“Zulmetmedenler, nasıl bir inkılab ile devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (26/Şuara, 227)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda yaptığı
konuşmada Türkiye’nin ekonomik görüntüsünü vermesi, siyasi amaçlı küresel bir
saldırı ile karşı karşıya kalındığını ifade etmesi son derece önemlidir:
“Temmuz ayı boyunca da aynı
seviyelerde seyreden dövizin Ağustos’ta bir anda 7 lira seviyesine kadar
yükselmesi, başlı başına bir ekonomik suikast girişiminin delilidir. Ağustos
ayında bu ülkede ne siyasi istikrarsızlık yaşandı, ne harp oldu, ne afete maruz
kalındı ve ne de başka herhangi bir fevkaladelik görüldü. Amerikan yönetiminin,
ülkemizin egemenlik haklarına açıkça saygısızlık olan taleplerine cevap
vermedik diye böyle bir sonucun ortaya çıkması, meselenin tamamen siyasi
olduğuna işaret ediyor. Türkiye’nin yaşadığı bu hadise, dünyada artık hiçbir
ülkenin siyasi ve ekonomik güvenliğinin kalmadığının ifadesidir. Nitekim bu
konuda, Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Hindistan başta olmak üzere, dünyanın pek
çok yerinden ciddi rahatsızlık işaretleri gelmeye başladı. Tabii ülkemize
yönelik saldırı, diğerlerinden çok daha sinsi, çok daha can yakıcı, çok daha
kasıtlı bir şekilde gerçekleşti. İş ekonomi sınırlarını aştı ve Türkiye’nin
topyekûn cezalandırılması boyutuna ulaştı.”[1]
Tam bir yıl önce Umran’da 1- “İslâm Coğrafyası
ve Küresel Savaş-1: “Kaostan Kaynaklanan Düzen” ve “Küresel Savaş” (Eylül 2017)
ve 2- “İslâm Coğrafyası ve Küresel Savaş-2: Küresel Savaş Türkiye Üzerinden
mi(!) Çıkarılmak İsteniyor? (Ekim 2017) adlı iki makale yazarak, ABD’nin ve
Siyonizm’in Ortadoğu’da Türkiye üzerinden bir “Küresel savaş” çıkarmak
istediklerini, bunun için de ciddi hazırlık yaptıklarını, 34 belge/
doküman/kaynağa dayanarak ifade etmiş ve Türkiye’nin bu gerçeği göz önüne
alarak yeni strateji ve politikalar belirlemesi gerektiğine dikkat çekmiştik.
Bu yazıda, Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamaları, Türkiye’de ve bölgede meydana gelen gelişmeleri göz önüne alarak söz konusu iki makalede ele alınan Şer İttifakının (ABD-İsrail-Siyonizm-İngiltere) öngördüğü küresel savaş konusunu, küresel ekonomik savaşı merkeze alarak -özet olarak- yeniden tartışmaya açmak istiyoruz.
ABD ve Siyonizm Küresel Bir Savaş Çıkarmak İstiyor
Konuya ilişkin incelenen 34 belge/doküman/kaynak, okuyucunun
yararlanabilmesi için aşağıda verilmiştir:
Eski ABD Başkan Clinton’ın Çalışma Bakanı Robert Reich’in
açıklaması, Richard Haass’in Karışıklık kitabı, 2003 yılında
RAND Corporation tarafından hazırlanan ‘Sivil Demokratik İslâm: Ortaklar,
Kaynaklar ve Stratejiler’ adlı rapor, Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili yapılan
yayınlar ve açıklamalar, “2015 Yılına Doğru Küresel Trendler” adlı ABD Raporu
(2000), Ekonomik analist Jim Griffin’in; George Soros’un, Alman Dresdner
Investmen Trust genel müdürü Wolfram Gerdes’in açıklamaları, ABD başkanlarından
Woodrow Wilson, Roosevelt, Kennedy, oğul Bush, Obama ve Trump’ın açıklamaları,
Bush, Cheney ve enerji lobisinin (2001) ABD’nin enerji politikalarını
belirleyen raporu, “baba Bush”un zamanında (1992) Paul Wolfowitz’in
başkanlığında savunma bölümü tarafından hazırlanan belge, “ABD’nin Ulusal
Güvenlik Stratejisi (2002) (Bush Doktrini)”, “ABD Ulusal Güvenlik Strateji
Belgesi 2015”, ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, “ABD’nin Ulusal Askeri
Stratejisi 2015” raporunu açıklarken yaptığı değerlendirme, Dünya Siyonist
Örgütü tarafından Kudüs’te yayınlanan Kivunim (Yönelişler) dergisinde “80’li
Yıllar İçin İsrail’in Stratejik Planları” adlı makale, Emekli amiral ve
İsrail gizli servisi MOSSAD eski başkanı Ami Ayalon’un, 2012 yılında Carlie
Rose'a verdiği röportaj, Katar krizi dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
açıklamaları, Stratfor Düşünce Kuruluşu’nun Başkanı, George Friedman ile
2011’de “Amerika’nın Sesi” radyosunda yapılan röportaj, Siyon Önderlerinin
Protokolleri, Henry Kissenger ile 2011 yılında yapılmış röportaj, 2009 yılında
Youtube’da yayınlanan “Yüksek Konseyin Kararlarını" açıklayan üç video, 25
Eylül 2017’de Kuzey Irak’ta “Bağımsız Kürdistan devletinin” kurulması için
yapılacak referandumla ilgili yapılan özel açıklamalar, Neocon-Evangeliklerle
ilgili yapılan yayınlar Stern, J., “Washington Avrupa’da Nükleer Savaşa
Hazırlanıyor”, Süddeutsche Zeitung’taki makalesi, Texe Mars, İllüminatı,
Entrika Çemberi, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002, s.175,
Foster J.B., ‘Emperyal Amerika ve Savaş’, Cosmo Politik, sayı:6, sonbahar 2003, s. 39-45, Foster, J.B., ‘ Emperyalizmin Yeni Çağı’, Cosmo Politik, sayı:6, Sonbahar 2003, s.12-22, Klare M.T., ‘Savaşın Jeopolitiği’, Cosmo Politik, sayı: 2 Kış 2002, s. 14-18, Özemre A.Y. ‘ABD, Her 10 Yılda Bir Savaş Çıkarmak Zorunda’, Umran, sayı: 87, 2001, s.21-26, Meyssan, T., (Çev. Nizamettin Kârabenk), “ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Doktrini bir "Dünya Savaşı"nı mı içeriyor?”, 11 Şubat 2015, Can, B., ‘Küresel Derin Devlet’in Düşük Yoğunluklu Savaşı”, Ekim 2001, Umran, Can, B., “Yeni Soğuk Savaş: ABD Emperyalizminin Tükenişi İslâm Dünyasının Yeniden Dirilişi”, Umran, 2002, Karagül İ., “Petrol Savaşının Endonezya Cephesi, İslâmî Direniş Dalgası”, Yeni Şafak,19 Ekim 2002; “Enerji Savaşları ve Yeni Dünya Haritası”, Umran, sayı: 95, Temmuz 2002, s.20-27, Garaudy R., Çöküşün Öncüsü ABD, Nehir Yay, İstanbul, 1997, s.51, Parenti, M., İmparatorluğa Karşı, çeviren: Özcan Buze, Kaynak y., İstanbul, 1996, s.49-50, Allen G., Gizli Dünya Devleti, Milli Gazete, İstanbul 1996.
Bu kaynaklarda ortaya çıkan ana fikri, aşağıdaki başlıklar
altında özetleyebiliriz:
1)
ABD’nin ekonomisi iyi değildir.
- “ABD
ekonomisi önce yavaşlayacak, sonra durgunlaşacak ve ABD kendi içine
kapanacaktır.”
- “Büyük
Asya ülkeleri, bir Asya Para Fonu, bir Asya Ticaret Örgütü kurarak IMF
(Uluslararası Para Fonu) ve WTO (Dünya Ticaret Örgütü) gibi kuruluşlara
zarar verecektir.”
- ABD,
“Dünya Bankası ve IMF'yi yeniden yapılandırarak, BRICS Bank ve Çin'in
Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi, Batı kontrolünde olmayan alternatif kuruluşların
yükselişini” durduracaktır.
- ABD,
“Afrika Büyüme ve Fırsat Eylemi'ni (AGOA), “Power Africa”, “Trade Africa”
ve “Doing Business in Africa” girişimleri ile kıta üzerinde nüfuzunu
sağlamlaştırmak ve Çin’in yayılmasını durdurmak zorundadır.
2) ABD’nin küresel
hâkimiyetine ve liderliğine itiraz edilmektedir.
- ABD;
her alanda liderlik yapmak zorundadır. Fakat Avrupa ve Doğu Asya’da
ABD’nin küresel üstünlüğüne ve ABD liderliğindeki küreselleşmeye karşı
siyasi bir direniş ortaya çıkmaktadır.
- Çin,
Hindistan ve Rusya, ABD’nin liderliğini kırmak için fiili bir
jeo-stratejik ittifak kurma çabası içerisindedir.
- ABD,
küresel şirketlerle, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki pazarın paylaşımından
dolayı karşı karşıya gelip restleşmek zorundadır.
ABD’nin liderliğine itiraz, kaos getirir ve kaosun üç kaynağı vardır:
- Mevcut
kurulu dünya düzenini değiştirmek isteyen, “revizyonist” olarak nitelenen
güçler; “Çin, Rusya ve Türkiye”.
- Ciddi
güvenlik kaygılarına neden olan ülkeler; İran ve Kuzey Kore.
- Devlet-altı
yapılanmalar, şiddete başvuran aşırı örgütler.
Lider olarak ortaya
çıkma ihtimali olan ülkeler tecrit edilecek ve onlara destek veren ülke
yönetimleri devrilecektir:
- Mevcut
düzen, ABD ve benzer değerleri savunan ülkeler tarafından 2. Dünya Savaşı
sonrasında kurulmuştur ve bu düzenin korunmasında ABD’nin sorumluluğu daha
fazladır.
- Küresel
ittifak sistemi ile Rusya ve Çin kuşatılıp tecrit edilecektir.
- ABD,
Kafkasya'daki ülkelerle bağları geliştirecektir.
- Balkanlar
ve Doğu Avrupa'daki ülkelerin Avrupa ve Avrupa-Atlantik entegrasyonu
kararlılıkla desteklenecektir.
- ABD,
“Güneydoğu Asya Devletleri Ortaklığı (ASEAN)” ile Çin’i kuşatacaktır.
- Vekâlet
Savaşları ve Kadife Darbelerle “küreselleşme değerlerini benimsemeyen ve
bunlara saygılı olmayan ülkelerin ve Rusya ve Çin ile iyi ilişkileri olan
ülkelerin yönetimleri devrilecektir.
- ABD
değerlerini paylaşmayan ülkelerde, genç liderlerle ve STK’larla ilişki
kurulacak; hükümet, iş ve sivil toplum alanlardaki geleceğin
liderleri belirlenerek, birbiriyle koordinasyonları sağlanacaktır.
- Libya,
Mısır, Suriye, Irak, İran, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Sudan, Nijerya,
Alt-Sahra Afrika’sı, Ortadoğu, Orta ve Güney Asya ve And Bölgesi içinde ve
etrafında iç çatışmalar, şiddetli siyasi karışıklıklar ortaya çıkacak,
ciddi dini ya da etnik bölünmeler meydana gelecektir.
- Latin
Amerika’da özellikle de Kolombiya, Küba, Meksika, Panama, Guatemala, El
Salvador, Honduras, Haiti ve onun öteki Karayip komşuları ülkeler yeniden
inşa edilecektir.
- ABD,
Türkiye ile olan ilişkilerini dönüştürmeye devam edecektir.
- Türkiye,
Kafkasya, Orta Asya, Suriye, Irak, İran ile ve iç çatışmalarla meşgul
olacaktır.
Hiçbir ülkenin askeri gücünün ABD’nin askeri gücünden daha üstün olmasına
müsaade edilmeyecek:
- ABD,
uluslararası anlaşmalar ve sözleşmelere uygun hareketle, üzerine düşen
sorumlulukları yerine getirecek; Revizyonist ülkeler, ekonomik ve siyasal
yaptırım mekanizmalarıyla cezalandırılacak; gerekirse bunlarla
savaşılacaktır.
- ABD
stratejisi gelecekte potansiyel bir küresel rakibin ortaya çıkışına meydan
vermeyecek, ABD’nin gücünü aşma ya da ona denk olma ümidiyle yeniden
askeri yapılanmaya giden potansiyel düşmanları caydıracak şekilde yeniden
yapılandırılacaktır.
- Hiçbir
büyük güç, henüz ABD ile askeri bir çatışmaya girme noktasında değildir;
ama ABD’nin büyük güçlerden biriyle askeri çatışmaya girme riski
artmaktadır. Böyle bir çatışma, muazzam sonuçlar doğuracaktır.
- Dünya,
3. bir paylaşım savaşına doğru yol almaktadır.
“Yüksek Meclise”(Siyonizm’in 1$ üzerindeki 300’ler,
30’lar ya da 13’ler meclisi) göre “varolan küresel sistem, yaşam periyodunu
tamamlayarak çökmenin eşiğine gelmiştir” ve “ölmek üzeredir”.
- Mevcut
sistem, kurucu gücün kendi inisiyatifiyle, “yaratıcı yıkım
teorisi”/“düzeltici savaş teorisinin” uygulandığı küresel bir savaşla
çökertilmelidir.
- Yüksek
Konsey savaşın Ortadoğu’dan çıkmasını uygun görmüş ve çatışmanın patlak
vereceği ülke olarak Türkiye seçilmiştir.
Yüksek Meclis beş aşamalı/safhalı bir “düzeltici
savaş” öngörmektedir:
Birinci
aşamada, Kuzey Irak’taki terör örgütü içine yerleştirilmiş
özel fraksiyon tarafından Türkiye’ye karşı düzenli kışkırtma eylemleri
gerçekleştirecektir.
İkinci aşamada, Türkiye, Kuzey Irak
topraklarına karşı geniş çaplı bir harekâta girişecektir. Eş zamanlı olarak,
terör örgütünün diğer fraksiyonu, İran’a saldıracak ve çatışmaya Tahran da
dâhil olacaktır.
Üçüncü aşamada, Konseyin Suudi
Arabistan’da bulunan bağlantıları sayesinde, Sünni liderler, kuvvetlerini
çatışmaya sokacaktır.
İki çatışan Eksen/Blok inşa edilecektir: 1. Eksen,
Türkiye-İran-Suriye, 2. Eksen, Irak-Kürt-Suudi-İsrail. Bu çatışmaya, ABD asla
karışmayacak; fakat Irak-Kürt-Suudi-İsrail koalisyonunu destekleyerek
karşı tarafın üstünlüğünü dengelemeye çalışacaktır.
Dördüncü
safhasında, Çin ve Rusya, 1. Ekseni desteklemek zorunda bırakılarak
savaşa iştirak etmiş olacaklardır.
Beşinci
ve son aşamada, 2. Ekseni destekleyen ABD, 1. Eksen grubunu
destekleyen Çin ve Rusya ile sıcak çatışmaya girecektir.
Bu yeni durumda, dünyada iki büyük bloklaşma meydana gelecek
ve çatışma küreselleşecektir: 1. Eksen; Rusya- Çin-İran-Türkiye-Orta Asya
cumhuriyetleri; 2. Eksen:ABD-AB- Irak- İsrail- Kürdistan-Arabistan.
Bu savaşın herhangi bir galibi olmayacak. Çatışma yeterli
yıkım düzeyine eriştikten sonra durdurulacak, tarafsız kalmış ülkelerin
arabuluculuğuyla bloklar arasında ateşkes sağlanacak.
“Düzeltici
Küresel Savaş”ın sonunda Ortadoğu’da bazı sınırlar değişecek, yeni devletler
oluşacaktır:
Suudi Arabistan’daki krallık rejimi çökecek.
İran’daki şeriat devleti yıkılacak.
Irak resmen üçe bölünecek.
Türkiye’nin güneydoğusunu, İran’ın kuzey batısını, Irak’ın
Kuzeyi ve Suriye’nin doğusunu kapsayan “Büyük Kürdistan” kurulacaktır.
“Düzeltici Küresel Savaş”ın sonunda yeni küresel
ekonomik sistem kurulacaktır:
- Yeni
küresel ekonomik sistemde, yetkiler artırılmış bir IMF ve Dünya Bankası,
bir küresel merkez bankası kurulacaktır.”
Küresel tek para birimi olacaktır. Uluslararası denetime dayalı bir ekonomi politika olacaktır.
Bu belgelere göre ABD ya da Siyonizm patronluğunda
“tek bir dünya devleti”, “tek bir dünya hükümeti”, “tek bir dünya güvenlik
örgütü”, “tek bir dünya dini”, “tek bir dünya bankası”, “tek para birimi” ve
“tek merkezli bir dünya ekonomisi” oluşturulmak üzere bir strateji
çizilip uygulamaya sokulmak istendiğini söyleyebiliriz.
Siyonist liderlerden Henry
Kissenger’e göre “3. Dünya Savaşı 2009 yılında başlatılmıştır ve bunu
duymayan sağırdır.”[2]
Günümüze baktığımız zaman, İran’daki askeri yürüyüş konvoyuna silahlı saldırı yapılması sonrasında İran’ın, ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerini suçlayıp intikam almaktan bahsetmesi, Şer İttifakının öngördüğü süreçteki eksenlerin oluşmasına uygun düşmektedir. Keza Rus uçağının Suriye’de İsrail tarafından tuzak kurularak düşürülmesi sonrasında Rusya’nın, İsrail’i uçağı düşürmekle ve daha önce verdiği sözlere uymamakla suçlaması ve Suriye’nin her tarafına S-300 füze sistemini yerleştireceğini beyan etmesi de, Şer ittifakının öngördüğü eksenlerin oluşmakta olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Küresel Ekonomik Savaş
Trump/ABD yönetimi, yukarıda ifade
edilen strateji belgelerinde, düşman, muhalif, tehlikeli ya da revizyonist
olarak ilan edilen ülkelere (Çin, Rusya, İran, Türkiye, AB) karşı son aylarda
bir ekonomik savaşı fiilen başlatmıştır.
2017 yılında Çin lehine ABD dış
ticaret açığı 350 milyar dolardır. Trump yönetimi, Çin menşeli mallara yaklaşık
34 milyar dolar ek gümrük vergisi koymuş ve bunun 500 milyar $’a kadar
çıkarılabileceğini ifade etmiştir. Buna karşılık, Çin yönetimi, 545 ABD menşeli
ürüne %25 ek vergi uygulamıştır. Ek vergi uygulanan ürünlerin toplam tutarı 34
milyar dolardır. Çin, ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne şikâyet etmiştir.[3]
ABD, revizyonist olarak suçladığı Rusya’ya Ağustos 2018’den
itibaren ciddi ekonomik yaptırımlar uygulamaya başlamıştır. Bu bağlamda,
“Rusya’ya dışarıdan yardımların girmesine”, “silah satışına ve anlaşmaların
finansmanına”, “devlet kurumlarının kredi sağlamasına”, “çift kullanımlı olarak
bilinen sivil amaçlı kullanılan fakat askeri değeri olabilecek ürünlerin
satışına” yasak getirmiştir[4]. Buna karşılık
Rusya’da ABD ürünlerine ek vergi koymuştur.
ABD, kendisine rakip olarak çıkmaması, ayrı bir güç odağı
olmaması için AB’ye ekonomik savaş açarak 9 Mart 2018 tarihinden itibaren
AB’den ithal edilen çeliğe %25, alüminyuma %10 gümrük vergisi koymuştur. Buna
karşılık AB, 22 Haziran 2018 tarihinden itibaren Amerikan menşeli ithal
ürünlere 6,4 milyar Euro değerinde ek gümrük vergisi koymuştur. Ayrıca 3,6
milyar Euro değerinde yeni bir ek gümrük vergisinin de planlandığını
açıklamıştır.[5]
Yukarıdaki bölümde söz konusu edilen belgelerde İran’ı
“Ciddi güvenlik kaygılarına neden olan ülkeler” sınıfında değerlendiren ABD,
“Yeni Strateji Belgesinde” İran’ı “haydut devlet” olarak tanımlamış ve 8 Mayıs
2018’de tek taraflı olarak İran’la yapılmış olan “nükleer antlaşmadan”
çekildiğini açıklamıştır[6].
İranlı hava yolu şirketlerine Amerikan menşeli cihazları temin ettikleri gerekçesiyle 9 kişi ve kuruluşa karşı yaptırım kararı almıştır. Ayrıca İran havayollarına ait 31 uçağa hizmet veya iniş izni tanıyanlara yaptırım uygulanacağı, İran’ın ABD doları alımı, altın ve diğer değerli metal ticareti, sanayiye ilişkin yazılım alımının engelleneceğini, İran’ın petrol ticaretine, merkez bankasına, otomotiv sektörüne yaptırım uygulanacağını duyurarak ABD müttefiklerinden İran’la petrol ticaretlerini kesmesi talebinde bulunmuştur[7]. Buna karşılık İran da, ABD’yi saldırgan olmakla ve uluslararası barışı tehdit etmekle suçlamış ve ekonomik olarak karşılık vereceğini duyurmuştur.[8]
ABD-Türkiye Ekonomik Savaşı
Türkiye’ye dolar üzerinden ekonomik operasyon uygulanması,
Şer İttifakı (ABD-İsrail-İngiltere-Siyonizm) menşeli aşağıda ismi verilen
Projelerle bağlantılıdır:
- Büyük
Ortadoğu Projesi (BOP; ABD-İsrail –İngiltere-Küresel Sermaye)
- Büyük
İsrail Projesi (BİP; İsrail-Siyonizm, ABD destekli)
- 2.
Sevr Projesi (AB)
- ‘NATO’nun
Evrenselleşmesi ve İslam Coğrafyasına Yerleşmesi Projesi’
- “Serbest
Piyasa”-“Özelleştirme Projesi” (ABD-Siyonizm-Küresel Sermaye-AB)
- Bölge
Güçlerinin Birbirini Dengeleme Projesi-Ayrı Dengeli Güç Odakları (ABD)
- 3.
Küresel Savaş Projesi (ABD-Siyonizm)
- Etnik-Mezhepsel
Fay Hatları Oluşturma Projesi-Kaos Projesi (ABD/AB/Rusya/Çin/Siyonizm)
- İslâm'ın
İslâm'la Savaştırılması Projesi (ABD-Siyonizm-İsrail-İngiltere)
- Türkiye-İran-Pakistan
Eksenine Karşı Sünni Bir Eksen Meydana Getirme (Suudi
Arabistan-İsrail-ABD)
Bugün Türkiye’nin ekonomik olarak karşı karşıya kaldığı
durumu, salt Türkiye’nin ekonomik yapısı ile ilgili görerek bir değerlendirme
yapılması yanlıştır. Yanlış bir teşhis konursa, yanlış tedavi yapılır. Bu
durumda hastalık tedavi edilemez, hastalığın yayılmasına ve kangrenleşmesine
imkân sağlanır. Bununla beraber Türkiye’nin bugün karşı karşıya kaldığı
ekonomik bunalımda, Türkiye’nin tercih edip uyguladığı ekonomik modelin ciddi
payı olduğu göz ardı edilmemelidir.
Genel olarak olayları, özel olarak da sosyal olayları
değerlendirirken şu 4 ana etkeni/faktörü göz önüne almak gerekmektedir: 1-
İlahi İrade, 2-İç Dinamikler, 3-Bölgesel Dinamikler, 4- Küresel Dinamikler.
Burada Türkiye’ye karşı açılan küresel ekonomik savaş, diş dinamikler göz önüne alınarak kısaca değerlendirilecektir.
Dış Dinamikler
Birinci bölümdeki belgelere göre ABD, Türkiye’yi
“revizyonist ülkeler” statüsüne koyup ABD-Türkiye ilişkilerinde yeni bir dönem
başlatarak, Türkiye’yi diz üstü çökertmek için her fırsatı değerlendirmektedir.
27 Mayıs darbesi dâhil tüm darbe, postmodern darbe, kadife
darbelerinde/girişimlerinde, darbe öncesi, darbe süreci ve darbe sonrasında
terör ve ekonomi bir silah olarak kullanılmıştır. Tüm iktidarlar, terör ve
ekonomi üzerinden itibarsızlaştırılıp halkın gözünden düşürülmeye gayret sarf
edilerek darbeleri meşrulaştırmaya ve Siyonist önderlerden eski ABD Dışişleri
Bakanı Henry Kissenger’in “Dostumuz olan ülkeler, Washington tarafından çizilen
genel çerçeve içerisinde kalmak kaydıyla bulundukları bölgede ki çıkarlarını
kendileri hararetle takip etmeliler”[9] şartını
yerine getirmeyenlerin tasfiyesine çalışılmıştır.
ABD ve yerli işbirlikçileri, Taksim kadife darbe sürecinin
her bir aşamasında, hem terörü hem de ekonomik kriz çıkarmayı, yaygınlaştırmayı
ve de derinleştirmeyi birer silah olarak kullanmışlardır.
Türkiye’de tüm darbe ve muhtıraların, Türkiye’nin yatırıma,
sanayileşmeye karar verdiği ve Şer İttifakından, özellikle ABD’den bağımsız
politika izlemeye başladığı andan itibaren meydana gelmiş olması, tesadüf
değildir. Taksim Kadife Darbe Sürecinin, Türkiye’nin tanklarını modernize
etmesi, helikopter, insansız hava aracı, yerli otomobil üretmek istemesi,
savunma sanayinin değişik alanlarına girmesi, Çin’den uzun menzilli füze almaya
kalkması, Avrasya eksenine yaklaşması, Şanghay beşlisine girmek istemesi,
“Dünya beşten büyüktür” demesi, İran, Kuzey Irak ve Hindistan’la ticareti TL
olarak Halk Bankası üzerinden yapması ve bunda ısrarcı olması, Mısır’daki
darbeyi meşru görmemesi, v.b. üzerine başlatıldığını hatırlamakta fayda vardır.
Böylelikle Türkiye, Şer İttifakının kendisine çizdiği dairenin dışına
çıkmıştır.
15 Temmuz 2016 Askeri Darbe Girişiminin arka planında,
Türkiye’nin Rusya- İran-Çin ekseni (Avrasya Ekseni) ile çok yakınlaşmasının,
Irak-Suriye düzleminde ABD’den farklı politikalar ortaya koymaya çalışmasının,
ABD’nin PYD/YPG ittifakına karşı çıkmasının, İran ambargosunu
desteklememesinin, Filistin devletine açık destek verip, İsrail ve ABD’nin
uyguladığı birçok politikaya karşı çıkmasının, İslâm İşbirliği Örgütü’nü
harekete geçirmesinin, BM’yi devreye sokmasının, Katar’a uygulanan ambargoyu ve
işgal hareketini, Türkiye-İran-Pakistan eksenini oluşturarak kırmasının, Katar
ve Sudan’da üsler kurmasının, Sudan’ın çok stratejik bir adasını kiralamasının,
Somali ile ilişkileri çok ileri düzeye taşımasının, Afrika’ya, Balkanlara ve
Türki Cumhuriyetlere geçmişe göre çok hızlı ve kapsamlı girmesinin, bütün
baskılara rağmen Kıbrıs’tan taviz vermemesinin, F-35’ler projesine ortak olup
para yatırmasının, Rusya ile S-400 füze anlaşması yapmasının var olduğu göz
önüne alınmalıdır.
Türkiye, her darbe ya da muhtıradan sonra, üretime dönük
olmayan tüketime dönük ekonomik modelleri benimsemek zorunda bırakılmıştır.
Türkiye’deki Darbeler tarihinin bu açıdan incelenip raporlandırılması ve
kamuoyuna duyurulmasında fayda vardır.
Bugün Şer İttifakının Halk Bankası, dolar ve Rahip Brunson
üzerinden açtığı savaşa bu açıdan bakılmalıdır. Ayrıca Halk Bankası ve Ziraat
Katılım’a yapılan “düşük fiyatla dolar satışı-siber saldırısı” bu açıdan
değerlendirilmelidir.
Türkiye’deki “dolar operasyonu”, bir ABD operasyonudur. ABD
büyükelçiliğinin, “Bir ABD’li yetkilinin yaptığı, doların 7 lira olacağı
tahminini”[10] yalanlayan
bir açıklama yapması, diplomasi dilinde, bir tehdit olup ilgili yerlere mesaj
vermek anlamındadır. Şer İttifakının Türkiye’ye uygulamak istediği ekonomik
kuşatmanın boyutlarını aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz:
- Dolar
operasyonu,
- Suriye
üzerinden göç operasyonu ile Türkiye’nin ekonomisini etkilemek,
- İran’a
ambargo uygulayarak Türkiye’nin ekonomisini olumsuz etkilemek,
- Irak
ve Suriye’de operasyonlara mecbur bırakarak Türkiye’nin ekonomisini
olumsuz etkilemek,
- Rahip Brunson’dan dolayı Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulamak.
Evanjelik Rahip Bronsun Üzerinden Yürütülen Ekonomik
Savaşın Anlamı
Evanjelik Rahip Bronsun, PKK, FETÖ
ile irtibatlı olarak Türkiye’nin aleyhine faaliyet göstermekten ve casusluk
yapmaktan dolayı, mahkeme kararı ile tutuklanmış olup mahkemesi devam
etmektedir. Mahkemesi devam bir şahıs üzerinden ABD, Türkiye’ye serbest
bırakılması için baskı yapmakta, şantaj yapmakta, yaptırım uygulamakla tehdit
etmektedir. ABD başkan yardımcısı ve başkanının değişik zamanlarda diploması
dilini bırakarak yaptıkları, aşağıda verilen, açıklamalar, Türkiye’yi tehdit
etmekten başka bir anlama gelmemektedir: “ABD Başkan Yardımcısı Pence:
“Pastör Andrew Brunson serbest kalana kadar Türkiye’ye yaptırım uygulamaya
hazırız.”[11] “ABD
Başkanı Trump: “Amerika Birleşik Devletleri, çok iyi bir Hıristiyan, aile adamı
ve harika bir insan olan Pastör Andrew Brunson’ın uzun süreli tutukluluğundan
ötürü Türkiye’ye büyük yaptırımlar uygulayacak. Pastör Andrew Brunson çok acı
çekiyor. Bu masum din adamı hemen serbest bırakılmalı!”[12] “…Türkiye
masum bir rahibi serbest bırakmadığı takdirde neler olacağını göreceksiniz.”[13] “ABD
başkan yardımcısı Pence (Rahip Bronsun’ın ev hapsi üzerine): Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve Türkiye Hükümetine ABD Başkanı adına bir mesajım var. Pastör Andrew
Brunson’ı şimdi serbest bırakın ya da sonuçlarına katlanmaya hazır olun. Eğer
Türkiye bu masum din adamını serbest bırakıp, ülkesine göndermezse ABD, Pastör
Andrew Brunson özgür kalana kadar Türkiye’ye önemli yaptırımlar uygulayacak.
Pastör Andrew Brunson Türkiye’de tutulan masum bir adam ve adalet onun serbest
bırakılmasını gerektiriyor. Türkiye, başkan Trump’ın yabancı topraklarda haksız
yere hapsedilen Amerikalıların evlerine, ABD’ne döndüklerini görme
kararlılığını sınamazsa iyi olur.”[14]
ABD, Rahip Brunson üzerinden yaptığı tehditlerden sonuç
alamayınca, Türkiye’ye karşı dört boyutlu bir politika uygulama başlamıştır:
1- Türkiye’nin ABD’den ithal ettiği alüminyuma %25 ve çeliğe
%10 ek gümrük vergisi getirmiştir.
2- ABD kredi derecelendirme kuruluşları olan standart Poors,
Moody’s aracılığıyla Türkiye’nin kredi notunu düşürmüş; Fitch ise, Türkiye’nin
aldığı tedbirlerin kredibiliteyi inşa etmek için yetersiz olduğunu belirtmiştir.
3- ABD Hazine Bakanlığı, İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu ve
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ABD’deki mal varlıklarını ve mal varlıklarından
elde edilebilecek faiz gelirlerini dondurmuş ve ABD vatandaşlarının bakanlarla
herhangi bir iş ve işlem yapmasını yasaklamıştır.
4- ABD Başkanı Trump bir konferansta: “NATO’da bir iki
diktatör var, harcamaları onları artırıyor,” açıklamasıyla[15],
dolaylı olarak, şeffaf bir seçimle gelmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör
olmakla itham etmiştir.
Dolayısıyla mesele bir Rahip Brunson meselesi değil, ondan
çok daha geniş kapsamlı bir meseledir[16].
Türkiye, yıllarca “dost”, “stratejik ortak”, “model ortak" olarak kabul
edip sunduğu ABD’den böyle bir muamele görünce, uyanmış ve mütekabiliyet esası
çerçevesinde ABD’ye aynı dille gerekli cevabı vermiştir:
1- ABD’den ithal edilen ürünlere 260 milyon dolar tutarında
%100 ek vergi koymuştur.
2- ABD’nin adalet ve iç işleri bakanlarına bizim bakanlara ABD tarafından uygulanan işlemin aynısını uygulama kararı almıştır.[17]
Sonuç: Şer İttifakı, Başlattığı Savaşın Altında Kalacak
Dünyada gelinen durumu göz önüne aldığımızda, Şer İttifakı,
küresel bir savaş için küresel ekonomik savaşı araç olarak kullanmaya
başlamıştır. Bu savaşın muhtemel ana sonuçlarını şöylece sıralayabiliriz:
- Şer
ittifakı, 3. Dünya savaşı çıkarmak istemektedir. Küresel Ekonomik savaşı
bu amaçla başlatmıştır ve bu savaşın sonunu kazanabilir.
- Şer
İttifakı, 3. Dünya savaşı istememekte fakat bu görüntüyü vererek öngördüğü
dünya nizamını, muhataplarına savaşmadan kabul ettirmek istemektedir.
- Şer
ittifakı, açtığı küresel ekonomik savaşın sonunda ekonomik olarak iflas
edebilir. Doğal seyir içerisinde de hem ittifak hem de ABD bölünüp
parçalanabilir.
- Şer
İttifakı, “Öngördüğü Küresel Savaşı” İslâm coğrafyasında Türkiye üzerinden
başlatırsa, iman edenler Allah’ın yardımını hak edecek bir tavır ortaya
koydukları takdirde, İlahi irade; “Gerçek şu ki, onlar
hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden
oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış bir düzen/tuzak
vardır.” (14/İbrahim 46) şeklinde tecelli edecek; hem İslâm
dünyası hem de tüm insanlık gerçek kurtuluşa erecektir.
Eğer iman edenler, Allah’ın yardımını hak edecek (“gerektiği
gibi cihad” şartı (22/78), “ilahi sünnete uygunluk” şartı (48/23)) tutum,
tavır, davranış, politika, strateji ve kadrolarla ortaya çıkarlarsa; Allah’ın
vaadi gerçekleşecek ve Allah’ın yardımı gelecektir: “Ey iman edenler,
eğer siz Allah'a (Allah adına İslâm’a ve müslümanlara) yardım ederseniz, O da
size yardım eder ve sizin ayaklarınızı sağlamlaştırır.” (47/Muhammed
7). “Eğer Allah'ın, insanların bir kısmıyla bir kısmını defetmesi
(yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde
Allah'ın isminin çokça anıldığı mescitler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah
kendi (dini) ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder.” (22/Hacc
40).
Allah’ın yardımının gelmesi durumunda, müslümanları
yenilgiye uğratacak hiçbir güç yoktur: “Eğer Allah size yardım ederse,
artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız'
bırakacak olursa, ondan sonra size yardım edecek kimdir?” (3/Âl-i
İmran 160). Allah uğrunda gerektiği gibi cihad eden müminlere, Allah, zafere
giden yolları gösterecektir (29/Ankebut 69). Bunun için gerekli sabır ve sebatı
göstermek ve yol boyu Allah’tan gerektiği gibi korkmak şarttır: “Eğer
sabrederseniz, korkup-sakınırsanız ve onlar da aniden üstünüze
çullanıverirlerse, Rabbiniz size meleklerden nişanlı beş bin kişiyle yardım
ulaştıracaktır.” (3/Âl-i İmran 125).
Bu yardıma nail olabilmek için ihtilafları, tefrikaya,
tefrikayı fırkalaşmaya götürmemek; ihtilafları ittifaka ve ittifakı ittihada
dönüştürmek şarttır: “Allah'a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip
birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin.
Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.” (8/Enfâl 46). “Allah'ın
ipine hepiniz sımsıkı yapışın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin
üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin
arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak
sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi
kurtardı.”(3/Âl-i İmran 103). Öyleyse; “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer
(gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz/galip gelecek olan
sizlersiniz.” (3/Âl-i İmran 139).
Ve Zafer Hakk’ın ve Hakk’a İnanlarındır!
[1] https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/96576/-turkiye-nin-yasadigi-hadise-dunyada-artik-hicbir-ulkenin-siyasi-ve-ekonomik-guvenliginin-kalmadiginin-ifadesidir-;
14.9.2018.
[2] https://www.dailysquib.co.uk/most-popular/3089-henry-kissinger-if-you-cant-hear-the-drums-of-war-you-must-be-deaf.html
[3] Tomakin, S.M,
“Tek Kutuplu Dünyadan Çok Kutuplu Dünyaya Geçiş Süreci ve Yeni Düzen
Sancıları”, Umran, Eylül 2018, s. 41-45.
[4] Tomakin, S.M,
“Tek Kutuplu Dünyadan Çok Kutuplu Dünyaya Geçiş Süreci ve Yeni Düzen
Sancıları”, Umran, Eylül 2018, s. 41-45.
[5] Tomakin, S.M,
“Tek Kutuplu Dünyadan Çok Kutuplu Dünyaya Geçiş Süreci ve Yeni Düzen Sancıları”, Umran, Eylül
2018, s. 41-45.
[6] htpps://www.sabah.com.tr/dunya/2018/05/09/son-dakika-abd-iran-ile-yapılan-nukleer-anlaşmadan-cekildi
[7] https://tr.sputniknews.com/trend/abd-iran-nukleer-anlaşma-yeni-yaptırım-geldi/
[8] https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/son-dakika-abdden-irana-yeni-yaptırımlar-40847380
[9] Chomsky,
N, ABD Terörü, Terörizm Kültürü, Pınar Yayınları, İstanbul, 1991.
[10] Alpaslan, M.,
“Gündemin Peşine Takılıp Giderken Meselenin Özünü Kaçırmamak, Bu Bir Papaz
Meselesi Değildir”, Umran, Eylül 2018, s. 28-32.
[11] Alpaslan, M.,
“Gündemin Peşine Takılıp Giderken Meselenin Özünü Kaçırmamak, Bu Bir Papaz
Meselesi Değildir”, Umran, Eylül 2018, s. 28-32.
[12] Yamak, T.,
Saygın E., “Finansal Saldırının Perde Arkası: Çıkış İçin ‘Ekonomi
Diplomasisi”, Umran Eylül 2018, s: 33-40.
[13] http://www.internethaber.com/trumptan-bir tehdit-daha-ne-olacağini-göreceksiniz-1897222h.htm
[14] Yamak, T.,
Saygın E., “Finansal Saldırının Perde Arkası: Çıkış İçin ‘Ekonomi
Diplomasisi”, Umran Eylül 2018, s: 33-40.
[15] https://www.mynet.com/erdoğan-i-isaret-eden-trump-tan-skandal-sozler-nato-da-bir-ya-da-iki-diktator-var-110104296712
[16] Alpaslan, M.,
“Gündemin Peşine Takılıp Giderken Meselenin Özünü Kaçırmamak, Bu Bir Papaz
Meselesi Değildir”, Umran, Eylül 2018, s. 28-32.
[17]https://tr.sputniknews.com/ekonomi/201805231033551414-turkiye-abd-celik-aluminyum-ek-vergi-hamle https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45029793