(Milli Gazete)
Giriş
Suriye’de “Arap Baharı” adı altında olaylar başladıktan
sonra, Irak- Suriye hattında meydana gelen değişimlere bağlı olarak, yol boyu
Milli Gazete’de; 1-Suriye Meselesi: Barıştan Savaşa Adım Adım, 2- Çatışan
Güçler Açısından Suriye Meselesi-1: BOP ve Çin Faktörü, 3- Çatışan Güçler
Açısından Suriye Meselesi-2: Rusya Faktörü, 4- Çatışan Güçler Açısından Suriye
Meselesi-3: İran Faktörü, 5- Çatışan Güçler Açısından Suriye Meselesi-4:
Türkiye Faktörü, 6- Çatışan Güçler Açısından Suriye Meselesi-5: Vatikan
Faktörü, 7- Çatışan Güçler Açısından Suriye Meselesi-6: Büyük İsrail Projesi,
8- Çatışan Güçler Açısından Suriye Meselesi-7: Yeni NATO, 9-Türkiye’nin, Rf-4
Uçağının Düşmesi/ Düşürülmesinden Alması Gereken Dersler, 10- Reyhanlı
Psikolojik Harekâtı-1,
11- Reyhanlı Psikolojik Harekâtı-2: Verilen Mesaj, 12-
Reyhanlı Psikolojik Harekâtı-3: Krizi Tek Merkezden Yönetmek, 13- Irak
Denklemine Stratejik Açıdan Bakabilmek-1: Işid Vakası-1, 14- Irak Denklemine
Stratejik Açıdan Bakabilmek-2: Işid Vakası-2, 15- Irak Denklemine Stratejik
Açıdan Bakabilmek-3: Dünya Hâkimiyeti İçin Kaos Meydana Getirenler, isimli
makaleler yazmıştık.
Bu makalelerde, Suriye meselesi, 1-İç Dinamikler, 2-Bölgesel
Dinamikler ve 3-Küresel Dinamiklere ve bölgesel ve küresel güçlerin Suriye
bağlamında çatışan 15 projesine göre değerlendirilmişti. Değerlendirmenin
sonucunda Suriye’nin geleceği ile ilgili muhtemel gelişmeleri, aşağıdaki gibi
sınıflandırmıştık:
1- Beşir Esad Yönetiminin hâkim olduğu bütün bir Suriye,
2- İç Savaşın uzun yıllar devam ettiği bir Suriye,
3- Sistemin tüm güçlerinin hâkim olduğu ve fakat
Müslümanların yönettiği bütün bir Suriye: Mısır Modeli, Tunus Modeli, 1950
Türkiye Modeli,
4- Sistemin değiştirilip Müslümanların tamamen hâkim olduğu,
Anti Siyonist, Anti Kapitalist, antiemperyalist Müslüman bütün bir Suriye,
5- Batı yanlılarının hâkim olduğu, Batı İşbirlikçisi bütün
bir Suriye,
6- Üçe bölünmüş(Sünni Devleti, Nusayri Devleti, Kürt Devleti)
bir Suriye,
7- Dörde bölünmüş(Sünni Devleti, Nusayri Devleti, Kürt
Devleti, Hıristiyan Devleti) bir Suriye,
8- Beşe bölünmüş (2 Sünni Devlet, Nusayri Devleti, Kürt
Devleti, Hıristiyan Devleti) bir Suriye.
Bunlar, yazıların yazıldığı şartlarda Suriye ile ilgili
muhtemel gelişmelerin neler olabileceğine ilişkin öngörülerdi. Bu öngörülere
dayanılarak Türkiye’nin izlemesi gereken politika ile ilgili bazı önerilerde
bulunulmuştu.
Son gelişmeleri göz önüne aldığımızda bugün, Suriye’nin, 8.
İhtimalde olduğu gibi beş ya da altı bölgeli kantonlara ayrılması
öngörülmektedir.Bugün İslam coğrafyasına “Arap Baharı” diye yutturulan “Kaos
Teorisini” Türkiye görmek, yeniden değerlendirmek zorundadır.
Burada, ABD-İngiltere-Siyonizm’in Büyük Ortadoğu
coğrafyasında ki 22 ülkenin sınırlarının değiştirmek amacıyla kullandıkları
“Kaostan Düzene yaklaşımı” ele alınıp değerlendirilecektir.
Dünya Hâkimiyeti: Tek Dünya Devleti, Tek Dünya Hükümeti,
“Tek Dünya Güvenlik Örgütü”, “Tek Dünya Dini” Ve “Tek Merkezi Dünya
Ekonomisi”
Dünya hâkimiyeti için ABD, İngiltere, Vatikan, Uluslararası
Sermaye, Siyonizm ve Çin bazen birlikte bazen birbirine karşı mücadele
etmektedir. Şu anda ABD’de Amerikan Milliyetçileri (WASP’çılar) ile
Necon-Siyonist İttifakı arasında çok ciddi bir kavga vardır ve bu, dünyanın her
tarafına yansımaktadır. Onun için küresel satranç tahtasında çok değişken bir
zeminin var olduğunu göz önüne almamız gerekmektedir. Kimin elinin kimin
cebinde olduğunun belli olmadığı, son derece karmaşık, karanlık ilişkiler
zincirinin ortaya çıktığı, dost ve düşman tanımlamalarının anlık olarak
değişebildiği/değişebileceği göz ardı edilmemelidir. Bir konuda dost/müttefik
olanlar, bir başka konuda birbirine düşman olabilmekte/müttefik olmamaktadır.
Dünya hâkimiyet mücadelesi veren güçlerin ana hedefleri,
dünyanın kendi kontrollerinde, “tek bir merkezden” yönetilmesidir. “Tek bir
dünya devleti”, “tek bir dünya hükümeti” ve “tek bir dünya güvenlik örgütü”,
“Tek bir dünya dini” ve “tek merkezi Dünya ekonomisi” oluşturma
gayretindeler(1). Böyle bir sonuca ulaşabilmek için asırlardan beri yapılan bir
çalışma, yaygınlaştırılan bir örgütlenme ve geliştirilen bir stratejinin
varlığı bilinmektedir. Dünyada olup biten birçok olayın arkasında, her renge
bürünen böyle bir yapılanma (Siyonizm) vardır(2,3).
Dünya Hâkimiyeti ve “Kaostan Düzene”
Bu yapılanışın stratejisinin temel özelliği, “Kaos
Teorisine” dayanmış olmasıdır. Bu teoride, her şey çatışmaya
dayandırılmaktadır. İnsanların can, mal, namus güvenliği olmayacak tarzda
meydana getirilecek bir çatışma ortamı, istenen kargaşayı sağlayacaktır.
Komşuların, kabilelerin, aşiretlerin, etnik yapıların ve farklı inanç
gruplarının birbirine düşman olduğu, çatıştığı, kimsenin önünü, çevresini,
geleceğini göremediği ve iradesinin felç edilip direncinin kırıldığı ve
çaresizlik içerisinde kıvrandığı bir kaos ortamı, bu şeytanı mekanizmanın ana
ilkesidir. Buna ‘Ordo Ab Chao’ (Kaostan Kaynaklanan Düzen) adını
vermektedirler(4).
Bugün bölge halklarının, Türkiye’nin IŞİD ve PYD’nin
ilerlemesi, yayılması karşısında ABD önderliğinde “Koalisyon güçlerinin” askeri
müdahale yapmasını istemesine bu açıdan bakılmalıdır.
Kaos, zıtların çatışmasına dayandırılmıştır: ‘Tez, Anti Tez,
Çatışma ve Sentez’ düzleminde meydana getirilen bir kaos, dün işçi ve işveren
çatışması üzerine kurulu iken; bugün dinler, mezhepler ve etnik yapılar üzerine
oturtulmuştur. Büyük Ortadoğu coğrafyasında yaygınlaştırılmaya çalışılan etnik
ve mezhepsel çatışmaların kökeninde, “Kaostan Düzene Geçiş” yaklaşımı
yatmaktadır. Kaosun müsebbibi olarak din, mezhep ve milliyetler gösterilerek
bütün din, mezhep ve milliyetlerin kaldırılması istenecektir(5).
Kaos yaklaşımının en önemli boyutu, son derece zıt
fikirlerin ve bilgilerin kamuoyuna servis edilip karar vermesine mani olmak,
kafa karışıklığı meydana getirip gerçekleri görmesini, arkada kurulan tezgâhları
fark etmesini engellemektir(6).
ABD/İngiltere/Siyonizm/İsrail, küresel imparatorluk için
hedef aldığı ülkeleri, alt etnik ve mezhebi gruplara bölüp yeni uluslar
oluşturmayı, bir strateji olarak benimsemiştir. Geçmişte İngiltere’nin
öncülüğünde yapılanlar, bugün ABD’nin öncülüğünde yapılmak istenmektedir.
Arkada Siyonizm vardır. Geçmişte Afganistan’ın geleceğinde Amerikan Politikası
Koordinatörlüğü görevini üstlenen Richard Haass, ‘Karışıklık’ adlı kitabında
“yeni bir ulus inşa etmeyi”, işgal edilecek bölgelerde hâkimiyet kurabilmek
için şart olarak görmektedir(7):
“…Güç politik değişiklik olayı ise, fazla bir zeka
gerektirmeden ve biraz da iyi şansla işe yarayabilir. Aksi halde tek başına güç
kullanımı politik değişikler için yeterli değildir. Bu şekilde bir değişiklik
için en etkili yol, değişik şekillerde karışıklık yaratmaktır. ‘Ulus inşa
etmek’ bu yollardan biridir. İlk önce tüm karşı çıkanları yok edeceksin ve daha
sonra başka bir topluluk yaratma işiyle meşgul olacaksın.”(7)
Bu politika, Irak işgaliyle birlikte uygulamaya sokulmuş,
“Kuzeyde Kürtler, “Ortada Sünniler ve Güneyde Şiiler” şeklinde süren bir
propaganda ile Irak öncelikle kafalarda bolünmüş; şimdi de IŞİD-PYD operasyonu
ile Irak-Suriye hattı fiilen bölünme noktasına getirilmiştir.
2003 yılında RAND Corperation tarafından hazırlanan ‘Sivil
Demokratik İslam: Ortaklar, Kaynaklar ve Stratejiler’ adlı raporda, ‘Türk
İslamı’, ‘Alman İslamı’, ‘Arap İslamı’, ‘Mısır İslamı’, ‘Köktendinciler’,
‘Gelenekçiler’, ‘Modernist Müslümanlar’ ve ‘IIımlı İslam’ gibi
kavramlaştırmalara gidilmesi, Büyük Ortadoğu coğrafyasında “yeni ulus
inşasının” yanı sıra “yeni dinler”, “yeni mezhepler” inşa edilmek istendiği
içindi(8). Raporda öngörülen Stratejinin Temel Noktaları, “Modernist bir
Liderlik Anlayışı Yarat”, “Fundamentalistlere Karşı Saldırgan Ol”, “Demokratik
Batı Modernizminin Değerlerini Yücelt”, “Eğitime ve Gençlere Odaklan”
başlıklarında ortaya konulmaktadır.
Sonuç: Suriye İçin Bir Truva Atı
Kaos Yaklaşımı, bölge insanını aciz bırakarak teslim almak
ve “yeni sömürgecilik” anlayışını kabullenmesini sağlamak amacıyla
uygulanmaktadır. Bugün, Afganistan-Pakistan hattında,
Irak-Suriye-Filistin-Lübnan hattında, Yemen-Somalı-Sudan hattında ve
Libya-Mali-Orta Afrika hattında yaşananlar, kaosun şuurlu bir şekilde yaygınlaştırılmaya
çalışılmasından başka bir şey değildir.
Bugün şer ittifakı, Suriye’nin kantonlaşmasını istemektedir.
Yarın kantonlardan meydana gelen federal bir yapı; öbür gün de kantonların ayrı
ayrı devletçiklere dönüşmesini öngörmektedir. IŞİD-PYD düzleminde meydana
getirilen çatışmalar, etnik ve mezhepsel göç olayını sağlayarak kantonlaşmaya
hazır bölgeler meydana getirmektir. Bu nispeten sağlanmıştır. Şimdi bunlara
özerklik verilmesi, ardından bağımsız devletlere dönüştürülmesi gerekmektedir.
Bunun için bölgede çatışmaların yoğunluğunun düşürülmesi, her bir kantondan
belli insan unsurunun ABD tarafından alınıp ABD’ye götürülerek eğitilmesi ve
yeni kurulacak devletlerin temellerinin atılması ve yönetilmesinin sağlanması
çalışmaları yapılacaktır. Kuzey Irak olayında zamanında 3000 civarında
peşmergenin alınıp ABD’ye götürülmesi ve eğitilmesi ve geriye getirilmesinde
olduğu gibi.Bugün gelinen noktada güvenliğin Türkiye tarafından sağlanması;
eğitimin de ABD tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Yanı Irak ve
Suriye’yi bölmek, Yeni, İsrail’e dost devletçikler inşa edebilmek ve 100 yıl
sürecek düşmanlıkları devam ettirebilmek, İsrail’i rahatlatabilmek, Filistin
meselesini göz ardı edebilmek için Türkiye bir Truva atı olarak kullanılmak
istenmektedir. ABD’nin “Kanton bölge yaklaşımı” ile Türkiye’nin “Tampon bölge
yaklaşımı” arasındaki farkı, Türkiye görmek zorundadır.
Türkiye’nin Irak-Suriye Hattında IŞİD-PKK kamplarını
bombalamasının Arap Birliği tarafından kınanması, oyunun bundan böyle farklı
mecralara kaydırılacağı ve Türkiye’nin tecrit edileceği anlamına gelebilir. Bu
nedenle Türkiye Suriye Politikasını yeniden gözden geçirmelidir. Türkiye, dost
maskesi takmış gerçek düşman olan Şer İttifakı ile ilişkilerini gözden
geçirmeli, NATO’nun Türkiye’deki tüm üstleri kapatmalıdır.
Kaynaklar
1-Texe Mars, İllüminatı, Entrika Çemberi, Timaş Yayınları,
İstanbul, 2002,S:175.
2- Texe Mars, Age. S: 54.
3- Gary Allen Gizli Dünya Devleti, Milli Gazete, 1996
İstanbul, S: 8
4- Texe Mars, Age. S:100-120.
5- Varsden, V., Siyon Liderlerinin Protokolleri, Kum Saati
Yayınları, İstanbul, S: 53
6- Victor Varsden, Age, S: 36
7- Foster J.B. ‘Emperyal Amerika ve Savaş’, Cosmo Politik,
Sayı:6, Sonbahar 2003, S: 39-45
8- Canoğlu, y., 21. Yüzyıl Haçlı Savaşlarında yeni Bir
Tuzak: Ilımlı İslam Cumhuriyeti, Umran Dergisi, Sayı:117, 2004, S:15-25
9- Canoğlu, Y., ‘Sürekli Bürokratik Post Modern Darbeler Dönemi’, Umran Dergisi, Sayı:102, S:31-43.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder