12 Aralık 2013 Perşembe

Taksim kadife darbe sürecinin ikinci evresi: Dershaneler bozuk eğitim sisteminin ürünüdür

(Milli Gazete)

Giriş

Geçen yazıda şeytanı ittifakın Müslüman’ı Müslüman’a kırdırma stratejisi ve böyle bir kardeş kavgası ortamında müminlerin takınması gereken tavrın ne olması gerektiği konusu üzerinde durulmuştur. Burada, Türkiye’nin Dershane gerçeği ve bunun eğitim sistemi ile etkileşimi ele alınacaktır.

Dershanelerin Tarihçesi

Özel dershaneler, amaçları, gerekçeleri ve fonksiyonları farklı olmakla birlikte Osmanlı devletinin son döneminde ortaya çıkmışlardır. Cumhuriyet döneminde ise amaçları, fonksiyonları ve sayıları değişmekle beraber 1930 yılından itibaren özel dershanelerin var olduğu bilinmektedir. Ancak bugünkü manada özel dershanecilik, yaklaşık 1965 yılından sonra ortaya çıkmış ve yaygınlaşmaya başlamıştır. Özel dershanelerin yaygınlaşmasın¬da en önemli etken, yükseköğretime olan talebin her geçen gün artması ve üniversitelere girişin merkezi sınav sistemine bağlanması olmuştur. Daha sonraki dönemlerde orta öğretim düzeyinde okulların çeşitlenmesi, kalite farklılığı, milli eğitim sistemindeki kalite düşüklüğü gibi nedenlerle sınava hazırlık, dershanecilikte talep patlamasına sebebiyet vermiştir(1).

Bu şekildeki bir gelişme, karşı tepkinin oluşmasına sebebiyet vermiş ve gençlik hadiselerinin çok yoğun olduğu 1970 sonrasında özel dershanelerin varlığı tartışılmaya başlanmıştır. 1980 ihtilal hükümetinin programında, özel dershanelerin fırsat eşitsizliği meydana getirdiği, denetlenemediği gerekçesiyle belli bir hazırlık döneminden sonra kapatılmaları öngörülmüştür. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı, özel dershanelerin o dönemde tabi olduğu 1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na ek yeni düzenlemeler yapmıştır. Milli Güvenlik Konseyi, 16 Haziran 1983 tarih ve 2843 sayılı yasayla, yeni özel dershane açılmasını yasaklamış ve mevcutlarının ise 1 Ağustos 1984 tarihine kadar kapatılmasına karar vermiştir (2). Özal Hükümeti, 11 Temmuz 1984 tarihinde, 3035 sayılı yasayı çıkararak hem 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Yasası’nın bazı maddeleri değiştirmiş hem de 2843 sayılı yasa lağvederek özel dershane açılması serbest bırakılmıştır(3). 1980 sonrasında yaşanan süreç özel dershane sahipleri ÖZDEBİR, GÜVENDER, TÖDER gibi şemsiye kuruluşlar kurarak özel baskı grubu olmuşlardır. Bu yapılanış, yol boyu, bir taraftan bürokrasi üzerinde lobi faaliyeti yaparak ciddi bir baskı oluştururken diğer taraftan kamuoyunda özel dershaneciliğin gerekliliği, faydaları, başarıları ve mevcut eğitim sisteminin kalitesizliği konusunda ciddi bir zihinsel alt yapı meydana getirmiştir. Böylelikle başarılı olmanın yolunun ancak özel dershanelerden geçtiği şeklinde bir psikolojik hava oluşması sağlanmıştır. Bu psikolojik harekât ile hem veliler hem de çocuklar büyük bir baskı altına alınmışlardır. Bu psikolojik ortam, özellikle 1995 yılından itibaren, özel dershanelere olan talebin artmasına imkan sağlamıştır(Tablo 1).

Özel Dershanelere Duyulan Talebin Nedenleri

Türkiye’de özel dershanelere olan talebin nedenlerini, tek bir sebebe indirgemek mümkün değildir. Çok karmaşık etkileşimlerin sonucu talepte artış meydana gelmektedir. Bu etkenleri üç ana grupta sınıflandırılabilir(1):

Giriş Sınavları,

Eğitim Sistemindeki Aksaklıklar

Psikolojik Faktörler.

Giriş Sınavları

Özel dershanelerin sayısındaki artışın sebeplerinden biri de, Se¬viye Belirleme Sınavı (SBS), Açık öğretim sınavı, Akademik Personel ve Lisansüs¬tü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Kamu Personeli Dil Sınavı (KPDS), Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS), Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ve Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) gibi farklı sınav sistemlerinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bu sınavları etkili, önemli kılan sebepleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz(1-5):

Yükseköğretimdeki arz talep dengesizliği: Üniversite kontenjanları ile üniversiteye girmek isteyen öğrenci sayısı arasındaki dengesizlik, öğrenciler arasındaki rekabeti artırmak dolayısıyla özel dershaneler olan talebi de artırmaktadır

Üniversitelerin ve bölümlerin farklı kalitede olması, kaliteli bölümlere olan talebi artırmakta, bölümle ilgili arz ve talep dengesizliği meydana getirmektedir.

“Bazı meslek gruplarının istihdam edilebilirliğinin, sosyal sta¬tüsünün ve gelirinin yüksek olması” talebi artırarak o meslek dallarında arz talep dengesizliği meydana getirmektedir(1).

Sınavların içeriği ve biçimi özel dershanelere olan talebi artırmaktadır. Okulların imtihan stili ve muhtevası ile lise ve üniversitelerin giriş imtihanının sitil ve muhtevasının birbirini tutmaması, özel dershanelerin sürece hızlıca adapte olması, özel dershanelerin etkisini artırmıştır. Bir dönem giriş sınavlarında sorulan soruların lise son sınıf müfredatından çıkmaması, lise son sınıflara olan ilgiyi azaltmış, öğrenci lise sona geldiğinde okul anlamsızlaşmaya başlamış, raporlarla okula gitmeme modası yaygınlaşmıştır. Hatta giriş imtihanları ayında okul yönetimleri, öğrenciyi serbest bırakarak test sınavlarına hazırlanmalarına imkân vermiş, bu da, özel dershanelerin etkisini daha da artırmıştır.

Üniversite giriş sınavlarında öğrencinin ortaöğretim başarı puanının okulun genel başarı puanına bağlı olarak hesaplanması, ortaöğretim okullarını önemli hale getirerek orta öğretim düzeyinde ferdi başarıyı nispeten etkisizleştirmiştir. Ortaöğretim düzeyinde kaliteli okullarda okuyabilmek için bu kez rekabet, ilköğretim düzeyine kaymış, bu da, özel dershaneleri daha da etkin hale getirmiştir. Böylelikle Fen Liselerine, Sosyal Bilimler Liselerine ve Anadolu Liselerine olan ilgi artmış ve rekabet daha da keskinleşmiştir(4).

Eğitim Sistemindeki Aksaklıklar

Eğitim sisteminde öğ¬retmen kalitesinin düşüklüğü, öğretmen sayısının azlığı, sınıf mevcudunun fazlalığı, fiziksel altyapı yetersizliği ve bunların illere ve bölgelere göre farklılık göstermesi, hem öğrencileri hem de velileri olumsuz etkileyip mevcut eğitim sistemine olan güveni ciddi bir şekilde sarsmıştır(1). Öğretmen azlığı, kalitesi buna karşılık sınıf mevcudunun kalabalık olması, derslerin iyi bir şekilde yapılmasına ve müfredatın tamamlanmasına imkân vermemekte ve bundan dolayı da öğrencinin kalitesi düşmektedir. Veliler çocuklarında oluşan bu eksikliği gidermek için özel dershanelere başvurmak zorunda kalmaktadır. Devletin kırsal kesimle şehir merkezleri, hatta şehir merkezlerindeki okullar arasında dahi adil bir kalite tutturamaması, fırsat eşitliği meydana getirememesi, veliler üzerinde özel dershaneye çocuğunu gönderme baskısını daha da artırmaktadır.

Psikolojik Faktörler

Gerek lise ve gerekse üniversite giriş sınavlarının test tekniğine göre yapılıyor olması, buna göre yapılanmış olan özel dershanelere psikolojik bir avantaj, üstünlük sağlamaktadır. Özel dershanelere giden öğrenciler, gitmeyenlere göre test tekniğine daha fazla vakıf olduklarından belli bir avantajı daha sınava girerken elde etmiş olmaktadırlar. Bu ister istemez sınav sonuçlarına yansımakta ve özel dershaneye gitmek, başarılı olmanın bir yolu olarak görülmektedir. Bu psikoloji, dershaneye gitmeyen, gidemeyen öğrenci velilerini etki altına almakta ve ne pahasına olursa olsun dershaneye gitmek gibi bir kanatın hâkim olmasına neden olmaktadır.

Ayrıca çocuğunu özel dershaneye gönderen velilerin, bunu propaganda yapması, göndermeyen ya da gönderemeyen velileri çocuğunu düşünmeyen bencil veli olarak görmesi ve bunu da karşıdakine hissettirmesi, dershaneye gitme/ dershaneye gönderme noktasında ciddi bir baskı oluşturmaktadır.

Bunu destekleyen diğer bir psikolojik faktör, dershanelerin yürüttükleri psikolojik harekâttır. Özel dershanelerdeki test tekniklerini öğrenmeden başarının imkânsızlığı üzerine inşa edilen propaganda ve reklam kampanyası, hem öğrencileri hem de velileri baskı altında tutmaktadır.

Dershaneler, hem reklam yapmak hem kendilerini daha başarılı göstermek hem de müşteri kazanmak için çok zeki çocuklardan oluşan özel sınıflar ihdas edip onlarla çok yoğun bir şekilde ilgilenmektedirler. Onların başarısı, o dershaneye devam eden tüm öğrencilerin başarısı olarak sunulmaktadır. Bu ayırımcılığa veliler itiraz etmekte, çifte standart uygulanmasına karşı çıkmaktadırlar.

Üniversite giriş sınav sonuçlarının öğrenci, okul ve iller bazında başarı sıralaması yapılarak açıklanması, liselerin reklamının yapılmasına sebebiyet vererek orta öğretim düzeyindeki rekabetin daha da kızışmasına sebebiyet vermektedir. Bunun oluşturduğu psikolojik baskı, lise giriş sınavlarında başarılı olmak için dershanelere olan yönelimi artırmaktadır.

Özel Dershanelerin  Olumsuz Etkileri

Özel dershanelerle ilgili yapılan tartışma ve şikâyetleri aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz(1,5):

Sosyal ve Psikolojik Boyut,

Eğitim Boyutu

Ekonomik Boyut

Sosyal ve Psikolojik Boyut

Öğrencilerin okul - özel dershane kıskacında ikili eğitim görmeleri, kendilerini yarış atına çevirmekte, bedenen ve ruhen yormakta, sosyalleşmelerinde ciddi sıkıntılar meydana getirmekte, beşeri ilişkileri zedelemektedir. Her ne kadar özel dershaneler, kendilerine yeni bir çevre sunmuş olsa bile yarışın oluşturduğu aşırı gerilim ortamı, sosyalleşmeyi gene de olumsuz etkilemektedir. Genel olarak psikolojilerinde yıpranmalar olmaktadır. Tikler ve olumsuz refleksler meydana gelmektedir. Çocukluğunu yaşayamamakta, yoğun bir ders çalışma temposu altında bunalmaktadır. Ailece birlikte olma imkânlarının kısıtlanması nedeniyle aile bağları da izafi olarak zedelenmektedir.

Eğitim Boyutu

Özel dershaneler, okula paralel olarak eğitim yaptıkları için okuldaki eğitimi destekleyen bir yönleri vardır. Zaten yasal mevzuatta da özel dershanelere bu konuda görev yüklenmektedir. Özel dershaneler arasında var olan rekabet, öğrenci ve ailesi ile daha yakın ilişki kurmalarını ve daha iyi rehberlik hizmeti sunmalarını sağlamaktadır. Ayrıca öğrenci para verdiği için öğretmenden olan memnuniyetsizliğini dile getirmekte, şikâyet yapmakta, dershane yönetimleri de bu şikâyetleri göz önüne almaktadır. Benzer durum, devlet okullarında yoktur. Devlet okullarında iyi bir rehberlik hizmeti sunulmaması ve ailelerle iyi diyalog geliştirilmemesi, dershaneleri daha cazip hale getirmektedir. Veliler çocuklarını dershaneye göndermekle kendi sorumluluklarını dershanelerin üzerine yıkmakta ve sorumluluktan kurtulduklarını varsaymaktadırlar.

Dershanelerin test tekniğini merkeze alarak eğitim yapmış olması, imtihanda çıkabilecek sorular ve konular konusunda tecrübeli olmaları, okuldaki eğitimin ikinci plana atılmasına ve öğrencilerin okullara aynı istek ve heyecanla gitmelerine engel olmaktadır. Dershanelerin küçük gruplarla ders yapmalarına karşılık okullardaki sınıfların çok kalabalık olması, okuldaki eğitimi olumsuz etkilerken dershanelerdeki eğitimi olumlu etkilemekte ve cazip hale getirmektedir.

Özel dershaneler olan talep ve dershaneler arasındaki rekabet, devlet okullarındaki başarılı öğretmenlerin yüksek ücretlerle özel dershanelere transfer edilmesini beraberinde getirmiştir. Bu da okullardaki kaliteyi olumsuz yönde etkilemiştir/etkilemektedir.

Özel dershaneler, giriş sınavlarına odaklı olarak konumlandıklarından, giriş sınavları da test tekniğine dayandığından, öğrenci belli bir zaman diliminde, belli sayıdaki soruları çözmek zorundadır. Bu nedenle dershanelerin genel stratejisi, bol tekrar, bol soru çözme ve ezberleme eksenlidir. Bu, öğrencilerin neden ve niçinini bilmeden birçok test çözüm tekniği ezberlemekte, analiz ve sentez yetenekleri körelmektedir. Bu, dershanelere yöneltilmiş en ciddi eleştirilerden biridir.

Özel dershaneler arası rekabet kızışınca, maddi kazanç, kar daha da etkili olmaya başlayınca, eğitim hizmeti, çok özel bir ya da birkaç gruba sunulmaya, geri kalan kısım, dolgu malzemesi olarak kullanılmaya başlamıştır. Özel sınıflar haricindekilere yapılan bu muamele, bugün dershaneler için en ciddi şikâyet konusu, aynı zamanda da dershanecilik açısından utanç konusudur. Özel sınıfların başarıları üzerinden yürütülen reklam ve propaganda, bu gerçeğin kamuoyu tarafından tartışılmasına imkân vermemektedir. 

Bir kısmının yasal mevzuatın açıklarından yararlanarak “merdiven altı dershanecilik” yapmış olmaları, bir kısmının da dershane ile hiç alakası olamayan, gazete, dergi aboneliği, deri toplama, kurban verme konularında öğrencilere ve velilere baskı yapmaları, hem velileri hem de öğrencileri rahatsız etmeye ve özel dershaneler konusundaki şikâyetlerin daha da yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir.

Ekonomik Etkileri

Yapılan araştırmalara göre özel dershanelere giden öğrencilerin yaklaşık %85’i, gelir düzeyi 750 TL ve altında olan ailelerin çocuklarıdır(Tablo 2). Dolayısıyla özel dershaneler, düşük ve orta gelirli aileler için ciddi bir mali yük getirmektedir. Çocuklarının geleceği için her türlü fedakârlığa katlanan aileler, çocuklarının dershane ücretini karşılayabilmek için daha çok çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Bu da, gerek maddi gerekse manevi olarak ailelerin yıpranmasına neden olmaktadır. Ayrıca bu gelir düzeyine sahip olan ailelerin çocuklarının gidebildikleri dershaneler, kalite olarak düşük seviyede olduğu için çocukların sınav başarısını etkilemektedir. Bu, aileler için ayrı bir yıpranma sebebi olmaktadır.

Bunun yanı sıra özel dershanelerle ilgili en ciddi iddialardan biri, sistemin açıklarından yararlanarak kayıt dışı ekonomik faaliyet göstermiş olmalarıdır. Ayrıca bazı dershaneler, kaçak yollar¬la çalıştırılmakta, ülkeye karşı olan mali görev ve sorumluluklarını yerine getirmemektedir. Ayrıca stajyer öğrencileri ve iş bulamayan öğretmenleri, düşük ücretle çalıştırarak sömürmektedir. Bu noktada da, gerekli denetimi yapmayan devlet kurumları eleştirilmeli ve kınanmalıdır.

Sonuç: Dershanelerin Oluşturduğu Pozitif Geribesleme (Olumsuzlukların Olumsuzlukları Beslemesi)

Özel dershanelerin ve özel okulların doğuşu, gelişimi, yaygınlaşması ve etkileri göz önüne alındığında dershanecilik, Türkiye’deki bozuk eğitim sisteminin bir sonucudur. Özel dershaneler ve özel okulların büyük bir kısmı, genel olarak, kendi milletine, kendi kültür ve medeniyet değerlerine, kendi tarihine, kendi inanç sistemine saldıran, karalayan, kötüleyen, materyalist, Makyavelist, Darwinist eğitim sistemine bir tepki olarak doğmuş, gelişmiş ve yaygınlaşmışlardır. Özel dershanelerin bir kısmı, gelinen noktada, sadece lise ya da üniversite giriş sınavlarına gençleri hazırlamamakta aynı zamanda da eğitim sisteminin bu olumsuz etkilerini gideren ya da etkisizleştiren bir rol üstlenmektedir. Ancak bunun, tüm dershanelere ve özel okullara has bir şeymiş gibi gösterilmesi ciddi bir yanıltmadır. Özel bir psikolojik harekâttır.

Başlangıçta dershaneler okulları destekleyen, takviye eden bir sistem iken gelişmelerine ve yaygınlaşmalarına bağlı olarak okullara zarar veren bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistem, böyle devam ederse okullar, daha da anlamsızlaşacak eğitim-öğretim daha da kötüleşecektir.

Kaynaklar

1- Özoğlu, M., Özel Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle Yüzleşmek, SETAV, 2011

2- Akyüz, Y. Türk eğitim tarihi, İstanbul: İstanbul Kültür Üniver¬sitesi Yayınları, (1997).

3- ÖZDEBİR, Dünden bu güne özel dershaneler. (2009). http://www.ozdebir.org.tr/contents/ files/WEB2010/dundenbugunedershaneler02.09MY.pdf

4- Gür, B. S. ve Çelik, Z. Türkiye’de millî eğitim sistemi: Yapısal sorunlar ve öneriler. (Rapor No. 1). Ankara, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, (2009).

5- MEB, İç denetim Birimi Başkanlığı, 2010 yılı faaliyet raporu, 2011.

Tablo 1. Özel dershanelerin, öğrencilerinin ve öğretmenlerinin sayısal dağılımı, 1995-2010, (1)

YIL - DERSHANE SAYISI - ÖĞRENCİ SAYISI - ÖĞRETMEN SAYISI

1995-1996  1.496  379.463  12.430

1996-1997  1.664  432.714  13.722

1997-1998  1.710  433.847  14.395

1998-1999  1.727  484.229  15.030

1999-2000  1.808  500.464  17.073

2000-2001  1.864  523.244  18.175

2001-2002  2.002  588.637  20.112

2002-2003  2.122  606.522  19.881

2003-2004  2.568  668.673  23.730

2004-2005  2.984  784.565  30.537

2005-2006  3.570  925.299  41.031

2006-2007  3.986  1.071.827  47.621

2007-2008  4.031  1.122.861  48.855

2008-2009  4.262  1.178.943  51.916

2009-2010  4.193  1.174.860  50.432

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...