1 Ağustos 2007 Çarşamba

Sessiz Çoğunluğun Ses Getiren Mesajı

 (Umran Dergisi)

“Ger­çek şu ki, on­lar hi­le­li-dü­zen­ler kur­du­lar. Oy­sa on­la­rın dü­zen­le­ri, dağ­la­rı yer­le­rin­den oy­na­ta­cak da ol­sa, Al­lah ka­tın­da on­la­ra ha­zır­lan­mış bir dü­zen var­dır.” (14/46)

27 Ni­san Ka­di­fe Dar­be­si­nin te­mel ama­cı­nın, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin en­gel­len­me­si, AKP’nin tek par­ti ik­ti­da­rı­nın en­gel­len­me­si, Tür­ki­ye’nin CHP+MHP koa­lis­yo­nun­ca yö­ne­til­me­si ve Müs­lü­man­la­rın Tür­ki­ye’de bir güç ol­mak­tan çı­ka­rı­la­rak tas­fi­ye edil­me­si ol­du­ğu­nu ge­çen sa­yı­lar­da in­ce­le­miş­tik. 27 Ni­san Ka­di­fe Dar­be­si, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni en­gel­le­mek­te ve Tür­ki­ye’yi bir er­ken se­çi­me sü­rük­le­mek­te ba­şa­rı­lı ol­muş­tur. An­cak di­ğer he­def­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­me­de ba­şa­rı­lı ol­ma­dı­ğı gi­bi tam ter­si­ne, AKP' nin oy­la­rı­nı ar­tı­ra­rak tek ba­şı­na ik­ti­dar ol­ma­sı­nı sağ­la­mış ve de mu­ha­le­fe­tin ta­ma­mı bir­lik ol­sa bi­le bir hü­kü­met kur­ma şan­sı­nı or­ta­dan kal­dır­mış­tır. Ka­di­fe Dar­be­yi pro­je­len­di­ren Emek­li Kur­may Su­bay­lar, bu ger­çe­ği gö­re­me­di­ler mi? Yok­sa on­lar da da­ha bü­yük bir sat­ranç oyu­nun­da mı kul­la­nıl­dı­lar? Bu­nu za­man gös­te­re­cek­tir.

Elek­tro­nik Muh­tı­ra­ya ka­dar oy kay­bın­da(%29-34) ol­du­ğu söy­le­nen bir Par­ti, ne ol­du da, ‘ik­ti­dar­da olan yıp­ra­nır’ te­zi­nin ak­si­ne, oy­la­rı­nı ar­tı­ra­bil­di? Ana mu­ha­le­fet par­ti­si ni­çin cid­di bir var­lık gös­te­re­me­di? AKP’nin rey­le­ri­ni ar­tı­ran, CHP’nin rey­le­ri­ni dur­du­ran ve DP ha­re­ke­ti­ni ka­dük eden ana fak­tör­ler, ana di­na­mik­ler ne­ler­dir?

Bu ya­zı­da bu so­ru­la­rın ce­vap­la­rı­nı ara­ma­ya ve ge­le­ce­ğe da­ir bir fo­toğ­raf çek­me­ye ça­lı­şa­ca­ğız.

İç ve Dış Di­na­mik­ler

Tür­ki­ye’de­ki olay­lar­da et­ki­li olan bel­li iç ve dış güç odak­la­rı var­dır. Bun­la­rın po­li­ti­ka­la­rı ba­zen bir­bi­ri ile ör­tüş­mek­te, ba­zen de ay­rış­mak­ta­dır. Tür­ki­ye’de­ki ge­ri­li­min şid­de­ti ör­tüş­me ve ör­tüş­me­me­ye bağ­lı ola­rak de­ğiş­mek­te­dir.

İç Di­na­mik­ler

Tür­ki­ye’de et­ki­li iç güç mer­kez­le­ri­ni ana hat­la­rı ile aşa­ğı­da­ki şe­kil­de sı­nıf­lan­dı­ra­bi­li­riz:

Or­du

­yük Ser­ma­ye

Kar­tel Med­ya­

Ma­son­lar/Sa­be­ta­yist­ler

Cum­hur­baş­ka­

Yar­

YÖK ve Rek­tör­ler

Ay­dın­lar

Par­la­men­to

Si­ya­si Par­ti­ler

Mil­let

De­mi­rel ve Er­ba­kan

Tür­ki­ye’de­ki bu güç odak­la­rı, Tür­ki­ye’nin yö­ne­til­me­sin­de, dev­let po­li­ti­ka­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sın­da ve uy­gu­lan­ma­sın­da bir ve bü­tün ola­rak ha­re­ket ede­me­mek­te­dir. Ge­nel­de bu güç odak­la­rı ge­çen sa­yı­lar­da ifa­de et­ti­ği­miz Mil­le­tin ağır­lık mer­ke­zi (Top­lum­sal Mer­kez), Sis­te­min ağır­lık mer­ke­zi(Sis­tem Mer­ke­zi) ol­mak üze­re iki ağır­lık mer­ke­zi et­ra­fın­da yo­ğun­laş­mak­ta­dır. Tür­ki­ye’nin ana so­ru­nu, bu iki mer­ke­zin ge­nel ola­rak, ör­tüş­me­me­si ve ça­tış­ma ha­lin­de ol­ma­sı­dır.

Bu güç mer­kez­le­ri, ken­di iç­le­rin­de de ho­mo­jen bir da­ğı­lım gös­ter­me­mek­le be­ra­ber iki ağır­lık mer­ke­zi­ne gö­re ko­num­lan­ma­la­rı­nı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de özet­le­ye­bi­li­riz:

Sis­te­min ağır­lık mer­ke­zin­de Or­du, Cum­hur­baş­ka­nı, Bü­yük ser­ma­ye, Kar­tel Med­ya­sı Ba­tı­lı ay­dın­lar, YÖK, Ma­son­lar/Sa­be­ta­yist­ler, CHP, Sol kad­ro­lar ve ulu­sal­cı­lar yer al­mak­ta­dır. ANAP ve DYP kad­ro­la­rı, iki mer­kez ara­sın­da ka­rar­sız kal­mak­ta, sar­kaç gi­bi sal­lan­mak­ta­dır­lar; ana han­di­kap­la­rı bu­dur. MHP mil­le­tin mer­ke­zin­den sis­te­min mer­ke­zi­ne doğ­ru yö­nel­miş gö­rül­mek­te­dir. Sis­tem­le Dev­le­ti bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­ma­nın ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı içe­ri­sin­de Tür­ki­ye’de­ki mil­li­yet­çi­li­ğin özün­de yer alan di­ni de­ğer­le­ri dış­la­ma eği­li­min­de­dir. Mil­le­tin ağır­lık mer­ke­zi­nin tem­si­li za­man ve ze­mi­ne bağ­lı ola­rak de­ğiş­mek­te­dir. Bu­gün için bu gö­rev AKP’ye ve­ril­miş­tir. Mil­le­tin de­ğer­le­ri­ne bağ­lı ola­rak or­ta­ya çı­kan bu mer­kez­de SP, BBP, Ana­do­lu ser­ma­ye­si, mil­li­ci ve din­dar ay­dın­lar ve med­ya ile ce­ma­at­ler bu­lun­mak­ta­dır.

Bu se­çim­ler­de sis­te­min ağır­lık mer­ke­zin­de yer alan güç­le­rin par­ça­lan­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Or­du, Cum­hur­baş­ka­nı, Yar­gı, YÖK AKP’nin kar­şı­sın­da yer alır­ken; Bü­yük Ser­ma­ye, Kar­tel Med­ya­sı, Ma­son­lar/Sa­be­ta­yist­ler ve Ba­tı­cı Ay­dın­lar ağır­lık­lı ola­rak AKP’nin ya­nın­da yer al­mış­lar­dır. Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­rin­de ‘Ne ABD Ne AB’ slo­ga­nı AB yan­lı­sı bü­yük ser­ma­ye­yi, kar­tel med­ya­sı­nı ve ba­tı­cı ay­dın­la­rı cid­di bir şe­kil­de ra­hat­sız et­miş­tir. TÜ­Sİ­AD üye­le­ri­nin %50-80’nin CHP’ye rey ve­rip AKP’nin ik­ti­da­rı­nın de­va­mı­nı is­te­me­sin­de, Ba­tı ile en­teg­ras­yo­nun teh­li­ke­ye gi­re­bi­le­ce­ği kor­ku­su ile bir­lik­te bü­yük bir rant kay­bı­nın ola­bi­le­ce­ği­nin kat­kı­sı ol­du­ğu söy­le­ne­bi­lir.

Se­çim sü­re­cin­de Fe­ner Pat­ri­ği­nin ekü­me­nik­li­ği ile il­gi­li da­va­nın açıl­mış ol­ma­sı, Hı­ris­ti­yan azın­lı­ğın rey­le­ri­ni AKP is­ti­ka­me­tin­de et­ki­le­miş ola­bi­lir.

Dış Di­na­mik­ler

Tür­ki­ye’de­ki olay­lar üze­rin­de et­ki­li olan dış di­na­mik­ler, ana men­fa­at­le­ri bir­bi­ri ile çe­li­şen iki ana ek­sen bo­yun­ca ko­num­lan­mış­lar­dır. Bi­rin­ci ek­sen­de yer alan­lar, ABD, AB, İs­ra­il/Si­yo­nizm, Va­ti­kan ve ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­dir. İkin­ci ek­sen­de yer alan­lar, Rus­ya, Çin İran ve Hin­dis­tan’dır. Bi­rin­ci ek­sen­de yer alan güç­le­rin uy­gu­la­ma­ya sok­ma­ya ça­lış­tık­la­rı pro­je­ler­den Bü­yük Or­ta­do­ğu, Av­ras­ya’nın Dö­nüş­tü­rül­me­si, Av­ras­ya’nın Hı­ris­ti­yan­laş­tı­rıl­ma­sı, Din­le­ra­ra­sı Di­ya­log, Bü­yük İs­ra­il ve Ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­ye iliş­kin özel­leş­tir­me pro­je­le­ri, Tür­ki­ye’yi ana he­def ha­li­ne ge­tir­mek­te­dir. Bu­na kar­şı­lık ikin­ci ek­sen ül­ke­le­ri Tür­ki­ye’yi, Ba­tı is­ti­la­sı­nı dur­du­ra­cak bir gü­ven­lik şem­si­ye­si ola­rak gör­mek­te­dir­ler.

Bu iki ek­sen ara­sın­da­ki fay hat­tın­da ener­ji bi­ri­ki­mi ol­mak­ta, ye­ni bir so­ğuk sa­va­şın baş­la­ma sin­yal­le­ri­ni ver­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de her iki ek­sen ül­ke­le­ri ile iliş­ki içe­ri­sin­de olan iç güç mer­kez­le­ri bu­lun­mak­ta­dır.

27 Ni­san Ka­di­fe Dar­be­si or­ga­ni­za­tör­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı are­na­da Tür­ki­ye'nin ABD ve AB’den ko­pa­rak Rus­ya-Çin-Hin­dis­tan-İran ek­sen­li bir dış po­li­ti­ka iz­le­me­si­ni is­te­mek­te­dir­ler. Tür­ki­ye’nin ABD-AB ek­se­nin­de kal­ma­­nı is­te­yen Ba­­cı, ABD'ci İs­ra­il’ci lo­bi ve güç odak­la­rı ka­di­fe dar­be­ye bu açı­dan kar­şı çı­ka­rak CHP-MHP koa­lis­yo­nu­na kar­şı AKP’nin tek ba­şı­na ik­ti­dar ol­ma­­nı ter­cih et­miş­ler­dir.

Bi­rin­ci ek­sen ül­ke­le­ri bü­tün ola­rak AKP’nin tüm ic­ra­at­la­rın­dan ve dış po­li­ti­ka­sın­dan mem­nun ol­ma­sa bi­le AKP dı­şın­da se­çim­de ba­şa­rı gös­te­re­cek müt­te­fik bul­ma şans­la­rı da yok­tu. Bu açı­dan bi­rin­ci ek­sen ül­ke­le­ri AKP’yi is­te­ye­rek-is­te­me­ye­rek des­tek­le­miş­ler­dir. İş­te dış güç mer­kez­le­rin­den ge­len bu des­tek, sis­te­min ağır­lık mer­ke­zin­de yer alan iç güç mer­kez­le­ri­nin par­ça­lan­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. Ka­na­ati­miz­ce elek­tro­nik muh­tı­ra­nın ya­zı­lış şek­li, kul­la­nı­lan dil ve üs­lup bun­dan son­ra şe­kil­len­miş­tir. Kar­tel med­ya­sı­nın AKP ya­nın­da yer al­ma­sı ile AKP pro­pa­gan­da­da çok bü­yük bir üs­tün­lük el­de et­miş­tir. Bü­yük iç ve dış ser­ma­ye­nin des­tek­le­me­si, olum­suz yön­de­ki eko­no­mik ma­ni­pü­las­yon­la­rı en­gel­le­di­ği gi­bi olum­lu is­ti­ka­met­te, özel­lik­le bor­sa­da, bir et­ki­le­me yap­mış­tır. Eğer böy­le bir des­tek ol­ma­say­dı ve AKP kar­şı­sın­da yek­vü­cut bir cep­he ol­muş ol­say­dı 2001’de­ki­ne ben­zer bir kriz ya­şa­na­bi­lir­di. Ka­di­fe dar­be sü­re­cin­de bor­sa­nın de­vam­lı yük­sel­me tren­din­de ol­ma­sı­na bu za­vi­ye­den bak­mak ge­re­kir.

Bu­nun­la be­ra­ber AKP ik­ti­da­rı ikin­ci ek­sen­de ki ül­ke­ler­le iliş­ki­le­ri ge­liş­tir­me­ye ça­lış­mış­tır. Se­çim sü­re­cin­de Pet­kim’in özel­leş­tir­me­si ile Iran­la Do­ğal Gaz an­laş­ma­sı için gö­rüş­me­ler ya­pıl­ma­sı­na bu açı­dan da bak­mak­ta fay­da var­dır

Bil­der­berg Top­lan­­

 Bu yıl­ki Bil­der­berg Top­lan­tı­sı Tür­ki­ye’de ya­pıl­mış ve Tür­ki­ye’den 13 ki­şi top­lan­tı­ya ka­tıl­mış­tır. Dün­ya­da­ki bir­çok olay­da par­ma­ğı olan böy­le bir top­lan­tı­nın Tür­ki­ye’de ya­pıl­ma­sı, Tür­ki­ye ile il­gi­li ka­rar­lar alı­nıp alın­ma­dı­ğı şüp­he­si­ni is­ter is­te­mez uyan­dır­mak­ta­dır. Ne­ler ko­nu­şul­du­ğu­nu ve ne ka­rar­lar alın­dı­ğı­nı bi­le­mi­yo­ruz. Her Bil­der­berg top­lan­tı­sın­dan son­ra ba­zı ül­ke­ler­de önem­li yö­ne­tim de­ği­şik­lik­le­ri ol­du­ğu, da­ha ön­ce­ki­ler­den bi­lin­mek­te­dir. Muh­te­mel­dir ki Tür­ki­ye’de­ki Cum­hur­baş­ka­nı se­çim­le­ri ko­nu­şul­muş, bu­na dö­nük ba­zı ka­rar­lar alın­mış­tır. Bu top­lan­tı­da alı­nan ka­rar­lar doğ­rul­tu­sun­da Tür­ki­ye’yi et­ki­le­ye­cek tarz­da ba­zı iç güç odak­la­rı­nın ko­num­lan­dı­ğı göz ar­dı edil­me­me­li­dir.

Hud­son Ens­ti­­sün­de Ya­­lan Top­lan­

Tür­ki­ye se­çim sü­re­ci­ne so­kul­muş­ken 13 Ha­zi­ran 2007 ta­ri­hin­de Hud­son ens­ti­tü­sün­de Tür­ki­ye’den gi­den ge­ne­ral­le­rin de ka­tıl­dı­ğı id­di­a edi­len bir top­lan­tı ter­tip­len­miş­tir(1). Bu top­lan­tı­nın içe­ri­ği hak­kın­da med­ya­da yer alan bil­gi, dış güç­le­rin Tür­ki­ye’yi na­sıl bir kum­pa­sa al­dık­la­rı/ala­bil­dik­le­ri an­la­mın­da önem­li­dir. Top­lan­tı­nın de­şif­re edi­lip Tür­ki­ye’de tar­tış­ma­ya açıl­ma­sı, Tür­ki­ye’de­ki se­çim­ler­le il­gi­li­dir.

Ge­nel­de bu tür top­lan­tı­lar­da ne­ler ko­nu­şul­du­ğu dı­şa­rı­ya yan­sı­tıl­maz. An­cak bu­ra­da bir is­tis­na ya­pıl­mış ve top­lan­tı­da ko­nu­şu­lan­lar dı­şa­rı­ya sız­dı­rıl­mış­tır. Bir güç, ora­da ko­nu­şu­lan­la­rın Tür­ki­ye’de tar­­şıl­ma­­nı is­te­miş­tir. Böy­le­lik­le Tür­ki­ye’de­ki de­ği­şik güç mer­kez­le­ri­ne ba­zı me­saj­lar ile­til­miş­tir.

Top­lan­tı­yı önem­li kı­lan, top­lan­tı­ya ka­tı­lan­lar ve de top­lan­tı­da ko­nu­şu­lan­lar­dır. Top­lan­tı, Tür­ki­ye’de Ge­nel­kur­ma­yın Ku­zey Irak’a gi­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni yük­sek ses­le söy­le­yip tar­tış­ma­ya aç­tı­ğı bir za­ma­na denk gel­miş/ge­ti­ril­miş­tir.

Ku­zey Irak’a gir­me is­te­ğin­de­ki za­man­la­ma, se­çim­ler­le il­gi­li ol­du­ğu ka­na­ati­ni kuv­vet­len­dir­mek­te­dir. Ka­di­fe dar­be, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni en­gel­le­miş­tir. Ay­nı za­man­da ya­pı­la­cak bir se­çim­den AKP’nin ik­ti­dar al­ter­na­ti­fi ola­rak çık­ma­sı­nı da en­gel­le­mek is­te­mek­te­dir. Se­çi­min çok er­ke­ne alın­ma­sı, AKP’nin işi­ne ge­lir­ken ka­di­fe dar­be­ci­le­rin işi­ne gel­me­mek­te­dir. Onun için se­çi­min er­te­len­me­si is­ten­mek­te­dir. De­ği­şik ku­lis­ler­de Hud­son’da tar­tı­şı­lan se­nar­yo­la­ra ben­zer se­nar­yo­la­rın da Tür­ki­ye’de tar­tı­şıl­dı­ğı ve bir mer­kez ta­ra­fın­dan ser­vis ya­pıl­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir. Zey­no Ba­ran’dan Gü­ler Kö­mür­cü’ye ka­dar bir çok ya­zar, bu de­di­ko­du­la­rı kö­şe­si­ne ta­şı­ya­rak ka­mu­oyu­na mal et­miş­ler­dir. İş­te bu ne­den­le Hud­son top­lan­tı­sı­nın Tür­ki­ye’de tar­tış­ma­ya açıl­ma­sı, önem­li, an­lam­lı ve me­saj do­lu­dur.

Se­nar­yo­nun kor­kunç­lu­ğu ve iğ­renç­li­ği ka­mu­oyu­nun ko­şul­lan­dı­rıl­ma­sı­nı ko­lay­laş­tır­mış­tır. Ya­pı­lan bu ser­vis­le bir çok ke­si­me me­saj gön­de­ril­miş­tir:

As­ke­re: Eğer siz, ben is­te­me­di­ğim hal­de Ku­zey Irak’a gi­rer­se­niz PKK li­der­le­ri­ni AKP’ye tes­lim ede­rek hem si­zin ora­ya gi­riş ne­de­ni­ni­zin ge­rek­çe­si­ni or­ta­dan kal­dı­rır, hem de AKP’ yi se­çim­de çok avan­taj­lı du­ru­ma ge­ti­ri­rim. Her şe­yi sa­na fa­tu­ra ede­rim.

Hem bu me­sa­jı gön­der­miş hem de Tür­ki­ye’de­ki bir çok ka­ran­lık ola­yın ar­ka­sın­da dev­le­tin hat­ta doğ­ru­dan as­ke­rin ol­du­ğu ka­naa­ti yer­leş­ti­ril­mek is­ten­miş­tir. Bu şe­kil­de or­du yıp­ra­tıl­mış­tır.

AKP’ye: As­ker be­nim­le iş­bir­li­ği­ne gir­mek is­te­mek­te­dir. Aya­ğı­nı denk al, be­nim kar­şı ol­du­ğum po­li­ti­ka­lar­dan vaz­geç.

Ana­ya­sa ve di­ğer yar­gı or­gan­la­­na: Be­nim po­li­ti­ka­la­rı­mı yar­gı yo­luy­la en­gel­le­me­ye kal­kar­sa­nız bir sui­kas­ta kur­ban gi­de­bi­lir­si­niz.

PKK ve di­ğer Kürt li­der­le­re: Em­rim­den dı­şa­rı çı­kar­sa­nız si­zi sat­mak­tan çe­kin­mem, aya­ğı­nı­zı denk alın. Hem as­ke­ri ope­ras­yo­na izin ve­rir, hem de Öca­lan’ı pa­ket­le­yip gön­der­di­ğim gi­bi siz­le­ri de pa­ket­ler gön­de­ri­rim.

Bu me­saj­la­rı kim­le­rin alıp kim­le­rin al­ma­dı­ğı­nı bi­le­mi­yo­ruz. An­cak se­çi­mi ope­ras­yon­la en­gel­le­mek is­te­yen­ler, bu amaç­la­rı­na ula­şa­ma­dı­lar. Böy­le­lik­le AKP çok er­ken bir se­çim­le Cum­hur­baş­kan­lı­ğı mağ­du­ri­ye­ti­nin duy­gu­sal so­nuç­la­rı­nı el­de et­me fır­sa­tı­nı ya­ka­la­mış ol­du. Bu top­lan­tı ile Tür­ki­ye’de­ki bü­tün ka­ran­lık iş­le­rin fa­tu­ra­sı or­du­ya çı­kar­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı. Böy­le bir psi­ko­lo­ji hü­kü­me­te mal edi­len Van, Şem­din­li, Da­nış­tay, YÖK, Ma­lat­ya olay­la­rın­dan hü­kü­me­tin ak­lan­ma­sı­nı sağ­la­dı. Seç­men in­din­de gü­ven ta­ze­le­miş ol­du.

Kürt hal­kı ve DTP’nin yö­ne­ti­ci­le­ri üze­rin­de de Hud­son top­lan­tı­sı­nın et­ki­li ol­du­ğu ka­na­atin­de­yiz.

Se­çi­mi Et­ki­le­yen Di­ğer Pa­ra­met­re­ler

22 Tem­muz Se­çim­le­ri, iç ve dış di­na­mik­le­rin ça­tış­ma­sı ile yol bo­yu şe­kil al­mış­tır. Mak­ro ve mik­ro plan­da var olan bir çok fak­tör se­çim so­nuç­la­rın­da et­ki­li ol­muş­tur. Yu­ka­rı­da­ki­le­re ila­ve ola­rak se­çi­mi et­ki­le­yen da­ha baş­ka di­na­mik­ler var­dır. Bun­la­rı aşa­ğı­da ki gi­bi özet­le­ye­bi­li­riz:

          Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na Ab­dul­lah Gül’ün aday se­çil­me­si

          Şu­u­ral­tı: 80 yıl­lık söy­le­me(mür­te­ci­ler, iş­bir­lik­çi­ler, ca­hil­ler) ce­vap: ‘İna­dı­na AKP’

          AKP’nin al­ter­na­ti­fi: CHP ve MHP koa­lis­yo­nu

          Gü­ney­do­ğu’ya as­ker sev­kı­ya­tı ve Ku­zey Irak’a ope­ras­yon

          ‘Tek ba­şı­na ik­ti­dar ola­maz­sam si­ya­se­ti bı­ra­kı­rım’ res­ti

          CHP-DSP it­ti­fa­kı­nın is­te­nen si­ner­ji­yi oluş­tu­ra­ma­ma­sı

          Se­çim kam­pan­ya­la­rın­da AKP ra­kip­le­ri­nin pro­pa­gan­da ha­ta­la­rı

Cum­hur­baş­ka­nı Ada­yı: Ab­dul­lah Gül

AKP cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na, top­lum­sal psi­ko­lo­ji açı­sın­dan çok isa­bet­li bir aday gös­ter­miş­tir. Ab­dul­lah Gül bi­ri­kim­li, tec­rü­be­li bir dev­let ada­mı­dır. So­ğuk­kan­lı­dır ve sa­bır­lı­dır. Baş­ba­kan­lı­ğı za­ma­nın­da ken­di­si­ne ya­pı­lan ha­ka­ret­le­re üs­lu­bu­nu boz­ma­dan ce­vap ver­miş, ger­gin­lik mey­da­na ge­tir­me­miş­tir. Ken­di içe­ri­sin­de tu­tar­lı­dır ve ka­rar­lı­dır. Bu özel­lik­le­ri ne­de­niy­le halk ta­ra­fın­dan, tah­min edi­le­nin öte­sin­de se­vil­mek­te­dir. Aday­lı­ğı açık­lan­dı­ğı za­man AKP’ye rey ver­me­yen in­san­la­rın bi­le na­sıl mem­nun ol­duk­la­rı­na şa­hit ol­mu­şuz­dur. Göz­lem­le­ri­mi­ze da­ya­na­rak ifa­de et­mek is­ter­sek, Er­do­ğan ve Arınç ol­muş ol­say­dı AKP dı­şın­da­ki çev­re­ler­de bu ka­dar mem­nu­ni­yet ol­maz­dı. Ta­bi ki bu bir göz­lem, ka­tı­la­bi­lir ve­ya ka­tıl­ma­ya­bi­lir­si­niz. DYP ve ANAP’ın mec­li­se gel­me­mek­ten do­la­yı çök­me­le­rin­de bu sev­gi­nin et­ki­li ol­du­ğu inan­cın­da­yız.

Bir Şu­u­ral­tı Ola­yı: ‘İna­­na AKP’

Cum­hu­ri­ye­tin bel­li bir dö­ne­min­den son­ra Müs­lü­man bir halk ha­ka­re­te uğ­ra­dı, aşa­ğı­lan­dı, hor­lan­dı, suç­lan­dı, kor­ku sa­lı­na­rak teh­dit edil­di, ade­ta yok sa­yıl­dı. Bu dö­nem­de Müs­lü­man halk ca­hil, ge­ri ze­­, aşa­ğı­lık, mür­te­ci, ­bir­lik­çi ola­rak ha­ka­re­te uğ­ra­mış­tır. Ka­nu­nen ve ceb­ren ber­ta­raf edi­le­ce­ği teh­di­di ile sus­tu­rul­muş­tur. La­ik­lik ve cum­hu­ri­yet kar­şıt­lı­ğı De­mok­les’in kı­lı­cı gi­bi en­se­sin­de sal­lan­dı­rıl­mış­tır. Her şey sa­nal bir halk için dü­zen­le­nip ic­ra edil­miş­tir.

Ka­di­fe dar­be sü­re­cin­de ben­zer söy­lem ve uy­gu­la­ma­lar fark­lı ke­sim­ler ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir:

          Yar­gı men­sup­la­rı­nın ko­nuş­ma­la­rın­da kul­la­nı­lan dil ve üs­lup

          YÖK baş­ka­nı ve rek­tör­le­rin ko­nuş­ma­la­rın­da kul­la­nı­lan dil ve üs­lup

          Van’dan baş­la­yıp Ma­lat­ya’ya ka­dar de­vam eden olay­lar sü­re­cin­de kul­la­nı­lan dil ve ta­kı­nı­lan ta­vır

          Cum­hur­baş­ka­nı­nın ta­kın­dı­ğı ta­vır ve kul­lan­dı­ğı üs­lup

          Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı ve Kuv­vet Ko­mu­tan­la­rı­nın kul­lan­dı­ğı dil

          Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­ra­rı: 184=367

          Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de kul­la­nı­lan dil ve üs­lup

          Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri sü­re­cin­de kul­la­nı­lan dil ve üs­lup

          27 Ni­san e-muh­tı­ra­sın­da kul­la­nı­lan dil ve ge­rek­çe­ler

80 yıl­lık sü­reç­te kul­la­nı­lan dil ve ya­pı­lan uy­gu­la­ma­lar, bir şu­u­ral­tı­nın oluş­ma­sı­na se­be­bi­yet ver­miş­tir: Ben bir kö­le de­ği­lim, ver­gi­si­ni ve­ren, va­ta­­nı sa­vu­nan, ka­nı ile va­tan top­rak­la­­nı su­la­yan ve bu ül­ke­nin sa­hi­bi olan bir va­tan­da­şım. Ben mil­le­tim. Bu ül­ke­nin as­lı sa­hi­bi be­nim. Ne­den suç­la­nan, aşa­ğı­la­nan, hor­la­nan ve teh­dit edi­len be­nim? Siz kim­si­niz? Ni­çin be­nim tüm se­çip ik­ti­dar yap­tık­la­rım düş­man ilan edi­lip dar­be­ler­le dü­şü­rül­mek­te­dir? Ye­ter ar­tık! Bu şu­u­ral­tın­da CHP hep öte­ki­dir ve de teh­li­ke­li­dir. Hal­ka re­va gö­­len zul­mün baş mi­ma­rı ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir. CHP se­vi­len de­ğil kor­ku­lan­dır. Men­de­res’in ‘Ye­ter ar­tık! Söz mil­le­tin!’, AKP’nin ‘Ye­ter ar­tık! Ka­rar mil­le­tin!’ afiş­le­rin­de bu şu­u­ral­­nın oku­nu­şu var­dır.

Yer dar­lı­ğın­dan do­la­yı yu­ka­rı­da­ki ko­nuş­ma­la­rın hep­si­ni bu­ra­da ir­de­le­me im­ka­nı yok­tur. Ar­zu eden­ler Um­ran’ın geç­miş bir yı­lı­nı in­ce­le­ye­bi­lir­ler. Bu­ra­da se­çi­mi çok et­ki­le­di­ği için Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­rin­de kul­la­nı­lan slo­gan­lar ve 27 Ni­san e-muh­tı­ra­sı­nın üze­rin­de ana hat­la­rı ile du­ra­ca­ğız.

Cum­hu­ri­yet Mi­ting­le­rin­de Kul­la­­lan Slo­gan­lar

Üç bü­yük mi­ting­de kul­la­nı­lan slo­gan­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca ya­pı­lan suç­la­ma ve ha­ka­ret­le­rin iz­le­ri­ni gör­me­miz müm­kün­dür:

Tan­do­ğan mi­tin­gi: ‘Tür­ki­ye la­ik­tir, la­ik ka­la­cak­tır’. ‘Her şey va­tan için’. ‘Çan­ka­ya la­ik­tir, la­ik ka­la­cak’. ‘Ata­türk genç­li­ği gö­rev ba­şın­da’. ‘Türk genç­li­ği va­ta­nı sat­tır­ma­ya­cak’.

Çağ­la­yan mi­tin­gi: ‘Çan­ka­ya Yo­lu Şe­ri­a­ta ka­pa­lı’. ‘Ne şe­ri­at ne dar­be’. ‘Top­rak va­tan­dır, sa­­la­maz’. ‘Pa­ro­la: va­tan. İşa­ret: na­mus’. ‘Alt üst kim­lik yok’. ‘Ne mut­lu Tür­küm di­ye­ne’.

Gün­do­ğan mi­tin­gi: ‘Tür­ki­ye la­ik­tir la­ik ka­la­cak’. ‘Biz ga­vur İz­mir­li­yiz’. ‘Sol­da bir­le­şin. Bir­leş­me­ye­ne maz­ba­ta yok’. ‘Sol­cuy­san CHP’ye, Sağ­cıy­san MHP’ye oy ver’.

La­ik­lik, iş­bir­lik­çi­lik, va­tan ha­in­li­ği ek­sen­li ırk­çı­lık ko­kan bir söy­lem söz­ ko­nu­su­dur.

Muh­­ra Met­ni

27 Ni­san, sa­at 23’de Ge­nel­kur­may In­ter­net Si­te­si­ne yer­leş­ti­ri­len im­za­sız, sa­hip­siz muh­tı­ra, cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri­ne il­gi­yi ar­tır­mış; Tür­ki­ye’yi, la­ik ve an­ti la­ik ek­sen­li bir ku­tup­laş­ma içe­ri­si­ne sok­muş­tur.

Muh­tı­ra­da la­ik­li­ğe ay­kı­rı ol­du­ğu söy­le­nen ta­vır ve dav­ra­nış­lar, özet­le, şun­lar:

          Kız ço­cuk­la­­nın giy­di­ği kı­ya­fet­ler çağ­­şı­dır.

          Kız ço­cuk­la­­nın ila­hı söy­le­me­le­ri la­ik­li­ğe ay­­­dır.

          Kut­lu do­ğum haf­ta­sı al­ter­na­tif ola­rak kut­lan­mak­ta­dır.

          Ne mut­lu Tür­küm de­me­yen­ler düş­man­dır.

Muh­tı­ra­da bu ko­nu­lar­da TSK’nın ta­raf ol­du­ğu ve ge­rek­ti­ğin­de ke­sin tav­rı­nı ko­ya­ca­ğı be­lir­til­mek­te­dir.

Kul­la­nı­lan dil ve ge­rek­çe­ler ile Müs­lü­man bir halk, suç­lan­mak­ta ve teh­li­ke ola­rak gö­rül­mek­te­dir. Muh­tı­ra­ya gö­re bü­tün bun­la­rın mü­seb­bi­bi, ge­rek­li ön­lem­le­ri al­ma­yan hü­kü­met­tir.

Muh­tı­ra­da­ki son ge­rek­çe ile fark­lı et­nik kö­ken­den ge­len­ler, düş­man ka­te­go­ri­sin­de ko­num­lan­dı­rıl­mış gi­bi bir me­saj ver­di­ğin­den fark­lı et­nik kö­ken­li­le­ri ür­küt­müş­tür. Muh­tı­ra­nın bu met­nin­den son­ra cum­hu­ri­yet mi­ting­le­rin­de da­ha da ırk­çı bir dil kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış­tır. CHP ve MHP mi­ting­le­rin­de et­nik kö­ken çağ­rış­tı­ran söy­lem­ler bas­kın­dır. Bu muh­tı­ra, Tür­ki­ye’de ki et­nik fay hat­la­rı­na aşı­rı bir ge­ri­lim yük­le­miş­tir. Ken­di­le­ri­ni düş­man ka­te­go­ri­si­ne ko­yan bir muh­tı­ra ve o muh­tı­ra­ya sa­hip çı­kan sı­ya­si par­ti­ler ve bun­la­rın koa­lis­yo­nu ile oluş­tu­rul­mak is­te­nen bir ge­le­cek. Siz Kürt, Rum, Er­me­ni, Ar­na­vut, Boş­nak, Çer­kez ve Ya­hu­di et­nik kim­li­ği­ne sa­hip ol­say­dı­nız han­gi par­ti ve­ya par­ti­le­re rey ve­rir­di­niz?

Muh­tı­ra muh­te­va­sın­da­ki suç­la­ma, aşa­ğı­la­ma ve teh­dit­ler­den do­la­yı Müs­lü­man hal­kın yu­ka­rı­da bah­se­di­len şu­u­ral­tı ha­re­ke­te geç­miş­tir. Bu şu­u­ral­tı­nı iyi oku­yan AKP kur­may­la­rı, muh­tı­ra­ya kar­şı ta­vır ala­rak bir ba­sın açık­la­ma­sı ile muh­tı­ra­yı gay­rı meş­ru ilan et­miş­ler­dir(2).

AKP’yi Muh­tı­ra do­la­yı­sıy­la avan­taj­lı ko­nu­ma ge­ti­ren sa­de­ce muh­tı­ra met­ni­nin di­li ve kul­la­nı­lan ge­rek­çe­ler de­ğil­dir. AKP’yi avan­taj­lı kı­lan muh­tı­ra kar­şı­sın­da ta­kın­dı­ğı ta­vır ve geç­mi­şe na­za­ran dik du­ru­şu­dur. İş­te bu ta­vır, 80 yıl­dan be­ri hor­la­nan, aşa­ğı­la­nan ha bi­re teh­dit edi­len top­lu­mun önem­li bir ke­si­mi­ni aya­ğa kal­dır­mış ve AKP saf­la­rı­na sü­rük­le­ye­rek ‘İna­dı­na AKP’ de­dirt­miş­tir. ‘İna­dı­na AKP’, şu­u­ral­tı­nın slo­gan ola­rak en gü­zel bir tarz­da dı­şa­vu­ru­mun­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.

Bu şu­ur al­tı­nın ha­re­ke­te geç­me­sin­de, sol par­ti­ler ha­riç di­ğer par­ti­le­rin ta­ban­la­rı­nın tü­mü­nün et­ki­len­me­sin­de, Ab­dul­lah Gül gi­bi mu­te­dil, sa­kin iyi bir dev­let ada­mı­nın Cum­hur­baş­ka­nı ada­yı ola­rak gös­te­ril­me­si­nin çok bü­yük pa­yı var­dır.

Bu şu­u­ral­tı­nı ne DYP, ne ANAP ve de ne ya­zık ki SP kur­may­la­rı oku­ya­ma­mış ve bu­na uy­gun bir saf tu­tuş ya­pa­ma­mış­lar; be­de­li­ni san­dık­ta ağır bir şe­kil­de öde­miş­ler­dir. MHP li­de­ri ?bun­ca ha­ta­ya rağ­men na­sıl bu ka­dar rey ala­bi­lir, an­la­ya­mı­yo­rum’ der­ken ger­çek­te kav­ra­ya­ma­dı­ğı bu şu­u­ral­tı ola­yı­dır.

Meh­met Ağar, cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin ilk tu­run­da mec­li­se git­me­di­ğin­de Ana­do­lu’da­ki teş­ki­lat­la­rın­dan yük­se­len ses­le­ri za­ma­nın­da oku­ya­bil­miş ol­say­dı, bel­ki de şim­di mec­lis­te ve hü­kü­met­te koa­lis­yon or­ta­ğı ola­bi­le­cek­ti. Bu­gün yap­tı­ğı iti­raf ile di­le ge­tir­di­ği ger­çe­ği, o gün ba­si­ret­le gö­re­bil­me­liy­di. Bu şu­u­ral­tı­nı oku­ya­bil­me­liy­di.

Bu şu­u­ral­tı, Tun­cay Öz­kan'la, Do­ğu Pe­rin­çek'le, De­niz Bay­kal'la, Tür­kan Say­lan'la, Nej­la Arat'la ve Nur Ser­ter’le ay­nı saf­lar­da gö­zü­ken­le­ri, ay­nı dil ve ağ­zı kul­la­nan­la­rı af­fet­me­miş­tir.

CHP+MHP Koa­lis­yo­nu Fik­ri­nin Bu­me­rang Et­ki­si 

AKP’nin en bü­yük avan­ta­jı, ön­de olan ra­ki­bi­nin CHP gi­bi hal­ka ya­ban­cı­laş­mış, hal­ka te­pe­den ba­kan, hal­kın de­ğer­le­ri­ni ge­ri­ci ola­rak gö­ren, te­pe­den in­me­ci, dar­be­ci, çif­te stan­dart­çı, ka­ra­la­ma­cı, Tür­ki­ye’nin ge­le­ce­ği­ne dö­nük her­han­gi bir pro­je­si ol­ma­yan ve sa­de­ce mev­cut sta­tü­ko­yu ko­ru­ma­ya ça­lı­şan bir par­ti­nin var ol­muş ol­ma­sı­dır.

Bin­di­ril­miş kı­ta­lar­la ger­çek­leş­ti­ri­len Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri­nin ca­zi­be­si­ne ken­di­ni kap­tı­ra­rak ırk­çı­lık bo­yu­tu­na va­ran bir Türk­çü söy­lem tut­tur­muş ol­ma­sı ne­de­niy­le top­lu­mun önem­li bir ke­si­mi­ni cep­he­den kar­şı­sı­na al­mış­tır. Bu­nun so­nu­cun­da Fı­rat’ın do­ğu­su­na gi­de­me­miş­ler­dir.

Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nı en­gel­le­me­ye kal­kan­la­rın, bir er­ken se­çi­mi şöy­le ve­ya böy­le ön­gör­dük­le­ri mu­hak­kak­tır. Bel­ki bu­nun za­man­la­ma­sı­nın bu ka­dar er­ken ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­ne­me­miş ola­bi­lir­ler. Ka­di­fe dar­be­yi yü­rü­ten güç­le­rin stra­te­ji­sin­de ya­pı­lan kur­gu, AKP’nin hem tek ba­şı­na hem de koa­lis­yon­la ik­ti­dar ol­ma­sı­na en­gel ol­mak ve bir CHP+ MHP koa­lis­yo­nu oluş­tur­mak şek­lin­de idi.

CHP+MHP koa­lis­yon fik­ri cum­hu­ri­yet mi­ting­le­rin­de yük­sek ses­le dil­len­di­ril­me­ye baş­la­na­rak her iki par­ti­nin ta­ba­nı bu­na alış­tı­rıl­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. İz­mir’de­ki Cum­hu­ri­yet mi­tin­gin­de ‘Sağ­cı isen MHP’ye, Sol­cu isen CHP’ye rey ver’ tar­zın­da bir pro­pa­gan­da baş­la­tıl­mış­tır. Bu tür bir pro­pa­gan­da CHP ve MHP’nin ta­ba­nın­da iki zıt et­ki yap­mış­tır. Bu gü­ne ka­dar MHP’ye aşı­rı düş­man­lı­ğı olan CHP’li seç­men, CHP’ye rey ver­me­miş­tir. CHP’li din­dar ve mil­li­yet­çi seç­me­nin bir kıs­mı da MHP’ye kay­mış­tır.

AKP, bu koa­lis­yon söy­le­mi­ni MHP’ye kar­şı çok iyi de­ğer­len­di­re­rek MHP’ye ve­ri­le­cek oy­la­rın CHP’yi ik­ti­dar ya­pa­ca­ğı kor­ku­su­nu sağ seç­men üze­rin­de iyi iş­le­miş­tir. Muh­tı­ra ile ha­re­ke­te ge­çen hal­kın şu­u­ral­tı CHP-MHP koa­lis­yo­nu­nu içi­ne sin­di­re­me­miş­tir. CHP’ye kar­şı olan MHP’li­le­rin bir kıs­mı, AKP ve SP’ye kay­mış­tır. MHP bu teh­li­ke­yi geç fark et­miş­tir. On­dan son­ra ‘tek ba­şı­na ik­ti­dar’ slo­ga­nı­nı öne çek­me­ye ça­lış­mış­tır.

CHP’li­le­rin ta­ban­da yap­tık­la­rı ‘sağ­cıy­san MHP’ye, sol­cu isen CHP’ye rey ver’ şek­lin­de­ki bir pro­pa­gan­da, AKP’nin de­ğir­me­ni­ne su­yun ak­ma­sı­na hiz­met et­miş­tir.

DP Ha­re­ke­ti­nin Çö­ker­til­me­si 

Muh­tı­ra ön­ce­si ya­pı­lan tüm an­ket­ler­de AKP, %29-34 gi­bi bir oran­la bi­rin­ci par­ti ola­rak gö­rül­mek­tey­di. İk­ti­dar par­ti­si ol­du­ğu için se­çim sat­hı mai­lin­de hır­pa­la­na­ca­ğı için bu oran da­ha da dü­şe­cek­ti. Ay­rı­ca muh­tı­ra­yı ye­me­nin bir be­de­li var­dı. Bu da bir oy kay­bı­na se­be­bi­yet ve­re­cek­ti. AKP se­çim­den bi­rin­ci par­ti ola­rak çık­sa bi­le ya tek ba­şı­na ik­ti­dar ola­ma­ya­cak ya da kıl pa­yı ik­ti­dar ola­cak­tı. Ka­di­fe dar­be­yi yü­rü­ten­le­rin ni­ye­ti AKP’yi ne tek ba­şı­na ne de bir koa­lis­yon­la ik­ti­dar yap­ma­mak­tı. AKP’ye des­tek ve­re­bi­le­cek, onun­la koa­lis­yo­na gi­re­bi­le­cek en ya­kın par­ti DP gö­zük­mek­tey­di.

Ba­tı­lı koa­lis­yon AKP’nin ik­ti­dar ol­ma­sı­nı, ka­di­fe dar­be­ci­ler CHP+MHP koa­lis­yo­nu­nu is­ti­yor­lar­dı. Bu iki gü­cün çe­kiş­me­si­nin or­ta­sın­da DP ha­re­ke­ti yer al­mak­tay­dı. Ka­di­fe dar­be­ci­ler DP’nin mec­li­se gir­me­si­ni, AKP mil­let­ve­kil­le­ri­ni azal­ta­ca­ğı için is­ter­ken; koa­lis­yon or­ta­ğı ol­ma ih­ti­ma­lin­den do­la­yı da is­te­mi­yor­lar­dı. Ba­tı­lı koa­lis­yon, DP’nin mec­li­se gir­me­si­ni AKP’nin gü­cü­nü za­yıf­lat­ma­sı açı­sın­dan is­te­mi­yor; fa­kat iyi bir koa­lis­yon or­ta­ğı ol­du­ğu için is­ti­yor­du. DP’nin çök­me­si her iki gü­cün hem işi­ne ge­li­yor hem de işi­ne gel­mi­yor­du.

Öy­ley­se han­gi­si DP’nin çök­me­si­ni baş­lat­mış­tır? DYP-ANAP bir­leş­me­si­ni en­gel­le­yen kim­ler­dir? Şah­si ih­ti­ras­lar mı yok­sa söz ko­nu­su ça­tı­şan güç­ler mi? Ya da her iki­si bir­lik­te mi? Bu­nun ger­çek ce­va­bı­nı za­man ve­re­cek­tir. Bu güç oda­ğı her kim­se/kim­ler­se bi­le­rek ya da bil­me­ye­rek AKP’nin tek ba­şı­na ik­ti­dar ol­ma­sı­na önem­li kat­kı­da bu­lun­muş­lar­dır.

Ab­dul­lah Gül gi­bi sa­kin, mu­te­dil, dev­let adam­lı­ğı öne çık­mış bir in­sa­nın cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si­nin DYP-ANAP’ın mec­li­se gel­me­me­si yü­zün­den en­gel­len­me­si, her iki par­ti­nin ta­ba­nın­da tep­kiy­le kar­şı­la­na­rak bir kı­sım seç­me­nin AKP saf­la­rı­na kay­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. Ay­rı­ca bir­leş­me­nin ele yü­ze bu­laş­tı­rıl­ma­sı ile ta­ban­da mey­da­na ge­ti­ri­len hu­zur­suz­luk, bir kı­sım seç­me­nin da­ha kay­bı­na se­be­bi­yet ver­miş­tir. Bir­leş­me ça­lış­ma­la­rı­nın baş­lan­gı­cın­da olu­şan si­ner­ji, bir­leş­me­nin sü­rün­ce­me­ye bı­ra­kıl­ma­sı ile kay­bol­muş bu da se­çim ça­lış­ma­la­rı­nı ve­rim­siz­leş­tir­miş­tir. Er­kan Mum­cu’nun kü­se­rek mey­dan­lar­dan çe­kil­me­si, he­ye­ca­nı da­ha da dü­şür­müş­tür. Bu aşa­ma­dan son­ra DYP ve ANAP’ın mi­ra­sı­nın pay­la­şıl­ma­sı kav­ga­sı baş­la­mış­tır.

İl­han Ke­si­ci, Lüt­ful­lah Ka­ya­lar gi­bi sağ­cı si­ma­la­rın CHP saf­la­rın­dan aday ol­ma­sı, Ya­şar Oku­yan’ın CHP’ye açık des­tek ver­me­si, mi­ra­sın pay­la­şı­mı amaç­lı­dır. An­cak ge­rek cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri sü­re­cin­de ve ge­rek­se se­çim sat­hı mai­lin­de bu şe­kil­de bir ha­re­ket­len­me ve saf tut­ma, halk ta­ra­fın­dan omur­ga­sız­lık, il­ke­siz­lik, men­fa­at­pe­rest­lik ola­rak de­ğer­len­di­ril­miş­tir. De­mi­rel’in ma­nev­ra­la­rı, DYP-ANAP bir­leş­me­si­ni en­gel­le­di­ği id­di­ala­rı, da­ma­dı­nı CHP saf­la­rın­dan aday gös­ter­me­si, sağ seç­men­de bir tep­ki mey­da­na ge­tir­miş­tir. Mil­li­yet­çi ve li­be­ral aday­la­rın CHP’den aday ol­ma­sı, sağ seç­me­ni CHP le­hi­ne et­ki­le­mez­ken, hat­ta tam ter­si­ne AKP le­hi­ne bir et­ki mey­da­na ge­ti­rir­ken; sol aday­la­rın AKP saf­la­rın­da se­çi­me ka­tıl­ma­la­rı sol seç­me­ni AKP le­hi­ne et­ki­le­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la DP ha­re­ke­ti­nin en­gel­len­me­si, CHP-MHP’den zi­ya­de AKP’nin işi­ne ya­ra­mış­tır.

AKP’nin en bü­yük avan­ta­jı, ken­di seç­men ta­ba­nı­nın şu­u­ral­tı­nı ge­rek­ti­ği gi­bi oku­ya­ma­yan, ba­si­ret ve fe­ra­se­ti­ni kay­bet­miş mu­ha­lif par­ti yö­ne­ti­ci­le­ri­nin var ol­muş ol­ma­la­rı­dır. Öf­ke ve kız­gın­lık ile kal­kan­lar za­rar­la otur­muş­lar­dır.

‘Tek Ba­şı­na İk­ti­dar Ola­maz­sam Si­ya­se­ti Bı­ra­kı­rım’

Tür­ki­ye’de ge­nel­de ka­riz­ma­tik li­der­le­rin ken­di oy­la­rı, par­ti­le­ri­nin oy­la­rın­dan da­ha yük­sek­tir. Genç ve ka­riz­ma­tik bir li­der olan Tay­yip Er­do­ğan’ın şah­sî re­yi de AKP’nin re­yin­den da­ha yük­sek­tir. Er­ba­kan’ın dev­re­ye gir­me­si ile ha­re­ket­le­nen SP oy ora­nı­nı ar­tır­ma­ya baş­la­mış­tı. Er­do­ğan ‘Tek ba­şı­ma ik­ti­dar ola­maz­sam si­ya­se­ti bı­ra­kı­rım’ di­ye­rek ken­di şah­sî oy­la­rı­nı AKP’ye ka­na­li­ze et­miş ve SP'nin önü­nü kes­miş­tir. Bu çı­kış di­ğer par­ti ta­ban­la­rın­da­ki şah­si oy­la­rı­nın da alın­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. Er­do­ğan’ın bu çı­kı­şıy­la AKP Gü­ney­do­ğu’da DTP ta­ba­nın­dan da önem­li bir oy al­mış ola­bi­lir.

AKP Ra­kip­le­ri­nin Pro­pa­gan­da Ha­ta­la­rı 

Bu se­çim sü­re­ci, AKP’nin se­çim stra­te­ji­si­ne gö­re şe­kil­len­miş­tir. Ra­kip­le­ri, AKP’nin bu stra­te­ji­si­ni an­la­ya­ma­yıp AKP pro­pa­gan­da­sı­na ce­vap ye­tiş­tir­me­ye ça­lış­mak­la za­man har­ca­mış­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la üs­tün­lük, bü­yük oran­da AKP’nin eli­ne geç­miş ol­du.

Dil ve Üs­lup

 Kav­ga­dan yor­gun dü­şen bir halk, kav­ga is­te­me­mek­te, ge­ri­lim ar­tı­rı­cı dav­ra­nış­lar­dan uzak dur­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır. Top­lu­mun bu is­te­ği­ni gö­re­me­yip ge­ri­lim ar­tı­rı­cı, kav­ga­cı, ha­ka­ret edi­ci bir dil kul­la­nan­lar top­lum in­din­de gü­ve­ni­lir bu­lun­ma­mış­tır. En mu­te­dil di­li, AKP kul­lan­mış­tır.

MHP’nin ur­gan ata­rak Ab­dul­lah Öca­lan’ın ida­mı­nı is­te­me­si bir ge­ri­lim ve sert­lik ha­re­ke­ti ola­rak de­ğer­len­di­ri­lip ya­dır­gan­mış­tır. Öca­lan ken­di ik­ti­dar­la­rın­da yar­gı­la­nıp idam ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­mış ol­ma­sı­na rağ­men idam edil­me­miş­ti. Halk bu­nu bil­mek­te­dir. Kam­pan­ya­nın bu ek­sen­de yü­rü­tül­me­si, MHP’nin sa­mi­mi­ye­ti ko­nu­sun­da hal­kı şüp­he­ye dü­şür­müş­tür. Bah­çe­li’nin kul­lan­dı­ğı aşı­rı sert­lik içe­ren dil ve üs­lu­bu ken­di ta­ba­nı­nı olum­suz et­ki­le­miş­tir. Hal­kı ür­küt­müş­tür. Er­do­ğan’ı ‘PKK ve­ya Bar­za­ni ağ­zı ile ko­nuş­mak­la’ suç­la­ma­sı, MHP’ye kâr de­ğil za­rar ver­miş­tir. MHP’nin um­du­ğu re­yi el­de ede­me­me­sin­de bu ve bu­na ben­zer ta­vır­la­rın et­ki­si ol­muş­tur.

Bah­çe­li ve eki­bi, mil­li­yet­çi­li­ğin kap­sa­mın­dan ma­ne­vi bo­yu­tu çı­ka­ra­rak, ulu­sal­cı­la­rın mil­li­yet­çi­lik an­la­yı­şı­na doğ­ru bir kay­ma ve sap­ma ol­du­ğu in­ti­baı­nı uyan­dır­mış­lar­dır. Bu­nun ken­di ta­ba­nı üze­rin­de olum­suz et­ki­si ol­muş­tur. MHP’ye um­du­ğu oyun gel­me­si­ni en­gel­le­yen en te­mel pa­ra­met­re­ler­den bi­ri bu­dur.

Gün­düz Ak­tan'ın se­çim sat­hı mai­lin­de, hiç ge­re­ği yok­ken, geç­miş­te Nus­ret De­mi­ral'ın ‘Ezan Türk­çe okun­ma­lı­dır’ tar­zın­da­ki çı­kı­şı­na ben­zer bir şe­kil­de; ‘Ka­de­re iman yok­tur’ tar­zın­da bir tar­tış­ma­yı baş­lat­mış ol­ma­sı, MHP’nin olum­suz­luk ha­ne­si­ne ya­zıl­mış­tır.

Bay­kal ve eki­bi, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­den baş­la­ya­rak ge­nel se­çim­ler so­nuç­la­nın­ca­ya ka­dar kul­lan­dı­ğı dil, ta­kın­dı­ğı ta­vır, ka­ba, kav­ga­cı, kı­rı­cı ve teh­dit­çi ol­muş­tur. Bu, ge­nel an­lam­da sağ seç­men­de CHP’nin geç­miş­te oluş­tur­du­ğu şu­u­ral­tı­nın uyan­ma­sı­na ve­si­le olup re­ak­si­yon­la kar­şı­lan­mış­tır. Bun­dan do­la­yı İl­han Ke­si­ci, Lüt­ful­lah Ka­ya­lar ve Ya­şar Oku­yan’ın CHP saf­la­rın­da mü­ca­de­le­ye ka­tıl­ma­la­rı umu­lan rey akı­şı­nı sağ­la­ma­mış­tır. Tam ter­si­ne CHP’ye kar­şı AKP ter­cih edil­miş­tir.

CHP, fa­kir hal­ka be­le­di­ye­ler­ce yıl bo­yu ya­pı­lan yar­dım­la­ra, oku­la des­tek için ve­ri­len pa­ra­la­ra kar­şı çık­mak­la ken­di aya­ğı­na kur­şun sık­mış­tır. Bu yar­dım­lar yal­nız­ca se­çim za­ma­nı ya­pıl­mış ol­say­dı CHP hak­lıy­dı. Oy­sa bu yar­dım­lar, Re­fah za­ma­nın­dan be­ri yıl bo­yu ya­pıl­mak­ta­dır.

CHP’nin bu se­çim dö­ne­min­de yap­tı­ğı en bü­yük ha­ta, AKP ile Ata­türk’ü ya­rış­tır­ma­ya kalk­mış ol­ma­sı­dır. CHP bü­tün var­lı­ğı­nı Ata­türk’ün kur­du­ğu par­ti ol­ma­ya en­deks­le­yen bir kam­pan­ya yü­rüt­müş­tür. Se­çim­de Ata­türk’ün par­ti­si de­ye­rek halk­tan rey is­te­me­si yan­lış­tı.

Halk in­din­de AKP kad­ro­la­rı Er­ba­kan’ın ev­lat­la­rı ve ta­le­be­le­riy­di. Ya­ra­maz ço­cuk­lar­dı. Er­ba­kan ve kad­ro­su­nun bu­nu ka­bul edip et­me­me­le­ri önem­li de­ğil­di. Önem­li olan hal­kın, AKP’yi böy­le an­la­yıp yo­rum­la­dı­ğıy­dı. Bu se­çim dö­ne­min­de en muh­te­va­lı pro­pa­gan­da SP kad­ro­la­rın­ca ya­pıl­mış­tır. Çok gü­zel me­saj­lar, ‘El-in­saf’ de­dir­te­cek çok kö­tü bir üs­lup­la su­nul­muş­tur. Bu se­çim­den en kar­lı çık­ma­sı ge­re­ken SP, kul­lan­dı­ğı dil ve ta­kın­dı­ğı ta­vır­dan do­la­yı kay­bet­miş­tir.

Mo­ti­vas­yon ve Ge­le­cek Va­at et­mek

AKP se­çim kam­pan­ya­sın­da yap­tık­la­rı­nı an­lat­ma­sı­nın ya­nı sı­ra ge­le­cek bir Tür­ki­ye ta­sav­vu­ru sun­muş, ge­le­cek için umut va­at et­miş­tir. Bu, ken­di­le­ri­ne bir avan­taj sağ­la­mış­tır. Bu­na kar­şı­lık, SP ha­riç, ra­kip­le­ri­nin, hep ka­ram­sar bir tab­lo sun­ma­la­rı, her şe­yi kö­tü gös­ter­me­ye ça­lış­ma­la­rı, ya­pı­lan gü­zel şey­le­ri de gör­mez­lik­ten gel­me­le­ri, ka­mu vic­da­nı­nı ren­ci­de et­miş­tir. Ken­di prog­ram­la­rı­nı su­nup AKP’nin ic­ra­at­la­rı­nı eleş­ti­re­cek yer­de sa­de­ce AKP’yi kö­tü­le­me­le­ri ters et­ki yap­mış­tır.

SP ise geç­miş­te yap­tık­la­rı ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rı, et­ki­le­yi­ci bir şe­kil­de sun­muş­tur. Tür­ki­ye’nin na­sıl so­yul­du­ğu­nu, çok çar­pı­cı şe­kil­de or­ta­ya ko­ya­rak din­le­yen­le­ri, ‘ger­çek­ten Ho­ca hak­lı’ de­dir­te­cek bir şe­kil­de et­ki­le­miş­tir. Tüm dün­ya in­san­lı­ğı­nı kur­ta­ra­cak ye­ni bir dün­ya ta­sav­vu­run­dan bah­set­me­le­ri ger­çek­ten de muh­te­şem­di. Ümit ve he­ye­can ve­ri­ciy­di. An­cak iş AKP’ye ge­lin­ce tüm öl­çü­ler kay­bol­mak­ta, çok ağır ifa­de­ler kul­la­nı­la­rak, ya­pı­lan o gü­zel pro­pa­gan­da he­ba edil­mek­tey­di.

SP’nin bu so­nu­cu al­ma­sın­da bel­ki bir­çok fak­tör­den bah­se­di­le­bi­lir. Ka­na­ati­miz­ce en et­ki­li iki ta­ne­si kul­la­nı­lan üs­lup ve yan ya­na gö­rü­len(de­meç ve­ri­len) çev­re­ler­dir. (Bu ay­rı bir ya­zı ko­nu­su edi­le­cek­tir.)

De­ğer Ek­sen­li Bir Pro­pa­gan­da

AKP, 4,5 yıl içe­ri­sin­de baş­ta sos­yal gü­ven­lik ve sağ­lık po­li­ti­ka­sı ol­mak üze­re bir kı­sım alan­lar­da ba­şa­rı­lı iş­ler yap­mış, an­cak bir kı­sım alan­lar­da da ba­şa­rı­sız ol­muş­tur. Pas­ta­nın pay­la­şı­mın­da ada­le­ti sağ­la­ya­ma­mış ve ken­di­si­ni ik­ti­da­ra ta­şı­yan ta­ba­nın te­mel is­tek­le­ri­ne ce­vap ve­re­me­miş­tir. Acil ey­lem pla­nı­na al­dı­ğı bir­çok ko­nu­da ge­ri adım at­mış­tır. CHP ve MHP, AKP’ye kar­şı se­çim kam­pan­ya­la­rı­nı, AKP’nin ba­şa­rı­sız ic­ra­at­la­rı üze­rin­den yü­rüt­me­le­ri ge­re­kir­ken; la­ik- an­ti­la­ik ve bö­lü­cü­lük ek­sen­li bir de­ğer mü­ca­de­le­si­ne oturt­muş­lar­dır. Tür­ki­ye’de mil­let, la­ik­li­ğin ‘Ka­mu­sal ala­nın men­fa­at­le­ri için ge­re­kir­se iba­det­ler kı­sıt­la­na­bi­lir’ bo­yut­lu ol­du­ğu­nu çok iyi bil­di­ği için, ken­di de­ğer­le­ri­nin sa­vu­nu­cu­su ola­rak AKP’yi gö­rüp des­tek­le­miş­tir. Bu ne­den­le La­ik­lik, Ata­türk­çü­lük ve Cum­hu­ri­yet­çi­lik üze­rin­den yü­rü­tü­len bir kam­pan­ya AKP’nin ara­yıp da bu­la­ma­dı­ğı bir fır­sa­tı, ona al­tın tep­si içe­ri­sin­de sun­muş­tur. AKP, hem ken­di ta­ba­nı­nın ke­net­len­me­si­ni sağ­la­mış hem de ‘CHP ge­li­yor’ kor­ku­su ile de­ği­şik ke­sim­ler­den oy al­ma­yı ba­şar­mış­tır.

En yo­ğun de­ğer ek­sen­li pro­pa­gan­da, SP ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış ol­ma­sı­na kar­şı­lık kul­lan­dık­la­rı dil, yap­tık­la­rı pro­pa­gan­da­nın et­ki­si­ni kır­mış­tır.

Tu­tar­sız Va­at­ler

Mu­ha­le­fe­tin, geç­miş­te De­mi­rel’in gök­te­ki yıl­dız­la­rı va­at et­me­si­ne ben­zer bir şe­kil­de gök­te­ki her şe­yi va­at et­me­le­ri, bir sa­mi­mi­yet ve bir ger­çek­çi­lik so­ru­nu­nu gün­de­me ge­tir­miş­tir. Ya­pıl­ma­la­rı müm­kün ol­ma­yan ve­ya yap­ma­ya­ca­ğı şey­le­ri söy­le­ye­rek halk­tan oy is­te­me­le­ri, hal­kın tep­ki­si­ni çek­miş­tir. Bu pro­pa­gan­da, hal­kı dü­şü­ne­me­yen, an­la­ya­ma­yan ve de­ğer­len­di­re­me­yen fert­ler­den oluş­muş bir top­lu­luk dü­ze­yi­ne in­dir­ge­di­ği gi­bi bir ha­va­nın doğ­ma­sı­na se­be­bi­yet ver­miş­tir. Halk bu­na, da­ha ger­çek­çi bir pro­pa­gan­da ya­pan AKP’ye des­tek çı­ka­rak ce­vap ver­miş­tir.

Gü­ney Do­ğu­da AKP Oy­la­rın­da Ar­tış 

Ön­ce­lik­le ifa­de edil­me­si ge­re­ken en önem­li nok­ta Tür­ki­ye’nin her ta­ra­fın­da mi­ting ya­pa­bi­le­cek ko­num­da olan iki par­ti mev­cut­tur: Bi­ri AKP ik­ti­dar par­ti­si; di­ğe­ri SP par­la­men­to dı­şın­da­dır. Di­ğer par­ti­ler özel­lik­le MHP ve CHP Fı­rat’ın do­ğu­sun­da yok­lar. Bu iki par­ti­nin o coğ­raf­ya­da mi­ting ya­pa­ma­mış ol­ma­sı, Tür­ki­ye için cid­di bir ka­yıp­tır.

Bu se­çi­min en il­ginç ve önem­li nok­ta­la­rın­dan bi­ri de Gü­ney­do­ğu­da AKP’nin oy­la­rın­da cid­di ar­tış ol­ma­sı ve DTP’nin oy kay­bı­na uğ­ra­ma­sı­dır. AKP’nin oy­la­rı ni­çin art­mış­tır? Eğer giz­li bir gü­cün yön­len­dir­me­si yok­sa bu ge­liş­me, Tür­ki­ye için bü­yük bir şans­tır. Ger­çek­ten de köy köy bu se­çim so­nuç­la­rı ana­liz edil­me­li, san­dık­tan çı­kan me­saj iyi de­ğer­len­di­ril­me­li­dir. Bu ça­lış­ma mut­la­ka ya­pıl­ma­lı­dır.

El­de edi­len so­nuç­lar­da AKP’nin o yö­re­de gös­ter­di­ği aday­la­rın şüp­he­siz et­ki­si var­dır. AKP’nin yö­re­de yap­tı­ğı eko­no­mik ya­tı­rım­la­rın, eko­no­mik iyi­leş­tir­me­le­rin, yö­re­ye gön­de­ri­len bü­rok­rat­la­rın ve par­ti ör­gü­tü­nün halk­la kur­duk­la­rı iliş­ki­le­rin et­ki­si söz ko­nu­su­dur. Bü­tün bun­lar­la bir­lik­te yö­re hal­kı­nın AKP’ye yö­nel­me­si­ni te­tik­le­yen ana fak­tör­le­ri baş­ka yer­ler­de ara­mak ge­re­kir. Bun­la­rı aşa­ğı­da­ki gi­bi özet­le­ye­bi­li­riz:

Si­ya­se­tin AKP ile CHP+MHP çe­kiş­me­si üze­ri­ne otur­tul­ma­sı

DP ha­re­ke­ti­nin çö­ker­til­me­si ile be­ra­ber AKP’nin al­ter­na­ti­fi CHP+MHP koa­lis­yo­nu ol­muş­tur. Se­çim kam­pan­ya­sı bo­yun­ca CHP=MHP ola­cak tarz­da Türk­çü bir söy­lem tut­tu­rul­muş ve her iki par­ti yö­ne­ti­ci­le­ri, AKP’yi PKK-Bar­za­ni ile iş­bir­li­ği içe­ri­sin­de gös­ter­me gay­re­ti­ne gir­miş­ler­dir. ‘Bar­za­ni'nin ağ­zı ile ko­nuş­mak’, ‘CHP ile iş tut­ma­yıp Bar­za­ni ile mi iş tu­ta­yım’ MHP’nin AKP’yi suç­la­mak için di­lin­den dü­şür­me­di­ği ifa­de­ler­dir. Ay­rı­ca se­çim son­ra­sı AKP+DTP koa­lis­yo­nu ya­pı­la­cak söy­len­ti­le­ri çı­ka­rı­la­rak AKP yıp­ra­tıl­mak is­ten­miş­tir. Bu tür ifa­de­le­rin yö­re hal­kı ile AKP ara­sın­da duy­gu­sal bir bağ oluş­tur­du­ğu­nu göz önü­ne al­mak ge­re­kir.

CHP+MHP pro­pa­gan­da­sı, yö­re hal­kı suç­lu, ay­rı­lık­çı ve PKK iş­bir­lik­çi­si ol­du­ğu şek­lin­de bir in­ti­baı uyan­dı­rır­ken; AKP, SP, DP pro­pa­gan­da­la­rı, da­ha ku­şa­tı­cı, ya­ra­la­rı sa­rı­cı ve bü­tün­leş­ti­ri­ci bir özel­lik ta­şı­mak­tay­dı.

Yö­re hal­kı­nın şu­u­ral­tın­da CHP din düş­ma­nı, MHP ise Kürt düş­ma­nı ola­rak yer­leş­miş­tir. Pro­pa­gan­da­la­rın­da yap­tık­la­rı ha­ta­lar, yö­re hal­kı­nın bu şu­u­ral­tı­nın dış­sal­laş­ma­sı­na se­be­bi­yet ver­miş­tir. DP ha­re­ke­ti­nin çö­ker­til­me­si, SP’nin ba­ra­jı ge­çe­me­ye­ce­ği ka­na­ati­nin yay­gın­laş­ma­sın­dan do­la­yı, muh­te­mel­dir ki, DP ve SP seç­men­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı, CHP-MHP koa­lis­yo­nun ger­çek­leş­me­me­si için AKP’ye yö­nel­miş­tir.

Sa­vaş ve Ola­ğa­nüs­tü Hal Kor­ku­su

Ay­rı­ca geç­miş­te ola­ğa­nüs­tü hal içe­ri­sin­de ya­şa­mak­tan çok çek­miş olan bir halk, CHP+MHP+As­ker ek­sen­li bir ik­ti­da­rın, yö­re­de ge­ne ola­ğa­nüs­tü hal ilan edip ope­ras­yon­lar ya­pa­bi­le­ce­ği kor­ku­su­na ka­pıl­mış­tır. Za­ten yö­re­ye bir yıl­dan be­ri de­vam­lı as­ker sev­kı­ya­tı ya­pıl­mak­ta­dır. Ku­zey Irak’a as­ke­rin mut­la­ka gir­me­si ge­re­kir tar­zın­da bir dü­şün­ce, bu üç­lü ta­ra­fın­dan de­vam­lı ses­len­di­ri­le­rek bu­na izin ver­me­yen hü­kü­met suç­lan­mak­ta­dır. Ku­zey Irak’ta çı­ka­cak bir sa­vaş­tan en çok et­ki­le­ne­cek ola­nın yö­re hal­kı ola­ca­ğı­nı, böl­ge hal­kı her­kes­ten da­ha çok bil­mek­te­dir. Di­ğer ta­raf­tan Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­nın ‘PKK ile İş­bir­li­ği ya­pan imam­lar var’ açık­la­ma­sı, bir ola­ğa­nüs­tü hal du­ru­mun­da, din­dar ke­si­min ağır be­del öde­ye­ce­ği tar­zın­da de­ğer­len­di­ril­miş­tir.

Bu kor­ku, yö­re hal­kın­da AKP’nin tek ba­şı­na ik­ti­dar­da kal­ma­sı­nın da­ha iyi ola­bi­le­ce­ği dü­şün­ce­si­ni kuv­vet­len­dir­miş­tir.

Se­çim sü­re­cin­de Ge­nel­kur­may ta­ra­fın­dan Ku­zey Irak’ta ope­ras­yo­nun şart ol­du­ğu yük­sek ses­le dil­len­di­ril­miş­tir. MGK var­ken, Baş­ba­kan­lık var­ken Ge­nel­kur­may’ın bu­nu med­ya üze­rin­den ses­len­dir­me­si, an­lam­lı bu­lun­muş ve ‘ne­den şim­di, ne­den se­çim sü­re­cin­de’ sor­gu­la­ma­sı­nın ya­pıl­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. AKP’yi ik­ti­dar ya­pa­cak bir se­çi­min er­te­len­me­si için bir sa­va­şı ön­gör­mek, tep­ki do­ğur­muş­tur. Salt AKP ik­ti­dar ol­ma­sın di­ye Tür­ki­ye’nin bir ma­ce­ra­ya sü­rük­len­me­si­ne, Tür­ki­ye’nin di­ğer yö­re­le­rin­de­ki in­san­lar da kar­şı çık­mış­lar­dır. Bal­kan fa­ci­ası­nın böy­le bir iç çe­kiş­me­den kay­nak­lan­dı­ğı­nı bu mil­let he­nüz unut­ma­mış­tır. Salt bu nok­ta­dan do­la­yı Tür­ki­ye’nin baş­ka yö­re­le­rin­de de in­san­lar, AKP’ye rey ver­miş­ler­dir.

Se­çi­mi er­te­let­mek için Ku­zey Irak ope­ras­yo­nu­nu ses­len­di­ren­ler, bi­le­rek ya da bil­me­ye­rek AKP’nin ek­me­ği­ne yağ sü­re­rek Kürt hal­kı­nın AKP’ye yö­nel­me­si­ne ve cid­di bir oy al­ma­sı­na kat­kı­da bu­lun­muş­lar­dır.

‘ABD’ye Gü­ve­nil­mez’

ABD geç­miş­te Ece­vit’i ik­ti­dar yap­mak için Öca­lan’ı pa­ket­le­yip Ece­vit’e tes­lim et­miş­tir. Hud­son Ens­ti­tü­sün­de­ki top­lan­tı­da ‘PKK li­der­le­ri­ni si­ze tes­lim ede­lim’ tek­li­fi­nin Ame­ri­ka­lı­lar ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı, ABD’ye ne ka­dar gü­ve­ni­le­bi­lir so­ru­su­nu gün­de­me ta­şı­mış­tır. Ay­rı­ca son za­man­lar­da ‘ABD Irak­tan çı­ka­cak; ye­ri­ne Tür­ki­ye’yi bı­rak­mak is­ti­yor’ söy­le­mi çok­ça ko­nu­şul­ma­ya baş­lan­mış­tı. ABD’nin Irak’tan çı­ka­ca­ğı ih­ti­ma­li, yö­re hal­kı üze­rin­de bir et­ki yap­tı­ğı mu­hak­kak­tır. AKP’nin Gü­ney­do­ğu­da des­tek bul­ma­sın­da bu fak­tö­rün de et­ki­li ol­ma­sı muh­te­mel­dir.

‘Dün Di­lim İçin Bu­gün Di­nim İçin’

Kürt hal­kı ge­nel­de din­dar­dır. PKK ha­re­ke­ti ise Mark­sist bir ha­re­ket ola­rak doğ­muş­tur. Yö­re­de di­ne ve din­da­ra kar­şı sa­vaş aç­mış­tır. Bar­za­ni ha­re­ke­ti ise la­ik, se­kü­ler bir ha­re­ket­tir. Her iki ha­re­ke­tin din­dar Kürt hal­kı ta­ra­fın­dan des­tek­len­me­si, ite­rek mec­bur bı­rak­ma ol­ma­dık­ça, müm­kün de­ğil­dir. Bu­gü­ne ka­dar da ol­ma­mış­tır. O yö­re­de sa­de­ce PKK var de­ğil­dir. Ce­ma­at­ler ve çok güç­lü din alim­le­ri var­dır. Yö­re­nin PKK ile öz­deş ha­le ge­ti­ri­le­rek anıl­ma­sı, yö­re hal­kı­nı ren­ci­de et­mek­te­dir.

Cum­hu­ri­yet mi­ting­le­ri ile baş­la­tı­lan la­ik-an­ti la­ik ge­ri­li­mi­nin se­çim sü­re­cin­de CHP ile sür­dü­rül­müş ol­ma­sı, Kürt hal­kı­nın re­yi­ni et­ki­le­miş­tir ve ona ‘Dün di­lim için, bu­gün Di­nim için rey ve­re­ce­ğim’ de­dirt­miş­tir. Bu ifa­de ile ve­ri­len me­saj çok önem­li­dir: Bir­lik ve be­ra­ber­li­ği­mi­zin te­mi­na­tı İs­lam’dır. Bu in­san­lar, İs­lam’ı bu ül­ke­nin çi­men­to­su ola­rak ka­bul et­mek­te ve ge­lin İs­lam et­ra­fın­da bir ve bü­tün ola­lım de­mek­te­dir­ler:

 “Al­lah'ın ipi­ne he­pi­niz sım­sı­kı ya­pı­şın. Da­ğı­lıp ay­rıl­ma­yın. Ve Al­lah'ın si­zin üze­ri­niz­de­ki ni­me­ti­ni ha­tır­la­yın. Ha­ni siz düş­man­lar idi­niz. O, kalp­le­ri­ni­zin ara­sı­nı uz­laş­tı­rıp-ısın­dır­dı ve siz O'nun ni­me­tiy­le kar­deş­ler ola­rak sa­bah­la­dı­nız. Yi­ne siz, tam ateş çu­ku­ru­nun kı­yı­sın­day­ken, ora­dan si­zi kur­tar­dı. Umu­lur ki hi­da­ye­te erer­si­niz di­ye, Al­lah, si­ze ayet­le­ri­ni iş­te böy­le açık­lar.”(3/103)

Bu se­çim sü­re­cin­de CHP ya­ban­cı de­ğer­le­ri, AKP yer­li de­ğer­le­ri sa­vun­du­ğu için yö­re hal­kı, AKP’yi des­tek­le­miş­tir.

Yö­re hal­kı­nın AKP’yi des­tek­le­me­sin­de Er­do­ğan’ın ‘tek ba­şı­na ik­ti­dar ol­maz­sam si­ya­se­ti bı­ra­kı­rım’ açık­la­ma­sı­nın da et­ki­li ol­du­ğu­nu göz önü­ne al­mak la­zım­dır.

Bü­tün bu fak­tör­ler bir ara­ya ge­lin­ce Gü­ney­do­ğu’da AKP rey­le­rin­de pat­la­ma ol­muş­tur.

So­nuç 

AKP ik­ti­dar par­ti­si ola­rak se­çim­ler­den oyu­nu ar­tı­ra­rak ve bir ‘Tür­ki­ye Par­ti­si’ ola­rak çık­mış­tır. Bu­nun çok da­ha kök­lü bir araş­tır­ma­sı­nın köy ba­zın­dan baş­la­ya­rak Tür­ki­ye ba­zı­na ka­dar ka­de­me ka­de­me ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Tüm si­ya­si ha­re­ket­ler ve iç güç mer­kez­le­ri­nin, bu so­nuç­la­rı de­ğer­len­di­rip ken­di öze­leş­ti­ri­le­ri­ni yap­ma­la­rı ve bu­ra­dan bir Tür­ki­ye ger­çe­ği­ni ya­ka­la­ma­la­rı zo­run­lu­dur. An­cak üze­rin­de en çok dü­şün­me­si ge­re­ken­ler AKP kad­ro­la­rı­dır. Çün­kü muh­tı­ra ön­ce­si %29-34 do­la­yın­da olan oy ora­nı, na­sıl ol­du da muh­tı­ra­dan kı­sa bir sü­re son­ra %46,6’ya çık­tı?

 22 Tem­muz 2007 se­çim­le­ri­ni AKP’yi mer­ke­ze ala­rak de­ğer­len­dir­dik. Da­ha ön­ce 1996 se­çim­le­rin­den za­fer­le çı­kan RP’yi ve 18 Ni­san 1999 se­çim­le­rin­den za­fer­le çı­kan MHP’yi mer­ke­ze ala­rak bir de­ğer­len­dir­me yap­mış­tık. Her iki par­ti için bir­kaç nok­ta­ya dik­kat çek­miş­tik: ‘Dik du­run ve Sis­tem mer­ke­zin­den uzak du­run. Dün­ye­vi­leş­me­yin, ta­ban­dan kop­ma­yın ve ta­ba­nı yoz­laş­tır­ma­yın.’

Dün­ye­vi­leş­me ve dik du­ra­ma­ma, RP’nin bö­lün­me­si­ne ve ar­dın­dan par­la­men­to dı­şın­da kal­ma­sı­na se­be­bi­yet ver­miş­tir. Sis­tem mer­ke­zi­ne doğ­ru se­ya­hat ile dün­ye­vi­leş­me MHP’yi par­la­men­to dı­şın­da bı­rak­mış­tır. Şim­di AKP tek ba­şı­na ik­ti­dar­dır. An­cak ken­di­si­ni bu­ra­ya ta­şı­yan şart­la­rı, olu­şan koa­lis­yo­nu iyi oku­ma­sı, za­fer sar­hoş­lu­ğu­na bi­rin­ci dö­nem­de ol­du­ğu gi­bi ka­pıl­ma­ma­sı, gu­rur­lan­ma­ma­sı ge­re­kir. Dik dur­ma­ya de­vam et­me­si, dün­ye­vi­leş­me­me­si ve top­lum­sal mer­kez­den kop­ma­ma­sı ge­rek­me­kir.

Ön­ce­ki mec­lis­te hal­kın %55’i tem­sil edi­lir­ken bu­gün bu oran %80 ci­va­rın­da­dır. Hal­kın mec­lis­te tem­si­lin­de den­ge nis­pe­ten sağ­lan­mış­tır. Bu, Tür­ki­ye’de tem­sil­den do­la­yı mey­da­na ge­len ge­ri­li­mi dü­şü­re­cek­tir.

Tür­ki­ye bir ka­di­fe dar­be ile kar­şı kar­şı­ya kal­mış ve şu an da ka­di­fe dar­be­nin mu­ha­ta­bı­dır. Da­ha şim­di­den ‘dön­mek yok’, ‘yo­la de­vam’, ‘%53 kar­şı­nız­da’ ve ‘Or­du 27 Ni­san­dan fark­lı bir mü­da­ha­le ya­pa­bi­lir’ den­mek­te ve kit­le­ler ye­ni bir ge­ri­li­me ha­zır­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Bu nok­ta önem­li­dir. Çün­kü tüm ka­di­fe dar­be­ler­de asıl dar­be, se­çim so­nuç­la­rın­da hi­le var de­ne­rek kit­le­ler tah­rik edi­lip so­ka­ğa dö­kü­le­rek vu­rul­mak­tay­dı. An­cak Tür­ki­ye’de­ki se­çim so­nuç­la­rı, bu oyu­nu bo­za­cak tarz­da bü­yük bir fark içer­mek­te­dir. AB ve ABD’nin se­çim so­nuç­la­rı­na iliş­kin de­ğer­len­dir­me­le­rin­de ‘şef­faf, açık ve adil bir se­çim’ iba­re­le­ri­nin yer al­mış ol­ma­sı, se­çim so­nuç­la­rı­na iliş­kin açı­la­bi­le­cek spe­kü­las­yon­la­rın önü­nü kes­me­ye dö­nük­tür. Bu­nun­la be­ra­ber ilk fır­sat­ta Tür­ki­ye bir ge­ri­li­min içe­ri­si­ne çe­kil­mek is­te­ne­cek­tir. İlk kı­rıl­ma cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de ola­cak­tır. Hü­kü­met, bu­na fır­sat ve­re­cek po­li­ti­ka­lar­dan ve üs­lup­tan ka­çın­ma­lı­dır.

İm­pa­ra­tor­luk­la­rın mi­ras­çı­sı olan bu mil­le­tin şu­u­ral­tı iyi okun­ma­lı­dır. Bu mil­let, ulus­la­ra­ra­sı are­na­da say­gı gör­mek, sö­zü din­le­nir ol­mak is­ti­yor. Güç­lü bü­yük bir Tür­ki­ye’yi, ev­lat­la­rı­na, to­run­la­rı­na bı­rak­mak is­ti­yor. Kav­ga is­te­mi­yor, ba­rış is­ti­yor. Bü­tün tar­tış­ma­la­rın ha­in­lik ek­se­nin­de ya­pıl­ma­sı­nı is­te­mi­yor. Bi­zans en­tri­ka­la­rın­dan ve dar­be­ler­den yor­gun ve bi­tap düş­müş­tür. Bu­nun için en­tri­ka ve dar­be is­te­mi­yor. Bu ne­den­le bu ses­siz Tür­ki­ye ço­ğun­lu­ğu, bin­di­ril­miş kı­ta­lar­la ya­pı­lan çı­ğırt­kan­lık­la­ra ses­siz ve fa­kat ses ge­ti­ri­ci bir ce­vap ver­miş­tir. Ya­rın bu ce­va­bın şek­li de­ği­şe­bi­lir. Bu as­la unu­tul­ma­ma­lı­dır.

Si­vil ve as­ke­ri bü­rok­ra­si ile ay­dın­lar, hal­kın şu­u­ral­tı­nı oku­ma­ya ve an­la­ma­ya gay­ret sarf et­me­li­ler. ‘Hal­ka rağ­men halk için’ de­ğil, ‘halk­la be­ra­ber halk için’ an­la­yı­şı­nı ka­bul­len­me­li­ler. Yö­ne­til­dik­le­rin­de sis­tem için teh­li­ke­li ol­ma­yan­lar, yö­net­tik­le­rin­de ni­çin teh­li­ke­li ve sa­kın­ca­lı ol­mak­ta­dır­lar? Bu­nun ma­kul bir iza­hı­nı bul­mak müm­kün de­ğil­dir. 12 Ey­lül as­ke­ri yö­ne­ti­min­de eko­no­mi­den so­rum­lu olan Tur­gut Özal par­ti kur­ma­ya kalk­tı­ğın­da Ke­nan Ev­ren ta­ra­fın­dan sa­kın­ca­lı ve teh­li­ke­li ilan edil­miş­tir. San­dık­tan ge­len ce­vap ne ol­muş­tur? San­dı­ğın ce­va­bı, Tur­gut Su­nalp için he­zi­met Tur­gut Özal için za­fer­dir.

Son bir yıl­dır ‘Or­du­nun yıp­ra­tıl­mak is­ten­di­ği’ ses­len­di­ril­mek­te­dir. Doğ­ru­dur. Or­du bi­ri­le­ri ta­ra­fın­dan yıp­ra­tıl­mak is­ten­mek­te­dir. Bi­ri­le­ri ta­ra­fın­dan da yıp­ra­tıl­mak­ta­dır. Bu­ra­da, şu iki so­ru­ya ce­vap aran­ma­lı­dır:

1. Or­du­yu bi­ri­le­ri yıp­rat­mak is­ti­yor. Kim bun­lar?

 2. Or­du­yu bi­ri­le­ri yıp­ra­tı­yor. Kim bun­lar?

Bi­rin­ci­sin­de ka­sıt var­dır. Amaç­lı bir yıp­rat­ma söz­ko­nu­su­dur. İkin­ci­sin­de ka­sıt yok­tur. Far­kın­da ola­ma­ma var­dır. Bu ko­nu ge­niş bir araş­tır­ma ko­nu­su­dur. Os­man­lı­dan gü­nü­mü­ze ge­lin­ce­ye ka­dar or­du­nun yıp­ra­tıl­ma­sı ko­nu­su ele alı­nıp in­ce­len­me­li­dir. Bu­nun­la be­ra­ber özet ola­rak şu­nu söy­le­ye­bi­li­riz: Or­du­nun yıp­ra­tıl­ma­sı­nı is­te­yen­ler Tür­ki­ye’nin bu coğ­raf­ya­da kuv­vet­li ol­ma­sı­nı is­te­me­yen düş­man­la­rı­mız ve on­la­rın yer­li iş­bir­lik­çi­le­ri­dir. An­cak or­du­yu yıp­ra­tan­lar ise iki de bir dar­be ya­pan, hal­kın de­ğer­le­ri­ni ren­ci­de ede­cek tarz­da açık­la­ma­da bu­lu­nan üst dü­zey su­bay­lar­dır. Baş­ba­ka­na küf­re­den, hal­ka ge­ri­ci di­ye ba­kan, hal­kın gi­yim ku­şa­mı­na dil uza­tan, di­ni duy­gu­la­rı­nı ren­ci­de eden bir an­la­yış, bir ta­vır ve bir du­ruş asıl or­du­nun yıp­ran­ma­sı­na se­be­bi­yet ver­mek­te­dir. Ge­nel­kur­ma­yın bu ül­ke­ye ya­pa­bi­le­ce­ği en bü­yük hiz­met, li­se­den emek­li olun­ca­ya ka­dar su­bay­la­rın ta­bi tu­tul­du­ğu eği­ti­min göz­den ge­çi­ri­le­rek mil­let­le ba­rı­şık ola­cak tarz­da ye­ni­den dü­zen­len­me­si­dir.

İç ve dış güç odak­la­rı, AKP’den bu ül­ke­nin za­ra­rı­na çok şey is­te­ye­cek­ler­dir. Bu­na olum­lu ce­vap ver­di­ği za­man bu ül­ke­ye kö­tü­lük et­miş ola­cak­tır. Olum­suz ce­vap ver­dik­le­rin­de de ken­di­si­ni ik­ti­dar­dan dü­şür­me­ye kal­ka­cak­lar­dır. Bu­na di­ren­me­nin, kar­şı koy­ma­nın tek yo­lu, hal­kın bi­linç­li du­ru­şu ve ta­vır alı­şı ola­cak­tır. O ne­den­le mil­le­tin de­ğer­le­ri­nin yoz­laş­tı­rıl­ma­sı için med­ya üze­rin­den açıl­mış bir sa­va­şı iyi gör­me­li­dir­ler. Bu sa­va­şı dur­du­ra­cak, top­lu­mu ko­ru­ya­cak pro­je­le­re ön­ce­lik ve­ril­me­li­dir. Bu­nun için Genç­lik, Ai­le ve Ka­dı­nın ko­run­ma­sı için pro­je­ler ge­liş­ti­rip uy­gu­lan­ma­lı­dır. YÖK acil bir şe­kil­de ye­ni­den re­or­ga­ni­ze edil­me­li, mil­le­tin ba­şın­da de­mok­le­sin kı­lı­cı gi­bi sal­lan­ma­sı­na mü­saa­de edil­me­me­li­dir. Ba­şör­tü­sü so­ru­nu, üni­ver­si­te­ye gi­riş sis­te­mi adil ve ka­lı­cı bir şe­kil­de hal edil­me­li­dir.

Bi­rin­ci dö­nem­de uy­gu­la­nan eko­no­mik po­li­ti­ka­lar­da pas­ta­dan pay alan­lar, sü­per zen­gin­ler ol­muş­tur. Fa­kir­ler da­ha da fa­kir­leş­miş­tir. Bu dö­nem­de sos­yal ada­let göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı, fa­kir­le­rin du­rum­la­rı­nı dü­zel­te­cek po­li­ti­ka­lar ge­liş­ti­ril­me­li­dir. İş­siz­li­ği hal­le­de­bi­le­cek is­tih­dam po­li­ti­ka­la­rı­na ön­ce­lik ve­ril­me­li­dir.

Stra­te­jik alan­lar­da­ki özel­leş­tir­me­le­rin dur­du­rul­ma­sı, he­le he­le ya­ban­cı ser­ma­ye­nin bu alan­la­ra hiç so­kul­ma­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu ya­sal gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­lı­dır. Bü­yük Or­ta­do­ğu, Bü­yük İs­ra­il ve Bü­yük Er­me­nis­tan pro­je­le­ri çer­çe­ve­sin­de Ba­tı ile he­sap­laş­ma­mız, ka­çı­nıl­maz ola­rak vu­ku bu­la­cak­tır. O ne­den­le öz­leş­tir­me­ler­den el­de edi­len ge­lir­ler, yük­sek tek­no­lo­ji­nin el­de edil­me­si için kul­la­nıl­ma­lı­dır. Özel sek­tör bu alan­da des­tek­le­ne­rek teş­vik edil­me­li­dir.

To­hum, güb­re, ta­rım ve hay­van­cı­lık­la il­gi­li po­li­ti­ka­lar göz­den ge­çi­ril­me­li­dir To­hum­da dı­şa ba­ğım­lı­lık­tan kur­tu­lu­nul­ma­lı­dır.

Kıb­rıs ve AB po­li­ti­ka­la­rın­da bi­rin­ci dö­nem­de­ki ha­ta­la­ra dü­şül­me­me­li­dir.

AKP yö­ne­ti­ci­le­ri için bi­rin­ci dö­nem, hem iç hem de ulus­la­ra­ra­sı sis­te­mi ta­nı­ma açı­cın­dan tec­rü­be ka­zan­ma dö­ne­miy­di. Ya­pı­lan ha­ta­lar hep bu çer­çe­ve­de de­ğer­len­di­ril­miş­tir. An­cak bu ikin­ci dö­nem­de ya­pı­lan ha­ta­lar, öy­le de­ğer­len­di­ri­le­mez. Al­lah'ın si­ze bah­şet­ti­ği ik­ti­dar ni­me­ti­ni, ona la­yık ola­cak bir tarz­da de­ğer­len­dir­mek en te­mel gö­re­vi­niz ol­ma­lı­dır.

Kay­nak­lar

1-Ra­di­kal, 16.06.2007, Bir Ga­rip Top­lan­tı.

2-Ada­let Ba­ka­nı ve Hü­kü­met Söz­cü­sü Ce­mil Çi­çek'in 28 Ni­san 2007 gü­nü sa­at 15.00'te yap­tı­ğı açık­la­ma.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...