(Umran Dergisi)
“Göz odur ki, dağın arkasını göre,
Akıl odur ki, başa geleceği bile.”
Şer İttifakı (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm-AB)
tarafından başlatılan Taksim (Gezi Parkı) Kadife Darbe sürecinin amacı, şiddet kullanmadan
siyasi iktidarı düşürmekti. Taksim Kadife Darbe
sürecinin ana stratejisi, mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 genel seçimler
göz önüne alınarak çizilmiş
ve 7 Haziran Genel Seçimleri ile birlikte AK Parti’nin
tek başına iktidar olması engellenerek bir başarı kazanılmıştır. “Taksim Kadife Darbe Süreci”nin her bir aşaması, tarafımızdan Millî Gazete
ve Umran dergisinde değerlendirilmiştir.
Başlangıçtan bugüne dek
olan süreci, farklı aşama ve
evreler ihtiva eden beş büyük döneme ayırabiliriz:
1. Dönem: Oslo görüşmesinin deşifre edilmesinden-7 Haziran 2015 Genel Seçimlerine Kadar
Kadife Darbe Dönemi.
2. Dönem: 7 Haziran 2015’den 1 Kasım 2015
seçimlerine kadar PKK’nın Sosyolojik Savaş
Amaçlı Terör Dönemi.
3. Dönem: 1 Kasım 2015 Seçimlerinden 15
Temmuz 2016 Sosyolojik Savaş Amaçlı Askeri
Darbe Girişimine kadar olan güvenlik güçlerinin
Terörle Savaş Dönemi.
4. Dönem: 15 Temmuz 2016 Sosyolojik Savaş
Amaçlı Askeri Darbe Girişiminden 16 Nisan 2017
Referanduma kadar Gülen şantaj ve terör örgütünün tasfi ye dönemi.
5. Dönem: 16 Nisan 2017 Referandumundan
2019 Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar olacak
olan yeni kadife darbe dönemi.
Bu yazı serisinde, Kadife darbecilerin yeni dönemdeki (5. Dönem) muhtemel amaç ve hareket
tarzları üzerinde durulacaktır.
Yeni dönemin daha iyi anlaşılabilmesi için Kadife darbelerin
stratejisi ve mahiyeti, yeniden
hatırlatılacak, geçmiş aşamalar
özetlenecektir.
Kadife Darbe
Sovyetlerin yıkılması ile
yeni bir tür Soğuk Savaş dönemi başlamıştır. Yeni soğuk savaşın en önemli ve etkin araçları,
Sivil Toplum Kuruluşlarıdır/örgütleridir (NGO). Şer İttifakı/Şer Ekseni (ABDİngiltere-İsrail/Siyonizm-AB), hem kendi ülkesinde hem de diğer ülkelerde, özellikle, sömürgeleştirmek istediği ülkelerde, STK’lar kurmakta veya
varolanlara sızmakta, onları fi nanse etmekte, eğitmekte, yönlendirmekte ve onlar üzerinden menfaatlerini gerçekleştirecek operasyonlar yapmakta
ve stratejiler uygulamaktadır.
Kadife darbeler, seçim endeksli, dış destekli, gayrı memnunların ittifakına ve gerilime dayalı, seçim öncesi, esnası ve sonrasında sokak
hâkimiyeti kurarak ve genellikle “yumuşak güç”
(soft power) kullanarak (zaman zaman, özel
amaçla sert güç kullanılmaktadır), siyasi iktidarları düşürmeyi hedefl eyen yeni bir darbe türüdür(1). Kadife darbeler, o ülkenin yerli görüntülü
sivil toplum örgütlerinin önderliğinde, kitle hareketi ile yönetimleri devirme sanatı olarak tanımlanabilir.
Üç Nesil Kadife Darbe
Şer İttifakı (ABD-İngiltere-İsrail/Siyonizm-AB)
tarafından Kadife darbelerin ilk denendiği ve başarılı olduğu ülke Sırbistan’dır. Sırbistan, kobay
olarak kullanılmış, elde edilen tecrübe, Ukrayna,
Gürcistan ve Kırgızistan, Belucistan ve Kıbrıs’ta
kullanılarak kadife darbeler başarı ile sonlandırılmıştır. Bu darbelerin ortak özelliğinden dolayı
bunları Birinci Nesil Kadife Darbeler olarak nitelendirebiliriz.
“Arap Baharı” olarak nitelendirilen ve Tunus,
Libya, Mısır ve Suriye’de başlatılan ve başlangıçta
Tunus ve Mısır’da başarılı olan, Libya ve Suriye’de
iç savaşa sebebiyet veren Kadife darbeler ise birincisinden farklı özellikler taşıdığından dolayı buna
da İkinci Nesil Kadife Darbeler adını vermekteyiz.
Türkiye’de Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesi ile başlayan 7 Haziran 2016 seçimleri ile
AKP’nin iktidar olmasına mani olan Kadife darbeyi de, Üçüncü Nesil Kadife Darbe olarak isimlendirmekteyiz.
Kadife Darbelerin Yönetim Mekanizması
Dünyada bu güne kadar gerçekleştirilmiş olan
kadife darbelerin ana stratejisini çizen beyin takımı, Soros Merkezli Siyonist-Mason bir kadrodur (Dış Beyin-Birinci Halka)(Şekil-1). Bu, hedef ülkelerin dışında bir merkezdir. Hedef ülkelerde, ana stratejiye uygun bir şekilde kadife darbelerin yönetilebilmesi için o ülke içerisinde var
olan, o ülkenin vatandaşı konumundaki MasonSabetayist-Siyonist-İşbirlikçilerden oluşan 2. derecede bir beyin takımı (iç beyin- ikinci halka)
daha vardır. Bu iki merkez, mevcut siyasi iktidara,
sisteme/devlete karşı olan “gayrı memnun örgütleri”, bir “çatı kuruluş” etrafında (“taşeron yapı”)
birleştirerek (yönetimin üçüncü halkası), ana stratejiyi ve ana stratejinin öngördüğü tüm taktikleri,
bunlar aracılığıyla hayata geçirmeye çalışmaktadır. “Çatı kuruluşta” yer alan kadroların/yöneticilerin tümü, bu işbirliğinden haberdar olmayabilir; ya da ortak düşmana/rakibe karşı çıkar birliği
olarak meseleye bakabilir. “Çatı kuruluş”, ülkedeki tüm gayrı memnunları ya da önemli bir kısmını kuşatacak tarzda, öngörülen strateji ve taktikleri devreye sokmakta ve ona göre davranmaktadır.
Kullanılan Yöntem
Kadife darbeler, toplumların kültürel, sosyal,
psikolojik ve değerler sistemi analizi ile ülkelerin
jeo-stratejik ve jeopolitik analizine dayandırılmışlardır. Kadife darbelerin önce teorisi yapılmıştır;
sonra da teori uygulamaya sokulmuştur. Pratikten
kazanılan tecrübelerle teori tekrar zenginleştirilmiştir/zenginleştirilmektedir.
Bu kısımda, Kadife darbelerin ana felsefesi ve
stratejisi üzerine oturtularak gerçekleştirilmiş olan
Kadife darbelerin genel ortak özellikleri özetlenmektedir.
Kadife darbelerin teorik alt yapısı, Avusturyalı
düşünür Karl Popper’in Açık Toplum ve Düşmanları adlı kitabındaki düşüncelerine dayanmaktadır. Kadife darbelerde uygulanan yöntemin temel felsefesi ise, siyaset bilimci Gene Sharp’a aittir. Şiddet İçermeyen Hareketin Politikası (‘The
Politics of Nonviolent Action’) ve Diktatörlükten
Demokrasiye (‘From Dictatorship to Democracy’)
adlı kitaplarında uygulanan yöntem anlatılmaktadır. Gene Sharp’ın şiddet içermeyen sivil itaatsizlik teorisi; diktatörlüklerin, şiddete başvurmadan ve askeri darbe yapmadan, sokak eylemleri ile
devrilmesine ilişkin bir teoridir1
.
Bu mücadele metodunun nirengi noktası, diktatörün varlığı ve diktatöre karşı verilecek mücadelenin şiddet içermemesidir. Mücadelenin etkin olabilmesi için kamuoyunun (halk), iş başındaki liderin “diktatör” ve yönetimin “diktatörlük olduğuna inanması” veya “inandırılması” gerekmektedir. İnsanlar, genel olarak diktatörlerden ve diktatörlüklerden nefret ederler; fakat bu duygularını çevre ile paylaşmaktan korkarlar. Bu psikolojiden
dolayı halk, diktatörlüklerin yıkılmasının ancak
yabancı güçlerin yardım ve destekleri ile mümkün olabileceğine inanır ya da inandırılır. Sharp,
‘sivil itaatsizlik ve uluslararası baskının’ diktatörlüklerin ‘aşil topuğu’ olduğunu ileri sürmekte ve
bu amaçla 189 farklı eylem türü önermektedir2
.
Sharp’a göre bütün mesele, diktatörün inşa ettiği korkuyu yıkmak ve halka güven verebilmektir. Bunun için mutlaka sivil itaatsizlik inşa edilip
yaygınlaştırılmalıdır. Şiddet içermeyen mücadelenin dayanak kitlesi, mevcut siyasi iktidara karşı
olan tüm gayrı memnunların
koalisyonudur.
Sivil itaatsizlik yaygınlaştırılarak diktatörün sivil ve askeri bürokrasi içerisindeki müttefi kleri koparılabilir. O nedenle “Diktatörün Aşil Topuğu” tespit edilip, tüm silahlar o noktaya
yöneltilerek kesintisiz bir saldırı düzenlenmelidir. Bunun
kadar önemli diğer bir konu
da, diktatörün dayandığı güç
kaynaklarını dağıtacak bir
stratejik saldırının ve stratejik planlamanın yapılmış olmasıdır3
.
Sharp’ın uygulamayı
önerdiği yöntem şöyle özetlenebilir4
:
1. Örgüt: Öncelikle tek
kelimelik vurucu bir örgüt
ismi ile gençler ve öğrenciler
arasında örgütlenme.
2. Slogan: Basit ve etkileyici bir slogan oluşturulup yaygınlaştırılmak ve kitleleştirmek.
3. Medya: Ulusal ve uluslararası medya desteğini sağlamak.
4. Finansman: Uluslararası vakıf ve sivil toplum örgütleri tarafından sağlanmaktadır.
5- Eğitim: Eylemleri icra edecek örgütlerin
eğitimi, yabancı vakıfl ar tarafından fi nanse edilip bir merkez tarafından gerçekleştirilmektedir.
Eğitimde Sırbistan üs olarak kullanılmaktadır.
Sırbistan’daki örgütler, diğer ülke gençlik örgütlerini eğitmede aktif rol almaktadır.
6- Lider: Daha önce yönetimde bulunup bir
şekilde dışlanmış olan kimseler arasından seçilmektedir. Batıda eğitim almış ve batı eğilimli olmalıdır. Kadife darbelerde kadınlar etkin olduğu
için, varsa, kadın liderler tercih edilmektedir.
Kitlelerin takip edebileceği, tanınan insanlar lider
olarak öne çıkarılmalıdır.
7. Gayrimemnunları toparlamak: Yönetime
karşı olan tüm gayri memnunları, inançları ne
olursa olsun bir çatı altında toplamak gerekir.
8. Asker ve güvenlik güçlerini kazanmak ya da
tarafsızlaştırmak: Güvenlik güçlerinin yönetimin
yanında yer almaması, en azından olaylara müdahale etmemesi, tarafsız kalması ve fakat muhalefeti de açık bir şekilde destekleyerek askeri darbe görüntüsü de verilmemesi sağlanmalıdır.
9. Yargının desteğini kazanma ya da tarafsızlaştırma:
Yargının aldığı kararlarla sürece destek vermesi, eylemcileri cezalandırmaması, iktidarın aldığı kararları ise engellemesi, hatta cezalandırması harekete güç katar.
10. Dış güçlerin desteğini
sağlama: Farklı ülke liderlerinin ve Uluslararası kuruluşların süreci desteklemesi, iktidarı eleştirmesi ve baskı uygulaması, sürecin en önemli
aşamalarından biridir.
11- Eylemlerin başlama
zamanı: Seçimlerde gerilimin en üst noktaya çıkabilmesi için ilk eylemler, seçime
on iki ay kala başlatılmalıdır.
12- Psikolojik savaş: Olayların başlangıcından
sonuna kadar dozajı gittikçe artan bir psikolojik
harekât uygulanmalıdır. Eylemlerin tümü, masum gençlik hareketi ve istekler masum istekler;
iktidar mensupları da diktatör, vahşi, kaba, egoist, bölücü olarak ilan edilmelidir.
13. Gerilimi sürekli artırmak: Ekonomik manipülasyon yaparak bunalım sürekli körüklenmelidir. Ülkede varolan yolsuzluk, yoksulluk, işsizlik, yandaşlık ve adaletsizlik, en hâkim unsur
olarak öne çekilmelidir. Etnik ve mezhepsel tüm
farklılıklar kaşınarak fay hatları enerji ile yüklenmelidir.
14. Sokak hâkimiyeti: Taraftarları sürekli olarak sokakta tutarak yönetimin otoritesini ve iradesini kırmak gerekir. Bu gelişme, yönetimi yalnızlığa iter, kendisine bağlı güçlerin iradesini çözer ve
muhalefete olan halk desteğini hızla artırır.
15. Seçimler: Seçimler halkın sokağa dökülmesi için en uygun dönemlerdir. Bunun için çok
iyi alt yapı çalışması yapılmalıdır:
- Seçimlerden altı ay kadar önce, seçimlere hile
karıştırılacağı şüphesini yayarak seçimlere gölge
düşürülmelidir. Seçimlerden önce yapılan anketlerle muhalefetin iktidardan daha ilerde olduğu kanısı yerleştirilmelidir. Kamuoyu, hile konusunda
şartlandırılarak bir şuur altı oluşturulmalıdır.
- Seçim sonuçları ne olursa olsun seçimlerin
adil yapılmadığı ve seçimlere hile karıştırıldığı iddiası gündeme getirilmeli, gündemde tutulmalı ve
hile var diyerek yoğun bir kampanya başlatılmalıdır.
- Farklı örgütler arasında seçimin şaibeli oluşu ile ilgili mutabakat sağlanarak dayanışma gerçekleştirilmelidir.
- Seçimlere gözlemci olarak gelen batılı uluslararası teşkilat temsilcileri, bu iddiayı destekleyerek sorunun uluslararası arenaya taşınması sağlanmalıdır.
16- Dış güçler ve seçim sonuçları: Yabancı vakıf, medya ve siyasilerin desteği kazanılmalı; AGİT
ve diğer gözlemci kuruluşlar aracılığıyla seçim
sonuçları şaibeli ilan edilip uluslararası camiaya
taşınmalıdır. Batılı siyasi liderler, beyanat vererek
sürece katkıda bulunmalıdır. Böylelikle mevcut
yönetim baskı altına alınıp yalnızlaştırılmalıdır.
17- Gerçek niyetin perdelenmesi: Kadife darbelerde görünür amaç, ülkedeki mevcut “diktatörü(!) yıkmak”, “demokrasiyi getirmektir”. Oysa
gerçek amaç, hedef ülkelerin bölünmesi, bağımsız
politika izleyenlerin şer ittifakının boyunduruğuna girmesinin sağlanması, Rusya ve Çin’in kuşatılması, enerji bölgelerinin ve nakil hatlarının kontrol altına alınmasıdır.
18. Sonuç: Yönetimin(diktatörün) şiddet uygulanmadan kansız bir şekilde yıkılışı gerçekleşir.
Kadife Darbe Stratejisinin Dayandığı Analiz
Kadife darbe stratejisi, sürece etki edebilecek
tüm parametreler göz önüne alınarak belirlenmektedir. Analizlerde, iç ve dış dinamikler kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır:
İç Dinamikler
Kadife darbe sürecine etki eden, onu kolaylaştıran veya zorlaştıran iç parametreleri, aşağıdaki
başlıklar altında toplayabiliriz:
1- Toplumsal Yapı:
– Demografi k parçalanmışlık. Etnik unsurlar
arasında ve farklı inançlar arasında kin ve nefretin yayılma derecesi,
– Değerlerin yozlaşması, toplumsal bağların
çözülmesi,
– Öğrencilerin ve gençlerin biriken öfkesi,
– Yabancı istihbarat mensuplarının öğrencilerin arasına sızarak iyi bir konum elde etmiş olmaları,
– Şiddetin yaygınlaşması, suç oranlarında artış,
– Güvensizlik dalgasının yaygınlaşması,
– Bizzat dışarıdan fi nanse edilen işbirlikçi sivil toplum örgütlerinin var olması,
– Yönetime ve sisteme karşı güvensizlik, biriken öfke, gittikçe artan küskünler kitlesi,
– Cemaatler, hareketler, STK’ların durumu,
tepkileri, dayanma güçleri, halkla bağları, olaylara tepkileri, kimin yanında yer alacağı.
2- İktidarın Durumu:
• İktidardakilerin bütünlük düzeyi:
– Liderle iktidar arasındaki uyum,
– Liderle halk arasında ilişki; Parti ile halk
arasındaki ilişki,
– Liderin kadrosunun birikimi, bütünlüğü ve
lidere bağlılık düzeyleri,
– İktidarın iktidar olma kararlılığı,
– Muhtemel gelişmeler karşısında halkın tepkisi, gençliğin tepkisi,
• Yönetimdeki Zaafl ar:
– Yöneticilerin lükse, israfa kaymaları, yolsuzluklarının olup olmaması,
– Halka karşı duyarsızlaşmaları,
– Eş, dost, akraba ve yandaşlık ilişkisi,
– Aile saltanatı.
- Yönetimden dışlanmış olanların, kitleler üzerindeki etkileri.
3- Muhalefetin Durumu:
- Muhalefetin parçalı veya bütünleşmiş olması,
- Muhalefetin Halk ile ilişkisi, gücü, sürükleyiciliği,
- Muhalefet liderlerinin popülaritesi, güvenirliliği, sempatikliği,
40
Umran • Mayıs 2017
DOSYA
DOSYA CENDEREDEN ÇIKMAK MÜMKÜN MÜ?
- Daha önce yönetimde bulunup da dışlanan yöneticilerin muhalefet lideri olabilme kapasiteleri,
- Diş Güçlerle işbirliğine girme düzeyi,
- İktidarı destekleyecek muhalefet partilerini tarafsızlaştırma veya cepheye dâhil etme
imkânları.
4- Kitle İletişim Araçlarının Durumu:
- Kimin kontrolünde olduğu,
- Ülke içinde ve dışında güvenirliliği,
- Dünya ve bölge kamuoyunu etkileme gücü,
- Eğlence kültürünü yayıcılığı,
- İşbirliğine uygunluğu.
5- Yargı ve Güvenlik Güçlerinin Tutumu:
- İktidara karşı mı?
- Tarafsız mı?
- Muhalif mi?
- Destekliyor mu?
- Muhtemel hareket tarzı ne olabilir?
6- Ekonomik Yapı:
- Güçlü mü?
- Zayıf ve kırılgan noktaları var mı; varsa nelerdir?
- İşbirliği yapılmasına uygun sermaye güçleri
ve zararlarının karşılanması,
- Üretim, Borsa, Turizm, Hizmet sektörünün
durumu,
- Çıkarılacak krizin ekonomik boyutunun ülkeye, bölgeye ve dünyaya etkileri,
- Halkın ekonomik kriz karşısında muhtemel
tepkisi, dayanma gücü.
Dış Dinamikler
Kadife darbelerde göz önüne alına dış parametreleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
1- Ülkenin Jeostratejik, Jeopolitik, Jeoekonomik ve Jeokültürel Durumu:
– Bölgesel ve küresel güçler için ne anlam ifade ettiği,
– Büyük Ortadoğu’yu etkileyecek jeostratejik
konumları,
– Enerji kaynakları ve ulaşım yolları,
– Diğer kıymetli yer altı kaynakları,
– Bölgesel ve küresel güçlerin ülke ile irtibat
düzeyleri.
2- Dış Güçlerin (Bölgesel ve Küresel Güçlerin)
Tutumu:
- Devletlerin, uluslararası kuruluşların (BM,
NATO, IMF, Dünya Bankası) olaya bakışı, tavrı ve
müdahale etme kararlılığı,
- ABD ve AB yönetimlerinin ya doğrudan ya da
elçilikleri aracılığıyla müdahale etme imkânları.
- Dışlanmış yöneticilerle işbirliğinin sağlanması,
- Eksen çatışmasının süreci etkileme düzeyi,
- Bölgesel güçlerin süreci etkileme düzeyi.
3- Ekonomik Manipülasyon:
Mevcut yönetimi sıkıntıya düşürebilmek ve halkın şikâyetlerinin artması için ekonomi ile oynamak. Böylece işsizlikle beraber memnuniyetsizlik
ve güvensizliği artırmak.
4- Seçim Gözlemcilerinin Davranışları:
Seçim sonuçlarını tanımama ve onları uluslararası kamuoyuna yanlış bir şekilde aktarma durumları.
5- Kitle İletişim Araçlarının Tutumu:
- Dış destek sağlama imkânları
- Gerçeği çarpıtarak yansıtma kapasiteleri
6- Yabancı Vakıfl arın Hedef Ülke İçerisinde
Yıpratma Faaliyeti Yürütme İmkânları:
- İçerdeki sivil toplum örgütlerine verdikleri parasal destek,
- Gençliğin kamuoyu oluşturma konusunda
eğitilmesi,
- Gençlere burslar verilmesi ile sempati oluşturulması,
- Örgütlemeye fiilen iştirak edilmesi.
Türkiye’de Oslo Görüşmelerinin Deşifre Edilmesinden
7 Haziran Genel Seçimlerine Kadar
Taksim Kadife Darbe Süreci
Türkiye’de Şer İttifakı (ABD-İngiltere-İsrail/
Siyonizm-AB) tarafından başlatılan Kadife Darbe sürecinin ana stratejisi, mahalli seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 2015 genel seçimleri
göz önüne alınarak çizilmiştir. Bu nedenle birçok
aşamayı bünyesinde barındırmıştır. Türkiye’deki
kadife darbe sürecinin değişik aşamalarını, geleceğe ışık tutması açısından, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
Birinci Aşama: Oslo Görüşmelerinden Dolayı
Yargı Darbesi Girişimi
Birinci Evre: Oslo görüşmelerinin deşifre edilmesi,
İkinci Evre: Başbakan Erdoğan’ın ameliyat olacağı bir saatte MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın emniyete ifadeye çağrılması.
Başbakan, Hakan Fidan’ın ifade vermeye gitmesine müsaade etmiş olsaydı, ardından başbakan Erdoğan ifade vermeye davet edilecek ve yargı darbe süreci başlatılacaktı. Dolayısıyla Kadife
darbenin birinci aşaması başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
İkinci Aşama: Eylemci Yapı (“Alevi-Sol Örgütler”) ve Dayanak Bir Kitle Ortaya Çıkarma, İktidara Karşı Çıkılabilir Psikolojisini İnşa Etme
Birinci Evre: Reyhanlı olayları ile alevi-sünni
gerilimi meydana getirme ve sol-alevi özellikli
DHKP-C’nin öne çıkarılması.
İkinci Evre: Bu örgütün önderliğinde Taksim
Gezi Parkı olayları ile Türkiye’nin dört bir tarafında eylem yaparak sokak hâkimiyeti kurmaya çalışma,
Üçüncü Aşama: İttifakı Genişletme ve Gülen
Şantaj ve Terör Örgütünün Çatı Örgütü Yapılması,
Dershaneler Savaşı
Dördüncü Aşama: Gülen Şantaj ve Terör Örgütünün Öncülüğünde Maliye-Polis-Yargı Darbe Girişimi
Birinci Evre: 17 Aralık “Rüşvet ve Yolsuzluk
Operasyonu” ile itibarsızlaştırma
İkinci Evre: 25 Aralık “Rüşvet ve Yolsuzluk
Operasyonu” ile itibarsızlaştırma- yalnızlaştırmaihtilafl ar çıkarma-bel kırma.
Üçüncü Evre: İzmir “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu” ile itibarsızlaşmayı yaygınlaştırma
Beşinci Aşama: Gülen Şantaj ve Terör Örgütünün Öncülüğünde MIT Tırları Operasyonu
- MİT’in tırları ile IŞİD’e silah gönderme algısı oluşturma-teröre yardım yataklıktan suçlu gösterme,
- Acziyet içerisine sokma,
- Kürt halkında AKP karşıtlığı algısı oluşturma.
Altıncı Aşama: Dışişleri Bakanlığı’nın Dinlenmesi, Teröre Yardım Yataklıktan Suçlu GöstermeAcziyet İçerisine Sokma
Yedinci Aşama: Mahalli Seçimlerde Yeni İttifak Modeli Deneme (Ankara/Yalova Modeli) Bazı
Alevi-Sol Yapılarla Gülen Hareketini İttifakı
Sekizinci Aşama: Cumhurbaşkanlığı Seçimi
için CHP’nin önderliğinde, Bazı Alevi-Sol Yapılar
ile Gülen Şantaj ve Terör Örgütünün İttifakı
Birinci Evre: Soma maden sabotajı, 13 Mayıs
2014
İkinci Evre: IŞİD’in Musul Konsolosluğu personelini rehin alması
Üçüncü Evre: Cumhurbaşkanlığı seçimine İhsanoğlu’nun CHP’den aday gösterilerek, CHP’nin belli bir seçmen kitlesinin öfke ile
HDP’ye yönlendirilmesi (seçim sonuçlarına göre
%2-3’lük bir oy oranı kayması var).
Cumhurbaşkanlığı Seçimine HDP adayı olarak
Demirtaş’ın katılması ve %9,5 civarında bir rey
alarak genel seçimlerde HDP’nin barajı geçeceği
algısının inşa edilmesi.
HDP’nin, Kadife Darbenin çatı örgütü olarak
konumlandırılması.
Dokuzuncu Aşama: HDP Öncülüğünde Bazı
Sol-Alevi Yapılarla Gülen Şantaj ve Terör Örgütünün İttifakının Sağlanması
Birinci Evre: Musul Konsolosluğu rehinelerinin serbest bırakılması,
İkinci Evre: IŞİD’in Ayn el-Arab’a(Kobani) saldırması ile Kürt seçmenlerde IŞİD ile ilgili bir şuuraltı oluşturulması ve AKP karşıtlığının derinleştirilip yaygınlaştırılması.
Üçüncü Evre: Bazı sol yapılarla- PKK-HDPKCK’nın sokak terörü provokasyonu (Kobani provokasyonu) ile barajın geçilmemesi durumunda
Türkiye’nin kan gölüne döneceği algısının oluşturulması. HDP’nin önderlik rolünü pekiştirme. kürt halkında AKP karşıtlığını pekiştirme.
Onuncu Aşama: 7 Haziran 2015 Seçimlerine
Hazırlık: Psikolojik Alt Yapı Oluşturma, Özel Mesajlar Verme, “Biz Güçlüyüz, Siyasi İktidar Çaresiz”, AKP Oy Tabanını Ayrıştırma ve AKP’yi Yalnızlaştırma.
Birinci Evre: Siber saldırı; 79 ilde Elektriklerin
kesilmesi. Seçimlere şüphe düşürme algısı oluşturma.
İkinci Evre: Çağlayan Adliyesi’nde Savcı’nın
öldürülmesi ve aynı anda Emniyet Müdürlüğü’ne
saldırı düzenlenmesi.
Üçüncü Evre: Fenerbahçe futbolcularına silahlı saldırı yapılması.
Dördüncü Evre: “MİT tırları ile IŞİD’e silah
gönderildi”(!) fotoğrafl arının yayınlanması ile
AKP’li kürt seçmenin bir kısmını AKP’den uzaklaştırma.
On Birinci Aşama: 7 Haziran 2015 Seçimlerinde AKP’nin Tek Başına İktidar Olmasının Engellenmesi (%41 Oy Oranı, 258 Milletvekili)
On İkinci Aşama: AKP’nin Öngörülen Fabrika
Ayarlarına Çekilmesi (İhtimaller)
Birinci Evre: AKP’nin CHP ve/veya HDP ile koalisyon ortağı yapılarak yıpratılması,
İkinci Evre: Koalisyon dışında bırakılarak iç
ihtilafl ar meydana getirilmesi,
Üçüncü Evre: AKP yönetiminin el değiştirmesi
ve Erdoğan’ın Külliye’ye kapatılması (ANAP, DYP
deneyimleri misali),
Dördüncü Evre: AKP’nin bölünmesi (RP/FP,
ANAP, DYP, DSP deneyimleri misali),
Beşinci Evre: Erken/tekrar seçime gidilerek oy
oranının daha da düşürülmesi,
Altıncı Evre: AKP’nin tasfi ye edilmesi (RP/FP,
ANAP, DYP, DSP deneyimleri misali).
Kadife darbe sürecindeki her bir aşama, darbenin o aşamada başarısız olduğu ya da kısmen
başarısız olduğu ve siyası iktidarın başarılı olduğu anlamına gelmektedir. “Dolaylı harp taktiği”
kullanan Kadife Darbeci Beyin Takımı, genellikle
beklenmeyen yönlerden, farklı amaçlar için saldırı gerçekleştirmiş, “selamlama” taktiğini kullanarak iktidarı adım adım yıpratmıştır. 7 Haziran seçimi sonrasında Kadife darbecilerin on ikinci aşamada öngördükleri sonuçları alamamalarının çok
temel bir nedeni, MHP lideri Bahçeli’nin erken seçim istemesi ve erken seçimde de AK Parti’ye ciddi bir destek vermiş olmasıdır
On Üçüncü Aşama: 7 Haziran-1Kasım 2015
Dönemi PKK’nın Sosyolojik Savaş Amaçlı Kıra Dayalı Şehir Gerillası Stratejisine Geçmesi; “Özerklik” ve “Sınırları Belli Olmayan Federasyon” İlânı
Yaklaşık üç yıllık çözüm süreci içerisinde alt
yapı çalışmalarını yaygınlaştıran ve derinleştiren
PKK’nın, kendi alt yapı çalışmalarını, daha da yaygınlaştırma imkânına sahipken, HDP 80 milletvekili ile meclise girmişken ve kimse kendilerine dokunmaz iken, yaptıkları tüm faaliyetlere “çözüm
süreci aşkına göz yumulurken”, beklemeyip 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra terör eylemlerine başvurması, silahlı mücadeleyi tekrar başlatması, “Kıra Dayalı Şehir Gerillası” stratejisine geçmesinin sebebi, Türkiye’deki, Türk-Kürt etnik fay hattını derinleştirmek; Türkiye’yi zihnen
bölerek sosyolojik bölünmeye zemin hazırlamak
amaçlıdır
On Dördüncü Aşama: 1 Kasım 2015 Seçimlerinin Etkisini Kırma Türkiye’yi Bölgede Yalnızlaştırma
Birinci Evre: Can Dündar’ın tutuklanması,
“Akademisyenler Bildirisi” ile Dünya kamuoyunun harekete geçirilmesi,
İkinci Evre: ABD’nin PYD’yi stratejik ortak seçmesi, Kürt koridoru sorunu, siyasal iktidarın itibar kaybı,
Üçüncü Evre: Rus uçağının düşürülmesi ile
güçlü bir müttefi k kaybı ve ekonominin zarar görmesi,
Dördüncü Evre: Rıza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması,
Beşinci Evre: Reisçi-Hocacı fay hattının derinleştirilmesi ve Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlıktan ve genel başkanlıktan düşürülmesi,
Altıncı Evre: Almanya’nın “Ermeni Soykırımı”nı
kabul etmesi ile Türkiye’nin bir müttefi kini daha
kaybetmesi ve yalnızlaştırılması,
Yedinci Evre: MHP içi kavga ve merkez sağ
parti kurma operasyonu,
Sekizinci Evre: IŞİD merkezli bombalama
olayları (Şehzadebaşı ve Havaalanı canlı bomba
olayları),Dokuzuncu Evre: İzmir casusluk olayı
On Dördüncü Aşama: Kadife Darbeden Askeri Darbeye Geçiş
Gülen şantaj ve terör örgütünün NATO destekli 15 Temmuz 2016 Sosyolojik Savaş Amaçlı
Askeri Darbe Girişimi.
On Beşinci Aşama: Darbe Girişiminin Bastırılması ile Sivil, Askeri Bürokraside ve İş Dünyasında Geniş Çaplı Operasyonların Başlatılması
On Altıncı Aşama: 16 Nisan Referandumu
Türkiye Yeni Bir Kadife Darbe Dönemine Sokulmuştur
Kadife darbeler, sağlam bir analiz üzerine oturtulup gerekli şartlar sağlandıktan sonra icraya sokulmaktadır. Strateji, adım adım uygulanarak süreç yönlendirilmektedir. Kadife darbe savunucuları, olayları, masum, rast gele olmuş, o anki olaylar olarak lanse ederek karşı cephe oluşmasını ve
uygulanan stratejinin farkına varılmasını engellemeye çalışmaktadırlar. Bu nokta dikkat edilmesi
gereken en önemli noktalardan biridir.
Kadife darbe sürecinde dolaylı harp stratejisi
uygulandığından kamuoyunun ve siyasi iktidarın
dikkatleri bir noktaya yönlendirilip odaklandırıldıktan sonra tam ters bir noktadan siyasi iktidara
darbe vurulmaya, zarar verilmeye çalışılmaktadır.
Ters noktadan darbe vurulur vurulmaz kadife darbe sürecine katılan tüm unsurlar, aynı anda harekete geçirilip büyük bir kampanya başlatılmaktadır. Böylelikle kendi taraftarlarının morali ve heyecanı yükseltilirken, siyasi iktidarın ve taraftarlarının morali bozulmak istenmektedir.
Kadife darbecilerin yaptığı hamlelerin savuşturulması, sürecin bittiği anlamına gelmemelidir. Tarafl ardan biri tasfi ye oluncaya ya da taraflar arasında uzlaşma sağlanıncaya kadar mücadelenin şiddeti artarak devam edecektir. Kadife Darbe Stratejisi buna göre çizilmiş ve uygulamaya sokulmuştur.
Giriş bölümünde ifade ettiğimiz 5. dönemi,
yeni bir kadife darbe süreci olarak isimlendirmiş
olmamızın nedeni, kadife darbelerde uygulanan
yukarıda özetlediğimiz metot ve stratejilerle büyük uyum göstermiş olmasından dolayıdır:
1- Referandum sonuçları birbirine çok yakın
(%51,4 Evet; %48,6 Hayır oyu) çıkmıştır. Bir anayasa değişikliğinde toplum nerede ise yarı yarıya
bölünmüştür. Anayasa değişikliklerinde kamuoyunun arzusu, evet oyunun %60 ve yukarısı olması
istikametindedir. Sonuçlar, yasaldır fakat kamuoyunun vicdanını rahatlatmamaktadır. Tüm kadife
darbelerde darbe süreci, seçim sonuçlarının birbirine çok yakın olması üzerine başlatılmıştır.
2- 16 Nisan 2017 referandum sürecinde Hayır
kampanyası için sahaya fi ilen çıkmış olan Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Meral Akşener gibi liderler,
oy hırsızlığı yapılacak imajı oluşturacak tarzda
ısrarla sandıklara sahip çıkılmasını istemişlerdir.
3- Sandık başkanlığı yapmış olanların beyanlarına göre seçim günü saat 08.00 civarında HDP
ve CHP’li avukatlar, sandıklara gelip “mühürsüz
zarf ve oy olup olmadığını” sorarak bir bilgi havuzu oluşturmuşlardır.
4- Seçim gecesi sandıkların sayımları tamamlanmadan CHP sözcüsü, CHP genel merkezinde,
YSK’nın, mühürsüz oy pusulaları kararını eleştirerek “2,5 milyon oyun şaibeli olduğu”, “gizli sayım
yapıldığı”, “ıslak imzalarda sorunlar olduğunu”
ilan etmiştir.
5- Kadife darbenin merkez beyni olan Soros’un
seçim sonrasında Türkiye’ye gelmiş olmasının özel
bir amacı ve mesajı vardır.
6- Referandum sonuçları tam açıklanmadan
Kadife darbeci ekibin yayın organı gibi davranan
Fox TV tarafından referandum sonuçlarının şaibeli
olduğuna ilişkin bir kampanya başlatılmış ve farklı siyasiler üzerinden bu mesaj tekrarlanmıştır.
7- Medyada yer alan fotoğrafl ar referans alındığında BBC ve CNN, Taksim Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi Taksim Meydanı’nda yayın yapmak üzere karargâh kurduğu görülmektedir
8- Seçim sonuçları ile ilgili CHP’nin açmış olduğu “seçim sonuçları şaibelidir” kampanyasına
anında Batı medyasından destek gelmiştir. AB basınında bu yönde geniş kapsamlı yayınlar yapılmıştır/yapılmaktadır.
9- AB liderleri, “seçim sonuçlarının şaibeli” olduğu imajını oluşturacak tarzda açıklamalar yapmıştır.
10- AGİT’nın seçim süreci ile ilgili hazırladığı
ön raporda, seçimde şaibe olduğuna ilişkin olumsuz ifadeler yer almış ve ön raporun açıklanması
ile dünya kamuoyu yönlendirilmiştir.
1- 850 bin civarında oyun iptal edilmiş olması, seçim süreci ile ilgili insanların kafasında şüphe oluşmasına sebebiyet vermiştir.
12- YSK’nin çok yüksek gerilimli bir ortamda
referandum yapıldığını göz önüne almadan ve mühürsüz oy oranı ortaya çıkmadan, oy kullanma sürecinde, “mühürsüz oy pusulaları ve zarfl arın geçerli olduğuna” karar vermesinin ne tür sıkıntılar
ortaya çıkarabileceğini göz önüne almaması ve fakat “mühürleme işlemi yapmayan sandık başkanı ve üyelerinin hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini” belirtmiş olması, şaibe propagandası yapanların eline koz vermiştir.
13- Hem CHP, hem de bireyler, referandumun
iptal edilmesi için YSK’ya başvurmuşlardır. YSK,
referandumun iptalini reddetmiştir. Bundan sonra iç hukukun gerektirdiği tüm mercilere baş vurulacak; istenen sonuç alınamadığı taktirde AİHM’e
gidilecektir. AGİT raporunu göz önüne aldığımızda AİHM, referandum sonuçlarının şaibeli olduğu gerekçesiyle referandumun iptal edilmesine
veya şaibeli olduğuna karar verebilir. Bu durumda
Türkiye’deki gerilim artacak, siyasi iktidara karşı olan gayrı memnunların sokağa çıkmaları çok
daha fazla kolaylaşacaktır. Uluslararası baskı yoğunlaşabilecektir. Kadife darbeci beyin takımının
da istediği budur.
14- CHP, “referandumu şaibeli görüp, tanımadığını” açıklaması ve “Meclis’ten çekilmekle” ilgili birbirine zıt beyanlarda bulunması, bir şuur altı
oluşturmak ve geleceğe dönük bir hazırlık yapmakla ilgili olabilir. AİHM kararına göre hareket edeceği anlamına da gelebilir. CHP Referandum sürecinde ve sonrasındaki çalışmaları ile Kadife darbe sürecini yürütecek Çatı Kuruluş haline
gelmiştir.
15- Kadife darbelerde seçime doğru gerilim ortamının yükselmesi, darbeciler tarafından arzulanan bir durumdur. Gerilim, insanların kolaylıkla tahrik edilip eylemlere girmesine, eylemleri
desteklemesine imkan sağlamaktadır. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti kadroları referandum boyunca gerilimi yükselterek kutuplaştırma üzerinden kendi tabanını bütünleştirip oylarını artırmayı ve bloke etmeyi strateji olarak benimsemişlerdir. Referandum sonuçları üzerine yaptıkları yorum ve değerlendirmelerde de aynı kutuplaştırıcı dili kullanmışlardır. Hayır kampanyasını
yürütenler, referandum sürecinde çok daha sakin,
birleştirici, bütünleştirici bir dil kullanarak AK
Parti’nin stratejisini bozmuşlardır. Ancak muhalefet Referandum sonuçları üzerine gerilimi yükselterek Kadife darbe için kendi kitlelerini diri tutmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla gerek Cumhurbaşkanı ve gerekse AK Parti kadroları, hem referandum öncesi hem de referandum sonrasında kullandıkları dilden dolayı gerilim ortamının doğmasına
katkıda bulunmuşlar, adeta Kadife darbecilerin ekmeğine yağ sürmüşlerdir. Bu konu gelecek sayılarda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınacaktır
Kadife darbelerin teori ve pratiğini daha ayrıntılı incelediğimizde, daha başka benzerlikler
de ortaya çıkabilecektir. Bu nedenle bu yeni süreci, yeni bir kadife darbe süreci olarak değerlendiriyoruz.
5. dönemin ilk aşamasında Kadife darbecilerin
amacı, gayrı memnun kitlelerde kin ve nefreti artırarak iki yıl boyunca tüm eylemlere destek vermelerini sağlamaktır. Nihai hedefl eri ise 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemektir.
Bu nedenle şu sorunun cevabı, çok açık bir şekilde verilmek zorundadır:
1 Kasım 2017 seçimlerinde AKP %49,5 ve MHP
%10,5 oy almışken, HDP tabanından %2-4 ve diğer
partilerden %1 oy beklenirken(toplam %63-%65),
Referandum sürecinde kurulan AK Parti ve MHP
ittifakı niçin %51,4 oy alabilmiştir?
Bu sorunun cevabı gelecek sayıda ayrıntılı bir
analiz yapılarak araştırılmaya çalışılacaktır.