13 Mart 2014 Perşembe

Çağımızın Abdülhamit’i Necmettin Erbakan -3: Erbakanın ırkçı emperyalistlerle (siyonistler-masonlar) savaşı

 (Milli Gazete)

“Uygun zaman geldiğinde Türkiye özel statüyle AB’ye alınacak, hemen arkasından İsrail’in de AB’ye girmesi suretiyle Türkiye İsrail ile aynı birliğin parçası olacaktır. Bunun ardından “AB çok büyüdü, Ortadoğu’yu ayrı bir kısım yapalım denecek, Türkiye’nin içinde bulunduğu bölge İsrail ile birlikte ayrı bir birlik, ayrı bir devlet olarak tanınacaktır.”

Prof. Dr. Necmettin Erbakan

***

“Ben bir karış toprak dahi satmam.

Zira bu vatan bana değil, milletime emanettir. Milletim bu vatanı kanları ile mahsuldar kılmışlardır.”

Sultan II. Abdülhamit

***

Rahmetli Abdülhamit Han ile rahmetli Erbakan Hoca arasında en büyük benzerlik/ortak paydalardan biri, Siyonist ve masonlara karşı verdikleri mücadeledir. Ne yazık ki her iki liderin bu şer hareketine karşı verdiği mücadele, dönemlerinde anlaşılamamış, sürekli eleştirilmişlerdir. Abdülhamit’in Siyonizm’e karşı verdiği mücadele ile Erbakan Hocanın verdiği mücadele arasında ciddi bir benzerliğin var olması, her iki dönemde de Siyonizm’in eşdeğer güçte olduğu anlamına gelmemelidir. Erbakan Hoca döneminde, Siyonizm’in, daha büyük ve tehlikeli küresel bir güç haline geldiği göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ayrıca Abdülhamit hükümdar iken Erbakan çok kısa fasılalı bakan, başbakan olmuştur. Dolayısıyla Erbakan, Siyonizm’e karşı mücadelede devlet güç ve imkânlarını kullanabilmiş değildir. Bu açıdan O’nun Siyonizm’e karşı mücadelesi, bir siyası parti lideri olarak ve imkânsızlıklara rağmen destansı bir mücadeledir.

Siyonizm, genelde Müslüman camiada parlamento dışında etkisi olan bir konu iken, Erbakan, bunu parlamento içine taşıyarak Türkiye’nin siyası gündemine sokmuştur. Siyasetin doğası gereği konu halk arasında daha sık tartışılır olmuştur.

Burada, Erbakan Hoca’nın Siyonizm’e-Masonluğa karşı verdiği destansı mücadele ele alınacaktır.

Erbakan Hocaya Göre Siyonizm’in Amentüsü: Kabala-Tevrat-Talmut Eksenli Bir Yapılanış

Rahmetli Erbakan Hoca, Siyonizm meselesini, toplumsal algıdaki değişimlere ve Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlara uygun olarak başlangıçta Yahudi sonra Siyonizm daha sonra da, “Irkçı emperyalizm” kavramlarını kullanarak gündeme taşımıştır. Irkçı emperyalizm kavramsallaştırması, kendisine aittir.

Erbakan Hoca, Siyonizm meselesini bir bütün olarak ele almıştır. Siyonizm’in basit bir teşkilatlanma olmadığı, derin felsefi temeller üzerinde yükselen ve en az 2000 yıllık bir mücadelenin sonucu ortaya çıkan ve dünya hâkimiyetini esas alan bir hareket olduğu üzerinde ısrarla durmuştur. O nedenle de Siyonizm’in felsefi temellerini, Siyonizm’in olmazsa olmazı olan temel kabullerini (amentüsünü), her seferinde gündeme taşımıştır. Erbakan’a göre Siyonizm’in amentüsü, dört maddeden meydana gelmektedir:

Erbakan: “Hak kitap ortadan kalkmış, Kabala’yı getirip, Hak kitap diye ortaya koymuşlar. İster Kabala’yı incele, ister Tevrat’ı incele. Bunları incelediğin zaman varacağın sonuç şudur: Bunların amentüleri dört maddedir:

1-Biz, Ben-i İsrail ırkı, üstün bir ırkız. Biz insan olarak yaratıldık. Diğer insanlar maymun olarak yaratıldı. Bize hizmetkâr olmak için, sonradan insana dönüştü.

2-Bizim dünyanın efendisi oluşumuz ve diğerlerinin bizim kölemiz oluşu nazariyede kalmayacaktır, mutlaka gerçekleşecektir.

3-Bunun gerçekleşmesi için de bizim şu üç şartı yerine getirmemiz lazım:

• Bir: Dünyanın her yerine sürgüne gönderilmiş olan Ben-i İsrail’i Kudüs’te toplayacağız.

• İki: Fırat’la Nil arasında hududu belli olan Arz-ı Mev’ud’u kucaklamak üzere büyük İsrail’i yeniden kuracağız ve onun emniyetini sağlayacağız.

• Üç: Onun emniyetini sağlamak için Fas’tan Endonezya’ya kadar 28 ülkenin iktidarı bizim kontrolümüz altında olacak ve 19 Haçlı Seferi’ni püskürtmüş olan Anadolu’da Selçukluların ve Osmanlıların mirasçısı büyük bir devlet olmayacak. Türkiye olmayacak! Anadolu’da bağımsız bir devlet bırakmayacağız. Neden Çünkü İsrail için tehdit olur.

4- Nihayet Süleyman Mabedi’ni yapacağız. Biz bunları yaptık mı, bizim Mesih’imiz, Ben-i İsrail’in Mesih’i yeryüzüne gelecek. Davut (A.S.) tahtına Yahudi kralı olarak oturacak ve böylece ebedi hâkimiyetimizi perçinleyeceğiz.

İşte imanlarının temeli bu 4 maddedir. Buna inanıyorlar. Bunun için çalışıyorlar.” (1)

Erbakan Hoca, Siyonizm meselesini bu dört ana şart üzerine oturtarak anlatmakta ve açıklamaktadır. Bu dört şartı anlamadan Siyonizm’in yaptığı tahribatları anlamak mümkün değildir.

Erbakan Hocaya Göre Siyonist Yapı: Bir Dolar Üzerindeki Ehram

Erbakan Hocaya göre Siyonizm’in öngördüğü Gizli Dünya Devleti, piramit şeklinde bir yapılanma içindedir. En üstten en alta doğru, kesin itaat içeren, kademeli hiyerarşik bir yapı vardır. Bu yapı bir dolar üzerinde bulunan ehramla temsil edilmektedir:

“Gizli Dünya devletinin ne olduğunu anlamak için bugün küresel para haline getirilen Amerikan dolarını incelemek bile yeterlidir. Doların üzerine 1933 yılında Roosevelt tarafından ehram resmi, Mısır piramidi yerleştirilmiştir. Bu ehram, Siyonist güçlerin dünyayı nasıl kontrol ettiğini gösteren karakteristik bir şemadır.”(2)

Siyonizm, bir dolar üzerinde bulunun en üstte herkesi gözleyen, kontrol eden göz ile en altta var olan insanlık arasında 3 ana düzlemde, kademeli bir yapıdır. Gerek Erbakan Hocanın açıklamalarından gerekse bu konuda yayınlanmış eserlerden yararlanarak öngörülen Siyonist yapılanmayı aşağıdaki gibi ifade etmemiz mümkündür (1–5):

• 1- Hiç Görünmeyenler:

a. RT (3 Kabbalisten Oluşan Üst Komuta Kademesi);

b. 13’ler Meclisi;

c. 33’ler meclisi;

d. 300’ler Kulübü.

13’ler Meclisi, 33’ler meclis ve 300’ler meclisi, SANHEDRİN, En üst Yönetim Meclisi olarak isimlendirilmektedir.

• 2-Ucu Gözüken Büyük Kısmı Gizli Olan Kademeler (5 Kademe):

a. B’naiB’rıth-Bilderberg (Görünen en üst Ara Koordinasyon ve Yönetim Kademesi);

b. Büyük Şark Locası Teşkilatı (Fransız Mason Locası);

c. Komünizm (Rusya Mason Locası);

d. İskoç Locası Teşkilatı: 1-33 Derece (İngiliz Mason Locası);

e. York Locası Teşkilatı (Alman Mason Locası).

• 3- Halkın İçine Giren Ve Yukarının Emirlerini Uygulayan Saçaklar (Alt Kademeler; Üç Kademe):

a. Rotary-Lions-Diner-Propeller, YMCA;

b. Mavi Localar;

c. Önlüksüz Masonlar.

Gizli Dünya Devleti yapılanışını ahtapota benzetirsek, hiç görülmeyenler kademesini (RT ve Sanhedrin), ahtapotun baş ve gövdesi ile; dünyaya yayılmış diğer tüm yapıları da (2. ve 3. Düzlemdeki Kademeler), ahtapotun kolları ile temsil edebiliriz. Dışarıdan bakanlar, kolların bağlantı yerleri hariç, kolları kolaylıkla görebilmektedirler. Ancak, kolların nereye bağlı olduğu, yani bağlantı noktalarını görmeleri mümkün değildir. Sır dedikleri konu da budur. Sırra ancak belli eğitimleri alıp belli imtihanlardan geçenler, o da belli boyutu ile vakıf olabilir. Onlar da beyin ve gövde takımını oluşturan, Hahamlar topluluğudur.

Gizli Dünya Devleti, açık ve nispeten açık yapıları ile dünyayı örümcek ağına benzer bir ağla örmüştür. Her bir yapının, ana amaçla bağlantılı ve uyumlu, ayrı bir amacı vardır. Her biri bu amaca uygun olarak çalışmaktadır. Ahtapotun kolları, B’naiB’rith ve Bilderberg, BM, Dünya Bankası, IMF, NATO, CFR, CIA, Busıness RoundTable, AIPAC, AB, Trilateral, Mason Locaları, Rotary, Lıons Kulüpleri, Dıner, Propeller, YMCA gibi yapılardan oluşmaktadır.

Erbakan Hocaya göre Masonluk, Siyonizm’in en etkin ve tehlikeli yan kuruluşlarından biridir (6–8). Erbakan Hocanın başlangıçtaki söylemlerinde, Yahudi ile Masonluk birlikte kullanılırken; sonraları Siyonizm, Masonluk, Rotary ve lions kulüpleri birlikte kullanılmıştır. Bunların hepsinin görünürdeki amaçları farklı olsa bile, perde arkasında, aynı gayeye hizmet ettiklerine ısrarla vurgu yapmıştır.

Bu noktada Milli Görüş Hareketi, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilke, imza atmıştır. O da, 23.3.1992 yılında ‘Mason Dernekleri, Rotary ve Lions Kulüplerinin Faaliyetleri ile ilgili meclis araştırması’ istemiş olmasıdır.

Erbakan Hocaya göre, dünyadaki ‘faizci sistem’ İnsanlığı sömürmek için bizzat Siyonizm tarafından icat edilmiştir (1). ‘Rantiyeci’ kavramı, Türkiye’deki siyasi mücadeleye Erbakan tarafından sokulmuş bir kavram olup halkın dikkatini bu ülkeyi sömürenlerin üzerine çevirmek amacıyla kullanılmıştır. Refah-Yol Hükümeti zamanında Erbakan’ın kurduğu ‘Havuz Sistemi’, ülkenin “rantiyeciler” tarafından soyulmasının engellemek içindi. 28 Şubat Postmodern darbesi, Erbakan Hocaya karşı yapılmış Sabatayist bir darbedir.

Erbakan, uluslararası para transferlerinin doğrudan doğruya yapılamayıp Batı üzerinden yapılmış olmasını, denizyolları, hava yolu şirketlerinin biletlerinden ve telefon görüşmelerinden pay alınmasını, Siyonist bir operasyon olarak görüp karşı çıkmıştır (2).

Erbakan’a göre Protestanlık ve Evangelizm Siyonizm’in eseridir. Bu tarikat ve mezhepler aracılığıyla dünyayı yönetmek istemektedir. “Amerika’yı yöneten Bush’lar, Clinton’lar, Reagan’lar, aklınıza hangisi geliyorsa, hepsi bu tarikatın (Evangelizm) mensubu. Bunları Siyonizm nasıl aldatmış da taşeron gibi kullanmaktadır (1).

Erbakan’ın üzerinde en çok durduğu konulardan biri de, Avrupa Birliği’dir. Avrupa Birliği, Siyonist bir organizasyondur. Türkiye Avrupa Birliği’ne sokularak eritilmek, işçi statüsüne düşürülmek ve toprakları para ile satın alınarak işgal edilmek istenmektedir (6–8).

Erbakan Hocaya Göre: Abdülhamit’in Düşürülmesi, Osmanlı’nın Parçalanması Siyonizm’in Eseri

Erbakan Hoca, Siyonizm’in stratejik hedeflerini, Herzl’in 1897 Viyana’nın Basel şehrinde gerçekleştirilen Birinci Siyonist Kongre’nin aldığı kararlar üzerinden ifşa etmeyi adeta ilke haline getirmiştir (6–8).Erbakan Hoca’nın 1897 Basel Birinci Siyonist Kongresi’ni önemsemesinin nedeni, Siyonistler tarafından Filistin dolayısıyla Osmanlı topraklarını birinci derecede stratejik hedef konumuna koymuş olmalarından dolayıdır. Erbakan Hocaya göre Abdülhamit ikna edilip Filistin toprakları satın alınamayınca Siyonistlerin “Üçlü Planı” devreye sokulmuştur (2):

“Sultan Abdülhamit tahttan indirilecek. Osmanlı yıkılacak. 100 sene içerisinde İslamiyet’in velev ki reformlar yoluyla da olsa ortadan kaldırılması sağlanacaktır.”

Osmanlı’nın yıkılışında Siyonistlerin operasyonel gücü Masonluk, İttihat Terakki maskesini kullanarak çok etkin rol almıştır. Emanuel Karaso, İttihat Terakki’nin kurucularından, 33. Dereceli Mason Meşrik-i Azamdır. İttihat Terakki’nin bütün sırlarını, dokümanlarını kendisinde bulunduran, Karbonarı Hareketi üyesi, B’naiB’rith Yahudi örgütünün lideri, Abdülhamit’in hal heyeti başkanı ve aynı zamanda da İtalya’dan para alıp casusluk yapan bir vatan hainidir.

Erbakan Hocaya göre Abdülhamit’in hal edilmesi, Birinci Cihan Savaşı’na Osmanlı’nın sokulması ve Lozan süreci Siyonist programın uygulanmasının sonuçlarıdır:

“1909’da Sultan Abdülhamit’i Selanik’e sürgüne gönderdiler. Bunun sonrasında İttihat Terakki parti haline getirildi. Ve meclise hâkim olundu. Birçok askeri bürokrat etki altına alındı. Böylece Emanuel Karaso, Basel Konferansı’nın kararlarının birinci adımını gerçekleştirmiş oldu.

Sıra ikinci adıma gelmişti. Önce Libya, İtalyanlara verildi. Sonra Balkan Harbi çıkartıldı. Sonra hiç lüzumu yokken Osmanlı Birinci Cihan Harbi’ne sokuldu…

Sevr, temelde büyük İsrail projesidir. İngilizler, bu toprakların kendilerinin olması için değil “Arz-ı Mev’ud”a dâhil olduğu için burayı alıp İsrail’e vermek amacıyla geldiler. Siyonizm, Büyük İsrail’i kurmak amacıyla Sevr’i uygulayabilmek için 5 yıl uğraştı” (2).

Erbakan Hocaya Göre Lozan Anlaşması: Siyonist Bir Operasyon

Lozan’da Türkiye’nin kaderinin gizli anlaşmalarla farklı bir şekilde çizildiği, daha sonraki uygulamalardan anlaşılmaktadır. Cumhuriyetin ilk başbakanlarından Rauf Orbay, hatıratında, Lozan’da Hahambaşı Hayım Nahum, İnönü ve Lord Curson arasında gizli bir anlaşmanın yapıldığına dikkat çekmektedir (9). Haham Başı Hayım Nahum’un Lozan’da İsmet İnönü ile Lord Gurzon arasında hilafetin kaldırılması ve yapılacak devrimler konusunda özel, gizli bir diplomasi yürüttüğüne ilişkin bazı bilgiler, Mısırlıoğlu’nun Lozan’la ilgili kitabında da yer almaktadır (10). Ancak bu konu gündem yapılıp pek tartışılmamıştır Türkiye’de. Erbakan Hoca, bu konuyu, 2000 yılından sonra gündeme taşımış ve tartışmaya açmıştır. Lozan’ı, İslam’ı yıkmak ve bu milleti parçalamak için yapılmış, gizli yönleri olan Siyonizm’in etkin olduğu bir anlaşma olarak görmektedir:

“İslam’ı ortadan kaldırmak için ne yapacak Bütün gücüyle çalışıyor. Üç türlü ortadan kaldırır İslam’ı Allah muhafaza buyurusun.

• Bir tanesi, yasaklamak suretiyle ortadan kaldırılır.

• İkincisi değiştirilmek sureti ile ortadan kaldırılır.

• Üçüncüsü ise ‘ılımlı İslam’ diyerek aldatmak suretiyle ortadan kaldırılır.

Bunların hepsini de gerçekleştirmek için canla başla çalışıyorlar.

Bu plan Hayim Nahum Doktrini’dir. Lozan imzalanırken yalancıktan imzalandı. Asıl olanın Sevr olması planlandı.

Nedir bu doktrin;

• Anadolu insanını aç bırakacaksın bir,

• İşsiz bırakacaksın iki,

• Borca esir edeceksin üç,

• Dininden uzaklaştıracaksın dört.

• Böylece yumuşak lokma yapıp yutacaksın, bu kadar telafiyat vermeyeceksin, kolayca yutacaksın.

Hayim Nahum Doktri’ni bu. İşte 90 senedir üzerimizde bu doktrin uygulanıyor. Bu doktrini uygulamak için bildiğiniz gibi her türlü gayreti gösterdiler, bugüne kadar. Ama bu millet buna direndi” (1).

Sonuç: Bu Millet Bu Siyonist Tezgâhı Bozup Parçalayacaktır

Erbakan Hoca, büyük bir basiret, feraset ve cesaretle Siyonizm meselesini Türkiye’de siyasetin ve halkın gündemine sokmuştur. Bu yolla halkın bilinçlenmesine büyük bir katkıda bulunmuştur. Erbakan’ın bu mücadelesini abartı olarak görenler ve ihmalkâr davrananlar, bugün hem kendileri bedel ödüyor hem de ülkeye bedel ödettiriyorlar.

Her bedel, yeni bir uyanışa, şuurlanmaya ve arınmaya vesile olmaktadır (8 Enfal 37; 3 Âli İmran,133–155, 165–167; 22 Hac, 40). Bu toprağın derinliklerine kök salmış tohumlar, çok daha güçlü, sağlam meyve verecek ve gelecek çok daha parlak ve aydınlık olacaktır. Çünkü bu, Allah’ın davasına sahip çıkanlara Allah’ın bir vaadidir:

“Allah içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir; hiç tartışmasız, onlardan öncekileri nasıl güç ve iktidar sahibi kıldıysa, onları da yeryüzünde güç ve iktidar sahibi kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir” (24 Nur, 55).

Kaynaklar:

1-Erbakan N.,Milli Kurtuluş Konferansları 1-4

2-Erbakan, N., Davam, MGV Yayınları, 2014, S: 83-117

3-Allen, G., Gizli Dünya Devleti, Milli Gazete, İstanbul, 1996.

4-Mars, T., İllüminatı, Entrika Çemberi, Timaş Yayınları, İstanbul,2002.

5- Erbakan, N., Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen, Esam, Ankara, 2010,s: 27-30.

6- Erbakan N., Milli Görüş, Dergâh Yayınları, İstanbul,1975, S:235-270.

7-Erbakan’ın Basın Toplantı Özetleri, İstanbul İl Teşkilatı Yayın No: 3, 1990

8- Erbakan N., Türkiye’nin Temel Meseleleri, Rehber Yayıncılık, Ankara, 1991, S: 52,80-96,199

9- Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, S: 180-210

10- Mısırlıoğlu, K.,Lozan Zafer mi, Hezimet mi , İstanbul, Sebil Yayınları, Cilt 1,1971, S:268-277.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...