2 Nisan 2015 Perşembe

İLAHİ YASALAR DEĞİŞMEZ - 8 İmanla Küfür Arasında Bir Yol: "Model Ortaklık"

 (Milli Gazete)

Giriş

ABD, Obama nın başkanlığı ile beraber başta Türkiye olmak üzere ittifak yapmak istediği ülkelere, 2009 yılından beri Akıllı Güç Stratejisi çerçevesinde Model Ortaklık (Model Partnership) adı altında yeni bir ortaklık, yeni bir yol dikte etmeye başlamıştır. Model ortaklığa göre dini ahkâm hayata uygulanmayacak, fakat bunun dışındaki ibadetle ilgili tüm vecibeler yerine getirilebilecek ve laik-seküler değerler etrafında bütünleşme sağlayan yeni bir yol inşa edilecektir. 

Model Ortaklık konusu, tanımlanması ve muhtevası itibarıyla ne anlama geldiğinin tartışılması gerekmektedir. Burada, Böyle bir yol tanımlanmasının İlahi Yasalar Değişmez yazı dizisinin uzantısında mümkün olup olamadığı konusu ele alınıp incelenecektir.

Model Ortaklık

ABD eski başkanı Bill Clinton 8 Kasım 1999 tarihinde Georgetown Üniversitesi nde ve 15 Kasım 1999 tarihinde TBMM de yaptığı konuşmalarda, Hıristiyan dünya ile Müslüman dünyanın Türkiye de buluşması , Türkiye nin Model Ülke olması fikrini ortaya atmıştır (1,2). Bil Clinton Model Ülke kavramını kullanırken Obama Model Ortaklık kavramını, siyasette ve uluslararası ilişkilerde ilk defa kullanan ABD başkanıdır (3-6). Türkiye, ABD ile Model Ortak olmayı 2009 yılında kabul ettiğini açıklamıştır (7). 

Obama nın tanımlamasından Model Ortaklık , idealler ve değerler temelinde meydana getirilen bir birliktelik, bir ortaklıktır. Her iki ülkenin aynı ortak payda da birleşmesi, bu ortak payda etrafında birbirlerini kabul etmeleri, birbirlerine karşı sorumluluk duymaları ve birlikte sorumluluk alıp hareket etmeleri, ideal ve değerlerden neşet eden ortak çıkarları korumaları, Model ortaklığın alt zeminini oluşturmaktadır. Ortak ideal, değer ve çıkarlar, model ortaklığın temel bileşenleridir.

Obama, Model ortaklık kavramı ile Türkiye ve ABD arasında ki benzerliklere,  ideal ve değerlere vurgu yapmaktadır. Bu ideal ve değerler, Obama ya göre hem Hıristiyanlık tan ve hem de İslam dan bağımsız ideal ve değerlerdir. Obama, konuşmalarında, halkların Hıristiyan ya da Müslüman olmalarının hiçbir önemi olmadığını ifade etmektedir. Önemli olan her iki ülkede, her iki dinin toplumun günlük hayatında, yaşam tarzında etkili olmamasıdır. Her iki ülkenin laik, seküler yapısı, laik ve seküler yönetimle idare edilmiş olması, iki ülke arasında en temel benzerlik ve ortak paydadır. Açıkçası Obama, dinleri dışarıda bırakıp söz konusu edilen bu değerler ve idealler etrafında her iki ülke bir işbirliği ve ortaklık kurabilir demektedir. Bu da tüm dünya için, özellikle de, İslam coğrafyası için bir Örnek Ortaklık olur. Böyle bir yol tanımı, geçen haftaki yazı kapsamında ifade edildiği gibi, İmanla küfür arasında bir ara yol aramak olup küfürden başka bir şey değildir (4 Nisa 150-151).

Model Ortaklık, Bir Yol ve Bir Kimlik Tanımıdır

Obama, model ortaklık ile laik, seküler, demokratik, Batı ile bütünleşmiş ve bununla beraber halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir kimlik tanımlaması yapmaktadır. Obama nın Müslümanlara giydirmek istediği kimlik, ismi Bush yönetimi tarafından konan Ilımlı İslam , RAND Raporlarının Modernist Müslüman kimliğidir. Hayatın tanzimi ile ilgilenmeyen, günlük hayata müdahale etmeyen bir dini kimlik . Bu, Protestan kimlik olup İslam la alakası yoktur. Bu kimlik, Lozan da bu topluma dayatılmış ve Cumhuriyetin ittihatçı kurucu kadroları tarafından benimsenmiş bir kimliğin biraz daha yumuşatılmış şeklidir. İslam coğrafyasında ki birçok yönetici ve batılı sosyologlar tarafından tanımlanmış bir din anlayışını referans alarak İslam ın Protestan versiyonunu inşa etme amaçlıdır.

 Türkiye de sistemin sahibi olarak kendini gören laik kadro ile ABD yönetimleri arasında ki temel ayrılık, Ülkenin yönetilmesinde Müslüman kimlikli insanların birinci derecede söz sahibi olup olmaması ile ilgilidir. ABD yönetimi, Sovyetlerin çöküşü ile birlikte İslam coğrafyasında ümmetin dip katmanlardan gelen Kuran eksenli İslamlaşma hareketinin farkındadır ve bunu da, kendisi için ciddi bir rakip ve tehlike olarak görmektedir. Obama nın Kahire konuşmasında ısrarla İslam la Amerika yı birbirinin karşılığı olarak kullanması, konunun ABD açısından ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. İslam ın karşısında Hıristiyanlık veya Yahudiliği koyması gerekirken doğrudan doğruya Amerika yı koyması anlamlıdır. Bush yönetimi önleyici savaş doktrini ile gelecekte kendisine rakip olabilecek İslami potansiyeli, vaktinden önce Terörle Küresel Savaş çerçevesinde yok etmek istemiştir. Ancak benimsenen strateji, İslam coğrafyasının belli bölgelerinin kan gölüne dönmesine sebebiyet vermiş olmasına rağmen, ABD yönetiminin çok korktuğu Radikal İslami Kimliğin uyanmasına, bütün ülkeleri etki altına almasına sebebiyet vermiştir. Uyanan sadece Müslüman aydın kesim değildir, uyanan bir halk ve bir ümmettir. 

ABD için en korkulu olan bir halkın uyanması, kendi kimliğini, yolunu araması ve yol ve kimliğin gerektirdiği sistemi inşa etmek istemesidir. ABD de yayınlanan dört RAND raporunda üzerinde durulan temel olgu, bu tehlikenin nasıl bertaraf edileceğidir. Raporlarda öngörülen, Müslüman potansiyeli parçalamak Modernist , Dünyevileşmiş olanlarla işbirliği yapmak, geri kalanları kendi aralarında çatıştırarak bertaraf etmek; yanı Müslüman ı Müslüman a kırdırmaktır. Türkiye ye önerilen Model Ortaklığın böyle bir gizli gündem maddesi vardır.

Model Ortaklığın İç Müttefikleri ve İç İşlerine MüdahaleHakkı

ABD, soğuk savaş sonrası dönemdeki yeni politikasını, Türkiye de ki bağnaz Laik-Kemalist kesime anlatamamıştır. Ergenekon operasyonu ile bu kesim ikna edilmeye çalışılmış fakat ikna olmayınca da şimdilik tasfiye edilmişlerdir. Obama nın Model Ortaklık teklifi, bir boyutu ile Türkiye de ki dünyevileşmiş, burjuvalaşmış, Modernist Müslümanlarla , anti Amerikancı olmayan laik-seküler-liberal-sol kesimlerin ittifakını ön görmektedir (6). Taraflardan birinin devre dışı kalması, Türkiye den istenen fonksiyonların yerine getirilmesine mani olmaktadır. Obama, taraflara Model ortaklık kapsamında bir barış ve ittifak önermiştir/önermektedir. 

ABD yönetimleri, İslam coğrafyasının, bu coğrafyaya yabancı, hatta düşman tavır takınan yönetimlerce daha fazla yönetilemeyeceğinin farkındadırlar. Diğer taraftan da, Halkla bütünleşmiş dini hassasiyetleri olan insanların da tek başına rakipsiz bir şekilde bu ülkeleri yönetmelerinin, gelecekte daha tehlikeli sonuçlar doğuracağını düşünmektedirler. Bunların kontrol altına alınamayan yönetimlerinin, Batı ya tavır alan bağımsızlık hareketlerine sebebiyet verebileceğini ön görüyorlar. 

Batı, yeni bir Iran deneyiminin, İslam Coğrafyasında Batı hükümranlığının sonu manasına geleceğini çok iyi bir şekilde görmekteler. Bu nedenle Batı, kendisine bu topraklarda yeni ortaklar ve yeni işbirlikçiler aramaktadır. Sekülerleşmiş, Batı ya karşı çıkmayan, liberalizmi içselleştirmiş, İslam la ilgisi ibadet boyutunda olan, dindarlar tarafından yadırganmayan, hatta konjonktürden dolayı destek bulabilen, ABD nin Modernist Müslüman adını verdiği bir kesim, başta ABD olmak üzere Batının yeni işbirlikçi gözdesidir. Arap Baharı diye tanımlanan ikinci nesil kadife darbe dalgası ile yapılmak istenen buydu. Proje, Mısır ve Tunus ta tutmamıştır. 

Türkiye de Taksim Gezi parkı ile başlatılan üçüncü nesil kadife darbe süreci, Türkiye ile kurulan Model Ortaklık ta bir yol ayırımı olarak değerlendirilebilir. Model Ortaklık kavramının idealler ve değerler etrafında bir birliktelik olması, İki ülke arasındaki ilişkilerin sadece güvenlik ile sınırlı kalmayacağı, daha geniş kapsamlı, iç işlerine karışmayı, doğrudan topluma müdahale etmeyi ön gören bir işbirliği olacağı manasına da gelmektedir. Laiklik, sekülerlik, fikir ve inanç hürriyeti, hukukun üstünlüğü, insan hakları, demokrasi gibi değerler, iki ülke arasında ortak unsurlar olacak denirken; ABD ye hizmet etmesi oranında tüm bu kavramların bir anlamı olacaktır denmek istenmektedir. Unutmamak gerekir ki Mısır da Sisi darbesini, demokrasi adına kutlayan ABD dir

Sonuç: Büyük Şeytanın (ABD) Yeni Truva Atı: Model Ortaklık

Model ülke ve model ortaklık sadece Türkiye ye özgü olmayıp ABD menfaatlerine hizmet edebileceğine inandıkları tüm ülkeleri, örümcek sarmalına sokmak istemektedirler (8). Model Ortaklık kurduğu Türkiye ile Suriye, Kıbrıs, Mısır, Somali ve Rusya konularında anlaşamayan ABD nin son zamanlarda İran la olan yakınlaşmasına bu pencereden bakılmasında fayda vardır. ABD, bu coğrafyada, İslam ın İslam la savaşı projesi kapsamında, Dengeleme ve vuruşturma politikasını devreye sokmuş görünmektedir. Mısır, Filistin, Libya, Irak ve Suriye için kılını kıkırdatmayan Arap Birliği, Yemeni bombalama cesaretini nereden aldığının sorgulanması gerekmektedir. Bu nedenle Obama dönemi, İslam coğrafyası için daha sancılı ve sıkıntılı olmuştur ve olmaya da devam edecektir. 

Toplumun değişik kesimleri arasında fitne ve fesadın yaygınlaştırılması, kitleleri ABD menfaatleri istikametinde kullanmak, Model Ortaklık kapsamında yeni bir yol olarak seçilmiştir. Bu nedenle Türkiye 2009 yılında kabul ettiğini açıkladığı Model Ortaklık tan çekilmeli;  ABD nin, bu ülkede rahat faaliyet yapmasının tüm imkânları ortadan kaldırılmalı ve ABD nin Türkiye yi bir Truva Atı olarak kullanmasına fırsat verilmemelidir.

Kaynaklar

1- Bill Clinton in 8 Kasım 1999 Georgetown Üniversitesi Konuşması, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ankara, Nisan 2009.

2- Bill Clinton in 15 Kasım 1999 TBMM Konuşması.

3- Bila, F.,  Obama Modeli Ortaklık,  Milliyet 07.04.2009

4- Ilıcak, N., Müşterek Menfaatler Ve Paylaşılan Değerler,  Sabah 07.04.2009

5- Korkmaz T., Ortaklık Yeni Şafak 09.04.2009

6- Obama nın TBMM de ki Konuşması, BEYAZ SARAY Basın Bürosu, 6 Nisan 2009, Ankara, Türkiye.

7- Davudoğlu, A., Washington da Amerikan-Türk Konseyi nin (ATC) 28 inci yıllık konferansıda akşam yemeğindeki konuşması, Model Ortaklık Tercih Değil Gereklilik , Usak gündem, 03.06.2009

8-  Okur, M.,  Yoksul Coğrafyada Müthiş Pazarlama,  Sabah, 07.04.2009

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...