1 Ağustos 2018 Çarşamba

TÜRKİYE’DE İKİ ZIT MİLLİYETÇİ AKIM YERLEŞİP YAYGINLAŞIYOR

 (Umran Dergisi Ağustos 2018 Yazısıdır)

TÜRKİYE’DE İKİ ZIT MİLLİYETÇİ AKIM YERLEŞİP YAYGINLAŞIYOR

Türkiye’nin,  hal değişiminin getirdiği geçici hal sürecini kazasız, belasız atlatabilmesi için toplumsal bir mutabakata ihtiyaç vardır. 24 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu bir gerçek, Türkiye’deki toplumsal mutabakatı bozabilecek en ciddi gelişme, kavmiyetçiliğe kayan milliyetçiliğin, birbirine zıt iki kutupta yaygınlaşması ve derinleşmesi tehlikesidir.

Hem küresel hem de İslâm coğrafyasında hâkimiyet kurma amaçlı 16 proje bölgede çatışmaktadır. Bugün; bölge ülkelerini bölmek ve birbiri ile savaştırmak, böylelikle İsrail’i rahatlatabilmek ve genişlemesini sağlamak, enerji havzalarına el koymak, Filistin meselesini göz ardı edebilmek, hatta bir küresel savaş çıkarmak için Türkiye’yi provoke ederek kullanabilmek hedeflenmektedir. İsrail, Filistin’de her geçen gün katliamlarını artırmakta ve yaygınlaştırmaktadır. İsrail, bölgedeki kaostan yararlanarak, Arapları devre dışı bırakan, Kudüs’ü başkent kabul eden yeni bir Yahudi devleti ilan etmiştir. Ayrıca İsrail, her geçen gün, Suriye’de bir bölgeyi bombalayarak “güvenli bölge” adı altında Suriye topraklarını işgal edip yayılmaktadır.

Türkiye, böyle bir atmosferde 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini, %86 bir katılımla, çok başarılı bir şekilde gerçekleştirmiştir. Kadife darbeciler umduklarını bulamamışlardır. Bu seçimden çıkarılabilecek dersler nelerdir? Toplum ne mesaj vermiştir?  Verilen mesajın gereği nasıl yerine getirilebilir? Bu seçimde milletin verdiği mesajları, ana hatları ile aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

  1. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kusurludur, bu kusurları el birlik giderin.
  2. Türkiye’de birbiri ile çatışma eğilimi olan iki ana milliyetçi akım yayılmakta ve kökleşmektedir.
  3. Türkiye, ittifaklar sistemi ile neredeyse ortadan iki ana bloka bölünmüş gibidir. Gerilimin yükselmesi, bölünmenin derinleşmesi, ülkeye fayda değil, zarar getirir.
  4. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yerleştirilirken yeni fay hatları inşa edilmemeli ve varolanlar enerji ile yüklenmemelidir. Yeni gayrimemnunlar üretilmemelidir.
  5. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tüm kurum ve kuruluşları ile yerleştirilirken, “Tek Adam”, “Diktatör” imajı oluşturacak tüm söylem, eylem ve uygulamalardan kaçınılmalıdır.
  6. Yönetim Sistemi değişikliği yapılırken, geçmiş uygulamaların tümünün kötü olduğu varsayımıyla hareket edilmemeli, olumlu ve olumsuzluklar göz önüne alınarak hareket edilmeli, ifrat ve tefritten kaçınılmalıdır.
  7. Yönetim Sistemi değişikliği yapılırken çıkarılacak olan kanunlara, mayın yerleştirmek isteyen kripto işbirlikçiler/FETÖ’cüler olabilir. O nedenle yasal düzenlemeler, kanunlaştırılmadan önce topluma sunulmasında, görüş alınmasında fayda vardır.
  8. Yeni yapı kurulurken içe kapanıp, bölgede ve dünyada olan olaylara karşı duyarsız kalınmamalıdır.
  9. Türkiye’nin yeni vizyonlara ve vizyon sahiplerine ihtiyacı vardır.
  10. Seçmen davranışlarında geçişkenlik vardır. İttifaklar arası ve ittifak içi oy kayması söz konusu olup, futbol takımı tutar gibi bir seçmen profili söz konusu değildir.
  11. Partilerdeki ve bürokraside ki kifayetsiz muhterisler, yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış olanlar ve halktan kopanlar tasfiye edilmeli; siyaset ve siyasetçi arınmalıdır.
  12. Gençlik siyasetin dilinden ve siyasetçilerin kavga etmelerinden memnun değildir.

Geçiş Dönemi/Geçici Hal Sıkıntılı Olup Dikkatli Olunmalıdır

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, “Cumhuriyetin Kuruluşu” ve “Çok Partili Sisteme Geçişten” sonra Cumhuriyet tarihinin önemli “üçüncü bir evresi” olarak tanımlanmaktadır.[1] Her sistem ve yapı değişikliği, bir geçici hal dönemi ortaya çıkartır. Süreç iyi yönetilemezse eskisinden çok daha kötü durumlara sebebiyet verilebilir. Her değişim, aynı zamanda sistemde memnun ve gayrimemnunlar üretir. Önemli olan, memnun sayısının gayrimemnun sayısından çok daha fazla olması; değişim sürecinde halkın canının fazla yanmaması, halkın tedirgin edilmemesi ve ülkenin güvenliğinde bir krizin yaşanmamasıdır. Türkiye’nin, bu hal değişiminin getirdiği geçici hal sürecini kazasız, belasız atlatabilmesi için toplumsal bir mutabakata ihtiyaç vardır.  24 Haziran Seçimlerinin ortaya koyduğu bir gerçek, Türkiye’deki toplumsal mutabakatı bozabilecek en ciddi gelişme, kavmiyetçiliğe kayan milliyetçiliğin, birbirine zıt iki kutupta yaygınlaşması ve derinleşmesi tehlikesidir.

Tarihi Arka Plan: Lozan’da Lağvedilen Kimlikler ve Laik-Seküler Yeni “Türk Kimliği” İnşası

Son dönem Osmanlı yönetiminin taklitçi yaklaşımı, genel olarak Cumhuriyet dönemi yöneticilerinin de yaklaşımı olmuştur. Fransız ihtilalının etkisinde kalan Cumhuriyetin kurucu kadrosu, heterojen Osmanlı toplumundan miras kalan bir ümmeti,  yeni bir ‘ulus’a dönüştürmeyi, kendi tabirleri ile ‘yaratmayı’, ana politika olarak benimsemiştir.

Avrupa delegasyonu Lozan’da, Hıristiyanlara, Musevilere ve Kürtlere azınlık statüsünün tanınmasını istemiştir. Birinci meclis, Türklerle, Kürtler arasındaki “gaye ve din birliğini”  gerekçe göstererek Kürtlere “azınlık statüsü” verilmesi isteğine şiddetle karşı çıkmış ve Lozan’da bir şeylerin ters gittiğini görerek Lozan Antlaşması’nı reddetmiştir. Lozan’a karşı olan, örgütsüz ve fakat çoğunlukta olan birinci meclis üyelerinin büyük bir kesimi, örgütlü bir azınlık tarafından tasfiye edilmiş ve Lozan Antlaşması imzalanmıştır.[2]

Cumhuriyetin ilk başbakanlarından Rauf Orbay hatıratında, Lozan’da İsmet Paşa ve İngilizlerle gizli irtibatı olan İstanbul Yahudi Hahambaşı Haim Naum ve Lord Gurzon arasında gizli bir antlaşmanın var olduğunu açıklamaktadır. Bu gizli anlaşmaya göre “halifelik lağvedilecek”, “İslâm dünyası ile her türlü ilişki kesilecek” ve “laiklik merkezli”  yeni bir sistem inşa edilecektir.[3]

Türkiye’de, başta Türkler ve Kürtler olmak üzere tüm Müslüman etnik unsurlar için İslâm ve Halifelik, en önemli bağlayıcı bir unsur ve bir çimento idi. Kürt Sorunu ile ilgili yapılan araştırmalarda (1-Martin van Bruinessen; 2- Nader Entessar; 3- Kemal Kirişçi-Gareth M. Winrow; 4- David Mc Dowall’ın eserleri) Kürt kavmiyetçiliğinin başlangıç noktası olarak Hilafetin kaldırılması gösterilmektedir.[4]

Kürtlerle Türkler arasında ki kardeşliğin kırılma noktası halifeliğin kaldırılması, ivme kazanması laikliğin getirilmesi, zirve noktası ise Kürt kimliğinin inkâr edilmesi ve Kürtlerin asimile edilmeye çalışılmasıdır.

Cumhuriyetin çekirdek kadrosu, gücü tam olarak ele geçirene kadar hem Kürt önderlere, hem de Müslüman önderlere bol vaatte bulunmuş halifeliği, İslâm’ı çok öne çekmiştir. Mustafa Kemal,14 Ocak1923 İzmit konuşmasında Kürtlere özerklik bile vaad etmiştir.[5] Fakat çekirdek kadro, gücü ele geçirince hem Türk kimliğini hem Kürt kimliğini hem de İslâm kimliğini ve de İslâm kültür ve medeniyetini ret ve inkâr etmiştir. Bu uygulamalardan sonra Türkiye’nin bağrında, İslâmî kimlik, Türk kimliği, Kürt kimliği olmak üzere üç ana kimlik sorunu, hep var olagelmiştir. Batılılaşma hareketi ile yol boyu, hem İslâmi kimlik hem de Türk, Kürt ve diğer kimlikler red ve inkâr edilmiştir. Devrimlerle bir taraftan varolan tüm kimlikler parçalanırken, diğer taraftan Batı kültür ve medeniyetinin değerlerini benimseyip inanan bir halk inşa edilmeye çalışılmıştır. İnşa edilecek olan yeni ulusun, mevcut tarafından kabul görmesi için etnik olarak çoğunlukta olan Türklerin ismi, kanı ve konuşma dili dayanak olarak seçilmiştir.

Yeni kimlikte, Türk’ün ismi vardı fakat kültür ve medeniyeti, tarihi, örfü, adetleri, gelenekleri, görenekleri, alfabesi, Kur’ân’ı, Ezanı ve dini yoktu. Tüm yaşantıları, Batılı değerlere göre şekillendirilmek istenen bir halkın hangi Türklüğünden bahsedilebilirdi? Tarihten bize intikal eden Müslüman Türk (Eski Türk) öldürülmüştü. Yeni Türk (Batılı Türk) ise, tarihini, kültür ve medeniyetini, dinini, imanını, ecdadını, kıblesini red ve inkâr eden mankurtlaştırılmış bir Türk idi. Bu coğrafyada yaşayan, yeni alfabeyi, laiklik dinini benimseyen, İslâm’la ilişkili tüm tarihi, kültür medeniyeti red ve inkâr edip Batı Kültür Medeniyetini benimseyen ve “Türk kanını taşıyan herkes Türk’tü”(!).

          Bu yeni Türk, tarihten gelen ve Müslüman olan Türk’ten başka bir şeydi.

          Kanı işin içine niçin soktukları belli değildi. Çünkü Türkçülüğün ateşli savunucularının birçoğu- İnönü, Ziya Gökalp ve Moiz Kohen; vb. - Türk soyundan gelmemekteydi.

          1950 öncesinde yazılan kitaplarda, nedense kan meselesi hep öne çekilmiştir: “Türk yurdu üzerinde yaşayan, Türk dili ile konuşan ve Türk kanını taşıyan insanların birliğine Türk milleti denir.” “Bütün Türkleri bütün yüreğimle seveceğim. Çünkü hepimiz aynı kanı taşıyoruz. Hepimiz aynı toprakta yaşıyoruz. Aynı dili konuşuyoruz.”[6]

Türk milletinden kast edilen, aynı coğrafyada, aynı soydan, aynı kandan ve aynı dilden olan insanlar topluluğu idi. Aynı coğrafyada yaşadığı halde aynı dil ve kandan olmayanlar ne olacaktı?

Herkes, yeni din-kültür ve medeniyete göre yeniden formatlanacaktı. Formatlanmaya karşı çıkanlar “gerici”, “yobaz”, “bölücü”, “hain”, “düşman”  ve “tehlikeliydi”. Formatlanma asimile olmak demekti. Ya asimile olacaklar ya da yok edileceklerdir.

Cumhuriyetin çekirdek kadrosu, ‘kanunen ve cebren’ formatlanma gerçekleştirerek ‘Yeni Türkü yaratacaktı’(!). İnönü 1925 yılında; “Vazifemiz, bu vatanın içinde bulunanları behemehâl Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız.”[7] demekteydi. “Onuncu Yıl Marşı”, bu yeni Türk’ün marşıydı.

Yeni Sistem için nüfus olarak Türklerden sonra hem en baskın unsur olmaları hem de İslâm dinine bağlılıkları açısından tehlikeli olabilecek olan unsur, Kürtlerdi. Öncelikle bunların, öngörülen yeni Türk’ün saflarına katılması için formatlanması gerekmekteydi. Bu noktadan hareketle Kürtler üzerinde tezler üretilerek dilleri, soyları, kültürleri yok sayıldı. Yerel isimler değiştirildi. Dağa taşa ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ yazıldı; herkese okullarda “Türküm, Doğruyum, Çalışkanım”(!) marşı söylettirildi. Kürtler, Türklerin bir boyu, bir kolu, “Dağ Türkleri” olarak gösterilmek istendi.

İki kuvvet Komutanının aşağıdaki açıklamaları, Cumhuriyetin kurucu kadrosunun zihin yapısını anlama açısından önemlidir:  Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral Salim Dervişoğlu: Ekonomik adımları atmadık, Kürtleri kültürel bakımdan ülkeye entegre edemedik, asimile etmeye çalıştık. … İşe kendi içimizdeki ekonomik, kültürel, sosyal bölünmüşlüğü ortadan kaldırarak başlamak lazım.”[8]  Kara Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Orgeneral Aytaç Yalman: Cumhuriyet dönemindeki isyanlardan sonra 1938'den 1970'e kadar terör yoktu. Sosyal sorun dönemi dediğim, bu dönemdir. Aslında Türkiye'nin sorunu henüz sosyal boyuttayken görmesi ve doğru okuması gerekirdi. Bu yapılabilseydi sorun belki sosyal aşamadayken çözülebilirdi. Ancak, maalesef bunun yapılamadığını görüyoruz. Henüz terör boyutuna gelmeden sosyal aşamada sorun çözülebilseydi çok daha iyi olurdu.

Bu açıdan baktığımızda, o aşamada sorunun 'kendini ifade' olarak tarif edildiğini görüyoruz. Dilini konuşmak, şarkısını, türküsünü dinlemek istiyor, kültürünü yaşamak istiyor. Oysa, bizler o dönemde'Kürt yoktur'(!) diye eğitilmişiz. Kürtleri, Türklerin kolu olarak görüyoruz. Ortalıkta işte dağlarda gezerken, karda yürürken kart-kurt sesleri çıktığı için Kürt denilmiştir, gibi tarifler dolaşıyor. O dönemde sosyal istekleri bile biz 'yıkıcı faaliyetler' kapsamında görüyoruz.  Biz olayın sosyal yönünü görmemişiz, dolayısıyla sorunu zamanında görmemişiz."[9]

‘Bu ülkede herkes Türk’tür.’ şeklinde formatlanan bir nesil için, Türk’ten başka etnik yapılardan, farklı dillerden bahsetmek, “ülkeyi bölmek istemek”, “hainlik yapmak” demektir. “Güç Zehirlenmesine”  tutulmuş Cumhuriyetçi kadro, en vahim hatayı, 1980 darbesinde “Kürtçe konuşma yasağı” getirerek yapmıştır:  Emekli Cumhurbaşkanı Orgeneral Kenan Evren:  Kürtçe konuşmayı yasakladık. Şöyle yasakladık: Konuşmalarda, mitinglerde, şurada burada Kürtçe konuşulmayacak. Okulda filan Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Neden dedik? Ben Devlet Başkanı'yken, bir köyde ilkokula gittim. Açtım kitabı, oku şunu dedim çocuğa. Kem küm, çocuk okuyamıyor… 'Dördüncü sınıfa gelmiş, Türkçeyi okuyamıyor, bu nasıl iş?' dedim. Döndüm ve Kürtçe yasağını koyduk. Kürtçe tedrisat yapılamaz dedik. Ama biraz ağır yasak koyduk. Sonra bu yasak kaldırıldı, ama hataydı. Hata olduğunu sonradan anladım…”[10]

“Yeni Türkiye”de Milliyetçi Dalganın Yükselişi

Birbirini besleyen ve destekleyen bu iki zıt akım (Türk Milliyetçiliği, Kürt Milliyetçiliği) bugün, belli boyutlarda Türkiye sathında yerleşmiş ve yaygınlaşmıştır. Türk milliyetçiliği, tabanda etkinlik olarak, Kürt milliyetçiliğine nazaran daha baskın ve yaygındır. Bu akımın siyasi ana temsilcisi, MHP’dir. MHP, geçmişte (1999) %18 civarında bir oy potansiyeline ulaşmıştır. Bugün bölünmüş olmasına rağmen %11 oy oranına sahiptir.

Geçmişte Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm Sentezi”, “Tanrı Dağı Kadar Türk Hıra Dağı Kadar Müslüman”, sloganlarına göre şekillenmişti. 1980 Darbesinden sonra bu çizgiden yol boyu uzaklaşmış, İslâm yerine AB değerleri öne çıkmış; “Tanrı dağı” yanında “Hıra dağı” küçülmüş ya da unutulmuştur. Bu akımda kavmiyetçiliğe ciddi bir kayış vardır.

Kürt Milliyetçiliği ise, başından beri, solun, Marksizm’in tekelinde büyümüş, boy salmış, laik-seküler bir hareket olarak var olmuş ve Marksist Türk solu” tarafından genellikle desteklenmiştir. Yol boyu Marksist Kürt milliyetçiliği, mecliste var olmuş olmasına rağmen, çok etkili olamamış; genelde PKK’nin gölgesi altında, hep terörle özdeş olarak görülmüştür. Kürt Milliyetçiliğini etkin kılan, BDP sonrasında HDP ile birlikte “dindar Kürtlerin” Kürt milliyetçiliğine kaymış olması, laik seküler, Marksist-sol bir harekete destek vermiş olmalarıdır.

          Gelinen noktada ana sorun, %11 civarında Türk ve Kürt kavmiyetçiliğinin varlığı değildir. Gelinen noktada merkez parti olan AK Parti tabanında kavmiyetçiliği çağrıştıracak ve besleyecek hem Türk ve hem de Kürt milliyetçiliğinin gelişmesidir.  Bunun sebebi nedir? Bunun sebeplerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

          1- “Çözüm Süreci Buzdolabında”

AK Parti kurmayları, Kürt kavmiyetçiliğinin yaygınlaşmasına ilişkin sorunu önce “Kürt Sorunu”, sonra “Demokratikleşme Süreci” ve daha sonra da “Çözüm Süreci”  diye adlandırmışlardır. Sorunun çözümü için de PKK’yi muhatap seçmişler; “3. Göz ya da Gözlemci” olarak her zaman arkadan iş çeviren hilebaz İngiltere’yi sürece dâhil etmişlerdir.  

Devletin, “Çözüm sürecinde” Kürt halkının bizzat kendisi yerine, yabancı istihbaratların etkin olduğu “bir terör ve taşeron örgüt” olan PKK’yı muhatap alması ve “3. Göz ya da Gözlemci” olarak İngiltere’yi sürece dâhil etmesi, hataydı.

Ayrıca stratejik olarak yapılan ciddi hatalardan biri de, PKK-BDP/HDP’nin yanısıra AK Parti Kürt milletvekili grubunun (BDP’nin mecliste 30 milletvekili varken AK Parti’nin mecliste 60 civarında milletvekili mevcuttu.) ve Güneydoğu bölgesinde ya da Türkiye’nin farklı bölgelerinde Kürt halkının hakları için mücadele veren farklı Kürt örgütlerinin, kanaat önderlerinin, melelerin, STK temsilcilerinin, medreselerin ve mecliste bulunun muhalefet partilerinin muhatap alınmaması olmuştur.

PKK-BDP/HDP’nin tek olarak muhatap alınması, terör örgütüne meşruiyet, zımnen sanki Kürtlerin tek temsilcisiymiş gibi bir statü kazandırmış ve Devletin doğal olarak yaptığı yasal düzenlemelerle iade edilen tüm haklar, “PKK tarafından silah zoruyla alınmış haklar” olarak PKK tarafından kamuoyuna duyurulmuş ve Kürt halkına kabul ettirilmiştir. Bu durum, Kürt halkının belli bir kesiminin, özellikle gençlerin, örgütün şemsiyesi altına girmesine sebebiyet vermiştir.

Doğal olarak verilmesi gereken hakları, bir terör örgütünü aracı kılıp onunla pazarlık yaparak vermek, yanlıştı, ilahi sünnete aykırı idi; bu nedenle de işin bereketi olmadı. Çözüm sürecinin AK Parti kanadı, “Biliyorsunuz, 2013’te bize o zaman silahları bırakma sözü vermişlerdi. Ama sözlerini tutmadılar.”  “Bizi aldattılar, kandırdılar.” diyerek “Çözüm sürecini buzdolabına” koymuşlar; “Çözüm sürecini unutun” ve “Çözüm süreci bitti” gibi açıklamalar yapmışlardır.[11]

Bu açıklamalar ve ardından gelen uygulama, dindar Kürtler arasında HDP’ye kayma eğiliminin ortaya çıkmasına ve hızlanmasına neden olmuştur.

           2-‘Bağımsız Kürdistan Referandumu’/ ‘Kuzey Irak Referandumu’

Bununla birlikte AK Parti tabanında birbirine zıt Milliyetçiliğin tırmanmasına sebebiyet veren çok önemli diğer bir olay, Türkiye, İran, Irak ve Rusya’nın karşı çıkışlarına rağmen Barzani yönetiminin, İsrail’in açık desteğini alarak ‘ihtilaflı bölgeleri’ de içeren ‘Bağımsız Kürdistan Referandumunu’/‘Kuzey Irak Referandumunu’ yapmış olmasıdır.

Kuzey Irak Referandumu ile birlikte başlayan tartışmalarda, Türkiye’deki yöneticiler başta olmak üzere dini hassasiyeti olan Müslüman Türklerle Müslüman Kürtlerin kullandıkları dil, kavmiyetçi bir dildi. “Bu Kürtler” veya “bu Türkler” diye başlayan ve işi “nankörlüğe”, “küfretmeye” kadar götüren bir dil, kavmiyetçilik ateşinin AK Parti tabanında daha da şiddetli yanmasına sebebiyet vermiştir. 

          3-Afrin-Menbiç-Kandil Operasyonlarının İyi Anlatılamaması

Şer ittifakının, yabancı istihbaratların ve kavmiyetçi Kürt hareketi mensuplarının, Afrin, Kandil ve Menbiç operasyonlarının “Kürt halkına karşı yapılıyor” propagandasını yapması; buna karşı güçlü bir karşı psikolojik harekât geliştirilmemesi, AK Parti tabanındaki Kürt kökenli kardeşlerimiz üzerinde kötü etki meydana getirmiş, önceden başlayan kıvılcım daha da şiddetlenmiştir. CIA ajanı Henri Barkey'in 8 Haziran 2018’deki aşağıdaki ifadelerini bu açıdan değerlendirmek gerekmektedir: "Her şeyden önce, Menbiç meselesi Erdoğan için seçimler yüzünden önemliydi, bir açıdan, ABD ona bir hediye verdi. Bu, Erdoğan'ın istediği bir şeydi ve sonunda istediğini aldı."[12]

 4- “Amerikan İlerleme Merkezi” (CAP) Raporunun “Popülist Milliyetçiliğin Kökenleri” Araştırması ve İstihbarat Örgütlerinin Gereğini Yapması

2014 Yılının sonu, 2015 yılının başında Amerikan İlerleme Merkezi (CAP) tarafından Türkiye’de “Türkiye'nin yükselen milliyetçi duygularını incelemek ve din, etnisite, tarih, mağduriyet, sınıf kırgınlığı ve onu körükleyen güvensizlik dinamikleri hakkında bilimsel bir anlayış geliştirmek için” bir araştırma yapılmıştır.[13] “Popülist milliyetçiliğin ardında yatan sebepler ve gerekçeler” öğrenilmek istenmiş ve “Batı kültür, siyaset ve güvenlik alanındaki yeri de dâhil olmak üzere, önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin yörüngesini şekillendirebilecek yerel zorunluluklara ışık tutmak” amaçlanmıştır.

Rapordan anlaşıldığına göre başta CIA olmak üzere Şer İttifakının istihbarat örgütlerine çok önemli malzeme üretilmiş ve bir yol haritası önerilmiştir. Yabancı istihbaratların Türkiye’de “Popülist milliyetçiliğin” yaygınlaşması için yürüttükleri psikolojik harekâtın, Türk ve Kürt Milliyetçileri üzerinde çok önemli etkileri olmuş olabilir.

Keza her seçim döneminde ABD ve AB’nin Türkiye’ye karşı sert tavır koyması, gerilimi yükseltmeleri, bu tavra karşı Türkiye’nin aynı sertlikte cevap vermesi; Türkiye’nin küresel bir operasyonla karşı karşıya kaldığı intiba ve imajının doğmasına ve “Türk’ün Türk’ten Başka Dostu yoktur.” sloganının(“Popülist milliyetçilik”)  zemin bulmasına sebebiyet vermiştir.

5- 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi Gecesi ve Sonrasında Kullanılan Dil, Söylem ve Sloganlar

15 Temmuz askeri darbe girişiminin, dini/ cemaat özelliği öne çıkmış Gülen Hareketi (FETÖ)  ve NATO’nun ittifakı ile gerçekleştirilmesi, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında darbeye karşı yapılan kitlesel eylemlerde, Milliyetçi slogan ve söylemlerin baskın olması, AK Parti tabanında başlayan iki zıt milliyetçi dalganın daha da gürleşmesine neden olmuştur.

6-16 Nisan Referandum ve Seçimlerde Kullanılan Dil, Söylem ve Sloganlar

16 Nisan Referandumu ve 24 Haziran Seçimleri sürecinde başta Cumhurbaşkanı olmak üzere AK Parti kurmaylarının kullandığı dil; Cumhurbaşkanının “Kızıl Elmadan” bahsetmesi, “Bozkurt işareti” yapması, AK Parti tabanındaki Türk milliyetçileri ile MHP’li milliyetçileri birbirine yakınlaştırırken; AK Partiye rey vermiş Kürt seçmeni olumsuz etkilemiş ve bir kısmının AK Parti’den uzaklaşmasına, HDP’ye yaklaşmasına sebebiyet vermiştir.

7- AK Parti MHP Arasında Kurulan Cumhur İttifakı

AK Parti ile MHP arasında 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra başlayan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yasallaştırılması sürecinde geliştirilen ve nihayet 24 Haziran 2018 seçimlerinde Cumhur İttifakı ile zirveye taşınan yakınlaşma, AK Parti tabanındaki Kürt seçmeni olumsuz etkilemiştir.

8- Türkiye’nin Ana Tezadının Anlatılmaması

Türkiye’nin ana sorunu, Batı Kültür ve Medeniyeti değerlerine göre kurulmuş bir sistemle İslâm kültür ve medeniyet değerlerine göre şu ya da bu şekilde yaşayan bir milletin arasında var olan değer sistemi çatışmasıdır. Türkiye’nin ana sorunu, bu zihinsel karmaşadırBu sistemde baştan beri toplumun her kesimi, şu ya da bu şekilde asimilasyona tabı tutulmuştur. Bunun topluma gereğince anlatılmaması ya da anlatılamaması “popülist milliyetçi” eğilimlerin yükselmesine sebebiyet vermiştir ve de vermektedir.

Milliyetçilik Açısından Seçim Sonuçlarının Değerlendirilmesi

1995 yılından günümüze kadar yapılan seçimlerin sonucunda, oy dağılımı açısından Türkiye, üç ana bölgeye ayrılmış durumdadır (Şekil 1-Şekil 8). Kürt halkından çok rahat rey alabilen (Şekil 1-Şekil 2) RP ve FP’nin 28 Şubat askeri cuntası tarafından kapatılmasının sonucu varılmak istenen nokta, Türkiye’nin zihinsel olarak bölünmesiydi. Şekil 1’den Şekil 8’e kadar olan haritalar incelendiğinde, adım adım bu hedefe yaklaşıldığı görülmektedir. Bu ana tehlikedir.

“Çözüm sürecinin buzdolabına konmasından” sonra, Kürt halkı arasında PKK’nın ve kimliği belli olmayan bazı örgüt ve şahısların yaptığı yoğun gri/kara propagandanın sonucu, dindar Kürtlerin belli bir kesiminin Kürt milliyetçiliğine kaydığını ve HDP’yi meşru olarak görmeye başladığını, 7 Haziran 2015 seçimlerinden itibaren AK Parti’den koparak HDP’ye rey verdiğini görmekteyiz.

7 Haziran 2015 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’da ve Kürt halkının yoğun olarak yaşadığı batıdaki şehirlerde, HDP’nin 80 milletvekili alması; buna karşılık AK Parti’nin %8 civarında rey kaybederek iktidar olamaması, AK Parti tabanın da Kürt halkına karşı bir tepki meydana getirmiş ve AK Parti tabanı, belli boyutları ile Türk milliyetçiliğine doğru kaymıştır.

AK Parti, Türkiye’nin her tarafından yüksek oranda rey alabilen tek partidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise HDP etkindir. CHP ise Trakya, Ege ve Akdeniz sahillerinde vardır.  MHP, İç Anadolu, Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde belli boyutlarda etkindir.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kürt kavmiyetçiliğinin temsilcisi HDP etkindir. Bu bölgede 2. derecede etkin olan parti, AK Parti’dir. Bu seçimde AK Parti’nin Güneydoğu’da oyunu artırmış olması önemli bir olgudur. İslâmî kimlikleri öne çıkan SP ve HÜDA-PAR’ın Güneydoğu bölgesinde ciddi bir varlık gösterememeleri, Türkiye’nin geleceği açısından iyi olmamıştır(Tablo 1, Tablo 2).

Şekil 1-Şekil 8’de görülen haritalarda Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kürt kavmiyetçiliği üzerinden siyaset yapan bir parti, yol boyu etkin olmuş ve kökleşmiştir. Yılları göz önüne aldığımızda Kürt kavmiyetçiliğinin bir taban bulduğu görülmektedir.

Mesele, bir terör meselesi olmanın ötesine geçmiş ve siyasallaşmıştır. Var olan sorun, yukarıda yer verdiğimiz Komutanların ifade ettiği tehlike sınırlarına gelip dayanmış ve sınırları zorlamaktadır. Bu nedenle siyaset erbabı önümüzdeki günlerde kullandığı dile daha fazla dikkat etmeli ve bu sorunu çözmek için toplumsal bir mutabakat aramalıdır.

OHAL sürecinde atanan kayyumların Güneydoğu bölgesinde çok güzel hizmetler yapmış olmasına rağmen AK Parti’nin oyunun gereğince artmamış olması, hizmet-kavmiyetçilik denkleminin ne kadar karmaşık olduğunun bir göstergesidir. Denklemin çözümü, kavmiyetçilik eksenli olmuştur.

Kavmiyetçilik, zihinsel bir sorundur. Zihinsel sorunlar, zihinsel, fikrî/felsefî yaklaşımlarla çözülebilir. Güneydoğu’da söylenen, İyi hizmet yapıyorlar fakat bizden değiller.” sözü, durumu ve de sorunu, en güzel bir şekilde özetlemektedir. Keza Güneydoğuda verilen hizmetlere karşılık AK Parti’nin istenen ya da beklenen oyu alamaması karşısında Güneydoğudaki bazı AK Partililerin Kürt halkı için “Nankörler” (!) tabirini kullanması, ana sorunun zihinsel olduğunun, kavranılamadığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

1995 yılında HADEP ile başlayan siyasal Kürt hareketi, Kürt kavmiyetçilik hareketi, 2002’den bugüne yapılan seçimlere bakıldığında, 22 Temmuz 2007 ve 12 Haziran 2011 seçimlerinde bağımsız adaylarla meclise girebilmiş ve mecliste grup kurabilmiştir (Tablo1, Tablo 2). 7 Haziran 2015 seçimlerinde en yüksek oyu yakalamış (%13,11) ve 80 milletvekili kazanmıştır. HDP; 1 Kasım 2015 seçimlerinde %10,8 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde hiçbir ittifaka girmeden, lideri ve bazı milletvekilleri tutuklu iken %11,7 oy alarak %10 barajının üzerine çıkabilmiş ve MHP ile oy potansiyeli olarak aynı düzleme gelip oturmuş bir partidir. 

HDP’nin %10 seçim barajını geçmesinin AK Parti’ye maliyeti, 60-65 civarında milletvekili kaybıdır.

AK Parti tabanında meydana gelen, birbirini besleyen bu iki zıt milliyetçi akım, AK Parti ile MHP ve HDP arasında şartlara göre oy geçişkenliğini beslemiş ve artırmıştır. 7 Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti’nin oyları düşmüş, buna karşılık hem MHP’nin hem de HDP’nin oyları artmıştır (Tablo1). Bu seçimde AK Parti’den hem MHP’ye hem de HDP’ye belli bir miktar oyun geçtiği görülmektedir. Bu noktada, dindar Kürtlerin HDP’ye yöneldiğine ilişkin çok ciddi tartışmaların 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra yapıldığı hatırlanmalıdır.

HDP, 24 Haziran 2018 seçimlerinde, Kürt halkının her kesiminden, sol ve laikçi çevrelerden, Alevilerden, CHP’den, AK Parti’den memnun olmayanlardan, Müslüman entelektüellerin bir kesiminden ve FETÖ’cülerden oy almıştır.  Bahçeli’nin erken seçim çıkışı ile birlikte yapılan 1 Kasım 2015 seçimlerinde, AK Parti’nin oyları yükselmiş buna karşılık MHP ve HDP’nin oyları düşmüştür. 24 Haziran 2018 seçimlerinde ise AK Parti, HDP’ye giden oylarının tamamını değil, bir kısmını geri alabilmiştir.  

24 Haziran 2018 seçimlerinde AK Parti, %7 civarında bir oy kaybına uğrarken; MHP kendisinden doğan İYİ Parti’ye rağmen, AK Parti’den %4-6 civarında bir oy alarak barajı rahatlıkla geçebilmiştir. AK Parti ile MHP arasındaki bu oy geçişkenliğinin sebebi, AK Parti tabanının Türk Milliyetçiliğine kaymış olmasının bir sonucu olabilir. Bununla birlikte bu geçişkenlikte, geçen yazıda ifade ettiğimiz Bahçeli’nin çok kritik zamanlarda yaptığı çıkışların ve aldığı kararların etkili olduğunu söyleyebiliriz.

Tablo 1: 2002-2018 Milletvekili Seçim Sonuçları(%)

SEÇİM TARİHİ

PARTİLER

KATILIM

 

AKP

CHP

MHP

HDP/

BDP

İYİ

PARTİ

SP

HAS

PARTİ

GENÇ

PARTİ

VATAN

HÜDA

PAR

ANAP

DYP

03 Kasım

2002

79

34,43

19,41

8,35

6,22

 

2,49

 

7,24

0,5

 

5,12

9,52

22 Temmuz 2007

84

46,58

20,88

14,27

4,84*

 

2,34

 

3,04

0,3

 

 

5,42

12 Haziran 2011

87

49,8

26

13

6,55*

 

1,27

0,77

 

 

 

 

 

07 Haziran 2015

85

40,87

24,95

16,29

13,12

 

2,1

 

 

0,3

 

 

 

01 Kasım 2015

85

49,5

25,3

11,9

10,8

 

0,7

 

 

0,2

 

 

 

24 Haziran 2018

86

42,6

22,6

11,1

11,7

10

1,3

 

 

0,2

0,3

 

 

 

*  Bağımsız adaylarla seçime girildi


Tablo 2: Türk(MHP) ve Kürt Milliyetçisi Partilerin(HDP Çizgisi) Yıllara Göre Türkiye Geneli Seçim Sonuçları (%)

 

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

PARTİ

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

TÜRKİYE

ORTALAMA

4,2

4,3

6,1

5,2

6,4

13,2

10,8

11,7

PARTİ

MHP

MHP

MHP

MHP

MHP

MHP

MHP

MHP

TÜRKİYE

ORTALAMA

8,2

18

8

14

13

16,3

12

11

Coğrafi Bölgelere Göre Seçim Sonuçlarının Analizi

24 Haziran 2018 seçimlerinde HDP’nin aldığı oy oranları %10 barajını göz önüne alarak bölgelere göre bir değerlendirme yapıldığında HDP, Güneydoğu Anadolu (%38,6), Doğu Anadolu (%32,3) ve Akdeniz (%10) bölgelerinde barajı aşarken; MHP Doğu Anadolu (%10,2), Akdeniz (%13,5), İç Anadolu (%15,8) ve Karadeniz (%14,8) bölgelerinde barajı aştığı görülmektedir (Tablo 3). HDP, Marmara bölgesinde %9,7 gibi bir oy potansiyeline sahiptir.

Tablo 3: 24 Haziran 2018 Seçimlerinde Bölgelere Göre Partilerin ve Cumhurbaşkanı Adaylarının Aldıkları oylar(%)

PARTİLER/

CUMUHRBAŞKANI

ADAYLARI

BÖLGELER

GÜNEYDOĞU

ANADOLU

DOĞUANADOLU

AKDENİZ

EGE

İÇ ANADOLU

KARADENİZ

MARMARA

AK PARTİ

40

42,3

37,3

35,5

47,1

52

43,2

CHP

6,9

8,5

24,7

33,4

19,9

19,6

26,6

MHP

7,1

10,2

13,5

8,8

15,8

14,8

8,8

HDP

38,6

32,3

10

8

4,3

1,9

9,7

İYİ PARTİ

3,5

4,5

13

12,9

11

9,6

9,8

 

 

 

 

 

 

 

 

ERDOĞAN

49,1

52,3

48,4

42

61

65,4

50,8

İNCE

11,5

13,7

34,3

43,4

27,2

24,8

36,2

DEMİRTAŞ

35,9

29,3

5,7

4,3

1,6

0,4

5,5

AKŞENER

2,5

3,7

10,8

9,4

9

8

6,3

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir. Bu seçimlerde HDP, en yüksek oyu almıştır. 1 Kasım 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde Güneydoğu Anadolu bölgesinde hem bölge bazında hem de tüm iller bazında oyları kısmî azalma göstermiştir. Bununla beraber 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerdeki aldığı oyların çok üzerinde bir oy almıştır(Tablo 4). Bu durum, bölgede Kürt milliyetçiliğinin derinliğinin bir ölçüsü olarak değerlendirilmelidir.

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ciddi bir varlık gösterememiştir (Tablo 5). 1999 yılında Adıyaman’da %10 barajını aşabilmiştir. Buna karşılık, 1995 seçimlerinde Gaziantep’te %10, 1999’da %20, 2007’de % 11, 7 Haziran 2015’de %18 ve 24 Haziran 2018’de %12,7 oy alırken; 1999’da Kilis’te %21, 2007’de %20, 2011’de %21, 7 Haziran 2015’de %35, 1 Kasım 2015’de %18 ve 24 Haziran 2018’de %20 oy almıştır.  Özellikle Kilis’te MHP’nin bir ağırlığının olduğu görülmektedir.

Dikkat çeken nokta, 7 Haziran 2015 seçimlerinden önce Gaziantep ve Kilis’te HDP’nin ciddi bir ağırlığı yokken 7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrasında HDP’nin, %10 barajını aşmış olmasıdır. MHP’nin 7 Haziran 2015 öncesinde oranlar değişik olmakla beraber Gaziantep’te belli bir ağırlığının olduğu görülmektedir. Kilis’te HDP’ye nazaran MHP’nin çok ciddi bir ağırlığı vardır.

Tablo 4: Kürt Milliyetçisi Partilerin(HDP Çizgisi) Yıllara Göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları (%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

DİYARBAKIR

46

46

56,1

47

61,69

77,7

71,3

65,5

ŞIRNAK

25,9

24

45,9

51,8

72,31

83,8

83,7

70,2

MARDİN

22

25,3

39,6

38,8

60,85

72,1

67,4

59,3

SİİRT

26,6

22,1

19,3

39,5

51,5

64,7

52,2

51,1

BATMAN

37,2

43,4

47,1

39,4

51,48

71,4

66,8

62,1

URFA

13,7

16

19,3

5,1

5,9

38,1

28,2

28,9

ADIYAMAN

9,5

7

12

8

6,5

22,6

14,3

15,4

GAZIANTEP

6

5

8

5,1

5,4

15,3

10,7

11,9

KİLİS

 

 

 

 

 

4,1

2

2,3

GÜNEYDOĞU ANADOLU

ORTALAMA

20,56

21,4

27,6

25,3

31,7

48,4

41,5

38,6


Tablo 5: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE VE İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

DİYARBAKIR

1

3

1

2,5

0,8

1,2

0,8

1,4

ŞIRNAK

4

5

2

2,9

1,2

2,6

1,4

4

MARDİN

5

2

2

1,3

0,6

1,3

1

2,6

SİİRT

6

5

0

3

1,2

2,5

1,7

3,5

BATMAN

1

2

1

1

0,6

1,2

0,8

1,2

ŞANLIURFA

3

8

7

5

3,3

5,6

2,9

9,3

ADIYAMAN

6

10

4

5

4,6

4,3

3,1

9

GAZİANTEP

10

20

6

11

9,4

18

9,5

12,7

KİLİS

6

21

9

20

21

35

18

20

GÜNEYDOĞU ANADOLU

ORTALAMA

5,5

9,2

5

5,6

4,74

7

4

7,1

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, Doğu Anadolu Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 6). Bu seçimlerde HDP, en yüksek oyu almıştır. 1 Kasım 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde Doğu Anadolu bölgesinde hem bölge bazında hem de tüm iller bazında oyları kısmî azalma göstermiştir. Bununla beraber 7 Haziran 2015 öncesi seçim dönemlerinde aldığı oyların üzerinde bir oy almış, Tunceli hariç, hiçbir yerde oyları önceki oyların altına düşmemiştir. Bu, bölgede kavmiyetçi siyasallaşmanın derinliğinin bir ölçüsü olarak değerlendirilebilir.

7 Haziran 2015 seçimlerinden önce Malatya ve Erzincan’da HDP’nin ciddi bir ağırlığı yoktur. 7 Haziran 2015 seçimleri ve sonrasında HDP %10 barajını aşamamış olmakla beraber ciddi bir oy artışı sağlamıştır. Erzurum’da 7 Haziran 2015’den önce ciddi bir ağırlığı yokken; 7 Haziran seçimlerinden sonra %10 barajını aşarak, %12 bandına gelip oturmuştur (Tablo 6).

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Doğu Anadolu Bölgesinde ciddi bir varlık gösterememiştir (Tablo 7). Bununla birlikte Güneydoğu Anadolu göz önüne alındığında genel ortalama daha iyidir.  Genel olarak Iğdır, Kars, Erzurum, Erzincan, Elazığ illerinde %10 barajını, birkaç istisna hariç tüm seçimlerde aşmıştır.

1999 yılında Bingöl’de %11, Bitlis’te %11 oy alarak %10 barajını aşabilmiştir. 24 Haziran 2018’de Kars’ta %7,2 oy alarak bütün seçimlerin en düşük reyini almıştır. Muhtemelen oylar, İYİ Parti’ye gitmiş olabilir. Dikkat çeken nokta, MHP 1999 seçimlerinde Malatya’da %20 oy almış olmasına rağmen, 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar Malatya’da ciddi bir varlık (%11) gösterememiş olmasıdır. 24 Haziran 2018 seçimlerinde MHP, bölünmüş olmasına rağmen Malatya’da %16 rey alarak ciddi bir başarı göstermiştir.

Tablo 6: Kürt Milliyetçisi Partilerin(HDP Çizgisi) Yıllara Göre Doğu Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

HAKKÂRİ

54

46,1

45,1

56,2

80

84,9

82,3

70,2

IĞDIR

21

29,7

32,7

40,5

31,5

57,3

51,7

44,2

TUNCELİ

16,9

13

32,5

60

22,3

60

54,8

51

BİNGÖL

7,1

12,9

22,2

14,3

23,9

41,5

29,2

26,8

VAN

28

35,7

40,9

32,6

49,5

73,6

64,3

59,3

MUŞ

16,7

31,8

38,1

45,8

44,3

70,2

60,6

54,5

AĞRI

17,9

37,7

35,1

24,4

43,5

76,9

66,8

62,2

ARDAHAN

6,5

7

15

9,3

12,5

30,1

22,1

23,4

KARS

6

17,5

19,6

15,6

19,2

43,5

34

31,9

BİTLİS

10

13,7

29,6

21,8

40,2

60,8

48,6

42,5

ERZURUM

5

6,2

9

5,4

8,1

17,8

12,3

12

ERZİNCAN

1

1

1

4,5

 

5,8

3,5

5,6

MALATYA

2

2

4

1,8

1,2

8,2

5,9

7

ELAZIĞ

3

4

7,1

3,1

 

15,4

11,2

10,1

DOĞU ANADOLU

ORTALAMA

11,2

15,5

20,2

17,6

24

42,8

35,1

32,3


Tablo 7: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Doğu Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE VE İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

HAKKÂRİ

2

2

3

2

1

3

1,6

3,7

IĞDIR

15

17

13

15

34

27

12,5

24

TUNCELİ

5

7

9

6,5

2,1

6

2,7

5,7

BİNGÖL

5

11

8

2,5

1,3

3

2

5,9

VAN

7

8

3

3

3

3

1,3

3,1

MUŞ

5

4

3

2

4,4

2

1,4

3,7

AĞRI

5

7

5

4

2,2

3

1,7

2,5

ARDAHAN

7

8

8

6

10

8

8,8

6,8

KARS

12

13

11

20

17

14

12

7,2

BİTLİS

7

11

6

6

3,2

4

2

4,1

ERZURUM

13

26

10

13

13

23

14

18,5

ERZİNCAN

14

25

7

11

9

16

10

18,6

MALATYA

8

20

6

8

8

11

9

16

ELAZIĞ

6

13

6

6,5

14

21

13

13,5

DOĞU ANADOLU

ORTALAMA

9

15

7

7,6

8,5

11

7

10,2

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, Marmara Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir(Tablo 8). Bu seçimlerde HDP, en yüksek oyunu almıştır. 1 Kasım 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde Marmara bölgesinde hem bölge bazında, hem de tüm iller bazında oyları kısmî azalma göstermiştir. Bununla beraber 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerdeki aldığı oyların çok üzerinde bir oy almıştır.

HDP, 7 Haziran 2015, 1 Kasım 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde İstanbul hariç hiçbir ilde %10 barajını aşamamıştır. Bununla birlikte Tekirdağ, Bursa, Kocaeli ve Yalova’da oylarında bir artış sağlayarak oylarını % 5,7-8 bandına yükseltmiştir (Tablo 8).

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Marmara Bölgesinde bazı istisna il ve zamanlar dışında belli bir ağırlığı vardır (Tablo 9). 7 Haziran 2015 seçimlerinde tüm illerde %10 barajını kolaylıkla aşmış iken 24 Haziran 2018 seçimlerinde muhtemelen bölünmeden dolayı Bursa (%10,7), Sakarya (%13,6) ve Kocaeli’nde (%11,4) %10 barajını aşabilmiştir. Muhtemelen bu illerde AK Parti  tabanından MHP’ye bir oy kayması olmuştur.

Tablo 8: Kürt Milliyetçisi Partilerin(HDP Çizgisi) Yıllara Göre Marmara Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

İSTANBUL

3

4

5

5,9

5,3

12,6

10,3

12,7

KIRKLARELİ

 

1

 

 

 

2,7

2,3

3,4

EDİRNE

 

1

1

 

 

3,1

2,5

3,7

TEKİRDAĞ

1

1

1

 

1,5

5,9

4,7

6,6

ÇANAKKALE

 

1

1

 

 

3,1

2,5

3,7

BALIKESİR

1

1

1

 

 

3,5

2,7

4,3

BURSA

1

1

2

1,1

1,7

5,8

4,5

5,7

BİLECİK

 

1

1

 

 

3,8

2,9

3,4

SAKARYA

1

1

1

 

 

3

2,1

2,7

KOCAELİ

2

3

3

2,1

2,3

7,7

5,9

7,4

YALOVA

2

3

1

1,7

4,7

8,6

6,7

8

MARMARA

ORTALAMA

2,6

3

4

3,7

3,7

9,6

7,8

9,7


Tablo 9: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Marmara Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE VE İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

İSTANBUL

3

10

5

10

9,4

11

8

8,3

KIRKLARELİ

6

12

7

16

16,6

21

12

4,9

EDİRNE

3

9

9

17

13

16

10

5

TEKİRDAĞ

3

10

8

13

13

15

10

7,6

ÇANAKKALE

5

16

9

21

14

20

15

6,9

BALIKESİR

5

15

7

16

14

20

14

7,6

BURSA

5

14

6

14

14

17,5

12

10,7

BİLECİK

6

18

9

18

27

26

14

9,3

SAKARYA

6

17

4

11

15

19

12

13,6

KOCAELİ

5

14

6

10

12

15

11

11,4

YALOVA

5

11

15

12

10

19

10

7,8

MARMARA

ORTALAMA

4,5

12

6

12

11

14

10

8,8

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’ten bugüne aldığı oy dağılımını, Akdeniz Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 10). Bu seçimlerde HDP, en yüksek oyunu almıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde tüm illerde, oylarında genel olarak bir düşme olmasına karşılık, 24 Haziran 2018 seçimlerinde bazı illerde oylarını korumuş, bazılarında ise oylarını yükseltmiştir. Bölge ve iller bazında son üç seçimde aldığı oylar, 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerde aldığı oyların çok üzerindedir.

HDP, son üç seçimde Adana ve Mersin’de %10 barajını çok rahat aşarak oylarını %14-17 bandına yerleştirmiştir. Dikkat çeken nokta, 24 Haziran 2018 seçimlerinde Hatay’da %11 oy alarak %10 barajını aşmış olmasıdır.

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Akdeniz Bölgesinde 1995 seçimlerinden 24 Haziran 2018 seçimlerinde kadar baraj sorunu olmayan, bölgede önemli ağırlığı olan bir partidir (Tablo 11). 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti’ye açık destek vermiş olması ve 24 Haziran 2018’de parti bölünmüş olmasına rağmen Antalya hariç (%10), bölgede barajı kolaylıkla geçmiş bir partidir. Muhtemelen son seçimde tüm illerde AK Parti tabanından MHP’ye bir oy kayması olmuştur.

Tablo 10: Kürt Milliyetçisi Partilerin (HDP Çizgisi) Yıllara Göre Akdeniz Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

ADANA

6,7

7

9

5,9

8

14,6

11,9

13,5

MERSİN

 

 

9

6,6

9,7

17,9

15

16,9

ANTALYA

1,9

2

2

1,8

2,4

7,2

5,9

7,3

ISPARTA

 

1

1

 

 

2,3

1,6

2,1

BURDUR

 

 

 

 

 

1,9

1,2

1,9

HATAY

3

2

3

2,2

1,5

6,9

7,1

11

MARAŞ

2

1

3

1,4

 

5,5

3,8

3,8

OSMANİYE

 

 

 

 

0,8

4,2

3,1

3,6

AKDENİZ

ORTALAMA

4,4

4,5

5,4

3,3

4,4

10

8,3

10


Tablo 11: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Akdeniz Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

ADANA

14

23

11

23

20

23

19

12

MERSİN

15

28

18

30

23

25

21

13

ANTALYA

12

22

10

20

21

22

17

10

ISPARTA

15

29

11

24

19

27

20

13

BURDUR

8

24

12

18

18

23

19

12,5

HATAY

13

22

10

17

12

24

12

14,5

KAHRAMANMARAŞ

10

28

8

12

13

20

13

16

OSMANİYE

 

41

29

45

41

40

34

32

AKDENİZ ORTALAMA

13,5

25,7

13

22

20

22

18

13,5

 Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, Ege Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 12). Bu seçimlerde HDP en yüksek oyunu almıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde tüm illerde, oylarında genel olarak bir düşme olmasına karşılık 24 Haziran 2018 seçimlerinde tüm illerde oylarını %2-3 oranında artırmıştır. Bölge ve iller bazında son iki seçimde aldığı oylar, 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerde aldığı oyların çok üzerindedir.

HDP, Akdeniz Bölgesinde, 7 Haziran 2015 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde İzmir hariç (%10,5, %11,5) hiçbir ilde %10 barajını aşamamıştır. Anlaşılan o ki, HDP İzmir’de kök salmaya başlamıştır. Dikkat çeken nokta, HDP’nin, bu iki seçimde Aydın’da %9,1 ve %9,4 oy almış olmasıdır(Tablo 12).

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Ege Bölgesinde 1995, 2002 ve 2018 seçimleri hariç, baraj sorunu olmayan, bölgede ağırlığı olan bir partidir (Tablo 13). 2002 seçimlerinde Genç Parti, 2018 seçimlerinde İYİ Parti, Ege bölgesinde bazı vilayetlerde MHP’nin barajın altında kalmasına sebebiyet vermiştir. 1 Kasım 2015 seçimlerinde AK Parti’ye açık destek vermiş olmasına rağmen bölge illerinde baraj sorunu olmamıştır. 24 Haziran 2018’de parti bölünmüş olmasına rağmen İzmir (%6,3), Muğla (%6,5), Aydın (%8,1)  ve Denizli (%9,2) hariç diğer illerde %10 barajını kolaylıkla geçmiştir.

Tablo 12: Kürt Milliyetçisi Partilerin (HDP Çizgisi) Yıllara Göre Ege Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

İZMİR

3

4

5

4

4,8

10,5

8,9

11,5

MUĞLA

1

1

1

 

1,1

5,5

4,4

6,7

AYDIN

3

3

5

2,8

3,8

9,1

7,3

9,4

MANİSA

2

3

3

1,7

2,8

7

5,7

7

KÜTAHYA

 

 

 

 

 

1,3

1

1,2

UŞAK

1

1

1

 

 

2,8

2,2

3,1

AFYON

1

1

1

 

 

1,5

1

1,3

DENİZLİ

 

 

1

1

1

4,2

3,1

4

EGE

ORTALAMA

2,5

3,1

3,6

2,3

2,9

7,4

6,1

8


Tablo 13: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Ege Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE VE İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

İZMİR

5

11

7

14

11

13,6

11

6,3

MUĞLA

8

16

11

20

16

19

15

6,5

AYDIN

8

20

11

26

18

18

15

8,1

MANİSA

8

21

8

20

17

23

18

11,5

KÜTAHYA

9

22

6

16

16

27

16

18,5

UŞAK

9

23

10

19

16

27

18

10,5

AFYON

11

28

14

21

19

25

17

14

DENİZLİ

7

18

10

18

17

18

14

9,2

EGE ORTALAMA

7,7

17

9

18

16

18

14

8,8

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, İç Anadolu Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 14). Bu seçimlerde HDP, en yüksek oyunu almıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde tüm illerde oylarında genel olarak bir düşme olmasına karşılık, 24 Haziran 2018 seçimlerinde Ankara, Sivas, Eskişehir ve Nevşehir’de oylarını 7 Haziran 2015 seçimlerine göre bir miktar artırmıştır. Bölge ve iller bazında son üç seçimde aldığı oylar, 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerde Kırşehir ve Niğde hariç (2007 Seçimleri)  aldığı oyların çok üzerindedir.

HDP, son üç seçimde İç Anadolu bölgesinin hiçbir ilinde %10 barajını aşamamış, 7 Haziran 2015 seçimlerinde Kırşehir’de %6,4 ve 24 Haziran 2018 seçimlerinde Ankara’da %6,4 gibi en yüksek bir oy alabilmiştir. HDP, İç Anadolu’da, şimdilik yoktur ve etkin değildir.

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, İç Anadolu Bölgesinde etkin bir şekilde vardır. MHP bölgede, birinci derecede 1999 seçimlerinde (%25,6); ikinci derecede 7 Haziran seçimlerinde (%20) en yüksek oyunu almıştır(Tablo 15).

2002 seçimlerinde Genç Partinin etkisi ile bazı vilayetlerde %10 barajının altında kalmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde AKP’ye açık destek vermiş olmasına rağmen bölge illerinde baraj sorunu olmamış; 24 Haziran 2018’de parti bölünmüş olmasına rağmen, Eskişehir (%10) hariç, tüm illerde %10 barajını kolaylıkla geçmiştir. MHP İç Anadolu Bölgesinin köklü ve kalıcı partisidir.

Tablo 14: Kürt Milliyetçisi Partilerin (HDP Çizgisi) Yıllara Göre İç Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

HADEP 

HADEP 

HADEP 

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP 

ANKARA

2,5

1

2

1,2

1

5,6

4,4

6,4

SİVAS

1

 

1,2

1

1

1,8

1,4

2,2

KONYA

2

2

3

 

1,3

4,5

3,1

3,7

ESKİŞEHİR

 

 

1

 

 

4

3

4,3

ÇANKIRI

1

 

1

 

 

1,3

0,9

1,1

KIRIKKALE

 

 

 

 

 

1,7

1,1

1,6

KIRŞEHİR

 

2

4

6,7

1,4

6,4

5

4,7

AKSARAY

1

1

1

 

 

2,1

1,2

1,6

KAYSERİ

 

1

1

 

 

2,8

1,7

2,4

NEVŞEHİR

 

 

1

 

 

1,8

1,4

1,7

NİĞDE

 

 

1,3

1,8

 

1,6

1,2

1,7

KARAMAN

 

 

1

 

 

1,6

1,3

1,6

İÇ ANADOLU

ORTALAMA

1,9

1,4

2,1

1,5

1

4,2

3,2

4,3


Tablo 15: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre İç Anadolu Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

ANKARA

9

21

8

15

14

18

14

13

SİVAS

5

18

9

10

10

18

12

19

KONYA

12

26

9

13

13

16

11

15,5

ESKİŞEHİR

8

17

8

16

14,5

17

12,6

10

ÇANKIRI

18

38

14

21

23

28

21

19,6

KIRIKKALE

13

27

14

22

19

28

20

24

KIRŞEHİR

19

33

21

25

22

32

24

17

AKSARAY

14

33

11

16

18

30

18

20,5

KAYSERİ

17

32

11

15

18

28

18

21,5

NEVŞEHİR

16

31

12

18

18

27

18

18

NİĞDE

16

26

9

19

19

25

18

21

YOZGAT

13

38

12

18

18

27,5

12

25

KARAMAN

11

31

13

19

18

22,5

16

15

İÇ ANADOLU

ORTALAMA

11,7

25,6

10

15

17

20

15

15,8

Kürt milliyetçisi siyasal hareketin 1995’den bugüne aldığı oy dağılımını, Karadeniz Bölgesi ve İllerine göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 16). Bu seçimlerde HDP en yüksek oyunu almıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde tüm illerde oylarında, genel olarak bir düşme olmasına karşılık, 24 Haziran 2018 seçimlerinde Trabzon, Artvin, Çorum, Amasya, Tokat, Sinop, Ordu, Samsun, Giresun ve Zonguldak’ta oylarını, 7 Haziran 2015 seçimlerine göre bir miktar artırmıştır. Bölge ve iller bazında son üç seçimde aldığı oylar, 7 Haziran 2015 öncesi dönemlerde aldığı oyların çok üzerindedir.  HDP, son üç seçimde Karadeniz bölgesinin hiçbir ilinde %10 barajını aşamamıştır. HDP Karadeniz Bölgesinde, şimdilik yoktur ve etkin değildir.

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, Karadeniz Bölgesinde etkin bir şekilde vardır. MHP, birinci derecede 1999 seçimlerinde (%20,6), ikinci derecede 7 Haziran 2015 seçimlerinde (%19), bölgede en yüksek oyunu almıştır (Tablo 17).

2002 seçimlerinde Genç Partinin etkisi ile bazı vilayetlerde %10 barajının altında kalmıştır. 1 Kasım 2015 seçimlerinde, muhtemelen, AK Parti’ye açık destek vermiş olmasından dolayı Rize, Sinop ve Ordu’da %10 barajının altında oy almıştır. Diğer illerde baraj sorunu olmamış; 24 Haziran 2018’de parti bölünmüş olmasına rağmen Sinop hariç (%7,2) tüm illerde, %10 barajını kolaylıkla geçmiştir.

Bu durum, Cumhur İttifakının kurulması ile birlikte Cumhurbaşkanı adayı iki parti arasında ortak olduğundan dolayı, AK Parti tabanında varolan Milliyetçi oyların MHP’ye kaymış olması ile izah edilebilir.  MHP Karadeniz Bölgesinin köklü ve kalıcı partisidir.

Tablo 16: Kürt Milliyetçisi Partilerin (HDP Çizgisi) Yıllara Göre Karadeniz Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları

BÖLGE

VE

İLLER

 

1995

 

1999

 

2002

2007

2011

2015

HAZİRAN

2015

KASIM

2018

HAZİRAN

HADEP

HADEP

HADEP

Bağımsız

DTP

Bağımsız

BDP

HDP

HDP

HDP

TRABZON

 

 

 

 

 

1,3

1

1,4

RİZE

 

1

 

 

 

1,6

1

1,4

ARTVİN

1

1

 

 

 

3,2

2,5

4,9

BOLU

1

1

1

1

 

2,1

1,6

2,1

BARTIN

1

1

1

 

 

1,7

1,3

1,7

KARABÜK

 

1

1

 

 

1,6

1,1

1,5

KASTAMONU

1

1

1

 

 

1,1

0,9

1,1

ÇORUM

 

 

1

 

 

2,5

2

3,6

AMASYA

 

 

1

 

 

1,6

1,3

2,3

TOKAT

 

 

1

2

 

1,7

1,2

2,1

SİNOP

1

1

1

 

 

1,7

1,3

2

ORDU

1

1

1

 

 

1,3

0,9

1,4

SAMSUN

1

 

1

 

 

1,6

1,1

1,8

GİRESUN

1

1

1

 

 

1,4

1

1,5

GÜMÜŞHANE

1

1

1

 

 

2

1,2

1,3

BAYBURT

 

1

 

 

 

1,5

1,1

1,2

ZONGULDAK

 

1

1

 

3

1,6

1,2

1,9

KARADENİZ

ORTALAMA

1,1

1,1

1,3

1,7

0,4

1,7

1,2

1,9


Tablo 17: Türk Milliyetçisi MHP’nin Yıllara Göre Karadeniz Bölgesi ve İllerine Göre Seçim Sonuçları(%)

BÖLGE

VE

İLLER

1995

1999

2002

2007

2011

2015

7 HAZİRAN

2015

1 KASIM

2018

24 HAZİRAN

TRABZON

7

21

8

14

15

21

13

13,5

RİZE

1

9

3

6

8

8

5,4

12,4

ARTVİN

6

16

10

11

13

22

13

10,2

BOLU

5

21

7

12

16

16

11

14,9

BARTIN

3

7

13

22

16

18,5

10

17

KARABÜK

9

22

6

13

16

27

19

13,6

KASTAMONU

12

22

13

17

23

27

18

20

ÇORUM

11

29

8

11

11

19

12

14

AMASYA

12

24

10

15

15

22,6

20

12,4

TOKAT

12

29

11

17

16

22

15

16,4

SİNOP

8

11

9

12

8

17

9

7,2

ORDU

6

16

7

15

11

13

9

17

SAMSUN

7

20

6

12

11

18

12

16

GİRESUN

4

20

6

16

12

18

14

11

GÜMÜŞHANE

13

32

16

19

22

32

22

21

BAYBURT

11

24

12

19

24

31

21

27

ZONGULDAK

2

11

4

8

6

16

10

11

KARADENİZ

ORTALAMA

7,9

20,6

8

13

14

19

12,6

14,8

Yurt Dışı Seçim Sonuçlarının Analizi

Kürt milliyetçisi HDP siyasal hareketinin son üç seçimde yurt dışında aldığı oyları, ülkelere göre analiz ettiğimizde, oy oranı olarak tepe nokta, 7 Haziran 2015 seçimleridir (Tablo 18). Bu seçimlerde HDP, genel olarak en yüksek oyu almıştır. Bundan sonraki seçimlerde, bazı ülkelerde oylarında düzenli bir düşme söz konusudur (Tablo 18). Buna karşılık B.A.E., Bahreyn, Çin, Suudi Arabistan, Umman, Yeni Zelanda ve Yunanistan’da oyları düzenli bir şekilde artmıştır.

Dikkat çeken en önemli nokta her üç seçim döneminde HDP, ABD, Arnavutluk, B.A.E., Birleşik Krallık, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Malta Cumhuriyeti, Rusya ve Tayland gibi ülkelerde AK Parti, MHP ve İYİ Parti’den daha fazla oy almış olmasıdır.

AK Parti açısından bakıldığında yurt dışında birçok ülkede, 1 Kasım 2015 seçimlerinde en yüksek oyu almış; fakat 24 Haziran 2018 seçimlerinde bu ülkelerin birçoğunda oyları düşmüştür.

CHP açısından bakıldığında, ABD, B.E.A., Bahreyn, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Çin, Güney Afrika, İrlanda, İspanya, Kuveyt, Katar, Macaristan, Singapur, Sırbistan, Tayland, Umman, Yeni Zelanda ve Yunanistan’da, diğer partilere göre en yüksek oyu almıştır (Tablo 18).  Son üç seçimde CHP, Avustralya, Birleşik Krallık, Bosna, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Gürcistan, Hollanda, İrlanda, İtalya, Japonya, Kanada, Macaristan, Makedonya, Malta Cumhuriyeti, Mısır, Moldavya, Polonya, Singapur, Sırbistan, Sudan, Suudi Arabistan, Tayland, Türkmenistan, Ukrayna, Umman, Yeni Zelanda ve Yunanistan’da oylarını düzenli bir şekilde artırmıştır.

Türk milliyetçi siyasal hareketi MHP, genel olarak, son üç seçimde birçok ülkedeki oylarında düzenli bir düşüş söz konusudur. 24 Haziran 2018 seçimlerinde İYİ Parti’nin, pek çok ülkede MHP’den daha yüksek oy aldığı görülmektedir.

Yurt dışında HDP’nin bu başarısının özel olarak analiz edilmesi gerekmektedir. Büyükelçiliklerin Türkiye cumhuriyet vatandaşlarına nasıl davrandıkları, yabancı istihbaratların yurt dışındaki Kürtler arasında faaliyet gösterip göstermediği; gösteriyorsa, neler yaptığı analiz edilmelidir.  HDP’nin bu başarıyı göstermiş olmasının sebebi, muhtemelen, yurt dışındaki sol, laik ve FETÖ mensuplarının HDP’yi desteklemiş olmalarıdır.

Tablo 18: Yıllara ve Ülkelere Göre Partilerin Yurtdışı Seçim Sonuçları

ÜLKELER

7 HAZİRAN 2015

1 KASIM 2015

24 HAZİRAN 2018

 

AKP

MHP

HDP

CHP

AKP

MHP

HDP

CHP

AKP

MHP

HDP

CHP

İYİP

ABD

16,4

9,1

24,1

44,3

20

5,7

22,3

49,3

15,3

2,2

21,4

47,9

11,2

ALMANYA

53,7

9,7

17,5

16

59,7

7,5

15,9

14,8

55,7

8,4

14,8

15,6

3,3

ARNAVUTLUK

15,1

27,5

24,5

21,1

19,4

14,7

18,3

42,7

33

7,1

12,1

33,5

9

AVUSTURALYA

44,1

5,9

19,4

26,3

47,8

4,6

17,4

27,6

42,6

2,6

16,3

30,7

5,8

AVUSTURYA

64,2

7,8

14,2

10,3

69

6,3

13

9,8

62,5

8,9

11,8

11,4

2,7

AZERBAYCAN

28,3

17,8

20,3

29,3

34,8

13,4

18,8

30,7

31,7

7,7

25,8

21,7

11,5

B.E.A.

12,6

9,3

14,7

60,7

16,9

4,5

14,2

62,8

12,5

1,9

17,1

55,4

11,5

BAHREYN

22,4

2,7

13,6

55,8

18,3

4,1

18,3

55,6

13,5

5

17

54,2

8,5

BELÇİKA

62,9

9,1

13,5

11

69,4

7,4

11,3

10

64,3

9,7

9,6

10,6

3,3

BİRLEŞİK KRALLIK

14,4

3

59,3

20,9

20,2

2,4

54,5

21,4

18,5

2,9

49,2

24,5

3,8

BOSNA

46,4

28,3

8,3

11,6

55,5

13,4

8,2

20

44

16,2

4,7

22,3

9,2

BULGARİSTAN

20,6

13

22,8

39,7

24,3

10,6

20,4

43,6

21,6

4,6

12,3

44

15,2

CEZAYİR

34,2

11,5

24,1

26,8

35

8,9

23,7

29,1

36,1

10,9

15,3

25,6

10,2

ÇEK CUMHURİYETİ

17,1

7,3

28,7

42,9

18

3,7

32,7

44,1

8,6

3

24,9

48,4

14,3

ÇİN

15,9

24,6

15,6

37,1

23,4

9,6

17,6

46,4

16

3,5

18,6

43,2

14,6

DANİMARKA

42,1

9,2

36,8

8,9

50,1

6,8

34,6

7,2

50,5

7

27

11,8

2,5

FİLLANDİYA

15,9

5,3

57,8

19,8

22,7

4

51,9

19,9

17,7

3,4

48,1

25

4,8

FRANSA

50,7

7

29,6

9,6

58,4

5,3

25,8

8,6

55,1

8,1

24,5

8,9

1,9

GÜNEY AFRİKA

23,4

11,9

28

30,3

29,1

5,8

26,2

34,6

31,5

4,2

12,2

31,7

17,2

GÜRCİSTAN

24,8

23,8

22,3

24,5

30,5

14,5

15,8

37,7

28,7

7,7

11,6

37,2

11,9

HOLLANDA

64,3

10,8

10,,8

11,6

69,7

9,1

7,9

11,7

63

10,2

9,1

12,7

3,3

IRAK

 

 

19,6

 

 

 

14,2

 

26,2

5,1

15,3

13,5

6,2

İRAN

31,7

15,3

30,2

25,4

34,6

10,8

28,9

37,9

28,8

6,8

24,8

27

16

İRLANDA

19,2

9,6

37,7

37,7

20,5

6,4

39,8

41,8

12,6

3,8

34

46,3

11,1

İSPANYA

6,1

5,2

22,2

45,6

8,4

4,4

17,9

45,5

14,7

2,6

26,5

39

8,4

İSRAİL

24,7

9,1

43,2

42,8

34,2

4,4

39,1

42,7

27,1

5,8

37,1

34,6

5,6

İSVEÇ

34

8,2

47,5

12,6

40,7

6,5

45,7

11,4

36,4

7,7

40,8

13,5

4,2

İSVİÇRE

25,1

6,8

43,1

17,5

29,1

5,6

36,9

17,8

31,3

5,8

30,5

17,3

3,2

İTALYA

30,9

2,5

59,2

21,3

36,8

2,1

46,7

22,6

28,7

2,4

44,3

31,3

5,5

JAPONYA

22,7

3,9

42,7

11,5

37,8

2,6

34,6

11,3

33,7

4,4

32,6

12,9

3,9

KANADA

24,3

3,8

21,5

26

30,6

3,3

14,8

29,8

23,1

2,6

12,8

33,9

6,3

KATAR

13,2

7,8

23,9

53,4

18,6

7

19,4

57,2

23,9

5,2

14,4

45,4

10,9

KAZAKİSTAN

26

18,2

21,8

27,2

34

10,2

17,3

31,6

37,8

9,2

11,5

26,2

10,2

KIRGIZİSTAN

37,7

21

18,5

13,4

47,9

14,5

14,9

17,1

47,1

11,5

13,1

13,2

12,1

KKTC

39,5

13,8

21,4

25

49,3

10,1

14,6

24,1

42

6,8

5,8

27,7

8,4

KOSOVA

29,2

21,6

10,5

23,3

38,7

15,5

9,8

27,8

44,3

14,3

11,1

25,3

8,2

KUVEYT

23,3

4,8

23,6

57,3

22,1

4,8

21,3

61,2

32,8

8,4

22,3

39,4

5,8

LÜBNAN

84,9

 

34,2

3,9

87,7

 

25,7

5

92,4

0,8

8,1

2,6

1,6

LÜKSENBURG

 

 

23,7

 

 

 

24,7

 

50,7

8,5

7,3

13,9

2,2

MACARİSTAN

30,7

8,9

28

33,3

32,9

8,2

22,1

35,6

20,6

3,6

20

40,1

10,6

MAKEDONYA

30,2

15,2

10,3

16,4

42,9

11,5

7,3

17,9

52,7

6,5

13,3

20,5

6,4

MALTA CUM.

 

 

40,6

 

 

 

30,8

 

9,4

1,6

24,3

61

8,5

MISIR

32,4

15,6

30

24,3

35,8

12,1

25,1

24,5

49,2

5,2

23,9

25

9,2

MOLDOVA

 

 

24,1

 

 

 

19,8

 

35,4

4,9

20,4

32,9

11

NORVEÇ

42,7

9,2

14,9

17,8

52,6

8,1

15,6

15

49,9

5,9

6,9

17,7

3,9

ÖZBEKİSTAN

52,3

14

5

20,6

51,8

15

5,4

24,7

46

7,8

9,4

20,9

9,3

POLONYA

22,5

10,7

44

23,3

30,4

7,8

39,4

29,9

15,8

3,6

14,6

40,7

13,9

ROMANYA

34,1

10,6

16,4

21

39,1

5,4

11,4

28,6

33,7

6

13,6

27,5

7

RUSYA

20,1

13,1

43,5

39,3

27,2

8,7

36,6

42,3

21,1

6,3

29,5

39,1

11,1

SİNGAPUR

 

 

6

 

 

 

8,3

 

26,4

0,4

8,4

41,7

9,4

SIRBİSTAN

 

 

10,9

 

 

 

5,8

 

17,1

5,9

3,2

42,8

13,4

SUDAN

60,8

9,5

25

8,6

55,3

6,1

27,9

19,3

61,7

2,9

29,6

21,3

3,6

SUUDİ ARABİSTAN

53,7

4,8

29,4

32

58,7

2,9

32,7

31,3

49,8

3,6

33,9

32,9

2,5

TAYLAND

6,3

11,4

24,1

33,1

6,7

14,1

22,3

37,2

13,1

3

21,4

51,1

17,5

TÜRKMENİSTAN

38,6

15,1

17,5

27,3

45,5

30,1

15,9

30,1

29,5

6,4

14,8

35,7

11,1

UKRAYNA

20,5

11,1

24,5

23,2

29,2

9,2

18,3

23,7

24,5

4,4

12,1

25,9

12,5

UMMAN

24,8

11,4

19,4

54,2

30,7

8

17,4

50,4

18,6

5,4

16,3

59

7

ÜRDÜN

50,4

6,8

14,2

26,7

66,3

2

13

22,4

73,1

2,1

11,8

13,9

3

YENİ ZELANDA

14,1

15,6

20,3

35,9

27,9

2,2

18,8

39,5

15,8

0,7

25,8

43,4

9,2

YUNANİSTAN

27,2

7,3

14,7

29,4

25,2

4,8

14,2

33,1

18

3,7

17,1

36,3

6,1

YURTDIŞI ORTALAMA

 

41,1

 

16,2

 

13,3

 

 

24,8

 

25,1

 

6

 

 

5,5

 

12,7

 

51,7

 

 

8

 

 

17,3

 

 

17,8

 

4

Sonuç: Türkiye’de “Popülist Milliyetçiliğin” Yükselişi Tehlikelidir!

          28 Şubat Postmodern Darbesinde, iki ana amaç vardı:

  1. Dini ve dindarı itibarsızlaştırma,
  2. Müslümanları, iç zalimlerinin zulmünden zalimlerin efendisi, patronu olan dış zalimlere/Şer İttifakına (ABD, AB, İngiltere, Siyonizm) kurtarıcı olarak yöneltmekti.

Her iki amaç da kısmen başarılmış, 28 Şubat Postmodern darbesine kadar, AB, ABD, Siyonist karşıtı olan Müslüman camianın belli bir kesimi, özellikle siyaset erkânı, AB’ye yönelmiş ve AB uyum yasaları kapsamında tüm yasal düzenlemeler yapılmış ve ABD “model ortak” olarak kabul edilmiştir.

Laik ve sekülerliğe karşı olan belli bir kesim, laik ve seküler felsefenin ve sistemin savunucusu durumuna gelmiştir.  Sosyolojik Savaş amaçlı 15 Temmuz askeri darbe girişiminin ana hedefi ise, İslâm dininin halk, özellikle gençler üzerindeki etkisini kırmak, zayıflatmak, yayılmasını engellemek, dini hassasiyeti yüksek olan camia ve yapılara karşı büyük bir alerji, şüphe ve hatta düşmanlığın oluşmasını sağlamak, insanların birbirine olan güvenini yıkarak her türlü dayanışmayı engellemek, toplumu yığın haline çevirmekti. Darbenin bu boyutu, “gizli ve kirli bir el” tarafından hâlâ daha devam ettirilmeye çalışılmaktadır.  

Bu psiko-sosyal savaşta, şimdilik, öne çıkan beş amaç vardır:

Birinci amaç, dini ve dindarı, genel olarak halkın, özel olarak gençlerin, daha da özel olarak kadınların gözünde itibarsızlaştırmaktır. Kadın ve çocuklar, bu psikolojik harekâtın, hem malzemesi hem de hedefidir. Dinin ve dindarın itibari aşağıya çekilmek istenirken; “popülist milliyetçilik” ve milliyetçileri itibarlı hale getirmek, darbenin çok temel hedeflerinden biridir.

Amerikan İlerleme Merkezi’nin (CAP) Türkiye’deki “popülist milliyetçiliğin” yükselişine ilişkin 2014 sonu 2015 başında yaptığı araştırmanın amaçlarına bu açıdan bakılmalı, son üç seçim ve 15 Temmuz İhanet Hareketi bu açıdan yeniden değerlendirilmelidir.

İkinci amaç, genelde toplumun tüm katmanları arasında, özelde dini cemaat ve gruplar arasında güvensizliği yaymak, fitne ve fesat tohumlarını ekmek, her türlü dayanışmayı yıkmaktır.

Üçüncü amaç, laik, seküler ve kavmiyetçiliği ağır basan bir popülist milliyetçiliği referans almış olan kapitalist bir sistemi Müslümanlara benimsetmektir.

Dördüncü amaç, Türk ve Kürt kavmiyetçiliğini yaygınlaştırmak, derinleştirmek ve Türk-Kürt Fay hattında yüksek gerilim meydana getirmektir. Son üç seçim, bu açıdan daha ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmelidir.

Beşinci Amaç, mahalli seçimler ile ilgilidir. Kadife darbeciler, Kürt halkı ve dini camia üzerinden gayrimemnun sayısını artırmayı, genişletmeyi ve derinleştirmeyi ve bu şekilde stratejik bir hedef olarak mahalli seçimleri şekillendirmeyi öngörmektedirler.

Sürecin devamı için önümüzdeki günlerde Şer İttifakının yerli işbirlikçileri/kriptolar, devlet mekanizmasının kılcal damarlarına, medyaya/sosyal medyaya, iş dünyasına yerleşmiş, gizli, uyuyan kadroları/hücreleri aracılığıyla pek çok istenmeyen durumun ortaya çıkmasına sebebiyet verebilirler.

AK Parti tabanında birbirini besleyen iki zıt milliyetçi akımın meydana gelmesi ve yaygınlaşması, Türkiye’nin geleceği açısından tehlikelidirO nedenle son üç seçim sonuçları, bu açıdan ve yukarıda belirtilen psiko-sosyal savaşın amaçları kapsamında daha ayrıntılı analiz edilmeli ve gereken dersler çıkarılarak sağlam bir yol haritası ortaya konmalıdır.

Taktik zaferlerden ziyade stratejik zaferler hedeflenmelidir. Bazı siyaset erkânının ve bazı STK’ların, olayların ve haberlerin mahiyetini tam öğrenmeden ileri geri açıklama yapması, suçlamalarda bulunması ve hakaret etmesi son derece yanlıştır/tehlikelidir! Siyasetçiler ve STK’lar, çok daha dikkatli olmalı, Şer İttifakı tarafından yürütülen gayrimemnun üretmeye yönelik psikolojik harekâta katkıda bulunacak davranışlardan kaçınmalıdırlar!

Bu nedenle başta cemaatler, gönüllü kuruluşlar, kanaat önderleri, akademisyenler, özellikle İlahiyatçı akademisyenler, siyasiler olmak üzere milletimizin oyuna gelmemesi tarihi bir zorunluluktur.  Henüz vakit varken! Yarın çok geç olabilir!


[1] -23.06.2018 Habertürk;  http://www.haberturk.com/son-dakika-bahceli-haberturk-tv-show-tv-ve-bloomberg-ht-ortak-yayininda-2027443

[2] Akın, K., Olay Adam Erbakan, Birey Yayıncılık, İstanbul, 2000, s.105-122.

[3]Büyük Doğu,  “Lozan'ın içyüzü”,  Sayı: 29.  Mısırlıoğlu,K., Lozan Zafer mi, Hezimet mi?, İstanbul, Sebil Yayınları, cilt 1,1971, s.268-277.

[4] Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.180-210.

[5] Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.180-210.

[6] Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.180-210.

[7] Tan A., Kürt Sorunu, Timaş Yayınları, İstanbul, 2009, s.180-210.

[8] Gündem, M., 16-17.03.2009 Zaman, Salim Dervişoğlu ile Yapılan Röportaj.

[9] Bila, F., Komutanlar Cephesi, Detay Yayıncılık, İstanbul, 2007,s. 197-211-110-116.

[10] Bila, F., Komutanlar Cephesi, Detay Yayıncılık, İstanbul, 2007,s. 197-211-110-116.

[11] 06.08.2015 tarihli değişik medya.  

[12] Takan, A.,  Dalgaya gelmeyelim!.., 20 Haziran 2018, Yeniçağ.

[13] Getty / Artur Widak, Max Hoffman , Michael Werz ve John Halpin, “How New Is Turkey's 'New Nationalism'  Center for American Progress(CAP); “Türkiye Yeni Bir Milliyetçilik Yaşıyor mu?”/Türkiye'nin Değişen 'Yeni Milliyetçilik' Siyaseti, CAP,11 Şubat 2018.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...