“Ancak sağır olanlar,
Uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler”
(21/45)
Giriş
Geçen sayıda gençlerin gençlik dönemi özelliklerini incelemiştik. Bu dönemde gençler, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olmak üzere üç temel eksende ciddi bir değişim geçirmektedirler. Bu değişim sürecinde gençlik, aile, arkadaş/arkadaş grubu, okul, sistemin öngördüğü yaşam biçimi(ortam), medya ve tarih olmak üzere 6 faktör tarafından şekillendirilmektedir. Bu 6 faktörün öngördüğü insan ve genç tipi ayni olmadıkça, bu 6 faktör aynı hedefe, aynı yöne yönlendirilmedikçe gençliğin bir değer ve kimlik arayışında kaosa düşeceği, bunalım yaşayacağı çok açık bir gerçektir.
Türkiye’de bu 6 faktör, farklı istikametlere genci yöneltmiş olmasından dolayı bir istikamet kaybı ve bunun doğal sonucu ortaya çıkan bir bunalım vardır. Bu sayıda gençliğin içine sürüklendiği bunalım ve verdiği tehlike sinyalleri incelenecektir.
Sorunlar Yumağı
Gençlik
döneminde birey, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik
boyutlarda bir değişim geçirmektedir. Bu değişim bir arayış, bir gelgit ve bir
kimlik bulma dönemidir. Bu arayış 6 faktör uyumlu bir etki yapmadığında
bunalıma sebebiyet vermekte, genci altından kalkamayacağı sorunlar yumağının
anaforuna yuvarlayabilmektedir. Bu sorunlar; 1-eğitim, 2- işsizlik, 3- özgürlük, 4-
iletişim, 5- güven, 6- kimlik, 7- cinsel 8- gelecek
kaygısı, 9-sevgi,10- mutluluk, 11- ekonomik, 12- siyasal, 13- uyuşturucu, 14
psikolojik olarak
sınıflandırılabilir(1,2).
Bu sorunlar, bir döneme ilişkin geçici bir hal olsaydı üzerinde fazlaca durulmayabilirdi. Ancak yapılan araştırmalar, sorunlar yumağının bir çiğ oluşumu gibi katlanarak büyüdüğünü ve bir nesil problemi haline geldiğini göstermektedir. Burada bütün bu sorunların tamamı değil, bir kısmı ele alınıp incelenecektir.
Değer Kayması
yada Kimlik Krizi
Gençlikle ilgili
gelişmelerde korkutucu olan, gençliğimizde kalıcı hale gelmeye başlayan bir
değer kayması, bir değer erozyonunun şiddetlenmesidir. Tablo-1’de gençlikte ki
değer kaymasının yıllara göre değişimi görülmektedir.
Tablo-1:Gençlerin
hayatta Ençok Değer Verdiği Olgular(3) |
||||
Sıra |
80’ler Gençliği |
90’lar Gençliği |
21. Yüzyıl
Gençliği |
|
1979-1980 |
1997-1998 |
2001-2002 |
2003-2004 |
|
1 |
Sevgi |
Para |
Para |
Para |
2 |
Özgürlük |
Sevgi |
Sevgi |
Sevgi |
3 |
Eşitlik |
Bilim |
Eğitim |
Sağlik |
4 |
Eğitim |
Eğitim |
Sağlik |
Özgürlük |
5 |
Bilim |
İnanç |
İnanç |
Eğitim |
6 |
Aile |
Aile |
Özgürlük |
Bilim |
7 |
Teknoloji |
Özgürlük |
Eşitlik |
Aile |
8 |
Para |
Eşitlik |
Aile |
Eşitlik |
9 |
İnanç |
Teknoloji |
Teknoloji |
İnanç |
80
sonrasında gençlikte, paranın birinci derecede bir değer haline geldiği
görülmektedir. Tüketim toplumuna dönüştürülmek istenen Türkiye’de tüketebilmek
için doğal olarak para önem kazanmış durumdadır. Ancak para bir
değer olarak gençlerin kafasında birinci derecede öneme haiz olurken ona sahip
olmada da ki değer ölçülerinde ciddi kırılmalar var olduğu görülmektedir. 80
öncesinde para kazanmak, kaliteli bir eğitim ile bağlantılı görülürken; 97’den
sonra zahmetsiz, eziyetsiz ve emeksiz bir para kazanma yolunun tercih edildiği
görülmektedir. O eziyetsiz yol, Miras, politika ve şans
oyunları olarak kabul görmektedir. Siyasette meydana gelen büyük kirlenmeye
bağlı olarak gençler, siyaseti bir para kazanma aracı olarak görmeye başlamışlardır,Tablo-2.
Tablo-2: Gençlere Göre Para Kazanmanın/Zengin Olmanın
Yolları(3) |
||||
Sıra |
80’ler Gençliği |
90’lar Gençliği |
21.
Yüzyıl Gençliği |
|
1979-1980 |
1997-1998 |
2001-2002 |
2003-2004 |
|
1 |
Eğitim |
Miras |
Politika |
Miras |
2 |
Ticaret |
Şans Oyunları |
Şans Oyunları |
Politika |
3 |
Memurluk |
Politika |
Miras |
Şans Oyunları |
4 |
Miras |
Ticaret |
Ticaret |
Ticaret |
5 |
Şans Oyunları |
Eğitim |
Eğitim |
Eğitim |
6 |
Politika |
Memurluk |
Memurluk |
Memurluk |
Ankara Genç İş Adamları Derneği (ANGİAD)’nin 2005 yılında yaptığı ankette, benzer bir karamsarlığı görebilmekteyiz. İyi bir iş bulabilmek için gençlerin %47,83’ü önemli yerlerde etkili tanıdıklarının var olması gerektiğini düşünürken; ancak %22,45’i iyi bir okuldan, üniversiteden mezun olmanın yeterli olduğunu düşünmektedir(4). Böyle bir anlayış, iyi bir eğitim almayı ve bunun için enerji sarf etmeyi ve ter dökmeyi anlamsız kılmaktadır. Gençlerin zihninde eğitimin böylesi önemsiz hale gelmesi, eğitim sürecini olumsuz yönde etkilemekte, kaliteli eğitim alma, kendi yeteneklerini geliştirme yerine; nasıl olursa olsun mezun olup diploma almak amaç haline gelmektedir. Diploma alda nasıl alırsan al anlayışı yaygınlaşmaktadır. Dışarıda yüz binler üniversiteye girmek için uğraşırken üniversitede okuyanların, kaliteyi önemsememeleri eğitim kalitesini etkileyen çok ciddi bir sorundur. Bu eğitimde meydana gelen olumsuz bir geri beslemedir
Güven Kaybı ve Gelecek Korkusu
UPSAM(Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar
Merkezi)’nin “Gençler Hayatı Nasıl Algılıyor” adlı 2006 yılı
araştırmasında gençlerin, en çok ÖSS’den korktuğunu ve %79’unun sınav kaygısı
yaşadığını ortaya koymaktadır(5). Gençlerin %33’unun, sınav kaygısının gelecek
kaygısından kaynaklandığını söylemeleri, gençliğin ana sorunlarından
birinin gelecek kaygısı olduğunu göstermektedir.
ANGİAD’ın araştırmasında gençlerin %56,91’nın geleceğe
umutla bakmadığı belirlenmiştir(4). %15,35’nin de soruyu cevaplamadığı göz
önüne alınırsa, ümitsizlik ve gelecek kaygısının gençlerde çok ciddi bir sorun
olarak karşımıza çıktığını görebiliriz. Türkiye’nin sıkıntılarını aşabileceğine
inanalar, %16,25 iken aşamayacağına inananlar %55,10, bilmeyenler ise
%28,65’dir. Böyle bir dağılımın var olması, gençlikte gelecek kaygısının hangi
boyutlara doğru seyretmeye başladığının bir göstergesidir.
Sabah Gazetesinin TNS PİAR şirketine 2006 yılında
yaptırdığı “Gençliğin Sesi Anketi”nde de, gençlerin %46’sınin
gelecekle ilgili endişeli olduğu olgusuna
ulaşılmıştır(6). Gençlerin büyük bir çoğunluğunun ekonomik
kaygıları vardır. İşsiz kalmaktan korkmaktadırlar. TNS PİAR’ın yaptığı
saha çalışmasında dikkat çeken önemli bir nokta da, gençlerin %65’nın insanlara
güvenmediğidir.
Süleyman Demirel
Üniversitesinde Haziran 2006’da, 18 ilde ve 30 üniversitede yüz yüze görüşme
tekniği kullanılarak yapılan daha geniş bir çalışma, Üniversite
gençliğinin Türkiyede ki pekçok kuruma güvenmediğini ortaya
koymuştur,Tablo-3,(7).
Tablo-3: Gençliğin
Kurumlara Olan Güveni (7) |
|||||
Güven Derecesi |
Hükümet |
Muhalefet |
Parlamento |
Politikacılar |
Medya |
Çok |
12,24 |
4,08 |
7,07 |
1,02 |
1,03 |
Biraz |
40,82 |
30,61 |
46,46 |
22,45 |
21,65 |
Hiç |
43,88 |
60,20 |
36,36 |
71,43 |
74,23 |
Fikrim Yok |
3,06 |
5,10 |
10,10 |
5,10 |
3,09 |
Gençlerde İnsanlara ve kurumlara güven
kaybının böyle bir düzeye ulaşmış olması, bir taraftan içinde yaşanılan ortamın
neden olduğu bir zihinsel kırılma ile ilgili iken; diğer taraftan da toplumsal
bağların zayıflayıp bireyselleşmenin yaygınlaşması ile ilgilidir.
Üniversiteye girememenin hayatlarını karartacağı
inancında iken mezuniyet sonrasında iş bulabilmeyi torpile bağlamaları bir
başka gerçeği ortaya koymaktadır. Bu gençliğin içinde yaşadıkları
sistemden kaynaklanan kaotik bir düşünceye sahip olduklarını göstermektedir.
Üniversiteyi kazanmak ne her şeydir nede kazanamamak dünyanın sonudur. Toplumsal bir kargaşa, bir zihniyet kırılması olarak makam ve unvanlara atfedilen önem, gençleri böylesi bir kaosa sürüklemektedir. Her işin önemli ve kutsal olduğu, her işin toplumsal yaşamda bir boşluğu doldurduğu ve bir rolü olduğu, o olmadan hayatın çekilmez olabileceği iyi anlatılabilmelidir. Herkesin yeteneği farklıdır. Her yetenek ilgili alanda önemli, kıymetli ve verimlidir. Dolayısıyla her meslek kıymetli, onurlu ve değerlidir. O işi yapan da hak ettiği ücreti almalıdır ve ona hak ettiği değer de verilmelidir. Eğitim maalesef gençlerimize böyle bir anlayışı verememektedir. Bu da toplumsal tatminsizlikleri ve olumsuzlukları besleyerek ciddi bir zihinsel karmaşaya gençliği sürüklemektedir.
Mutsuzluk
Bütün bu olumsuzluklar, gençliği mutsuz kılmaktadır. Bir de
buna inanç boşluğu eklenince mutsuzluk bunalıma dönüşmektedir. Tablo-1’de
gençliğin değerleri arasında ki İnanç, 2003’den sonra 80
öncesinde olduğu gibi en alt sıraya düştüğü görülmektedir. Bu ilginç bir
durumdur. Sebepleri ayrıca araştırılmalıdır. 80 öncesi estirilen sol
rüzgar, dinin gençler indinde itibarını sarsmıştı. O yıllar sol
gençlikte “Din afyon” olarak algılanmaktaydı ve her yerde dine savaş açılmıştı.
28 şubat sonrası estirilen baskı, Kalkancılı, Müslümlü,
Fadime Şahinli yıpratma kampanyası ve eş zamanlı medyada yürütülen
dejenerasyon, inancın gençler indinde değer kaybetmesine sebebiyet vermiş
olabilir. Bu yıpratma kampanyasının sonucunda doğan inanç boşluğu,
gençliğin diğer sorunları ile birleşince, bir kimlik krizi ortaya çıkarmıştır.
Ne olduğunu, kimlere ait olduğunu, nereden gelip nereye gideceğini bir türlü
konumlandıramayan genç, davranışlarında uyumsuzluk, zihninde karmaşa ve
düşüncelerinde gelgitler yaşayarak mutmain olmayan bir ruh haline girerek
mutsuz olmaktadır. Tablo-4, genel olarak, gençlerin mutluluk durumlarının
yıllara göre dağılımını göstermektedir.
Tablo-4: Gençliğin Mutluluk Durumu(3,4*) |
|||||
Dönem |
80’ler Gençliği % |
90’lar Gençliği % |
21.
Yüzyıl Gençliği % |
||
|
1979-1980 |
1997-1998 |
2001-2002 |
2003-2004 |
2005* |
MUTLU |
65,4 |
41,80 |
23,8 |
39,76 |
23,93 |
MUTSUZ |
23,25 |
41,12 |
61,90 |
43,13 |
47,23 |
KARARSIZ |
11,35 |
14,08 |
14,27 |
17,10 |
28,82 |
ANGİAD’ın araştırması Gençlerin, %47,23’u hayatından memnun
olmadığını, %28,82’sinin mutluluğu konusunda karar veremediğini ve %61,83’nun
gelecek on yılda durumlarında bir değişiklik olmayacağı inancında olduğunu
ortaya koymuştur.
Genel olarak gençliğin %47’si mutsuz %29’u karardır. Özel
olarak ve daha şanslı sayılan Üniversite gençlerinin benzer bir durumda
olması,%48’i mutlu(8), karşı karşıya kalınan sorunun çok ciddi olduğunu
göstermektedir.
Ege Üniversitesinde yapılan bir çalışmada, Üniversite
gençlerinin Üniversitede ki sistemden memnun olmadıklarını ortaya
koymaktadır(8):
“Üniversite
Gençliğinin %70’ı YÖK Sisteminden memnun değil, %85’İ Eğitim
düzeyini yetersiz bulmaktadır. %73’ü verilen bilgilerin çağdışı
olduğuna inanmaktadır. %68’ı üniversite yöneticileri ile diyalog
kuramamaktan şikayetçidir. %60’i üniversite yönetiminden öğrencilerin tamamıyle
dışlandığı kanaatındedirler. Öğretim üyeleri İle sağlıklı diyalog kuramamadan
şikayetçiler (%39). Eğitimde uygulama eksikliğinin varlığına
inanmaktalar (%37), Öğretim üyelerini yetersiz bulmaktalar (%30).
Öğrencilerin büyük çoğunluğu ekonomik sıkıntılarının var olduğunu
ve de Harçların Yüksekliğinden şikayetçidirler.”
Süleyman Demirel
Üniversitesinde yapılan çalışmada da benzer bulgular elde
edilmiştir. Buna göre Üniversite gençliğinin kahir ekseriyeti, YÖK
sisteminden memnun değildir. Öğrencilerin %77,78’si YÖK’ü bugünkü yapısı ve
işleyişi ile başarılı bulmamaktadır. %77,55’ı ÖSYM sistemini başarılı
görmemektedir. Öğrençilerin %63,64 Meslek liselerine uygulanan Kısıtlayıcı puan
sisteminin doğruluğuna inanmamaktadır(7).
Kazananı ve kazanmayanı mutsuz eden bir Yüksek Öğretim Sisteminin bu hali ile kalması kimin işine yaramaktadır? Ne gençliğin, ne halkın ve ne de Parlamentonun sesine kulak vermeyen bu sistem, kime ve niçin hizmet etmektedir? Bu günün en can alıcı ve en acıl cevaplandırılması gereken sorusu budur.
Beyin Göçü
Ülkedeki adaletsizliklerden, vurdumduymazlıktan şikayetçi olan gençlik, kendi
ülkesinde kendisine değer verilmediği, yalnızlaştırıldığı, dışlandığı, baskı
altında tutulduğu, varlığının bu ülke için bir anlam ifade etmediği psikolojisi
içerisinde, ülkesinde aradığı mutluluğu bulamadığından, yurt dışına
göç etmeyi istemektedir. Tablo-5, bu eğilimin yıllara göre dağılımını göstermektedir.
Gençlerde göç etme isteğinin %70 gibi bir seviyede olmuş olması gerçekten
ürkütücüdür.
Tablo-5: Gençliğin Yurt Dışına Göçme Eğilimi (%)(3,4*) |
|||||
Dönem |
80’ler Gençliği |
90’lar Gençliği |
21.
Yüzyıl Gençliği |
||
1979-1980 |
1997-1998 |
2001-2002 |
2003-2004 |
2005* |
|
Evet |
16,7 |
43,52 |
85,1 |
72,2 |
58,23 |
Hayır |
68,12 |
39,13 |
9,36 |
15,33 |
16,80 |
Başka |
15,18 |
17,34 |
5,54 |
12,45 |
24,97 |
ANGİAD’in 2005 yılında yaptığı ankette yurt dışına gitmek
isteyenlerin oranı bir önceki yıla nazaran azalmış olmasına rağmen, gitmek
istemeyenlerin oranında ciddi bir artma olmaması; buna karşılık karar
veremeyenlerin oranında ciddi bir artış olması, gençliğin düşüncelerinde ciddi
denecek gelgitler yaşadığını göstermektedir.
Ancak genelden özele, Üniversite Gençliğine, gelindiğinde
durumun daha da vahimleştiği görülmektedir. Ege Üniversitesinin Ankara, İzmir,
İstanbul Devlet Üniversitelerinde yaptığı ankette; Üniversite gençliğinin %83’ü
yurt dışına gitmek istemektedir. İyi eğitim gören her 100 gençten 59’u yurt
dışına gitmektedir(9). BM kaynaklarına göre dünyada en çok beyin göçü olan 32
ülke içerisinde Türkiye 24. sırada bulunmaktadır.
Bunun temel nedenleri, iş bulamama korkusu, ekonomik bozukluk, adaletsizlik, gelir dağılımında ki dengesizlik, eğitim sisteminin yetersizliği, Sistem tarafından uygulanan baskı ,özgürlüklerin kısıtlanması, Üniversiteye girememe korkusu, üniversite sonrası iş bulamama korkusu, Devlet kurumları arasında ki kavga, medyanın yaydığı kaos ortamı, uluslar arası sistemin Türkiye üzerine uyguladığı baskıların toplumda meydana getirdiği anomali olarak değerlendirilebilir.
Gençliğe Alkol-Uyuşturucu Tuzağı
Güven
kaybı, gelecek endişesi, değer kaybı, kimlik bunalımı, gençliği
yalnızlığa, bireyselleşmeye, arkadaşlığı ve dostluğu sanal ortamda aramaya
itmektedir. Sanal arkadaşlık ve dostluklar ise gençte hayatı
anlamsızlaştırmakta ve ruhsal boşluğa düşürmektedir. Bu ruhsal boşluktan
kurtulmak için farklı arayışlar içerisine girmektedir
Genç
ya çeteleşme, şiddet, eğlence, fuhuş, alkol ve uyuşturucu kullanımına
yönelmekte yada felsefi bir arayışa girmektedir. Genelde felsefi arayış,
ortamın etkisine bağlı olarak İslam, Satanızm, nihilizm, Hıristiyanlık’tan
birisi ile sonuçlanmaktadır. Bu arayışta sağlam yol tutturamayanlar intiharı
tercih etmektedir.
Son
yıllarda gençlik üzerinde yapılan çalışmalar ve devletin ilgili birimlerinin
verdiği bilgiler, gençler arasında madde bağımlılığının gittikçe artan bir
eğilimde olduğunu göstermektedir. Batı gençliğini kasıp kavuran bir bela, şimdi
ülkemiz kapısını zorlamakta, gençliği esir almaya çalışmaktadır. Hem içerden
hem de dışardan alkol ve madde bağımlılığı teşvik edilmektedir. Sovyetler
birliğinin çöküşünde votka bağımlılığının, kadife darbelerin yapımında alkol
kullanımının yaptığı etkiyi göz önüne aldığımızda, Ülkemizin ve Milletimizin
karşı karşıya kaldığı tehlikenin boyutları daha iyi anlaşılabilecektir. Tinerci
çocukların zaman zaman saldığı dehşet hafızalarımızda diriliğini korumaktadır.
Türkiye çok genç bir nüfusa sahiptir. Çalışmalarda gözüken yüzdeler, okuyucuya küçük gelebilir. Genç nüfusun yüksekliğinden dolayı yüzdelere tekabül eden rakamlar büyük olmaktadır. Okuyucunun bu noktaya dikkat etmesinde fayda vardır. Diğer önemli bir noktada bu madde kullanımında ki eğilimin artma istidadı göstermiş olmasıdır.
Sigara ve
Alkol Kullanma Oranları ve Nedenleri
Celal Bayar
Üniversitesi Manısa Sağlık Yüksek okulu öğrencilerinin alkol ve
madde kullanımı üzerine gerçekleştirilen bir çalışma, gençliğin alkol kullanım
eğiliminin yaygınlaşma istikametinde oladuğunu
göstermektedir(10). Yüksek okula devam eden Öğrencilerin %11.9’i
alkol kullanmaktadır. İlginç olan kız öğrencilerin erkeklere
nazaran sayı ve yüzde olarak daha çok alkol kullanıyor olmasıdır.
Alkol kullanma sıklığı oranları ise ayda bir %32, özel günlerde %28
ve haftada bir %20 şeklinde bir dağılım göstermektedir. En çok kullanılan
alkoller, sırasıyla, bira (%40), bira ve rakı (%36), bira ve
şarap(%24)’dır(10).
Süleyman Demirel
Üniversitesinin yaptığı çalışmada ki bulgular, yukarıdakilerle benzerlik arz
etmektedir,Tablo-6.
Tablo- 6: Öğrencilerin
Alkol, Sigara... Alışkanlıkları(7) |
|
Alışkanlıklar |
% |
Sigara |
48,88 |
Alkol |
15,03 |
Kahvehane |
12,36 |
Diğer |
23,73 |
Tablo-7:
Alkole Başlama Nedenleri (10) |
|
Başlama Nedeni |
% |
Özenti
+ Merak |
48; |
Arkadaşa
Eşlik |
32 |
Sorunlardan
Uzaklaşmak |
20 |
Alkole başlama
nedenleri, arkadaş, özenti-merak ve sorunlardan uzaklaşmak olarak tespit
edilmiştir,Tablo-7.
İstanbulda ki Kız
meslek liseleri öğrencilerinin sigara-alkol kullanımına ilişkin
yapılan çalışmalarda, yukarıdakilere benzer sonuçlara ulaşılmıştır,Tablo-8,
Tablo-9(11,12, 13).
Tablo-8:
Öğrencilerin Sıgara İçme nedenleri(13) |
|
Nedenler |
% |
Arkadaş |
7,9 |
Stres |
40,2 |
Özenti |
18,6 |
Merak |
4,9 |
Kabul Görme
İsteği |
2,9 |
Yanıtsız |
25,5 |
Tablo-9:
Öğrencilerin Alkol İçme nedenleri(13) |
|
Nedenler |
% |
Ebeveynden
Örnek |
28,1 |
Arkadaş
Ortamı |
12,5 |
Duygusal
ilişki ve ayrılma |
40,6 |
Merak |
6,3 |
Yanıtsız |
12,5 |
Madde Kullanma Oranları ve Nedenleri
Eskiden Batıda 12 olan uyuşturucu kullanma yaşı, bu gün
Türkiye’de de 12 olmuştur. Uyuşturucu kullanımı ilköğretim düzeyine
inmiştir(14). Bu çok ciddi bir tehlikedir.
Türkiyede en çok
esrar kullanılmaktadır. İlk öğretim Öğrencilerinin %1.2, Orta
öğretim öğrencilerinin %4 esrar kullanıyor. Esrar deneme yaşı, ilk öğretimde
12.8 ortaöğretimde 13.8’dur. Erkeklerın oranı kızlara nazaran 3 kat fazladır.
Özel okullarda ise diğer okullara nazaran esrar kullanımı 2 kat
fazladır. Madde kullanan çevre, ilköğretim öğrencilerinde
2 kat ortaöğretimde 7 kat fazladır. İlköğretimde kullananların
%36.6’sı kullanmayı bırakmakta veya azaltmakta ve %15.1 bırakmayı
düşünmemektedir. Bu oranlar, Ortaöğretimde, sırasıyla, %45.6 ve
%17.7’dır. Esrara ulaşmanın kolaylığı İlköğretimde %13.2, Ortaöğretimde
%51.9’dur(15). Uyuşturucu hapları, ortaokul lise ve üniversite kapılarında
rahatlıkla satılmaktadır.
1996 yılında
Esrarı enaz bir kez kullanma oranı, öğrenciler arasında %4.6 iken
2000 yılında bu
oran %7’ye yükselmiştir. Genellikle Hiperaktif Çocuklarda kullanma eğilimi daha
fazladır. Madde kullanımında sıralama: esrar, ecstasy,
uyuşturucu ilaçlar, eroin ve kokain şeklindedir(14)
Uyuşturucu kullanımı Büyük Şehirlerde daha çok görülmektedir.
Değişik Tıp
fakültesi ve hastanede görevli bilim adamları tarafından 2003 yılında Adana,
Dıyarbakır, Eskişehir, Mersin, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Sivas ve Trabzon
illerinde Lise 2. sınıf öğrencileri arasında yapılan anket çalışmasında
çarpıcı ve ürkütücü sonuçlar elde edilmiştir(16):
Ecstasy kullanımında özel okul
öğrencileri %9.1 gibi bir oranla başı çekmektedir. Ortaöğretimde
okuyanların %2.5’u yaşam boyu enaz bir kez Ecstasy kullanmıştır. Bu
oran Erkeklerde %4.1 iken kızlarda %0.8 olmaktadır. En sık kullanım
yaşı 20 ve üzeridir. Ecstasy deneme yaş ortalaması13.4’dur. İllere göre dağılım
Tablo-10’ görülmektedir.
Emniyet genel
müdürlüğünün Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının
2002-2003 Kayıtlarına göre ele geçen uyuşturucu, uyarıcı
ve benzeri maddelere ilişkin dağılımTablo-11’da görülmektedir:
Tablo-10: Lise
2 Öğrencileri Arasında Ecstasy Kullanımının İllere Göre Dağılımı(16) |
|
İller |
% |
İzmir |
4 |
Adana |
3,5 |
Diyarbakır |
2,7 |
İstanbul |
2,6 |
Eskişehir |
2,3 |
Trabzon |
2,2 |
Mersin |
2 |
Kocaeli |
1,3 |
Sivas |
0,8 |
Tablo-11:
Yakalanan Uyuşturucu,uyarıcı ve Benzeri Maddeler(14) |
||
Madde |
yıl |
|
2002 |
2003 |
|
Esrar |
3292 kg |
2406 kg |
Eroin |
2124 kg |
3394 kg |
Baz
morfin |
230 kg |
419 kg |
Afyon
sakızı |
86 kg |
183 kg |
Kokain |
8 kg |
2.5 kg |
Asetik
anhidrik |
18023 kg |
4520 kg |
Sentetik
Uyuşturucu |
18549 Adet |
9082 Adet |
Coptagon |
6713493 Adet |
2243244 Adet |
Ecstasy |
94007 Adet |
206000 Adet |
Bazı maddelerin
yakalanmasında olumlu gelişme varken, bazılarında da gerilemeler olmuştur.
Genelde suçlu yakalamada 2002 yılına(8360) nazaran 2003 yılında(7801) bir
gerileme olduğu görülmektedir(14).
Emniyet Genel
Müdürlüğünün 2002 raporuna göre erkekler kadınlara nazaran daha
fazla uyuşturucu kullanmaktadır. Bu rapora göre gençlerin uyuşturucuya
başlama nedenleri arasında arkadaş grupları, merak ve sorunları çözememenın
etkili olduğu görülmektedir, Tablo-12,(14).
Tablo-12: Gençlerin
Uyuşturucu Kullanımına Başlama Nedenleri% (14) |
|
Arkadaş
gruplarının etkisi |
41.7 |
Merak |
40,7 |
Eğlence |
3,3 |
Sorunları
Çözememe |
14,3 |
Tablo-13
Öğrencilerin Madde Bağımlılığı Nedenleri(13) |
|
Nedenler |
% |
Arkadaş
ortamı |
31,2 |
Kendi
isteği |
25 |
Özenti |
25 |
Okul-Aile
Sorunları |
18,8 |
Tablo-14
Öğrencilerin Yakınlarının Madde Kullanma
Durumları(13) |
|
Yakınlık
Derecesi |
% |
Arkadaş |
47,1 |
Anne- Baba |
26,5 |
Kardeş |
9,8 |
Teyze-Hala |
15,7 |
Amca-Dayı |
23,5 |
Sevgil |
14,7 |
Tablo-15
Öğrencilerin Arkadaşlarının Kullandıkları
Maddelere Göre Dağılım(13) |
|
Maddeler |
% |
Sıgara |
68,7 |
Alkol |
2,1 |
Esrar |
4,2 |
Ecstasy |
18,8 |
Hap |
6,2 |
Madde
kullanımında Hedef Kitle, 16-30 yaş grubudur. 2002 verilerine
göre madde kullananların % 72.7 bu yaş grubundadır(14). 2003
verilerine göre madde kullanımı eğitim düzeyine bağlı olarak değişmektedir:
Ilkokul % 57.1, Ortaokul %15.7, Lise %11.3, Yüksekokul %1.9. Madde
bağımlılarının %57.3 evli olup ekonomik sıkıntılar nedeni ile
başladıklarını ifade etmektedirler(14).Yakalananların yaşlara göre
dağılımı Tablo-17’de görülmektedir
Tablo-17:
2002-2003 Yıllarında Yakalananların yaş Durumu(14) |
|
Yaş |
% |
15
yaşın altı |
0,7 |
16-17 |
2,14 |
18-20 |
8,75 |
21-25 |
20,04 |
26-30 |
18,97 |
31-35 |
13,17 |
36-40 |
10,75 |
41-45 |
10,04 |
46-50 |
7,59 |
51-55 |
4,74 |
56-60 |
2,16 |
61-65 |
0,84 |
65
üstü |
0,1 |
Tablo-16
Öğrencilerin Duygusal İlişkide Oldukları Kışının Kullandıkları
Maddelere Göre Dağılımı(13) |
|
Maddeler |
% |
Sigara |
73,2 |
Alkol |
6,7 |
Esrar |
6,7 |
Ecstasy |
6,7 |
Hap |
6,7 |
Araştırmalarda en
dikkat çeken sonuç, alkol, sigara ve madde kullanımında arkadaş çevresinin
birinci derecede rol oynadığıdır. Aile ortamı, stres ve özenti diğer etki eden
parametrelerdir. Aile çözüldükçe, stresli ortamlar artıkça, sorunlar
çözümsüzlüğe terk edildikçe ve tebliğ unutuldukça, madde ve alkol kullanımının
artacağı bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün bu sonuçlar gençler
üzerine etkili olan 6 faktörün aynı istikametli olmamasından kaynaklanmaktadır.
Nitekim Lise öğrencileri arasında alkol ve madde kullanımına
ilişkin yapılan değişik çalışmaları birleştirerek yıllara göre
karşılaştırma yaptığımızda bu gidişatı görebilmekteyiz ,Tablo-18(17,18).
Tütün
ve alkol kullanımında son yıllarda bir düşme olduğu ve fakat diğer
maddelerin kullanımında, farklılık olmakla birlikte genelde bir artış olduğu
gözlenmektedir. Yapılan çalışmalarda gerek kız ve gerekse erkeklerde,
kullanımında en yüksek artışın olduğu maddenin Ecstasy olduğu tespit
edilmiştir. Artış erkeklerde %221,5 iken Kızlarda %650’dır. 15 yaş
üstü öğrenci gruplarında madde kullanımında ki artışlar Ecstasy % 377,7
Flunitrazepam %308,3 esrar %120 eroin %100 Ucucularda %55,5 gibi bir atış
olmuştur. Ekonomik düzeyleri düşük ve yüksek olan öğrencilerde kullanımında en
yüksek artış olan madde ecstasydir. Bunu Düşük ekonomik düzeyde %454,5 ile
Flunitrazepam, Yüksek ekonomik düzeyde ise %88,2 ile esrar takip
etmektedir. Dolayısıyla madde kullanım bağımlılığı farklı ekonomik düzeyde
ki öğrenciler için paralel bir artış izlemektedir.
Tablo-18: Lise Öğrencileri
arasında yaşam boyu madde kullanım yaygınlığının yıllara göre
değişimi(17,18) |
|||||||
|
1991 % |
1995 % |
1996 % |
1998 % |
2001 % |
2003 % |
2004 % |
Tütün |
15,7 |
68 |
30 |
64,9 |
59 |
48,3 |
34,1 |
Alkol |
27,6 |
61 |
34,2 |
17,9 |
57,7 |
38,6 |
49,5 |
Esrar |
- |
4 |
4,2 |
3,5 |
4,8 |
5,1 |
5,8 |
Uçucu |
- |
4 |
4 |
8,6 |
4,4 |
5,2 |
5,9 |
Ecstasy |
- |
1 |
0,9 |
- |
1,2 |
3,2 |
3,1 |
Benzodiazepin |
- |
7 |
5 |
3,2 |
4,1 |
5,4 |
4,4 |
Eroin |
- |
1 |
0,7 |
1,6 |
1,1 |
2,8 |
1,6 |
Flunitrazepam |
- |
- |
- |
- |
1,3 |
3,1 |
3,7 |
Çok farklı sosyo ekonomik kesimlerde yıllara bağlı olarak madde kullanımında benzer bir artış olması, çok ciddi bir hastalığın dışa vurumu olarak algılanmalıdır. Oran veya rakamların miktarlarından ziyade düzenli bir artış trendinin olması asıl ürkütücü olandır.
Sonuç: Gençliğin Çiğliği Depremin Öncül Dalgalarıdır
Yukarıdaki araştırmalardan ortaya çıkan gerçek, Gençlerin
çok ciddi bir güven bunalımı içerisinde olup gelecek endişesi içerisinde
yaşadıklarıdır. Bunun tezahür şekli, kötümserlik, anı yaşamak,
hiçbir şeye değer vermemek, her şeyi geçici olarak görmek, tüketerek
tavır alma, protesto etmedir. Biz yerine ben önceliklidir. Paylaşım, kardeşlik
arkadaşlık duyguları gittikçe zayıflamaktadır.
Anı yaşama, tüketerek yaşama her şeyi anlamsızlaştırarak
genci bir anlam krizine sürüklemektedir. Anı yaşayabilmek için özgür olunması
gerektiğine inanmaktadır. Özgürlük ise her istediğini yapmak ve tüketmek olarak
anlaşılmaktadır. Anı yaşamak, daima hep başka şeylerin özlemini getirmektedir.
Her şeye sahip olmak ve fakat hiç bir şeyin değerini, kıymetini bilmemek, sahip
oldukları ile tatmin olmamak günümüz gençliğinde gittikçe yaygınlaşan bir
eğilimdir. Sahip olmadıklarını da ne pahasına olursa olsun elde etmek ve fakat
hiç eziyet çekmeden zengin olmak, üretmeden tüketmek. Bunun
için zengin olmanın aracı olarak mirası, siyaseti, şans oyunlarını
görmektedir. Bu yolla elde edemediklerini ise, şiddete ve hırsızlığa
baş vurarak sahip olmak eğilimi mevcuttur.
Gençliğin
üzerine etki eden 6 faktörün farklı istikametlerde etkili olması, gençliği bir
bunalıma adım adım götürmektedir. Fay hattı üzerinde enerji birikimi olmakta,
deprem öncesi dalgaların yüze vurması gibi düşük düzeyde sinyaller vermeye
başlamaktadır. Bu durum ne abartılmalı nede görmemezlikten gelinmelidir.
Gençlik tıpkı depremin öncül dalgaları gibi sosyal bir patlamaya
delalet eden tehlike sinyallerini göndererek, bizi dinleyin, bize anlayın,
bizimle ilgilenin ve sorunlarımıza bir çare arayın mesajları göndermektedir. Bu
mesajları ancak;
“Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar,
gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler.”(7/179)
“Onlar, Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve
gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar da onların ta
kendileridir.”(16/108)
ayetlerinde belirtilen kimseler algılayamaz ve anlayamaz.
Eğer
bu mesajlar, doğru anlaşılmaz, doğru okunmazsa gençliğimiz, bir müddet sonra,
Batının 1960’lı yıllarda ki ‘kayıp kuşağına’ dönüşecektir. O
kayıp kuşak ki:
“Hiçbir değer
yargısına sahip olmamak herşeye olabilir veya olamaz diyebilmek farketmez
sözcüğü anahtar
Hiçbir kişiye
kuruma kavrama ideye karşı sorumluluk duymamak.
Kendini hiçbir
şeyle yükümlü saymamak. Sorumluluk ve yükümlülük duygusu ile alay
etmek
Herşeye sahip
olma hakkını kendisinde görmek. Buna Hakkım varmı gibi bir soruyu hiçbir zaman
hiçbir şey için sormamak
Hiçbir şeye
sahip olmadığı için herşeyi bir anda kaybetmeye sahip olmak. Bunun içinde sahip
olduğu şeylerin kiymetini bilmemek ve umursamamak.
Ne istediğini,
ne istemediğini, neden isteyip istemediğini bilmemek, düşünmemek umursamamak.
Güdüleriyle ve
dürtüleriyle yaşamak. Bunları kontrol etmeye çalışmayı küçümsemek ve
alaycılıkla karşılamak.
Uyuşturucuya
ve Bağımlılığa yatkın olmak Bunları meşru bulmaya yatkın olamak.
Sınırsız bir
tüketici ve kullanıcı özelliği sergilemek.
Birlikte
yaşadıklarını kendine mecbur saymak, kendini kimseye karşı mecbur saymamak.
Hayatı intihar
ve intikam çizgisinde yaşamak, iniş çıkışlı bir hayat
Günlük ve
anlık yaşamak. Hiçbir hedefe yönelik plan yapmamak bunu bir yaşam biçimi haline
getirmek.
Hiç kimseye
karşı sorumluluk duymamak. Tersine çevresini kendisine karşı sorumlu saymak.
Hiç bir şeyi
bilmeye meraklı olmamak, bilenleri önemsememek, bilgiye sadece kendi çıkarı
için ilgi duymak.
Bencil ve
çıkarcı ilgi ekseni hayatın temel belirleyici çizgisi olmak.
Elde etmek
istedikleri ile haklı olmak arasında hiçbir ilişki kurmamak. Elde etmek
istediklerinde kendini haklı saymak.”(19)
Gençliği Seks, Şiddet alkol ve madde bağımlılığı sarmalından kurtarmak başta devletin en tabii bir görevidir. Anayasanın 58. Maddesi Devlete böyle bir görevi yüklemektedir:
“Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu
maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten
korumak için gerekli tedbirleri alır”
Eski
emekli genel kurmay başkanı Org. Hilmi Özkök, “ Gençliğin düşmanın
beşinci kol faaliyetlerinin boy hedefi haline geldiğini” ifade
etmesini de göz önüne alarak devleti temsil eden tüm üst düzey yöneticiler, bu
konuyu masaya yatırıp bir an önce çözüm aramaları gerekmez mi?
Eğer ‘Gençlik Düşmanın Beşinci kol faaliyetlerinin boy hedefi’ ise bu milli güvenliği ilgilendiren bir konu olarak değerlendirilmesi gerekmez mi?.
Milli
Güvenlik kurulu, gençliğin kaybını bir tehlike olarak görmüyor mu ki
gündemlerine bu konuyu
almamaktadır.
Gece
gündüz ibadetleri kısıtlamaya çalışan bir Cumhurbaşkanın bu konuda ki
suskunluğu ve gençliğin heba edilmesine seyirci kalması gerçekten de
düşündürücü değimlidir?
Halkın Temsilcileri milletvekilleri, hükümet erkanı, Başbakan bir neslin kaybına seyirci mi kalmak istemektedirler.
“Meyhane, kahvehane, bar ve elektronik oyun merkezleri gibi
yerlerle bazı eğitim-öğretim kurumları arasında en az 200 metre uzaklık
bulunması koşulunu kapıdan kapıya 100 metreye indiren ve okullar haricindeki
özel öğretim kurumları için bu şartı kaldıran yasa tasarısı, Genel Kurulu’nda
kabul eden.”(19-26)
TBMM ne yapmaktadır?
Yoksa
bir basiret ve feraset kararması mı vardır. Yoksa kalpler ve kulaklar
mühürlenmiş ve gözlere de perde mi çekilmiştir:
“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını
mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde de perdeler vardır. Ve büyük azab
onlarındır.”(2/7)
”...
Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak sinelerdeki kalpler körelir.”(22/46)
Gençlikten
gelen mesajları iyi algılamalıyız. Gençler Seks, şiddet, suç, alkol, madde
bağımlılığı, satanızm ve Hıristiyanlaştırma eksenli bir tuzağın
içine çekildiklerinin bir bütün olarak farkında değiller. Ancak bir
kumpasın içerisine ağır ağır çekildiklerini hissetmekteler.
Bu
tuzak ve Kumpas beşinci kol faaliyeti olup iç destekli uluslar arası
boyutludur. Bol sayıda yerli işbirlikçileri vardır.
Bu
tuzak, bu ülkede bir ‘kayıp kuşak’ oluşturma ve nesiller arası kavgayı meydana
getirip derinleştirme ve gelecek kuşakları sürüleştirip teslim alma amaçlıdır.
Bu
tuzak, Gençliğimizi mankurtlaştırılmaya (Hafızasını Kaybetmiş Köle) dönüktür.
Bu
Tezgahı Kuranlar Kim? (Gelecek sayıda)
Kaynaklar
1- Armağan İ. , Gençlik
Gözüyle Gençlik, Kırkısraklılar Vakfı, USADEM
Yayınları, İstanbul, 2004, S: 50-60
2- Göka E.,
Gençlik Dönemi Sorunları, Ankara Üniversitesi Psikiyatri Kiliniği
Şefi,
http://www.sosyalhizmetuzmani.org/gençlikdonemleri.htm
3- Armağan İ., Age. S: 303
4- Ankara Genç İşadamları
derneği, Gençlik 2005 Araştırması, Mayıs -2005
5- Uluslararası
Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi,Gençler Hayati Nasil Algılıyor, Anket
, 2006.
6- TNS PİAR
Araştırma Şirketi, Gençliğin Sesi Anketi,2006
7- Suleyman
Demirel Üniversitesinde Gençlik Üzerine Çalışma Anket ,2006
8- Armağan İ., Age. S: 23-27
9- D.B
Tercuman 18.11.2003 Gençler Türkiyeden Umutlarini Kesmişler.
10- Ay
S. , Kizlar Erkeklerden Sarhoş, Sabah 1.1.2004
11- Ögel,K., ve
Arkadaşları,İstanbulda Alkollu İçki Kullanma Sıklığı, PAREM
12- Ögel,K., ve
Arkadaşları, İstanbul Örnekleminde Tütün (sıgara) Kullanım Yaygınlığı, PAREM,
13- Taşçı E., ve
Arkadaşları, Kız Meslek Lisesi Öğrencilerinin Madde Kullanım Durumları,
Bağımlılık
Dergisi,2005,S: 122-128.
14- D.B
Tercuman 8.12.2003 Uyuşturucu Alarmi
15- Milliyet
26.8. 2003 İlkokul Yaşinda Esrar Tehlikesi
16- Hürriyet 7.10
2003 Orta Öğretimde Ecstasy Şoku
17- Ögel,K., ve
Arkadaşları, Lise Gençleri Arasında Sigara, Alkol ve Madde Yaygınlığı
Kullanım, Türk Psikiyatrı Dergisi, 2001, 12(I), S:47-52.
18- Ögel
K. Ve Arkadaşları, İstanbulda Onuncu Sınıf Öğrencileri Arasında
Tütün, Alkol ve Madde
Kullanım
Yaygınlığı Raporu, Yeniden Yayın n0: 15, İstanbul, 2005
19- Atabek
E., Modern Dünyada Değer Kayması ve Gençlik, alkım yayınevi,
İstanbul 2003, S:
182-182.
20- Nedim M. Hazar Zaman 04.12.2003 Selen Ve Elif’e Dair.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder