5 Şubat 2015 Perşembe

11 Eylül 2001 İkiz Kuleler Provokasyonundan 7 Ocak 2015 Karikatür Provokasyonuna Kirli Savaş - 4

 (Milli Gazete)

Giriş

Konu ile ilgili geçmiş üç yazıda; 1- “İki Olayın İcra edilmesinde ve Kamuoyuna Sunulmasında ki Benzerlikler”; 2- “7 Ocak 2015 Charlie (Çarli) provokasyonunu gerçekleştirilen güçlerle ilgili İhtimaller ve Fransa’yı etkileyen iç ve dış dinamikler”; 3- “11 Eylül 2001 İkiz Kuleler Provokasyonuna doğru ABD’ni Rahatsız Eden Gelişmeler ve ABD derin Devletinde bir iç hesaplaşma” konuları ele alınıp incelenmiştir. “7 Ocak 2015 Charlie (Çarli) provokasyonunu gerçekleştiren gerçek failleri bulabilmek için bir arka plan analizi yapılmıştır.

Burada, bu provokasyonu yapan gücün kim olduğu ve muhtemel gelişmeler üzerinde durulacaktır.

ABD-İsrail-İngiltere ittifakı ile Fransa Arasındaki Fay Hatları

Fransa ile ABD arasında Sovyetler birliğinden bu yana devam eden bir çekişme vardır. De Gaulle’un NATO’ya karşı takındığı tavırdan bu yana şiddeti değişmekle beraber Fransa ABD arasında bir gerilim yol boyu hep yaşanmıştır. Şu an mevcut olan muhtemel gerilimi kaynaklarını, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.

Avrupa Savunma Sistemi

Fransa, yol boyu AB’nin kendine özgü bir savunma sistemi olması gerektiği düşüncesini sürekli gündeme getirmiş, fakat ABD daima buna karşı çıkmıştır.  ABD, Fransa’ya tehdit içeren bazı çıkışlar yapmıştır/yapmaktadır. 24 Ekim 2003’ Prag, ‘NATO ve Büyük Ortadoğu’ adlı konferansta NATO Konseyi Daimi Üyesi R. Nicholas Burns’ün yaptığı konuşmada tehdit ile tavsiye iç içedir.

Avrupa’nın kendine özgü bir savunma sistemi olması, Fransa ile ABD arasında sürekli bir gerilim kaynağı olarak varlığını sürdürmektedir.

Fransa ve ABD’nin Afrika Çekişmesi

Fransa ve İngiltere arasında imzalanmış Sykes-Picot anlaşması ile 1. Cihan Savaşı sonrasında Ortadoğu ve Afrika üzerinde en etkili iki devlet olmuşlardır. 2. Cihan savaşı sonrasında bu iki bölgede Fransa ve İngiltere’nin yanı sıra ABD devreye girmiştir. Yol boyu bu üç devlet arasında kıyasıya bir hâkimiyet mücadelesi olagelmiştir.

Saddam zamanında Irak operasyonuna karşı en çok direnen ve son dakikada devreye giren Fransa olmuştur. Libya operasyonunda da Fransa, ABD ve NATO’ya rağmen Libya’yı tek başına bombalamaya başlamış, NATO, daha sonra devreye girmiştir. Kaddafi devrildikten sonra Libya petrollerine Fransa el koymuştur. Diğer taraftan bağımsız olmuş olmalarına rağmen Fransa tarafından sömürge muamelesi yapılan Afrika ülkelerinden Benin, Fildişi Sahili, Mali, Gine, Nijer, Togo, Kamerun, Burkina Faso, Ekvator Ginesi, Çad, Gabon, Senegal, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Kongo’dan yaklaşık “300 milyar dolarlık” gizli bir “koloni vergisi”(!) almakta, yer altı zenginliklerine el koymakta, ithalat ve ihracatlarının Fransa üzerinden gerçekleştirilmesi için bu ülkelere baskı uygulamaktadır. Fransa bu “kolonilerden”(!) elde ettiği imkânları, kimseyle paylaşmamaktadır.  ABD, Fransa’dan bir pay istemektedir. Fransa, bu payı vermeyince, CIA tarafından Afrika ülkelerinde Fransız gazetecilere, papazlara ve askeri birliklere saldırılar düzenlenmekte, Fransa’yı Afrika’da zora sokmaya çalışmaktadır. “CIA, 2013 ve 2014’te Kamerun, Yemen, Mali, Nijer ve Togo’da Fransız papazları kaçırmıştır.” Yemen’de Fransız diplomatlar öldürülmüş, Orta Afrika’da Fransız askerlerine saldırılar düzenlenmiş, Fransız turistler kaçırılmış, Suriye’de 4 ay arayla Fransız gazeteciler kaçırılmıştır. Irak-Suriye hattında CIA organizasyonu ile kaçırılan 4 Fransız gazeteci daha sonraları, MIT operasyonu ile kurtarılıp Fransa’ya teslim edilmiştir. ABD’nin buna cevabı, Türkiye’nin Musul Konsolosluğu personelinin rehin alınması şeklinde gelmiştir (1).

Fransa, ABD’nin operasyonlarına değişik şekillerde karşılık vermektedir. Muhtemelen Libya’da, ABD büyükelçiliği, Fransız istihbaratının bir operasyonu ile basılmıştır. ABD’deki Ferguson olayları diye anılan olayların arkasında Fransa Dış İstihbarat Servisi’nin (Direction Generale de la Securite Exterieure (DGSE)) olduğu yaygın bir kanaat halindedir (1).

Fransa-Türkiye Yakınlaşması ve Türkiye’nin Füze İhalesi

Son yıllarda Afrika kıtasına hızlıca giren ve yayılan Türkiye ile Fransa arasında özel bir işbirliği mevcuttur. Bu işbirliği, ABD-İsrail-İngiltere ittifakının işine gelmemektedir. Türkiye çözüm süreci ile ilgili kararlı adım attığı bir dönemde Fransa’da, Paris’te, PKK’lı üç kadın terörist infaz edilmiş, Türkiye’de de Galatasaray Üniversitesi’nde ciddi bir yangın çıkarılmıştır. Operasyonun Türkiye tarafından yapıldığı servis edilmiş, Türkiye Fransa ilişkileri bozulmak istenmiştir. İlginç bir rastlantı da, Çarlı provokasyonunu yaptığı iddia edilen, Yemen El kaidesine mensup olduğu söylenen kardeşlerin ve onlarla bağlantılı kişilerin, Türkiye üzerinden Fransa’ya girdikleri bilgisinin medyaya servis edilmesidir. Bütün bunlar, ABD-İsrail-İngiltere ittifakının Türkiye Fransa ilişkilerini bozmaya dönük bir girişimi olarak değerlendirilmelidir.

ABD-İsrail-İngiltere ittifakının, hem Türkiye hem de Fransa ile ortak sorunlarından biri, Türkiye’nin Füze ihalesine Çin’in yanı sıra Fransa’nın da katılmış olmasıdır. Türkiye yaklaşık bir yıldan beri Füze savunma sistemi satın almak istemektedir. Çin hem en uygun fiyatı vermekte hem de teknolojiyi vermeyi taahhüt etmektedir. Amerikan firmaları, hem yüksek fiyat vermekte, hem de teknolojiyi vermemektedir. Buna rağmen ABD, ihalenin Çine verilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Çine ihalenin verilmemesi, Türkiye-Çin yakınlaşmasının gerçekleşmemesi için Türkiye’yi ikna etmek amacıyla Irak-Suriye hattı üzerinden Kobani tezgâhlanmış, Türkiye’ye 6-7 Ekim hadiseleri ile özel bir mesaj verilmiştir.

ABD-İsrail-İngiltere’nin Türkiye’nin Çin ile olan yakınlaşmasına gösterdiği bu büyük tepkinin ardından Türkiye, Fransa ile yakınlaşmaya ve Füze savunma sistemi konusunda NATO ülkesi olan Fransa’yı ikinci bir alternatif olarak değerlendirmeye karar vermiştir. Hava Savunma Sistemi konusunda Türkiye, 7 Ocak 2015 tarihinde hava savunma sistemini kiminle gerçekleştireceğine karar verecekti. Beşiktaş, Sultanahmet’te patlayan bombaların 7 Ocak Çarlı Provokasyonunun birkaç gün öncesine tekabül etmesi, tesadüf değildi. Bir hafta içinde gerçekleştirilen bu olaylarla Türkiye ve Fransa’ya özel bir mesaj verilmiş ve Türkiye’nin kararı geciktirilmiştir.

Türkiye Fransa ilişkilerinde ABD-İsrail-İngiltere’yi rahatsız eden diğer iki önemli konu da, Fransa’nın gerek Suriye gerekse Filistin konusunda Türkiye’nin tezlerine belli oranda destek vermiş olmasıdır. Fransa, ABD-İsrail-İngiltere ittifakına rağmen Suriye devlet başkanı Esed’ın düşmesini istemektedir. Ayrıca Hollande’in, “Filistin’i tanımanın artık zamanı geldi!” şeklinde yaptığı açıklamayla Fransa’nın, Filistin devletini tanıyacağını açıklaması, ABD-İsrail-İngiltere ittifakını zıvanadan çıkarmıştır.

Euro’nun Uluslararası Para Birimi Olması

ABD-İsrail-İngiltere ittifakı, AB ile Çin ve Rusya’nın ilişkilerinden rahatsızdır. İttifak, Çin’in yayılmasına, Rusya ve AB ile iyi ilişkiler kurmasına karşıdır. Çin’in AB ülkeleri ile ticareti, Euro üzerinden yapma teklifi, Siyonizm tarafından Dolar üzerinden kurulu sömürü çarkının yıkılması anlamına gelmektedir. Bu bir kez gerçekleştiğinde dünyanın diğer ülkelerine kötü örnek teşkil edecek, kurulan tüm sömürü sistemi çökecektir. Fransa ve Almanya’nın Euro üzerinden ticaret yapılmasına onay vermemesi için özel bir uyarıya ihtiyaç vardı. Bu mesaj, Çarli operasyonu ile verilmiştir.

Fransa Rusya İlişkileri

Fransa ve Almanya, ABD-İsrail-İngiltere ittifakına rağmen, Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini, düzeltilmesini ve Ukrayna nedeniyle Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istemektedir. Hollande, 7 Ocak Çarli Provokasyonundan önce, “Washington’un Rusya’ya uyguladığı yaptırımlardan bir an önce vazgeçmesi gerekiyor!” açıklamasını yapması, ABD’ye rağmen Rusya’ya verilen çok önemli bir destek idi. Diğer taraftan Fransız petrol devi Total’in Ceo’su Christophe de Margerie, Rusya ile Avrupa’nın arasını düzeltmek için gayret sarf etmekteydi. Christophe de Margerie göre, Avrupa ile Rusya kavga yapmamalı, çıkarları ortaktır. Her iki bloğun asıl rakibi ABD’dir. Bu amaçla Rusya’ya gitmiş ve “ihtimal dâhilinde olmayan bir kaza” ile öldürülmüştür. Fransa’nın buna cevabı, Fransız Savaş Gemisi Charles de Gaulle’un Doğu Akdeniz’de Rus Karadeniz Filosu ile buluşması ve yakınlaşması olmuştur. ABD-İsrail-İngiltere ittifakı, AB-Rusya yakınlaşmasını istememektedir.

Sonuç

ABD-İsrail-İngiltere ittifakı Fransa merkezli AB hesaplaşması, çok daha sert geçecek gibi gözükmektedir. Çarli Provokasyonundan sonra Yemen’de karışıklıkların çıkması, İran destekli grupların Yemen’de etkin hale gelmesi, Obama’nın İran’a yaptırım uygulanmaması konusunda kongreyi uyarması, Türkiye- Fransa yakınlaşmasına ABD’nin İran’la yakınlaşma şeklinde verdiği bir cevap olarak değerlendirilebilir.

Yemen’de Fransa’nın ekonomik çıkarlarının çok yüksek olduğunu göz önüne aldığımızda, Yemen El Kaidesi adına operasyon yapılmasının daha başka bir anlamı ve mesajı olduğu ortaya çıkmaktadır. Yemen, teröre yataklık suçlaması ile ABD-İsrail-İngiltere ittifakı tarafından işgal edilerek Fransa’ya ciddi bir ekonomik darbe vurulabilir. Diğer taraftan Afrika’daki Fransız kolonisi olan(!) ülkelerde, ABD-İsrail-İngiltere ittifakı, yeni bir kadife darbe zinciri başlatabilir.

Avrupa’da hızla yayılan İslam Düşmanlığı hareketi PEGİDA, Almanya ve Fransa’ya rağmen ABD-İsrail-İngiltere ittifakı tarafından geliştirilmiş bir harekettir. Amaç, AB ülkelerini istikrarsızlığa sürüklemek, iç kargaşa çıkararak AB’yi kendi içine kapatmak amaçlanıyor olabilir. Türkiye, bu noktada çok dikkatli davranmak, iyi bir dil kullanmak zorundadır.

Yunanistan’da “Radikal Sol Koalisyon SYRIZA’nın” iktidar olması, AB merkez ülkesi Almanya ve Fransa’ya dönük ABD-İsrail-İngiltere ittifakı destekli bir operasyon olabilir. Soros ve ekibinin bu işin içinde olup olmadığı kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Eğer olay, bir kadife darbe olarak gerçekleşmişse, bu dalga,  İtalya ve İspanya’yı da vuracak demektir. Bu da AB’nin güney kanadının çökmesi anlamına gelmektedir.

SYRIZA liderinin Güney Kıbrıs’a gidip orada Kuzey ve Güney Kıbrıs STK’ları ile görüşmesi, geçmişte Talat’ı iktidara taşıyan kadife darbe gibi yeni bir darbenin başlatılması amaçlı olmuş olabilir. Türkiye bu noktada daha dikkatli olmalı ve Kıbrıs’ı daha yakından takip etmelidir.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...