(Milli Gazete)
Giriş
Geçen yazıda şeytanı ittifakın Müslüman’ı Müslüman’a
kırdırma stratejisi ve böyle bir kardeş kavgası ortamında müminlerin takınması
gereken tavrın ne olması gerektiği konusu üzerinde durulmuştur. Burada,
Türkiye’nin Dershane gerçeği ve bunun eğitim sistemi ile etkileşimi ele
alınacaktır.
Dershanelerin Tarihçesi
Özel dershaneler, amaçları, gerekçeleri ve fonksiyonları
farklı olmakla birlikte Osmanlı devletinin son döneminde ortaya çıkmışlardır.
Cumhuriyet döneminde ise amaçları, fonksiyonları ve sayıları değişmekle beraber
1930 yılından itibaren özel dershanelerin var olduğu bilinmektedir. Ancak
bugünkü manada özel dershanecilik, yaklaşık 1965 yılından sonra ortaya çıkmış
ve yaygınlaşmaya başlamıştır. Özel dershanelerin yaygınlaşmasın¬da en önemli
etken, yükseköğretime olan talebin her geçen gün artması ve üniversitelere
girişin merkezi sınav sistemine bağlanması olmuştur. Daha sonraki dönemlerde
orta öğretim düzeyinde okulların çeşitlenmesi, kalite farklılığı, milli eğitim
sistemindeki kalite düşüklüğü gibi nedenlerle sınava hazırlık, dershanecilikte
talep patlamasına sebebiyet vermiştir(1).
Bu şekildeki bir gelişme, karşı tepkinin oluşmasına
sebebiyet vermiş ve gençlik hadiselerinin çok yoğun olduğu 1970 sonrasında özel
dershanelerin varlığı tartışılmaya başlanmıştır. 1980 ihtilal hükümetinin
programında, özel dershanelerin fırsat eşitsizliği meydana getirdiği,
denetlenemediği gerekçesiyle belli bir hazırlık döneminden sonra kapatılmaları
öngörülmüştür. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı, özel dershanelerin o dönemde
tabi olduğu 1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na ek yeni
düzenlemeler yapmıştır. Milli Güvenlik Konseyi, 16 Haziran 1983 tarih ve 2843
sayılı yasayla, yeni özel dershane açılmasını yasaklamış ve mevcutlarının ise 1
Ağustos 1984 tarihine kadar kapatılmasına karar vermiştir (2). Özal Hükümeti,
11 Temmuz 1984 tarihinde, 3035 sayılı yasayı çıkararak hem 625 sayılı Özel
Öğretim Kurumları Yasası’nın bazı maddeleri değiştirmiş hem de 2843 sayılı yasa
lağvederek özel dershane açılması serbest bırakılmıştır(3). 1980 sonrasında
yaşanan süreç özel dershane sahipleri ÖZDEBİR, GÜVENDER, TÖDER gibi şemsiye
kuruluşlar kurarak özel baskı grubu olmuşlardır. Bu yapılanış, yol boyu, bir
taraftan bürokrasi üzerinde lobi faaliyeti yaparak ciddi bir baskı oluştururken
diğer taraftan kamuoyunda özel dershaneciliğin gerekliliği, faydaları,
başarıları ve mevcut eğitim sisteminin kalitesizliği konusunda ciddi bir
zihinsel alt yapı meydana getirmiştir. Böylelikle başarılı olmanın yolunun
ancak özel dershanelerden geçtiği şeklinde bir psikolojik hava oluşması sağlanmıştır.
Bu psikolojik harekât ile hem veliler hem de çocuklar büyük bir baskı altına
alınmışlardır. Bu psikolojik ortam, özellikle 1995 yılından itibaren, özel
dershanelere olan talebin artmasına imkan sağlamıştır(Tablo 1).
Özel Dershanelere Duyulan Talebin Nedenleri
Türkiye’de özel dershanelere olan talebin nedenlerini, tek
bir sebebe indirgemek mümkün değildir. Çok karmaşık etkileşimlerin sonucu
talepte artış meydana gelmektedir. Bu etkenleri üç ana grupta
sınıflandırılabilir(1):
Giriş Sınavları,
Eğitim Sistemindeki Aksaklıklar
Psikolojik Faktörler.
Giriş Sınavları
Özel dershanelerin sayısındaki artışın sebeplerinden biri
de, Se¬viye Belirleme Sınavı (SBS), Açık öğretim sınavı, Akademik Personel ve
Lisansüs¬tü Eğitime Giriş Sınavı (ALES), Kamu Personeli Dil Sınavı (KPDS),
Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS), Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS)
ve Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) gibi farklı sınav sistemlerinin ortaya
çıkmış olmasıdır. Bu sınavları etkili, önemli kılan sebepleri aşağıdaki gibi
özetleyebiliriz(1-5):
Yükseköğretimdeki arz talep dengesizliği: Üniversite
kontenjanları ile üniversiteye girmek isteyen öğrenci sayısı arasındaki
dengesizlik, öğrenciler arasındaki rekabeti artırmak dolayısıyla özel
dershaneler olan talebi de artırmaktadır
Üniversitelerin ve bölümlerin farklı kalitede olması,
kaliteli bölümlere olan talebi artırmakta, bölümle ilgili arz ve talep
dengesizliği meydana getirmektedir.
“Bazı meslek gruplarının istihdam edilebilirliğinin, sosyal
sta¬tüsünün ve gelirinin yüksek olması” talebi artırarak o meslek dallarında
arz talep dengesizliği meydana getirmektedir(1).
Sınavların içeriği ve biçimi özel dershanelere olan talebi
artırmaktadır. Okulların imtihan stili ve muhtevası ile lise ve üniversitelerin
giriş imtihanının sitil ve muhtevasının birbirini tutmaması, özel dershanelerin
sürece hızlıca adapte olması, özel dershanelerin etkisini artırmıştır. Bir
dönem giriş sınavlarında sorulan soruların lise son sınıf müfredatından
çıkmaması, lise son sınıflara olan ilgiyi azaltmış, öğrenci lise sona
geldiğinde okul anlamsızlaşmaya başlamış, raporlarla okula gitmeme modası
yaygınlaşmıştır. Hatta giriş imtihanları ayında okul yönetimleri, öğrenciyi
serbest bırakarak test sınavlarına hazırlanmalarına imkân vermiş, bu da, özel
dershanelerin etkisini daha da artırmıştır.
Üniversite giriş sınavlarında öğrencinin ortaöğretim başarı
puanının okulun genel başarı puanına bağlı olarak hesaplanması, ortaöğretim
okullarını önemli hale getirerek orta öğretim düzeyinde ferdi başarıyı nispeten
etkisizleştirmiştir. Ortaöğretim düzeyinde kaliteli okullarda okuyabilmek için
bu kez rekabet, ilköğretim düzeyine kaymış, bu da, özel dershaneleri daha da
etkin hale getirmiştir. Böylelikle Fen Liselerine, Sosyal Bilimler Liselerine
ve Anadolu Liselerine olan ilgi artmış ve rekabet daha da keskinleşmiştir(4).
Eğitim Sistemindeki Aksaklıklar
Eğitim sisteminde öğ¬retmen kalitesinin düşüklüğü, öğretmen
sayısının azlığı, sınıf mevcudunun fazlalığı, fiziksel altyapı yetersizliği ve
bunların illere ve bölgelere göre farklılık göstermesi, hem öğrencileri hem de
velileri olumsuz etkileyip mevcut eğitim sistemine olan güveni ciddi bir
şekilde sarsmıştır(1). Öğretmen azlığı, kalitesi buna karşılık sınıf mevcudunun
kalabalık olması, derslerin iyi bir şekilde yapılmasına ve müfredatın
tamamlanmasına imkân vermemekte ve bundan dolayı da öğrencinin kalitesi
düşmektedir. Veliler çocuklarında oluşan bu eksikliği gidermek için özel
dershanelere başvurmak zorunda kalmaktadır. Devletin kırsal kesimle şehir
merkezleri, hatta şehir merkezlerindeki okullar arasında dahi adil bir kalite
tutturamaması, fırsat eşitliği meydana getirememesi, veliler üzerinde özel
dershaneye çocuğunu gönderme baskısını daha da artırmaktadır.
Psikolojik Faktörler
Gerek lise ve gerekse üniversite giriş sınavlarının test
tekniğine göre yapılıyor olması, buna göre yapılanmış olan özel dershanelere
psikolojik bir avantaj, üstünlük sağlamaktadır. Özel dershanelere giden
öğrenciler, gitmeyenlere göre test tekniğine daha fazla vakıf olduklarından
belli bir avantajı daha sınava girerken elde etmiş olmaktadırlar. Bu ister
istemez sınav sonuçlarına yansımakta ve özel dershaneye gitmek, başarılı
olmanın bir yolu olarak görülmektedir. Bu psikoloji, dershaneye gitmeyen,
gidemeyen öğrenci velilerini etki altına almakta ve ne pahasına olursa olsun
dershaneye gitmek gibi bir kanatın hâkim olmasına neden olmaktadır.
Ayrıca çocuğunu özel dershaneye gönderen velilerin, bunu
propaganda yapması, göndermeyen ya da gönderemeyen velileri çocuğunu düşünmeyen
bencil veli olarak görmesi ve bunu da karşıdakine hissettirmesi, dershaneye
gitme/ dershaneye gönderme noktasında ciddi bir baskı oluşturmaktadır.
Bunu destekleyen diğer bir psikolojik faktör, dershanelerin
yürüttükleri psikolojik harekâttır. Özel dershanelerdeki test tekniklerini
öğrenmeden başarının imkânsızlığı üzerine inşa edilen propaganda ve reklam
kampanyası, hem öğrencileri hem de velileri baskı altında tutmaktadır.
Dershaneler, hem reklam yapmak hem kendilerini daha başarılı
göstermek hem de müşteri kazanmak için çok zeki çocuklardan oluşan özel
sınıflar ihdas edip onlarla çok yoğun bir şekilde ilgilenmektedirler. Onların
başarısı, o dershaneye devam eden tüm öğrencilerin başarısı olarak
sunulmaktadır. Bu ayırımcılığa veliler itiraz etmekte, çifte standart
uygulanmasına karşı çıkmaktadırlar.
Üniversite giriş sınav sonuçlarının öğrenci, okul ve iller
bazında başarı sıralaması yapılarak açıklanması, liselerin reklamının
yapılmasına sebebiyet vererek orta öğretim düzeyindeki rekabetin daha da
kızışmasına sebebiyet vermektedir. Bunun oluşturduğu psikolojik baskı, lise
giriş sınavlarında başarılı olmak için dershanelere olan yönelimi
artırmaktadır.
Özel Dershanelerin Olumsuz Etkileri
Özel dershanelerle ilgili yapılan tartışma ve şikâyetleri
aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz(1,5):
Sosyal ve Psikolojik Boyut,
Eğitim Boyutu
Ekonomik Boyut
Sosyal ve Psikolojik Boyut
Öğrencilerin okul - özel dershane kıskacında ikili eğitim
görmeleri, kendilerini yarış atına çevirmekte, bedenen ve ruhen yormakta,
sosyalleşmelerinde ciddi sıkıntılar meydana getirmekte, beşeri ilişkileri
zedelemektedir. Her ne kadar özel dershaneler, kendilerine yeni bir çevre
sunmuş olsa bile yarışın oluşturduğu aşırı gerilim ortamı, sosyalleşmeyi gene
de olumsuz etkilemektedir. Genel olarak psikolojilerinde yıpranmalar olmaktadır.
Tikler ve olumsuz refleksler meydana gelmektedir. Çocukluğunu yaşayamamakta,
yoğun bir ders çalışma temposu altında bunalmaktadır. Ailece birlikte olma
imkânlarının kısıtlanması nedeniyle aile bağları da izafi olarak
zedelenmektedir.
Eğitim Boyutu
Özel dershaneler, okula paralel olarak eğitim yaptıkları
için okuldaki eğitimi destekleyen bir yönleri vardır. Zaten yasal mevzuatta da
özel dershanelere bu konuda görev yüklenmektedir. Özel dershaneler arasında var
olan rekabet, öğrenci ve ailesi ile daha yakın ilişki kurmalarını ve daha iyi
rehberlik hizmeti sunmalarını sağlamaktadır. Ayrıca öğrenci para verdiği için
öğretmenden olan memnuniyetsizliğini dile getirmekte, şikâyet yapmakta,
dershane yönetimleri de bu şikâyetleri göz önüne almaktadır. Benzer durum,
devlet okullarında yoktur. Devlet okullarında iyi bir rehberlik hizmeti
sunulmaması ve ailelerle iyi diyalog geliştirilmemesi, dershaneleri daha cazip
hale getirmektedir. Veliler çocuklarını dershaneye göndermekle kendi
sorumluluklarını dershanelerin üzerine yıkmakta ve sorumluluktan
kurtulduklarını varsaymaktadırlar.
Dershanelerin test tekniğini merkeze alarak eğitim yapmış
olması, imtihanda çıkabilecek sorular ve konular konusunda tecrübeli olmaları,
okuldaki eğitimin ikinci plana atılmasına ve öğrencilerin okullara aynı istek
ve heyecanla gitmelerine engel olmaktadır. Dershanelerin küçük gruplarla ders
yapmalarına karşılık okullardaki sınıfların çok kalabalık olması, okuldaki
eğitimi olumsuz etkilerken dershanelerdeki eğitimi olumlu etkilemekte ve cazip
hale getirmektedir.
Özel dershaneler olan talep ve dershaneler arasındaki
rekabet, devlet okullarındaki başarılı öğretmenlerin yüksek ücretlerle özel
dershanelere transfer edilmesini beraberinde getirmiştir. Bu da okullardaki
kaliteyi olumsuz yönde etkilemiştir/etkilemektedir.
Özel dershaneler, giriş sınavlarına odaklı olarak
konumlandıklarından, giriş sınavları da test tekniğine dayandığından, öğrenci
belli bir zaman diliminde, belli sayıdaki soruları çözmek zorundadır. Bu
nedenle dershanelerin genel stratejisi, bol tekrar, bol soru çözme ve ezberleme
eksenlidir. Bu, öğrencilerin neden ve niçinini bilmeden birçok test çözüm
tekniği ezberlemekte, analiz ve sentez yetenekleri körelmektedir. Bu,
dershanelere yöneltilmiş en ciddi eleştirilerden biridir.
Özel dershaneler arası rekabet kızışınca, maddi kazanç, kar
daha da etkili olmaya başlayınca, eğitim hizmeti, çok özel bir ya da birkaç
gruba sunulmaya, geri kalan kısım, dolgu malzemesi olarak kullanılmaya
başlamıştır. Özel sınıflar haricindekilere yapılan bu muamele, bugün
dershaneler için en ciddi şikâyet konusu, aynı zamanda da dershanecilik
açısından utanç konusudur. Özel sınıfların başarıları üzerinden yürütülen
reklam ve propaganda, bu gerçeğin kamuoyu tarafından tartışılmasına imkân
vermemektedir.
Bir kısmının yasal mevzuatın açıklarından yararlanarak
“merdiven altı dershanecilik” yapmış olmaları, bir kısmının da dershane ile hiç
alakası olamayan, gazete, dergi aboneliği, deri toplama, kurban verme
konularında öğrencilere ve velilere baskı yapmaları, hem velileri hem de
öğrencileri rahatsız etmeye ve özel dershaneler konusundaki şikâyetlerin daha
da yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir.
Ekonomik Etkileri
Yapılan araştırmalara göre özel dershanelere giden
öğrencilerin yaklaşık %85’i, gelir düzeyi 750 TL ve altında olan ailelerin
çocuklarıdır(Tablo 2). Dolayısıyla özel dershaneler, düşük ve orta gelirli
aileler için ciddi bir mali yük getirmektedir. Çocuklarının geleceği için her
türlü fedakârlığa katlanan aileler, çocuklarının dershane ücretini karşılayabilmek
için daha çok çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Bu da, gerek maddi gerekse
manevi olarak ailelerin yıpranmasına neden olmaktadır. Ayrıca bu gelir düzeyine
sahip olan ailelerin çocuklarının gidebildikleri dershaneler, kalite olarak
düşük seviyede olduğu için çocukların sınav başarısını etkilemektedir. Bu,
aileler için ayrı bir yıpranma sebebi olmaktadır.
Bunun yanı sıra özel dershanelerle ilgili en ciddi
iddialardan biri, sistemin açıklarından yararlanarak kayıt dışı ekonomik
faaliyet göstermiş olmalarıdır. Ayrıca bazı dershaneler, kaçak yollar¬la
çalıştırılmakta, ülkeye karşı olan mali görev ve sorumluluklarını yerine
getirmemektedir. Ayrıca stajyer öğrencileri ve iş bulamayan öğretmenleri, düşük
ücretle çalıştırarak sömürmektedir. Bu noktada da, gerekli denetimi yapmayan
devlet kurumları eleştirilmeli ve kınanmalıdır.
Sonuç: Dershanelerin Oluşturduğu Pozitif Geribesleme
(Olumsuzlukların Olumsuzlukları Beslemesi)
Özel dershanelerin ve özel okulların doğuşu, gelişimi,
yaygınlaşması ve etkileri göz önüne alındığında dershanecilik, Türkiye’deki
bozuk eğitim sisteminin bir sonucudur. Özel dershaneler ve özel okulların büyük
bir kısmı, genel olarak, kendi milletine, kendi kültür ve medeniyet
değerlerine, kendi tarihine, kendi inanç sistemine saldıran, karalayan,
kötüleyen, materyalist, Makyavelist, Darwinist eğitim sistemine bir tepki
olarak doğmuş, gelişmiş ve yaygınlaşmışlardır. Özel dershanelerin bir kısmı,
gelinen noktada, sadece lise ya da üniversite giriş sınavlarına gençleri
hazırlamamakta aynı zamanda da eğitim sisteminin bu olumsuz etkilerini gideren
ya da etkisizleştiren bir rol üstlenmektedir. Ancak bunun, tüm dershanelere ve
özel okullara has bir şeymiş gibi gösterilmesi ciddi bir yanıltmadır. Özel bir
psikolojik harekâttır.
Başlangıçta dershaneler okulları destekleyen, takviye eden
bir sistem iken gelişmelerine ve yaygınlaşmalarına bağlı olarak okullara zarar
veren bir sisteme dönüşmüştür. Bu sistem, böyle devam ederse okullar, daha da
anlamsızlaşacak eğitim-öğretim daha da kötüleşecektir.
Kaynaklar
1- Özoğlu, M., Özel Dershaneler: Gölge Eğitim Sistemiyle
Yüzleşmek, SETAV, 2011
2- Akyüz, Y. Türk eğitim tarihi, İstanbul: İstanbul Kültür
Üniver¬sitesi Yayınları, (1997).
3- ÖZDEBİR, Dünden bu güne özel dershaneler. (2009).
http://www.ozdebir.org.tr/contents/
files/WEB2010/dundenbugunedershaneler02.09MY.pdf
4- Gür, B. S. ve Çelik, Z. Türkiye’de millî eğitim sistemi:
Yapısal sorunlar ve öneriler. (Rapor No. 1). Ankara, Siyaset, Ekonomi ve Toplum
Araştırmaları Vakfı, (2009).
5- MEB, İç denetim Birimi Başkanlığı, 2010 yılı faaliyet
raporu, 2011.
Tablo 1. Özel dershanelerin, öğrencilerinin ve
öğretmenlerinin sayısal dağılımı, 1995-2010, (1)
YIL - DERSHANE SAYISI - ÖĞRENCİ SAYISI - ÖĞRETMEN SAYISI
1995-1996 1.496 379.463 12.430
1996-1997 1.664 432.714 13.722
1997-1998 1.710 433.847 14.395
1998-1999 1.727 484.229 15.030
1999-2000 1.808 500.464 17.073
2000-2001 1.864 523.244 18.175
2001-2002 2.002 588.637 20.112
2002-2003 2.122 606.522 19.881
2003-2004 2.568 668.673 23.730
2004-2005 2.984 784.565 30.537
2005-2006 3.570 925.299 41.031
2006-2007 3.986 1.071.827 47.621
2007-2008 4.031 1.122.861 48.855
2008-2009 4.262 1.178.943 51.916
2009-2010 4.193 1.174.860 50.432
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder