21 Ağustos 2014 Perşembe

Siyonist Örümceğin Ağları: Lobiler

 (Milli Gazete)

Giriş

Siyonizm, gizli, açık ve yarı açık teşkilatlanma sayesinde dünyanın değişik ülkelerinde örümcek ağı gibi bir ağ örerek insanlara çengel atmakta, onlarla ortak payda oluşturarak kendine hizmet ettirmektedir. Başlangıçta muhatabına menfaat sağlayan yapı, daha sonra, örümceğin ağına takılanlara zerk ettiği zehir gibi, Siyonizm de ağına takılanlara zehir zerk ederek onların düşünme mekanizmasını dumura uğratmakta ve kendilerinden istediği her işi yaptırmaktadır. Gönüllü ya da gönülsüz olarak Siyonizm’in menfaatine çalışan bu yapı, Siyonist Lobi, olarak bilinmektedir. Siyonist lobiler, bulundukları ülkelerin aleyhine ve fakat Siyonizm’in ve İsrail’in lehine çalışmaktadır.

Burada, Siyonist lobi ele alınıp incelenmektedir.

“Lobi” Nedir

Lobicilikle ilgili değişik tanımlamalar yapılmaktadır(1-6). Bu tanımlamaları birleştirerek daha genel bir tanımlama yapmak mümkündür. “Lobi faaliyetleri” ya da kısaca “lobicilik”, genel olarak, bir devletin/ülkenin/milletin ya da bir grubun/STK’nin/cemaatin/hareketin kendi iddialarını, tezlerini, düşüncelerini, politikalarını, çıkarlarını ve imajını, uluslararası arenada vaya başka ülkelerde ya da başka grup/STK/cemaat/hareket içerisinde değişik yöntem ve araçlarla savunmak, muhatap yapının karar alma mekanizmalarındaki kişileri ikna etmek, onları etkilemek, onları inandırmak ve istenilen kararları almalarını sağlamak veya aleyhte karar alınmasını engellemek ya da tarafsız hale getirmek veya imaj oluşturmak ya da olumsuz imajı düzeltmek faaliyetidir. Lobicilik, karar verme süreçlerini etkileme, yönlendirme, dost/müttefik sayısını artırma; düşman/rakip/muhalif sayısını azalma stratejisi olarak değerlendirilebilir. Lobi faaliyetleri, hedef üzerinde aşağıdaki etkileri oluşturmak üzere yapılmaktadır:

• Aleyhimize alınacak kararları engellemek

• Lehimize karar aldırmak

• Tarafsız hale getirmek

• Olumlu İmaj oluşturmak

• Olumsuz imajı düzeltmek

• Dost kazanmak, dost hale getirmek, müttefik yapmak

• Karşı cepheyi çözmek, güven bunalımı ortaya çıkarmak

Lobicilik, karar süreçlerini etkileme, imaj oluşturma ve birleşik cephe meydana getirme amaçlı üç boyutlu bir faaliyet türüdür. Bunun için özel olarak eğitilmiş, uzmanlaşmış, stratejik akla sahip kişi ya da kişiler tarafından yürütülür. Halkla ilişkiler ve psikolojik savaş tekniklerinin iyi bilindiği bir uzmanlık alanıdır. Lobicilik, süreklilik isteyen, yüksek maliyetli bir faaliyettir.

Etkin lobicilik, yasama, yürütme, yargı, medya, düşünce kuruluşları, üniversite ve akademik çevreler, STK’lar, kanaat önderleri, öğrenciler ve kamuoyunu üzerinde etkili olma, bunları baskı altına alma ve istediğinizi yaptırma olarak ortaya çıkmaktadır.

Dünyada çok etkin olan ve öne çıkan iki lobi, Siyonist lobi ile Ermeni lobisidir. Her iki lobi de, ABD’de profesyonelce faaliyet yürütmekte olup karar mekanizmalarını ciddi bir şekilde etkilemektedirler (6,7).

Siyonist Lobi

Dünyanın her tarafında Siyonizm’in oluşturduğu lobiler mevcut olup bir örümcek ağı gibi bir çok ülkeyi kuşatmıştır. Bu lobiler, Siyonizm’in dünya hâkimiyeti için “Gizli Dünya Devletinin” ve İsrail devletinin politikalarını ve aldığı kararları desteklemek, hayata geçirmek ve her türlü karşı operasyon, eylem, politika ve düşünceyi bertaraf etmek için çalışmaktadır.

Siyonist lobinin dört ana ayağı bulunmaktadır: 1- İdeal/Dava Sahibi olmak, 2- Merkezi örgütsel yapı (Ahtapot), 3- Para gücü, 4- Medya gücü. Bu dört ayak, “Gizli Dünya Devletinin” ana stratejisine göre birbiri ile uyumlu çalışmaktadır. Bu gerçek, görülüp kabul edildiğinde ve ona göre teşkilatlanıp mücadele verildiğinde, Siyonist örümcek ağı, çok kolay bir şekilde parçalanıp tarihin çöp sepetine atılacaktır (29 Ankebut 41).

Bu dört ayağın birlikte var olduğu en önemli ülke ABD’dir. İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya, İtalya, İspanya, Rusya ve Türkiye gibi ülkelerde Siyonizm’in yoğun lobi faaliyeti bulunmaktadır.

Siyonist lobi, ABD üzerinden birçok politikasını hayata geçirmektedir. ABD’yi yönetenlerin ABD’nin aleyhine olmasına rağmen İsrail politikalarını kayıtsız şartsız desteklemesinin sebebi, Siyonist lobinin gücüdür:

“Birleşik Devletler’in bölge politikalarının itici gücü, neredeyse tamamıyla Birleşik Devletler iç siyasetine ve özellikle İsrail lobisinin faaliyetlerine dayanmaktadır. Başka çıkar grupları da Amerikan dış siyasetini kendi menfaatleri doğrultusunda yönlendirebilmeyi başarmışlardır ancak hiçbir lobi, Amerikalıları, Birleşik Devletler ve İsrail menfaatlerinin tamamıyla özdeş olduğuna dair oluşturulan genel kanı gibi ikna edici olamamışlardır.” (8, 9).

Siyonist Lobinin Para Gücü

ABD yönetimlerinin şahinler kanadını, daime Siyonist Yahudiler oluşturmaktadır. `ABD’yi İsrail egemenleri ve Yahudi sermayesi ile bağlantıları olan 400 Amerikan zengini yönetmektedir’ (10).

ABD’de var olan bu şirketlerin çoğu uluslararası özellikte olup dünyanın başka yerlerindeki şirketlerle ilişki içerisindedirler. Dünyadaki sermaye gücü göz önüne alındığında, “Dünyadaki 500 büyük şirketin 435’i Yahudilere aittir!” Geri kalan 65 şirketin iş yaptığı, ortaklık kurduğu ve perde gerisinden emir aldığı isimlerin pek çoğu da Yahudi’dir. “En zengin 500 ismin 320’si Yahudi’dir. Geriye kalan 180 isim arasında da değişik bağlantılar var, bu grup içinde yer alanların 100’ünün eşi Yahudi’dir” (11) şeklinde acı bir gerçekle karşılaşılmaktadır.

ABD’de insanları yöneten iki güç odağı mevcut olup her ikisi de Siyonistlerin kontrolündedir. Bu iki güç, para ve medyadır. Emekli Orgeneral Kemal Yavuz’un ABD’de de iken bir ABD’li generalle aralarında geçen konuşma, ABD yönetimleri nezdinde İsrail’in güvenliğinin niçin çok önemli olduğunu ortaya koymaktadır:

“ABD’li General: İsrail’in Ortadoğu politikaları ile ilgili eleştirilerinizde tamamen haklısınız. Ama ABD’nin bu konudaki bir gerçeğini de bilmelisiniz. Amerika’da, devlette ve hatta özel sektörde hiç kimse, Başkan dâhil (bunu iki defa tekrarladı), İsrail’in politikalarını körü körüne desteklemedikçe, sandalyesinde kalamaz. Çünkü Amerika’da insanları yöneten iki güç odağı mevcuttur; paranın ve medyanın patronları. Bu iki güç odağı da Yahudilerin denetimindedir.” (12)

ABD seçimlerini medya ve para gücü belirlediğinden genel olarak Siyonistler, para gücü ile ABD başkanlarının seçilmesine ciddi katkıda bulunarak Başkanları baskı altına almakta ve yol boyu baskı altında tutmaktadırlar. Haziran 1977’de Başkan Jimmy Carter’a verilen bir memerandumda, Yahudi sermayesinin seçimlerdeki gücü açık bir şekilde dile getirilmiştir:

“Demokratik Ulusal Finans Konseyi’nin 125 üyesinin %70’inden fazlası Yahudi;

1976 yılında Demokrat Partiye bağış yapanların %60’sından fazlası Yahudi’ydi;

1972’de Nixon tarafından toplanan paraların %60’dan fazlası Yahudi; Humphery’nin 1968 yılındaki kampanyasında toplanan paraların %75’ten fazlası Yahudi; Scoop Jackson tarafından toplanan paraların %90’dan fazlası Yahudi;

Ülkenin daha az Yahudi bulunan bir bölümünden gelmemiz gerçeğine rağmen bizim birincil fonlarımızın yaklaşık %35’i Yahudi destekçilerden gelmektedir.

Bu ülkede her nerede siyaset için bağış toplanıyorsa Amerikan Yahudilerini önemli bir rol oynarken bulabilirsiniz.” (8, 13)

Britanya eski Başbakanı Clement Atlee’ye göre “Amerika Birleşik Devletleri’nin Filistin politikası, Yahudi oyu ve birçok büyük Yahudi firmasının malî destekleriyle şekillenmiştir.”

ABD’deki Siyonist Lobinin Örgütsel Ayağı: AIPAC Ve CPMJO

ABD’de Siyonist lobinin örgütsel ayağını, AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi) ve 51 Yahudi organizasyonunu içerisinde barındıran Genel Başkanlar Konferansı (CPMJO) oluşturmaktadır. Fortune dergisinin 1997 yılında yaptığı bir araştırmaya göre AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi), AARP’den (Yaşlı Amerikalıların en büyük ve en etkili kuruluşu) sonra en etkin lobiydi. Mart 2005’de yapılan bir araştırmaya göre de bu sıralama değişmemiş AIPAC, ikinciliğini korumuştur. (8)

Siyonist lobinin çekirdeğini AIPAC meydana getirmekte olup ABD’de Başkan, kongre, yürütme, medya, düşünce kuruluşları, üniversiteler ve akademik çevreler ve öğrenciler üzerinde etkin olmaya çalışmaktadır. ABD Senato Dışişleri Komisyonu Başkanı Senatör Fullbright, 1973 yılında yaptığı açıklamada; “İsrailliler Kongre’nin ve Senato’nun politikasını kontrol ediyorlar… Senato’daki meslektaşlarımızın yüzde 70’i, kararlarını hürriyet ve hukuk ilkeleri olarak tasavvur ettikleri kendi görüşlerine dayanmaktan ziyade bir lobinin baskısı altında veriyorlar.” (9) demektedir.

AIPAC’ın başarısı, kendisini destekleyen yasama üyeleri ve kongre adaylarını ödüllendirmesi, ona karşı çıkanları ise cezalandırabilmesi imkan ve yeteneğinden kaynaklanmaktadır. İsrail’in politikalarına karşı çıkan senatörleri, medya gücünü kullanarak yıpratmaktadır. Illinois’ten Senatör Charles Percy’i gibi pek çok senatör AIPAC’ın hışmına uğrayarak seçimleri kaybetmiştir. (8) Paul Findley’e göre; “İsrail politikasını tenkit eden kişi, üzücü ve sürekli misillemelere ve hatta İsrail “lobi”sinin baskıları yüzünden geçim vasıtalarını dahi kaybetmeye hazırlanmalıdır. Başkan onlardan korkuyor. Kongre onların bütün isteklerine boyun eğiyor. En itibarlı üniversiteler programlarında bu lobiye ters düşecek her şeyi bertaraf etmeye özen gösteriyorlar. Dev medya kuruluşları ve askerî komutanlar onun baskılarına teslim oluyorlar”… “İsrail Başbakanı, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu ile ilgili dış politikasında, kendi ülkesinde sahip olduğundan çok daha fazla nüfuza sahiptir.” (9)

AIPAC yüksek ve geniş bir bilgi gücüne sahiptir. Bu ona güç katmaktadır. ABD yönetimi, bir bilgiye ihtiyaç duydukları zaman öncelikle “AIPAC’e başvurmaktadır”. Ayrıca “konuşma taslağı hazırlaması, yasama konusunda çalışması, taktikler için tavsiye vermesi, araştırma yapması, ek sponsor toplaması ve oyları düzenlemesi için AIPAC’a sıklıkla müracaat edilmektedir” (8). Dolayısıyla “İsrail hükümetinin fiili vekili olarak AIPAC”, ABD Kongresi’nde çok etkileyici bir konuma sahiptir. (8)

Eski Senatör Ernest Hollings görevini bırakırken; “AIPAC’ın sana verdiğinden başka bir İsrail politikasına sahip olamazsın.” (8) demiş olması, ABD kongresi üzerinde AIPAC’in etkisini göstermesi açısından önemlidir. İsrail Başbakanı Ariel Şaron bir Amerikalı izleyiciye “İnsanlar İsrail’e nasıl yardım edebileceklerini sorduğunda onlara AIPAC’e yardım etmelerini söylüyorum” demesini aynı bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. (8) AIPAC, bir taraftan kongreye senatör sokmaya çalışırken diğer taraftan Başkan’ın çevresine ve önemli bakanlıklara kendi elemanlarını, görevli personel veya danışman olarak yerleştirmektedir. AIPAC eski araştırma müdür vekili ve İsrail yandaşı Washington Institute for Near East Policy’nin (WINEP) eş kurucusu Martin Indyk, 2001 yılında hükümetteki görevini bıraktıktan sonra WINEP’e katılan Dennis Ross ve İsrail’de yaşayıp sık sık orayı ziyaret eden Aaron Miller, Temmuz 2000 Camp David zirvesinde Başkan Clinton’ın en yakın danışmanları arasındaydı. Her üçü Oslo Barış sürecini ve Filistin devletinin kuruluşunu, Ehud Barak’ın düşüncelerine göre şekillendirmişlerdir (8). Eliot Abrams, John Bolton, Douglas Feith, I. Lewis (Scooter) Libby, Richard Perle, Paul Wolfowitz ve David Wurmser gibi ateşli Siyonist ekip, Bush yönetiminde çok etkin konumda olup ABD’nin Ortadoğu politikalarını belirlemişlerdir.

Bugün Büyük Ortadoğu coğrafyasının yaşadığı kaos, Siyonist lobinin eseridir. Bu gerçek, Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir ön sayfa yazısında açıkça ortaya konmuştur: “Başkanın Rüyası: Sadece Rejimi Değil Bölgeyi Değiştirmek: ABD Yanlısı, Demokratik Bir Bölge İsrail ile Yeni Muhafazakarların Amacıdır.” (8) İsrail eski Başbakanı Ehud Barak’ın 4 Eylül 2002 tarihinde New York Times’ta yayınlanan makalesinde, ABD’nin Ortadoğu Politikasını kimin belirlediğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır:

“Saddam rejimine son vermek Arap dünyasındaki jeopolitik ortamı değiştirecektir.” “Saddam’sız bir Arap dünyası, iktidara gelecek neslin büyük çoğunluğunun, bazı Körfez ülkelerinde ve Ürdün’de olduğu gibi aşamalı olarak demokratik açılımlara başlamasını kolaylaştıracaktır”

ABD’de Siyonist Lobinin Düşünce Kuruluşları

ABD’deki Siyonist lobi, ABD kamuoyunu şekillendirmek için farklı düşünce kuruluşları kurmuş ya da var olanlar üzerinde çok etkin hale gelmiştir. Lobi, Martin Indyk tarafından 1985 yılında WINEP düşünce kuruluşunun kurmuştur. (8) Lobi, son 25 yılda, Amerikan Girişim Enstitüsü’nde, Brookings Enstitüsü’nde, Güvenlik Politikası Merkezi’nde, Dış Politika Araştırma Enstitüsü’nde, Heritage Kuruluşu’nda, Hudson Enstitüsü’nde, Dış Politika Analizleri Enstitüsü’nde, Saban Center ve Yahudi Ulusal Güvenlik Ajansı’nda (JINSA) çok önemli bir ağırlık meydana getirmiştir. Bu düşünce kuruluşları, kararlı bir şekilde İsrail yanlısı olup ABD’nin İsrail devletine sınırsız desteğini sağlamak ve devam ettirmek için çalışmaktadırlar (8, 9, 14).

Bu düşünce kuruluşlarının hazırladığı raporlarla, başkan ve kongre üyeleri baskı altında tutulmaktadır. Hem Başkan hem de Kongre üyeleri, bilerek ya da bilmeyerek; isteyerek ya da istemeyerek Siyonist ideallere hizmet etmekte; İsrail’i körü körüne ABD menfaatlerinin aleyhine olsa da savunmaktadırlar.

Başbakan Erdoğan, zaman zaman “Ben İsrail’e söylüyorum cevap ABD’den geliyor” serzenişinde bulunmaktadır. Cevabın ABD’den gelmesinin sebebi, ABD’deki Siyonist Lobinin güçlü oluşundandır.

Sonuç: Siyonizm Bir Örümcek Yuvasıdır ve Kendisini Tahrip Edecektir.

Bütün bu imkânlarına rağmen Siyonizm, gerçek anlamda güçlü değildir. Onun gücü karşısındakilerin güçsüzlüğü, beceriksizliği ve idealsizliğidir.

Siyonizm, Allah’a baş kaldırmanın en ifrat boyutu olduğu için zayıf ve gerçekten de güçsüzdür.

“Allah’ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi.” (29 Ankebut 41)

Kaynaklar

1- Özkan, A., Lobicilik, Milli Gazete,1 Ocak 2009.

2- Amerikan Siyasetinin Bel Kemiği:Lobicilik, http://www.tumgazeteler.com/ a=2530380 , 2 Nisan 2008.

3- Kaleağası, B., Lobicilik Nedir,Ne değildir ,Radikal, 28 Ekim 2006.

4- Hanlı, H., “Küresel Lobicilik, Amerika Birleşik Devletleri, AB ve Türkiye”, Stradigma,Haziran 2003.

5 -Yazar, F., Karar Süreçlerini Etkileme Aracı Olarak Lobicilik, http://www.halklailiskiler.com.tr/makaleDetay.aspx haberID=1257, 27 Ekim 2005.

6- Yılmaz, T., Türkiye’nin Kullanamadığı Stratejik Güç; Lobicilik…TASAM.

7- Lobi Faaliyetleri ve Türkiye, http://www.analitikbakis.com/haber/20090514/Lobi-Faaliyetleri-ve-Turkiye.php, 14 Mayıs 2009.

8- Mearsheimer,J.,J., Walt, S., M., İsrail Lobisinin ABD’nin Dış Politikasına Etkisi, Tercüme: Dünya Gündemi, s:3

9- Findley P., ABD’de İsrail Lobisi, Pınar Yayınları,Tercüme, İstanbul,1994 S:300-315

10- Doğru N. , Sabah Gazetesi, 2.2.2003

11- Diler, E., “Bu Savaşın Nedeni Para!”, Takvim 25.07.2014

12- Yavuz K., Büyük Ortadoğu ve ABD, Akşam Gazetesi, 10.03.2004

13-John J. Mearsheimer, J., j., Stephen M. Walt, S., M., ABD’nin Ortadoğu Politikası İsrail Lobisi Tarafından mı Belirleniyor, Londan Review of Books, (Hamilton Jordan, Gizli Dosya, Kutu 34, Dosya “Dış Politika/İç Politika Memorandumları, HJ Memo, 6/77,” dosyalanmış 12 Haziran 1990.) S:27.

14-Garudy R., Siyonizm dosyası, Pınar yayınları,İstanbul, 1996, S:253; Clement Atlee, A Prime Minister Remember, Ed. Heinemann, Londra, 1961, s. 181.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...