(Milli Gazete)
“Onların her şeylerini tahrip ettik. Dinleri ve felsefeleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için olgun bir hale geldiler.” Louis Massignon
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Aralık 2012 tarihli verilerine
göre, 75.627.386 olan Türkiye nüfusunun 18.862.319’u, 15-29 yaş grubunda yer
almaktadır. Buna göre Türkiye nüfusunun yaklaşık %25’i gençlerden oluşmaktadır.
Türkiye, dünyada genç nüfus oranı yüksek olan ülkelerden birisidir. Genç nüfus,
ülkenin önemli stratejik unsurlarından biridir. Bu nedenle birbirine rakip,
düşman olan ülkeler, birbirleri ile olan mücadelesini, kavgasını ülke gençliği
üzerinden yürütmeyi, ülke gençliğini ele geçirmeyi ya da uyuşturmayı önemli
stratejik hedeflerden biri olarak kabul etmektedirler. Yıllarca gençliğimiz
böyle bir saldırının muhatabıdır. Öncelikle bunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Hemen hemen her yıl, farklı uyuşturucu madde ismi zikredilerek gençliğin uyuşturucu bataklığına doğru sürüklendiği şikâyetleri yapılmakta ve acil yasal düzenlemeler yapılarak madde kullanımına karşı mücadele şiddetlendirilmektedir. Ancak şimdiye kadar madde kullanımına karşı verilen savaşlardan iyi bir sonuç alınamamıştır. Neden Türkiye bunun ana sebeplerini araştırmak ve ortaya koymak zorundadır.
O neden bu çalışmada gençliğimizi ifsad etmeye çalışan ana
neden ve aktörleri ele alıp incelemekteyiz. Geçen yazıda gençliği uyuşturucu
bataklığına çekmek isteyen düşman istihbarat faaliyetlerini ele alıp
incelemiştik. Burada Siyonizm’in gençliği ifsad etmek için yaptığı çalışmaları
ele alıp inceleyeceğiz.
Siyonizm’in İfsad Stratejisi
Siyonistler, Yahudi olmayanları, 2. Sınıf insan/köle ve
asimile edilmesi gereken varlıklar olarak gördüklerinden (Siyonizm’in Amentü
Şartlarından Biri) dolayı; bunların toplumsal sermayelerini, dini ve kültür -
medeniyet değerlerini yozlaştırmayı ve yok etmeyi temel bir strateji olarak
kabul etmişlerdir. Yahudi olmayan toplumların uyuşturulması, afyonlanması ve
böylelikle zihinsel olarak şekillendirilip kontrol altında tutulabilmelerine
uygun bir yapılanış içerisindedirler Siyonistler:
“ Şeytan ve müritleri yüzyıllar boyunca özellikle de 20.
yüzyılda, insanların zihinlerini kontrol etmek için çok detaylı teknolojiler
geliştirdiler.
Şeytanı ruhların, işbirlikçi aydınların ve medyanın
yardımıyla bu amaçlarına ulaştılar (Televizyon, filmler, gazeteler, dergiler,
müzik, sanat)
“Toplumun görünmeyen mekanizmasını işleten kişiler,
ülkemizin gerçek yönetici gücünü meydana getiren görünmeyen hükümeti
oluşturuyorlar.
Adını hiç duymadığımız kişiler tarafından zihinlerimize
şekil verildi, zevklerimiz biçimlendirildi, fikirlerimize etki edildi.” (1)
Toplumların ahlaksızlaştırılması, değerlerini maddileştirme,
aşırı kâr, tamahkârlık ve ihtiras duygusunu tahrik etme, gelecek endişesi içine
sokma, duyarsızlaştırma ve nemelazımcı yapma, tüketimi körükleme,
mankurtlaştırma, kin ve nefret yayarak toplumu bölme, parçalama, kendine ve
birbirlerine olan güveni yıkma, Siyonizm’in ifsad stratejisinin temelini
oluşturmaktadır.
Siyonizm’in ifsad stratejisinin esası, insanların zihni
yapılarını şekillendirme ve yönlendirme üzerine kurulduğundan Siyonizm, bu
hedefe ulaşabilmek için, eğitim, alkol- uyuşturucu, eğlence sektörü, medya,
müzik, tiyatro- sinema-film sektörü, kültür ve sanatı vasıta olarak
kullanmaktadır.
Gençlerin Değer Sistemlerini Yıkarak “Alkol-Uyuşturucu Alt
Kültürü” Meydana Getirmek/Kullanmaya Hazır Hale Getirmek
Yahudi olmayanların tüm değerlerini yıkma, Siyonizm’in ana
hedeflerinden biri olduğu için toplumların değerlerini allak bullak etmek,
dayanışma ruhunu yıkmak, gelecek endişesi içine sokmak, tecrit edilmiş,
bireyselleşmiş ve sürüleşmiş insan kalabalıkları haline dönüştürmek ve her şeyi
maddileştirmek için Siyonizm, özel bir gayret ve çalışma içerisindedir:
“Yahudi olmayanlar arasında ailenin, tahsil ve terbiye ile
ilgili değerlerinin önemini yok edeceğiz…”
“Bu sebepledir ki, bütün imanların el altından mahvına
çalışmak, Yahudi olmayanların kafalarından Allah ve maneviyat düşüncelerini
koparmak ve onların yerine aritmetik hesaplar ve maddi ihtiyaçları yerleştirmek
bizim için zaruridir.”(2)
Haham Raeichhorn’un, 1869’da Prag’da, Hahambaşı Simeon-Ben
Ihuda’nın cenaze töreninde mezar başında yaptığı konuşmasında Siyonistlere
tahrip edilmesi, itibarsızlaştırılması gereken iki hedef göstermiştir.
Bunlardan biri, dinler ve din adamları diğeri de, Yahudi olmayanların eğitim sistemleridir:
“12- Hıristiyan din adamlarını alaylarımız ve
saldırılarımızla, gülünç ve nefret edilecek durumlara düşüreceğiz ve Hıristiyan
ruhların efendisi olacağız.
14-Tüm yukarıdakilerinken başka, eğitimi tekelimiz altına
almalıyız.
Bu sayede işimize yarayacak her türlü fikri yayabilir ve
çocukların beyinlerini bize uygun bir şekilde biçimlendirebiliriz” (3).
Siyonist önderlere göre gençlik din, din adamları
itibarsızlaştırılarak manevi destekten mahrum bırakılacak ve kontrolleri
altındaki eğitim sistemiyle de ifsad edilerek her türlü idealden soyutlanacak,
sorumluluk duygusu yok edilecek, kin ve nefret tohumları gençliğin arasına
saçılarak, alkol ve uyuşturucu kullanmaya müsait hale getirilecektir:
“Uzun zamandan beri Yahudi olmayanların din adamlarını itibardan
düşürmek için ve bu suretle onların dünya üzerinde ki faaliyetlerini yıkmağa
dikkat ediyoruz…
Fakat biz gençliği yeni geleneksel dinler için ve müteakiben
bizim dinimiz için yeni baştan eğitirken aradaki zaman zarfında mevcut
kiliselere açıktan açığa dokunmayacağız. Fakat biz onlara karşı, ayrılık
meydana getirecek şekilde planlanmış tenkitçilik yolu ile savaşacağız.” (4).
Eğitim Sistemi ile Gençleri İfsad Ederek “Alkol-Uyuşturucu
Alt Kültürü” Meydana Getirmek/Kullanmaya Hazır Hale Getirmek
Siyonistler eğitim üzerindeki tahribatlarını kendilerini
gizleyerek, Yahudi olmayan bilim adamlarını öne çıkararak, kendi fikirlerini
onlar üzerinden yayarak etkili olmaya çalışmışlardır. Bunun için en uygun
ortamın, “ABD, İngiltere ve diğer geleneksel olarak özgürlüğü seven ülkelerde”
var olduğuna inanarak, öncelikle bu ülkelerdeki eğitimi, üniversiteleri ve
medyayı ele geçirmeyi hedeflemişlerdir(1).
İnsanların kendine ve diğer insanlara güvenini kaybetmiş
olması, bir taraftan dayanışma ruhunu yıkarken diğer taraftan teşebbüs etme
inancını ve yeteneğini yok etmekte, acziyet içerisine sokmakta ve kabiliyeti
olmayan beceriksiz olduğu inancını pekiştirmektedir. “Biz adam olmayız”, “bu
millet adam olmaz”, “bu nesilden adam çıkmaz”, “bu ne biçim nesil” psikolojisi
etkin ve baskın hale getirilmektedir. Bu psikoloji ile alkol- uyuşturucu
kullanma eğilimi artırılarak “alkol – uyuşturucu alt kültürü” oluşturulmak
istenmektedir (5, 6). Bu alkol-uyuşturucu alt kültürünü oluşturmak için
Siyonizm, eğitimi kullanmaktadır:
“Biz Yahudi olmayan cemiyetlerin eğitimini o şekilde
yönetmeliyiz ki, her zaman şahsi teşebbüs isteyen bir mevzu ile karşılaşsalar
meyus bir acz içinde elleri böğürlerinde kalsın.” (7)
Bir taraftan düşünmeyi dumura uğratılıp, gereksiz bir sürü
bilgiyi ezberlettirilmekte, insan zihninde bir kaos meydana getirilmekte ve işe
yaramazlık duygusu pekiştirilmekte; diğer taraftan uyuşturucuları kullanırsanız
zihinsel, bilinçsel açısından gelişirsiniz, yaratıcı, üretici olursunuz’
propagandası yapılmaktadır (5, 6). Böylelikle gençlik akrep kıskacına alınıp
zehirlenmektedir.
Genelde insanların, özelde gençlerin kafasını allak bullak
edecek, sürekli teoriler/modeller üretmeyi ve bunu da, tartışılamaz bilimsel
bir gerçek olarak sunmayı, metod olarak benimsemişlerdir. Üretilen ve fakat
sağlam zemini olmayan “ilke ve teoriler, modeller”, Medya ve para gücü
kullanılarak savunulup kabul ettirilmeye çalışılmaktadır. Bu yolla nesiller,
ifsad edilerek saptırılmaktadır:
“Yanlış oldukları bizce bilinen, bununla beraber
tarafımızdan telkin edilen prensip ve teoriler içinde yetiştirmek suretiyle
Yahudi olmayanların gençliğini aldattık, şaşırttık ve bozduk” (8).
Ortaya atılan bu teori ve ilkelere karşı çıkanlar,
bilimsellik adına büyük bir psikolojik savaşın muhatabı olarak
yıpratılmaktadırlar. Böylelikle karşı görüş ve düşünce mensupları, ya
susturmuşlar ya da görüşleri milletlerin gözünden saklanmıştır:
“Bu maksatla devamlı olarak basınımızın vasıtasıyla bu
nazariyelere körü körüne itimat uyandırıyoruz. Hâlbuki bizim arzu ettiğimiz
istikamette eğitmek için bunları kurnazlıkla tertip etmişlerdir… Bizim tertip
ettiğimiz Darwinism, Marxism, Nietzcheism’in başarılarını dikkatle düşünün.
Biz Yahudiler için bu direktiflerin Yahudi olmayanların
fikirleri üzerinde nasıl bir bölücü etki yaptığını görmek herhalde zor
olmayacaktır.” (9)
Eğitim alanında en etkili eğitim kurumları,
üniversitelerdir. Üniversitelerde diğer eğitim kurumları yanında daha özgür bir
ortam vardır. Genel olarak üniversitelerde, bilimsel çalışmalar yapılmakta ve
teoriler üretilmektedir. Bilimsellik kisvesine büründürülmüş teoriler
aracılığıyla gençliğin kafası allak bullak edilerek sabitesi olmayan bir nesil
meydana getirmek için üniversitelerin kontrol altında tutulması, Siyonizm’in
stratejik hedeflerinden biridir:
“Bizimkilerin dışında bütün toplu kuvvetlerin yıkılmasına
tesir etmek için toplu hareketlerin ilk merhalesi olan üniversiteleri yeni bir
istikamette yeniden eğiterek kuvvetten düşüreceğiz…” “…Kendilerinin düzenini
çok parlak bir şekilde bozan bütün prensipleri onların eğitimine sokmak
gereğini duyduk.” (4)
Siyonistler eğitim üzerinde ki tahribatlarını, kendilerini
gizleyerek, “Yahudi olmayan bilim adamlarını” öne çıkararak, kendi fikirlerini,
onlar üzerinden yayarak etkili olmaya çalışmaktadırlar (10).
Siyonizm Gençleri Sefahat Kültürü İçine Çekerek
“Alkol-Uyuşturucu Alt Kültürü” Meydana Getirmek/Kullanmaya Hazır Hale Getirmek
Siyonizm, genelde tüm insanlığı özelde gençliğin değer
sistemlerini yıkarak, dinden ve dindardan soyutlayarak, eğitim sistemi ile
kafasını allak bullak edip acziyet ve işe yaramazlık psikolojisine sokarak,
dertlerini eğlence kültürü içerisinde unutmaya yönlendirilmektedir:
“Kitleler kendi bulundukları durumu anlamasınlar diye biz
onları ayrıca zevkle, oyunlar, eğlenceler, tutkular ve halka mahsus eğlence
yerleri ile de başka yönlere çekeceğiz.”(11)
Amerikan toplumu, 1900’lardan bu yana Siyonizm’in
hâkimiyetine geçen radyo, TV, tiyatro, filim, gece kulüpleri, eğlence ve fuhuş
sektörleri üzerinden ifsad edilmiş, uyuşturulmuş ve fuhuş bataklığına
sokulmuştur. Yahudi yazar Americanus, Siyonist eğlence kültürünün
Amerikalıların hayatları üzerinde meydana getirdiği tahribatın görülememiş
olmasını, şaşkınlıkla karşılamaktadır:
“Kafalarını bu problem ile çatlatırcasına yoran bir sürü
insan, Yahudilerin, Amerikan hayatı üzerine yapmış olduğu en göze görünen
darbeyi ihmal etmişlerdir. Umumi eğlence mevzuunda radyo, filimler, sahne, gece
kulüpleri… Amerikan kültürünün, bütünü ile beraber adeta Yahudi veçhesine
büründüğünü söyleyebiliriz.” (12)
Henry Ford’a göre Yahudiler(Siyonistler) tarafından Amerikan
toplumu üzerinde oynanan oyun, son derece rezilanedir:
“Başlıca sanatkâr sermayesi de, üstündekilerin ağırlığı 100
gramı geçmeyen kızlar ordusudur…” “Yahudi tekelindeki Amerikan Tiyatrosunun
vasıfları; hiçlik, şehvet, ahlaksızlık, hayret verici cehalet ve sonsuz boş
sözlerdir…“
“Yahudi’nin Amerikan sahnesine hâkimiyetinin üçüncü
neticesi; büyük reklâm tatbikiyle ortaya çıkan yıldız sistemidir. Tiyatro âlemi
bir sürü yıldız istilasına uğramıştır. Bunlar öyle yıldızlardır ki hiçbir zaman
yükselip parlamamışlardır…
Oynanan oyun, bir reklamcılık stratejisidir. Hâlbuki
yıldızları normal zamanlarda halkın alkışları ortaya çıkarırdı. Günümüzde ise,
yıldızın kim olacağına dair kararı, Yahudi menajerler veriyor.” (13)
Siyonizm’in eğlence, sinema, tiyatro, müzik sektörüne hâkim
olması, bu alanlarda yaptığı çalışmalar, genelde insanların özelde gençlerin
alkol ve uyuşturucu kullanmasına sebebiyet veren “alkol-uyuşturucu alt
kültürünün” meydana gelmesini sağlamaktadır:
“Yahudi olmayan halk, alkollü içkilerle düşünce
kabiliyetlerini kaybetmişlerdir. Onların gençliği klasizm ve ilk çağ
ahlaksızlığı ile ve içlerine soktuğumuz ajanlarımız, öğretmenler, hizmetçiler,
zenginlerin evlerinde mürebbiyeler, kâtipler vasıtası ile Yahudi olmayanların
sık sık gittikleri sefahat yerlerinde ki kadınlarımız vasıtası ile zehirlenerek
ahmak bir şekilde yetiştirilmişlerdir.” (14)
Bilimsel bazı çalışmalar, Batının bazı müzik türleri (Heavy
Metal,…) ile arabesk müziğin gençleri, sigara, alkol, uyuşturucu kullanmaya
teşvik ettiği ve “alkol-uyuşturucu alt kültürü” oluşturduğunu tespit etmiştir.
Gençler, müziğin ritmine daha iyi ayak uydurabilmek için alkol-uyuşturucu
aldıklarını ifade etmektedirler. Ayrıca bazı müzik grupları kendilerini afyon
grubu, esrar grubu olarak isimlendirmektedirler (5,6). Bu grupların Siyonist
yapılarla irtibatlı olup olmadıklarının araştırılması gerekmektedir.
Sonuç: Türkiye’de “Alkol-Uyuşturucu Alt Kültürü” Oluşturan “Sabetayist Organizasyonlar Var”
Milletimiz bugün, Türkiye Cumhuriyet tarihi boyunca inşa
edilen eğlence kültürünün bütün tahribatını yaşamaktadır. Son yıllarda
Siyonizm’in öngördüğü tefessüh, medya, internet, sosyal medya, tiyatro, sinema,
müzik, reklam, turizm üzerinden inşa edilmeye ve “alkol-uyuşturucu alt kültürü”
yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır:
“Türkiye’de bir kesim var, vatan-millet hamaseti yapıyor.
Bir başka kesim de tamamen organize olmuş ve hınzırca planlarla Türkiye’yi
çökertmek için çalışıyor. Pop star tarzı yarışmalar da bu planın bir parçası.
Bu durum para ve reyting kaygısından öte bir şey. Bir toplumun kültürünü,
milliliğini, o toplumu bir arada tutan değerleri yok etmeye yönelik bir plan...
Pop star veya sanat güneşi gibi kavram ve yarışmalarla halkı etkilemek,
kandırmak ve manevi değerlerinden uzaklaştırmak için yapılan bilinçli
organizasyonların sonucudur bu durum...
Bilinçli bir şekilde bu toplum batırılıyor. Ülke
satılıyor...
Tarkan’ın son üç senelik sponsorları Coca Cola, Pepsi Cola
ve Opet. Üçü de yabancı sermaye. Neden özellikle bu şirketler Tarkan’ın
sponsorluğunu üstleniyor Onlar bir kültürü bitirip, yerine kendi kültürlerini
veya istedikleri kültürü yerleştirmek için bu paraları harcıyorlar. Bunun için
de gençlere örnek olarak Tarkan’ı çıkarıyorlar...”
“Türkiye’de daha büyük, tehlikeli ve inanılmaz
organizasyonlar var. Türkiye’de Sabetayıst organizasyon var. Televizyon
reklâmlarına bakın, çıkan sanatçıların büyük çoğunluğu Sabetayist’tir. Türk
Dışişleri Bakanlığı ve sanat dünyası başta olmak üzere bütün köşeler
Sabetayistler tarafından tutulmuştur.” (15)
Milletimiz ise, sosyal tetanos olmuş gibi sesini
çıkarmamakta, tepki vermemekte ve her şeyi siyasi iktidardan beklemektedir.
Bunun için herkesin, Araf Süresinin 163-169. Ayetlerini okumasında fayda
vardır.
Kaynaklar
1- Marrs T., İlluminati (Entrika Çemberi), Timaş Yayınları,
İstanbul, s: 255-265, (2002).
2-Varsden, V., Siyon Liderlerinin Protokolleri No:4, 10, Kum
Saati Yayınları, S: 32, 48
3- Nılus, S., Zihinde Yahudi Olmak, Nokta Kitap, İstanbul,
2006, S: 326-327
4- Varsden, V., age. Protokol No: 16, 17, S: 76-80.
5- Köknel, Ö., “Bazı Müzik Türleri Madde Bağımlılığını
Artırıyor”, Cihan Haber Ajansı 20.07.2014
6- Taş, B., Uyuşturucuya teşvik eden yayınlar ve müzikler
var’, 14 Ocak 2010, Perşembe,
http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_uyusturucuya-tesvik-eden-yayinlar-ve-muzikler-var_939878.html
7- Varsden, V., age. Protokol No: 5 S:36
8- Varsden, V., age. Protokol No: 9, S:46.
9- Varsden, V., age. Protokol No: 2, S: 23- 24.
10 Ford H., Beynelmilel Yahudi, Otağ Yayınları, İstanbul,
1974, S: 42-43.
11- Varsden, V., age. Protokol No: 13, S: 65
12- Ford, H., age., S: 160.
13- Ford, H., age., S: 72-75.
14- Varsden V., age. Protokol No 1, S: 19.
15- Erdoğan, Ö., “Bilinçli Şekilde Batırılıyoruz”, Vakit,
16.02.2004.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder