(Milli Gazete)
Giriş
Siyonizm, gizli, açık ve yarı açık teşkilatlanma sayesinde
dünyanın değişik ülkelerinde örümcek ağı gibi bir ağ örerek insanlara çengel
atmakta, onlarla ortak payda oluşturarak kendine hizmet ettirmektedir.
Başlangıçta muhatabına menfaat sağlayan yapı, daha sonra, örümceğin ağına
takılanlara zerk ettiği zehir gibi, Siyonizm de ağına takılanlara zehir zerk
ederek onların düşünme mekanizmasını dumura uğratmakta ve kendilerinden
istediği her işi yaptırmaktadır. Gönüllü ya da gönülsüz olarak Siyonizm’in
menfaatine çalışan bu yapı, Siyonist Lobi, olarak bilinmektedir. Siyonist
lobiler, bulundukları ülkelerin aleyhine ve fakat Siyonizm’in ve İsrail’in
lehine çalışmaktadır.
Burada, Siyonist lobi ele alınıp incelenmektedir.
“Lobi” Nedir
Lobicilikle ilgili değişik tanımlamalar yapılmaktadır(1-6).
Bu tanımlamaları birleştirerek daha genel bir tanımlama yapmak mümkündür. “Lobi
faaliyetleri” ya da kısaca “lobicilik”, genel olarak, bir
devletin/ülkenin/milletin ya da bir grubun/STK’nin/cemaatin/hareketin kendi
iddialarını, tezlerini, düşüncelerini, politikalarını, çıkarlarını ve imajını,
uluslararası arenada vaya başka ülkelerde ya da başka grup/STK/cemaat/hareket
içerisinde değişik yöntem ve araçlarla savunmak, muhatap yapının karar alma
mekanizmalarındaki kişileri ikna etmek, onları etkilemek, onları inandırmak ve
istenilen kararları almalarını sağlamak veya aleyhte karar alınmasını
engellemek ya da tarafsız hale getirmek veya imaj oluşturmak ya da olumsuz
imajı düzeltmek faaliyetidir. Lobicilik, karar verme süreçlerini etkileme,
yönlendirme, dost/müttefik sayısını artırma; düşman/rakip/muhalif sayısını
azalma stratejisi olarak değerlendirilebilir. Lobi faaliyetleri, hedef üzerinde
aşağıdaki etkileri oluşturmak üzere yapılmaktadır:
• Aleyhimize alınacak kararları engellemek
• Lehimize karar aldırmak
• Tarafsız hale getirmek
• Olumlu İmaj oluşturmak
• Olumsuz imajı düzeltmek
• Dost kazanmak, dost hale getirmek, müttefik yapmak
• Karşı cepheyi çözmek, güven bunalımı ortaya çıkarmak
Lobicilik, karar süreçlerini etkileme, imaj oluşturma ve
birleşik cephe meydana getirme amaçlı üç boyutlu bir faaliyet türüdür. Bunun
için özel olarak eğitilmiş, uzmanlaşmış, stratejik akla sahip kişi ya da
kişiler tarafından yürütülür. Halkla ilişkiler ve psikolojik savaş
tekniklerinin iyi bilindiği bir uzmanlık alanıdır. Lobicilik, süreklilik
isteyen, yüksek maliyetli bir faaliyettir.
Etkin lobicilik, yasama, yürütme, yargı, medya, düşünce
kuruluşları, üniversite ve akademik çevreler, STK’lar, kanaat önderleri,
öğrenciler ve kamuoyunu üzerinde etkili olma, bunları baskı altına alma ve
istediğinizi yaptırma olarak ortaya çıkmaktadır.
Dünyada çok etkin olan ve öne çıkan iki lobi, Siyonist lobi
ile Ermeni lobisidir. Her iki lobi de, ABD’de profesyonelce faaliyet yürütmekte
olup karar mekanizmalarını ciddi bir şekilde etkilemektedirler (6,7).
Siyonist Lobi
Dünyanın her tarafında Siyonizm’in oluşturduğu lobiler
mevcut olup bir örümcek ağı gibi bir çok ülkeyi kuşatmıştır. Bu lobiler,
Siyonizm’in dünya hâkimiyeti için “Gizli Dünya Devletinin” ve İsrail devletinin
politikalarını ve aldığı kararları desteklemek, hayata geçirmek ve her türlü
karşı operasyon, eylem, politika ve düşünceyi bertaraf etmek için
çalışmaktadır.
Siyonist lobinin dört ana ayağı bulunmaktadır: 1- İdeal/Dava
Sahibi olmak, 2- Merkezi örgütsel yapı (Ahtapot), 3- Para gücü, 4- Medya gücü.
Bu dört ayak, “Gizli Dünya Devletinin” ana stratejisine göre birbiri ile uyumlu
çalışmaktadır. Bu gerçek, görülüp kabul edildiğinde ve ona göre teşkilatlanıp
mücadele verildiğinde, Siyonist örümcek ağı, çok kolay bir şekilde parçalanıp
tarihin çöp sepetine atılacaktır (29 Ankebut 41).
Bu dört ayağın birlikte var olduğu en önemli ülke ABD’dir.
İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya, İspanya, Rusya ve Türkiye gibi
ülkelerde Siyonizm’in yoğun lobi faaliyeti bulunmaktadır.
Siyonist lobi, ABD üzerinden birçok politikasını hayata
geçirmektedir. ABD’yi yönetenlerin ABD’nin aleyhine olmasına rağmen İsrail
politikalarını kayıtsız şartsız desteklemesinin sebebi, Siyonist lobinin
gücüdür:
“Birleşik Devletler’in bölge politikalarının itici gücü,
neredeyse tamamıyla Birleşik Devletler iç siyasetine ve özellikle İsrail
lobisinin faaliyetlerine dayanmaktadır. Başka çıkar grupları da Amerikan dış
siyasetini kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirebilmeyi başarmışlardır
ancak hiçbir lobi, Amerikalıları, Birleşik Devletler ve İsrail menfaatlerinin
tamamıyla özdeş olduğuna dair oluşturulan genel kanı gibi ikna edici
olamamışlardır.” (8, 9).
Siyonist Lobinin Para Gücü
ABD yönetimlerinin şahinler kanadını, daime Siyonist
Yahudiler oluşturmaktadır. `ABD’yi İsrail egemenleri ve Yahudi sermayesi ile
bağlantıları olan 400 Amerikan zengini yönetmektedir’ (10).
ABD’de var olan bu şirketlerin çoğu uluslararası özellikte
olup dünyanın başka yerlerindeki şirketlerle ilişki içerisindedirler. Dünyadaki
sermaye gücü göz önüne alındığında, “Dünyadaki 500 büyük şirketin 435’i
Yahudilere aittir!” Geri kalan 65 şirketin iş yaptığı, ortaklık kurduğu ve
perde gerisinden emir aldığı isimlerin pek çoğu da Yahudi’dir. “En zengin 500
ismin 320’si Yahudi’dir. Geriye kalan 180 isim arasında da değişik bağlantılar
var, bu grup içinde yer alanların 100’ünün eşi Yahudi’dir” (11) şeklinde acı
bir gerçekle karşılaşılmaktadır.
ABD’de insanları yöneten iki güç odağı mevcut olup her ikisi
de Siyonistlerin kontrolündedir. Bu iki güç, para ve medyadır. Emekli Orgeneral
Kemal Yavuz’un ABD’de de iken bir ABD’li generalle aralarında geçen konuşma,
ABD yönetimleri nezdinde İsrail’in güvenliğinin niçin çok önemli olduğunu
ortaya koymaktadır:
“ABD’li General: İsrail’in Ortadoğu politikaları ile ilgili
eleştirilerinizde tamamen haklısınız. Ama ABD’nin bu konudaki bir gerçeğini de
bilmelisiniz. Amerika’da, devlette ve hatta özel sektörde hiç kimse, Başkan
dâhil (bunu iki defa tekrarladı), İsrail’in politikalarını körü körüne
desteklemedikçe, sandalyesinde kalamaz. Çünkü Amerika’da insanları yöneten iki
güç odağı mevcuttur; paranın ve medyanın patronları. Bu iki güç odağı da
Yahudilerin denetimindedir.” (12)
ABD seçimlerini medya ve para gücü belirlediğinden genel
olarak Siyonistler, para gücü ile ABD başkanlarının seçilmesine ciddi katkıda
bulunarak Başkanları baskı altına almakta ve yol boyu baskı altında
tutmaktadırlar. Haziran 1977’de Başkan Jimmy Carter’a verilen bir memerandumda,
Yahudi sermayesinin seçimlerdeki gücü açık bir şekilde dile getirilmiştir:
“Demokratik Ulusal Finans Konseyi’nin 125 üyesinin %70’inden
fazlası Yahudi;
1976 yılında Demokrat Partiye bağış yapanların %60’sından
fazlası Yahudi’ydi;
1972’de Nixon tarafından toplanan paraların %60’dan fazlası
Yahudi; Humphery’nin 1968 yılındaki kampanyasında toplanan paraların %75’ten
fazlası Yahudi; Scoop Jackson tarafından toplanan paraların %90’dan fazlası
Yahudi;
Ülkenin daha az Yahudi bulunan bir bölümünden gelmemiz
gerçeğine rağmen bizim birincil fonlarımızın yaklaşık %35’i Yahudi
destekçilerden gelmektedir.
Bu ülkede her nerede siyaset için bağış toplanıyorsa
Amerikan Yahudilerini önemli bir rol oynarken bulabilirsiniz.” (8, 13)
Britanya eski Başbakanı Clement Atlee’ye göre “Amerika Birleşik
Devletleri’nin Filistin politikası, Yahudi oyu ve birçok büyük Yahudi
firmasının malî destekleriyle şekillenmiştir.”
ABD’deki Siyonist Lobinin Örgütsel Ayağı: AIPAC Ve CPMJO
ABD’de Siyonist lobinin örgütsel ayağını, AIPAC (Amerikan
İsrail Kamu İşleri Komitesi) ve 51 Yahudi organizasyonunu içerisinde barındıran
Genel Başkanlar Konferansı (CPMJO) oluşturmaktadır. Fortune dergisinin 1997
yılında yaptığı bir araştırmaya göre AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri
Komitesi), AARP’den (Yaşlı Amerikalıların en büyük ve en etkili kuruluşu) sonra
en etkin lobiydi. Mart 2005’de yapılan bir araştırmaya göre de bu sıralama
değişmemiş AIPAC, ikinciliğini korumuştur. (8)
Siyonist lobinin çekirdeğini AIPAC meydana getirmekte olup
ABD’de Başkan, kongre, yürütme, medya, düşünce kuruluşları, üniversiteler ve
akademik çevreler ve öğrenciler üzerinde etkin olmaya çalışmaktadır. ABD Senato
Dışişleri Komisyonu Başkanı Senatör Fullbright, 1973 yılında yaptığı
açıklamada; “İsrailliler Kongre’nin ve Senato’nun politikasını kontrol
ediyorlar… Senato’daki meslektaşlarımızın yüzde 70’i, kararlarını hürriyet ve
hukuk ilkeleri olarak tasavvur ettikleri kendi görüşlerine dayanmaktan ziyade
bir lobinin baskısı altında veriyorlar.” (9) demektedir.
AIPAC’ın başarısı, kendisini destekleyen yasama üyeleri ve
kongre adaylarını ödüllendirmesi, ona karşı çıkanları ise cezalandırabilmesi
imkan ve yeteneğinden kaynaklanmaktadır. İsrail’in politikalarına karşı çıkan
senatörleri, medya gücünü kullanarak yıpratmaktadır. Illinois’ten Senatör
Charles Percy’i gibi pek çok senatör AIPAC’ın hışmına uğrayarak seçimleri
kaybetmiştir. (8) Paul Findley’e göre; “İsrail politikasını tenkit eden kişi,
üzücü ve sürekli misillemelere ve hatta İsrail “lobi”sinin baskıları yüzünden
geçim vasıtalarını dahi kaybetmeye hazırlanmalıdır. Başkan onlardan korkuyor.
Kongre onların bütün isteklerine boyun eğiyor. En itibarlı üniversiteler
programlarında bu lobiye ters düşecek her şeyi bertaraf etmeye özen
gösteriyorlar. Dev medya kuruluşları ve askerî komutanlar onun baskılarına
teslim oluyorlar”… “İsrail Başbakanı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu
ile ilgili dış politikasında, kendi ülkesinde sahip olduğundan çok daha fazla
nüfuza sahiptir.” (9)
AIPAC yüksek ve geniş bir bilgi gücüne sahiptir. Bu ona güç
katmaktadır. ABD yönetimi, bir bilgiye ihtiyaç duydukları zaman öncelikle
“AIPAC’e başvurmaktadır”. Ayrıca “konuşma taslağı hazırlaması, yasama konusunda
çalışması, taktikler için tavsiye vermesi, araştırma yapması, ek sponsor
toplaması ve oyları düzenlemesi için AIPAC’a sıklıkla müracaat edilmektedir”
(8). Dolayısıyla “İsrail hükümetinin fiili vekili olarak AIPAC”, ABD
Kongresi’nde çok etkileyici bir konuma sahiptir. (8)
Eski Senatör Ernest Hollings görevini bırakırken; “AIPAC’ın
sana verdiğinden başka bir İsrail politikasına sahip olamazsın.” (8) demiş
olması, ABD kongresi üzerinde AIPAC’in etkisini göstermesi açısından önemlidir.
İsrail Başbakanı Ariel Şaron bir Amerikalı izleyiciye “İnsanlar İsrail’e nasıl
yardım edebileceklerini sorduğunda onlara AIPAC’e yardım etmelerini söylüyorum”
demesini aynı bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. (8) AIPAC, bir taraftan
kongreye senatör sokmaya çalışırken diğer taraftan Başkan’ın çevresine ve
önemli bakanlıklara kendi elemanlarını, görevli personel veya danışman olarak
yerleştirmektedir. AIPAC eski araştırma müdür vekili ve İsrail yandaşı
Washington Institute for Near East Policy’nin (WINEP) eş kurucusu Martin Indyk,
2001 yılında hükümetteki görevini bıraktıktan sonra WINEP’e katılan Dennis Ross
ve İsrail’de yaşayıp sık sık orayı ziyaret eden Aaron Miller, Temmuz 2000 Camp
David zirvesinde Başkan Clinton’ın en yakın danışmanları arasındaydı. Her üçü
Oslo Barış sürecini ve Filistin devletinin kuruluşunu, Ehud Barak’ın
düşüncelerine göre şekillendirmişlerdir (8). Eliot Abrams, John Bolton, Douglas
Feith, I. Lewis (Scooter) Libby, Richard Perle, Paul Wolfowitz ve David Wurmser
gibi ateşli Siyonist ekip, Bush yönetiminde çok etkin konumda olup ABD’nin
Ortadoğu politikalarını belirlemişlerdir.
Bugün Büyük Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kaos, Siyonist
lobinin eseridir. Bu gerçek, Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir ön
sayfa yazısında açıkça ortaya konmuştur: “Başkanın Rüyası: Sadece Rejimi Değil
Bölgeyi Değiştirmek: ABD Yanlısı, Demokratik Bir Bölge İsrail ile Yeni
Muhafazakarların Amacıdır.” (8) İsrail eski Başbakanı Ehud Barak’ın 4 Eylül
2002 tarihinde New York Times’ta yayınlanan makalesinde, ABD’nin Ortadoğu
Politikasını kimin belirlediğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır:
“Saddam rejimine son vermek Arap dünyasındaki jeopolitik
ortamı değiştirecektir.” “Saddam’sız bir Arap dünyası, iktidara gelecek neslin
büyük çoğunluğunun, bazı Körfez ülkelerinde ve Ürdün’de olduğu gibi aşamalı
olarak demokratik açılımlara başlamasını kolaylaştıracaktır”
ABD’de Siyonist Lobinin Düşünce Kuruluşları
ABD’deki Siyonist lobi, ABD kamuoyunu şekillendirmek için
farklı düşünce kuruluşları kurmuş ya da var olanlar üzerinde çok etkin hale
gelmiştir. Lobi, Martin Indyk tarafından 1985 yılında WINEP düşünce kuruluşunun
kurmuştur. (8) Lobi, son 25 yılda, Amerikan Girişim Enstitüsü’nde, Brookings
Enstitüsü’nde, Güvenlik Politikası Merkezi’nde, Dış Politika Araştırma
Enstitüsü’nde, Heritage Kuruluşu’nda, Hudson Enstitüsü’nde, Dış Politika
Analizleri Enstitüsü’nde, Saban Center ve Yahudi Ulusal Güvenlik Ajansı’nda
(JINSA) çok önemli bir ağırlık meydana getirmiştir. Bu düşünce kuruluşları,
kararlı bir şekilde İsrail yanlısı olup ABD’nin İsrail devletine sınırsız
desteğini sağlamak ve devam ettirmek için çalışmaktadırlar (8, 9, 14).
Bu düşünce kuruluşlarının hazırladığı raporlarla, başkan ve
kongre üyeleri baskı altında tutulmaktadır. Hem Başkan hem de Kongre üyeleri,
bilerek ya da bilmeyerek; isteyerek ya da istemeyerek Siyonist ideallere hizmet
etmekte; İsrail’i körü körüne ABD menfaatlerinin aleyhine olsa da
savunmaktadırlar.
Başbakan Erdoğan, zaman zaman “Ben İsrail’e söylüyorum cevap
ABD’den geliyor” serzenişinde bulunmaktadır. Cevabın ABD’den gelmesinin sebebi,
ABD’deki Siyonist Lobinin güçlü oluşundandır.
Sonuç: Siyonizm Bir Örümcek Yuvasıdır ve Kendisini Tahrip
Edecektir.
Bütün bu imkânlarına rağmen Siyonizm, gerçek anlamda güçlü
değildir. Onun gücü karşısındakilerin güçsüzlüğü, beceriksizliği ve
idealsizliğidir.
Siyonizm, Allah’a baş kaldırmanın en ifrat boyutu olduğu
için zayıf ve gerçekten de güçsüzdür.
“Allah’ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine
ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı
örümcek evidir; bir bilselerdi.” (29 Ankebut 41)
Kaynaklar
1- Özkan, A., Lobicilik, Milli Gazete,1 Ocak 2009.
2- Amerikan Siyasetinin Bel Kemiği:Lobicilik,
http://www.tumgazeteler.com/ a=2530380 , 2 Nisan 2008.
3- Kaleağası, B., Lobicilik Nedir,Ne değildir ,Radikal, 28
Ekim 2006.
4- Hanlı, H., “Küresel Lobicilik, Amerika Birleşik
Devletleri, AB ve Türkiye”, Stradigma,Haziran 2003.
5 -Yazar, F., Karar Süreçlerini Etkileme Aracı Olarak Lobicilik, http://www.halklailiskiler.com.tr/makaleDetay.aspx haberID=1257, 27 Ekim 2005.
6- Yılmaz, T., Türkiye’nin Kullanamadığı Stratejik Güç;
Lobicilik…TASAM.
7- Lobi Faaliyetleri ve Türkiye,
http://www.analitikbakis.com/haber/20090514/Lobi-Faaliyetleri-ve-Turkiye.php,
14 Mayıs 2009.
8- Mearsheimer,J.,J., Walt, S., M., İsrail Lobisinin ABD’nin
Dış Politikasına Etkisi, Tercüme: Dünya Gündemi, s:3
9- Findley P., ABD’de İsrail Lobisi, Pınar
Yayınları,Tercüme, İstanbul,1994 S:300-315
10- Doğru N. , Sabah Gazetesi, 2.2.2003
11- Diler, E., “Bu Savaşın Nedeni Para!”, Takvim 25.07.2014
12- Yavuz K., Büyük Ortadoğu ve ABD, Akşam Gazetesi,
10.03.2004
13-John J. Mearsheimer, J., j., Stephen M. Walt, S., M.,
ABD’nin Ortadoğu Politikası İsrail Lobisi Tarafından mı Belirleniyor, Londan
Review of Books, (Hamilton Jordan, Gizli Dosya, Kutu 34, Dosya “Dış Politika/İç
Politika Memorandumları, HJ Memo, 6/77,” dosyalanmış 12 Haziran 1990.) S:27.
14-Garudy R., Siyonizm dosyası, Pınar yayınları,İstanbul, 1996, S:253; Clement Atlee, A Prime Minister Remember, Ed. Heinemann, Londra, 1961, s. 181.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder