“Allah'ın dışında başka veliler
edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine
benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı dişi örümcek
evidir; bir bilselerdi.”
(Ankebût
Suresi 41. Ayet)
Batı’nın “Kinsey raporları” sonrasında
aile ile ilgili benimseyip uygulamaya koyduğu politikalar, kendi toplumsal
yapısını altüst etmiş/etmekte ve bunalım toplumu meydana
getirmiştir/getirmektedir. Batı dünyası, kendi neslini kendine yabancılaştırıp
bunalıma sürüklerken; tüm dünyayı da aynı maceraya sürüklemek istemektedir.
Bunun için son derece masumane ve cazip gözüken ve fakat arka planında insan
neslinin ifsadı ve helakini sağlayacak olan projeler, BM üzerinden tüm dünyada
uygulanmak üzere servis edilmektedir.
Bu tehlikeyi en rahat görebilme imkân ve
basiretine sahip olan Türkiye de şimdilik ne yazık ki bu kervana katılmıştır. Bizim
toplumsal yapımızla, kültür ve medeniyet değerlerimizle uyuşmayan, hatta
çatışan “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı ve buna dayalı politikalar,
uygulamaya sokulmuş ve uygulamaya girdiği andan itibaren toplumsal yapıda derin
yaralar açmış ve açmaya devam etmektedir.
Robot teknolojisinin ve yapay zekânın
çok ileri bir aşamaya geldiği son yıllarda, bir merkezden “seçkinler”/“elitler”/“üstün
ırk”/”insanüstü varlıklar” ve “atıklar/ıskartalar” kavramlarının
sürekli servis edilmesi, arzu ettikleri dünyayı inşa etmek için yürüttükleri
bir sosyolojik savaşın psikolojik savaş boyutudur. Aynı bağlamda GDO’lu
ürünlerin, hibrit tohumculuğun yaygınlaştırılmasının, 2000
yılından itibaren “küresel bir savaşın kaçınılmazlığını” ifade eden “özel
raporların” ve “videoların” servis edilmesinin, 2009 yılından itibaren “3.
Dünya Savaşının başladığına” ilişkin açıklamalar yapılmasının ve “dünya
nüfusunun 500 milyonun altında tutulmasına” ilişkin beyanların ve yazıların
özel bir amacı olmalıdır.
Bu amacın, Siyonizm’in/İlluminati’nin,
PNAC projesinin hedef ve amaçları ile uyumlu olması tesadüf müdür? GDO’lu
ürünler projesinin ve toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel yönelim
projelerinin Rockefeller tarafından finanse edilmesi bir tesadüf müdür?
Geçen yazıda “nötr cinsiyet
hareketi” stratejisinde üç önemli aşamaya dikkat çekilmiştir. Savaşın
üçüncü aşaması, tüm dinlerin, kültür ve medeniyetlerin tasfiye edilerek
toplumların sürüleştirilmesi, dünya nüfusunun azaltılması ve yığın haline
getirilmesidir.
Bu yazıda, savaşın üçüncü aşaması ile
ilgili çocuksuz aile modelleri ve ailesiz kitle modeli ve bunların dünyanın
nüfusunun azaltılma projeleri ile ilişkisi ele alınıp değerlendirilecektir.
“Dünya Nüfusunu 500 Milyonun Altında
Tutmak”
Aralarında ihtilaf olmuş olmasına rağmen
(Neocon-Siyonist İttifakı ile Amerikan Milliyetçileri arasında) Şer
İttifakı (ABD-Siyonizm-İngiltere-İsrail), uzun zamandan beri, tek merkezli
küresel bir yönetim modelinin inşası ve hayata geçirilmesi stratejisi üzerinde
çalışmaktadır. 2001 yılında ABD’de New York’taki İkiz Kuleler’in ABD derin
devleti tarafından vurulması ile proje fiilen uygulamaya sokulmuştur. Dönemin
ABD başkanı Bush, “100 yıl sürecek Haçlı seferlerinin
başlatıldığını” ilan etmiş ve “Müslümanların Amerikan yaşam tarzına
karşı olduğunu” özel olarak belirtmiştir.
Huntington’un medeniyetler çatışması tezinde, askeri ve
ekonomik olarak Çin’in, değerler sistemi ve yaşam tarzı olarak da İslam’ın
düşman olduğu ve her ikisi ile de ABD’nin hesaplaşmak zorunda kalacağı açık bir
şekilde belirtilmiştir.
Son yıllarda yoğunlaştırılan “seçkinler”/”elitler”/“insanüstü
ırk”/“süper insanlar” edebiyatı ve “dünya nüfusunun fazlalığı”,
“atıklar sorunu”, “gereksizler”, “robotların hayatın her alanına girdiği ve
girmesi gerektiği” tarzında yapılan psikolojik harekât, insanlığı bir
şeye hazırlama amaçlıdır.
İsrailli Eşcinsel Prof. Yuval Noah
Harari başta olmak üzere bazı yazar, akademisyenler yazdığı makale ve
kitaplarda “seçkinler”, “elitler” ve “süper insanlar” tabirini
sık sık kullanarak bir zihinsel alt yapı oluşturmaya çalışmaktadırlar.
Harari, Homo Sapiens, Deus ve 21. Yüzyılda 21 Ders adlı
kitaplarında değişik vesilelerle böyle bir zümreden bahsetmektedir:
“…İnsan Hakları ya da İnsan
Eşitliği, en güçlü insanları hadım ederek süper insanların gelişmesinin
önüne geçilebilir, hatta bunlarla Homo Sapiens’in bozulmasına ve soyunun
tükenmesine bile neden olabiliriz.”
…Eğer seçkin bir millet insanlığın
gelişimine devamlı ön ayak oluyorsa onu, insan türünün evrimine bir katkı
sağlamayan diğerlerinden üstün tutmalıyız.”
…Nasıl ki Homo Sapiens (bugünün insanı)
maymunlara ya da neanderthale “ne istersin” diye sormamışsa, geleceğin
süper insanı “Homo Deus” da bugünün insanı Homo Sapiens’e kanunları
yaparken, “Ne düşünüyorsun, ne istersin?” diye sormayacak.”[1]
Stephen Hawking de, 2018 yılında
yazdığı kitapta “insanüstü bir ırktan” ve bunun “insanlığın
sonunu getirmesinden” bahsetmektedir: “Zenginlerin,
çocuklarının DNA’ları üzerinde yapacakları değişikliklerle oluşacak insanüstü
ırk, insanlığın sonunu getirecek.”[2]
Dünya nüfusunun fazla olduğunun bu
kesimler tarafından yüksek sesle seslendirilmesi, bazı projelerin bu amaçla
üretilip servis edildiği anlamına gelmektedir. Bu kesimler tarafından dünya
nüfusunun fazlalığı üzerinde yoğun bir şekilde durulmasının özel bir anlamı ve
amacı olmalıdır.
Bugün dünya nüfusu 7,5 milyar civarında
olup 2050 yılında 9 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. 194 ülke içinde
dünyanın en kalabalık ülkeleri sırasıyla Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan, ABD,
Endonezya ve Venezuela. Öngörülen, Hindistan’ın nüfusunun Çin’i geçeceği ve en
hızlı nüfus artışının ise Afrika’da yaşanacağıdır. Nüfus artış hızı, AB
ülkelerinde 1,6, Afrika’da 4,8 (Nijerya’da 7,6). Dünya nüfusu yılda yaklaşık
65-70 milyon artmaktadır.[3]
“Seçkinler(!)” diye tabir
edilen bu kesim, kendisinin “efendi”, geri kalanlarının
ise “kimliksiz köle” olduğu bir dünya (Yeni Dünya
Düzeni) tasavvur etmektedir. O nedenle mevcut dünya nüfusunun fazla
olduğunu ileri sürerek “dünya nüfusunu 500 milyon
civarına” indirilmesi gerektiğini ileri sürmektedirler.
ABD’nin Georgia eyaletinde Elbert
kasabasında, “Yeni Dünya Düzeni İçin 10 Emir”in yer aldığı ve “dünya
nüfusunun 500 milyona indirilmesi” gerektiğinin belirtildiği “Georgia
Rehber Taşı Anıtı’nın varlığı bu açıdan dikkat çekicidir. Yapımına 1979
yılında başlanan anıt, 1980 yılında tamamlanmıştır (Şekil-1). Anıt üzerinde yer
alan ve 8 farklı dilde yazılan “Yeni Dünya Düzeni İçin 10 Emir” aşağıda
verilmiştir.[4]
•
İnsan nüfusunu daima doğa ile uyumlu olarak 500.000.000'un
altında tut.
• Farklılıkların
ve uygunluğun gelişiminin çoğaltılmasını bilgece idare et.
• İnsanlığı,
yaşayan yeni bir dil ile birleştir.
• Tutku,
inanç, gelenek ve her şeyi yönet.
• İnsanları
ve ulusları, adil yasalar ve hakkaniyetli mahkemeler ile koru.
• Bütün
anlaşmazlıkları ülkeler üstü bir mahkemeye bağla.
• Küçük
yasalar ve kullanışsız protokollerden kaçın.
• Kişisel
hakları, sosyal görevler ile dengele.
• Gerçeği,
güzelliği, aşkı, sonsuzlukla ahenk kurma arayışını takdir et.
• Dünyada
bir kanser olma, doğaya yer bırak, doğaya yer bırak.»
Anıtın üzerinde, tarihten genetiğe,
sosyal bilimden fiziğe kadar birçok bilgi var. Anıt kendisini Robert C. Christian
olarak tanıtan bir şahıs tarafından yaptırılmıştır. Georgia eyaletinde Elbert
kentindeki Elberton Granite Finishing adlı şirkete gelen bu şahıs, “Ben
küçük bir grup Amerikalının adına burada, hem saat, hem takvim hem de rehber
olacak bir granit anıt siparişi vermek istiyorum.” diyerek hiç
pazarlık yapmadan, verilen fiyata razı gelerek anıtın yapımını sipariş
vermiştir.[5]
Şekil-1: “Georgia Rehber Taşı Anıtı”[6]
“...Küçük bir grup Amerikalı” tabiri
ile kim kastedilmektedir ve amacı nedir? Dünya nüfusunu 500 milyonun
altına indirmek istemelerinin sebebi nedir? Sorulması gereken en önemli soru;
“Dünya nüfusunu 500 milyonun altına indirmek için öngördükleri strateji ve
politikalar nelerdir, sorusudur.
“Georgia Rehber Taşı Anıtı”
yaptıran “Küçük bir grup Amerikalının” kim olduğunu bilmiyoruz; ancak
anıtta yer alan “dünya nüfusunun 500 milyon civarına indirilmesi” ile
ilgili çalışma yapanları, değişik zamanlarda yapmış oldukları açıklamalardan
tahmin etmek zor olmasa gerekir.
Bill Gates’in bir konferanstaki
konuşmasında; “Dünya’da 6,8 milyar insan var ve bu rakam 9 milyara
doğru çıkıyor. İyi bir aşılama programı ve sağlık hizmetiyle bunu %10-15
azaltabiliriz.” demekle, adeta “Küçük bir grup
Amerikalının” içinde yer almış olduğunu ifade etmiştir.[7]
Rockefeller ile yapılan bir
röportajda, “Sistemin işlemesi için 300-500 milyon insana
ihtiyacımız var. Gerisi fazlalık.” demiş olması, öngörülen “Yeni
Dünya Düzeni” için dünya nüfusu bakımından özel bir planlama
yapıldığına işaret etmektedir.
İsrailli eşcinsel Harari, bu
konuda “süper seçkinler” ve “gereksizler” tanımlaması
yaparak “gereksizlerin”, “bütün acımazlığına rağmen” tasfiye edilebileceklerini
açık bir şekilde ifade etmekten çekinmemektedir:[8]
“…21. Yüzyılda ilerlemenin trenine
yetişenler, yaratmanın ve yürütmenin ilahi kudretine ererlerken, geride
kalanlar yok olma tehlikesi ile karşı karşıyalar... Yeni Dünya, “süper
seçkinler” ve “gereksizler” arasında bir dünya olabilir.”
“…Askeri ve ekonomik olarak vazgeçilmez
olan yoksullar yerine kendi çıkarları için hareket eden 20. yüzyıl elitleri,
21. yüzyılda üçüncü sınıf insanları taşıyan vagonları (her ne kadar acımasız
olsa da) tamamen geride bırakmak ve sadece birinci sınıfla geleceğe doğru
ilerlemek istiyorlar…”
“…İnsanın şuur ve bilinç sahibi
olmasının avantaj olduğunu ve bu yüzden şuursuz, duygusuz robotların onların
yerlerini alamayacaklarını düşünenler için geleceğin dünyası bir hayal
kırıklığına gebe:
Atlar, öyle ya da böyle bir bilinç
sahibiydiler; sahiplerini tanırlar, evlerini kendileri bulurlar, kızgınlık veya
keyiflerini belli ederler, sıcaklık ve sevgi gösterirlerdi.
Ama biz arabaları tercih ettik. Çünkü
arabalar, daha çok yükü, daha uzun mesafelere taşıyorlardı. İşte sıradan
insanlar da robot-insanların becerileri karşısında işlevsiz kalacaklar ve
egemenler; atları attıkları gibi gereksiz insanları da bir kenara atacaklar.”[9]
Benzer düşünceler, Zygmunt Bauman
tarafından da seslendirilmektedir: “Dünya, ıskarta insan (işsiz),
tüketilmiş mal ve eşyanın çöpleri ile doldu. Modernite için, bir
varlık olan insanın ıskartaya (çöpe) dönüşmesi ile eşyanın çöpe dönüşmesi
aynıdır. Atık insanlar hız kesmeden çoğalıp muazzam miktarlara ulaşırken
gezegendeki çöp alanları ve atığı geri dönüşüme sokacak araçlar giderek
azalmakta. Bundan sonra gündemimiz, atık insanların ve insani atıkların
tasfiyesidir.”[10]
Rockefeller, Gates ve
Kissenger’in Dünya Nüfusunun Kontrolü İçin Geliştirdikleri Özel
Projeler
Kendilerine “küresel elitler”,
“seçkinler”, “insanüstü ırk” adını veren grup, “nüfusun
azaltılması” için dünya çapında bir operasyon başlatmıştır.
Operasyonun muhtevasını değişik zamanlarda yaptıkları açıklama ve
uygulamalardan belirlemek mümkündür. Operasyon için geliştirdikleri projeleri,
aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:[11]
• Kısırlaştırıcı
ve Hastalık Yapıcı Aşılar,
• Kürtaj,
• Gıda
Yasası (The Codex Alımentarıus, 1963) ve Genetiği
Değiştirilmiş Temel Besin Maddeleri-GDO),
• Kıtlık
Paktı (Pacte De Famıne),
• İnsan
Genom Projesi (Öjeni Programı: “kötü genlerin” belirlenmesi ve özel
ilaçlar, biyolojik silahlar ve hastalıklar yoluyla yok edilmesi),
• Nüfus
Fazlalığının Küresel Isınmaya Sebebiyet Verdiği Projesi,
• Salgın
Hastalıklar (Pandemiler) Meydana Getirmek (İspanyol gribi, domuz gribi,
Ebola gibi tüm salgınlar),
• Uyuşturucuların
Yaygınlaştırılması ve Ölümcül Boyuta Taşınması,
• 3.
Dünya Savaşının Çıkarılması ya da Yerel Savaşların Tüm Dünyaya
Yaygınlaştırılması, Kaosun Sürekli Kılınması,
• Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği Küresel Projesi/Çocuksuz Aile Modelleri(!), “Ailesiz Toplum”:
Queer teorisinin uygulanması.
Gavı Allıance (Küresel Aşı ve Aşılama
Birliği) 2000 yılında Gates Vakfı’nın yardımıyla kurulmuş olup
amacı, aşı üretip üçüncü dünyanın hepsini aşılamaktır. 2000
yılında Sr. William H. Gates; “Rockefeller Vakfı’ndan aldığımız
ilhamla vakfımız, bir GAVI enstrümanı olan Çocuk Aşıları Global Bütçesine 750
milyon dolarlık katkıyı taahhüt ederek GAVI’yi başlatmıştır.” demiş ve Gates ailesi
sürekli olarak Rockefeller ailesini övüp durmuştur. GAVI’nin
önemli finansörlerinden biri Rockefeller’dir.[12]
GAVI’nin ortaklarından olan; Dünya
Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler Popülasyon Bütçesi, Dünya
Bankası’yla 1970’lerde “Üreme Düzenlemesi Aşıları İş Birliği” adı
altında bir araya gelip “kısırlık aşısı üretimini” koordine
etmişlerdir. Bu grup, sperm ve yumurta engelleyici
aşılar üzerinde çalışmış ve bir anti-hCG aşısı üretmekte
başarılı olmuştur. Tetanoz aşısıyla hCG’nin insana taşınması
sonucu, kadınlar kısırlaştırılmış ve hamile kadınların çocuğunu düşürmesi
sağlanmıştır. Kısırlık aşılarının başarıyla gerçekleştirilmesinden
sonra, hCG aşıları birçok üçüncü dünya ülkesinde kullanılmıştır.[13]
10 Aralık 1974’te ABD Dışişleri
Bakanı Henry Kissinger başkanlığında toplanan ABD Ulusal Güvenlik Kurulu
tarafından, “Dünya Nüfus Artışının ABD’nin Güvenliği ve Denizaşırı Çıkarlarına
Etkisi” konusu”nu merkeze alan 123 sayfalık “Ulusal Güvenlik Araştırması
Raporu 200” (“NSSM 200”) hazırlanmış ve rapor Kissinger tarafından ABD
Başkanı G. Ford’a sunulmuştur. Sunumda Kissenger’in; “Petrolü kontrol
edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen insanları kontrol edersin!” demiş
olması, insan neslinin geleceği açısından özellikle değerlendirilmesi gerekir.
Nitekim BM’nin Roma’da düzenlediği dünya gıda konferansına ABD Tarım
Bakanı Earl Lauer Butz’un yanında, Dışişleri Bakanı Kissinger de
katılıp bir konuşma yapmıştır. Toplantıda gıdanın bir silah olarak kullanılması
gerektiğini söylemekten çekinmemiştir : “İnsanların size güvenip
dayanmalarının, size bağımlı olmalarının ve bu şekilde sizinle iş birliği
yapmalarının yolunu arıyorsanız,
onları gıdaya bağımlı hale getirmek mükemmel bir yöntemdir.”[14]
İlginçtir ki Kissenger’in arkasında
Rockefeller ailesi var ve ”NSSM 200” adlı rapor Rockefeller ailesinin
isteğiyle hazırlanmıştır. Rapor çıktıktan sonra Rockefeller ailesi, “gıda
savaşları” için tohumculuğa el atmış ve geleneksel
tohum yerine “verimli tohum”, “ari tohum ırkı”nı
ürettikleri kampanyasını başlatmışlardır. Geliştirilen tohum tek
üretimlik F1-hibrit (buğday ve mısır) tohumu olmuştur. Kimyasal
gübre ve zirai ilaçlar sayesinde üretim artışı 3 kat olmuş ve üretim
rekoru kırılmıştır. Bunun üzerine hibrit tohumlar, kimyasal
gübreler ve zirai ilaçlar dünyanın her tarafına satılmaya başlanmıştır. Böylece
tohum köylünün elinden alınıp şirketlere verilmiştir. Ancak üretimi artıracak
denen hibrit tohumlar, toprağı zamanla öldüren sentetik
kimyasal gübreler ve bitki hastalıklarına karşı kullanılan
zehirler, yalnızca toprağı değil insanı da hasta
etmiştir. Başlatılan küresel gıda kontrol süreci, daha
sonra en tehlikeli boyuta taşınmış ve “kalıtım devrimi”
gerçekleştirilmiştir. Rockefeller, Harvard Üniversitesi’nde “Genetiği
Değiştirilmiş Organizmalar” (GDO) araştırmasını gerçekleştirmiş; gıdaların
genetiği ile oynanmıştır. Buna da “Yeşil Devrim” adını
vermişlerdir.[15]
Eşcinselliğin/Farklı Cinsel Yönelimlerin
Meşrulaştırılması ve Rockefeller
Geçen yazıda ABD’nin ceza, sağlık ve
yaşam tarzını köklü bir şekilde etkileyen Kinsey raporlarını belli boyutları
ile ele alıp değerlendirdik. Pedofili, zoolog Kinsey’in[16] iki
araştırmasının da bilimsellik adına yapılmış “en büyük
sahtekârlıklardan” biri olduğuna dikkat çekmiştik. Burada bu
araştırmanın, “Dünya nüfusunun 500 milyonun altında tutulması” ile
ilgisini ve pedofili, zoolog Kinsey’i finanse eden ve koruyan gücün kim
olduğunu ortaya koymaya çalışacağız.
Kinsey raporu ile ilgili tartışmalarda
gözden ısrarla kaçırılmaya çalışılan konu, pedofili, zoolog
Kinsey'in Rockefeller Vakfı tarafından finanse edilmiş olmasıdır.
Oysa Rockefeller Vakfı'ndan Alan Greg, pedofili, zoolog Kinsey’in 1948'de
yayınlanan raporuna önsöz yazmış ve yazdığı önsözde, “Kinsey'in
bulgularının bir bilim adamının bakış açısını yansıttığını; Ahlaki
değerlerden ve o günlerde paylaşılan önyargı ve tabulardan bağımsız
olarak ortaya koyduğunu” belirtmiştir.[17] Buna
rağmen Kinsey’in sahtekârlığı ile Rockefeller Vakfı arasında herhangi bir
ilişki kurulmamış, Vakıf süreçte gözlerden ırak tutulmuştur. “Sen Fernando
Vadisi'nde dünya porno pazarının kurulmasına ve bunların basın ve sinema
yoluyla toplumlara yayılmasına da öncülük etmiş olan Rockefeller Vakfı”,
pedofili, zoolog Kinsey’in her iki araştırmasını da finanse etmiştir.
Rockefeller tarafından finanse edilmiş olan Kinsey, toplam 1.750.000 dolar para
almıştır. Ayrıca Rockefeller Vakfı, raporun bulgularının sansasyonel bir şekilde
halka duyurulması konusunda da etkili olmuş, basının konuyu manşetlerine
taşımasını sağlamıştır.[18]
Rockefeller niçin bu araştırmayı finanse
etmiştir? (Bu konu daha sonra ki yazılarda daha geniş bir şekilde ele
alınacaktır.) Bu sorunun cevabını, raporda değil, raporun yayınlanmasından
sonra Amerika ve dünyada yaşanan sağlık, hukuk, sosyal ve siyasal alanlardaki
gelişmelerde bulabiliriz. Kinsey’in raporu ile ilgili yapılan sahtekârlık
suçlamalarını ve cezalandırılması için hukuka yapılan başvuruların dikkate
alınmasını engelleyen bir gücün varlığı göz önüne alındığında pedofili,
zoolog Kinsey’in, daha önceden öngörülüp karar verilmiş bir resmî inşa
etme görevi ile görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Raporunda ortaya koyduğu
resim, görüşmelerden elde edilen verilerin oluşturduğu bir resim olmayıp; o
resmî elde edebilmek, oluşturabilmek için gerekli olan özel verileri toplamış,
kurgulamış ve veriler üzerinde özel olarak oynamıştır.[19]
Rockefeller’in desteği ile raporlar
gerekli etkiyi meydana getirmiş, “Amerikan yaşam tarzının”, “Amerikan hukuk
sisteminin”, “sağlık sisteminin” değişmesine ve “suçun normalleştirilmesine”
sebebiyet vermiştir.[20] “Nötr
Cinsiyet Hareketi’nin” ortaya çıkması için gerekli alt yapıyı
hazırlamıştır.
Çocuksuz Aile Modeli/“Alternatif Aile
Modelleri” / “Farklı Partnerler”/“Nötr Cinsiyet Hareketi”
“Nötr Cinsiyet Hareketi”nin insanlığa
sunduğu farklı “cinsel yönelim”, “farklı partner” veya “farklı aile modelleri”,
Şekil-2’de özetlenmiştir.
Şekil-2: Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği Projesine Göre “Alternatif Aile Modelleri”(!)
Şekil 2’de görülen cinsel yönelimlerin
hiçbirisi, bizim kültür ve medeniyet kodlarımıza ve değerlerimize göre meşru,
ahlakı ve helal değildir; aile olarak da kabul edilmemektedir. Bunların bir
yaşam tarzı haline getirilmesi, Allah’ın lanetine, gazabına ve cezalandırmasına
sebebiyet verecek bir sapkınlık halidir (7/80-84; 11/77-83; 26/165-174;
27/54-58; 29/28-35; 51/31-37; 70/29-31): “Resûlüllah (s.): “Ümmetim için
en ziyade korktuğum şey Lut kavminin amelidir.”[21] Resûlüllah
(s.): “Âmâyı yoldan men eden melundur. Bir hayvana temasta bulunan
melundur. Lut kavminin iğrenç fiilini işleyen melundur.”[22]
Ancak burada üzerinde duracağımız konu
bu değildir. Üzerinde duracağımız konu, önerilen bu farklı “cinsel
yönelim”/“partner” ya da “farklı aile modellerinin” hiçbirinde
çocuğun olamayacağıdır. “Çocuksuz aile” modeli önerilmesinde
gaye nedir? “Çocuksuz aile” modeli, kimin projesidir? “Dünya
nüfusunun 500 milyonun altına çekilmesi” küresel projesi ile bir ilgisi var
mıdır? Pedofili, zoolog Kinsey’i destekleyenlerin kimliğine ve
yaptıklarına baktığımız zaman; kendilerine “seçkinler/elitler”, “insanüstü
ırk” diyen bu sınıf, kendilerinin dışında olan
kesimi “atık”/“ıskarta”/“gereksizler” olarak görmekte ve nesillerinin
tüketilmesini veya toplam nüfuslarının “500 milyonun altına çekilmesini”
istemektedirler. Bu yaklaşımın doğal sonucu “seçkinler/elitler” dışındaki
sınıf için aile istenmemektedir. Bu yaklaşım, Siyonist ve kapitalist
mantığın ürünüdür. Wendy Brown’un Soykütük Teorisi ile ilgili (“Soykütüğün
baş dönmesi”) ifade ettikleri bu tezin doğruluğunu
göstermektedir: “Evrime göre, insan maymunluktan iki ayak üstünde durmaya
başladığı neandertal döneme geçtiğinde ne Tanrı’yı biliyordu, ne ahlakı, ne
edebi, ne paylaşmayı, ne haramı, ne helali, ne nikâhı ne de diğer erdemleri.
Tarih içinde ihtiyaç duydukça siyaseten keşifler yaptı ve bunları
üretti. Ürettiklerinden en büyük ve tehlikeli olanı Tanrı’ydı. Tanrı
ve diğer değerler (ahlak, namus, şeref, merhamet, doğruluk, paylaşım, aile vs.)
sanıdır, uydurmadır, uydurulmuşlardır.
Bu sanılar “kazancınızı fakirlerle
paylaşın” diyerek sermayenin birikmemesine, “doğruluk
dürüstlük” diyerek kişisel gelişimin engellenmesine, “ahlak, namus,
şeref” diyerek pazarların gelişmemesine, “ibadet” diyerek zaman
israfına, “zulüm etmeyin, öldürmeyin” diyerek milyonlarca miskinin
korunmasına sebep oluyordu. Yani Tanrı insanın paçalarından tutup onun
ilerlemesini, güç elde etmesini engelleyen bir sanıydı.
İnsanın ilerlemesi ve yeryüzüne hâkim
olmasını sağlayan aç gözlülüğü, hırsı, tamahkârlığı, tecavüzkâr oluşu, sınır
tanımaz hadsizliği, bencilliği, zalimliğiydi.
Modern keşiflerin ve büyük sanayileri
kuran sermayenin temeli korsanlık,
sömürü, hırsızlık, gasp, talan ve yağma ile biriken
servetlerdi. Bunlar Tanrı’nın tavsiyelerini dinleyerek yapılamazdı.
Biz Tanrı’ya karşı sorumluluklarımızı reddederek 200 yıldır dünyanın efendisi
olduk. Ancak bu efendilik uzun süre gitmeyecek. Çünkü Tanrı’yı reddetmek bizi
amaç boşluğuna düşürdü. Bu nihilizmdi. Kişinin, “yaşamın anlamsız” olduğunu
düşündüğü ilk nihilizm döneminin ardından nihilizmin yıkıcı dönemi gelecek; o
dönem de “karşıdakinin yaşamasının anlamsızlığı” dönemi olacak ve
bu korkunç bir boğuşma ile neticelenecek.
Bu aşamadan sonra, hâlâ dünyanın patronu
olmak için Tanrı’yı ve Ona karşı sorumluluklarımızı reddetmek yetmeyecek:
Bundan sonra Tanrı’dan geriye kalan hayaleti/hortlağı da yok etmeliyiz.
Vurmamız gereken hedef, ahlaktır. Soykütüğümüze dönmeli, kılavuzluğumuzu
neanderthal insana yaptırmalıyız. Ne zaman şüpheye düşsek ona dönüp bakmalı,
onda olmayana düşman olmalıyız.
“…Bu zorunlu ilişkinin sonuna geldik;
zenginlerin, çalıştırmak ya da savaştırmak için fakirlere ihtiyacı yok. Artık
onların yapay zekâlı robotları var.” [23]
Robot teknolojisinin gelişmesi ile fazla
insana ihtiyaç duymayacak olanlar, kendi nesillerinin dışındaki nesilleri
azaltmak, hatta yok etmek için yeni teoriler inşa ederek dünyayı yönetmek
istiyorlar. Harari ile Davos’ta Dünya Ekonomik Forumunda yapılan röportajda[24],
Moderatör Julian Ted’in Harari’ye sorduğu; “Bugün sizinle burada türümüz
ve gelecek yaşamı hakkında konuşmak istiyorum… Bir ya da iki yüzyıl içinde
dünya bizlerden farklı hareket eden varlıklar tarafından yönetiliyor olacak.
Gelecek nesille bizler bedenler, beyinler ve zihinlerin tasarımını öğreniyor
olacağız. Şimdi gezegenin yöneticileri tam olarak nasıl olacaklar?”
sorusuna Harari’nin verdiği cevap bunu göstermektedir: “Buna “veri”ye
sahip olanlar karar verecek. Veriyi kontrol eden sadece insanlığın değil
yaşamın kendisinin de geleceğini kontrol edecek. Çünkü bugün veri dünyadaki en
önemli servet… Şimdi “veri” en önemli servet olarak makinelerin yerine
geçiyor. Bilgi teknolojisi devrimi, biyoteknoloji devrimi ile
birleştiğinde elde ettiğiniz şey, insanlığı hackleme yeteneği olacak. İnfo
teknoloji ve biyoteknolojinin birleşmesi ile ilgili en önemli buluş, beyindeki
ve vücuttaki biyokimyasal süreçleri bir bilgisayarın saklayabileceği ve analiz
edebileceği elektronik sinyalleri dönüştüren bir biyometrik sensordur
.
Siz internette gezinirken, video
izlerken ya da sosyal medya özet akışlarınızı kontrol ederken; bu algoritmalar
göz hareketlerinizi, kan basıncınızı ve beyin aktivitelerinizi izleyebilecekler
ve bilecekler.
Öncelikle bizi, bizim kendimizi
anladığımızdan daha iyi anlayan bir algoritma var. Arzularımızı tahmin eden,
duygularımızı manipüle eden, hatta bizim adımıza karar alabilen…
… “Diyelim ki Kuzey Kore'de
yaşıyorsunuz, bedeninizin içinde neler olduğunu sürekli takip eden bir bilezik
takıyorsunuz, odadan içeri giriyorsunuz ve duvarda asılı olan liderin resmîne
bakıyorsunuz. Bilezik, bu resme baktığınızda beyninizden, kan basıncınızdan
neler olduğunu, o kişi hakkında ne hissettiğinizi öğreniyor. İşte dijital
diktatörlük dendiğinde anlatılmak istenen şey de tam
bu!” “Bilim evrimin yerini doğal ayıklanma ile, akıllı tasarım
ile değiştiriyor. Bulutların üstündeki Tanrı’nın akıllı tasarımı değil, bizim
akıllı tasarımı ve bulutlarımızın akıllı tasarımı… IBM bulut, Microsoft bulut…
Bunlar evriminin yeni itici güçleri aynı zamanda.” Verilerin mülkiyeti iyi
düzenlenemezse, küçük bir elit, sadece insan toplumlarının geleceğini değil,
gelecekteki yaşam biçimlerini de kontrol altına alabilir. Eğer dikkatli
olmazsak netice dijital diktatörlüğün yükselişi olabilir.”
İşte bu nedenle
insanlığın tarih boyunca biriktirdiği değerlere, sahip olduğu dinlere, ahlak
sistemlerine, örf, adet, gelenek, görenek ve törelere, toplumsal dayanışmaya,
akrabalık ilişkilerine, komşuluk ilişkilerine merhametsizce saldırmakta ve itibarsızlaştırmaktadırlar.
Olacak, vuku bulacak olanların doğal olarak meydana geldiğine ya da gelmesi
gerektiğine, bir yanlışlığın olmadığına insanları inandırarak sonucu kabul
ettirmek istemektedirler. Yapmak istedikleri katliamın, zulmün normal,
doğal olduğuna insanları şimdiden inandırmak, hatta sürece ortak yapmak için
gayret sarf etmektedirler.
Dün Kızılderili nesli yok ederken
uyguladıkları strateji ve yöntemleri, bugün çok daha geliştirmiş oldukları
araçlarla, metotlarla, daha estetik bir şekilde icra etmeye çalışmaktadırlar.
Teorik bir zemine oturtularak estetik bir şekilde insanlığa sunulan GDO’lu
tohumlar, kısırlaştırma, kürtaj, resmî uyuşturucu statüsü olarak tanınmayan
uyuşturucular, “Nötr Cinsiyet Hareketi”, “çocuksuz aile modeli”, “ailesiz toplum
modeli” bu amaçla ortaya çıkarılmıştır. Tüm dünya insanlığına
uygulanmak istenen bu pis operasyon, kendilerini “Tanrı ilan eden(!)” azınlık
bir grubun eseridir. İsrailli, Siyonist eşcinsel Harari’nin, Homo Deus kitabında
“Tanrı olmak istemek değil, Tanrı olmak istememektir ahlaksızlık” demesine
bu açıdan yaklaşılmalıdır.[25]
Sonuç: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Projesi, Ailesiz Toplum İnşa Etme Amaçlı Bir Yıkım Projesidir
“Seçkinler”/“elitler”/“insanüstübvarlıklar(!)”/“Küresel
sermaye sahipleri” olarak kendilerini gören, takdim eden ve
kendilerini “Tanrılaştıran(!)”, “Tanrı olarak ilan eden(!)” bu zümre[26], “dünya
nüfusunun 500 milyon civarına indirilmesinde” en ciddi tehlike olarak
aileyi görmektedir. Çünkü bu zümre için “mahremiyet alanı” diye bir alan
olmamalıdır, her şeyin bilgisine sahip olup her şeyi kontrol edebilmelidirler.
Oysa aile, yapılan saldırılara rağmen tarih boyu mahremiyetin en
sağlam olarak korunduğu, hassasiyet gösterildiği sosyo-kültürel bir yapıdır,
birimdir, sistemdir, mekândır. Nitekim Harari, Davos’taki röportajında bu
konuda sorulan soruya verdiği cevap, “seçkinlerin(!)”/“elitlerin(!)”/“insanüstü
varlıkların(!)”/“küresel sermaye sahiplerinin” mahremiyete olan
düşmanlıklarının en güzel göstergesidir: “Belki de bu noktada en önemli
değişim (değiş-tokuş) “sağlık hizmetleri” olacak. Bugün bahsettiğimiz en önemli
şey “mahremiyet”. Onunla sağlık arasındaki değiş-tokuş. Daha iyi bir sağlık
karşılığında, beyninizdeki ve bedeninizdeki olup bitenlerin bilgisine
erişilmesine izin verir misiniz? Benim tahminim “sağlık” kazanır.
İnsanlar sağlıkları için mahremiyetlerinden vazgeçebilirler, belki
de birçok yerde seçenekleri de olmayacak. Eğer bedenlerinin içinde olup bitene
erişime izin vermezlerse sigortalanamayacaklar.”
O nedenle bu zümre, aileye var güçleri
ile saldırmakta, farklı aile modelleri adı altında aileyi tahrip etmeye
çalışmaktadırlar. Weber ve Levi, bu çatışmayı şu şekilde ifade
etmişlerdir:
“Weber: Akılcı kapitalizmin gelişiminin
önünde en büyük engel ailedir. Özellikle birleşik akraba grubu (hısımlar)
ilişkileri kapitalizmin gelişimini boğar.”
“…Protestanlığın büyük başarısının
ardında ‘hısımlığın prangalarını parçalaması’ yatar.”
“Levy: “Modern sanayi ve geleneksel aile
karşılıklı olarak birbirleri için yıkıcıdır.” Jack Goody, ailenin
kontrol edilme isteğinin üç temel amacı olduğunu ifade
etmektedir: “Ailenin kontrolü; hem toplum sosyolojisinin hem
ekonominin hem de nüfusun kontrolü demektir.”[27]
Ailenin rahatça kontrol edilebilmesi
için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi ortaya atılmıştır ve bu yıkım projesi
küresel bazda yasalarla koruma altına alınıp tüm dünya insanlığına
dayatılmaktadır. Bunu görebilmek için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği (TCE) projesinde
kullanılan ölçütlere tekrar bakmakta fayda vardır.[28]
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2012 yılında
hazırladığı “Dünya Cinsiyet Ayrımı” raporunda, 1- “Ekonomik
Katılım ve Fırsatlar”, 2- “Eğitim Durumu”, 3- “Sağlık”, 4- “Siyasette
Güçlenme” olmak üzere dört kıstas belirlenmiştir. AB’de
ise, Avrupa Cinsiyet Eşitliği Enstitüsü tarafından
hazırlanan toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinde (GEI) 6 kıstas göz
önüne alınmaktadır.[29] 1- İş
(istihdama katılım, ayrımcılık ve işin niteliği), 2- Para
(finansal kaynaklar ve ekonomik durum), 3- Bilgi (eğitime
katılım ve ayrımcılık, yaşam boyu öğrenme), 4- Zaman (bakım
hizmetleri ve sosyal aktiviteler), 5- Güç (politik ve ekonomik
güç), 6- Sağlık (statü ve erişim).
‘Toplumsal Cinsiyet’ kavramına ilişkin
yapılan tanımlama ve açıklamaların, belirlenen kıstasların
tamamında, biyolojik cinsiyetin, genetik yapının, fıtratın, toplumun,
kültürün, dinin, örfün, adetlerin, gelenek ve göreneklerin, törenin, tarih ve
dilin tüm etkisinin yok edilmek istendiği görülmektedir.
Yukarıdaki toplumsal cinsiyet eşitliği
ile ilgili kıstaslarda, aile ortamı, evde üretilenler, el emeği,
çocukların durumu, bakımı ve sayısı, gelecek nesil meselesi, yaşlıların durumu
ve bakımı, evin dışında çalışanların mutlu olup olmaması (mutluluk dereceleri),
farklı aile türleri ve bunların ne getirip götürdüğü hiç göz önüne
alınmamakta, bu etkenlerden hiç bahsedilmemektedir.
Sanki temel bir ölçüt var; o da, kadının
kendi aile ortamının, evinin, bağının, bahçesinin dışında, başkalarının yanında
var olması, nasıl olursa olsun dışarıda çalışmasıdır.
Bu yaklaşımla yapılmak istenen, farklı
kültür ve medeniyete mensup toplumlarda, kadın-erkek ilişkilerinin tersyüz
edilmesi, aile reisliğinin yıkılması, çocuk yapmanın, çocuğa sahip olmanın
külfet, angarya olarak görülmesinin sağlanmasıdır. Nesebi belli olmayan bir
nesil meydana getirebilmek amacıyla, “süt bankası”, “sperm ve yumurta
bankası”, “taşıyıcı annelik” tezlerinin ortaya atılıp tartışılması aynı
amaçlıdır. Nitekim Avustralyalı bilim insanı Dr. David Molloy, “Kadınların
20 yıl içinde erkeklere ihtiyaç duymadan, hamile kalarak bebek sahibi
olabileceğini” iddia etmektedir.[30]
Bu yaklaşım ile iş dünyasının dayatması
sonucu, çocuk sayısı ve çocuk yapma zamanı ve çocuğun terbiyesi anne ve babanın
elinden alınmış olacak, ev içi ekonomi yıkılacak; böylece, şer ittifakı
tarafından hem nüfus hem de toplumsal değerler gelecek nesiller için
yeniden yapılandırılacaktır.
Kadın ve erkek ilişkilerini daha da
bozabilmek için iş bulmada kadına “pozitif ayırımcılık
yapılarak” işsiz koca yerine işsiz kadın tercih edilmektedir. Nitekim
Harari bu amaçla “İş bulabilenler, daha çok kadınlar olacaktır.”[31] demektedir.
Yaratılışın bütün kanunlarına, üç büyük
dinin tüm temel değerlerine, asırların birikimi örf, adet, gelenek, görenek ve
törelerine, insan fıtratına karşı çıkan bu yaklaşımla hedeflenen, insan
neslinin “seçkinler(!)”/“elitler(!)”/“insanüstü varlıklar(!)”/“küresel
sermaye sahipleri” aleyhine çoğalmasının engellenmesidir. Bu büyük bir ifsat
hareketidir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi’nin
uygulanması ile elde edilen sonuçlar, şiddet, evlenme-boşanma oranları,
çocuk sayısı, çocuk sayısında gayrimeşruluk düzeyi, madde kullanımı, intihar ve
mutluluk açılarından değerlendirilmemekte; nitelikten ziyade nicelikler üzerinden
bir eşitlik kavgası yürütülmektedir.
Eşitlik kavramının oluşturduğu “çarpma
etkisi” ile yürütülen psikolojik harekât, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği
Projesi’nin felsefesini, muhtevasını, gerçek anlamda bir eşitlik
sağlayıp sağlamadığını ve arka planını toplumsal zeminde tartışmaya
şimdilik fırsat vermemektedir.
“Dünya nüfusunun 500 milyon civarına”
indirebilmesi yollarından biri olarak, çocuksuz aile modellerinin/farklı aile
modellerinin/farklı partner yapılarının yaygınlaştırılarak geleneksel aile
anlayışı ve yapısı yıkılmak istenmektedir. Farklı cinsel yönelimlerle kurulan
ve adına “aile(!)” dedikleri yapıların, işin ruhuna ters olduğu için aile
olarak devam etmesi mümkün olamayacağından, “çocuksuz ailelerden” “ailesiz
topluma” geçiş sağlanacak ve bunun doğal sonucu da geleceği olmayan bir
kitleler yığını ortaya çıkacaktır. Böylelikle
kendilerine “seçkinler(!)”/“elitler(!)”/“insanüstü varlıklar(!)”/“küresel
sermaye sahipleri” diyen bu rezil zümre, insanlığı kolayca
yönetebileceklerine, sömürebileceklerine ve saltanatlarını sürdürebileceklerine
inanmaktadırlar. Bütün bu ifsad projelerini/tuzaklarını hazırlarken, icra
ederlerken, akıbetini bildikleri halde Lût kavmini hiç hatırlamak
istememektedirler. Unuttukları çok önemli bir nokta ise, İlahi İradenin tecelli
edip tüm bu tuzaklarını başlarına geçireceğidir:
“Gerçek
şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları
yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir
karşılık) vardır.” (14 İbrahim 46)
Başta Türkiye olmak üzere tüm Müslüman
dünya, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” kavramsallaştırılmasında
geçen “eşitlik” kelimesinin muhtevasının sebebiyet
verdiği “çarpma etkisinden” dolayı, projenin arka planına ve
yol boyu sisteme eklenen kavramlara ve kavramlara yüklenen anlamlara bakmaları
ve tartışmaları gerekmektedir. Bu çalışma yapılırsa, “Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği” kavramsallaştırılması üzerinden ailenin hedef alındığı, çocuksuz
aile, ailesiz toplum ve kimliksiz, bireyselleştirilerek sürüleştirilmiş bir
dünya insanlığı inşa edilmek istendiği görülebilecektir.
Ve unutmayın! “Zehiri altın tas
içinde sundular, balı da ona suç ortağı ettiler.” (Celaleddin-i Rumi) O
nedenle, 2011 İstanbul Sözleşmesi feshedilmeli ve Aileyi Koruma Yasası
kendi inanç sistemimize, kültür ve medeniyet kodlarımıza göre yeniden
hazırlanmalıdır. Henüz vakit varken!
[1] Noah
Harari, Homo Deus, s.53, 266, 239, 364; http://www.diken.com.tr/homo-sapiensin-yazari-harari-gereksizler-diye-yeni-bir-sinif-doguyor/
[2] Ahmet H.
Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018 http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html “Ailesiz
Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi, LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği” http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3-http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html;
“Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler” http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45833711
[3] Dilipak,
A. “İdeal Dünya Nüfusu Ne Olmalı?” https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/ideal-dunya-nufusu-ne-olmali-20606.html.
[4] https://www.webtekno.com/uzerinde-insan-nufusunu-500-milyona-indirin-yazili-korkunc-anit-h36928.html;
Ayrıca bak: http://www.gizemligercekler.com/dunya-nufusunu-500-milyonun-altinda-tut/;
Gizemligercekler.Com ·
21 Mart 2017. “İşte 10 proje ile dünya nüfusunu azaltma
planları!” https://www.yeniakit.com.tr/haber/iste-10-proje-ile-dunya-nufusunu-azaltma-planlari-366434.html;
Ayrıca bak, Dünya nüfusu 500 milyona insin diyen anıt hakkında,
Wired_May_2009_Georgia_Guidestones.pdf.
[5] https://www.webtekno.com/uzerinde-insan-nufusunu-500-milyona-indirin-yazili-korkunc-anit-h36928.html;
Ayrıca bak: http://www.gizemligercekler.com/dunya-nufusunu-500-milyonun-altinda-tut/;
Gizemligercekler.Com ·
21 Mart 2017. “İşte 10 proje ile dünya nüfusunu azaltma
planları!” https://www.yeniakit.com.tr/haber/iste-10-proje-ile-dunya-nufusunu-azaltma-planlari-366434.html;
Ayrıca bak, Dünya nüfusu 500 milyona insin diyen anıt hakkında,
Wired_May_2009_Georgia_Guidestones.pdf.
[6] https://www.webtekno.com/uzerinde-insan-nufusunu-500-milyona-indirin-yazili-korkunc-anit-h36928.html;
Ayrıca bak: http://www.gizemligercekler.com/dunya-nufusunu-500-milyonun-altinda-tut/;
Gizemligercekler.Com ·
21 Mart 2017.
[7] edebiyatgazetesi
/ Kritik Eşik (2010); Daniel Taylor, ”Vaccinate The World: Gates,
Rockefeller Seek Global Population Reduction”
[8] Noah
Harari, Homo Deus, s.53, 266, 239, 364; http://www.diken.com.tr/homo-sapiensin-yazari-harari-gereksizler-diye-yeni-bir-sinif-doguyor/
[9] Noah
Harari, Homo Deus, s.53, 266, 239, 364; http://www.diken.com.tr/homo-sapiensin-yazari-harari-gereksizler-diye-yeni-bir-sinif-doguyor/
[10] Zygmunt
Baumann, Iskarta Hayatlar, Modernite ve Safraları;
http://www.hurriyet.com.tr/kitap-sanat/iskarta-zamanlar-iskarta-hayatlar-40962170
[11] edebiyatgazetesi
/ Kritik Eşik (2010); Daniel Taylor, ”Vaccinate The World: Gates,
Rockefeller Seek Global Population Reduction” Soner Yalçın, “Yeşil
devrim”; Sözcü, 12.11.14; syalcin@sozcu.com.tr; https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/yesil-devrim-645286/ http://www.cocukaile.net/cinsel-istismarin-tarihi/
[12] edebiyatgazetesi
/ Kritik Eşik (2010); Daniel Taylor, ”Vaccinate The World: Gates,
Rockefeller Seek Global Population Reduction”
[13] edebiyatgazetesi
/ Kritik Eşik (2010); Daniel Taylor, ”Vaccinate The World: Gates,
Rockefeller Seek Global Population Reduction”
[14] Soner
Yalçın, “Yeşil
devrim”; Sözcü, 12.11.14; syalcin@sozcu.com.tr;
https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/yesil-devrim-645286/
[15] Soner
Yalçın, “Yeşil
devrim”; Sözcü, 12.11.14; syalcin@sozcu.com.tr;
https://www.sozcu.com.tr/2014/yazarlar/soner-yalcin/yesil-devrim-645286/
[16] Mücahit
Gültekin, Algı Yönetimi ve Manipülasyon, Pınar Yayınları,
İstanbul, 5. Baskı, 2018, s. 153-212.
http://www.cocukaile.net/cinsel-istismarin-tarihi/
[17] Mücahit
Gültekin, Algı Yönetimi ve Manipülasyon, Pınar Yayınları,
İstanbul, 5. Baskı, 2018, s. 153-212. http://www.cocukaile.net/cinsel-istismarin-tarihi/
[18] http://www.cocukaile.net/cinsel-istismarin-tarihi/
[19] https://stopthekinseyinstitute.org/more/a-child-victim/
[20] http://www.cocukaile.net/cinsel-istismarin-tarihi/
Mücahit Gültekin, Algı Yönetimi ve Manipülasyon, Pınar
Yayınları, İstanbul, 5. Baskı, 2018.
[21] Tirmizî,
Hudud 24, (1457); İbnu Mâce, Hudud 12, (2563).
[22] Müslim,
Edahi 43, (1978); Nesâî, Dahaya 34, (7, 232).
[23] Ahmet H.
Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018 http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html “Ailesiz
Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi, LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği” http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3-http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html;
“Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler” http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45833711 Ufuk
Coşkun, “Ailesiz Toplum Projesi”, 18 Ekim 2018, https://www.milatgazetesi.com/ufuk-coskun/ailesiz-toplum-projesi/haber-182566; Wendy
Brown, Tarihten Çıkan Siyaset; Alıntı 2 Nolu Kaynaktan.
[24] Yuval Noah
Hararı, Hayvanlardan Tanrılara Sapiens, çev. Ertuğrul Genç,
Kollektif Kitap, İstanbul, 2018.
[25]Ahmet H.
Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018 http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html “Ailesiz
Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi, LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3- http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html;
“Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler” http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45833711 Wendy
Brown, Tarihten Çıkan Siyaset; Alıntı 2 Nolu Kaynaktan. Yuval
Noah Hararı, Homo Deus, Kollektif Kitap, Çev. Poyraz Nur
Taneli, İstanbul, 14. Baskı 2018.
[26] Yuval Noah
Hararı, Homo Deus, Kollektif Kitap, Çev. Poyraz Nur Taneli,
İstanbul, 14. Baskı 2018. Yuval Noah Hararı, 21. Yüzyıl İçin 21 Ders, çev.
Selin Siral. Kollektif Kitap, İstanbul, 3. Baskı, 2018.
[27] Ahmet H.
Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018; http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html;
Ailesiz Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi,
LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği.
http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3-
istanbul-sozlesmesi-lgbt-toplum-ve-toplumsal-cinsiyet-esitligi.html;
http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html;
Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler; http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html Jack
Goody, Batıdaki Doğu, Alıntı 2 Nolu Kaynaktan.
[28] “Gender
Statistics for Gender Equality Endex”; http://eige.europa.eu/gender-statistics/dgs
[29] Gender
Statistics for Gender Equality Endex”; http://eige.europa.eu/gender-statistics/dgs
[30]Ahmet H.
Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018 http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html “Ailesiz
Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi, LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği” http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3-http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html;
“Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler” http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45833711
[31] Ahmet H. Çakıcı, Türkiye'de 'Ailesiz Toplum Projesi'-2, İnsansız Bir Gelecek. 22.10.2018 http://www.ekrangazetesi.com/haber/15064/ahmet-h-cakici-yazdi-turkiyede-ailesiz-toplum-projesi-2-insansiz-bir-gelecek.html “Ailesiz Toplum 3, İstanbul Sözleşmesi, LGBT Toplum ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” http://www.ekrangazetesi.com/haber/15131/ahmet-h-cakici-yazdi-ailesiz-toplum-3-http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/11/ailesiz-toplum-modern-family-ya-sonras.html; “Ailesiz Toplum 4- Bi Acayip Aileler” http://ahmethakancakici.blogspot.com/2018/10/ailesiz-toplum-4-bi-acayip-aileler.html https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45833711
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder