18 Eylül 2014 Perşembe

Uyuşturucu madde bataklığına çekilmek istenen gençlik - 4: Şeytan İşi Pisliklere (Alkol, Uyuşturucu, Kumar, Şans Oyunları) Karşı Savaş

 (Milli Gazete)

Türkiye de gençliğin uyuşturucu kullanmasında; 1-Yabancı istihbaratların, 2-Siyonizm in, 3-Batı kültür ve medeniyet değerlerine göre kurulu Türkiye sisteminin, 4-Mafyanın, 5-Kâr hırsıyla yanıp tutuşan kutsalı kaybetmiş kapitalist patronların büyük bir etkisi vardır. Bütün bu etkileri kırması gereken ve gençliği koruması gereken devlet, bunda başarılı olamamaktadır. 

Çünkü Türkiye de var olan ve devlete ruh ve şekil veren sistem, benimsediği seküler-laik değerlerden dolayı yönü ve kıblesi belli olmadığından, çıkardığı yığınla yasal mevzuata rağmen, bataklık olarak zararlı unsurların üremesine katkıda bulunmaktadır. Hastalığın sebebi olan seküler değer sistemi içinde kalınarak hastalığı tedavi etmek mümkün değildir. Yanlış teşhis yapılmakta ve yanlış tedavi uygulanmaktadır. O nedenle burada tevhidi değerleri göz önüne alarak alkol, uyuşturucu meselesinin nasıl ele alınması gerektiği konusu değerlendirilmektedir.

İnanç Sistemimize/Tevhidi Değerlere Göre Hamr: Alkol - Uyuşturucu

Değerler sisteminin önemli fonksiyonu, hayatı anlamlandırıp şekillendirmesidir. İslam dininde, temel değerler (tevhidi değerler), vahiyle Hz. Peygamber aracılığıyla insanlara bildirilmiştir. Tevhidi değerler, tüm insanlık için geçerli olup, insanların birbirlerinin hak ve hukuklarını çiğnemeyecek tarzda, hayatı tanzimi öngören değerlerdir. İnsan fıtratının ifadesi olan tevhidi değerler, ferdi, milleti, ümmeti ve insanlığı, bir bütün olarak, bu dünya öteki dünya denklemi içerisinde göz önüne alarak inşa etmeyi öngörmektedir. Müminler, bu dünyada yaptığı/yapacağı her şeyin kaydedildiğini, sorgulanacağını ve ona göre ya cennetle ya da cehennemle ödüllendirileceğine iman ederler. 

Mümin yaptığı her işi, devlet gücü olsun ya da olmasın, devlet tarafından görülsün ya da görülmesin, Allah ın gördüğü, bildiği ve görevli meleklerin her şeyi kaydedip iddianame hazırladığı şuuru içerisinde yaparlar. Kuran da yer alan birçok kavram, çok anlamlı, geniş kapsamlı anahtar kavramlardır. Kuranı kavramların bu özelliği, Kuran ın muhtevasını zaman ve mekândan bağımsızlaştırmaktadır. Yani bir taraftan indiği ilk topluma hitap ederken diğer taraftan hitap ettiği ilk toplumdan itibaren kıyamete kadar gelecek bütün toplumlara da hitap etmektedir ve o güce de sahiptir. 

Konumuz açısından Hamr kavramı böyle bir kavram olup hem Kur an ın nazil olduğu çağa hem de Kıyamete kadar olan çağlara hitap etmektedir. Hamr, örtmek anlamına gelen bir mastar olup genel olarak kafayı dumanlandıran şey , sarhoşluk veren şey anlamına sahiptir. Başlangıçta, çiğ üzüm şırasından keskinleşmiş ve köpüğünü atmış olan şaraba isim olmuştur. (1) Daha sonra Hz. Peygamberin hadisleri ile hamrın bu daraltılmış anlamı, genişletilerek, insanın düşünme ve akıl yürütme yeteneğini dumura uğratan, onu sarhoş yapan, ne dediğini, ne yaptığını bilmez hale getiren, maddi ve manevi cephesine zarar veren, bağımlılık yapan her şeyin genel adı olmuştur. Hz. Peygamber in, Her sarhoşluk veren şey hamrdır ve sarhoşluk veren her şey haramdır. (2) Sarhoşluk veren her içki haramdır. (3) hadislerini göz önüne aldığımızda hamrın şaraptan, içkiden çok daha geniş anlamlı, kapsamlı olduğunu görmekteyiz. Hamrın ana özelliği, insana sarhoşluk vermesi, görme, konuşma, düşünme ve akıl yürütme mekanizmasını zaafa uğratmasıdır. Nitekim, Ey İman edenler! Siz, sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın (4 Nisa 43) ayetinde, içkili hâl düşünmeyi, konuşmayı ve hafızayı etkilediği ifade edilmekte ve bundan dolayı içkili iken namaz kılmak yasaklanmaktadır. 

Tevhidi değer sisteminde bu özelliklere sahip her türlü içecek adı ne olursa olsun Hamr kapsamına alınıp haram kılınmaktadır. Ömer Nasuhi Bilmen in; Nebatatlardan insanı öldüren veya aklını gideren, vücudu zehirleyen veya herhangi bir suretle sıhhate muzır olan şeyleri yemek haramdır. Meselâ: Afyon, haşhaş, penç gibi sarhoşluk veren, aklı bozan şeyleri yemek caiz değildir... (4)  şeklindeki açıklamasını göz önüne aldığımızda Hamr kavramının anlam alanı içerisine sarhoşluk, aklı ve düşünme mekanizmasını köreltmenin yanı sıra vücudu zehirleme, uyuşturma, sağlığa zarar verme ve ölüme neden olma özelliklerinin var olduğunu görmekteyiz. Hamrın insan üzerindeki etkilerinden birinin de bağımlılık meydana getirmesidir. 

Bağımlılık, insanın alkol ve uyuşturucudan vazgeçememesi ve günlük hayatının bir parçası haline gelerek vücudun bunu sürekli talep etmesi halidir. Tıpta tolerans adı verilen bu durum, vücudun sarhoşluk için daha fazlasına meyletme özelliğidir. Alınmadığı takdirde meydana gelen etkiler, çok daha vahim bir hal almaktadır (tedavi altında değilse). Alındığı halde de vücut tahrip olmakta akıl ve ruh sağlığı daha da bozulmaktadır. Bu, olumsuzlukların olumsuzlukları beslemesi anlamında bir Pozitif Geri Besleme halidir. Böyle bir durumun meydana gelmesi, Hz. Peygamberin ifadesi ile cennet kapılarının şahsa kapanması demektir: Üç grup cennete giremez: 1-Minnet edici (başa kakıcı), 2-Anne-babasına isyankâr olan, 3-İçkiye müdavim olan (devam eden). (5) Hz. Peygamberin, Şu muhakkak ki hamr (içki) deva değildir, bilakis marazdır (hastalık vericidir). (6) ifadesi, hamrın önemli bir özelliğinin, etkisi ve şiddeti ne şekilde olursa olsun mutlaka insan bünyesinde olumsuz etki yapması olduğunu bize göstermektedir. Dolayısıyla hamr olan her şey, zararlı ve haramdır. Dolayısıyla kullanılan maddenin isminin ne olduğundan ziyade insan üzerinde yaptığı etkiler önemlidir. Hz. Peygamber, ümmetinden bir grubun isim değişikliği yaparak hamr kullanmaya devam edeceğini, toplumu yanıltmak isteyeceğini bize haber vermektedir: Ümmetimden bir taife olur ki alkollü içki içerler ve içkinin namını tebdil edip istedikleri bir ismi ona takarlar. (7) 

Alkol, uyuşturucu/madde kullanımı konusunda kafa karışıklığının olduğu iki temel nokta; 1-Alınan madde miktarı, 2- Hamrın ham maddesi meselesidir. Sigara, alkol, uyuşturucu/madde kullanımında başlangıçta muhataplara söylenen ya da kişinin kendi kendine söylediği en aldatıcı, yanıltıcı şeytani söz, Bir defa denemekle bir şey olmaz ifadesidir. Toleransa götüren yolun ilk kaldırım taşıdır bu ifade. O nedenle tevhidi değerlere göre çoğu haram olanın azı da haramdır: Bir şeyin çok miktarda alınması insana sarhoşluk veriyorsa, onun azı da haramdır. (8) Her sarhoş edici haramdır. Bir farak (küp) içildiği takdirde sarhoşluk veren bir şeyin tek avucu da haramdır/tek yudumu da haramdır (9). Sana içkiyi ve kumarı sorarlar, de ki: Onlarda hem günah hem insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür. (2 Bakara 219) ayetinde, hamrın bünyesindeki günah boyutunun fayda boyutundan daha fazla olmasına dikkat çekilmektedir. Bu ayete göre bazı uyuşturucuların tıbbi sahada kullanımı ile keyf almak, efkâr dağıtmak arasındaki kullanımını birbirinden ayırmak gerekmektedir. Dikkat edilmesi gereken şey, hamrın kendisinin yasaklandığı yoksa hammaddesinin yasaklandığı, haram kılındığı değildir. 

Genel olarak içkilerde kullanılan ham maddeler, kimyasal veya farklı yollarla işleme tabı tutularak aslı özellikleri değiştirilmektedir. O nedenle haram olan, ham madde değil; ham maddeden değişik işlemlerle üretilen, sarhoşluk veren, aklı, düşünmeyi, hafızayı dumura uğratan, bağımlılık eğilimi oluşturan, sağlığa, sıhhate zarar veren üründür: Şüphesiz buğdaydan da içki olur, arpadan da içki olur, kuru üzümden de içki olur, hurmadan da içki olur, baldan da içki olur. Ben her sarhoşluk verenden sizi men ediyorum. (10) Nitekim, Hurma ağaçlarının meyvesinden ve üzümlerden hem bir içki yapıyor hem de güzel rızk ediniyorsunuz. 

Bunda aklı eren kavim için elbet ibret vardır. (16 Nahl 67) ayetini bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir. Ham maddesi bal dahi olsa, sarhoşluk veriyorsa, aklı korumuyorsa, düşünmeyi engelliyorsa ve psikolojik/ruhsal yapıyı tahrip ediyorsa o günahtır, haramdır ve yasaktır: Hz. Peygamber (S.A.V.): Ben her sarhoşluk veren şeyi yasaklıyorum. (11). Nitekim alkollü içkilerin yasaklandığına dair vahiy geldiğinde, Hz. Peygamber  (S.A.V.) pazara çıkmış ve bunun alışverişinin de yasaklandığını bildirmiştir(12).

Hamr (Alkol, Uyuşturucu/Madde Kullanımı) Her Türlü Kötülüğün Anasıdır

İslâm âlimlerine göre şu beş şey, İslam dinin ana gayesi içerisinde çok önemli bir yer işgal etmektedir: 1-Dini muhafaza, 2-Aklı muhafaza, 3-Nefsi muhafaza, 4-Nesli muhafaza, 5-Malı muhafaza. Vahiy bu beş konunun muhafazasına çok önem vermiş ve buna uygun bir hayat tarzı getirmiştir. Dolayısıyla bunlara zarar verecek şeyleri, haram, batıl ve münker kapsamında değerlendirerek yasaklamıştır. Bu açıdan hamr (alkollü içkiler ve diğer sarhoşluk veren maddeler), insanın aklını başından aldığından, düşünce sistemini bozduğundan diğer dört unsura da zarar veren temel kötülük kaynağıdır. 

Hz. Peygamberin (S.A.V.), İnsanı insan yapan aklıdır, aklı olmayanın dini de yoktur (13) sözünü göz önüne aldığımızda, akla zarara veren, akıl tutulmasına sebep olan her şey, önce dini/imanı sonra da diğerlerini tahrip etmektedir. Allah ın bizzat yasakladığı bir haramı yapmaya devam, Allah a isyan olarak kalbin katılaşmasına ve kalpten imanın silinip atılmasına sebebiyet vermektedir: Hz. Peygamber: İçkiden sakınınız. Allah a yemin ederim ki, içki ile iman bir yerde birleşmez. Yani biri diğerini çıkarır. (14). Bu nedenle Hz. Peygamber (S.A.V.), İçki (hamr) kötülüklerin anasıdır. İçkiden sakınınız. Çünkü içki her türlü kötülüklerin anasıdır. (15) demek suretiyle bu tehlikeye dikkat çekmiştir. 

İslam da, dine, imana, mala, cana, akla ve nesle, maddi ve manevi zarar veren bir şeyin üretilmesi, alınması, satılması, nakledilmesi, reklâmının yapılması ve kullanılması haram, yasak, günah olup bunları yapanlar lanetlenmiştir: Cenâb-ı Hak şaraba, içene, dağıtana, satana, alana, saklamasını isteyene, yüklenip götürene, satıp parasını yiyene lânet ediyor. (16) Hz. Peygambere (S.A.V.) göre hamr, şu on zümreye zarar verir: Sarhoşluk veren şeylerin on zümreye zararı dokunur: Bizzat sarhoşluk veren şeye, ham maddesini ezen veya sıkana, ezip sıktırana, satıcısına, satın alana, nakliyesi ile uğraşana, kendisine götürülen kimseye, bütün bu işlerden elde edilen kazancı yiyene, içene, içilmek üzere ikram edene. (17)

Sonuç: Şeytan İşi Pisliklere Karşı Savaşın Yolu

Hamrda dikkat edilmesi gereken bir başka nokta da, sadece bireysel olarak insan bünyesi üzerinde fiziki, psikolojik, ruhsal olumsuz etki yapması, sağlığını bozması değildir. Buna paralel olarak, aile, akraba, komşu ve toplumsal ilişkileri bozması ve gelecek nesilleri olumsuz etkilemesidir. Hamr aileyi, toplumu ve gelecek nesilleri hem sağlık açısından etkilemekte, hem de toplumun arasına fitne ve fesadı sokup dayanışmayı ve güveni yıkmaktadır. 

Ayrıca Allah ı anmayı ve namaz kılmayı engellemekte, kutsalın kaybına sebebiyet vermektedir. Bunun için Kur an-ı Kerim içkiyi (hamr), kumarı (meysir), putları (tapmaya mahsus dikili taşlar) ve şans oyunlarını (fal okları) şeytan işi pislik olarak nitelendirip haram, günah, münker, fahşa, rics olarak niteleyip yasaklamıştır:

Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz (5 Maide 90).

Şeytan içkide ve kumarda aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi Allah ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık siz hepiniz vazgeçtiniz değil mi (5 Maide 91).

Bu ayetlerin nazil olduğunu duyan sahabe, hiçbir sorgulama yapmadan gerekeni yapmış, içki kaplarını dökerek gerekli tavrı ortaya koymuştur: Hz. Enes (R.A.): Biz içki âlemindeydik. Ben dağıtıyordum. Bir adam geldi, `İçki haram edildi dedi. Arkadaşlar derhal, `Şu içki kaplarını dök, temizle emrini verdiler. O haberden sonra kimse ağzına içki almadı. (18)

Tevhidi değerlere iman eden ilk Müslümanlar, sahabe nesli, hamra, şans oyunlarına ve putlara karşı böyle katı, kesin bir tavır alarak bu dört şeytan işi pisliğin etkisini en aza indirerek, asırlara hükmedecek bir dünya fetih hareketini başlatmışlar, gittikleri her yere huzuru, mutluluğu, saadeti ve kurtuluşu götürmüşlerdir. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti Devleti,  bu dört şeytan işi pisliğe karşı nasıl bir tavır sergilemekte ve nasıl bir mücadele vermektedir. Bir taraftan yığınla yasa çıkarıp birim kurarak mücadele etmekte; ama diğer taraftan bizzat sarhoşluk veren şeylerin üretilmesine, alınmasına, satılmasına, nakledilmesine, reklâmının yapılmasına, içilmesine, törenlerde, kutlamalarda, şenliklerde önemli ikram olarak sunulmasına imkân vermektedir. Yani sistem bir taraftan sigara, alkol, kumar, şans oyunları ve fuhşu teşvik ederek toplumu ifsad etmekte; diğer taraftan halkı bunların şerrinden korumaya çalışmaktadır. Bu, şeytanın yolundan giderek Rahman ın yoluna ulaşma gayretidir:

Ey iman edenler, hepiniz topluca İslam a girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır (2 Bakara 208). Bu, bir istikamet kaybıdır; onun için başarı elde edilememektedir: Hz. Muhammed (S.A.V.): İstikamet üzere olunuz ki, Allah da işlerinizi istikamet üzere devam ettirsin. (19)

Kaynaklar

1-Yazır, E.H., Hak Dini Kuran Dili, Azim Dağıtım, İstanbul,Cilt 2, S: 86-90.

2-Buhâri, Eşribe 1; Müslim, Eşribe 73

3-Buhari, Eşribe 4; Müslim, Eşribe 67,68; Tirmizî, Eşribe 27/2, Hadis No.1864; Nesaî, Eşribe 23

4- Bilmen, Ö.N., Büyük İslâm İlmihali, Bilmen Yay., İstanbul, S: 446.

5- Nesaî, Eşribe 51/46.

6- Müslim, Eşribe 12.

7- Ebû Dâvud, Eşribe, 20/6, Hadis No: 3689.

8- Ebû Dâvud, Sünen, c.II, s.294; Tirmizî, Eşribe 3.

9-Ebû Dâvud, Eşribe 5; Tirmizi, Eşribe 2,3.

10- Buharî, Eşribe, 74/2; Ebû Dâvud, Eşribe 20/4, Hadis No: 3677.

11- Buharî, Megazî 60; Müslim, Eşribe 70; Ebû Davud, Eşribe 5.

12-İbn-i Mâce, Eşribe 30/7.

13- Beyhakî, Şuab-ı İman)(199).

14- Nesaî, Eşribe 51/44.

15- Dare Kutnî, Sünen, C:IV, S:247.

16- Ebû Dâvud, Eşribe 20/2

17- Ahmed b. Hanbel,Eşribe 30/6, Hadis No: 3380.

18- Nesaî, Eşribe 51/2.

19- Taberânî Kebîr; 797; 2:77, Hadîs No: 1373

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ŞER İTTİFAKI ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI İÇİN İKİ ANA EKSEN OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAKTADIR

(Umran Dergisi)   Şer İttifakı (Siyonizm-ABD-İngiltere-İsrail, AB) 21. yüzyılı “dijital dönüşüm” yüzyılı olarak öngörmekte, bu nedenle “büyü...