durum ilan etmesi, yeni bir pandemi sürecinin başlatılacağı anlamına da gelebilir. Açıklamalar ve gidişat bunu göstermektedir.  Afrika Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDC) ve DSÖ Afrika Bölge Ofisi Sağlık Acil Durum Ofisi’nin açıklamalarında “küresel salgının” varlığına bilhassa dikkat çekmişlerdir.[15] DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Ağustos 2023’teki bir basın toplantısında yeni virüsün, “maymun çiçeği virüsü” olduğunu, bu konuda kendisine yardımcı olacak bir “inceleme komitesi” oluşturduğunu belirtmiştir: “Şu ana kadar DSÖ’ye 114 ülkeden 90 binden fazla maymun çiçeği virüsü vakası ve bununla bağlantılı 156 ölüm rapor edildi. Ancak bazı ülkelerdeki eksik raporlama nedeniyle gerçek vaka ve ölüm sayısının daha yüksek olduğunu biliyoruz.” “Özellikle Asya’da vaka sayısında son 2 ayda büyük artış oldu.” “Covid-19’da yaptığım gibi ülkelerin uzun vadede maymun çiçeği virüsünü yönetmelerini destekleyecek ve kalıcı öneriler konusunda bana tavsiyede bulunacak bir inceleme komitesi oluşturdum.”[16] 

DSÖ, 2022 yılından itibaren, kademeli bir şekilde, yeni bir küresel virüs salgınının var olduğunu/var olacağını ısrarla gündemde tutmaya çalışmaktadır. Önceleri çok itidalli bir dil kullanan ve olumlu konuşan yöneticiler, son günlerde konuşma tarzlarını değiştirerek, “Mpox virüsünün Orta ve Doğu Afrika’da hızla yayıldığını”, “şimdiye kadar gördükleri en tehlikeli varyant olduğunu” seslendirmeye başlamışlardır; tıpkı korona pandemisi öncesinde olduğu gibi.

Bu söylem değişikliği, DSÖ bünyesinde yeni bir yapılanma gerçekleştirmek amaçlı olabilir. “Küresel halk sağlığı acil durumunun”, “196 ülke için yasal olarak bağlayıcı olan Uluslararası Sağlık Mevzuatı kapsamındaki en yüksek alarm seviyesi” olduğu göz önüne alınmalıdır. DSÖ, söylemlerinde yeni yetkiler, imkânlar elde etmek için Davos toplantısına hazırlık amaçlı taktik bir değişikliğe gitmiş olabilir. DSÖ Başkanının açıklamaları buna işaret etmektedir: “DSÖ Acil Durum Komitesi 14 Ağustos 2024’te toplandı ve bana (maymun çiçeği virüsüyle ilgili) durumun uluslararası öneme sahip bir halk sağlığı acil durumu oluşturduğu tavsiye görüşünü bildirdi. Bu tavsiyeyi kabul ettim.”  “Çok endişe verici… Bu salgını durdurmak ve hayatları kurtarmak için koordineli bir uluslararası müdahale şart.” “Dünyanın salgınlara hazırlıksız olduğu ortada. Bu yüzden üye ülkeler arasında ortak çalışmaya dayalı bilgi ve teknoloji paylaşımını artırmak için geçen yıl Berlin’de sağlık acil durumu takip birimi kurduk. Örgüt olarak üye ülkelerin, mevcut salgının yanı sıra gelecek salgınlara karşı teknik, operasyonel ve lojistik anlamda daha hazırlıklı olabilmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”[17]

DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge ve DSÖ’nün Mpox acil durum komitesi başkanı Nijeryalı Dr. Dimie Ogoina da DSÖ Başkanı Dr. Tedros’u destekleyen açıklamalar yapmışlardır. Kluge şöyle demiştir: “Mpox ile birlikte mücadele edebiliriz ve etmeliyiz.” “Peki, Mpox’u küresel olarak kontrol altına almak ve ortadan kaldırmak için gerekli sistemleri devreye sokmayı seçecek miyiz? Yoksa başka bir panik ve ihmal döngüsüne mi gireceğiz? Şimdi ve önümüzdeki yıllarda vereceğimiz tepkiler Avrupa ve dünya için kritik bir sınav olacak.”  Ogoina ise, “Sadece Afrika’da değil, her yerde tüm paydaşların ortak çabasına ihtiyaç var.” demiştir.[18]

Salgının dünya genelinde 70’ten fazla ülkede rapor edildiği 23 Temmuz 2022’de DSÖ, maymun çiçeği virüsünün yayılmasını, uluslararası endişe verici halk sağlığı acil durumu ilan etmiştir. Fakat DSÖ, yaklaşık bir yıl sonra Mayıs 2023’te acil durum statüsünü kaldırmıştır. İlginç olan bir başka karar da şudur: Yaklaşık bir yıl sonra Ağustos 2024’ün başında, DSÖ Mpox virüs salgını için yeniden “sağlık acil durumu” ilan etmiştir.[19]

Aradaki tezadın, ters gidişatın sorgulanması gerekmez mi? DSÖ yöneticilerinin değerlendirmeleriyle farklı uzmanların yaptıkları arasında ciddi tezatların bulunduğu kolaylıkla görülebilir. Stellenbosch Üniversitesi Salgın Müdahale ve İnovasyon Merkezi Direktörü Tulio De Oliveira buna dikkat çekmiştir: “Dünyanın, geçen yıl Dünya Sağlık Örgütü’nün acil durumunu durdurmanın mantıklı olmadığını öğrendiğini sanmıyorum. Eğer öğrenmiş olsaydık, salgını durdurmaya odaklanırdık.” AIDS, Tüberküloz ve Sıtma ile Mücadele Küresel Fonu Başkanı Peter Sands ise şunu söylemiştir: “Mpox uzun süredir Kongo’daydı ve fazla ilgi görmedi. Hızlı müdahale olmazsa yayılacak.” Küresel Kalkınma Merkezi’nde küresel sağlık politikaları direktörü Javier Guzman’ın açıklaması ise şöyledir: “Burada üzücü olan şey, aşıların kullanıma hazır olması ve bu ülkelerin aşılara erişimini engelleyen bazı unsurların bulunması. Hızlı bir müdahale olmazsa hastalık diğer ülkelere de yayılacak.”[20]

Şer İttifakı’nın Truva Atı: GAVI İttifakı[21]

23 Temmuz 2022’de DSÖ, maymun çiçeği virüs yayılmasını, uluslararası endişe verici halk sağlığı acil durumu ilan etmiş; fakat yaklaşık bir yıl sonra Mayıs 2023’te “vakalar azaldı” gerekçesi ile acil durum statüsünü kaldırmıştır. Gene yaklaşık bir yıl sonra Ağustos 2024’te bulaşıcı hastalığın hızla yayıldığı iddiası ile DSÖ Mpox virüs salgını için yeniden “sağlık acil durumu” ilan etmiştir. Çok büyük bir tecrübeye sahip DSÖ’nün bu kesikli ve tezatlı davranışını iyi niyetle açıklamak gerçekten de çok zordur.

Korona pandemisi öncesi, süreci ve sonrasında öne çıkan ve etkin olmaya çalışanlar Henry Kissenger, Bil Gates, Rockefeller, aşı firmaları ve DSÖ olmuştur. Bunlar arasında aşı ve pandemi konusunda ilginç tavırlar sergileyen en önemli isimlerden biri Bill Gates’tir. Onun 2015 yılından bu yana konu ile ilgili yaptığı birçok konuşma, maymun çiçeği virüs salgının kökenlerini yakalamamıza imkân vermektedir. Özellikle 2021 yılındakiler son derece önemlidir: “Dünyanın çok ilerlemediği bir alan var. Bu pandemik hastalıklar. Dünya nüfusu arttıkça ve insanlık doğanın içinde yaşadıkça yeni patojenler her zaman ortaya çıkacak. Bazı insanlar ve küçük gruplar, bir gün gelecek ve silah olarak hastalıkları kullanacaktır.”

“Küçük bir devlet, bir laboratuvarda ölümcül bir formül oluşturabilir.” “Dünya hükûmetleri, 30 milyon insanı öldürebilecek silahların şu an yapım aşamasındadır ve bu tehdide acil hazırlanmak gerekmektedir.” “Hükûmetler ve ordular derhal hazırlanmaya başlamalı.” “Önümüzdeki on yıllarda dünyada 10 milyondan fazla insanı öldüren bir şey olursa bu büyük ihtimalle bir savaştan çok yüksek derecede bulaşıcılığı olan bir virüs olacak.” “Nükleer caydırıcılık konusunda çok yatırımlar yaptık, fakat salgınları engellemek konusunda bir sistem oluşturmadık, hazır değiliz.” “Gelecek sefer daha az şansımız olabilir.”  “Bunun için kesin bir bütçe önerim yok ama potansiyel zararlara nazaran bu yatırım asgari düzeyde kalıyor. Dünya Bankası’na göre dünyada bir grip salgını küresel zenginliği 3 trilyon dolar eksilteceği gibi milyonlarca ölüme de yol açabilir.” “Yeni pandemiye hazırlanmalıyız; çiçek salgınları böyle bir tehlike içeriyor. Özellikle maymun çiçeği virüsüne dikkat etmeliyiz.”[22]

30 yıl boyunca Dünya Bankası ve Dünya Sağlık Örgütü’nde çalışmış ekonomist Dr. Peter Koenig, Ocak 2020 Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda, “Agenda ID 2020” diye isimlendirilen “dijital para”, dijital kimlik” dönemine geçmek ve “dünya nüfusunu azaltarak” dijital diktatörlüğü inşa etmek amaçlı bir projenin “aşı ittifakı” tarafından hayata geçirilmek üzere kararlar alındığına ilişkin bazı önemli açıklamalarda bulunmuştur:

“Bill Gates’in kurucusu olduğu GAVI, Rockefeller ve Rotschildler ve diğer kapitalist patronlar uzun yıllar bu projenin hazırlığını yapmışlardır.”  “Korona virüse bulunacak aşı, tüm ülkelerde zorunlu tutulacak ve herkes bu aşıda bulunan nano teknoloji ürünü kimlik çipleriyle kayıt altına alınacak, DSÖ Başkanı Tedros’un telaffuz ettiği, dijital paraya geçilecek.” “Özellikle Afrika’da herkes için aşıların baş savunucularından biri olan Bill Gates, nüfusun azaltılmasının büyük bir savunucusudur. Nüfusun azaltılması, WEF, Rockefeller, Rothschild, Morgens’in içinde bulunduğu birçok seçkinin hedefleri arasındadır. Amaç, dünyanın cömertçe sunduğu sınırlı ve sınırlı kaynaklarla daha az insan (küçük bir elit) daha uzun ve daha iyi yaşayabilir.”[23]

Bu açıklamalar doğrultusunda Mpox virüs salgınının aşı ile ilgili boyutuna baktığımızda, dikkat çeken bir diğer nokta Bill Gates’in vakfının Mpox aşısı üreten bir firma kurmasıdır. “GAVI İttifakı” denilen yapı (eski adı Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı) ‘yoksul ülkelerin aşılamaya erişimini artırma’ ‘amacıyla’ 2000 yılında uluslararası bir kamu-özel ortaklığı olarak Cenevre’de kurulmuştur. “Bu ittifakın asıl kurucusu ve finansörü ise Bill & Melinda Gates Vakfıdır. Bu ittifakın yönetim kurulunda, UNICEF, Dünya Bankası, DSÖ ve Bill & Melinda Gates Vakfı vardır…”

ABD hükûmeti ve Birleşik Krallık, GAVI’ye, kuruluşundan itibaren doğrudan finansal yardımda bulunmaktadır. ABD Başkanı Joe Biden’ın eşi Dr. Jill Biden’ın ifadesine göre ABD hükûmeti, gelecek beş yıl boyunca GAVI Aşı İttifakı’na en az 1,58 milyar dolarlık destek sağlayacaktır. GAVI CEO’su Sania Nishtar, “Şirketin Afrika’da artan Mpox salgınından etkilenen ülkelere aşı ulaştırmak için 500 milyon dolara kadar para ayırdığını” açıklamıştır.[24]

2022 yılında DSÖ tarafından “sağlık acil durumu” ilanı ile beraber merkezi Danimarka’da  bulunan Bavarian Nordic ilaç firması, çiçek ve maymun çiçeği virüs salgını için “Jyenneos, Imvanex ve Imvamune adlı özel aşılar geliştirmiştir.” Firma maymun çiçeğine karşı “Imvanex” aşısını geliştirmiş ve 2022’de Avrupa İlaç Ajansı’ndan daha sonra da ABD ve Kanada’dan onay almıştır. “Bavarian Nordic, 8 Ağustos 2024’te, ABD hükûmeti ile ‘çiçek ve maymun çiçeği virüsüne karşı geliştirilen Jyenneos adlı aşının stok yenilemesi ve tedariki için’ 157 milyon dolarlık bir anlaşma imzalamıştır.” DSÖ’nün acil durum ilanı sonrasında Bavarian Nordic, 10 milyon doz aşı üretecek imkânlarının var olduğunu açıklamıştır. “Avrupa Komisyonu, Afrika CDC’nin Mpox salgınına müdahale için Bavarian Nordic’ten 215 bin doz aşı tedariki” istemiştir. Bu süreçte firma, “çocuklar üzerinde deney yapılabilmesi için lisans genişletme talebinde” bulunmuştur.[25]

Bu noktada şunu sorgulamalıyız: Mpox virüs salgını, Orta Afrika ülkesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde tesadüfen mi meydana geldi yoksa Şer İttifakı tarafından bilerek, istenerek ve kasıtlı olarak mı oluşturuldu? Yukarıda ısrarla dikkat çektiğimiz DSÖ’nün “sağlık acil durum” kararlarındaki tezatları göz önüne aldığımızda salgın, bir merkez tarafından bilerek, istenerek meydana getirilmiştir. Bu salgının Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde başlatılması bir tesadüf olmayıp ülkenin sahip olduğu şu imkânlarla alakalıdır: 

“Yaklaşık 24 trilyon dolarlık zengin yeraltı rezervine sahiptir.” “Gümüş, bakır, kobalt, altın, koltan ve elmas gibi madenler çıkarılmaktadır.” “5G teknolojisinin ve pille çalışan elektronik gereçlerde ve elektrikli araçların pillerinde kullanılan madenler üretilmektedir.” “Bu madenlerin rezervlerinde dünya lideridir.” “Zengin petrol rezervleri vardır.” “İşlem gördükten sonra şarj cihazlarının vazgeçilmez parçalarından birini oluşturan koltan üretiminin yaklaşık yüzde 80’i bu ülkede yapılmaktadır.” “Elektrikli araçlarda ve diğer elektronik aletlerdeki lityum-iyon, bataryalarda kullanılan kobalt madeninin yüzde 70’inden fazlası mevcuttur.”[26]

Böylesi zengin bir ülke ne yazık ki, “Küresel Açlık Endeksi’nde 121 ülke arasında 118. sırada yer almakta” ve “sürekli iç savaşlarla” boğuşmaktadır. “2023 yılının ilk yarısında Kongolu göçmen sayısı 1 milyonun üzerindedir.” “Ülkenin doğu kesiminde 120’den fazla isyancı grup” bulunmaktadır. Böyle bir ülkede “başkent Brazavil de dâhil olmak üzere 5 ayrı bölgede maymun çiçeği vakası” tespit edilip salgın ilan edilmiştir.[27]

Yukarıdaki bölümlerde tekrarladığımız soruyu burada yeniden soralım: DSÖ, 23 Temmuz 2022’de, maymun çiçeği virüsü için sağlık acil durumu ilan etmiş, Mayıs 2023’te acil durum statüsünü kaldırmış, Ağustos 2024’te neden “sağlık acil durumu” ilan etmiştir? Bu tezatlı davranışın bir boyutu, GAVI İttifakı ve Bavarian Nordic aşı firmalarının aşıyı üretip servis etme aşamalarına gelişidir. Bir boyutu da Afrika’da salgın olan ülkelerdeki yeraltı zenginliklerine el koymak olabilir. Bu tezatlı davranışın diğer önemli bir boyutu da Ağustos 2024’te Davos’ta “X Salgını” ile ilgili yapılan görüşmelerin sonunda, DSÖ’nün küresel düzlemde yetki ve yaptırım gücünü yasal olarak artıracak kararları aldırmak için bir altyapı çalışması olabilir. Bu ikinci ihtimal son derece önemlidir. Mpox salgın sürecine ilişkin kampanyaya ve yapılanlara bu açıdan daha dikkatli bir şekilde bakmak gerekmektedir. 

Sonuç: X Hastalığı Üzerinden Küresel Diktatörlüğün Yolunu Açmak

Şer İttifakı’nın üslerinden Davos şehrinde düzenli bir şekilde toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nda, bu yıl sağlık sektörünün liderleri, korona virüsten 20 kat daha ölümcül olabileceği belirtilen “Disease X (X hastalığı)” diye adlandırılan, yeni bir ‘küresel salgını’ konuşmak için özel olarak toplanmışlardır. DSÖ, maymun çiçeği hastalığı için 2022 yılından bu yana ikinci kez küresel acil sağlık durumu ilan ederek yüksek alarm seviyesine geçildiğini tüm dünya kamuoyuna duyurmuştu. Fakat Davos’ta ne değişti de Mpox virüsü/hastalığı değil de ne olduğu bilinmeyen bir “X Virüsü” özel gündem yapılmıştır. Bunun sebebi, Mpox virüsünün “fuhuş ve eşcinsel ilişkiler” aracılığıyla yayılmasından dolayı LGBT hareketine herhangi bir zarar gelmemesi için olabilir. Davos’un patronları, Şer İttifakı’nın mensupları, bu davranışları ile LGBT hareketini koruma altına almışlardır.

Unutulmaması gereken bir gerçek 2020 korona salgını, Davos 2021’de görüşüleceği ifade edilen “büyük sıfırlama” için bir altyapı oluşturma amaçlıydı ve bunda kısmen başarılı olmuştur. Bugün de küresel boyut kazandırılmak istenen X Salgını/Mpox salgını için DSÖ’nün aldığı küresel “sağlık acil durum” kararı Davos öncesine denk getirilmiştir. Ağustos 2024’te Davos’ta “X Virüsünün” özel bir oturum konusu olduğunu ve burada alınan kararlarla DSÖ’nün küresel düzlemde devletler üstü yetkilerle donatılabileceği olgusunu göz önüne almak gerekmektedir. Buradaki “X Hastalığına Hazırlanmak” başlıklı oturumda, DSÖ Başkanı Tedros, “X Virüsü” diye adlandırdığı, “gerçekte olmayan ve fakat olabilecek olan yeni bir virüs salgınının olacağını” ilan ederek, “yeni tedbirlerin alınabilmesi” için “yeni bir yapılanmanın olmasını” dünya devletlerinden istemiştir. Buna göre “Hastalık X’, korona salgınından 20 kat daha ölümcül olabilecektir. 2021 yılının başında DSÖ bu hastalıkla ilgili bir analiz yayımlamıştır.”  “Hastalık 75 milyon insanın ölümüne sebep olabilecek ve her 5 yılda bir yeni bir salgın hâline gelebilecektir.”  “Olabilecek bilinmeyen şeyler var ve herhangi bir şeyin olup olmayacağı değil, ne zaman olacağı önemli, bu yüzden bilmediğimiz hastalıklar için bir yer tutucuya ihtiyacımız var.” “Covid-19 sırasında birçok insanı kaybettik çünkü onları yönetemedik. Peki, ihtiyaç olduğunda genişleyebilecek bir sisteme nasıl sahip olabilirsiniz.” “Anlaşma yoluyla ortak bir müdahale, dünyanın başka bir salgına daha iyi tepki vermesine yardımcı olacaktır.”[28]

DSÖ yöneticilerinin, korona salgınında dünyanın verilen mücadelede başarısız olduğuna vurgu yapmaları hem önemli hem de mesaj yüklüdür. Bu, önümüzdeki aylarda ya da yıllarda Şer İttifakı tarafından başlatılacak bir salgında, küresel düzlemde “tek dünya hükûmetinin” kurulabilmesi için DSÖ üzerinden bir altyapı çalışmasının yürütüldüğü anlamına gelebilir. DSÖ Başkanı Tedros şöyle diyor: “Formun AltıSöz konusu önlemler arasında bir pandemi fonu ve Güney Afrika’da aşıların yerel olarak üretilmesini sağlayan ve böylece ülkeler arasındaki aşı eşitsizliği sorunlarının üstesinden gelinmesine yardımcı olacak bir ‘teknoloji transfer merkezi’ yer alıyor.”[29]

Açıklamalardan DSÖ’nün dünya çapında yeniden yapılandırılması, yetkilerinin artırılması, tüm ülkeler üzerinde yaptırım hakkının olması gibi yeni haklar, imkânlar verilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu yapılandırma ile “küresel dünya hükûmeti” için bir altyapı oluşturulmaya çalışıldığı göz ardı edilmemelidir. Davos’taki toplantılarda ne kararlar alındığı henüz bilinmemektedir. Alınan kararlar yeri ve zamanı geldiğinde, önümüzdeki günlerde bir şekilde ortaya çıkacak, küresel düzlemde yeni tartışmalar başlayacaktır. O nedenle bu gidişe ülke olarak karşı çıkmalı ve tavır almalıyız. Aksi takdirde ödenecek bedel çok ağır olacaktır. 

Unutmayalım ki görevimizi hakkıyla yaptığımızda biyolojik savaş üzerinden Allah’a ve insanlığa savaş açanlar, kendi kurdukları tuzağa mutlaka düşecekler ve helak olacaklardır. Çünkü Allah katında onlara hazırlanmış daha büyük bir tuzak vardır: “Gerçek şu ki, onlar hileli düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen, bir tuzak vardır.” (14/İbrahim 46)



[1] Bu yazı serisinin amacının daha iyi anlaşılabilmesi için daha önce Umran’da yazdığımız makalelerin okunmasında fayda vardır.

[2] Y. Çağlayan, Osmanlı’dan Ortadoğu’ya Sosyolojik Savaş, Etkileşim, İstanbul, 2013, s. 43-45.

[3] U. H.  Hüşan, Biyolojik Terör Riskine Karşı Tıbbi Müdahalenin Etkinliğinin İrdelenmesi ve Yerel Yanıtın Geliştirilmesi, Doktora Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Çanakkale, 2010. K. Berkkan, Corona ve Virüs Savaşları, Eftalya, İstanbul, 2020, s. 11-70. C.  Demir, Türkiye’de Alınması Gereken Biyogüvenlik ve Biyosavunma Önlemleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, Fen Bilimleri Ana Bilim Dalı, İstanbul, 2009. STM Teknolojik Düşünce Merkezi, Biyoteknoloji Çağında Biyolojik Harp, Trend Analizi, Temmuz 2019. Burhanettin Can, “Biyolojik Savaş Üzerinden “Dijital Dünya Düzenini” İnşa Etmek-1”, Umran Dergisi, Nisan 2020.

[4] K. Berkkan, age., s. 11-70. Hancı, I. H, Özdemir, Ç. Bozbıyık, A. Tuğ, A. “Biyolojik Silahlar: Etkileri, Korunma Yöntemleri”, Sted 2001, sayı: 9, s. 332. İ. Tokalak, Dünyada İlaç ve Kimya Terörü, Ataç, İstanbul, 2019, s. 171-181. Guyton, A. H. Hall, J., E., Tıbbi Fizyoloji, Nobel Tıp Kitapevleri, 2007, s. 18-19. U.H. Hüşan, age.

[21] GAVI: Global Alliance for Vaccines and Immunisation (Küresel Aşı ve Bağışıklama İttifakı)

[22]  K. Berkkan, age., s. 11-70. Ö. Kayani, “Corona Virüsü, İsrail Virüsü ve Senaryolar”, Gerçek Hayat, 3 Şubat 2020. H. Babaoğlu, “ABD Virüsün Yol Haritasını Biliyor!” Sabah, 12 Mart 2020. https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2024/08/16/ulus-devletler-bu-kez-direnecekler-mi     

[26] Ufuk Coşkun, Maymun Çiçeği Bahane Rant Şahane, 22 Ağustos 2024.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...