1 Aralık 2022 Perşembe

BUKALEMUN OPERASYONU: BEYOĞLU İSTİKLAL CADDESİ’NDE BOMBA PATLATILMASININ ANLAMI VE MESAJI

(Umran Dergisi)

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanması ile başlatılan beşinci nesil kadife darbe süreci iç, bölgesel ve küresel dinamiklerin arakesit oluşturduğu dokuzuncu aşamasına ulaşmış bulunmaktadır. Her aşama farklı evreleri bünyesinde barındırmaktadır. Kadife darbenin dokuzuncu aşaması niteliğindeki Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bomba patlatılması, bugüne kadar yapılan bombalı saldırılardan çok farklı bir şekilde gerçekleştirilmiş ve sahipleneni olmamıştır. Bu, bugüne kadar icra edilen, genel olarak, terör eylemlerindeki mantığa aykırı bir durumdur.

Bugüne kadar Türkiye’de yapılmış terör saldırıları örgütler tarafından sahiplenilirken bu aşamada yapılmış olan saldırıların üstlenilmemesi dikkat çekicidir. Genel olarak terör örgütleri terörist eylemler üzerinden bir taraftan kendi propagandalarını yaparken diğer taraftan hedef yönetimlerin iradelerini çözmeye ve onları yıpratmaya çalışmışlardır. Fakat son iki saldırıda, Mersin ve Beyoğlu İstiklal Caddesi, terör örgütleri olan PKK/PYD/YPG/DEAŞ bu eylemlerin kendileri tarafından yapılmadığını açık bir şekilde ilan etmişlerdir. Neden? Bu aşamadaki terör eylemlerinin diğer önemli bir özelliği de amatörce yapılmış, profesyonel özelliği olmayan bir görüntünün verilmesi ve eylemlerin faili görülen teröristlerin kolayca yakalanmalarıdır.

Gerçekte çok profesyonelce organize edilen, sahibi açıkça görülmeyen ve fakat mesaj veren bir hibrit savaş operasyonunun terör boyutu ile sunulması vakası ile Türkiye karşı karşıyadır.   Nitekim İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “Bize verilen mesajı aldık…”, “Daha büyük bir mesaj vereceğiz…”  “ABD’nin taziyelerini kabul etmiyoruz.” şeklindeki açıklamaları, bunu teyit etmektedir. Olayların çok daha derin ve küresel bir mekanizma tarafından icra edildiğini, mesaj vermek amaçlı olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Gerçekte verilmek istenen mesaj nedir? Hem ABD hem de PKK/PYD/YPG/DEAŞ terör konusunda son derece uzmanlaşmışlarken, bu kadar acemi terör eylemlerini niçin icra etmiş olsunlar? Daha doğrusu eylemler, çok acemice mi idi; yoksa bu görüntü ile Türkiye daha farklı bir şekilde yıpratılmak, şaşırtılmak, farklı yönlere çekilerek hata yapması mı istenmiştir? İstenmektedir?

Terör eyleminde Suriyeli olduğu görüntüsü verilen insan unsurlarının kullanılmasının sebebi hikmeti nedir? 4 milyon civarında Suriyeli göçmenin Türkiye’de bulunması ile verilen mesaj arasında bir ilişki var mıdır?  Bu ve bundan sonraki yazılarda bu soruların cevabı araştırılacaktır.  Unutulmaması gereken bir gerçek; iktidardakiler ne kadar çok hata yapar ve gayrimemnun kitle oluşturursa kadife darbeciler de gayrimemnunlar ittifakı üzerinden hedeflerine o kadar çok yaklaşmış olmasıdır. O nedenle Beyoğlu’nda bomba patlatılması ile ilgili kamuoyunun çok daha dikkatli ve duyarlı bir şekilde aydınlatılması, farklı fikirde olanlara karşı daha hassas davranılması ve daha güzel bir dil kullanılması gerekir. Bu yazıda ise Taksim Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde meydana gelen terör olayı ele alınıp değerlendirilecektir. 

Bukalemun

Tarihî sürece baktığımızda Türkiye’deki bütün terör eylemlerinin arkasında, genellikle, Şer İttifakı (ABD-Siyonizm-İngiltere-İsrail) bulunmaktadır. Zaman zaman sürece, Almanya ve Fransa da katılmaktadır. Fakat ağırlık şer ittifakındadır. Şer İttifakı ya birlikte ya da birbirinden bağımsız bir şekilde Türkiye’deki terör eylemlerini, kendi kurup yaşattıkları veya ele geçirdikleri terör örgütleri ile icra etmektedirler. Bu eylemler yapılırken yerli işbirlikçi insan unsuru, bazı medya ve STK’lar da sürece dâhil olup destek vermektedirler. Terör konusunda ihtisaslaşmış şer ittifakı ve onun taşeron örgütlerinin Mersin ve Beyoğlu bombalı eylemlerine çok acemice görüntüsü vermeleri, kendilerini öne çıkarmamaları, bize bukalemunların mücadele anlayışını ve stratejilerini hatırlatmaktadır.

Bukalemunlar, “sürüngenler sınıfının Chamaeleonidae familyasından renk değiştirebilen kelerlerin ortak adıdır.” Bukalemunları diğer kertenkelelerden ayıran en önemli özellikleri şöyle sıralanabilir: Boyları 20-68 cm arasında değişmektedir. Ayaklarının, dillerinin ve gözlerinin alışılmadık biçimleri vardır. Renk değiştirme özellikleri vardır. “Derilerinin altındaki özel renk hücreleri sayesinde çok hızlı bir şekilde renklerini sarı, yeşil, kahverengi ve gri tonlarına dönüştürebilirler.” Farklı amaçları için renk değiştirmektedirler: 1) Vücutlarının sıcaklığını ayarlamak, 2) karşı cinsi etkileyebilmek veya ret etmek, 3) öfkelendiğini, sinirlendiğini rakiplerine, düşmanlarına göstererek tehdit etmek, 4) tehlikenin büyüklüğüne bağlı olarak düşmanı şaşırtmak amaçlı kendisini kamufle etmek, 5) mutlu olduğunu göstermek. “Beşinci bir uzuv gibi görev icra eden uzun ve kavrayıcı bir kuyruğa sahiptir.” Bu sayede ağaca tutunabilmekte ve küçük avları yakalayabilmektedir.

Sürüngenlerin çoğunun ayağında bağımsız hareket edebilen dört veya beş parmak vardır. Bukalemunların ayaklarında farklı olarak iki ayrı etli kısım mevcuttur. Ön ayak parmaklarının üçü içte, ikisi dışta olacak biçimde kendi aralarında birleşmiştir. Arka ayaklarındaysa içte iki parmak, dıştaysa üç parmak birleşmiş hâldedir.”  “Ayaklarının bu yapıda olması, ağaç dallarına daha iyi yapışmalarına ve vücutlarını dengede tutmalarına” imkân vermektedir. Ayakları ve kuyrukları sayesinde dalları kolayca kavrayabildikleri için ağaç üzerinde kolaylıkla hareket edebilirler. Genellikle ağaç ve çalıların üzerinde yalnız yaşarlar. Kendilerini “sallanan ağaç dallarına” benzeterek “ileri geri düzensiz sallanarak” hareket edip kendisini iyi bir şekilde kamufle ederler. “Birbirinden bağımsız hareket edebilen gözleri, yaklaşık 360 derecelik, keskin, çok geniş bir görüş alanına sahiptir.” “Gözlerinin biri yukarı bakarken diğeri aşağıya bakabilmektedir.” Bukalemunların avlanma konusunda iki gelişmiş yeteneği mevcuttur: 1) Dillerini çok hızlı hareket ettirebilmeleri, 2) tükürüklerinin çok yapışkan olması. Dillerini çok hızlı, “bir saniyeden daha kısa sürede”, çıkarıp hareket ettirerek avlanırlar. “Dilleri, boylarının yaklaşık bir buçuk iki katı uzunluğunda olup, hareketli ve yapışkandır.” “Bukalemunların dilleri jet uçağına oranla beş kat daha hızlıdır.”  “Tükürükleri çok yapışkandır.” “Tüm dillerini kaplayan insan tükürüğünden yaklaşık 400 kat daha yapışkan olan tükürüklere sahiptirler.” “Bu nedenle çok iyi avcı olarak bilinirler.” “Başlarının üstünde miğfer şeklinde bir çıkıntı vardır.”[1]

Terör konusunda ihtisaslaşmış olan Şer İttifakı özelde Türkiye, genelde Ortadoğu coğrafyasında terör eylemlerinden birinci derecede sorumludur. Bukalemunlar gibi her renge girerek dünya insanlığını aldatmakta, keskin dillerini kullanarak psikolojik bir savaşı/harekâtı yürütmektedir. Karşı tarafı vururken “Vuruldum!” diye bağırabilmektedir. Sürekli olarak her renge bürünebilen, yeni taşeron örgütler kullanmaktadır. Kendisi sürekli renk değiştirerek ne zaman dost ne zaman düşman olduğunu kamufle etmektedir. PKK’nın yıpranmışlığını göz önüne alarak, bukalemun gibi, PYD/YPG/SDG gibi ismi ve rengi değişik, özü ve amacı aynı yeni yapılar inşa edip provokasyonlarına devam etmektedir. Bir taraftan IŞİD’i, FETÖ’yü inşa edip cepheye sürerken; diğer taraftan PKK/PYD/YPG/SDG’yi kullanmakta; yeri geldiğinde bunları da aralarında kavga ettirerek bölge ülkelerini yanıltmaya çalışmaktadır. Son bombalama olayları dâhil olmak üzere Türkiye’deki tüm terör eylemlerinin organize edicisi ve sorumlusudur. Hem Mersin hem de Beyoğlu’ndaki bomba patlatmalarında arka planda doğrudan doğruya ilişkili olmasına rağmen Türkiye’ye baş sağlığı dileyebilecek kadar da yüzsüz olabilmektedir!

Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Terör Eylemi/Patlatılan Bomba ile İlgili Öne Çıkan Veriler

13 Kasım 2022 Pazar günü İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 6 kişinin öldüğü, 81 kişinin yaralandığı bombalı saldırı/terör eylemi düzenlenmiştir. Beyoğlu’nda patlayan bomba ve bombacı ile ilgili başlangıçtan bugüne kadar medyaya yansıyan resmî ve gayri resmî bilgiler, olayın farklı boyutlarının var olduğunu ortaya koymaktadır: 1. Görünen boyut, 2. görünmeyen boyut, 3. yönlendirilmek istenen boyut, 4. verilmek istene özel, gizli mesaj boyut.

İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemini, bugüne kadar olan terör eylemlerinin aksine, hiçbir örgüt tarafından sahiplenilmemiştir. Bu bölgede cirit atan ve her türlü eylemin altında imzası olan PKK/PYD/YPG, IŞİD/DAEŞ bu eylemi sahiplenmemiştir. Eylemde kullanılan insan unsuru, çoğunlukla, Suriye üzerinden Türkiye’ye kaçak olarak giren Arap Suriyelilerdir. Bombacı ise tüm davranışları, geleneksel teröriste uygun olmayan bir Afrikalıdır. İçişleri Bakanı dâhil, ister iktidara yakın isterse uzak olsun gazetecilerin olayla ilgili yaptıkları açıklamalarda ve yazdıkları yazılarda yol boyu ciddi değişiklikler meydana gelmiştir. Medyada yer alan haberler ve bilgilerin içeriklerinde tezatlar vardır. Öncelikle eylemin amacını, gerçek sahibini, taşeronunu, kuklayı ve kuklacıyı görebilmek için bütün bu bilgiler masaya yatırılıp sorgulanmalı, analiz edilmeli, iyi bir yol haritası ortaya konulmalıdır.

Beyoğlu’nda eylemde rol alan ismi geçen teröristlerle ilgili medyada çıkan bilgileri ve resmi yapılan açıklamaları aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:[2]

Ahlam Albashir: Beyoğlu’na bombayı götüren, yerleştiren şahıs olup terörist Bilal Hassan ile evli gözüken, karışık bir ilişki zinciri olan, Suriyeli olmayan birisidir. Suriye’deki savaş şiddetlenince Halep’te yaşayan ailesiyle birlikte 2013 yılında, Hama’nın Ebu Hanaya kasabasına yerleşmiş, “3 yıl burada kaldıktan sonra DEAŞ kontrolündeki Rakka’ya, ardından YPG kontrolündeki Membiç’te ablasının yanına geçmiştir.” “Daha sonra Lübnan’daki amcasının yanına gitmiş, Beyrut’ta bir eczanede çalışmış, 2017’de Membiç’e dönmüş bir pastanede çalışmaya başlamıştır.” 2017 yılında sevgilisi “Hamedoş” kod adlı Hamed El-Ali aracılığıyla YPG ile tanışmış ve örgüte dâhil olmuştur.” “Bombalama eyleminden yaklaşık 5 ay önce, Ağustos’ta, terörist Bilal Hassan ile Türkiye’ye gelmiş, yerleşmiş ve İstanbul Esenler’deki Ferhat Habeş’e ait tekstil atölyesinde çalışmaya başlamıştır.” “Çeşitli sosyal medya uygulamalarında farklı isimlerle hesapları vardır.”  “Albashir, ABD’nin kontrolündeki Münbiç’te bir-bir buçuk yıl süreyle PKK/PYD tarafından özel istihbarat biriminde yetiştirilmiştir.  “Kardeşi Muhammet ÖSO’da” çalışıyor.  

Bilal Hassan:Bombacı Albashir ile evli gözüken ve kaçak yollardan Türkiye’ye gelip yerleşen, Esenyurt ve Esenler’de arkadaşları olan, bombalı saldırıyı organize eden”, “2014 yılında Türkiye’de hapis yatan ve tahliye sonrası sınır dışı edilen Hacı kod adlı PYD teröristinin önemli adamlarından biri olan Suriye uyruklu, Membiçli bir teröristtir.” “Yasir El-Korali’nin kullandığı otomobille Ahlam Albashır’ı Taksim’e götüren, sonra da Ahmet ve Ammar Jarkas kardeşler ile birlikte Edirne’ye giden, oradan da Bulgaristan’a geçen profesyonel bir teröristtir.”

Hacı/Dayı (Kod adı), “Suriye Kobani’de bulunan, YPG içerisinde istihbarat üst düzey sorumlusu olarak faaliyet gösteren”, “İstanbul’daki saldırıyı Membiç’ten organize ettiği söylenen, Suriyelilerden örgüte eleman toplama ve sahte evrak düzenleme gibi görevleri olan”, “Beyoğlu bombacıları Ahlam Albashir ile Bilal Hassan’a sahte evlilik evrakı düzenleyen PYD/YPG militanıdır.”

Ahmet Jarkas-Ammar Jarkas Kardeşler: “Suriye’den 3 yıl önce Türkiye’ye gelen, Küçükçekmece Kanarya’ya yerleşen”, “İnsan kaçakçılığı trafiğini yöneten”, “Eylem öncesi, yapılan keşiflerde otomobilleri sağlayan”, “Eylem sonrası, Bilal Hassan’ın kaçışını yönetenlerdir.”  Ammar Jarkas, “İstanbul’da kaçak olarak ticaret yapmaktadır.” Bombacı Albashir’i evinde saklamıştır. Ahmed Jarkas, “Bombalı saldırıdan sonra Albashir’i Esenler’den alıp Küçükçekmece’ye götüren, Albashir’a yeni bir telefon verip eskisini kıran teröristtir.”

Ferhat Habeş: “Suriye uyruklu, Bilal Hassan ve Ahlam Albashir’in hem barınmasına hem de çalışmalarına yardım eden”, “Esenler’deki tekstil atölyesinin sahibi olan YPG terör örgütüyle bağlantılı, üst düzey yönetici olan bir teröristtir.”

Fatma Berkel: Ferhat Habeş’in kız kardeşidir.

Yasin El-Korali: “Korsan taksici”, “Bilal Hassan ve Ahlam Albashir’i Taksim’e getirip götüren, keşif yapmalarını sağlayan, ilk planlamaya göre saldırıdan sonra Bilal ile Albashir’i Taksim’den alacak olan, örgütle bağlantılı bir teröristtir.”

Hüsam: “Bilal Hassan ile Esenler’deki atölyede olan ve bombalı saldırıyla bağlantılı olarak Azez’de yakalanan teröristtir.”

Hasan Cemil: “Membiç’te Ahlam Albashir ile YPG’li terörist Hacı arasındaki ilk irtibatı sağlayan kişidir.”

Medyada yer alan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet güçleri tarafından açıklanan yukarıdaki isimlerin neredeyse tamamı Arap kökenli Suriyelilerdir. Bombacı Ahlam Albashir, Suriyeli değil Afrikalıdır. Bu yeni bir durumdur. Şer İttifakı tarafından Türkiye’deki terör eylemlerinde, teröristlerin kimliklerinin değiştirilmesi çok önemli bir durum olup verilmek istenen mesajın çok iyi anlaşılması ve ona göre tedbir alınması gerekmektedir.

Teröristlerin kimlikleri kadar önemli olan diğer bir husus da terör eyleminin icra şekli, hayata geçiriliş tarzıdır. Diğer önemli bir konu da Arap Baharı sürecinde Suriye’ye gelmiş her renge bürünebilen değişik örgütlerin saf değiştirip değiştirmemesi, dün Şer İttifakı’na karşı olanların bugün Şer İttifakı’nın yanında olup olmadıklarıdır. Türkiye’de, bir zamanlar el üstünde tutulan Gülen Hareketi gibi el değiştirip FETÖ gibi terör örgütü olup olmadıklarıdır. MOSSAD, CIA, MI6 gibi istihbarat örgütlerinin ÖSO gibi yapılara sızıp sızmadıkları, onları kullanarak eylem yapıp yapmadıkları çok önemlidir. Tarihimizde çok Hasan Sabbahlar olmuştur. Türkiye, 21. asırda aynı durumla bir daha karşılaşmaması için Mersin ve İstiklal Caddesi bombalama olaylarını çok iyi analiz etmesi ve gerekli tedbirleri acil bir şekilde alması gerekmektedir. Bunun için de bu iki olayla gelinen süreç, olaylarda kullanılan piyonlar ve onların arkasındaki güçler çok iyi analiz edilmelidir.

Yapılacak analizler, objektif ve duygusallıktan uzak olmalı, tüm farklı fikirler ele alınarak yapılmalı, kimse kimseyi suçlamamalı, bu aşamada derleyici ve toparlayıcı bir dil kullanılmalıdır. İstiklal Caddesi’ndeki bombalı terör eyleminden sonra değişik medya kanallarında ve resmî olan açıklamalarda yer alan bilgileri, 4 düzlemde aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: [3]

Patlama Öncesi 

·                    “Yeni terör merkez üssü, Kandil değil Kobani’dir.”

·                    Mersin’de Tece Polisevi’ne yapılan saldırı ve İstiklal Caddesi’ndeki bombalı eylem, Suriye’de ABD’nin kontrolündeki Menbiç ve Kobani’de yetiştirilen ve Suriyelilerden oluşan özel istihbarat birimleri tarafından gerçekleştirilmiştir.

·                    ABD’nin kontrolündeki Kobani ve Menbiç’ten harekete geçen teröristler Türkiye’ye gelip eylem yapmaktadır.

·                    “Beyoğlu’na bomba koyanlar, Kobani’de eğitilmiş Suriyeli terör grupları içinden gelmişlerdir.”

·                    “Bilal Hassan ve Ahlam Albashir birlikte Temmuz ayında karı-koca görüntüsü altında Afrin’den kaçak yollarla Türkiye’ye giriş yapmışlar ve Esenler’deki kaçak tekstil atölyesinde 4 ay çalışmışlardır.”

·                    “Terör eyleminin organizasyonu, 1 yıl önce Türkiye’ye gelen Ammar Jarkas tarafından yapılmıştır.”

·                    Eylem için sürekli Kobani ile telefon görüşmeleri yapılmış, terörist ekip arasında telefon mesajlaşmaları ile eyleme son şekli verilmiştir.

·                    “Saldırıdan 3 gün önce mesaj trafiği artırılmış, Kobani’den gelen talimat üzerine eylemin yeri ve saati belirlenmiştir.”

·                    Ahlam Albashir: “Bilal ile birlikte taksiye bindik, Taksim’e gidiyorduk. Taksideyken Bilal’e telefon geldi, Sen git, ben geleceğim.” dedi.

·                    Bilal Hassan eylem günü Ahlam Albashir’i içinde bomba olan çanta ile birlikte Beyoğlu’na götürmüştür. “Patlamadan sonra da Ahlam Albashir’i ilk arayan kişidir.”

·                    Ahlam Albashir’in eylemi gerçekleştirmek üzere geldiği İstiklal Caddesi’nde “telefonunun kartını çıkarıp cep telefonuna daha önce hiç kullanılmamış olan yeni bir GSM kartı takmıştır.”

Patlama Süreci

·                    Ahlam Albashir içinde patlayıcı olan sırt çantası ile İstiklal Caddesi’ne gelmiş ve “dikkat çekmemek için” “40 dakika boyunca bankta yalnız oturmuştur.” 

·                    Ahlam Albashir: “Elimdeki çantayla İstiklal Caddesi’ne gittim. Bankta oturuyordum. Çantayı elledim, cips falan gördüm, altında da yumuşak bir şey vardı. 40 dakika kadar oturdum.”

·                    Ahlam Albashir, “İstiklal Caddesi’nde 40 dakika süreyle bekledikten sonra” “Yeni telefon numarası üzerinden Hacı ile irtibata geçmiştir.” 

·                    Ahlam Albashir, patlamanın olduğu banktan bir ara kalkmış, “karşıdaki bir mağazanın önüne gitmiş”, “o sırada telefonuna, oturduğu sırada kendisinin çekildiği fotoğraf ve bir video gelmiş”. Daha sonra “Hacı” kod adlı örgüt yöneticisi kendisini arayarak “Çantaların yanına geri dön” demiş; “Albashır, bunun üzerine tekrar banka gelip oturmuş.”

·                    Orada beklerken Hacı’dan telefon geldi. “Çantayı bırak, oradan ayrıl” dedi. “Bıraktım gidiyordum, yolda parfüm bakıyordum, o anda patlama oldu. Parfümü de bıraktım kaçtım. Sarı taksiye bindim. Esenler’e atölyeye gittim.”

·                    “Patlayıcının zaman ayarlı olduğunu bilen” Ahlam Albashir, “son 2 dakikaya kadar beklemiş”, “sonra da çantayı saksıların içine bırakıp koşarak olay yerinden uzaklaşmıştır.”

·                    Kobani, Ammar Jarkas ve patlayıcıyı temin eden Bilal’in kaçırılması; delillerin yok edilmesi için saldırıyı gerçekleştiren Ahlam Albashir’in ortadan kaldırılması talimatını vermiştir.

Patlama Sonrası

·                    Patlamadan sonra Kamışlı ile kurulan bağlantıda Hacı, “Kız önemli değil. Onu infaz edin. Ammar bizim için önemli. Ammar’ı çıkarın.” demiştir.

·                    “Örgütün talimatı teröristin öldürülmesine yönelikti. Ya kattan atın ya kanala atın talimatı var.”

·                    Ahlam Albashir’i bekleyen ikinci bir taksi, patlamayla birlikte Bilal Hassan’ı olay yerinden uzaklaştırıp hızla Edirne’ye götürmüştür.

·                    Ahlam Albashir aracı yerinde bulamayınca Bilal Hassan’ı aramış, onun talimatıyla başka bir taksiye binerek Esenler’e gitmiştir. 

·                    Ahlam Albashir yeterli parası olmadığı için taksinin ücretini Esenler’deki adreste ödemiştir.

·                    Ahlam Albashir buradan yanına para ve ziynet eşyalarını aldıktan sonra Küçükçekmece’de bir eve gitmiştir.

Güvenlik Kuvvetleri Devreye Girdikten Sonra

·                    “Ahlam Albashir Küçükçekmece’de kaldığı evde bir gün içinde yakalanmıştır.”

·                    “Arap kökenli Albashır, “Münbiç’te YPG içinde Arap kökenli var mı?” sorusuna şu cevabı verdi: “Var, en ön safta onları kullandılar.”  

·                    Polis: “Albashir’in, fotoğraf ve videosunun çekildiği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır.” “Terörist İstiklal Caddesi’nde oturduğu banktan 41 dakika boyunca hiç kalkmamıştır.”

·                    Albashir’i, saldırının ardından Esenler’den araçla alıp Küçükçekmece’de yakalandığı eve götüren Ahmed Jarkas: “Korsan taksicilik yapıyorum, Edirne üzerinden kaçan Bilal Hassan’ı tanımıyorum.” “Halil Menci, onu (Ahlam Albashir) taşımamı istedi. Menci, Suriye Kamışlı’da oturuyor. Hiçbir şey bilmeden sadece onu taşımam söylendi. Yakalandığım yer de komşumuzun evidir. Biz sonradan o evdeyken onun fotoğrafını gördüğümüzde polise bildirmek istedik, ancak biz bildirmeden polis geldi.”

·                    İçişleri Bakanı Soylu, “İstiklal Caddesi saldırısı PKK’nın daha önce defalarca gördüğümüz sivil katliamlarından birisidir. Faili hemen bulduk, şimdi arkasındaki tüm yapıyı deşifre ediyoruz.” “…Mersin saldırısı da Münbiç’ten oldu, İstiklal Caddesi saldırısı da Münbiç’ten oldu.” “Eylemin talimatının Kobani’den geldiği, …Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir değerlendirmemiz var.”

·                      İstanbul Emniyet Müdürlüğü: “Şahıs yapılan sorgusunda, PKK/PYD/YPG terör örgütü tarafından özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ve Afrin üzerinden ülkemize eylem yapmak için kaçak yollarla giriş yaptığını; …PKK/PYD/YPG terör örgütünün Suriye Kobani’deki merkezinden İstanbul’da eylem talimatı alarak 13.11.2022 pazar günü saat 16:20 sıralarında bombalı eylemi gerçekleştirdiğini ve kaçtığını beyan etmiştir.”

·                      Paylan: Böyle bir istihbarat elemanı gördünüz mü? Şaşkın, genç bir kadın istihbarat elemanı, olayı yapıyor ve evine gidiyor.” “Daha sonra ülkeye İdlib’den girdiğini itiraf ediyorlar. İdlib, HTŞ’nin elinde. Afrin de yine Türkiye, HTŞ ve oradaki bazı cihatçı grupların elinde. Burada kafama birçok soru işareti geliyor. Çünkü geçmişte bu tür provokasyonlarda devletin içindeki bir karanlığın parmağı olmuştur. Bu ülkede seçimlere gidilirken her zaman bu tür provokasyonlar olmuştur. Bunları sorgulamamız gerekir.”

·                      Albashir: “…Bölgenin zenginlerinden biri olan aynı zamanda YPG’nin sözde istihbarat biriminden olduğunu öğrendiğim Hasan diye biri bana geldi ve ‘H. seni yanına çağırıyor, sana çok önemli bir görev verecek.’ dedi. Ben de Hasan’la birlikte H’nin yanına gittim. Bana (Madem Cerablus’a gitmiyorsun o zaman Bilal H. ile birlikte Türkiye’ye gideceksin) dedi. Ben de Türkiye’ye gelmeyi kabul ettim. H. bize 400 lira para ve 2 tane telefon verdi. Giriş için bütün ayarlamaları yaptıklarını söyledi. Sonra İdlib’te Bilal’le buluştuk. (Eşi izlenimi verilen) Bilal’i ilk defa İdlib’de gördüm. 27 Temmuz’da Hatay’a geldim. Oradan da doblo tarzı bir araçla İstanbul’a geldim.”

·                      “Eylemi yapanın Afrin’den geçtiği konusunda bir değerlendirme var.” Oysa bombayı koyan Ahlam Albashir, “İdlib’den Hatay’a geçtik.” diyor…. İdlib’in güney yarısı Suriye’nin elinde, sınırımıza yakın bölümü ise selefi cihad örgütü Tahrir el-Şam yani kısaca HTŞ’nin! Teröristin geçiş yerinde HTŞ varlığı var.” “Bombayı koyan Albashir, Afrin’den mi, Münbiç’ten mi, İdlib’den mi Türkiye’ye giriş yaptı?” “Albashir’in kişisel ilişkileri ve çevresi yakın zamana kadar PKK değil Özgür Suriye Ordusu çevrelerine yakın.” “…Sonrasında hızlı bir şekilde PKK’ya intikal ediyor ve PKK’lı ya da YPG’li oluyor. Ancak buna rağmen ÖSO bağlantıları da devam ediyor.”

·                      “…ÖSO ile YPG/PKK arasında bir iş birliği ve bir geçirgenlik.”

Bu Bombalama Eyleminin Patron ve Taşeronları Kimdir/Kim Olabilir?

Yukarıda İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemi ile ilgili medyada yer alan yorum, değerlendirmeler ve resmî açıklamalar özetlenerek verilmiştir. Tarafgir bir yaklaşım izlenimi vardır. Gerçekleri propaganda boyutlarının dışına taşıyarak ortaya çıkarmak mümkün olabilir.

Yukarıda verilen farklı yaklaşımları analiz ettiğimizde İstiklal Caddesi’ndeki bombanın patlatılmasına ilişkin ortaya çıkan alternatifleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

1.               Terör eylemi ABD/Şer İttifakı kontrolünde PKK/PYD/YPG tarafından yapılmıştır.

2.               Terör eylemi, “ÖSO” tarafından yapılmıştır.

3.               Terör eylemi iktidar tarafından seçim endeksli olarak yapılmıştır.

4.        Terör eylemi Türkiye’nin karanlık dehlizlerinde bulunan siyasi iktidarı yıpratmak için yapılmıştır.

5.       Suriye istihbaratı tarafından el-Muhaberat’ın değişik örgütleri içindeki elemanlar tarafından yapılmıştır.

Belki daha başka ihtimallerde mevcuttur. Ancak en ağırlıklı olan bu beş ihtimal gözükmektedir.

Türkiye’de 1950 yılından buyana genellikle tüm terör eylemlerinde, NATO “Derin Devlet (!)” diye isimlendirilen NATO işbirlikçisi karanlık güçler” vardır. Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Ecevit hükûmetleri bu pis yapının çok pis eylemleri ile yıpratılmışlar, itibarsızlaştırılmışlar ve iktidardan düşürülmüşlerdir. Demirel, “11 Eylül günü akan kan 12 Eylül günü nasıl durmuştur.” diyerek 12 Eylül cuntacılarını eleştirmiştir. Ecevit, “Bana geldiler olağanüstü hâl ilan etmemi istediler, ret edince gittiler aptalca Kahramanmaraş ve Çorum olaylarını yaptılar.”, 1 Mayıs olayları, Orgeneral Eşref Bitlis, Malatya Belediye Başkanı “Hamido”, Hablemitoğlu, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu vb. cinayetleri... 27 Mayıs Darbesi, 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Askerî Darbesi, 28 Şubat Postmodern Darbesi, 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi böylesi pis bir yapının ve iş birliğinin ürünüdür.

Üçüncü sırada alt ifade edilen, “Terör eylemi iktidar tarafından, seçim endeksli olarak yapılmıştır.” yaklaşımı çok yanlış ve tehlikeli bir yaklaşımdır. İktidarın görevi güvenliği ve huzuru sağlamak iken bizzat terör faaliyeti icra etmesi, halkı rahatsız etmesi, huzursuz etmesi kendisini yıpratmaktan başka bir anlam taşımaz. Acziyetin bir ifadesi olur. İçişleri Bakanı Soylu; “Belki birileri, PKK’ya olan saikleri yüzünden üzülüyor ama bilinmesi lazım ki Türkiye Cumhuriyeti devleti dağlardaki teröristin ayakkabı numarası dâhil her şeyini bilmektedir”[4] derken, diğer taraftan bir terör eyleminin iktidar tarafından hayata geçirilmesi, iktidarın kendi kendisini yıpratmasından başka bir işe yaramaz. İnsanların can güvenliğinden iktidar sorumludur, başkaları değil. O nedenle bu ihtimal mümkün gözükmemektedir. Birileri tarafından ısrarla bunun gündemde tutulmaya çalışılması acemice yapılmış bir eylem görüntüsünden dolayıdır. Gerçekte eylem çok profesyonel olarak gerçekleştirilmiştir. Bu görüntünün nedeni eylemin gizli olan amaçlarında saklıdır.

ÖSO’nun ve Esed’in Türkiye’de böyle bir eylem yapması ihtimali olabilir mi? Bunun stratejik bir mantığı var mı? Türkiye-Suriye yakınlaşmasının karşılıklı olarak istendiği bir dönemde Esed’in böyle bir hata yapması, mantıklı değildir. Mersin ve İstiklal Caddesi terör olaylarının ana, en güçlü aktörü, başta ABD olmak üzere şer ittifakı ve onun taşeron örgütleri olan PKK/PYD/YPG/ HTŞ, IŞİD/DEAŞ yeni inşa edilen isimsiz bazı taşeron yapılardır.

Bukalemunun Renksiz Bir Operasyon Düzenlemesinde Tuzak Nedir?

Şer İttifakı destekli PKK/PYD/YPG, HTŞ operasyonlarının tümünde, genel olarak, yapılan terör eylemleri üstlenilerek taraftarlarına güçlü olduğuna ilişkin mesaj verilmiş, örgütün propagandası yapılmıştır. Çok eskiye gitmeden 1999 sonrası yapılan terör eylemlerinde bu durumu çok rahat bir şekilde görebilmekteyiz. Gümüşsuyu-Taksim-İstiklal Caddesi güzergâhında 6 bombalı saldırı gerçekleştirilmiş olması dikkat çekicidir:[5] 

·                      27 Mart 1999: Taksim Meydanı’nda çevik kuvvet polis otobüsüne intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 3 polis, 8 sivil yaralandı. Saldırı PKK’lı Semiha Kılıç tarafından gerçekleştirildi.

·                      10 Eylül 2001: Gümüşsuyu- Taksim Meydanı arasında çevik kuvvet kontrol noktasına intihar saldırısı düzenlendi. 2 polis, 1 sivil öldü, 17 polis, 7 sivil de yaralandı. Saldırı DHKP-C’li Uğur Bülbül tarafından gerçekleştirildi.

·                      20 Kasım 2003: İstiklal Caddesi Kamer Hatun Sokak’ta İngiltere  Başkonsolosluğu’na bombalı saldırı düzenlendi. İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short, 2 polis, 13 sivil öldü. Saldırıyı El-Kaide üstlendi.

·                      22 Mayıs 2007: Ankara’da Anafartalar Çarşısı’na bombalı saldırı düzenlendi. 6 kişi öldü, 100’den fazla kişi yaralandı. Saldırı PKK tarafından gerçekleştirildi.

·                      27 Temmuz 2008: İstanbul Güngören’de bombalı saldırılarda 4’ü çocuk 17 kişi öldü, 154 kişi yaralandı. Saldırı PKK tarafından gerçekleştirildi.

·                      31 Ekim 2010: Taksim Meydanı, İstiklal Caddesi girişinde çevik kuvvet ekiplerine canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda 17’si sivil, 15’i polis 32 kişi yaralandı. Saldırı PKK’nın metropol yapılanması olan TAK’ın üyesi Vedat Acar tarafından gerçekleştirildi.  

·                      20 Eylül 2011: Kızılay Kumrular Caddesi’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 kişi öldü, 34 kişi yaralandı. Saldırı PKK tarafından gerçekleştirildi.

·                      5 Haziran 2015: HDP mitingine iki bombalı saldırı düzenlendi. Saldırılarda 5 kişi öldü, 4 kişi de yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      20 Temmuz 2015: Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) Suruç Toplantısına intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 33 kişi öldü, 100 kişi yaralandı. Saldırıyı İŞİD üstlendi.

·                      10 Ekim 2015: Ankara Garı’nda düzenlenen barış mitingine intihar saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda 103 kişi öldü, 400 kişi yaralandı. Saldırı kimliği belirlenemeyen Suriyeli biri ile canlı bomba Yunus Emre Alagöz tarafından gerçekleştirildi.

·                      12 Ocak 2016: Sultanahmet Meydanı’nda bir turist kafilesine canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda 13 kişi öldü, 16 kişi de yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      13 Ocak 2016: Diyarbakır’ın Çınar İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 kişi öldü, 39 kişi yaralandı. Saldırı PKK tarafından gerçekleştirildi.

·                      17 Şubat 2016: Ankara Genelkurmay binası önünde askerî araçlara bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 28 kişi öldü, 61 kişi de yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      13 Mart 2016: Ankara Kızılay Meydanı’nda Güvenpark otobüs duraklarına saldırı düzenlendi. Saldırıda 36 kişi öldü, 19’u ağır 125 kişi ise yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      19 Mart 2016: İstiklal Caddesi canlı bomba saldırısı yapıldı. Saldırıda 3’ü İsrail vatandaşı, 1’i İran vatandaşı olan 4 kişi öldü, 36 kişi de yaralandı. Saldırı IŞİD militanı Mehmet Öztürk tarafından gerçekleştirildi.

·                      19 Mart 2016: İstiklal Caddesi Beyoğlu Kaymakamlığı önünde intihar saldırısı düzenlendi. Saldırıda 4 kişi öldü, 39 kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      31 Mart 2016: Diyarbakır otogar yakınlarında polis servisine saldırı düzenlendi. Saldırıda 13 polis memuru öldü, 14 sivil yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      27 Nisan 2016: Bursa Ulu Camii yakınında bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      1 Mayıs 2016: Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’ne bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. Saldırıda 3 polis memuru öldü, 18 polis ve 4 sivil yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      12 Mayıs 2016: Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Dürümlü Mezrası’nda bomba yüklü bir kamyonla saldırı düzenlendi. Saldırıda 16 kişi öldü, 23 kişi yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      7 Haziran 2016: İstanbul Veznecilerde çevik kuvvete saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 polis memuru, 5 sivil öldü ve 36 kişi de yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      8 Haziran 2016: Mardin Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 polis memuru ile 2 sivil öldü, 34 kişi de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      28 Haziran 2016: İstanbul Atatürk Havalimanı’na bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 45 kişi öldü, 239 kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      1 Ağustos 2016: Bingöl’de çevik kuvvet servis aracına bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 7 polis öldü. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      10 Ağustos 2016: Diyarbakır’da çevik kuvvet aracına bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 sivil öldü, 5’i polis, 7 sivil yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      10 Ağustos 2016: Mardin’de çevik kuvvet aracına bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 1 polis memuru ile 2 sivil öldü, 30 kişi de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      15 Ağustos 201: Diyarbakır Çınar ilçesi yakınlarında Şehit Emniyet Amiri Murat Uçar Bölge Trafik Denetleme İstasyonu’na bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5’i polis, biri çocuk 2 sivil öldü. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      17 Ağustos 2016: Van’ın Merkez İskele Caddesi Polisevi ve İki Nisan Polis Merkezi’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 polis, 2 sivil öldü, 20 polis, 52 sivil de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      18 Ağustos 2016: Elazığ Emniyet Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 kişi öldü, 217 kişi yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      20 Ağustos 2016: Gaziantep’te kına gecesine bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 52 kişi öldü, 94 kişi yaralandı. Saldırıyı IŞİD üstlendi.

·                      26 Ağustos 2016: Şırnak’ın Cizre İlçesi Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 11 polis öldü, 78 kişi yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      6 Ekim 2016: İstanbul Yenibosna’da polis karakoluna bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 10 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      9 Ekim 2016: Hakkâri Şemdinli İlçesi Durak Jandarma Karakolu’na bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 10 asker, 5 sivil öldü, 13 asker ve 13 sivil yaralandı. Saldırıyı PKK’nin yaptığı açıklandı.

·                      4 Kasım 2016: Diyarbakır Bağlar İlçesinde Terörle Mücadele ve Çevik Kuvvet Şube binaları yakınlarına bomba yüklü bir araçla saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 polis, 9 sivil öldü. Saldırıyı PKK’nin yaptığı açıklandı.

·                      11 Kasım 2016: Mardin Derik Kaymakamlığı binasına bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk öldürüldü, 2 sivil de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

·                      24 Kasım 2016: Adana Valiliği’ne saldırı düzenlendi. Saldırıda 2 kişi öldü, 33 kişi yaralandı. Saldırıyı TAK üstlendi.

·                      10 Aralık 2016: Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından Vodafone Arena’nın önünde bir bombalı saldırı; 45 saniye sonra Maçka Parkı’nda intihar saldırısı düzenlendi. Saldırılarda 40 polis, 7 sivil öldü, 242 kişi de yaralandı.

·                      17 Aralık 2016: Kayseri Erciyes Üniversitesi önünde, askerleri taşıyan halk otobüsüne bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 15 asker öldü, 56 kişi de yaralandı. Saldırıyı PKK üstlendi.

Yukarıdaki terör saldırılarında dikkat çeken husus eylemler, örgütler tarafından üstlenilmiştir. “Niçin üstlenmektedirler?” sorusunun cevabı, hibrit savaş ve terör kapsamında ayrıca ele alınacaktır. Ancak son İstiklal Caddesi saldırısı şimdiye kadar hiçbir örgüt tarafından üstlenilmemiştir. Olay sonrası yakalananlar ya da kaçanların örgüt kimlikleri de karmaşıktır. İşin içine, PKK/PYD, ÖSO, HTŞ girmektedir. Sanki bir koalisyon oluşturulmuştur. Bu noktanın üzerinde devletin özel olarak bir araştırma yapmasında fayda vardır. Bir araya gelemeyeceği öngörülen insan unsuru/yapılar bir araya getirilmiştir.

Eylemin patronları, özellikle birilerinin yakalanmasını istemişler; organizasyonu ona göre planlamışlardır. Şer İttifakı’nın patronluğunda PKK/PYD/YPG, HTŞ örgütlerinin gerçekleştirdiği eylemlerde uzun bir eğitim, planlama, tatbikat yapıldıktan sonra merkezle ve eylemcilerin birbirleri arasındaki telefon trafiği askıya alınmaktadır. Oysa İstiklal Caddesi saldırısında hem Kobani hem de örgüt mensupları arasında çok ciddi telefon görüşmeleri olmuştur! Buna ilişkin bilgiler yukarı da verilmiştir.

Teröristler insanların dikkatlerini çekmeyecek tarzda giyinir ve hareket ederler, İstiklal Caddesi’ndeki bombacı Ahlam Albashir komanda kıyafetiyle, başörtüsü ve ayakkabılarıyla son derece dikkat çekmektedir. İyi eğitim almış bir terörist, bomba patladığı zaman, kameraların olduğu bir mekânda koşarak uzaklaşan değil, sakin hareket edendir. Taksiye binecek parası olmayan, taksi parasını da kaldığı evde ödeyen, oradan da Küçükçekmece’ye geçen, kaldığı evde terlikle dolaşan, Taksim’deki kıyafetini evinde saklayıp polislere hediye eden bir terörist nasıl olur?!

Taksim’de bomba patlatacaksınız ve fakat sizi alıp götürecek birileri olmayacak, burada bir terslik var. Sizi alması gereken şahıs Edirne’ye, oradan da Bulgaristan’a kaçacak ve sizi kendi başınıza, yabancısı olduğunuz İstanbul’da yalnız başınıza bırakacak; bu terör eylemlerinin ruhuna aykırı.

Eylemden sonra Ahlam Albashir’in öldürülmesi Kobani merkezi tarafından, istenmiştir. Buna ilişkin bilgiler yukarıda verilmiştir. En çarpıcı olanı “Yunanistan’a götürün, orada infaz edin!” Onu yapamıyorsanız, “Ya kattan atın ya kanala atın.”  Ahlam Albashir, önemli değilse, uzaktan kumandalı bomba ile çok rahat öldürebilir, intihar bombacısı statüsüne çok kolay sokabilirlerdi. Bunu niçin yapmadılar? Bomba patlatıldıktan sonra o karmaşa içinde bir başka terörist onu çok rahat vurabilirdi, fakat böyle yapmadılar. Birileri, terör saldırısında yer alan Arap kökenlilerin, hatta bir dönem ÖSO ile bağlantılı olanların, İstanbul’da kaçak olan Suriyeli göçmenlerin yakalanmasını istemiştir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ısrarla üzerinde durduğu, “verilen mesajın” bir boyutu burada gizlidir. Türkiye’ye göçmenler üzerinden verilen özel bir mesaj vardır. Bu noktanın da çok iyi analiz edilmesi gerekir.

Sonuç: Soylu: “Mesajı Aldık, Daha Büyük Bir Mesaj Vereceğiz!”

İstiklal Caddesi’ndeki terör eyleminde, işin ruhuna aykırı olan acemice icra edildiği görüntüsü verilen, anormal bir şekilde, pek çok iz bırakma söz konusudur.  Eylemde yer alan Arap kökenli Suriyeli teröristlerin önemli bir kısmının yakalanması özellikle istenmiş ve de sağlanmıştır.  Bu tarz ile Türkiye’ye özel bir mesaj verilmek istenmiştir. Bu mesajın mahiyetini tahmin edebilmek için terör eylemi öncesinde Türkiye’de ve bölgede hangi gelişmelerin olduğuna bakmak yeterlidir:

·                      Türkiye sanayileşme konusunda ciddi kararlar vermektedir. Değişik alanlarda kendi ihtiyacı olanları üretme yolunda kararlılıkla ilerlemektedir. Helikopter, insansız hava araçları, tank, otomobil, uçak, savaş gemileri vb. alanlarda çalışmalarını hızlandırmıştır.

·                      Türkiye 21. asrı Türkiye Yüzyılı ilan etmiş ve onun gereklerini yapacağını belirtmiştir.

·                      Türk Devletleri Teşkilatı’na Kuzey Kıbrıs’ın “gözlemci” olarak katılmasını sağlamış ve Türk Cumhuriyetleri ve İslâm ülkelerinin Kıbrıs’ı tanıması için çalışmalarını hızlandırmıştır.

·                      Hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de doğalgaz aramalarına devam etmektedir.

·                      Ukrayna-Rusya savaşında arabuluculuk yapmakta, değişik ülkelere Rus ve Ukrayna buğdayının gitmesine yardımcı olmakta, girişimlerde bulunmaktadır.

·                      Yunanistan’a karşı tavizsiz duruşunu devam ettirmektedir.

·                      Libya’da taraftır, buna göre ilişkiler yürütmektedir.

·                      Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Cumhuriyeti ile diyalogları geliştirmektedir.

·                      Erdoğan, Mısır Devlet Başkanı Sisi ile el sıkışarak iki ülke arasındaki gerilimin düşürülmesini sağlamıştır.

·                      Erdoğan, “Suriye Devlet Başkanı Esed ile görüşebileceğini”, “gitmesi için uğraşmadığını” belirterek iki ülke arasındaki gerilim ortamının giderilmesine zemin hazırlamıştır.

·                      Kuzey Irak’ta barınan PKK’ya karşı operasyonlarını hem sıklaştırmış hem de sertleştirmiştir.

·                      Türkiye, Kuzey Suriye’deki PKK/PYD/YPG yapılanmasına karşı bir kara harekâtı başlatacağını açık bir şekilde beyan etmiş, Suriye’nin kuzeyinde teröristlerden arındırılmış bir bölge meydana getirmek istemekte ve bunu açıkça söylemektedir.

·                      AK Parti, anayasal bir değişiklik için daha önceleri sert bir şekilde suçladığı HDP ile görüşmüştür. Selahattin Demirtaş’ı hapishaneden alıp özel uçakla beyin kanaması geçiren babasına götürüp ziyaret etmesini sağlamıştır. “Demans teşhisi konulan eski HDP Milletvekili Aysel Tuğluk serbest bırakılmıştır.” Böyle bir yakınlaşma hem Türkiye içinde birilerini hem de Şer İttifakı’nı çok rahatsız etmiş olmalıdır.

Bu ve buna benzer gelişmeler, bölgesel ve küresel savaş çıkarmak isteyen Şer İttifakı’nın işine gelmemekte, planlarını sekteye uğratmaktadır. Yunanistan’la başlattıkları Türkiye’yi çevreleme sürecini Irak ve Suriye’ye taşımak istemektedir. Türkiye bir taraftan Yunanistan’la uğraşırken diğer taraftan da Irak ve Suriye hattı ile uğraşmak zorunda bırakılmak istenmektedir. Bu ahtapot operasyonu ile Türkiye’nin kalkınma, büyüme, bölgesel güç olma hamlelerini engellemeye çalışmaktadır.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Mersin ve İstiklal Caddesi’ndeki terör eylemlerine ilişkin yaptığı ilk açıklamalarda değişik durumlara, tehlikelere, olayın perde arkasındaki güçlere dikkat çekmesi açısından önemli ve de anlamlıdır: “Bize verilen mesajı biliyoruz. Tekrar ifade ediyorum, ABD Büyükelçiliği’nin taziyesini kabul etmiyoruz. Müttefikliğimiz tartışılmalıdır.”  “Biz, bize verilen mesajı biliyoruz, bize verilen mesajı aldık. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum: Amerikan Büyükelçiliği’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz. Kobani’yi, terör bölgelerini besleyen ve oradan Türkiye’nin huzurunu bozmaya çalışan bu anlayışa, kendi senatolarından para gönderen bir devletle müttefikliğimiz elbette tartışılmalıdır. Biz kimsenin düşmanı değiliz, kimsenin topraklarında gözümüz yok, kimseye kalleşlik yapmıyoruz ama bu kalleşliklere elbette ki tahammül edecek gücümüzün kalmadığını ifade etmek istiyorum.” “Onun için nasıl ve ne şekilde koordine edildiğini bildiğimiz, nereden hareketlendiğini bildiğimiz bir terör yapısıyla karşı karşıyayız. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlamaya çalışıyorsa fail odur. Piyonları çok fazla tartışmanın bir anlamı yoktur. Dünyada çok fazla piyon bulunur. …Bu aldığımız mesaja çok güçlü bir mesaj vereceğiz.” “Sadece son 3 yılda ABD Senatosu’ndan PKK/PYD’ye 2 milyar dolar yardım yapıldı.” “…Birdenbire son 2 ayda Mersin ve İstiklal Caddesi saldırılarının yaşanması, özellikle yüzyılın seçimi yaklaşırken Türkiye’yi yeniden küresel istikrarsızlık cenderesine çekme denemesidir.” [6]

İçişleri Bakanı Soylu’nun yaptığı açıklamalar usul ve üslup hatası olmasına rağmen şüphesiz ki çok önemlidir, doğrudur ve tam da zamanında yapılmıştır; ancak eksiktir. Soylu elindeki tüm bilgi ve belgeleri bir rapor hâline getirip Dışişleri Bakanına ve Cumhurbaşkanına vermeliydi. Türkiye ABD’nin terörü besleyip desteklediğine ilişkin bu raporun gereğini yapmalı, küresel bir kamuoyu oluşturmalıdır. Türkiye kamuoyu bu konuda ikna edilmelidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği Pençe-Kılıç Hava Harekâtı’na kara kuvvetlerinin de katılabileceğini” kamuoyu ile paylaşması ve Soylu’nun “Bu aldığımız mesaja çok güçlü bir mesaj vereceğiz." ifadesi hem Rusya hem de ABD tarafından özel olarak değerlendirilmiş ve ardından peş peşe açıklamalar yapmışlardır. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price: “Irak’ın egemenliğini ihlal eden ve eşgüdüm içinde yapılmayan her tür askeri faaliyete karşı çıkmaya devam edeceğiz.”  ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan adı açıklanmayan bir sözcü (Reuters haber ajansının sorularını e-maille cevap verdi): “Türkiye’ye bu tür operasyonlar düzenlememesi çağrısında bulunuyoruz. Tıpkı Suriyeli ortaklarımıza saldırılar düzenlememeleri ve gerginliği tırmandırmamaları çağrısı yaptığımız gibi.” “Suriye’de istikrarı bozan, Irak hükûmetiyle eşgüdüm içinde yürütülmeden yapılan ve Irak’ın egemenliğini ihlal eden her tür askeri harekâta, karşı çıkmaya devam ediyoruz. Birçok sivilin ölümüne yol açtığı bildirilen Türkiye’nin güneyine yönelik son saldırılara da karşıyız.”

Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Alexander Lavrentyev: “Türk meslektaşlarımıza, gerginliğin artmasını önlemek için itidal çağrısında bulunacağız. Bu görüşümüz sadece Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğu bölgeleri için değil, ülkenin tüm toprakları için geçerli.”  “Türk ortaklarımızı Suriye topraklarında aşırı güç kullanmaktan kaçınmaya ikna etmeyi umuyoruz.”

ABD’li Demokrat Senatör Chris Van Hollen: “İşte yine başlıyoruz. Erdoğan, aylardır Türkiye’nin IŞİD’e karşı savaşan Suriyeli Kürt müttefiklerimize saldıracağını söylüyordu. Şimdi bunu yapıyor olması kimseyi kandırmamalı. Biden yönetimi, güçlü bir şekilde buna cevap vermelidir.”  ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Frank Pallone: “Erdoğan, bir hastane de dâhil olmak üzere sivil altyapıyı bombaladı. Bu, Türkiye’ye F-16 savaş uçağı satışını engellemek için çalışmamın bir başka nedenidir. Erdoğan’ın saldırganlığı, ABD askerî teçhizatı konusunda ona güvenemeyeceğimizi gösteriyor.”

Peskov:  “Türkiye’nin kendi güvenliği ile ilgili endişelerini anlıyor ve bunlara saygı duyuyoruz. Bunun Türkiye’nin yasal hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte, tüm tarafları durumun ciddi şekilde istikrarsızlaşmasına yol açabilecek adımlardan kaçınmaya çağırıyoruz. Bu, bumerang gibi dönebilir ve güvenlik durumunu daha da zorlaştırabilir.” “Suriye’deki duruma dair Rusya ve Türkiye’nin belirli yaklaşım farklılıkları var. Bunları sürekli olarak ele alıyoruz.”

Beyaz Saray’dan yapılan açıklama: “Türkiye’nin güneyinde meşru terör tehdidi sürüyor, kendisini savunma hakkı var.” ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü: “Türkiye’yi bu tür bir operasyonu yapmaması konusunda uyardık ve biz Suriyeli partnerlerimizden de bu tür gerilimleri büyütmemelerini istedik.” “Suriye’deki durumu istikrarsızlaştıracak ya da Irak’ın egemenliğini Irak hükûmetiyle koordineli olmadan askeri hamlelerle ihlal etmeye karşıyız. Biz ayrıca son dönemde Türkiye’nin güneyine düzenlenen ve sivillerin öldüğü saldırılara da karşıyız.”

Rusya’nın Suriye Büyükelçisi Alexander Lavrentyev: “Türkiye, Suriye’de aşırı askeri güç kullanmaktan çekinmeli ve Kürt sorunu için barışçıl bir çözüm aramalıdır.”

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü Kirby: “Türkiye, özellikle güneyinde meşru terör tehdidi nedeniyle mustarip olmayı sürdürüyor. Tabii ki her türlü kendilerini ve vatandaşlarını savunma hakları var.” “Bölgedeki bir operasyon, ortağımız SDG’nin IŞİD ile mücadele kabiliyetlerini kısıtlayabilir. SDG ile bunun için ortaklık yapıyoruz ve IŞİD üzerinde baskıyı devam ettirmek istiyoruz.”

Pentagon Sözcü Yardımcısı Singh: “Sahada olanları izlemeye devam ediyoruz. Bakanlık olarak her boyutu ile tüm tarafların gerilimi düşürmesi çağrısında bulunuyoruz.” “…Açık kaynaklardan gördünüz, Türkiye geçtiğimiz hafta bir saldırıya uğradı, ardından Irak ve Suriye’de hava saldırıları olduğunu gördük. Taraflara tüm çatışmaları durdurmaları çağrısında bulunuyoruz. Biliyorsunuz ABD ordusunun oradaki amacı IŞİD’’in kalıcı olarak yenilmesidir. Bu saldırıları bu amaçtan alıkoyuyor ve IŞİD’in yenilmesi konusunda uluslararası koalisyon kazanımlarını riske atıyor.”

Pentagon Sözcüsü Patrick Ryder: “Savunma Bakanlığı, Suriye’nin kuzeyinde, Irak’ta ve Türkiye’de tırmanan gerilimden derin endişe duyuyor. Bu tırmanış, IŞİD Karşıtı Küresel Koalisyonun IŞİD’i zayıflatmak ve yenilgiye uğratmak için yıllardır sürdürdüğü ilerlemeyi tehdit ediyor. Suriye’deki son hava saldırıları, Suriye’de IŞİD’i yenmek ve on binden fazla IŞİD tutuklusunun gözetimini sağlamak üzere yerel ortaklarla çalışan ABD personelinin güvenliğini doğrudan tehdit etti.” “…Hem Türkiye’de hem de Suriye’de meydana gelen sivil can kaybını kınıyor ve taziyelerimizi sunuyoruz. Sivillerin kasten hedef alındığı haberlerinden da endişe duyuyoruz. Gerginliğin azaltılması için çağrıda bulunurken, Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını kabul ediyoruz. Ateşkesi sürdürmek için Türkiye ve yerel ortaklarımızla görüşmeye devam edeceğiz.”

ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü General Pat Ryder: “Çatışmaların devam etmesi, özellikle de bir kara harekâtı, IŞİD’e karşı mücadelede zorlukla elde edilen kazanımları ciddi şekilde zayıflatacak ve bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır.” “Devriyeleri SDG ile ortaklaşa yapıyoruz ve SDG devriyelerini azalttı.” Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Direktörü John Kirby: “Suriye’de IŞİD ile mücadele eden askerlerimiz var. Türkiye ya da başka bir ülke tarafından Amerikalıların hayatını riske atacak bir eylemi görmek istemiyoruz…”

“Şu anda bu saldırının (Beyoğlu) sorumlusunun tam olarak kim olduğunu söyleyecek bir pozisyonda değiliz. Bu şiddeti o zaman da kınadık, şimdi de kınıyoruz.” “…Türkiye’nin saldırılara karşı kendini ve vatandaşlarını savunma hakkı vardır.”  “…Aynı zamanda bölgede tansiyonun düşürülmesini istiyoruz ve özellikle de sivillerin daha çok ölümüne neden olacak hiçbir eylemi görmek istemiyoruz. IŞİD ile mücadelede Suriyeli mevkidaşlarımızla çalışmayı sürdürüyoruz, IŞİD Irak ve Suriye’de geçerli bir tehdit olmayı sürdürüyor.”

“Türkiye terör saldırılarına maruz kaldı. Ancak özellikle Suriye içinde daha çok ölüme, daha çok masumun ölmesine yol açacak ya da bizim IŞİD ile mücadele çabalarımıza zarar verecek bir eylem görmek istemiyoruz. Bizim Suriye’de IŞİD ile mücadele eden askerlerimiz var. Suriye’de Türkiye ya da başka bir ülke tarafından Amerikalıların hayatını riske atacak bir eylemi görmek istemiyoruz. Amerikan askerleri burada, sahada ve SDG’ye destek veriyor.” [7]

Dikkat çekici, ilginç ve mide bulandırıcı olan bir durum, Ukrayna hadisesinde kanlı bıçaklı olan bir Rusya ve ABD söz konusuyken, Türkiye’nin Suriye’ye askeri operasyon yapmasına ilişkin olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in ABD’ye görüşme teklifinde bulunmasıdır. Dahası bu görüşmenin her iki ülkenin yararına olacağını söylemiş olmasıdır: “Onlarla prensip olarak konuşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum, ABD yönetimi arasında yalnızca ABD’nin değil Rusya’nın da çıkarına olacak normal ve dengeli kararlar alabilen ve dinleyebilen makul insanlar var.”[8]

Bugüne kadar Suriye’deki olaylarla ilgili hiç kılı kıpırdamayan BM’nin şimdi devreye girerek Türkiye’nin askerî harekâtından rahatsız olduğunu açıklaması düşündürücüdür. BM Güvenlik Konseyi’nin devreye girmesi istenmektedir. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen şunları söylüyor: “Bir aktörün düzenleyeceği geniş çaplı askeri operasyonların diğer alanlarda olası zincirleme etkileri olacak.” “…Bir nevi yol ayrımında olduğumuzu hissediyorum. Görece sakin geçen üç yılın ardından büyük bir askeri operasyonun gerçekleştirilmesi düşüncesi, beni rahatsız ediyor. Bunun Suriyeli siviller ve daha geniş anlamda bölgenin güvenliği açısından ne anlama geleceğine dair endişelerim var. Sorunun siyasi yollarla çözümü için şu an hiçbir ciddi çaba olmamasının etkisiyle gerilimin artma ihtimali de beni aynı şekilde endişelendiriyor.” “Etkisiz hâle getirilen ancak henüz yenilmeyen terör örgütlerinin de yeni istikrarsızlıklardan hemen yararlanacağı...” “Suriye’nin daha fazla askeri faaliyete değil, daha fazla siyasi sürece odaklanılmaya ihtiyacı olduğu…” İtidalli olma, sükûnetin sağlanması için çaba gösterme, ülke genelinde ateşkes doğrultusunda adım atma ve terörle mücadelede uluslararası insani hukuk çerçevesinde yaklaşım gösterme…” [9] 

Mersin ve İstiklal Caddesi’nde bombalama olaylarının farklı bir yönü, olayı sahiplenen bir terör örgütünün olmamış olmasıdır. Çoğunluğu Suriyeli Arap olan teröristlerin bu denli acemice davranması, amatörlüğün değil bir yanıltma, yanlış yöne sevk etme gibi bir amacın gerçekleşmesi ile ilgili olsa gerek. Yani Türkiye’yi Suriye’de kara harekâtına tahrik etme olgusu olabilir. 20 Kasım 2022’den 30 Kasım 2022’ye kadar hem ABD hem de Rus sözcülerinin yaptıkları açıklamaların ortak noktası Türkiye’nin kara harekâtına karşı olmak olarak değerlendirilebilir.  Daha dikkat çekici ve düşündürücü olan hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev’in Türkiye’yi devre dışı bırakarak doğrudan ABD ile görüşme teklifi yapması hem de BM temsilcisinin yaptığı açıklama ve BM Güvenlik Konseyi’ni göreve çağırmayı düşünmesidir. Bu durum, Türkiye’ye küresel bazda bir tuzak kurulmaya çalışılıyor olarak yorumlanabilir. Saddam’a kurulan bir tuzağın çok farklı bir versiyonu Türkiye’ye de kurulmak isteniyor olabilir.

İçişleri Bakanı Soylu’nun, “Bize bir mesaj verildi, mesajı aldık.” ifadesi daha gerçekçi bir şekilde,  devletin değişik organlarınca çok iyi analiz edilmeli, duygusallıktan uzak durulmalıdır.  Muhalefet dâhil toplumun tüm kesimlerini bir arada tutacak, gönüldaş kılacak, birbirine yaklaştıracak çok güzel bir dil ve söyleme ihtiyaç vardır. 

Henüz vakit varken!



[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Bukalemunhttps://bilimgenc.tubitak.gov.tr/yeryuzu-turkiyenin-renk-degistiren-sakinleri-bukalemunlarhttps://listelist.com/bukalemunlar-hakkinda-ilginc-bilgiler/

[2] https://www.odatv4.com/guncel/taksim-saldirisinin-sifreleri-cozuluyor-isim-isim-liste-259010 https://www.odatv4.com/makale/taksim-bombasinin-sirlari-katliamin-kara-kutusunun-son-anlari-258931

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/istanbul-saldirisini-telefon-trafigi-aydinlatacak-42171505  https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/bombaciyla-talimati-veren-haci-arasindaki-diyalog-42172073 https://halktv.com.tr/makale/iste-istiklal-bombacisi-albashirin-tam-ifadesi-703995

 https://halktv.com.tr/makale/istiklal-caddesi-bombacisi-siniri-nasil-gecti-704321

[3] https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/istanbul-saldirisini-telefon-trafigi-aydinlatacak-42171505

https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/bombaciyla-talimati-veren-haci-arasindaki-diyalog-42172073

https://www.milatgazetesi.com/haber/bakan-soylu-istiklal-caddesi-saldirisi-munbic-kaynakli-4665/

https://www.odatv4.com/guncel/munbic-ayrintisi-258867

https://www.veryansintv.com/hdpden-yeni-istiklal-senaryosu-hdp-ile-yumusama-baslayinca-bomba-patladi/

https://www.aydinlik.com.tr/haber/bakan-soylu-pkkya-katilanlarin-3te-1i-hdp-araciligiyla-351385

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/aytunc-erkin/terorist-idlibden-girdim-dedi-soylu-once-afrin-sonra-da-munbic-dedi-7488159/.

https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3539821-oso-ile-pkk.

https://www.evrensel.net/yazi/91976/taksim-saldirisinda-cihatcilarin-ayak-izleri.

https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/taksime-bombali-saldiri-tutuklamalarinda-oso-ayrintisi-7488541/

[4] https://www.aydinlik.com.tr/haber/bakan-soylu-pkkya-katilanlarin-3te-1i-hdp-araciligiyla-351385

[5] https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/istanbul-kalbine-23-yilda-6-bombali-saldiri-duzenlendi-7478489/

https://medyascope.tv/2022/11/14/istiklal-caddesinde-patlama-2015-ve-2016da-neler-olmustu/

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/pkkdan-abdye-imdat-cigligi-597774h.htm

[6] https://www.milatgazetesi.com/haber/bakan-soylu-istiklal-caddesi-saldirisi-munbic-kaynakli-4665/

 https://www.evrensel.net/haber/474973/afrinden-demisti-suleyman-soylu-mersin-de-istiklal-saldirisi-da-menbicden-oldu

https://t24.com.tr/haber/icisleri-bakan-soylu-abd-buyukelciligi-nin-taziyesini-kabul-etmiyoruz-muttefikligimiz-tartisilmali,1072241

https://www.sabah.com.tr/gundem/2022/11/14/son-dakika-istiklalde-bombali-saldiri-bakan-soyludan-onemli-aciklamalar?paging=5

[7] https://www.bbc.com/turkce/articles/c3g5pg95gl7o

https://www.veryansintv.com/amerikalilarda-muttefikler-vuruluyor-telasi-biden-guclu-bir-mesaj-vermeli/

https://www.odatv4.com/dunya/rusya-dan-pence-kilic-aciklamasi-turkiye-nin-yasal-hakki-259438

https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/abd-ve-rusyadan-arka-arkaya-turkiyenin-suriye-operasyonuyla-ilgili-aciklamalar-7493079/

https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/abdden-turkiye-aciklamasi-sinirda-teror-tehdidiyle-karsi-karsiyalar-7494733/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber

https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/pentagon-suriyedeki-gelismeleri-izliyoruz-7495094/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber

https://www.veryansintv.com/abdden-pence-kilic-icin-tehdit-mesaji/

https://tr.euronews.com/2022/11/29/pentagondan-ankaraya-suriyeye-kara-harekatindan-vazgec-cagrisi

https://www.evrensel.net/haber/475756/abd-turkiyeden-amerikalilarin-hayatini-riske-atacak-bir-eylemi-gormek-istemiyoruz

[8] https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/rusyadan-abdye-cagri-suriye-konusunda-gorusmelere-haziriz-2007273

[9] https://www.inspiredminds.de/tr/bm-suriye-temsilcisinden-t%C3%BCrkiye-ve-sdgye-%C3%A7a%C4%9Fr%C4%B1/a-63936780

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...