(Milli Gazete)
Avrupa/Batı kültür ve medeniyet kodlarına göre hazırlanmış bir yasanın/sözleşmenin, İslam kültür ve medeniyet kodlarına göre şekillenmiş bir topluma, bir millete ve bir ülkeye uygulanması, kendi kendini sömürgeleştirmekten başka bir şey değildir. 2011 tarihli İstanbul Sözleşmesi, muhtevasından dolayı gizli bir sömürgeleştirme metnidir. Çünkü sözleşmeyi imzalayanlar, İstanbul Sözleşmesi’nin 9. bölümünde yer alan üye ülkelerin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin ‘özel bir izleme ve denetleme biriminin (GREVIO)’ varlığını kabul etmektedirler.
“KÜLTÜRÜN KÖKÜ KAZINMAK İSTENMEKTEDİR”
Sözleşmenin 66’dan 70’e kadar olan maddeleri GREVIO’nun çalışma esaslarını yetkilerini ve sorumluluklarını tanımlamaktadır. Bu maddeler göz önüne alındığında, hedef ülkenin bağımsız bir ülke olup olmadığının sorgulanmasını gerektirmektedir. Sözleşmenin 12. ve 42. maddelerinde, Batı’nın öngördüğü kültürel normlar hariç, diğer milletlerin kabul ettiği, benimsediği, asırların birikimi olarak meydana gelen, zenginleşen kültür, din, adet, gelenek ve törenin ‘kökünün kazınması’ taraflardan istenmektedir.
“KÜLTÜREL ASİMİLASYON”
AB’nin niyeti, bu ve buna benzer sözleşmelerle muhatap ülkeleri, kültürel olarak çözerek asimile etmektir. ‘Kadına karşı şiddet” ve “aile içi şiddet” kavramları, bu amacı gizlemek için kalkan olarak kullanılmıştır/kullanılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nde ‘Kadına karşı şiddet’ ve ‘aile içi şiddet’ ve benzer kavramsallaştırmalarla ve bu kavramsallaştırmalara yüklenen anlamlarla diğer milletler, dinlerinden koparılarak, ateizme, deizme ve agnostisizme yönlendirme yapılarak kültür ve medeniyetleri tahrip edilerek bir asimilasyon gerçekleştirilmek istenmektedir.
“CİNSEL SAPKINLIK YASAL KORUMA ALTINA ALINMIŞTIR”
İstanbul Sözleşmesi’nin dördüncü maddesinde yer alan ‘cinsel yönelim’ kavramsallaştırılması ile her türlü cinsel sapkınlık, yasal koruma altına alınmıştır. Gelecek nesiller için en büyük tehlikelerden biri, bu cinsel sapkınlıkların yaygınlaşması olacaktır. İstanbul Sözleşmesi’nin dördüncü maddesine göre Kur’an-ı Kerim’de var olan eşcinsellikle ilgili tüm ayetler ve hadisler mülga edilmiş olmaktadır. İstanbul Sözleşmesi her türlü cinsel sapkınlığa serbestîyet tanımaktadır. O nedenle İstanbul Sözleşmesi ve onu referans alan tüm yasalar feshedilmelidir.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE ONU REFERANS ALAN TÜM YASALAR FESHEDİLMELİDİR”
Nikâhsız birlikteliklere/hayat tarzlarına karşı en basit ahlaki bir müeyyidenin dahi uygulanması suçtur. Çünkü sözel ve psikolojik şiddet tanımları ile ahlaki müeyyide uygulanması imkânsızlaştırılmıştır. İstanbul Sözleşmesi’nin 36. maddesine göre Kur’an-ı Kerim’de var olan zina ilgili tüm ayetler ve hadisler mülga edilmiş olmaktadır. İstanbul Sözleşmesi, zina ve fuhşu yasal koruma altına alarak yaygınlaşmasına imkân sağlamaktadır. O nedenle İstanbul Sözleşmesi ve onu referans alan tüm yasalar feshedilmelidir.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NE GÖRE ŞİKÂYET GERİ ÇEKİLEMEZ”
Bizim kültür ve medeniyet kodlarımıza göre aile içi ihtilaflarda kadın ve erkeğin aile tarafları, hakem heyeti oluşturarak sürece müdahil olmak ve sorunu çözmeye çalışmak isterler ve de zorundadırlar. İstanbul Sözleşmesi’nin 48. Maddesi, bu tür hakemlik müessesinin sürece müdahil olmasına karşı olup taraf ülkelerin böyle bir yaklaşımı engelleyecek tedbirleri almasını istemektedir. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi’ne göre mağdur, bir kez şikâyet yapmış ise şikâyetini geri çekme hakkına sahip değildir. Kendileri şikâyetlerini geri çekse bile açılan dava, bu istekten bağımsız olarak devam ettirilecektir.
“AHLAK SİSTEMİMİZE SAVAŞ İLANIDIR”
İstanbul Sözleşmesi aile içinde barışı değil savaşı isteyen bir mekanizma inşa etmektedir. 6284 Sayılı Aileyi Koruma (!) Yasası, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 4721 Türk Medeni Kanunu, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi ve 2011 İstanbul Sözleşmesi referans alınarak hazırlanmıştır. Tüm bu yasa ve uygulama yönetmeliklerinde kullanılan dil, kavramlara yüklenen anlamlar, kavramlara yapılan vurgular ve şiddet kavramına çizilen çerçeve, bir psikolojik savaş mantığının ürünü olup aile yapımıza, toplumsal yapımıza, kültür ve medeniyet kodlarımızla ahlak sistemimize her yönde açılmış bir savaş ilanıdır.
“YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR”
Bizim inançlarımızla, değer sistemimizle ve kültür medeniyet kodlarımızla bağdaşmayan yasa ve sözleşmelerin yapacağı tahribat çok yüksek olacak ve gelecek nesiller çok ağır bedeller ödeyecektir. TÜİK verilerine göre, İstanbul Sözleşmesi ve sözleşmeyi referans alan yasalar uygulamaya sokulduktan sonra aile yapısında iyileşme değil kötüleşme olmuştur. O nedenle İstanbul Sözleşmesi ve onu referans alan tüm yasalar feshedilmelidir. Henüz vakit varken, yarın çok geç olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder