1 Haziran 2024 Cumartesi

Cumhur İttifakı’nın 31 Mart 2024 Seçimlerini Kaybetme Nedenleri-2: FUTBOL ÜZERİNDEN GAYRİMEMNUN ÜRETME STRATEJİSİNİ GÖREMEME


(Umran Dergisi)

 

 “Futbol asla sadece futbol değildir.” Simon Kuper


Türkiye 31 Mart mahalli seçimlerine giderken Riyad’da futbol üzerinden başlatılan ve futbol kadife darbe süreci diye isimlendirdiğimiz süreç, TS-FB maçı ve devamındaki diğer maçlar üzerinden yeni bir aşamaya taşınmıştır. Sahada meydana gelen olaylar, tam bir provokasyon olup yerel seçimleri doğrudan etkilemek amaçlı gelişmiştir. Nitekim öncülüğünü Ali Koç’un yaptığı futbol üzerinden çekilen operasyonların 31 Mart seçimleri sonuçlarına etkisi büyüktür (%2-4). Bu durum bu sayıda analiz edilecektir.

Futbol Maçları Üzerinden Üretilen Gayrimemnun Kitle

Futbol insanlık tarihine girdiğinden beri insanlar ve toplumlar üzerinde yol boyu farklı etkileri olmaya başlayan ve etkisini gittikçe artıran bir spor dalıdır. Bunun nedeni, futbol kulübünü merkeze alan yeni bir kimlik inşa etmesidir. Futbol takımı kimliği, futbol kimliğine göre üst kimlik kabul edilmesi gereken dini, mezhebi, etnik kökeni, sosyal sınıfı, partiyi, cinsiyet ve yaşı alt kimlik görmekte ve bunu doğal bir seyir içinde taraftarlarına bir üst kimlik şeklinde kabul ettirmektedir.

Futbol âdeta yeni bir din ve mezhep olarak bütün dinî ve felsefi akımların üzerinde bir seyir takip etmektedir: Futbol pagan dini.[1] Futbol merkezli yeni bir din ve felsefe inşa edilmektedir. Bu şekilde oluşan futbol takımı kimliği, mensuplarını etkileyip kolayca harekete geçirebilmektedir. Mensupları başarılarıyla sevinmekte, başarısızlıkları ile de üzülmektedir. Maçlarda taraftarların maçın akışına bağlı olarak tepkileri değişmekte, her türlü şiddete başvurabilecek bir öfke, heyecan ve duygu yoğunluğu yaşamaktadırlar. Bu olgu maç sonrası hem futbol sahalarında hem de saha dışında devam edebilmektedir. Futbol, kitleleri harekete geçirme kabiliyetinin yüksekliğinden dolayı fikrî, felsefî, dinî ve siyasî her türlü akımın ilgi odağı olmuş ve olmaya devam etmektedir. Bu bağlamda futbol hem siyasi iktidarların hem de muhalefet partilerinin, askerin ve de kadife darbecilerin özel ilgi alanıdır. Ülkelerin güvenlik güçleri arasındaki rekabet ve mücadelede futbol özel olarak kullanılmak istenen bir alandır. Medya gücü ile futbol sahasındaki olaylar hem siyasi iktidarlar tarafından hem de mevcut siyasi iktidara karşı olan güçler, yapılar, ittifaklar tarafından siyasi iktidarların ya da hedef güçlerin aleyhine kullanılabilmektedir. Bunun en canlı örneği Riyad’da oynanması öngörülen FB-GS süper kupa maçı öncesinde yapılanlar, söylenenler ve yürütülen psikolojik harekâttır. O nedenle siyasi iktidarı düşürmek için başlatılan kadife darbe sürecini futbol kadife darbe süreci olarak isimlendirdik. Bu süreç bugün de devam etmektedir.

31 Mart mahalli seçimleri öncesinde FB Başkanı Ali Koç öncülüğünde başlatılıp yürütülen kampanyanın bu boyutuna dikkat edilmelidir. FB merkezli birçok maçta seçim öncesi ve sonrası olayların vuku bulması tesadüflerle izah edilemez. Alt yapısı iyi hazırlanmak şartıyla futbol üzerinden yürütülen kampanyalarla siyasi iktidara karşı farklı etnik, siyasi, mezhebî, dinî insan unsurunu merkeze alan bir gayrimemnun kitle oluşturulabilmektedir. Bunun doğal sonucu da oy kayması sağlanarak seçimler şekillendirilebilmektedir. Etnik, mezhebî, cinsiyet merkezli (feminist, eşcinsel vb.) kimlikler düzleminde başta futbol olmak üzere diğer spor dallarından yararlanmak bugün bir strateji olarak öne çıkmaktadır. Spor üzerinden kavmî kimlik, mezhebî kimlik ve cinsel kimlik propagandası yapılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında spor dalları hem millî ve dinî kimlikleri kuvvetlendirebilmek için hem de tahrip edebilmek için kullanılabilir. Tarihî süreçte bunun örnekleri çok rahat bulunabilir.[2]

Türkiye’de başta Cumhur İttifakı mensupları ve tüm siyasiler ile TFF yöneticileri olmak üzere tüm futbol takımlarının yetkili yöneticileri, dünyanın üçüncü dünya savaşına götürülmek istendiği bir dönemde, sorumluluklarının gereğini yapmalı, en güzel tarzda bir dil kullanmayı olmazsa olmaz ilke kabul etmelidirler. Bu noktada devleti yönetenlerin adil bir tavır sergilemesi ve “kuralları, hukuku” herkese adil bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Bu noktada yapılacak hatanın, ihmalin bedeli çok ağır olabilir. Yetkili ve sorumlu olanlar “birilerini tepelere çıkarırken diğerlerini uçurumdan aşağıya atmamalıdır.”[3]

Türkiye’de futbol maçları genellikle gerilimli bir havada oynanmaktadır. Taraftarların takım tutmadaki taassubu, genelde düşünme mekanizmasını dumura uğratmaktadır. Taraftarlar saha içinde sloganlarla saha dışında birbirleri ile kavga edebilirler. Bazen de kavga hem saha içinde hem de saha dışında geniş bir alana yayılabilir. Bazen de Türkiye’de sorun hâline gelebilir. Kadife darbeci beyin takımı futbol maçlarının bu özelliğinden yol boyu hep yararlanmak istemiştir.

Türkiye 31 Mart 2024 mahalli seçimlerine giderken futbol, etkili bir unsur olarak öne çıkmış ve gayrimemnun kitle üreten bir alan olmuştur. Seçimler öncesinde futbol maçları üzerinden ciddi bir gerilim oluşturulmak istenmiş ve futbol maçlarında mahalli seçimleri etkileyebilecek düzeyde ciddi olaylar meydana gelmiştir. Bunlardan birkaçı şöyle sıralanabilir:

·                    Bursaspor-Amedspor maçında Amedspor oyuncularına saldırılar yapılması.

·                    11 Aralık 2023’te MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçı sonrasında, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem Halil Umut Meler’e saldırması, yumruklaması ve lig maçlarının 1 hafta ertelenmesi.

·                    19 Aralık 2023’te İstanbulspor-Trabzonspor maçında İstanbulspor, 2-1 yenik durumda iken maçın 73. dakikasında İstanbulspor kulüp başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu’nun takımını sahadan çekmesi, “hükmen yenik sayılmaları” ve “3 puan silme cezası almaları”.

·                    29 Aralık 2023 tarihinde Riyad’da oynanması planlanan GS-FB süper kupa maçının ertelenmesi ile Türkiye’de laiklik, Atatürkçülük ve kavmiyetçilik eksenli bir kampanyanın açılması ile vuku bulan tartışma ve olaylar zinciri… Arap düşmanlığının pompalanması.

·                    Oynanmayan süper kupa maçı için Suudi yetkililerin, önceden TFF-FB-GS’ye verdikleri parayı geri istemeleri.

·                    TS-FB maçında meydana gelen olaylar zinciri. Bu olaylar üzerine FB Başkanı Ali Koç’un yaptığı sert açıklamalar; TFF Başkanı’nı ve yönetimini suçlaması, Süper Lig’den çekilme tehdidinde bulunması, 2 Nisan 2024’te olağanüstü toplantı yapmayı planlaması.

·                    Ali Koç’un FB-GS süper kupa maçının ertelenmesini ve yabancı hakemlerin getirilmesini, yabancı hakem getirilmezse sahaya gençlerle çıkıp protesto edeceğini ve takımı maçtan çekeceğini beyan etmesi ve bunu 7 Nisan 2024’te oynanan maçta gerçekleştirmesi.[4]

Süper Kupa Maçı Üzerinden Gayrimemnun Kitle Üretme

Futbol üzerinden kadife darbelere malzeme sağlayacak gayrimemnun kitle üretimi, Riyad’da oynanması gereken FB-GS maçının iptal edilmesi ve ertelenmesi ile başlamıştır. Olaydan sonra TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye sorulan bir soruya verdiği cevap arkada çizilen bir stratejinin ifşası manasına gelebilir: “Denk mi geldi, denk mi getirildi, bilemedim.”[5] Bize göre denk gelmedi, denk getirildi. Taksim kadife darbe sürecinden bu yana bazı futbol maçlarında meydana gelen olaylar doğal şekilde meydana gelmeyip bir stratejinin ürünü olarak birbiri ile bağlantılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Rastgele bir durum yoktur. En etkili olan ise Riyad’da oynanması gereken FB-GS süper kupa maçının mahiyeti hâlâ tatmin edici bir şekilde açıklanmamıştır.

Riyad’da oynanması iptal edilen süper kupa maçı, Türkiye açısından hem iç dinamikleri hem de dış dinamikleri etkilemiş hem Türkiye içinde hem de dünyada gündeme gelmiş bir olaydır. Maç öncesi maçın yapılıp yapılmaması ile ilgili yapılan görüşmelere bağlı olarak Türkiye’de laiklik, Atatürkçülük ve Arap düşmanlığı merkezli başlatılıp sürdürülen bir psikolojik savaş çok etkili olmuş; Türkiye’nin değişik bölgelerinde eylemler yapılmış, Türkiye ve Suudi Arabistan yönetimleri suçlanmış, hakaretler edilmiştir. TFF Başkanı dâhil olmak üzere büyük bir suskunluk meydana gelmiş, âdeta alan FB Başkanı Ali Koç’a terk edilmiştir.[6]  

Riyad’da Gençlik ve Spor Bakanı, TFF Başkanı, FB ve GS futbol takımı başkanları maçla ilgili sorunu çözmek için toplantı yaparken, Türkiye’de eş zamanlı başka bir harekât yürütülmüştür. “Suudlar Türk bayrağının açılmasına”, “İstiklal Marşı’nın okunmasına izin vermiyorlar!” merkezli yüksek yoğunluklu bir psikolojik harekât başlatılmış, kitleler sokağa davet edilmiş, başta Suudlar olmak üzere tüm Araplara hakaret edilmiştir. Bunun sonucunda Türkiye vatandaşı Araplara dolaylı bir şekilde hakaret edilmiş ve aşağılanmışlardır. Suriye göçmenleri dolayısıyla inşa edilmeye başlanılan Arap-Türk fay hattına yeni bir enerji yüklenmiştir. Bununla da kalınmamış, merkeze laiklik, Atatürkçülük konularak psikolojik harekât daha da derinleştirilip yaygınlaştırılmıştır. Oluşan bu olumsuz psikolojik hava, Cumhur İttifakı zemininde yeni bir gayrimemnun kitlenin oluşmasına fırsat vermiş ve mahalli seçimler Cumhur İttifakı açısından olumsuz bir şekilde etkilenmiştir.

GS-FB süper kupa maçının Riyad’da yapılamayıp ertelenmesi sonrasında gerek Erdoğan’ın gerek Bahçeli’nin konuşmalarında FB Başkanı Ali Koç’a hiç yer verilmemiş ve nedense CHP ağır şekilde eleştirilmiştir.[7]  Buna karşılık da CHP ve İyi Parti liderleri gerçeği arama yerine Suudi Arabistan’da maçın oynanmamasını sağlayan FB ve GS yöneticilerine Atatürk’ü merkeze alarak teşekkür etmişlerdir.[8] CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçiliği önüne Türk bayrağı ve Atatürk posteri astırmıştır.  Rakiplerini yıpratmak için her türlü malzemeyi kullanma hastalığından Türkiye kurtulmadıkça, bu ülke bedel ödemeye devam edecektir.

TS-FB Maçı Üzerinden Gayrimemnun Kitle Üretme

Türkiye 31 Mart 2024 mahalli seçimlerine giderken 17 Mart 2024’te Trabzon’da oynanan maçta TS’nin 3-2 yenilmesi üzerine provokatif olay meydana gelmiş ve toplumsal düzlemde ciddi gerilimler oluşmuştur.[9] Fenerbahçe’nin attığı ilk golden sonra tribünden atılan cisimlerden dolayı FB’nin teknik direktörü İsmail Kartal ve FB kalecisi Livakovic hafif yaralanmıştır.[10] Trabzonsporlu seyircilerin bulunduğu alandan sahaya atılan bozuk para, yanıcı madde ve su pet şişeleri nedeniyle zaman zaman maç durdurulmuş, fakat maç iptal edilmemiştir.[11] Maçın bitmesinden sonra Fenerbahçeli oyuncular ve teknik ekip, saha ortasında toplanarak, İstanbul’daki maçta Trabzonsporlu futbolcuların yaptığı gibi, galibiyetlerini kutlamaya başlamışlardır.[12] Olayların, İstanbul’daki TS kutlamalarından farklı olarak, FB oyuncusu Oosterwolde’nin seyircilere el kol hareketi yaparak seyircileri tahrik etmesi ile başladığı iddiası medyada yer almaktadır. Kutlamalarla bazı maskeli şahıslar sahaya inmiş, Fenerbahçeli futbolculara saldırmış ve aralarında kavga başlamıştır. Fenerbahçeli Batshuayi, Fred ve Samuel Osayi sahaya inen seyircilerle dövüşmüşlerdir. “Trabzonspor teknik ekibinden Egemen Korkmaz, Fenerbahçe’nin yedek kalecisi İrfan Can Eğribayat’a saldırmıştır. Geç de olsa güvenlik güçlerinin yardımıyla FB’li futbolcular soyunma odasına götürülmüşlerdir.[13]

Dikkat çeken en önemli noktalardan biri, FB’li oyuncu ve teknik ekibin maçın galibiyetini saha içinde kutlamaya başlamaları sürecinde maskeli şahısların engelleri aşarak sahaya girmeleri ve FB ekibine saldırmalarıdır. İkinci önemli nokta, bu maskeli ekibi güvenlik güçlerinin takibe almaması, ellerinde torpil ve yanıcı maddelerle sahaya girerken kendilerine zamanında müdahale etmemesidir.

Müsabaka sonunda sahaya giren, korner direği sopasını alarak Mert Müldür’e saldıran şahısın, “passolig sahibi olmadığı” hâlde bir başka şahsın passoligi ile stadyuma girebilmesidir. Bu durum, girişlerde gerekli denetimlerin yapılmadığı anlamına gelmektedir. Bu noktada ciddi güvenlik ihmali vardır. Kavganın stadyum dışında da başlayıp devam etmesi için bazı şahıslar, sosyal medya üzerinden TS taraftarlarına “Trabzon’dan çıkış yok, bütün taraftarlar havaalanı kavşağına” çağrısı yapmışlardır.[14]

Trabzon’daki maçla ilgili meydana gelen olayları, yapılan tartışmaları, açıklamaları ve yorumları analiz ettiğimizde, 31 Mart 2024 yerel seçimlerini etkilemek amacıyla bir gayrimemnun kitle üretme stratejisinin devreye sokulduğunu ve bu amaçla birilerinin kolları sıvayarak provokasyon yapmaya başladığını söyleyebiliriz.[15] Bu konuda İçişleri Bakanı’nın, Adalet Bakanı’nın, FB Kulübü Başkanı Ali Koç’un, GS Kulübü Başkanı Dursun Özbek’in ve Mehmet Uçum’un, TS Kulübü Başkanı ve teknik direktörünün açıklamaları, olayın farklı boyutlarının olduğunu ortaya koymaktadır.

Birinci Boyut: Gerekli Güvenlik Tedbirleri Alınmamıştır:

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya şöyle diyor: “Ciddi bir güvenlik ihlali de bulunmakta. Sahaya girenlerin üzerinde kesici, delici alet gibi bir sürü materyal olduğu görüldü. Maçta birçok meşale, maytap atıldı. Bunların sorumluluğu ev sahibi kulüp ve girişte güvenliği sağlayan özel güvenlikte.” Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise şunları söylüyor: “Spor kulübünün görevleri var. Onların özel güvenlikleri var. Tedbir almaları gerekiyor. Emniyet güçlerinin yanı sıra orada bir de özel güvenlikler var. Onların sahaya birilerinin girmemesi için gerekli tedbirleri alması lazım.”[16]

FB Kulüp Başkanı Ali Koç şunları söyledi: “Dün polis yoktu stadyumda. İnsanların üstleri ne kadar arandı?” “Neden polis yoktu, neden emniyet önlemi alınmadı?” “Maç 2-0 iken, Fenerbahçe tarihinin en yüksek puanını aldığı dönemde, bir kulübün başkanı hocasına ‘Sahadan çekilebilirsiniz, yetki sizdedir.’ deme ihtiyacı duyuyorsa, bu durum Türk futbolunun kepazeliğinin ispatıdır. Futbolcularımızın can güvenliği için hocamıza bu mesajı verdim. Peki, Trabzon emniyeti, siz görmüyor musunuz?” “Olayların bir numaralı sorumlusu sahadaki yönetimdir.” “Burada polis yoktu. Pet şişeler sahaya atılıyordu, genelde bardakla verilir, dediler ki iftar, o yüzden pet şişe. Hiç üst araması olmamış maça girerken. Maskeli insanlar, tribündeler. …Hiç bu kadar madde atılmamıştı.” “Trabzon emniyetinin büyük zaafı olmuştur. Emniyet müdürünün hâlâ görevde olması bize de bir mesajdır.” “Olağanüstü bir güvenlik zafiyeti var.” “Stadyumda polis olmaması hiçbir şekilde açıklaması olabilir konu değildir.” “Bize göre bu organize işti. Trabzon Emniyeti maça polis tahsis etmiyorsa, tahsis ettiği polisleri stadın dışında bekletiyorsa…[17] “Böyle hata yapan ve güvenlik zafiyetinde bulunan emniyet müdürü ve vali görevde kalıyorsa aslında Halil Umut Meler’in nasıl maçı bitirme gücü yoksa, bu insanların da bir yerden icazet almadan bunu yapabileceklerini sanmıyorum. Hâlâ görevde olmaları açık ve net şekilde Fenerbahçe camiasına bir mesajdır.”[18]

Ali Koç ile İçişleri ve Adalet Bakanı’nın güvenlikle ilgili yaptıkları açıklamalar örtüşmektedir. Ortak payda, emniyet güçlerinin, özel güvenliğin ve ilgili futbol kulübünün gerekli tedbirleri almadığı ve sorumluluklarının gereğini yapmadıklarıdır. Sürekli gerilimli geçtiği bilinen TS-FB maçında gerekli emniyet tedbirlerinin alınmaması, devleti yönetenlerin ve ilgili kurulların üzerinde durması gereken çok önemli bir konudur. Futbol üzerinden yürütülen gerilim ve gayrimemnun kitle üretme stratejisinin 31 Mart 2024 yerel seçimlerine doğru baskın hâle gelmesi dikkat çekicidir. İki bakan güvenlik tedbirlerinin gerektiği gibi alınmadığına özel vurgu yapmaktadır.

İkinci Boyut: Futbol Maçları Siyasi Amaçlı Kullanılmak İstenmektedir:

Adalet Bakanı’nın açıklamalarında çok önemli bir nokta da “olayların seçim malzemesi olarak kullanılmasının ahlaki olmadığına”; “Bunu siyasete dâhil etmenin kötü bir niyeti gösterdiğine” dikkat çekmesidir. Ali Koç’a göre FB kasten siyasetin içine çekilmektedir: “Deprem oluyor, Allah kimseye bir daha göstermesin, sonra takip eden haftalarda ligler başlayınca 3 büyük kulübümüzün stadında hükûmete tepkiler oluyor. Sonra Fenerbahçe taraftarlarına deplasman yasağı getiriliyor dönemin İçişleri Bakanı’ndan. Niye öbürlerine değil de sadece Fenerbahçe’ye. Ekstra bir şey mi oldu, hayır. Ancak, bize geliyor. Böyle çekiyorlar bizi siyasetin içine...”[19] “Üç tane daha fazla oy alabilmek için.”[20]

Ali Koç’un futbol-siyaset ilişkisi ile ilgili düşüncelerine CHP milletvekili Sibel Suiçmez tarafından destek gelmiş, “siyasetin sporun üstüne çöktüğünü” sağlayan bir “üst aklın” var olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir: “Spor siyaset üstü olmalıdır. Ancak maalesef Türkiye’de siyaset tam da sporun üstüne çömelmiş bir vaziyettedir. Bunun bir sorumlusu, bir üst aklı vardır. Dolayısıyla bugün sadece Fenerbahçe Spor Kulübü ya da Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı üzerinden burada söz söylersek çok doğru bir tespit yapmayacağımızı düşünüyorum. Mehmet Uçum’un yazısını okudunuz mu? Adalet Bakanı’nın yaptığı açıklamaları okudunuz mu? Türkiye’de Futbol Federasyonu’nu sorgulamadan hiçbir spor kulübünü tek başına suçlamak mümkün değildir.”[21]

Üçüncü Boyut: Futbol Üzerinden Olaylar Çıkarmak ve Organizasyon Yapmak İsteyen “Bir Merkez” ve “Üst Akıl” Vardır:

Bu konuda siyaset merkezli iki farklı tarafın yaptığı yorumlar, değerlendirmeler vardır ve karşılıklı olarak iki taraf birbirlerini eleştirmekte hatta suçlamaktadır. Yorumlarda ve değerlendirmelerde ortak payda, 31 Mart 2024 mahalli seçimlere doğru giderken bir merkez/üst akıl futbol sahalarında olan ve olacak olan olayları seçim malzemesi olarak kullanmak istemektedir.

Kim bu merkez? Bu konuda bir açıklama yapılmamakta, birileri birilerine mesaj göndermektedir. Bu konuda Mehmet Uçum ve Ali Koç en sert açıklamaları yapan iki karşıt şahıs olarak öne çıkmaktadır. TS-FB maçında vuku bulan olaylarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum çok sert, tehdit dolu ve ortamı daha da geren bir açıklama yapmıştır:Hiç kimse kendi özerk alanında ‘tek iktidarım’ diye düşünmesin, devlet her özerk alanı takip eder. Herkes bunun farkına varsın. Konu hangi mecra olursa olsun ister siyaset ister ekonomi ister hukuk ister futbol fark etmez, devlet, Türkiye’ye bilerek ya da bilmeyerek yahut örtülü ya da açık Türkiye düşmanlığı üzerinden iş ve işlem içinde olanlara, her zemini kaos üretmek için kullananlara karşı her türlü tedbiri alır. Bu gece futbolda yaşananlar sadece kendi mecrasında kalmaz. Sorumlular gereken değerlendirmeyi yapmak zorundalar. Hiç kimse hiçbir alanda ve hiçbir mecrada bağımsız ve güçlü Türkiye’yi test etmeye kalkışmasın.”[22]

Bu açıklama, Trabzon’daki olayların basit bir futbol olayı olmadığına, birilerinin bir merkez tarafından kullanılarak yönlendirildiğine, olayların şuurlu ve organize bir şekilde meydana geldiğine dikkat çekmektedir. Ancak merkezin kimliğini açıklamamakta ya da açıklayamamaktadır. FB otobüsünün Sürmene civarında kurşunlandığı zaman FB Başkanı Aziz Yıldırım idi. Bu olaylarla ilgili değerlendirme yaparken “Devlet,  4 Nisan 2015’te yaşanan otobüs kurşunlanması olayını çözemezse bunlar yaşanır. İlk iş Fenerbahçe otobüsüne yapılan saldırıyı aydınlatmak olmalıdır” tarzındaki açıklaması önemli olup karanlık bir gücün varlığına dikkat çekmiştir.[23]

Ali Koç’a göre ise, “devlete kasteden bir terör örgütü” vardır ve “FB ve TS’yi karşı karşıya getirip kavga ettirmek için nefret tohumları ekmektedir: “Bu iki kulübü birbirine vurdurmaya, iki kulüp arasında şiddet ve nefret tohumu ekmeye son 13-14 yıldır ön ayak olanlar vardır. Bu terör örgütü iki kulüp arasındaki istediği seviyeyi getirmeyi başarmıştır.”  “Devlete kasteden bu terör örgütü, Fenerbahçe duvarına tosladı.”[24]

Dördüncü Boyut: Spor Üzerinden Şiddet Meşrulaştırılmak İsteniyor:

Ali Koç’a göre futbol üzerinden şiddeti meşrulaştıran bir organizasyon vardır ve bu yapı FB’nin şampiyonluğunu engellemek için operasyon yapmakta ve tuzak kurmaktadır. Trabzon’daki TS-FB maçındaki hakem bu amaçla kasıtlı olarak seçilip atanmıştır: “Şiddeti artık meşrulaştırmaya başlayan hâle geldik. Futbol üzerinden organizasyon mu yapılıyor bilmiyorum ama dün yaşananlar organizeydi. “Organize bir kötülük içindeyiz, uzun süredir.”[25]Trabzon’daki olay tamamen organize, belli bir amaç ve hedef doğrultusunda, o amaç da bizi bir kez daha şampiyonluktan etmek. Organize kötülüğün tavan yaptığı örneklerden bir tanesi… İş dönüyor dolaşıyor Fenerbahçe’ye bağlanıyor.”[26] “Üzülerek öğrendim ki Trabzon tarafında belirli çalışmalar olduğunu duyuyoruz. Bu gerginlikleri Fenerbahçe’ye bağlayacaklarına dair duyumlar alıyoruz.”[27] “Ruh hâlimi hatırlamıyorum” diyen biri nasıl bu maça hakem olarak atanıyor?” “Nasıl bir sistem kurmuşlar tam anlamış değilim ama tescilli hakemler hep bunların maçlarına veriliyor.”[28]

Bu konuda Ali Koç’u yalanlayan, en sert ve anlamlı açıklama FB’nin eski başkanı Aziz Yıldırım tarafından yapılmıştır. Yıldırım, “Fenerbahçe başkanını kim şampiyon yapmak istemiyor? Kim, adı ne?” şeklinde yaptığı açıklama ile Ali Koç’un tüm iddialarını âdeta yalanlamıştır: “Ben hiçbir toplantıya gitmeyeceğim. Toplantının amacı nedir? Belli değil. Fenerbahçe başkanını kim şampiyon yapmak istemiyor? Kim, adı ne? Düşman belli değilken, ortaya ‘bizi şampiyon yapmayacaklar’ dersek... O zaman ‘bize karşı herkes yapıyor’ demiş oluruz ki bu hata olur, yanlış olur.”[29]

Beşinci Boyut: Sahalardaki Olaylar, “Siyasi ve Bürokratik Güç Kullanılarak” “Devlet   Büyüklerinin Gözünün Önünde Olmaktadır”:

Ali Koç’a göre sahalarda vuku bulan bu olaylar, “Devlet büyüklerinin gözünün önünde” olmakta ve “zorbalıkla siyasi ve bürokrasi gücü kullanılarak”, “TFF’den tam destek alarak” FB’nin şampiyonluğu engellenmek istenmektedir: “Bunların hepsi devlet büyüklerimizin gözünün önünde yaşanıyor.” “Bizi yöneten insanlar buna nasıl müsaade eder.” “Dünkü maç da iptal edilmeliydi. Ülkenin içinde bulunduğu futbol ortamı nedeniyle hangi hakem olursa olsun, o maçı iptal edemezdi. Rakibimizin gücünü biliyorsunuz. Siyasi ve bürokrasi gücünü biliyorsunuz. Sahaya meşale geliyor. Hakem görüyor meşaleyi ve oyunu devam ettiriyor ve 2-2 oluyor. Ya biz 3-2 yenilseydik veya 2-2 berabere kalsaydık ne olacaktı? Zorbalıkla bir şampiyonluğumuzu daha mı alacaktınız?” “Bunu kim organize etti? Trabzonspor Yönetim Kurulu organize etmedi ama birileri etti.” “Böyle bir camiayla baş etmeye çalışıyoruz ve bu camia ne yazık ki hem siyaseten hem de federasyon tarafından tam destek alan bir camia.”[30] “Üyelerimizin dediği gibi siyaset futbolun içine girdikçe Fenerbahçe karşıtlığı artmaktadır.”[31]

Ali Koç’un bu açıklamalarındaki art niyete vurgu yapma bağlamında en sert tepki TS Başkanı Ertuğrul Doğan’dan gelmiştir: “Şunun gayet iyi şekilde bilinmesini isteriz ki, hiç kimse ya da herhangi bir kurum Trabzon şehrini, Trabzonspor Kulübü’nü ve Trabzonspor’un şerefli taraftarını dünkü olayların önüne meze etmeye kalkışmasın!”[32] Koç’a göre bütün provokasyonlar, devleti yönetenlerin gözü önünde olurken devleti ve futbolu yönetenler hiçbir tedbir almamakta, olaylarla ilgili hiçbir aksiyon sergilememektedir. “Bu olayların en büyük mağduru Fenerbahçe’dir ve taraftarıdır. 3 Temmuz’da otobüsümüz kurşunlandı, Fenerbahçe’yle ilgili ne devletimiz ne futbolu yönetenlerin hiçbir aksiyonu olmadı. Saldırı hâlâ faili meçhul, ya birinin başına bir şey gelseydi ne olacaktı? Ya bir futbolcu linç edilseydi ne olacaktı? Otobüsümüz kurşunlandı, şampiyonluk gitti. Herkes istendiği zaman bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyaya rezil edecek suikast girişimi Allah’tan muvaffak olmadı. Ama hâlâ faili meçhul. Devletimize soruyorum, suikast girişimi faili neden bulunmuyor? Kaç defa çıkıp bunun faili meçhul olması ayıptır, dedik.”[33]

Altıncı Boyut: Maçların Adil Yönetilmesi İçin Yerli Hakem Değil Yabancı Hakem Görevlendirilmelidir:

Ali Koç, FB’nin şampiyonluğunu engellemek amaçlı olarak devletin, TFF’nin ve medyanın organize bir şekilde FB’ye karşı özel bir tavır sergiledikleri kanaatinden hareketle, Riyad’da iptal edilen ve 7 Nisan 2024 tarihindeki FB-GS süper kupa maçı için “yabancı hakemlerin” olmasını talep etmiştir. Bu talebi TFF tarafından kabul edilmeyince, FB Genel Kurulu’nu, Kulüpler Birliği’ni, sponsorlarını toplantıya çağırmıştır. Ardından aşağıda verilen bir dizi eylemi devreye sokmuştur. Bu eylem planını açıklarken öne sürdüğü gerekçe, Devletin, TFF’nin ve medyanın FB’ye dışlanmış kulüp muamelesi yapmış olması ve kazanmasının istenmemesidir: “Siz bize, bu ülkenin dışlanmış kulübü gibi muamele yaparsanız; bunu devlet için de TFF için de medya için de söylüyorum; biz kendi geleceğimizi kendimiz belirlemek zorundayız.” “Şimdi de başlamışlar; Fenerbahçeli oyunculara şu ceza verilsin, bu ceza verilsin. Hadi verin, ne ceza veriyorsanız verin. Fenerbahçe tarihi için çok önemli bir virajdan geçiyoruz. Rica ediyorum kongre üyelerine, gelin kulübünüzün yanında durun. İstenen, Fenerbahçe’nin kazanmaması hatta sahalarda yer almamasıdır.”

Yedinci Boyut: Futbol Üzerinden İnşa Edilen Şiddetin Sosyolojik Boyutları Olacaktır:

Ali Koç’a göre devleti yönetenlerin gözleri önünde FB üzerinden icra edilen operasyonların sosyolojik sonuçları mutlaka olacaktır: “Benim anlayamadığım bir şey var. Bütün bu olanlar, futbol üzerinden toplumu germe, sosyolojik bir sonuca doğru bizleri itme. Haksızlık, adaletsizlik. Bunlar hepsi bizim devlet büyüklerimizin gözü önünde yaşanıyor. Anlayamadığım taraf bu.”[34]

Kulüpler Birliği Üzerinden Gayrimemnun Kitle Üretme 

Muhtemelen Ali Koç, öngördüğü sosyolojik sonucu elde edebilmek için FB yönetimini 2 Nisan’da toplantıya çağırırken aynı zamanda Kulüpler Birliği başkanlığından da istifa etmiştir.

Öngördüğü sosyolojik sonuçları elde edebilmek için Koç, toplantıda iki uç kararın alınmasını isteyecektir: 1. FB’yi bir alt lige düşürme, 2. FB’de bir yıl futbol faaliyetlerinin durdurulması. Eğer yönetimde bir alt lige düşme kararı alınırsa o takdirde Koç, FB başkanlığını bırakmayacak, üst lige çıkarmak üzere başkanlığa devam edecektir:  “Biz genel kurulda kongre üyelerimizle birlikte bu işin nereye gideceğine karar vereceğiz. Ligden çekilme kararı alırsak, bırakmayacağım. Kulübü yine üst lige çıkartırız ve öyle bırakırım.”  “Tüm Türkiye’ye, ‘Artık yeter’ deme zamanı geldiğini gösterelim. Bıçak kemiğe dayandı ve kesiyor, bacağı da koparmak üzere. İki tane ekstrem var. Birisi hiçbir eylemde bulunmamak ki bana sorarsanız en kötü durum budur. Ligden çekilmeden de ekstrem bir durum var, o da futbol faaliyetlerini durdurmak. Fenerbahçe artık isyan ettiği için camia olarak belli konularda karar almak adına salı günü toplanıyor.” “Bu iş iki kulübün doğal rekabetinden çıkartıldı. Birileri futbol üzerinden toplumsal sıkıntı mı üretmeye çalışıyor? Bu olayın ardından önümüzde üç seçenek var. Kötü, daha kötü, çok daha kötü… Vereceğimiz kararda kan, ter, gözyaşı olacak; bu kesin.”  “Futbol faaliyetlerini bir süreliğine kapatmak da seçeneklerden biri.” “Bir sene lig haklarımızı dondurmak da” “Sadece bir şeyin net bilinmesini istiyoruz ki hiçbir şey olmamış gibi devam etmeyeceğiz!”[35]

Alınacak kararların desteklenmesi amacıyla sponsorlarla, SPK ile, Ziraat Bankası ile ve yüksek yargı mensuplarının katılımıyla toplantılar yapılarak değişik kesimlerin destekleri alınmıştır. Var olan sponsorların desteklerini devam ettirip ettirmeyecekleri sorulmuş ve sponsorlar da kendilerini destekleyeceklerini yazılı olarak bildirmişlerdir: “Bazı sponsorlarımız ‘Daha da fazla vermek istiyoruz’ dediler.“Sponsorlarımız 20 milyon Euroluk katkılarını sürdüreceklerini taahhüt altına aldılar.” “Lütfen 2 Nisan’da Fenerbahçe olarak tüm Türkiye’ye, artık ‘Yeter’ demenin zamanının geldiğini gösterelim.[36]

Ali Koç, öngördüğü sosyolojik sonuçların elde edilebilmesi için 7 Nisan’da oynanacak FB-GS süper kupa maçı için FB taraftarlarının bilet almamaları ve maça gitmemelerini, 2 Nisan akşamını beklemelerini istemiştir.[37] Koç’a göre FB’ye operasyon çeken organize bir şebeke vardır. Bu şebeke FETÖ veya başkası olabilir. FB Yönetiminin geçmişte FETÖ’ye karşı verdiği mücadeleden dolayı devletin FB’ye borcu vardır: “Bir kez daha Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak söylüyorum. FETÖ müdür, başka bir şey midir?, bilmiyorum. Futbol üzerinden kaos yaratılmaya çalışılıyor. Futbol üzerinden kaotik bir ortam yaratılmaya çalışılıyor.” “Evet devlet Fenerbahçe’ye borçludur. FETÖ ile mücadelesinde ve duruşundan dolayı.”  “İkinci kez aynı hatayı yapmayın. Fenerbahçe hedef alınmıştır. Nasıl bir düzense?, FETÖ ise FETÖ, başka ise başka ama Fenerbahçe üzerinden ülkede toplumsal sıkıntı yaratmaya çalışan bir şebeke olduğunu ifade etmek istiyorum. Hafife almayın.”[38]

Kulüpler Birliği Ali Koç’un İstifasını Kabul Etmeyerek ve TFF Başkanı’nın Değişmesini İsteyerek Ali Koç’a Bir Güç Vermiştir

Ali Koç, TS-FB maçından sonra Trabzon stadyumundaki olayları gerekçe göstererek Kulüpler Birliği başkanlığından istifa ettiğini açıklamıştı. Bunun üzerine tek gündemle toplanan Kulüpler Birliği’ndeki görüşmelerin sonucunda Koç’un Kulüpler Birliği Başkanlığı’ndan istifası oy birliği ile kabul edilmemiştir. Toplantı sonrasında Kulüpler Birliği Vakfı, Kasımpaşa Kulübü, Samsunspor Kulübü ve İstanbulspor Kulübü başkanları alınan kararı ayrı ayrı açıklama yaparak kamuoyu ile paylaşmışlardır.[39] Kulüpler Birliği Vakfı, 18 kulübün ittifakıyla, Ali Koç’un istifasının kabul edilmemesi ve başkanlık görevine devam etmesine karar vermiştir.”[40] Toplantı sonrasında Kasımpaşa Kulübü Başkanı Mehmet Fatih Saraç alınan kararı kamuoyu ile paylaşırken Ali Koç’u özellikle övmüştür: “Ali Koç’un geçtiğimiz süreçte en az kendi kulübünün menfaatlerini koruduğu kadar bizim kulüplerin de menfaatlerini koruduğunu gördük. Hatta önceliği de kendi kulübünden çok bizlere verdiğine şahit olduk. Bu konuda hemfikiriz.”

Samsunspor Kulübü Başkanı Yüksel Yıldırım, TFF’yi eleştirip Kulüpler Birliği’nin birbirini desteklemesi gerektiğine özel bir vurgu yapmıştır. Ayrıca yabancı hakemlerin maçları yönetmesi gerektiğinin tartışıldığına dikkat çekmiştir: “Birçok kulüp, Türkiye Futbol Federasyonu’nun görevini yapamadığını düşünüyor. Değişim olmasını istiyorlar. Bize sahip çıkacak, derdimizi anlayacak ve bizimle iç içe çalışacak bir federasyon istiyoruz.” “İçeride baya bir kulüp yabancı hakem istedi. Herkes hakemlerden şikâyet ediyor…”

İstanbulspor Kulübü Başkanı Ecmel Faik Sarıalioğlu yaptığı açıklamada toplantıda özellikle TFF Başkanı’nın istifasının istendiğine dikkat çekmiştir: “Buraya katılan tüm kulüpler olarak TFF Başkanı’nın istifası veya görevden alınması için deklarasyon yayınlama düşüncesi çıktı. TFF Başkanı için ‘İstifa etmesin’ veya ‘Görevden alınmasın’ diyen hiçbir kulüp olmadı…”

Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, en itidalli davranan başkan olarak Trabzonspor- Fenerbahçe maçındaki olaylar ve Fenerbahçe Yönetimi’nin ligden çekilmek için genel kurul çağrısı ile ilgili yaptığı değerlendirmede, özellikle Türk futbolunun saha dışına taşmasının nedenlerinin bulunması, gerekli sorgulanmanın yapılması için TFF’nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini istemiştir. Özbek şunları söylemiştir: “Sporun yeşil sahalarda kalmasını istiyoruz. Sahanın dışına taşmasına ve polemiklere sebep olmasına karşı bir tutumumuz var. Bu konuyla ilgili olması gereken adil yaptırımların da gündeme gelmesinden yanayız. Bu konuda görev TFF’ye düşmektedir. Onların da adil bir şekilde gereğini yapacağından eminim. Olayların bu seviyeye gelmesi en önemli konu. Buraya nasıl geldik, bu duruma Türk futbolu nasıl geldi? Üzerinde durulması gereken konu bu. Geçmişten bugüne yapılan söylemlere bir bakalım. Yetkililer olaya buradan başlamalı. …Sıhhatli ve adil bir çözüm bulabilmenin tek yolu, olayların başlangıcından itibaren... Sadece Trabzon’un sahasında olan olaylardan bahsetmiyorum. Bugüne nasıl geldik, hangi söylemlerle geldik? Gerilimi neyin artırdığını inceleyerek olayların önlenmesinden yanayım…”[41] Açıklamalarını incelediğimizde Dursun Özbek, Ali Koç’un aksine TFF’ye güvenmekte ve de inanmaktadır.

Sonuç: Aziz Yıldırım ve Dursun Özbek: “Ali Koç Bir Proje” 

FB-GS süper kupa maçı öncesi Riyad’da son anda Ali Koç tüm FIFA kurallarını ihlal edecek tarzda laiklik, Atatürkçülük, Türkçülük kavramlarını merkeze alan slogan ve giysiler ile futbol maçını oynatmak istemiştir. Bununla ilgili her türlü malzemeyi hazırlayan Ali Koç, Riyad’da bu isteklerini GS yöneticilerine söylemiştir. GS yönetimi, “Atatürk düşmanı olarak suçlanmamak için Riyad’da gerekli giysileri temin etmiştir.”[42]

Riyad’da maç öncesi ortaya çıkan bu kaosu çözebilmek için ilgili şahıslar toplantı yaparken aynı anda Türkiye’de laiklik, Atatürkçülük, Türkçülük kavramlarını merkeze alan ve Arap düşmanlığını öne çeken, medya ve sosyal medya üzerinden bir merkez özel bir kampanya başlatmıştır. Maçın iptal edilmesinden sonra Türkiye’ye dönen Ali Koç ve ekibi havaalanında, 31 Mart 2024 yerel seçim sürecini etkileyebilecek çok özel söylem ve tezahüratlarla karşılanmıştır. Riyad olayı meselenin bir futbol maçı olmadığı, futbol maçından çok daha öte bir stratejinin hayata geçirilmeye çalışıldığını ortaya koymuştur. Ali Koç böyle bir sürecin en önemli aktörüdür.

TS-FB futbol maçı sonrasında stadyumda olan olaylarla ilgili yukarıda ana hatları ile özetlediğimiz Ali Koç’un takındığı tutum, tavır ve kullandığı dil ve söylem göz önüne alındığında 2028 seçimlerine doğru Koç’un çok farklı bir tavır içerisinde olabileceğini söyleyebiliriz. Futbol sahalarında olan olaylarla ilgili Erdoğan ve Bahçeli’nin açıklamalarında dikkat çeken en önemli nokta, provokasyonun en önemli aktörü olan Ali Koç’un hiçbir yerde isminin geçmemesidir. Gerek Erdoğan gerekse Bahçeli yaptıkları konuşmalarda, 28 Şubatvari hareketlerden ve Gezi Parkı’na benzer eylemlerden bahsetmelerine rağmen Ali Koç’u hiç muhatap almamışlardır. Bunun ana nedeni, Ali Koç’u yeni/futbol kadife darbe sürecinin lideri konumuna yerleştirmemek olabilir. Muhatap alsalardı muhtemelen yeni dönemin önemli muhalefet unsurlarından biri olabilirdi. Ali Koç Riyad’da olanları anlatmak üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu istemiş, Erdoğan kendisine randevu vermemiş; böylece onu muhatap kabul etmemiştir.

Bu düzlemde meseleyi ele aldığımızda hem FB Eski Başkanı Aziz Yıldırım’ın hem de GS Kulübü Başkanı Dursun Özbek’in Ali Koç’la ilgili yaptıkları değerlendirmede “O bir projedir” demeleri önemlidir. FB’nin “efsane futbolcularından” Selim Soydan Telegol programında canlı yayında, Aziz Yıldırım’ın kendisine “Ali Koç’un bir FETÖ projesi olduğunu” söylediğini ifade etmiştir: “Bana açık açık bunu söyledi.”[43] Ali Koç ise Aziz Yıldırım’ın kendisi için “FETÖ projesi” demesine ilişkin verdiği cevapta dikkat çekici olan, iddiayı ispat etmesini istememesidir. Aziz Yıldırım’ı sadece kınamış ve dolaylı olarak da tehdit ederek şunları söylemiştir: “Ortak bir yakınımıza ‘Ölmeden intikamımı alacağım’ diyormuşsunuz. Yaptığınız özel toplantılarda, benim bir FETÖ projesi olduğumu söylediniz. Yazıklar olsun size.” “... Beni değil siz, hiç kimse tehdit edemez, bunu aklınıza yazın. Fenerbahçe ile ilgili bir şey konuşacaksanız benim ailemin adını ağzınıza almayın, rica ediyorum; rica yetmezse de şiddetle tavsiye ediyorum.”[44]

Dursun Özbek ise FB derbisi[45] sonrası yaşanan olaylarla ilgili yaptığı basın açıklamasında, Ali Koç’un “tüm camiaları karşı karşıya getirmek için bir proje olduğunu” ifade etmiştir: “Bu olaylara sebep olan baş ahlaksız ve yancıları, ona çanak tutan kamu görevlileri hakkında gerekli suç duyurularını yaptık. Ali Koç iyi dinle, bu yaptıklarının hesabını senden tek tek soracağım! Ali Koç, senin tüm camiaları karşı karşıya getirmek için bir proje olduğunu Türkiye görecek!”[46]

Özellikle FB-GS derbi maçı sonrasında stadyum tamamen boşalmışken Koç’un hem polis hem de kendi özel korumaları ile stadyuma gelmesi, stadyumu basması, orada var olanların bir kısmını tartaklaması, GS yöneticilerinin çok ciddi tepkilerine neden olmuştur. GS yöneticileri Koç’un niyetini sorgulamıştır. Ayrıca özellikle emniyetin/polisin yasal mevzuatı bilmesine rağmen Koç’a niçin eşlik ettiği, stadyumda insanların tartaklanmasına polisin niçin müdahale etmediği sorgulanmış ve stadyum baskını ile ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur.

 “Ali Koç’un 60 milyon insanı karşı karşıya getirmek amaçlı bir proje olduğuna” doğrudan ya da dolaylı vurgu yapan bazı alıntılarla devam edelim. Dursun Özbek şöyle diyor: “Bu olaylara sebep olan baş ahlaksız ve yancılarıyla onlara çanak tutan görevliler hakkında gerekli suç duyurusunda bulunduk. Sezon başından beri Ali Koç’un yaptığı şımarıklıklar artarak devam ediyor. Kimse de bu şahıstan hesap sormuyor. Dün akşam maç biteli 1 saatten fazla sürmüş, stadyumda olmayan Ali Koç trafik durdurularak stada geliyor. Polis eskortuyla gelmiştir. ...Seçim kazanmak için yaptığın bu şovun hesabını bugün, yarın, daima vereceksin. Tüm Türkiye senin camiaları karşı karşıya getirmek için bir proje olduğunu öğrenecek. Ellerinden gelen bu. Kaos, gerginlik yaratmak ve olayı futbolun dışına çıkarmak, (…) insanları birbirine düşürmek, bunun hesabını kim verebilir ya! Yarın böyle bir olay vuku bulduğu zaman, durumdan vazife çıkarmak isteyenler olmayacak mı? Bu gerginliği yaratıyorsun, sadece bu seviyede mi kalır? Bu durumdan vazife çıkarmak isteyenler olursa bunun hesabını kim verecek? Yazıklar olsun ya yazıklar olsun!” Bu gidiş, iyi bir gidiş değil. Son 6 ayda olan olayları bir gözden geçirin. Sahaya çıkmamalar... Riyad’dan beri olan olayları izleyin. Hep bir provokasyon, hep bir milleti birbirine düşürme, hep bir şeyin peşinde. Buradan devletime sesleniyorum. Nereden cesaret alıyor? Normal vatandaşlar buna cesaret edemez. Nasıl oluyor? Ne kazandın Ali Bey? Toplumu bölmeye ve toplum içine husumet tohumları ekmeye çalışmak memlekete ihanetten öte bir şey değildir.” “Herkes futbolla ilgili. Başka bir amacın varsa, proje dememin sebebi o, en kolay manipüle edilecek durum bu sportif camiaları birbirine düşürmek.”  “60 milyon taraftara hitap ediyoruz beraberce. 60 milyon insanı provoke etmekle istenmeyen olaylara sebep mi olmak istiyorsun?” Bu durumdan birisi vazife çıkarsa, benim başkan vekilime bir şey yapsa... Çoluğu çocuğu, ailesi var. Başına bir şey gelse... Bırakın onu, büyük bir taraftar kitlesi. Daha taze Trabzon’da bir olay yaşandı.” “Bir ülkede birliği beraberliği böyle tehdit eden bir konuşma olamaz. Başka bir sektörü çağrıştırıyor yapılan konuşmalar. Cumhuriyet savcılarını buradan göreve çağırıyorum. Savcılar resen, hemen hareket etmelidir. Bu konuşma, bu tehdit cezası kalmamalı.” “Kapıdaki görevliye kapıyı açtıran tek güç olabilir, polis. Peki, bariyerleri kim açtırdı? Gecenin saat 11’i olmuş. Kim açtırdı kapıları?” “Dün akşam yaşananların planlı olmaması imkânsız! Amaçları bizi devletimizin polisiyle karşı karşıya getirmekti. Ali Koç veya bir başkasının seçim öncesi şöyle bir sahneyle karşılaşmayı göze alacağınızı düşünüyor musunuz? Polisler durduruyor, giremiyorlar. Bu başarısızlıkta kimse böyle bir risk alabilir mi? Alamaz. Bu işin önceden garantisi mi alındı? Bunlar aydınlatılmalı.”[47]

31 Mart 2024 yerel seçim sonuçları göz önüne alındığında Riyad’da başlatılan futbol kadife darbe süreci, mahalli seçimlerde başarı sağlayarak taktik hedeflerine ulaşmış durumdadır. Ana hedefin 2028 seçimleri ya da bir erken seçim olduğunun göz önüne alınması gerekir. Futbol üzerinden Ali Koç merkezli gelişen tüm olaylar, Ali Koç’u lider yapmak amaçlı olabilir. Yukarıdaki değerlendirmelerde bunu açık bir şekilde görmek mümkündür. Futbolun hitap ettiği 60 milyon insanın varlığını göz önüne aldığımızda Türkiye’yi yönetenler dillerini düzeltmeli, hatalarını görmeli, gönülleri kazanmalı, şer ittifakına karşı hak ve adalet merkezli bir düzen inşa etmelidirler. 

Bu ülkenin birlik ve beraberliğini isteyenler, bu ülke insanlarının farklı din, mezhep ve etnik yapılardan meydana geldiğini asla unutmamalıdırlar. Bu coğrafyada, bu coğrafyayı paramparça etmek isteyen yaklaşık 16 projenin savaştığını göz önüne alarak düşünmeli, hareket etmeli ve ona göre bir dil ve söylem geliştirmelidirler. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.” (16/Nahl, 125) ve “Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır.” (14/İbrahim, 46)


[1] “Din Dışı Kutsallıklar ve Futbol Paganizmi” Umran, 2002, sayı: 94. Kamil Ergenç, Bir Pagan Ayini” Olarak Futbol”, Umran, 2023, sayı: 341, s. 43-47.

[2] Vahap Coşkun, “Sahada Olan Sahada Kalmaz”, Perspektif, 15 Eylül 2023; https://www.perspektif.online/sahada-olan-sahada-kalmaz/

[6] Bu sorulara ilişkin değerlendirme önceki yazılarımda detaylı bir şekilde ele alınıp analiz edilmiştir. Sürecin daha iyi anlaşılabilmesi için bu yazıların okunmasında fayda vardır. Bk. Burhanettin Can, “Yeni Bir Kadife Darbe Süreci: Futbol Kadife Darbe Süreci”, Umran, 2024, sayı: 354, s. 4-20.

[42] Bu konu, daha önce ayrıntılı bir şekilde ele alınıp değerlendirilmiştir. Bk. Burhanettin Can, agy.

[45] FB’nin GS’yi 1-0 yendiği maç, 31 Mart 2024 mahalli seçimlerden sonra olduğu için bu yazıda genişçe ele alınmamıştır.

ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI HİBRİT SAVAŞLAR DÜZLEMİNDE BÖLGESEL EKSENDE BAŞLATILMIŞTIR

(Umran Dergisi)   “Eğer Hakk, onların hevalarına (istek ve tutku) uyacak olsaydı, hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herke...